Ebu Derda’nın ÅŸahsiyeti nasıl idi? Ehli Beytin onun hakkındaki görüşü neydi? Ondan nakledilen hadislerin hükmü nedir? Kısa Cevap Daha çok Ebu Derda lakabıyla tanınan Hazrecin torunlarından olan Uveymir b. Malik, Hz Peygamber’in sahabelerinden idi. O Hazreç kabilesinin bireylerinden bir fert olarak Medine’de yaşıyordu ve Hz Peygamber’in Medine’de ikamet etmeye baÅŸlamasından birkaç ay sonra onun yanına gelmiÅŸ ve Müslüman olmuÅŸtur. Ä°mam Ali’nin (a.s) Muaviye’den üstün olduÄŸuna inanan Ebu Derda Ebu Hüreyre ile birlikte Muaviye’nin yanına gitmiÅŸ, onu Ä°mam Ali’ye itaat etmeye çağırmış, ama Muaviye Osman’ın öldürülmesini bahane etmesi ve onun katillerini Ali’den (a.s) istediÄŸi üzerine Ebu Derda ve Ebu Hureyreyi Ä°mam Ali’nin (a.s) yanına yollamış ve ondan Osman’ın katillerini istemiÅŸtir. Böylece bu iÅŸiyle savaşın bitmesini hedeflemiÅŸtir. O ikisi de bu iÅŸi üstlenmiÅŸ ve Ä°mam Ali’nin (a.s) yanına gelmiÅŸlerdir. Ama Malik-i EÅŸter onların ikisine karşı tavır almış ve sert bir ÅŸekilde kendilerini kınamıştır. Bunun üzerine onlar Ä°mam Ali ile görüÅŸmekten vazgeçmiÅŸlerdir. Ä°mam Ali’ye (a.s) isteklerini bildirdikleri ikinci günde ise kendilerini Osman’ın katilleri olarak bilen on bin kiÅŸi ile karşılaÅŸmışlardır. Bu yüzden ümitsiz olmuÅŸ, ÅŸehirlerine dönmüÅŸ ve Abdurrahman b. Osman’ın serzeniÅŸine maruz kalmışlardır. Her halükarda hakkın hükümetine karşı almış olduÄŸu tavır hakkında onu Ä°mam Ali’nin (a.s) bazı fertler baÄŸlamında buyurduÄŸu ÅŸu cümlesinin bir örneÄŸi olarak deÄŸerlendirmek mümkündür: “Onlar ne hakka yardımcı oldular ve ne de batılı zelil ettiler.” Ehli Sünnet ve Åžii hadis kaynaklarında Ebu Derda’nın Hz Peygamber’den (a.s) nakletmiÅŸ olduÄŸu bir takım rivayetler vardır. Bir grup tarihçi onun ölümünü Sıffin’den sonra[i] ve baÅŸka bir grup ise Osman’ın ölümünden iki yıl önce bilmiÅŸlerdir. [i] Ä°bni Hacer, Ahmet bin Ali bin Haceri’ Askalani, El- Ä°sabetu fi Temyizi’s Sahabeti, c: 4, s: 622, Beyrut, Daru’l Kitabi’l Ä°lmiye, 1415 h.k. Ayrıntılı Cevap “Uveymir bin Malik” Hazreç’in torunlarından[1] ve Peygamber’in sahabelerindendir ve kendisi daha çok Ebu Derda lakabıyla tanınmaktadır. [2] O, Hazreç kabilesinin bireylerinden biri olarak Medine yaşıyordu ve sonra Müslüman oldu. Onun Müslüman oluÅŸu ÅŸöyle gerçekleÅŸti: Bir gün kendisinin üvey kardeÅŸi olan Abdullah bin Revaha Ebu Derda’nın evine gelir ve baltayı eline alıp Ebu Derda’nın putunu kırmaya ve parçalamaya baÅŸlar ve bu esnada da ÅŸu beyti okur: Tüm ÅŸeytanlardan uzak dur ki Allah ile birlikte kendisine ibadet edilen her ÅŸey batıldır. Ebu Derda eve döndüÄŸünde, eÅŸi Abdullah’ın yaptığı iÅŸi kendisine haber verir. Ebu Derda bir saat düÅŸünür ve sonra ÅŸöyle der eÄŸer bu puttan bir hayır olsaydı kendisini savunabilirdi. Netice Ebu Derda Abdullah bin Revaha ile Hz Peygamberin huzuruna çıkar ve Müslüman olur.