GEZİ-DÜNYA Tanrılar ve tanrıçaların nehri: Nil Nazlı ve durgun akan Nil, vadisi boyunca pek çok tanrı ve tanrıça için yapılan tapınağa ev sahipliği yapıyor. Bölge için yaşam anahtarı olan nehir üzerinde, dört-beş katlı gemilerle turlar düzenleniyor. Bu turlarda, Aswan, Edfu, Luksor gibi turistik şehirleri görebilir; tapınakları ziyaret edebilirsiniz. 48 İSMMMO YAŞAM AYŞEGÜL EMİR Tapınakları, tanrıları, tanrıçaları, piramitleri, firavunları, sfenksleri, yazıtları, mumyaları, Nil Nehri’yle, çoğu gezginin ve tatilcinin hayallerini süsleyen gizemli bir ülke, Mısır. Gizemler ülkesinin en ilgi çeken turistik bölgesi de Nil Nehri boyunca uzanıyor. Beş gün sürecek Nil turumuza, Güney Nil kıyısındaki turizm şehri Aswan’da başlıyoruz. Dışarıdan apartmanı andıran otel gemimize alelacele yerleşiyoruz. İlk durağımız Nil üzerinden kayıklarla gidilebilen Nubia Köyü oluyor. Eski Mısır’dan kalan etnik kökenlerden olan Nubiayalılar, yüzyıllar öncesindeki gibi mütevazı bir yaşam sürüyor. Tek katlı, rengarenk, yerlerde döşeme yerine kumun serili olduğu evlerini, yine onların mihmandarlığında geziyoruz. Nubiayalıların evlerinden ayrıldıktan sonra Aswan’da mutlaka görülmesi gereken bir baş- ka yere yönümüzü çeviriyoruz. Kayıklara biniyoruz ve kürekleri Philea Tapınağı’na varmak için çekiyoruz. Bu tapınak, tanrıça Isis’e tahsis edilmiş. Baraj nedeniyle orijinal yerinden başka bir alana taşınan tapınak, görkemiyle bizleri etkiliyor. Isis’e adanan tapınak, bin bir emekle yapımı onlarca yıl süren sütunları, hiyeroglif yazılı duvarları ve duvarlarındaki tasvirleriyle ziyaretçileri kendisine hayran bırakıyor. ETKİLEYİCİ TAPINAKLAR Philea Tapınağı’ndan sonra gezimizin ikinci gününde yine bir tapınak daha görmeye hazırlanıyoruz. Otel gemimizin yeni durağı, Edfu… Gemi karaya usulca yanaşırken, kamaradan seyre daldığım Nil’in etkisinden sıyrılarak aşağıya inmek için hazırlanıyorum. Limanın hemen yanındaki faytonlara, yerli satıcıların ısrarlı satış çabaları arasında koşar adım biniyoruz. Edfu Tapınağı’nı OCAK - ŞUBAT 2010 görmek için sabırsızlanırken, çevredeki koşuşturmanın içine çekiliyoruz. Eski devirlerdeki gibi sarıkla ve yerel giysileri ‘gelebiye’ ile dolaşan Mısırlıları meraklı gözlerle inceliyorum. Okula gitmek için acele eden başı örtülü ve fesli çocuklar, cadde boyunca sıralanan dükkanlarında müşteri bekleyen esnaf, boyasız yollar, tek tük geçen eski tarz otomobillerin kaldırdığı toz… Şehir eski devirlerde yaşadığım hissine kapılmama neden oluyor. On dakika süren yolculuğun ardından uzaktan bile büyük sütunları ve ihtişamıyla etkileyici bir görüntüsü olan Edfu Tapınağı’na varıyoruz. Uzun yıllar toprağın altında kaldığı için hiç bozulmadan günümüze gelen en sağlam tapınak, Edfu. Turist kalabalığı içinde hiyeroglif yazılarını incelerken bir yandan da rehberin anlattıklarını dinliyoruz: “Tanrı Horus Tapınağı, önce Thutmois III’ün mimar rahip Imhotep’e yaptırmış olduğu tapınağın yerine Ptolemy II tarafından M.