289 - Diş Hekimliği Fakültesi

advertisement
T.C.
EGE ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
DERMATOLOJİ AD
1997–2006 YILLARI ARASINDA DERMATOPATOLOJİ
LABRATUARINDA İNCELEN LABİAL PATOLOJİLER
BİTİRME TEZİ
Stj. Dişhekimi Moustafa MOUSTAFA
Danışman öğretim üyesi: Prof. Dr. Tuğrul DERELİ
İZMİR 2007
ÖNSÖZ
“1997 – 2006 yılları arasında dermatopatoloji laboratuarında incelenen labial
patolojiler” konulu tezimde, yardımlarından dolayı hocam Sayın Prof. Dr. Necdet
ERDİLEK’e ve çalışmalarım sırasında desteğini esirgemeyen hocam Sayın Prof. Dr. Tuğrul
DERELİ’ye teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.
İÇİNDEKİLER
Sayfa
Giriş ve Amaç
1
1. Dudakta Görülen Benign Lezyonlar
1
1.1.Hiperkeratoz
1
1.2. Parakeratoz
1
1.3. Akantoz
1
1.4. Displazi
1
1.5. Pseudoepitelyamatoz hiperplazi
2
1.6. Ülserasyon
2
1.7. Dudak ekzeması
2
1.8. İmpetigo
2
1.9. Ephelid
3
1.10. Keratoakantom
3
1.11. Liken planus
3
1.12. Likenoid döküntüler
4
1.13. Papilloma
5
1.14. Pyojenik granülom
5
1.15. Nevus
6
1.16. Oral melanotik makül
6
1.17. Melanozis
7
1.18. Fordyce granülü
7
1.19. Lenfanjiyoma
7
1.20. Verruca vulgaris
8
1.21. Condyloma acuminatum
8
1.22. Fiks ilaç erüpsiyonları
8
1.23. Diskoid lupus eritematozus
8
2. Dudakta Görülen Premalign Lezyonlar
2.1. Lökoplaki
9
9
2.2. Aktinik keratoz
10
2.3. Karsinoma in-situ
10
3. Dudakta Görülen Malign Lezyonlar
11
3.1. Verrüköz karsinoma
12
3.2. Bazal hücreli karsinoma
13
3.3. Squamoz hücreli karsinoma
14
3.3.1. İyi differansiye olmuş squamoz hücreli karsinoma
14
3.3.2. Orta derecede differansiye olmuş squamoz hücreli karsinoma
14
3.3.3. Çok az differansiye olmuş squamoz hücreli karsinoma
15
Gereç ve Yöntem
16
Bulgular
17
Tartışma
24
Özet ve Sonuç
26
Kaynaklar
27
Özgeçmiş
28
GİRİŞ VE AMAÇ
Hem oral hem perioral bölge sınırları içerisinde yer alan dudaklar, fiziksel,
kimyasal, termik birçok etkene açık durumdadır. Bu etkenler çoğu zaman zararsız
olmakla birlikte bazen kronik veya akut irritasyonlara da neden olabilmektedir. Akut
etkenler daha çok ülser benzeri yaralara neden olmaktayken, kronik etkenler benign
ve malign olaylar doğurabilmektedir.
Bu çalışmamızda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı
içerisinde yer alan “Dermatopatoloji Laboratuarı”na başvurmuş olan ve dudak
biyopsisi yapılmış olan hasta arşivlerini değerlendirdik.
Bu çalışmadaki amaç biyopsi sonuçlarını görmek, dudakta görülen
hastalıkları değerlendirmek ve dudak kanseri vakalarını istatistiksel olarak
belirlemektir.
1. DUDAKTA GÖRÜLEN BENİGN LEZYONLAR
1.1. Hiperkeratoz: Stratum corneum’da hücrelerin çoğalmasına keratoz,
keratozun ileri derecede olmasına ise hiperkeratoz denir.(1)
1.2. Parakeratoz: Stratum corneum’da hücrelerin artmış olup, normalin
aksine çekirdeklerini korumasıyla karakterize olan ve klinikte kepeklenme ile
kendini gösteren bir tablodur.(1)
1.3. Akantoz: Malpighi hücrelerinin aşırı derecede artmasıdır. Çoğu kez
papillamatöz lezyonlar ile beraber görülür. (1)
1.4. Displazi (Diskeratoz): Epitel hücrelerinin anormal gelişmesi ya da
oryantasyonundaki bozukluğu ile oluşan displazi ya da diskeratoz ya da malign
diskeratoz, premalign epitel değişikliğini ifade eder. Hücrelerde hiperkromatizm,
kutupsal değişiklikler ve çekirdekçiğin belirmesiyle çekirdek hacminin artması gibi
değişiklerle karakterizedir. Aynı zamanda çekirdek sitoplâzma oranında da
değişiklik vardır ve mitotik aktivite artmıştır.(1)
1.5.
Pseudoepitelyamatoz
hiperplazi:
Pseudoepitelyamatoz
(pseudokarsinomatoz) hiperplazi terimi non-malignant epitelyal hiperplaziyi
tanımlamak için kullanılan histolojik bir terimdir. Skuamoz hücreli karsinoma ile
yakından benzerlik gösterir.(2)
1.6. Ülserasyon: Destrüksiyon (yıkım) nedeniyle epitelin sürekliliğinin
bozulmasıdır.(1)
1.7. Dudak Ekzeması: Dudak ve civarında meydana gelen ekzemlere daha
çok ufak çocuklarda rastlanmaktadır. Yüzdeki herhangi ekzamatik proçes dudak
bölgesine yayılabildiği gibi bazı kimyasal irritanlar da ekzemi direkt olarak
meydana getirilebilir. Bununla beraber ekzemler daha çok alerjik olarak kabul
edilirler ve ufak bir kırmızı leke ile başlar. Daha sonra bu leke büyür ve vezikül
halini alır. Son zamanlarda kozmetik ürünlerin yapmış oldukları ekzemlere de
oldukça sık rastlanmaktadır.(3)
1.8. İmpetigo: Bilhassa çocuklarda ve epidermiste meydana gelir. Üst ve alt
dudaklar predileksiyon noktalarıdır. Bu proçes strepto-stafilokokal enfeksiyonudur.
