İslam`ın 4. Şehrine Yolculuk

advertisement
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
İslam ile özdeşlenmiş şehirleri saysak Mekke-i mükerreme, Medine-i münevvere, Kudüs-i
mübareke’den sonra her halde Şam-ı şerif gelir.
Şereful mekan bi’l mekin (bir yerin şerefi oradakilerin şerefine göredir) kaidesince gerçekten
Şam, şerif (şerefli) unvanını hak ediyor. Çünkü Şam, Hazreti İbrahim’in hicret mekânıdır. Hazreti
Yahya’nın kabri, Hazreti Hud’un makamı oradadır. Bunun dışında birçok sahabe, tabiin
efendilerimizin kabirleri Şam’dadır. Âlimlerden, Salihlerden birçokları orada medfundur.
Bunun dışında ayetlerde ve hadislerde de Şam’a işaretler vardır. Örneğin İsra Suresi ilk ayette
‘çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa (Kudüs)’ ifadesinde kastedilen çevrenin Şam olduğu
belirtilmiştir. Çünkü Şam, o gün ve şimdi Kudüs çevresindeki en önemli şehirdir. Diğer yandan
Kureyş suresi 2. Ayette yaz yolculuğundan kastedilen yer Şam’dır. Yine sahih hadis
kitaplarımızda Şam’ın faziletiyle ilgili sahih hadisler bulmak da mümkündür.
Otuz gün sürecek ve benim de katıldığım ‘Uluslar Arası İmamlar Hatipler Davetçiler Ve
Öğretmenler Buluşmasını’ da fırsat bilerek çoktan beri arzuladığım şeyi Şam-ı şerifi ziyaret
etmeyi istedim. Bu ziyarette temel amacım İslam şehirlerinin en önemlilerinden birini ziyaret
edip İslam kültürü daha yakından tanımak, oradaki âlimlerden ve ilim halkalarından azami
istifade etmek, Şam’a giden ve gitmek isteyenler için uygun ilmi ortamları araştırmaktı.
1 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Suriye neresi?!
Suriye daha çok siyasi sebeplerle bizim gündemimize gelir. Önceleri terör sorunu, su sorunu ve
Hatay problemi dolayısıyla ismini sık sık duyardık. Son dönemlerde Türkiye Suriye arasındaki
problemler yerini dostluğa bırakınca hem siyasi hem kültürel ilişkilerimiz gelişti. Komşumuzu
tanıdık.
Türkiye’nin en uzun sınırı Suriye ile. 20 milyonluk bir ülke. Soğul savaş döneminde Rusya ile iyi
ilişkileri ve yakınlığı vardı.
Suriye, kadim Hıristiyanlığın mekânı. Başkenti Şam, dört halife sonrası İslam’ın başkentliğini
yapmış yıllarca. İslam’ın gelişip serpildiği yer. Buradan çıkan İslam orduları Kuzey Afrika’yı
fethettikten sonra Cebel-i Tarık’ı geçip şimdiki İspanya’da Endülüs Emevi devletini kurmuşlar.
Kuzeye ilerleyen ordular Bizans’ın başkenti Kostantınıyye’yi muhasara etmişler.
Ulaşım
Suriye’ye hava yoluyla, otobüsle veya trenle gitmek mümkün. Parası önemli değil diyenler hava
yolunu tercih edebilirler. Otobüsle etrafı görerek gitmek isteyenler İstanbul’dan 65 TL’ye direk
Şam’a bilet alabilirler. Tren en uygunu fiyat olarak, fakat biraz vakit alıyor. Ben yolculuğumda
otobüsü tercih ettim. Otobüsle yolculuk İstanbul’dan Şam’a ortalama 24 saat sürüyor.
2 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Suriye girişlerde her tür pasaporta vize istiyor. Sınırda da vize alınabiliyor. Vize ücreti 48$. Yeşil
pasaportu olanlar konsolosluktan vize alırlarsa ücret ödemiyorlar.
