PARAZİTOLOJİ Yeryüzündeki canlılar, benimsedikleri yaşam şekillerine göre, iki ana gruba ayrılırlar: 1-Özgür yaşayanlar 2-Parazit yaşayanlar • Bu iki yaşam şekli arasındaki temel fark, Birincisinin tek başına bağımsız olarak yaşamını sürdürebilmesi, İkincisinin ise yaşamı için bir diğer canlıya gereksinim duyması, yaşamını o Doğada filogenetik, morfolojik ve fizyolojik yönden birbirinden farklı iki canlının birlikte yaşaması olayına simbiyoz bu tip ilişkilere de ilişkiler denir simbiyotik En önemli simbiyotik ilişkiler şunlardır; Sığıntılık(Commensalism); Sığıntılıkta, birlikte yaşayan iki canlıdan biri diğerinden barınma, sığıntı beslenme, taşınma gibi konularda yararlanır. Yardımlaşma (Mutualism); Bu yaşam şeklinde, birlikte yaşayan iki canlı birbirlerine bağımlıdırlar. Yani biri mutlak olmadan diğeri olamaz. Termitler ile bağırsaklarında yaşayan kamçılılar arasındaki ilişki bu tiptir. Selülozlu besinlerle beslenen termitlerde selülozu sindiren enzim Parazitlik (Parasitism) Bu tip yaşamda, birlikte yaşayan iki canlıdan biri diğerine mutlak bağımlıdır ve onun zararına yaşamını sürdürür. Öbür canlı ise bu birlikte yaşamdan herhangi bir yarar sağlamaz, aksine zarar görür. Bu ilişkide, parazitik yaşamı benimseyen canlıya parazit, parazitin üzerinde veya içinde yaşadığı canlıya da konak denir. Parazit sözcüğü Yunanca’dan gelmektedir ve ‘yanında’ anlamında ki para ile ‘besin’ anlamındaki sitos sözcüklerinden oluşmuştur. Buna göre parazit, yaşamını bir diğer canlı vücudunun üzerinde veya içinde, o canlının zararına sürdüren organizmadır. İdeal bir parazit ne öldürür nede ondurur görüşü hakimdir. Dünyadaki parazit canlıların sayısının özgür Parazit, konağının Vücudunda yerleştiği yere, Yerleştiği yerde kalış süresine ve Parazitik yaşamın yaşamındaki önemine göre farklı isimlerle tanımlanır. kendi EKTOPARAZİT Konağının vücudu üzerinde yaşayan parazittir. Bit, pire, sivrisinek gibi canlılar bu parazitlere birer örnektir. ENDOP Konağının vücudunun içinde yaşayan parazite denir. Endoparazitlerin bir kısmı vücut boşluklarında (Ascaris lumbricoides vb.) yaşar. Diğerleri hücre içinde (Leishmania türleri , Toxoplasma gondii gibi) ya da dokularda yerleşirler (Echinococcus granulosus’un larval şekli) ZORUNLU Parazitin konağına bağımlılığının derecesi, parazitin cins ve türüne göre değişir. Buna göre, beslenmeyen yumurta ve/veya kist dönemleri hariç, tüm yaşamlarını parazit olarak sürdüren canlılara zorunlu parazitler denir. Bu parazitlere örnek olarak, Ascaris İSTEMLİ (FAKÜLTATİF) PARAZİT Bu sözcük, normalde özgür yaşadığı halde, koşullar oluştuğunda, parazitik yaşama geçebilen canlıyı tanımlar. Primer amibik YERL Yaşamları süresince konağının vücudunda kalan paraziti tanımlamak için kullanılır. Örneğin Ascaris lumbricoides, Taenia saginata bu grupta yer alır. GEÇİCİ PARAZİT Konak vücudunda devamlı beslenmek karşılamak parazittir. Kan veya üzere kalmayan, sadece belli bir gereksinimini konak vücuduna gelen emen ektoparazitlerden tahtakuruları böyle parazitlerdir. sivrisinekler, DEVAMLI (SÜREKLİ) PARAZİT Bütün yaşamı süresince parazit olarak yaşayan canlı bu terimle tanımlanır. Protozoonların kist helmintlerin ve DÖNEMLİ (PERYODİK)PARAZİT Yaşam döngüsünün sadece belli bir döneminde parazitik yaşama uyum sağlamış olan canlılardır. Bu parazit yaşamının diğer ŞAŞKIN PARAZİT Normalde yaşadığı konaktan başka bir konakta yerleşen parazit denir. Kenelerin parazite, şaşkın paraziti olan Capillaria hepatica ile geviş getirenlerde yerleşen Fasciola hepatica gibi parazitler, insan vücudunda yerleştiklerinde bu terimle tanımlanırlar. HİPERPARAZİT Parazitin kendisinin diğer bir parazite konak vazifesi görmesidir. Burada, parazitin parazit olma