Veziküller halinde başlar. Pü vardır ve iyileşirken krutlar meydana gelir. Genellikle
bu veziküller meydana geldikleri zaman son derece enfektedir ve kolaylıkla başka
bir kişiye veya bölgeye bulaşabilirler. Bu nedenle çocuklarda kısa zamanda
enfeksiyon yüzün başka bölgelerine de dağılabilir.(3)
2
1.9. Ephelid: Ephelid deride veya dudakta kahverengi siyah renkte görülen
makül tarzında çil olarak tanımlanır. Bunlara güneş ışığına duyarlı olan kızıl renkli
beyaz tenli kişilerde daha çok rastlanır. Tek bir çil ağzındaki melanotik makülden
anamnez ile ayrılır.(1)
1.10. Keratoakantom: Keratoakantoma hem klinik hem de histolojik olarak
epidermoid karsinomu andırır. Lezyon kesinlikle benign bir lezyon olmasına karşı
çok kez kanserle karıştırılır. Genetik veya viral nedenler tahmin edilmesine rağmen
kesin olarak etiyolojisi bilinmemektedir. Erkeklerde kadınlardan 2 kat fazla ve
özellikle 50-70 yaşları arasında görülür. Bir araştırmaya göre %90 oranında
çenelerin ve ellerin dorsumunda %8 oranında dudakta görülür. Alt ve üst dudakta
eşit olarak görülür. Lezyon kabarık göbek veya krater şeklindedir ve ortası
çukurdur. Lezyon çoğu kez ağrılıdır ve regional lenf bezlerinde lenfadenopati
olabilir. Klinik olarak lezyon küçük sert ve nodül halinde başlar 4–8 hafta içerisinde
en son büyüklüğüne ulaşır. Sonra bu lezyon 4–8 hafta olduğu gibi kalır. Daha sonra
6–8 hafta içersinde keratinize olur, küçülür kaybolur. Bazen lezyon 2 yıl kalabilir.
Nadiren de nüksedebilir.
Lezyon bağ dokusu içersinde doğru üreyen hiperplastik squamoz epitelden
ibarettir. Üst yüzü kalınlaşmış parakeratin ve ortokeratin tabakası ile örtülüdür.
Epitelial hücreler atipi göstermezler fakat bazen displazik bozukluklar görülür.
Bölgedeki bağ dokuda kronik enflamatuar hücre infiltrasyonu karakteristiktir.(4)
1.11. Liken Planus: Kaşınma liken planusta en önemli sübjektif belirtidir.
Deri ve mukozayı etkileyen kronik inflamatuar bir hastalıktır. Populasyonu %0,5 – 2
oranında etkiler. Kadınlarda daha fazla görülür.
3
.
Genellikle
bilinmemektedir.
düşünülmektedir.
30-65
yaşları
Bakteriyel,
Bunların
arasında
viral,
dışında
görülür.
Etiyolojisi
nörolojenik,
tam
otoimmun
olarak
nedenler
diabetes mellitus, kollagen hastalıklar,
psikiyatrik hastalıklar, ülseratif kolitis, hipertansiyon, myesteina gravis, lupus
eritematosus,
idiosinkrazik
doku
reaksiyonları
gibi
hastalıklarla
beraber
görülebileceği bildirilmiştir. Bazı kişilerde kimyasal maddelerle temas sonucu
likenoid tipte döküntülere rastlanılmaktadır.
Liken planusta oral lezyonlar papüller, büllöz, plak şeklinde, ülseratif ve
atrofik olabilir, papüler, retiküler ve plak tipleri asemptomatiktir. Büllöz, ülseratif ve
atrofik tipleri eroziv olup bunlar semptomatiktir. Hiperkeratotik çizgiler (Wickham
çizgileri) ile beraber beyaz plaklar, ülserler ve büller klinik tabloya hakimdir.
Histolojik
görünümü
karakteristiktir.
Fokal
hiperkeratozis,
düzensiz
akantosis, bazal hücrelerde likefaksiyon dejeneransı, bazal membran seviyesinde
eozinofilik bant ve lenfosit infiltrasyonu tükrük bezleri de hastalıktan etkilendiği
için tükrük akımı yavaşlar.(5,6)
1.12. Likenoid döküntüler: İlaçların yaptığı likenoid döküntüler liken
planusa çok benzer, etiyolojik faktörlerin bilinmemesi durumunda klinik ne
histolojik olarak ayırt etmek olanaksızdır. İlaç etkilenmesi ile olan döküntülerde,
likenoid mukozal lezyonlar nadirdir. Deride likenoid oluşumlara ek olarak, papüller
pullanma, ekzamatöz değişiklikler ve pigmentasyonlar görülür. Likenoid lezyonların
histolojik özellikleri liken planusa benzer. Buradaki küçük farklılık eozinofillerin
perivasküler dermise infiltre olmasıdır. (7)
4
1.13. Papilloma: Papillomanın birçok oral patolog tarafından yüzey
epitelinin benign tümörleri arasında özel bir yer olduğu kabul edilir.
Oral papillomanın etiyolojisi bilinmemektedir. Papillomalar tamamen
normal mukozadan kökten alırlar. Sıklıkla lokal neden yoktur. Travmanın varlığı
veya enfeksiyon papillomanın etiyolojisine katkıda bulunmuş olabilir.
Papilloma çok sayıda parmaksı uzantıdan meydana gelen bir oluşumdur.
Pürüzlü, verrüköz ve karnabaharımsı görüntüdedir. Genellikle dar, saplı eksofitik bir
gelişim gösterir. Sıklıkla dilde, dudaklarda, bukkal mukozada, dişeti, palatinada ve
uvulaya komşu bölgelerde görülür. Papillomanın çapı birkaç mm. civarından 1-2
cm.ye kadar ulaştığına rastlanmıştır. Her yaşta görülebilir. Cinsiyet gözetmemekle
birlikte yapılan bir araştırmaya göre 3:1 oranında erkeklerde daha fazla görüldüğü
bildirilmiştir. Oral papillomanın rengi lokalizasyonuyla birlikte değişiklik gösterir.