Ekonomik hayat
1 TL 30 SL (Suriye Lirası) ediyor. Suriye iki sene öncesine kadar ekonomik bir ülkeydi. Ancak
son senelerde fiyatlar Türkiye ile hemen hemen eşit hale geldi. Yine de bazı şeyler buradan
ucuz. En başta ulaşım. Örneğin 25 SL’ye Humus otogarında bir fincan çay içip 30 SL’ye (1 TL)
Hama’ya otobüs bileti aldık. Hatay’dan Şam’a otobüs bileti 500 SL. (15 TL)
Suriye’nin dışa borcu yok. Petrolü kendisine yetiyor. Buna karşın halk genel olarak fakir.
Özellikle devlet memurları ikinci üçüncü iş yapmak zorunda kalıyor. Buna bağlı olarak maalesef
rüşvet, adam kayırma ve yolsuzluk yaygın.
Suriye’de özellikle tarım yapılıyor. Başta Zeytin, Fıstık, domates, karpuz olmak üzere birçok
sebze meyve yetiştiriliyor.
Siyaset ve yönetim
3 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Suriye’de eski hava kuvvetleri komutanı Hafız Esed’in devriminden sonra yönetim %5 nüfusa
sahip alevilerin kontro lüne geçmiş. Hafız Esed diktatörlükle ülkeyi yönetmiş yıllarca. Her yerde
baba ve oğlun (Hafız Esed ve Beşşar Esed) resimleri var. Bu durum siyasi olarak yeni bir tarih
oluşturma gayreti olarak görüyorum. Ülkenin siyasi tarihini kendi devrimiyle başlatıyorlar.
Halkın yönetime katılması değil övgü dışında siyaseti konuşması bile yasaklanmış. Her ne
kadar diş doktoru oğul Beşşar döneminde bir açılım olduysa da hala o baskı devam ediyor.
Suriye’deyken dostlarımızın bize ilk tavsiyesi ‘sakın burada siyaset konuşma, ağzını kapat’ oldu.
Önceleri bunu garipsedim. Sonra bunun sebeplerini öğrenince hak verdim.
Yine burada tanıştığımız önemli bir meslek erbabı bize şunları aktardı:
“Burada hukuka hiç değer verilmiyor. Hukuk var ama zengine her yol açık. Beni hapse attılar.
Ebu Gureyb hapishanesinde olan işkenceden daha fazlasının bana yaptılar. O kadar işkence
gördüm ki artık hapisten korkmuyorum. Ben hürriyet arıyorum. Halk burada âlimlere boyun
eğmiş, onlar da merkezi hükümetin dediğinden dışarı çıkmıyorlar. Burada kimse konuşamıyor.
Yerin altı hapishanelerle dolu.
Yönetimin kendisi zenginlik içinde yaşarken kendilerine itaat etsin diye halkı aç bırakıyorlar.
Burada eğer partiye yakın olursan ve zenginsen her yol sana açıktır. Halk genel olarak
4 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
dindardır. Muhalefet edenler ‘gayril madubi aleyhim velad daallin’ (Fatiha’daki ‘kendilerine
gazap edilenler ve sapkınlar’ mealindeki ayet) kabul ediliyorlar.” (Bununla Hama direnişi ve
ardından olanları istihza ile ima ediyor.)
Bunları bize anlatmaya cesaret edenler ‘anlattıklarım aramızda sır olarak kalsın’ diye de tembih
etmeyi ihmal etmiyorlar. Zaten bu konuşmalar esnasında insanların daima sağı solu kontrol
etmelerinden o tedirginliği anlıyorsunuz. Halk böyle korkutulmuş, sindirilmiş. Bu bile siyasi
yönetimin zulmü ve halkın durumu hakkında epey bilgi veriyor.