[3] Elbette Ebu Derda Hz Peygamber’in Medine’de ikamet ettiÄŸi ilk aylarda Müslüman olmamış birkaç ay geçtikten sonra Peygamberin yanına gelmiÅŸ ve Müslüman olmuÅŸtur. Onun Müslüman oluÅŸu hakkında bazı tarihçiler kendisinin Hendek savaşında yer aldığını ve ondan sonrasından söz etmiÅŸ ve Hendek savaşından önce onun Müslüman olmadığını belirtmiÅŸlerdir.[4] Hz Peygamber (s.a.a) savaÅŸların birinde Ebu Derda’ya bakmış ve ÅŸöyle buyurmuÅŸtur: Ä°bn. Umeyr güzel binici ve çeviktir.[5] Ehli Sünnet bu nakle ek olarak onu öven Hz Peygamberden (s.a.a) baÅŸka hadisler de nakletmiÅŸlerdir. Bu cümleden olmak üzere Ebu Derda’yı ümmetin bilgesi olarak bildiÄŸini Hz. Peygamber’e isnat etmektedirler.[6] Aynı ÅŸekilde nakledildiÄŸi üzere Hz Peygamber (s..a.a) Ebu Derda ve Salman-i Farisi arasında kardeÅŸlik ahdini gerçekleÅŸtirmiÅŸ ve bu ikisi birbirinin dini kardeÅŸi sayılmıştır.[7] Onunla Salman arasındaki iliÅŸki sonraları da sürdü; öyle ki Ebu Derda Åžam’a yolculuk ettikten sonra bile Irak’ta olan Salman ile yazışmış ve kendisine ÅŸöyle yazmıştır: Yüce Allah burada bana mal ve evlat bahÅŸetti ve ben kutsal bir bölgede konakladım. Salman’da ÅŸöyle cevap yazmıştır: Bana mal ve evlat sahibi olduÄŸunu yazmışsın, bil ki saadet mal ve evlat çokluÄŸunda deÄŸildir.[8] Ebu Derda ikinci halifenin dönemine kadar Medine’de idi ve halifenin emri ile bir memuriyeti yerine getirmek için Medine’den ayrıldı ve Åžam’a gitti. Ä°kinci halife yargıyı yönetme ve Åžam’da namaz kılma iÅŸini Ebu Derda’nın sorumluÄŸuna bıraktı.[9] Ebu Derda yargı sorumluluÄŸuna atandığı esnada halk kendisini kutluyordu ve kendisi ÅŸöyle demiÅŸtir: Yargı için beni kutluyorsunuz, oysaki ben bir uçurumun kenarında durmuÅŸ bulunuyorum ve onun derinliÄŸi buradan Aden ÅŸehrine kadar bulunan uzaklıktan daha çoktur.[10] EÄŸer halk yargıda ne gibi bir zorluÄŸun olduÄŸunu bilirse, ondan kaçar, herkes onu birbirine teslim eder ve eÄŸer ezan söylemede ne gibi bir sevabın olduÄŸunu bilirse ona yönelik eÄŸilim ve temayülden dolayı onu birbirinin elinden alır.[11] Ä°mam Ali’nin (a.s) Muaviye’den üstün olduÄŸuna inanan Ebu Derda Ebu Hüreyre ile birlikte Muaviye’nin yanına gitmiÅŸ ve onu Ä°mam Ali’ye (a.s) itaat etmeye çağırmıştır. Ama Muaviye Osman’ın öldürülmesini bahane etmiÅŸ ve onun katillerini Ali’den istemiÅŸtir. Ebu Derda ve Ebu Hureyreyi Ä°mam Ali’nin yanına yollamış ve ondan Osman’ın katillerini istemiÅŸ ve böylece savaşı sonlandırmayı hedeflemiÅŸtir. O ikisi de bu iÅŸi üstlenmiÅŸ ve Ä°mam Ali’nin (a.s) yanına gelmiÅŸlerdir. Ama Malik-i EÅŸter ikisine karşı tavır takınmış ve kendilerini sert bir ÅŸekilde azarlamıştır ve onlar Ä°mam Ali’yi (a.s) görmekten vazgeçmiÅŸlerdir. Bu isteÄŸi Ali’ye (a.s) bildirdikleri ikinci gün ise kendilerini Osman’ın katili olarak deÄŸerlendiren on bin kiÅŸi ile karşılaÅŸmışlardır. Bu yüzden ümitsiz olmuÅŸ, ÅŸehirlerine dönmüÅŸ ve Abdurrahman b. Osman’ın kınamasına maruz kalmışlardır.[12] Elbette bu hikâye, Ebu Derda’nın ölümünü Sıffin’den sonra bilmemiz durumuna mutabıktır. Müminlerin önderinin Ama bazı hâkimiyetinden tarihçilerin önce görüÅŸüne bilirsek, artık göre bu ise kendisinin hikâyeyi kabul ölümünü edemeyiz. Kendisinin hakkın hükümetine yönelik aldığı tavır hakkında onu Ä°mam Ali’nin bazı fertler için buyurduÄŸu ÅŸu cümlesinin bir örneÄŸi olarak deÄŸerlendirebiliriz: “Onlar ne hakka yardım etmiÅŸ ve ne de batılı zelil etmiÅŸlerdir.”