Bunun gibi lezyonlar çevre dokudan daha kızarık veya aynı renkte (ağız tabanı veya
yumuşak damak renginde) ortaya çıkarlar. Dudağın, dilin, gingivanın veya sert
damağın papillomaları genellikle keratin veya parakeratin ile kaplıdır ve beyaz
olarak ortaya çıkarlar. Oral papillomanın prekanseröz olduğu düşünülmez ve tipik
oral papillomanın karsinomaya dönüştüğünü gösteren bir kanıt yoktur (4,1,2).
1.14. Pyojenik Granüloma: Uyarana karşı artmış bağ dokusu reaksiyonu
sonucu oluşur. Kapillerden zengin hiperplastik granülasyon dokusundan ibarettir.
Lezyon; yumuşak, kırmızı, mor bir kütledir. Boyutları birkaç mm.den birkaç cm.ye
kadar değişebilir. Sıklıkla saplı ve geniş tabanlı veya sapsız olabilir. Hızlı büyür ve
çok kolay kanadığından hasta ilk olarak bu şikayetle gelir. En çok dişetinde (%75)
sırasıyla; dudak, dil, yanak ve palatinal mukozada görülür. 20–40 yaşları arasında ve
5
kadınlarda daha sık görülür. Hormonal değişim ve irritasyon lezyonun büyümesine
neden olur. Düz, löbüler ve ülsere olabilen granüler bir yüzeyi vardır. Ağrı yoktur
(7,8).
1.15. Nevus: Nevus, pigmente nevus hücrelerinden oluşan superfisial bir
lezyondur. Gelişimsel veya konjenital tümörlere benzer. Çoğunlukla deride bazen de
ağız mukozasında görülür. Çeşitli nevuslar tanımlanmıştır.
1- İntratermal Nevus: Derinin en sık rastlanan lezyonlarından biridir. Birçok
insanda birden çok gözlenir. Sıklıkla düzinelercesi vücuda serpilmiş durumdadır.
Düzgün bir lezyon olabileceği gibi yüzeyden yükselmiş şekilde de olabilir.
Kahverengi pigmentasyon gösterebilirler. Sıklıkla yüzeylerinde kıl gelişimi
gözlenir.
2- Junctional Nevus
3- Compaund Nevus
4- Juvenil Melanoma
5- Mavi Nevus
6- Hutchinson’un Melanotik Çili
Juvenil nevus hariç pigmente nevusların tüm tipleri bazen ağız mukozasında
görülür. Sınırlı lezyonlardır ve melanin pigmentasyonlu alanlar yama şeklinde
farklılık gösterir. Ağzın her yerinde görülebilir. Fakat en çok görüldüğü yerler
anterior gingiva, dudaklar ve damaktır.(8)
1.16. Oral Melanotik Makül: Açık tenli insanlarda daha çok görülmektedir.
Bazı vakalarda travma sonrası veya iltihapsal pigmentasyon sonucu oluşur. En çok
6
alt dudakta, dişetinde rastlanmakla birlikte bukkal mukozada ve damakta da
görülebilir. Maküller genellikle 1 cm.den daha küçüktür. Renkleri mavi-gri,
kahverengi ve siyah olabilir.(1)
1.17. Melanosis: Genetik faktörler dışında tütün kullanımı melanin
pigmentasyonu oluşmasında büyük bir etken olarak bulunmuştur. Klinik olarak
gözlenen pigmentasyon Kahverengiden siyaha giden renklenmeler şeklinde görülür.
Sigara kullanımı sonucunda melanositler stimüle olur ve epitelin bazal kısmında
melanin üretimi arttırır. Bu oluşuma melanosis adı verilmektedir. Yapılan histolojik
çalışmalarda da melanositlerin polisiklik aminler tarafından stimüle edildiği ve
melanin oluşumuna neden olduğu gözlenmiştir.
Oral mukozadaki pigmente alanlar araştırıldığında, depigmentasyon sigarayı
bıraktıktan sonra gözlenirse bu olay dokunun normal bir reaksiyonu olarak algılanır.
Depigmentasyon sigaradan bağımsız olarak gözleniyorsa o bölgeden biyopsi
alınmalıdır. Bu tip depigmentasyon tütün toksinlerinin pigment sistemini yıkıcı
etkisiyle gelişebilir ve de kansere dönüşüm gözlenebilir.(9)
1.18. Fordyce Granülü: Fordyce granülü ektopik yağ bezleridir. Genellikle
kremsi beyaz ve sarı renktedir. Daha çok bukkal ve labial mukozada görülürler ve
klinik önem taşımazlar.(1)
1.19. Lenfanjiyoma: Genellikle doğumda vardır ve çocukluk boyunca
gelişir. Lenfatik damarlardan oluşur ve yumuşak fluktan olan soluk pembe bir
lezyon oluşur. Gelişim süreci hızlı büyüme ve dinlenme periyotlarını kapsar. Eğer
dil tutulmuşsa makroglossi, eğer dudak tutulmuşsa makrocheiliadan söz ederiz.
Daha sık olarak üst veya alt dudağın yarısı tutulur.(7)
7
1.20. Verruca Vulgaris (Siğil): Lezyonlar derinin verruca vulgarisi ile aynı
histolojik özellikleri gösterirler. Dudaklarda ve oral mukozada her yaşta görülebilir.
Ellerde görülen siğiller ile ilişkili olabilirler. Siğilin baş kısmı tükrükle yumuşamış
ve beyaz görünüm sergilerken yüzeyi pütürlü ve granüledir. Lezyonlar
yüzeyseldir.(2)
1.21. Condyloma Acuminatum: Oral ve daha çok genital bölgede görülen
siğil seklinde hastalıktır. Oral siğiller, genellikle oral genital temas sonucu meydana
gelir.