Halkın anlattıkları, hissettikleri siyasi ve sosyal sistemi tanıma açısından çok önemli. Yer altında
hapishaneler olmasından daha korkuncu insanların bu görmedikleri ama daima duydukları
dehşetli mekânların varlığını hep düşünmeleri ve bu korku ile yaşamaları. Gidip de
dönmeyenlerin hikâyeleri, dönenlerin hali pür melali insanları bu hale getirmiş. ‘yer altına
götürüyorlar, dünya ile bağlantını kesiyorlar, tek başına ve çaresiz kalıyorsun, hukuk ve adalet
yok, oradaki canavarların insafına terk ediliyorsun, ailen bile seni soramıyor. Sorsa da
ulaşamıyor’ diye bilmek, böyle bir ortamda yaşamak Cehennem hayatı gibi bir şey.
Halk içinden bu sisteme ateş köpürüyor ama başına bir şey gelir diye durumu idare etmeyi de
öğrenmiş. Hayatta kalmanın başka yolu yok. Siz bulaşmasanız da bazen size bulaşıyorlar. Biri
sizi şikâyet etti mi sizin için zor günler başlıyor.
Hama Katliamı örnek olarak hep önlerinde ve hafızalarında duruyor. 1982’de Hama’nın dindar
5 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
halkı yapılan zulümlere isyan ediyorlar. Bunun üzerine Hafız Esed’in kardeşi General Rıfat Esed
bir gece Hama’yı kuşatıyor. Tüm şehrin dünya ile bütün irtibatını kesiyor. Havadan ve karadan
şehre operasyon düzenliyor. Bu operasyonlar neticesinde 20 bin’i aşkın insan çoluk çocuk,
suçlu suçsuz ayırt etmeden katlediliyor.
Çevre ülkelere sığınanlar geri isteniyor. İade edilenler sınırı geçer geçmez kurşuna diziliyorlar.
Bu anlatılanlar film değil, gerçek.
Şimdilerde Türkiye ile Suriye’nin arası gayet iyi. En son Tayyip Erdoğan’a Halep Üniversitesi
fahri doktora unvanı verdi. Bu toplantıda Tayyip Erdoğan salona girerken ‘En büyük Türkiye’
sloganlarıyla ayakta alkışlandı. Daha düne kadar PKK, Su ve Hatay meselesi yüzünden iki
devlet birbirini düşman biliyorken, Apo’nun Şam’da ikameti ve Suriye sınırından geçip bizde
operasyon yapan teröristler yüzünden neredeyse savaşın eşiğine gelmişken problemli
meselelerin halledilmesi, yerini bu dostluğa bıraktı. Bu, gelecek adına iyi bir gelişme.
Suriye’de nereleri gezelim?
İster turistik amaçlı olsun ister İslam kültürünü tanıma anlamında kültürel amaçlı olsun Suriye
mutlaka gezilip görülmesi gereken bir yer.
6 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Halep: Halep, bizden bir yer. ‘Halep oradaysa arşın burada’ gibi atasözlerimizde yaşayan bir
şehir. Son nüfus sayımına göre beş milyonu aşkın nüfusuyla Şam’ı geride bırakan Suriye’nin en
kalabalık şehri. Halep, kalesi, Emeviye Camii -ki içinde Hazreti Zekeriya’nın makamı var- tarihi
çarşısı, fıstığı ve taş binalarıyla meşhur bir yer. Türkiye’den oraya göçenler sebebiyle Türk
nüfusunun da yoğunlukla yaşadığı bir şehir.
Burada ki Mevlevihane’yi özellikle ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Halep’teki Mevlevihane
Konya’dakinden sonra dünyada ikinci sırada geliyormuş. Mekân, metre kare olarak
Konya’dakinden büyükmüş.
Devlet arazisine el koyduğu için tekke şuan küçük bir araziye sıkışmış. İçinde camisi var.
Minare, girişteki avlu kapısının üstünde. Kubbe ve minarenin üstünde ki Mevlevi külahı dikkat
çekiyor. Bu camide haftada iki gün zikir meclisi oluyormuş. Bir cuma namazını burada kılmak
nasip oldu. Tüm camilerden yayılan Kur’an ve kaside sesleri şehrin içinde yankılanıyor. Kuran
tilavetinin ardından cami müezzininin kasideleri duyuldu minareden. Cuma kıldıran imamın
kıraatine bayıldım doğrusu.