durumu söz konusudur. Kendisi bir ektoparazit olan dişi anofel vücudunda yerleşen Plasmodium türleri MONOKSEN PARAZİT Herhangi bir canlının yaşamı süresince geçirdiği anatomik, fizyolojik ve kimyasal değişimlere evrim, evrimi sürecinde görülen farklı yapılara da evrim dönemleri denir. Parazitler içinde bu tanımlamalar geçerlidir. MONOKSEN PARAZİT Buna ek olarak parazitin yaşamı sürecinde, evriminin belli bir döneminden başlayıp, tekrar o döneme gelmesine, o parazitin yaşam döngüsü denir. Ascaris lumbricoides’in yumurta-larva-erişkin dönemlerinden geçip dönemine gelmesi gibi. tekrar yumurta Buna göre yaşam döngüsünü tek bir konakta tamamlayan parazite denir. monoksen parazit HETEROKSEN PARAZİT Yaşam döngüsünü birden fazla konakta tamamlayan canlıya heteroksen parazit denir. Bunlardan bazıları yaşam döngülerinde iki konak kullanırken, diğerlerinin yaşam döngülerinde ikiden fazla konak bulunur. Bunlardan birincisi diheteroksen parazit (Ör; Taenia saginata) iken ikincisi de poliheteroksen parazit (Ör; Diphyllobothrium latum) olarak tanımlanır. Yalancı parazit: Parazit olmadığı halde parazit sanılabilen varlıklara yalancı parazit bu duruma yalancı parazitlik denir. KONAK Paraziti barındıran ve onun yaşamı için gerekli ihtiyaçlarını sağlayan parazitten daha büyük canlıya konak adı verilir. Parazitler konaklarından yaşamakta ve yaşamlarını sürdürmektedir yararlanarak bu şekilde KESİN KONAK (SON KONAK) Parazitin erişkin dönemini yada eşeyli üreyen şeklini barındıran konaktır. Ör; Taenia saginata’ nın son konağı insan iken, Toxoplasma gondii’ninki kedi ve kedigillerdir. ARA KONAK Parazitin larva şeklinin, yani erişkin hale gelmemiş şekillerinin yaşadığı konaklardır. Ör; Taenia saginata’ nın ara konağı sığır iken, Toxoplasma gondii’ninki insandır. Rezervuar Konak Konak özgüllüğü zayıf olan parazitler, pek çok canlı grubunda yerleşip yaşamlarını sürdürebilirler. Fakat bu konaklardan sadece biri veya belli bir grup, o parazitin neslinin doğada devamını sağlar. Bir parazitin doğada VEKTÖR Parazitozlu bir omurgalıdan, sağlam omurgalıya paraziti taşıyan omurgasız canlıya vektör denir. Vektörler genelde eklembacaklı canlılar grubunda yer alırlar. BİYOLOJİK VEKTÖR Parazitin yaşamında mutlak olması gereken ve o olmazsa parazitin yaşam döngüsünün tamamlanamadığı canlıdır. Sıtma hastalığının etkeni Plasmodium türlerini insana MEKANİK VEKTÖR Kan emen bazı omurgasız canlılar ağız ve vücut kısımlarına bulaşan bir takım hastalık etkenlerini sağlamlara bulaştırırlar fakat bu eklembacaklılar parazitin yaşam döngüsünde herhangi bir rol oynamazlar. Bu eklembacaklılara mekanik vektör denir. MULTİPARAZİTLİK (Poliparazitizm); İnsanın birden fazla parazit cins ve türü ile infekte olması durumudur. SÜPERPARAZİTLİK; Bir parazitle infekte olan bir insanın parazitoz devam ederken o parazitle tekrar infekte olması durumudur. REİNFEKSİYON; Herhangi bir parazitozdan iyileştikten sonra tekrar o parazitoza yakalanmaya denir. İSİMLENDİRME VE SINIFALANDIRMA 18. yüzyılda yaşamış olan Carolous Linnaeus’un (1707- 1708) koyduğu kurallara göre, dünyadaki her canlı iki isimle tanımlanır. Bu nedenle parazitlerinde iki ismi vardır. Bunlardan birincisi parazitin cins ismidir ve yazılımı mutlaka büyük harfle başlar. tür İkincisi ismidir. Tür isminin tamamı küçük harfle yazılır. Bu isimlendirme şekline ; İkili İsimlendirme Binominal nomenclature denir. Örneğin; Genus (Cins) Species (Tür) Entamoeba coli Parazit Hastalıklarının İsimlendirilmesi Parazitlerin neden oldukları hastalıklara genel olarak denir. parazitoz Parazitoz ektoparazit veya endoparazit tarafından oluşturulmasına göre farklı isim alır. Örneğin bir ektoparazitin neden olduğu parazitoza infestasyon Endoparazitin