Derinin hiperplastik lezyonlarının rengi deri renginden kahverengiye
doğrudur. Düz, yuvarlak veya filiform şeklinde olabilir. Genel olarak yumuşak,
pembe, karnabahara benzer şişlik şeklindedir. (10)
1.22. Fiks İlaç Erüpsiyonları: Bazı ilaç çeşitleri, oral mukozada döküntüler
oluşturup, liken planus ve dissemine lupus eritematosus gibi bazı hastalıkları stimüle
edebilir. Bu nedenle, bu gibi durumlarda ilaç etkileşimleri iyi kontrol edilmelidir. Bu
tip döküntüler, daima aynı bölgeyi etkileyen rekürrent lezyonlarla karakterizedir.
Fiks ilaç döküntüsü, hücre kaynaklı hipersensitif yanıtın sonucu olarak gelişir ve
birçok ilaç neden olarak gösterilir. Bu ilaçlar genellikle fenolfitaleinleri,
barbituratları, sülfonamidleri ve tetrasiklinleri içerir. (1)
1.23. Diskoid Lupus Eritematosus: Genelde deri ve müköz membranı tutar.
Tipik kelebek şeklindeki döküntülerle karakterizedir. Perioral lezyonlar %20
oranındadır. Düşük oranda malign değişim potansiyeli vardır. Özellikle alt dudak
lezyonlarında risk fazladır. Olgun lezyon periferde persiste eritem, hiperkeratotik
orta zon, çukur ve atrofik merkez içerir. Kenarda liken planusa benzer ışınsal tarzda
8
çizgi ve beyaz benek vardır. Lezyonlar santral bölgede iyileşme eğilimi gösterirler.
Dudak lezyonları kırmızıdır.(5)
2. DUDAKTA GÖRÜLEN PREKANSERÖZ LEZYONLAR
Prekanseröz deyiminden mevcut lezyonun mutlaka kansere döneceği manası
çıkarılmamalıdır. Fakat daha çok ihtimal kansere döneceği anlaşılmalıdır.
Hakikatten kanser, bu prekanseröz lezyonlar üzerinde meydana gelmektedir.
Çoğunlukla kabul edilen %50 vakada prekanseröz lezyon olarak lökoplaki, aktinik
keratoz ve keilit bulunmaktadır. Bu bakımdan bunların ayrı ayrı teşhisi lazımdır.(11)
2.1. Lökoplaki: Ovularak çıkartılamayan mukozadaki beyaz lekelere klinik
olarak lökoplaki denir. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı tanıma göre lökoplaki; oral
mukozada görülen beyaz, keratotik, plak tarzında ve mukozadan soyulmayan,
etiyolojisi tam olarak bilinmeyen bir lezyondur. 4 farklı tarzda lökoplaki vardır.
1- Homojen lökoplaki
2- Eritrolökoplaki
3- Nodüler lökoplaki
4- Verrüköz lökoplaki
Etiyolojisi pek çok faktöre bağlanmıştır. Bunlar tütün, alkol, mekanik
irritasyon, sifiliz, vitamin eksikliği, hormonal dengesizlikler, galvanik akım,
malnütrisyon ve dudağın lökoplakisinde aktinik radyasyondur.
9
Hastalık kadınlara oranla erkeklerde oldukça fazladır ve en çok 50-70 yaşları
arasında görülür. En sık buccal mukoza ve commisuralarda oluşur ve bunu takiben
sırasıyla alveoler mukoza, dudak, palatina, ağız tabanı ve gingivada karşılaşırlar.
Lökoplaki genelde benign bir lezyon olmakla birlikte vakaların ortalama
%10’u kansere dönüşmektedir. Bu malign dönüşüm verrüköz ve eritrolökoplakide
daha belirgindir.
Lökoplakinin bazı sahalarında düz, yassı veya hafifçe yüzeyden yükselmiş
beyaz renkli translüsent bir plak mevcuttur. Diğer sahalar kalın fissüre olmuş
papillamatöz ve palpasyonu da serttir. Lezyonun yüzeyi genellikle incecik bir
biçimde buruşmuş veya “pörsümüş” gibi gözükür (4,2,5,9).
2.2. Aktinik Keratoz: Uzun süre güneşe (güneş radyasyonu) maruz kalma
nedeniyle oluşan squamoz hücreli lezyondur. Dudağın vermillion kenarında ve
güneşe maruz kalan diğer deri bölgelerinde görülür. Lezyon vermillionda ve deride
kabuklu ve keratoktir. Güneşe maruz kalan labial mukozada epitel beyaz ve
atrofiktir. Bu epitel abraze veya ülsere olabilir. Yoğun sigara içiciliği gibi faktörlerin
eklenmesiyle lökoplaki gelişebilir. Literatürde lezyonların %10’dan fazlasının
malign transformasyon gösterdiği bildirilmiştir.(5)
2.3. Karsinoma İn-situ (intraeptelial karsinom): Klinik görünümde
keratinize karsinoma in-situ lezyonları lökoplakiye benzer. Keratinize olmadığında
eritematöz bir plak halinde görülür. Mukozadan kabarık olabilir. Bu lezyonlarda
eritematöz yüzey benekli olabilir. Lezyona daha çok yaşlılarda rastlanır. Gingiva,
yumuşak damak, tonsillalar, dil, ağız tabanı, yanak mukozası ve dudakta oluşabilir.
10
Histopatolojide hiperkeratoz, akantoz, diskeratoz, spinoz tabakadaki epitel
hücrelerinde büyüklük ve şekil değişiklikleri ile karakteristiktir. Bazal kat
sağlamdır. (5,4)
3. DUDAKTA GÖRÜLEN MALİGN LEZYONLAR
Dudaklar, ağız içi ve çevresinin en çok kansere tutulan kısmıdır. Kanser
daha çok alt dudakta %97 görülmektedir. Üst dudakta daha az %3 görülür.