Hama: Hama katliamından bahsetmiştim. Hama denince yüreği yanmayan Müslüman yoktur
herhalde. Bizde Hama’nın böyle bir acı hatırası var. Burada Asi nehri üzerine kurulmuş Nevair
denen tarihi su dolapları en çok ziyaret edilen yerlerden. Bu gezide bana en çok bu su
dolaplarını ziyaret değil, eski Hama sokaklarında dolaşmak, gece Halep Kalesine çıkıp orada
piknik yapan ailelerin arasında açık havada üç kişilik cemaatle kıldığımız akşam namazı zevk
verdi doğrusu.
7 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Humus: Bir sanayi şehri. Diğer şehirlere göre düzenli yapısı var. Burada kendi ismiyle yapılan
camisinde medfun İslam orduları genel komutanı, büyük askeri deha, Resulullah’ın ‘Allahın
çekilmiş kılıcı’ dediği Halid b. Velid’in kabri var. Ölmeden önceki son sözleri cami dışında bir
anıtla ziyaretçilere sunuluyor; ‘Savaşta en şiddetli çarpışmalara atıldım. Çetin anlar yaşadım.
Vücudumda kılıç, ok, mızrak yara izi olmayan bir karış yer yok. Buna rağmen gelin görün ki
yatağımda ölüyorum. Korkakların gözüne uyku girmesin!’ Yine cami içinde oğlu Abdurrahman’ın
ve Hazreti Ömer’in oğlu Ubeyde’nin kabirleri de mevcut.
Busra: Ben küçük bir kasaba bekliyordum. Tarihi kalıntıları görünce buranın hazreti
Peygamberden önce Bizans döneminde ve onun zamanında önemli ve büyük bir yerleşim birimi
olduğunu anladım. Bu yol, kuzey güney hattında tüccarların ve İslam sonrası hacıların
güzergâhı. Busra da bu yolcuların ve tüccarların önemli bir dinlenme yeri.
Busra asıl önemini Hazreti Peygamberimizin burayı iki kez ziyaret etmesinden alıyor. İlki
amcasıyla Şam’a ticaret için giderken burada mola vermişler. Mola yerine yakın Rahip
Bahira’nın manastırı varmış. Gelenlerdeki bazı işaretler Rahib’in dikkatini çekmiş. Onlara bir
ziyafet verip Resulullah ile konuşmuş. Onun beklenen peygamber olduğunu anlayarak Ebu
Talib’e bu çocuğu Şam’a götürmemesini, eğer Yahudiler bu çocuğu ve ondaki işaretleri fark
ederse ona zarar verebileceklerini tembihlemiş. Bunun üzerine Amcası malları Busra çarşısında
satarak geri dönmüş.
Bir keresinde de Peygamberimiz Hz. Hatice’nin mallarını burada satmak üzere kafile sorumlusu
olarak 21 yaşındayken Busra’ya gelip ticaret yapımış. Şimdi bu çarşının kalıntıları, Rahip
Bahira’nın manastırı, Ömer camii, Bizans’tan kalan hamamlar ve diğer tarihi eserlerin kalıntıları
insanı alıp o zamana götürüyor.
8 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Yermük: Busra, Şam’a 130 km. güneyde. Ama mutlaka ziyaret edilmeli. Oraya gitmişken
Dera’da Yermük Savaşı’nın yapıldığı yer de ziyaret edilebilir. O noktadan şimdi bakınca
önünüzde Yermük Vadisi bulunuyor. Bu vadi Suriye ile Ürdün’ün doğal sınırı. Sol yanımızda
Ürdün’e ait tepeler, sağ yanımızda Suriye’ye ait araziler ve önümüzde de işgal edilmiş Filistin
toprakları duruyor. Filistin topraklarına böyle uzaktan bakmak hakikaten insana hüzün veriyor.