Ö. 327’de yaptırılmış. Mısır’daki en iyi korunmuş tapınak.” Devasa görünümü, duvarlarındaki resimli yazıları, tasvirleriyle, sütun başları ve heykelleriyle kendine hayran bırakıyor bizi. Nil ölçer denilen nehrin seviyesini ölçen kısmını da geziyoruz. Yüzyıllar önce bu coğrafyada, o günün teknolojik imkanlarında bu kadar büyük bir yapının nasıl yapılabildiğini düşünmeden edemiyorum. Bir kez daha eski Mısırlılara hayranlık duyuyorum. Duvarlarındaki resimler, resim yazı hiyeroglifleri uzun süre inceliyoruz. Yüzlerce metrelik duvarların baştan aşağı o devri ve tanrıyı anlatan hikayeleri bizi geçmişe götürüyor. İki saat süren gezinin ardından yüzen otelimize geri dönüyoruz. Hemen hareket eden dört katlı geminin güvertesinde Nil’in sonsuzluğunu seyrederek yol alıyoruz. Çevredeki hurma, muz ağaçlarıyla Nil’in her iki yanındaki yerleşimleri bir bir geçiyoruz. Gemiden Nil’in bölge için ne kadar önemli olduğunu birebir tanık oluyoruz. Boylu boyunca durağan bir şekilde akıp giden nehrin her iki yandaki vadisi boyunca coğrafyada yaşam akıp gidiyor. Nehir boyunca uzanan vadinin biraz ilerisi, kumdan oluşan OCAK - ŞUBAT 2010 Tutankamun Hiyeroglif örnekleri Philea Tapınağı GEZİ-DÜNYA YAŞAM ANAHTARI Tanrı Horus İSMMMO YAŞAM 49 GEZİ-DÜNYA BUNLARA DİKKAT! Yapışkan satıcılara dikkat edin. Alışverişte ne fiyat söylerlerse söylesinler, hemen pazarlığa başlayın. 100 dolarlık fiyatı, 3 dolara kadar düşürmeniz olası. Dışarıdan gıda tüketmeyin. Rehberin tavsiye ettiği restoranlarda ya da otelinizde yemeğinizi yiyin. Trafikte dikkatli olun. Çok fazla kural olmadığı için otomobillere ve faytonlara dikkat edin. Fotoğraf çektirdiğiniz ya da yol sorduğunuz biri sizden mutlaka bahşiş ister, şaşırmayın. Turistik yerler ve tapınaklardaki bekçiler fotoğraf çekerken size yardımcı olmak ya da pozunuzda yer almak isterse sizden ‘bahşiş’ adı altında para talep edecektir. Mısır’a giden bekar kadınların erkek satıcılarla konuşurken dikkatli olmaları gerekiyor. Özellikle sarışın olanlar pek çok erkekten ‘evlilik teklifi’ alabilir. Kullanılan para birimi Mısır Pound’u ancak, dolar ve euro her yerde kabul ediliyor. Satıcıların para birimlerini doğru çevirdiğini kontrol edin. Türk olduğunuzu söylediğinizde ‘Yavaş yavaş, Hasan Şaş’ lafına hazırlıklı olun. 50 İSMMMO YAŞAM çölden ibaret. Nil, tarihler boyunca bölgeye yatağı boyunca yaşam taşımış ve taşımaya devam ediyor. Tarım, hayvancılık, su ihtiyacı bu nehrin sayesinde sağlanıyor. Nil’in neden verimlilikle özdeşleştirildiğini ve tapınaklarda da Nil’e devamlı atıfta bulunan resimler yapıldığını daha iyi anlıyoruz. Zaten çoğu tapınakta Nil, ‘yaşam anahtarı’ olarak tasvir edilmiş. Güneşin batışında ise Nil nazlı akışıyla bir başka görünüyor. Gece ışıklandırılmış Kom Ombo Tapınağı, bir sonraki durağımız oluyor. Eskiden tıp fakültesi olarak işlev görmüş olan tapınağın duvarlarındaki rölyeflerdeki tıp aletlerinin bugünkülerle aynı olması bizi şaşırtıyor. Duvarları tıpla ilgili çizimlerle dolu olan tapınak iki tapınaktan oluşuyor. Türkçe konuşan Mısırlı rehberimiz, tapınağın yarısının iyilik tanrısı Horus’a, diğer yarısının da kötülük tanrısı timsah kafalı Sobek’e (Seth) adandığını anlatıyor. Timsah, Nil kıyılarında en çok korkulan hayvan olduğu için her yıl bir