Erkeklerde kadınlara oranla daha fazla %90 görülür. Bunun sebebi de kadınların
erkeklerden daha az dış etkilere maruz kalmasıdır. Fakat kadınla erkeğin birlikte
çalıştığı bugünkü modern hayatta bu oran değişmekte ve kadınlarda da oldukça fazla
dudak kanseri görülmektedir. Dudak kanseri daha çok yaşlı kimselerde bulunursa da
bugünün şartlarında göre her yaşta, hipersensitivite gösteren her kişide meydana
gelebilir. Başka dikkat çekici bir nokta da kadınlarda daha çok üst dudak
kanserlerinin görülmesidir.
Dudak kanserlerinin etiyolojisinde önemli olarak lokal irritasyonlar bilhassa
ileri sürülmüştür. Güneş ışını; güneşin ultraviole ışınları rüzgarın etkisiyle kuruyan
dudaklar üzerine irritan bir rol oynar.
Vitamin ve protein eksiklikleri dudak mukozasının direncini azaltmaktadır.
Dudak kanserinin en büyük etkeni sigara ve pipo kullanımıdır. Dudak kanserine
yakalananların yaklaşık %50-70’inin pipo içtikleri saptanmıştır. Pipo kullanımının
sadece tütünün son ürünleri nedeniyle değil, piponun irritasyon ve sıcaklığının da rol
oynadığı belirtilmiştir.
11
Dudak kanseri özellikle alt dudakta vermillion sınırında ve dudağın bir yarı
tarafında gözlenen, kenarında kalınlaşma ve sertleşmeyle başlayan, ülserleşme veya
yüzeyde bir düzensizlik şeklinde devam eden bir lezyon olarak görülür. Lezyon
genişledikçe küçük krater benzeri bir odak şekillenir. Alt dudak kanserleri bu
şekilde oluştuktan sonra yavaş yavaş bilhassa altındaki gevşek dokuyu istila ederek
comissuraya doğru yürür ve buradan yanağa uzanır. Dudak kanserleri genellikle
yavaş metastaz yapar. Anaplastik olanlarda erken metastaz görülür. Üst dudak
kanserleri klasik kitaplara göre etrafa yayılma ve metastaz bakımından alt dudaktan
daha süratli seyreder.
Dudak kanserleri bazen tıpkı cilt keratoitleri gibi sert bir verrü halinde
başlar. Bunu hasta kaşıyarak kanatır ve ufak bir ülserasyon haline geçer. İlk görünüş
ve başlayış ne olursa olsun ülserasyon kısa zamanda tümör ülserasyonu karakterini
alır. Bu tümörün dış tarafında üzeri kabuklu bir ülserasyon vardır. Bu ülserasyon
ufak bir temasla üzerinde burjonlar olduğundan kolayca kanar. Dudak kanserleri
görünüşlerine göre endophytic ve exophytic diye iki kısma ayrılır. Endofitik olanlar
mukozanın lokal kalınlaşması şeklinde olup kısa zamanda bir krater görünümünü
alır. Bunlar sıklıkla daha çabuk metastaz yaparlar. Ekzofitik tip, papiller veya
yumuşak kubbe şeklinde yüksek bir nodül olarak başlar. Tümör karnabahar
görünümdedir.
Bu
tip
metastazdan
ziyade
çevreye
yayılma
eğilimindedir.(11,9,4,12,13)
3.1. Verrüköz Karsinoma: Verrüköz karsinom yavaş gelişen, yüzeyel
düşük seviyede gözlenen oral kavite ve üst solunum yolunun bir karsinomudur.
12
Verrüköz karsinomun en büyük etkeni sigaradır. Lezyon genellikle ilk olarak
geniş bir lökoplaki olarak ortaya çıkar. Fakat yüzeyi daha pürüzlü, çakıllı ve siğilli
bir hal almıştır. Keratinizasyona bağlı olarak yüzey genellikle ülserlerin eşlik ettiği
beyaz, kırmızı veya beyaz kırmızı renklerde gözlenir.
Verrüköz karsinom yavaş gelişen progresif bir neoplazmdır. Klinik olarak
yıllarca devam eder. Metastaz nadiren görülen bir durumdur. Bununla birlikte
verrüköz karsinom, squamoz hücreli karsinoma dönüşerek daha agresif bir hal
alabilir.(9)
3.2. Bazal Hücreli Karsinoma: Bazal hücreli karsinoma, deri, yüz ve başın
açık olan kısımlarında daha fazla gözlenir. Yaşlı ve orta yaşlı kişilerde daha fazla
gözlenir. Açık tenli kişiler hastalığa daha fazla yakalanır. Bazal hücreli karsinomlar
metastaz yapma eğilimi göstermediklerinden bunlara benign karsinoma da denir.
Fakat bu kanserler direkt invazyonla hastayı öldürebilir. Metastaz yapma oranları
%0,1 civarındadır. Bu tip kanserlerin oluşumunda güneş ışınlarının ve yaşlılığa bağlı
deri atrofisinin rolü vardır. Bu tümörlere kadınlardan çok erkeklerde rastlanır. Bazal
hücreli karsinom; hafif kabarık papül şeklinde başlar. Ülsere olur ve iyileşir. Bu olay
devamlı tekrarlar ve tümör büyür. Sonunda ülser büyür ve kabuklaşır. Ülserin
kenarları içeri doğru kıvrılarak yuvarlaklaşır. Tümör tedavi edilmezse ülsere olmuş
lezyon çevre dokulara hatta kıkırdak ve kemiğe infiltre olur. Bazal hücreli karsinom
ağız içersinde doğrudan şekillenmez. Ancak yüzde oluşanlar ağıza yayılabilir.