İşte uzaktan seyrettiğimiz şu Filistin toprağı uyduruk devlet İsrail kurulmadan önce, sadece 61
sene evvel Filistinlilerin ve biz Müslümanlarındı! Bursa’ya, Erzurum’a, Urfa’ya, Diyarbekir’e gider
gibi gidiyorduk Kudüs’e. Şimdi bir adım ötede duran mübarek beldeye giremiyoruz, sadece
seyrediyoruz ve Filistin’in özgürlüğüne dua ediyoruz. Heyhat ne acı.
Hemen söyleyelim gitmişken dönüş yolu üzerinde Neva Köyü mezarlığında, Şam ulemasından,
El Ezkar, Sahih-i Müslim şerhi ve Riyazu’s Salihin müellifi meşhur hadis âlimi İmam Nevevi
ziyaretçilerini bekliyor mütevazı kabrinde. 44 yıllık ömrüne bu kadar ilmi sığdırmış bu âlimin
kabrini ziyaret edip hayatından ve ilme olan düşkünlüğünden ibret almak onu ziyaret için yeterli
bir kazanç oldu benim için.
Suriye’nin sahil şehri Lazkiye’yi ben Türkiye’nin İzmir’ine benzetiyorum. İsteyen görmek için
gidebilir. Bunun dışında Suriye’de antik Bizans kenti Tedmur (Palmira) ve Hazreti İsa’nın
konuştuğu dil olan Aramice’nin hala konuşulduğu Hıristiyan kasaba olan Ma’lule de ziyaret
edilebilir.
9 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Şam-ı Şerif, ziyaret yerleri ve ilmi hayat
Şam ve ilmi hayat’ı beraber anlatmalıyım. Evet, Hazreti Muaviye’den beri Şam, siyasettir. Ama
bana göre daha çok Şam demek ilim demek. Yolu Şam’a uğramayan âlim yok gibi.
Şam-ı Şerif düz bir ovadan ibaret. Kuzeyinde Kasyun dağı var. O bölgeye Salihler yurdu
deniyor. Muhyiddin İbn-i Arabî’nin kabri bu dağın eteğinde. Sultan selim Şam’a girince kabrini
bulduruyor ve oraya bir türbe ile cami inşa ediyor. Burada Cumartesi günleri ikindiden sonra
zikir meclisi kuruluyor.
Hemen yakınında İmam Nablusi’nin kabrinin bulunduğu ve kendi ismiyle anılan camisi var.
Burada onun oğlu ve meşhur alim Üstad Ratip Nablusi her Cuma hutbe okuyor ve akşamında
tefsir dersi yapıyor.
Biraz daha ilerde Şeyh Ahmed Keftaru Kompleksi var. Ebun Nur diye biliniyor. Burası da ilim
merkezlerinden biri. Hemen yanında Üstad Muhammed Ramazan el Buti’nin Camisi var. Kendi
evi de o mahallede. Bu camide her sabah bizzat kendisi namaz kıldırıyor. Belli vakitlerde dersler
yapıyor.
10 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Az daha ilerisinde Şeyh Halid denen yerde tasavvufta önemli bir yeri olan Mevlana Halid
Bağdadi Nakşibendî’nin türbesi var. Burası biraz daha yukarıda ve tepede olduğundan oradan
Şam’ı seyretmek özellikle geceleri gerçekten hoş oluyor. Konya Büyükşehir Belediyesi orayı
restore etmiş. Gayet güzel olmuş Kendilerine buradan teşekkür ediyoruz. Oranın türbedarı ve
aslen Vanlı olan amca gelenleri karşılıyor, hizmet ediyor. Ailesi yüz yıldır kendisi de kırk yıldır
buranın türbedarlığını yapıyormuş. Kasyun dağında erbain (kırklar meclisi) denen yere
merdivenlerle çıkılabiliyor.
Ayrıca Şam’da Sultan Selim’in babası adına yaptırdığı Süleymaniye Külliyesi, onun
bahçesindeki başta Sultan Vahdettin olmak üzere diğer Osmanlı ailelerinin kabirlerini ziyaret
etmek bizim o şanlı mazimiz ile onu yaşatan ailenin hazin sonunu, coşkuyu ve hüznü beraber
yaşamamıza sebep oluyor.