[13] Ebu Derda Ehli Sünnet arasında Hz Peygamberin (a.s) büyük sahabelerinden biri olarak tanınmış ve kendisi için büyük bir makam göz önünde bulundurulmuÅŸtur; Bu yüzden Ehli Sünnet kendisinden rivayet nakletmiÅŸtir. Aynı ÅŸekilde Åžii hadis kaynaklarında da Ebu Derda’dan sınırlı sayıda rivayet nakledilmiÅŸtir; örneÄŸin Åžeyh Tusi “Hilaf” kitabında kendisinden bir takım fetva ve rivayetler nakletmiÅŸtir.[14] Ebu Derda’nın ölüm tarihi hakkında görüÅŸ ayrılıkları vardır. Bir grup tarihçi onun ölümünü Sıffin’den sonra bilmiÅŸ[15] ve baÅŸka bir baÅŸka grup Ebu Derda’nın Osman’ın ölümünden iki yıl önce öldüÄŸünü söylemiÅŸtir.[16] [1] Uveymir bin Malik bin Zeyd bin Gays bin Umeyyeti’bni Amir bin Adiy bin Kaab ibni’l Hazreç ibni’l Haris bin El- Hazreç. [2] El- HaÅŸimi El- Basri, Muhammed bin Sa’d bin Meni’i, Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 274, Abdu’l Kadir Ata, Muhammed, Daru’l Kitabu’l Ä°lmiye, Beyrut, 1410 / 1990; Hüseyni TefriÅŸi, Seyyid Mustafa, Nakdu’r Rical, Müessesei A’lul Beyt (a.s), Kum, çapı evvel, 1418 h.k. البته در نسب او قول های دیگری نیز وجود دارد: عده ای نام پدر او را عامر Ù…ÛŒ دانند Ùˆ عده ای عامر را به عنوان نام خود او دانسته Ùˆ عویمر Ùˆ عامر را در مورد او استÙاده کرده اند. از جمله کتاب: Ä°bni Esir, Ebu’l Hasan Ali ibni Muhammed, Usdu’l Gabe fi Marifeti’s Sahabe, c: 4, s: 18, Beyruti Daru’l Fikr, 1409 h.k. [3] Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 274 – 275. [4] Ebu Amr Yusuf bin Abdullah bin Muhammed bin Abdu’l Bir, El- Ä°stiyab fi Marifeti’l ashap, c: 3, s: 1228, Daru’l Ceyl, Beyrut, 1412 / 1992. [5] Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 274. [6] Usdu’l Gabe fi Marifeti’s Sahabe, c: 5, s: 97. [7] a.g.e, , c: 2, s: 268. [8] a.g.e, , c: 2, s: 268. [9] Belazeri, Ahmed bin Yahya, Futuhu’l Bildan, s: 204, Mütercim, Tevekkül, Muhammed, Tahran, NeÅŸri Nogre, 1337 h.ÅŸ; Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 275. [10] Yemen ülkesinin meÅŸhur ÅŸehirlerinden biri. [11] Et- Tabakatu’l Kubra, c: 7, s: 275. [12] Ä°bin Kuteybe Ed- Diynuri, Ebu Muhammed Abdullah bin Müslim, El- Ä°mame ve’s Siyaseti’l Maruf bitarihi’l Hulefa, c: 1, s: 128, tahkik, Åžiri, Ali, Beyrut, Daru’l Ezva, 1410 h.k. [13] “لَمْ ینْصÙرَا الْبَاطÙÙ„ÙŽ” Ä°mam Ali الْØَقَّ (a.s), Nehcü’l ÙˆÙŽ BelaÄŸa, لَمْ Pedid یخْذÙلَا avernde: Seyyid Rezi, Musahhih: Atarudi, Azizullah, s: 461, Bonyadı Nehcü’l BelaÄŸa, Bica, çapı evvel, 1372 h.ÅŸ. [14] Åžeyh Tusi, El- Hılaf, c: 1, s: 376; s: 380; c: 2, s: 168, …, NeÅŸri Camiayı Müderrisin, Kum, çapı evvel, 1407 h.k. [15] Ä°bni Hacer, Ahmet bin Ali bin Haceri’ Askalani, El- Ä°sabetu fi Temyizi’s Sahabeti, c: 4, s: 622, Beyrut, Daru’l Kitabi’l Ä°lmiye, 1415 h.k. [16] Usdu’l Gabe fi Marifeti’s Sahabe, c: 4, s: 20. Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)