Bazal hücreli karsinomda bezler şekillenirse “adenoid bazal hücreli
karsinoma”, kistler şekillenirse “kistik bazal hücreli karsinoma”, kıla ait strüktür
13
şekillenirse “trichoepitelioma”, keratinize olmuş veya olmamış squamoz hücre
adacıkları şekillenirse “baso-squamoz karsinoma” adı verilir.(4,13)
3.3. Squamoz Hücreli Karsinoma (Epidermoid Karsinoma): Epidermoid
karsinoma ağızda en fazla görülen malign bir tümördür. Erkeklerde kadınlardan 2
kat fazla görülür. Epidermoid karsinomun gelişiminde en önemli etken faktör
sigaradır. Bundan başka alkol, frengi, besin noksanlığı, güneş ışınları, sıcak, travma,
virüsler, sepsis ve keskin dişlerin irritasyonu gibi faktörler rol oynayabilir. Kronik
irritasyonlar oral kanserleri başlatmaz, var olan olguları geliştirir ve hızlandırır.
Kötü ağız hijyeni de kanser gelişimini hızlandırıcı bir etkiye sahiptir.
Squamoz hücreli karsinom klinik olarak dilde, dudakta, ağız tabanında,
bukkal mukozada, dişeti ve damakta gözlenir. Dudakta, vermillion sınırında kronik,
iyileşmeyen ülserler ve verrüköz tabiatta eksofitik lezyonlar olarak görülür.(4,9,13)
3.3.1. İyi differansiye olmuş epidermoid karsinoma: Squamoz epitelden
kökenleşmiş hücreler, örtüler ve yuvalar yaparlar. Bu hücreler büyüktür, hücre
membranı seçkindir, tonofibriller her zaman görülmeyebilir. Tümör hücrelerinin
çekirdekleri büyüktür, türlü derecelerde boyanmış ve hiperkromatiktir. Mitotik
figürler görülür, fakat çok sayıda değildir. Mitotik figürlerin bir çoğu atipiktir. Tek
tek hücreler keratinize olduğu gibi keratinize hücreler bir araya gelerek çeşitli
büyüklükte keratin incileri (glob korne) de yaparlar. Tipik lezyonlarda bu malign
hücrelerin bağ dokuyu istila ettikleri görülür.(4)
3.3.2. Orta derecede differansiye olmuş epidermoid karsinoma: Hücreler
squamoz epitele daha az benzerler. Hücrelerin karakteristik görünümleri bozulduğu
gibi tipik düzenlenmeleri de bozulmuştur. Hücreler çok arttığından bunu belirleyen
14
mitotik figürler de çok artmıştır. Hücrelerin büyüklüğü, şekilleri boyanma
reaksiyonları ve fonksiyonları (keratin yapma faaliyetleri) değişmiştir.(4)
3.3.3. Çok az differansiye olmuş epidermoid karsinoma: Tümör hücreleri
kökenlerini aldıkları hücrelere çok az benzerler. Hücreler çok şiddetli ürediklerinden
histolojik görünümleri karakteristik değildir, çok ilkeldir. Hücreler birbiriyle
irtibatını kaybeder ve acayip bir hal alırlar.(4)
15
GEREÇ VE YÖNTEM
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Dermatopatoloji
Laboratuarı 1997–2006 yıllarını içeren 10 yıllık arşivi taranarak dudaktan alınan
biyopsi örneklerini inceledik. Bu materyallere ait arşiv sonuçlarını benign ve malign
dudak hastalıklarını belirledik. Amacımız, bu hastalıkların görülme sıklıklarını,
cinsiyete göre dağılımını, yaşa göre dağılımını, sosyoekonomik duruma göre
dağılımını incelemek ve hastaların demografik bilgilerini incelemekti. Elde edilen
bilgileri aşağıda tablolar halinde açıklanarak verilecektir.
16
BULGULAR
1997–2006 yılları arasında toplam 304 hastanın dudağına biyopsi
yapılmıştır. Bu 304 hastanın yıllara göre dağılımı şöyledir.(Tablo 1)
Yıllar
Hasta Sayısı
1997
22
1998
39
1999
40
2000
47
2001
39
2002
18
2003
34
2004
25
2005
25
2006
15
Tablo 1:Yıllara göre hasta sayısı dağılımı
Biyopsi yapılmış olan bu 304 hasta, köy kökenli, kent kökenli ve ev hanımı
olarak 3 gruba bölünmüştür (Tablo 2).
17
Meslek
Hasta Sayısı
Köy Kökenli (Çiftçi)
37
Kent Kökenli (Çalışan, Emekli, Memur, vs)
188
Ev Hanımı
79
Toplam
304
Tablo 2: Hastalarda dudak kanserlerinin görülme oranı (Meslek
hanesinde “evhanımı” ibaresi ile belirtilen hastaları köy/kent kökenli olup olmadığı
anlaşılamadığı için ayrı belirtilmiştir).
Köy kökenli 37 kişiden 20’sinde dudak kanseri (SCC veya BCC)
görülmüştür. Yani biyopsi yapılmış köy kökenli hastaların %54’ünde kanser
vakasına rastlanmıştır.
Kent kökenli 188 kişiden 58’inde dudak kanseri (SCC, BCC ve Bazo-SCC)
görülmüştür. Yani biyopsi yapılmış kent kökenli hastaların %31’inde kanser
vakasına rastlanmıştır.
Ev hanımı olan 79 kişiden 28’inde dudak kanseri (SCC, BCC, Bazo-SCC)
görülmüştür. Yani biyopsi yapılmış ev hanımlarının %35’inde kanser vakasına
rastlanmıştır.