Emeviye Camii: Emeviye Cami tarihin ve ilmin buluştuğu yer. Daha önce tapınak iken Bizans’la
beraber Kiliseye, Müslümanların Şam’ı fethiyle cami’ye dönüşüyor. Üç minaresi var. Biri
Gazalinin iki sene uzlete çekilip İhya’yı yazdığı minare, diğeri kıyamette Hazreti İsa’nın
ineceğine inanılan minare ve üçüncüsü bu camiye bağışta bulunan Fatıma isimli bir bayanın
yaptırdığı minare.
Avlusunun bir köşesinde Hazreti Hüseyin’in kesik başının sergilendiği bir bölüm var. Makamı
Re’si Hüseyn’ deniliyor. Sol kapıdan girişte içeride kıble duvarında Hz.Hud’un makamı var.
İçeride ortada Hz. Yahya’nın kabri bulunuyor. Camide dört mezhebi temsilen dört mihrap var.
Camide tüm ezanları 6-7 müezzin koro halinde beraber okuyorlar. Cuma namazlarını Üstad
Ramazan el Buti kıldırıyor ve hutbeler Dımaşk Radyosundan canlı yayınlanıyor.
11 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Cami dışında kıblenin ters istikametindeki avlu kapısına bitişik olan ve şimdi şeri ilimler okulu
olarak kullanılan bina 5.Halife Ömer b.Abdülaziz’in evi. Kabri İdlib’e bağlı Maarratün Numan
denen yerde. Hemen karşısında Ebu Süfyan’ın evi var. Oradaki türbe Selahaddin Eyyubi’ye ait.
Yanlarında ilk Türk hava şehitlerinin kabirleri var.
Seyyide Zeynep Hz. Alinin kızı ve Kerbela Olayı’nı yaşayan bir hanım. Onun kabri de ismiyle
anılan mahallede. Daha çok Şiiler tarafından ziyaret ediliyor. Biz oradayken 12. İmam
Muhammed Mehdi’nin (kayıp imam, beklenen mehdi) doğum günü etkinlikleri vardı ve bahçe
Irak’tan, İran’dan, Lübnan’dan gelen kadın erkek ziyaretçilerle doluydu. Bir kişi ilahi okuyor
çevresindekiler alkışlarla ona tempo tutuyorlardı.
Şam’da bunun dışında tarihi Hamidiye Çarşısı, Hicaz demiryolu Şam istasyonu binası,
sahabeden Ebu’d Derda’nın Şam Kalesi içindeki kabri, Bilal-i Habeşi’nin, Muaviye’nin, kabirleri
ziyaret edilebilir.
Şam’da İlim meclisleri
Halkın ilme ve alimlere büyük saygı gösterdiğini en başta söylemeliyim. Özellikle camiler çok
fonksiyonlu olarak kullanılıyor. İbadet mekânı, sohbet ve konferans yeri, yardım kuruluşu vs.
12 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Başta Emeviye Camii olmak üzere tüm merkezi camilerde âlimler bir program dâhilinde Usul ve
Furu dersleri veriyorlar. Halk ve öğrenciler bu derslere yoğun ilgi gösteriyorlar. Bu dersler de
ayrı bir üniversite gibi. Birçok dinleyicinin elinde defter olduğunu veya kayıt cihazlarına dersi
kaydettiğini görmek mümkün. Ayrıca tüm konuşmalar CD’ye çekiliyor ve isteyen de bunları alıp
evinde dinleyebiliyor. Âlimlerle halk arasında mesafe yok. Hepsi cemaat içindeler. Muhammed
Ramazan El Buti, Vehbe Zuhayli, Ratip Nablusi, Şeyh Naim Araksusi, Nurettin Itır, Şeyh
Veliyyuddin Farfur, Abdülfettah Baz, Şeyh Abdurrahman Halebi, Muhammed Bağğa, Ahmed er
Rıfai soyundan kendisi de büyük bir âlim ve şeyh olan Usame er Rıfai bunlardan bir kaçı.
