"Population Reports, Fall - 2000" ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE SAĞLIK TEHLİKELERİ Dr. Nazmi BİLİR Çevre kirliliğinin halk sağlığı açısından ciddi sorunlara yol açtığı öteden beri bilinmektedir. Bu konudaki ilk bilimsel çalışma 19. yüzyıl ortalarında Dr. John Snow’un Londra’daki kolera epidemisini incelemesidir. Günümüzde, daha çok gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere tüberküloz, sıtma, ishalli hastalıklar gibi pek çok halk sağlığı sorununun çevre kirliliği ile ilişkisi bilinmektedir. Öte yandan son yıllarda artan bir şekilde, çevresel kirlenme ile kanser ve daha pek çok kronik sağlık sorunu arasında ilişkiler ortaya konmaktadır. Hava kirliliği, suların kirlenmesi, ağır metallerin ve pestisid maddelerin neden olduğu çevre kirlenmesi toplumlarda ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Hava Kirliliği Hava kirliliği dünyada büyük bölümü kentlerde yaşayan 1.1 milyar dolayında kişiyi etkilemekte ve her yıl 2.7-3.0 milyon dolayında insanın ölümüne neden olmaktadır. Bu sayı dünyadaki bütün ölümlerin %6’sını oluşturmaktadır. Bu ölümlerin %90’ı da gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü uzmanları tarafından yapılan hesaplamalarda, 3 temel hava kirleticisinin (karbon monoksit, partikül ve kurşun) kontrol edilmesi yolu ile gelişmekte olan ülkelerde 700.000 ölümün önlenebileceği bulunmaktadır. Bu ülkelerde, başta; kronik bronşit olmak üzere hava kirliliğinin yol açtığı doğrudan sağlık maliyeti ise yılda 100 milyar doları bulmaktadır. Hava kirliliği bakımından en riskli kentler ise hızlı nüfus artışının olduğu Bangkok, Manila, Mexico City ve Yeni Delhi olarak bilinmektedir. Su Kirliliği Dünyada 2.3 milyar insan su ile bulaşan hastalıklara yakalanmakta, her yıl 12 milyon kişi bu nedenlerle ölmektedir. Yalnızca ishalli hastalıklar, çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerdeki bebek ve çocuklar olmak üzere yılda 5 milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır. Sağlıklı su temini ile ishalli hastalıklardan 2.1 milyon ölümün önlenebileceği, 150 milyon şistozoma ve 75 milyon trahom vakasının önüne geçilebileceği hesaplanmaktadır. Ağır Metal Kirliliği Sağlık üzerinde olumsuz etkileri olan ağır metallerin başlıcaları kurşun, civa, kadmiyum, arsenik, bakır, çinko ve kromdur. Kurşuna bağlı zehirlenme tablosu, kurşun kapların ve boruların kullanılması sonucu eski Roma’da görülmüştür. Günümüzde ise, ağır metaller başlıca, kontrolsuz endüstriyel atıklar şeklinde çevreyi kirletmektedir. Aslında, bu metaller, eser miktarlarda toprakta bulunur, ancak endüstriyel atıklar nedeniyle yüksek dozlarda kirlenme olur ve sağlık sorunları ortaya çıkar, Bu metallerden arsenik ve kadmiyum kansere, civa mutasyonlara ve genetik bozukluklara, kurşun, çiva, bakır beyin ve kemik hastalıklarına neden olur. Kalıcı Organik Kirleticiler Çevrede çok uzun zaman kalabilen bu maddeler çoğunlukla pestisid kalıntıları olarak gıdalar içinde veya tarımsal amaçlı olarak bitkilerin ilaçlanması sırasında ya da kaza sonucu vücuda girer. İnsan ve hayvanlarda yağ dokusunda biriktiği için de özellikle risk yaratır ve besin zinciri sonucunda insana ulaşır. Bu maddeler, insan vücudunda steroid hormonlar gibi davranırlar ve endokrin sistemde değişik bozukluklara yol açarlar. Sonuçta fertilite bozuklukları, doğum defektleri, düşük ve bazı kanserlere neden olurlar. Çevresel Distres Sendromu Bilim adamlarının son yıllarda ilgi duymaya başladıkları bir konu da, çevresel kirlenmenin uzun süreli etkileridir. Uzun süreli etkiler yalnızca bazı kirleticilerin çevrede artması şeklinde değil, ekosistemlerin bozulmasına bağlı olarak bazı maddelerin eksilmesi sonucu da olmaktadır. Bu konunun tipik bir örneği ozon tabakasının incelmesi ve delinmesidir. Çevresel distres sendromunun başlıca 4 belirtisinden söz edilmektedir. Bunlar; Yeniden önem kazanan (re-emerging) bazı enfeksiyon hastalıkları: tifo, kolera, dirençli tüberküloz ve bazı yeni enfeksiyonlar, Bazı kimyasalların ve özel tohumların kullanımı sonucunda biyolojik değişkenliğin (biodiversity) azalması. Kuşlar, kelebekler, arılar gibi canlılar arasında bazı türlerin azalması, Zararlı ve zehirli bazı alglerin belirmesi.