304 hastada yapılan 306 biyopsi çalışması sonucunda, alt dudak ve üst
dudakta görülen lezyonlar, tablo şeklinde aşağıda belirtilmiştir.(Tablo 3)
18
TANI
ALT DUDAK
ÜST DUDAK
SCC
:
70
6
Keilit
:
76
4
Likenoid Hastalık
:
20
0
Epikriz
:
19
1
Ülseröz Yangı
:
19
0
Granülomatöz Yangı
:
11
3
Keratoakantoma
:
3
0
Keratoz
:
3
3
Hiperkeratoz
:
2
0
BCC
:
2
23
Bazo-SCC
:
2
3
Hipermelanozis
:
2
0
Verruka Vulgaris
:
2
1
Ülser
:
1
0
Minör Tükrük Bezi
:
1
0
Papillamatozis
:
1
0
İnflamatuar :
1
0
Radyodermatit
:
1
0
Pyojenik Granülom
:
1
3
Herpetik Dermatit
:
1
0
Alofasial Mustruyum
:
1
0
İrrite Sebareik Keratoz
:
1
0
Lökoplaki
:
1
0
Trichilemmoma
:
1
1
Nörofibroma + Lenfanjektazi
:
1
0
Fix İlaç Erüpsiyonu
:
1
0
Konjenital Nevüs (İntratermal)
:
1
1
Verrüköz Karsinoma
:
1
0
Yangı + Fibrozis
:
1
0
Post
Hiperpigmentasyon
19
Pseudoepiteliomatöz Hiperplazi
0
3
Herpes virüs enfeksiyonu
0
1
Hemanjioma
0
1
Condyloma acuminata
0
1
Diskoid Lupus Eritromatozis
0
1
Epitelial malign tümör
0
1
Cornu cutaneum
0
1
Trichoepithelioma
0
1
0
1
Lenfositoma cutis
0
1
Sebaseoma
0
1
Histositozis X
0
1
242
64
Epidermoid tip keratinöz kist
Kronik
aktinik
dermatit
+
Perifollikülitis
TOPLAM
:
Tablo 3
Alt ve üst dudakta görülen hastalıkların istatistiksel sonuçlarına bakarak
görülme sıklıkları daha yüksek olan keilit, likenoid hastalık, SCC, BCC ve BazoSCC aşağıda daha ayrıntılı olarak incelenmiştir. Sonuçlar; hem alt dudak hem üst
dudakta görülen hastalıkların toplamı şeklindedir(Tablo 4, Tablo 5, Tablo 6, Tablo
7, Tablo 8, Tablo 9, Tablo 10)
20
LİKENOİD HASTALIK
Likenoid Displazi
:
12
Likenoid Dermatit
:
4
Liken Planus
:
4
TOPLAM
:
20 (alt dudak 20, üst dudak 0)
Tablo 4
KEİLİT
Nonspesifik
Hafif Düzeyde
Gösteren
Epitel
Displazisi :
4
Orta Düzeyde Epitel Displazisi Gösteren :
3
Aktinik Keilit
Hafif Düzeyde
Gösteren
Epitel
Displazisi :
44
Orta Düzeyde Epitel Displazisi Gösteren :
29
TOPLAM
80 (alt dudak 76, üst dudak 4)
:
Tablo 5
SCC
SCC
:
24 (21+3)
Mikroinvaziv
:
20 (19+1)
Hafif Düzeyde Differansiye
:
11 (10+1)
Orta Düzeyde Differansiye
:
4 (4+0)
İyi Düzeyde Differansiye
:
3 (3+0)
21
SCC İn Situ
:
14 (13+1)
TOPLAM
:
76 (alt dudak 70, üst dudak 6)
Tablo 6
BCC
BCC
:
6 (alt dudak 2, üst dudak 4)
Solid
:
3
Solid + pigmente
:
3
Nodüler
:
2
Mikronodüler + Ülsere
:
2
Solid + İnfiltratif
:
2
Mikronodüler + Ülsere
:
1
Solid + adenoid + metatipik + pigmente
:
1
Solid + mikronodüler
:
1
Solid + metatipik + ülsere
:
1
Mikronodüler + pigmente
:
1
Nodüler + metatipik
:
1
Ülseröz + infiltratif + pigmente
:
1
TOPLAM
:
25 (alt dudak 2, üst dudak 23)
Tablo 7
Bazo – SCC
:
Tablo 8
22
5 (alt dudak 2, üst dudak 3)
SCC
Erkek
Çiftçi
Kentli
Ev Hanımı
Diğer
Çiftçi
:
:
:
:
:
:
14
43
15
2
2
76
Çiftçi
Kentli
Ev Hanımı
Diğer
Çiftçi
:
:
:
:
:
65,3
59,73
67,53
30
70
Çiftçi
Kentli
Ev Hanımı
Diğer
Çiftçi
:
:
:
:
:
:
4
10
11
25
Çiftçi
Kentli
Ev Hanımı
Diğer
Çiftçi
:
:
:
:
:
66,6
69,9
72,6
-
Bazo – SCC
Erkek
Kadın
:
:
3
2
Bazo – SCC Yaş Ort.
Erkek
Kadın
:
:
78,33
68,5
Kadın
TOPLAM
SCC Yaş Ortalaması
Erkek
Kadın
Tablo 9
BCC
Erkek
Kadın
TOPLAM
BCC Yaş Ortalaması
Erkek
Kadın
Tablo 10
23
TARTIŞMA
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Dermatopatoloji
Labratuarı 304 hastalık dudak patolojisi sonuçlarıyla zengin bir seri teşkil
etmektedir. Bu seri içersinde likenoid hastalık, ülseröz yangı, granülomatöz yangı,
keratoakantoma, verruka vulgaris, hipermelanozis, papillomatozis, radyodermatit,
pyojenik
granüloma,herpetik
dermatit,
konjenital
nevus,
trichilemmoma,
hemanjioma, condyloma acuminata, cornu cutaneum, lenfositoma cutis, sebaseoma,
gibi benign; keilit, aktinik keilit, lökoplazi, ve karsinoma in-situ gibi premalign ve
SCC, BCC, Bazo-SCC, verrüköz karsinoma gibi malign lezyonlar bulunmaktadır.
Benign lezyonlar içersinde likenoid hastalıklar tüm teşhis sonuçları esas
alındığında yaklaşık %7’lik bir oranla ön plana çıkmaktadır. Bunlar arasında
likenoid displazi ön planda gelmektedir. Benign natürde yer alan bu lezyonların
malign tümörler ile karışabilmesi nedeniyle biyopsi alınması yararlı olmaktadır.