Suriye’deki diğer ilim müesseselerini şöyle özetlemek mümkün.
1. Ebun Nur: Asıl ismi Mucamma’ Ahmed Keftaru. Burası Maddi imkânları geniş bir cemaata ait.
Ebun Nur’un eğitim faaliyetleri de var. Kompleksin ortasında büyük bir cami var. Burası çok
amaçlı kullanılıyor. Caminin her iki yanında çok katlı binalarda eğitim yapılıyor. Eğitim faaliyetleri
şu şekilde;
Fakülteler: Üç fakülte var. Külliye tu İmam Evza’i, Külliyyetu Usulu’d Din ve Külliyyetu’d Dave.
İmamlar ve Hatipler: Bu kısmın faaliyet alanı şöyle; Her yıl farklı ülkelerden Arapçayı iyi konuşan
imamlar, hatipler, öğretmenler ve davetçiler buraya davet ediliyor. Dört ya da altı hafta boyunca
çeşitli seminerler veriliyor. Hafta sonları Suriye’nin tarihi, dini ve kültürel mirasını tanıtıcı geziler
yapılıyor ve konferanslarla meşhur simaların yakından tanınması sağlanıyor.
13 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
Dil bölümü: Arapça öğrenmek isteyenlere burada kurs veriliyor. Öğretilen Arapça daha çok dini
terminolojiye ve gramer bilgisine dayanıyor.
2. Ecanip: Daha çok yabancılara Arapça öğretmek için ticari amaçlarla kurulmuş bir kurs.
3. Dımaşk Üniversitesi: Devletin resmi üniversitesi bünyesinde de entelektüel düzeyde Arapça
kursu modern metotlara veriliyor Fakat pahalı. Pek başarılı bulunmuyor.
4. Fethul İslam: Türkler de dâhil yabancı öğrencilerin yoğun olarak bulundukları özel bir
üniversite.
5. Ma’had ed Düveli: Daha çok orta öğretim (Lise) seviyesinde olanlar için. Sıkı bir dini eğitim
veriliyor. Devlete ait bir eğitim kurumu. Yatılısı var ve ücretsiz.
14 / 15
İslam'ın 4. Şehrine Yolculuk
Cumartesi, 12 Eylül 2009 12:54
6. Ayrıca Hacibiye gibi hafızlığa yoğunlaşmış ve kısa sürede hafızlık yaptıran kurumlar var. Yine
ağırlıklı olarak özel dersler almakta mümkün.
Türkiye’den Şam’a ilim için giden öğrenciler bir program ve amaç belirlemezlerse iyi bir sonuç
elde edemeyebilirler. Nitekim orada özellikle yazın okumaya gelmiş birçok Türk öğrenci gördük.
Fakat kaçı istifade ediyor bilemiyorum.
Sonuç olarak; Şam halkı özellikle Filistin ve Gazze olaylarındaki tavrı dolayısıyla Türkiye’yi takip
ediyor ve seviyor. Türk dizileri Muhanned ve Nur (Gümüş) ve Kurtlar Vadisi en çok izlenen
dizilerden. Bu dizilerin olumsuz tesirleri yok değil. Ayrıca bazı türk şarkıcılarda dinleniyor.
Dımaşk Üniversitesi bahçesinde üniversiteli genç’i Tarkan dinlerken veya Felafil satan
(Suriye’de meşhur kızartılmış nohut ezmesinden yapılan dürüm) genç’i İbrahim Tatlıses
dinlerken görmek mümkün.
Komşumuzla ilişkilerimizin ileride daha da artacağına inanıyorum. ‘Ne Şam’ın şekeri, ne Arab’ın
yüzü’ diyenlere sözüm yok. İlme, kültüre, tarihe önem verenlere Suriye ve Şam ziyaretini
mutlaka tavsiye ediyorum.
15 / 15
Download