tane timsal seçilip krallar gibi hizmet görürmüş. LUKSOR TAPINAĞI Etkileyici tapınak ziyaretinden sonra otelimize dönünce Luksor yolculuğu için gemi hareket ediyor. Modern bir şehir olan Luksor, Nil üzerindeki yolculukların başlangıç ya da bitiş noktası. En önemli tapınağı olan Karnak’ı akşamları açık olmadığı için geze- OCAK - ŞUBAT 2010 MISIR’I NİL BESLİYOR Mısır’da hijyen konusunda biraz sorun olduğu için çok fazla dışarıda yemek yenilmemesi öneriliyor. Mısır mutfağının temel malzemeleri Akdeniz’den, Kızıldeniz’den ve Nil’den yakalanan balık çeşitleri, pirinç, mısır ve Nil Vadisi’nde yetişen sebzeler… Ayrıca Nil Deltası’nda beslenen koyun ve keçilerin etleri de Mısır mutfağında kendine yer buluyor. Mısır mutfağı; İran, Arap, Osmanlı, Fransız ve İtalyan mutfakları gibi değişik mutfak kültürlerinden etkilenmiş. Mısırlılar tüm baklagilleri kullanarak çok çeşitli ve zengin çorbalar yapıyorlar. Sıcak ülke olduğu için sebze ve meyve ağırlıklı tüketiliyor. Mısırlılar tatlıyı da çok seviyor. En çok bilineni Ommu Ali tatlısı. miyoruz. En az onun kadar etkileyici olan Luksor Tapınağı’ndayız. Kral Amenhotep III’ün büyük bölümünü, II Ramses’in de süslemelerini yaptırdığı tapınak, akşam ışıklandırmasında muhteşem ve etkileyici. Ramses’in tapınakta ikisi ayakta, dördü oturan toplam altı heykeli var. Tapınağın bir cephesi boydan boya Ramses’in zaferlerine ait tasvir ve yazılarla süslenmiş. Lotus başlıklı sütunları, dikkat çekici. Avlu girişinin sağında, orta krallıktan kalma, küçük Teb üçlüsü tapınağı ile sol yanda ve yukarıda 13’üncü yüzyılda yaptırılan Abu al-Haggag Camisi bulunuyor. Avludan sonra koridor halinde uzanan 52 metre yüksekliğinde 14 dev sütun bizi heybetiyle şaşırtıyor. İki saat boyunca doyasıya gezdiğimiz tapınaktan çıkınca kendimizi şehrin çarşısında buluyoruz. Israrlı satıcılar, tiyatroya dönüşen pazarlıklar, çarşıya başka bir hareketlilik katıyor. Bu çarşıya gelip de eli boş dönen yok. Biz de birçok hediyelik eşya alıyoruz. Alışverişimizi de yapıp, diğer şehirlere göre daha modern ve temiz olan Luksor’u gezdikten sonra otelimize dönüyoruz. Kalan enerjimizi ertesi gün gezeceğimiz Krallar Vadisi’ne saklıyoruz. KRALLAR VADİSİ OCAK - ŞUBAT 2010 GEZİ-DÜNYA Krallar Vadisi, piramitler kadar olmasa da Mısır’ın en ilgi çekici bölgelerinden. Yeni Krallık zamanında açıkta yaptıkları piramitlerden, tüm hazinelerinin çalındığını gören firavunlar, mezarlarını saklamak için bu vadiyi seçmişler. Vadide içleri birbirinden ilginç ve görülmeye değer 62 mezar var. Bunlardan en eskisi, Kral I.Tutmos’a ait. Ölümden sonra yaşama inanan Mısır krallarının gömüldüğü mezarların çoğu mezar hırsızları tarafından soyulmuş. Sadece Tutankhamon’un mezarındaki eşyalar tam olarak bulunmuş. Onlar da Kahire’deki Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Etkileyici süslemeleri bulunan mezarlardan birkaçını geziyoruz ve geri dönüş için yola koyuluyoruz. Nil turuyla adeta eski Mısır’ı yeniden yaşarken, geçmişteki yaşam ve o dönemdeki teknolojiyle ilgili karmaşık düşünceler içinde havaalanına doğru geri dönüş yolculuğuna çıkıyoruz. İSMMMO YAŞAM 51