Benign ve malign lezyonlardan farklı olarak premalign lezyonlarda beklide
tek dikkati çeken “keilit”lerdir. Keilitlerin tüm teşhis sonuçlarına oranı yaklaşık
%26, tüm premalign lezyonlara oranı ise yaklaşık %74’tür. Keilitlerin de %91’ini
aktinik keilitler oluşturmaktadır. Premalign lezyonlar malign trasformasyon
geçirebilme ihtimalleri nedeniyle bu oranlar hiçte küçümsenemeyecek bir
düzeydedir.
Malign
lezyonlar
tüm
teşhis
sonuçlarının
yaklaşık
%35’ini
oluşturmaktadırlar. Şüpheli vakalara biopsi uygulandığı düşünülürse yaklaşık her 3
hastadan 1’inde malign lezyon görüldüğü söylenebilir.
24
Malign lezyonlardan en çok görülenleri SCC ve BCC’dir. SCC, BCC’ye
oranla 3 kat daha fazla görülmektedir. SCC daha çok alt dudakta görülürken, BCC
daha çok üst dudakta görülmektedir.
Dikkat çekici bir sonuç da BCC’nin görülme sıklıklarında kadınlar ve
erkekler arasındaki orandır. Toplam 204 erkek hastadan 14’ünde BCC görülürken
(%6,8) ; toplam 100 kadın hastadan 11’inde BCC görülmüştür (%11). BCC görülen
erkek hastaların yaş ortalaması 68,9 iken; bu oran kadın hastalarda 72,6’dır.
100 kadından 32’sinde herhangi bir dudak kanseri(SCC, BCC, Bazo-SCC)
görülürken (%32), erkeklerde 204 kişiden 74’ünde herhangi bir dudak kanserine
rastlanmıştır (%36,3). SCC, BCC veya Bazo-SCC görülen erkek hastaların yaş
ortalamaları 63,3 iken; bu oran kadın hastalarda 67,1’dir.
Yapılan istatistik çalışmasında ortaya çıkan ilginç bir sonuç da, SCC
görülen çiftçi kökenli erkeklerde yaş ortalaması 65,3 iken; bu oran SCC görülen
kent kökenli erkeklerde 59,73 olmasıdır.
.
25
ÖZET VE SONUÇ
Dudak lezyonları, oral ve perioral bölgede en çok görülen histopatolojilerdir.
Bu çalışma Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı
Dermatopatoloji Labratuarı arşivi taranarak yapılmış olup dudak histopatolojilerinin
cinsiyete, yaşa ve sosyoekonomik duruma göre dağılımları hakkında önemli bilgiler
vermektedir. Bu bilgiler, dudakta görülen bazı lezyonlarla ilgili genel bilgilerle
desteklenmiş olup; dudaklarda pek çok benign, premalign ve malign lezyonlar
görüldüğü ve bu lezyonların birçoğunun birbiriyle yakın klinik seyir izlediği ortaya
konulmuştur.
Premalign ve malign lezyonlar insan hayatı ve fizyolojisi için daha çok önem
teşkil ettiğinden, bu lezyonlar istatistiksel ve daha ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Premalign lezyonların tüm teşhis sonuçlarına oranı yaklaşık olarak %30’dur. Bu
lezyonların da yaklaşık olarak %50’sinin malign transformasyon geçirdiği
düşünülürse ve bu orana malign lezyonlar da eklenirse(%35), yaklaşık olarak her iki
hastadan birinde malign lezyon görülebildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Tabiî ki
burada biyopsi yapılan olguların da şüpheli olgular olduğu gerçeği unutulmamalıdır.
Sonuç olarak diş hekimi, farklı bir klinik seyir izleyen ve genel tabloya
uymayan lezyonların varlığında, lezyona şüpheyle yaklaşmalı ve biyopsi istemelidir.
26
KAYNAKLAR
1- Şirin Ş., Özcan İ., “Oral Diagnoz”, 3981, İstanbul, 1997, S.126-330.
2- Akkoç, B.; Prekanseröz lezyonlar ve prekanseröz lezyonların tanısındaki yeni
gelişmeler, bitirme tezi, E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, 1998.
3- Yarkut, E.; “Ağız mukozası hastalıkları teşhis ve tedavisi” ders notları, Bornovaİzmir, 1977, S.45-46.
4- Tuna, A.; Oral epitelial tümörler, bitirme tezi, E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, 1998.
5- Karasu, O.; Oral bölgede görülen premalign lezyonlar, bitirme tezi, E.Ü.
Dişhekimliği Fakültesi, 2001.
6- Serter, M.,Oral ve perioral lezyonların etiyolojisi, bitirme tezi, E.Ü. Dişhekimliği
Fakültesi, 1997.
7- Arga, D.; Ağız içinde görülen benign tümörler, bitirme tezi, E.Ü. Dişhekimliği
Fakültesi, 1998.
8- Ünal, E.; Oral benign tümörler, bitirme tezi, E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, 2006.
9- Korkut, Z. O.; Sigara içen kişilerde ortaya çıkan oral lezyonların
değerlendirilmesi, bitirme tezi, E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, 1998.
10- Özkan, Y.; Ağız mukozasındaki viral enfeksiyonlar, bitirme tezi, E.Ü.
Dişhekimliği Fakültesi, 2001.
11- Borçbakan, C.; “Ağız ve çene hastalıkları”, Ankara, 1975, S.526-532.
12- Konukman, E.; “Ağız tümörleri”, İstanbul, 1978, S.7-75
13- Çelik, O.; Epitelial doku ve bağ dokusu kökenli malign tümörler, bitirme tezi,
E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, 1998.
27
ÖZGEÇMİŞ
1981 yılında Yunanistan’ın Dedeağaç ilinde doğdum. İlkokulu Dedeağaç’ın
Dikilitaş Köyü Azınlık İlkokulu’nda okudum. 1993 yılında Çanakkale Şemsettin
Fatma Çamoğlu İlköğretim Okulu’nda ortaokula başladım. 1997 yılında Çanakkale
Lisesi’nde ortaöğretime devam ettim. 2001 yılında Ege Üniversitesi Dişhekimliği
Fakültesi’ni kazandım.
28
Download