neden olduğuna da infeksiyon denir. Parazitozların etken paraziti belirterek isimlendirilmesinde ise ; Parazitin Cins İsminin sonuna İosis veya İasis getirilir Giardia intestinalis Giardiosis Giyardiyoz PARAZİTLERİN ÜREME POTANSİYELLERİNİ ARTIRMA YOLLARI 1-Poliembriyoni Neslin devamını garanti altına almak için, tek bir zigotun birden fazla döl vermesidir. Protozoonlarda eşeysiz çoğalma Helmentlerde tomurcuklanma ile olur. 2. Hermafroditizm Bazı parazit gruplarında canlı, hem erkek hem de dişilik organlarına sahiptir. Bu şekilde kendi içinde döllenme işlemini gerçekleştirerek neslin devamını 3.Yumurta sayısını artırma Bazı helmentler dış ortamdaki kayıpları önlemek için yumurta sayısını artırmışlardır. Ascaris lumricoides dişisi günde ikiyüz binden fazla yumurta yumurtlayabilir. 4.Erkek ve dişi cinslerin birbirini bulmalarının kolaylaştırılması Dolaşım sistemi gibi sıvı ve çok geniş bir alana yayılmış ortamlarda yaşayan parazitlerde görülen durumdur. 5. Partenogenetik çoğalma Bazı parazitlerin yumurtaları döllenme olmadan gelişip yeni nesiller verebilir. PARAZİTLERİN EVRİM DÖNEMLERİ Belli başlı parazit gruplarında görülen evrim dönemlerini ve yaşam döngülerini kısaca şu şekilde özetleyebiliriz. Protozoonlarda Trofozoit Prekist Kist Trofozoit veya sadece trofozoit dönem i vardır. Birincisine örnek Entamoeba histolytica, ikincisine örnek Trichomonas vaginalis’tir. PARAZİTLERİN EVRİM DÖNEMLERİ Helmintlerde ; Erişkin Yumurta Larva Erişkin Larva Nimf Erişkin dönemleri bulunur. Eklembacaklılarda; Erişkin Yumurta (Kenelerde) Erişkin Yumurta Nimf Erişkin (Bitlerde) Erişkin Yumurta Larva Pupa Erişkin Parazitin Konak Üzerine Etkisi-1 1-Soyucu-Sömürücü (Beslenmeyi bozma) 2-Travmatik (Dokuları zedeleme) 3-Mekanik (Sıkıştırma) 4-İrritatif (İrkilme )(yabancı cisim , T. spiralis) 5-Eritme (fermentler doku eritirler) 6-İmmunopatoloji olaylarına yol açma (Allerjik etki) (salgı ve çıkartılar) 7-Enfeksiyöz 8-Toksik Parazitin Konak Üzerine Etkisi-2 9-Kan Tablosunda Değişime yol açma (Anemi, Eosinofili) 10-Dokularda Değişime neden olma (Yangı, Metaplazi, Hiperplazi, Neoplazi) Parazit Kaynakları Canlı kaynaklar: İnsan, hayvan( evcil, ev etrafındaki kemirgenler, besi hayvanları, vahşi hayvanlar v.b) Cansız kaynaklar: Toprak, su, yiyecekler, giyim eşyaları v.b. Parazit Enfeksiyonlarının Bulaşma Araçları 1.Toprak-Su 2. Besinler 3. Eklembacaklılar 4. İnsan-giyim eşyaları-Yakın çevre 5. Evcil veya yabani hayvanlar 6. Kişinin kendisi Parazitlerin Geçiş tarzları ve Giriş Yolları İntra-uterin : Parazit anneden fetüse geçer Ekstra –uterin: Ağız - Yiyecek, içecek Solunum- Toz,damlacık Deriden ve deriye yakın mukozalardan- Böcek sokması, larva Urogenital- cinsel temas, tuvalet eşyaları Parazit Hastalıklarına Karşı Direnç 1-Doğal direnç: İnsan ve bazı hayvan türlerinin çeşitli parazitlere karşı direnci vardır. Örnek: insan, kuş sıtmasına karşı dirençlidir. Doğal direncin oluşumunda rol oynayan faktörler ; a. Vücudu örten deri ve mukozalar: Parazitin vücut içine girmesine engel olabilecek yapıya sahiptirler. Midedeki asit salgısı bir çok parazitin ölmesine neden olacak güçtedir ve bu nedenle hastalık oluşmasını engeller. b. Kan ve vücut sıvılarının parazit öldürücü etkisi: Kanda bulunan savunma maddeleri ve fagositler parazitlerin hastalık yapmalarını engellerler. c. Vücut ısısı: Bazı parazitler belli sıcaklıktaki vücut ısılarında yaşayabilirler. d. Beslenme tarzı: Proteinden zengin besinlerle beslenenlerde antikor oluşumu kolay olmakta ve kişinin direnci artmaktadır. e. Hormonlar: Bazı hormonların azlığı veya fazlalığı yani hormonal dengenin bozulması konağın direncini kırmakta ve hastalık oluşmasını kolaylaştırmaktadır Parazit Hastalıklarına Karşı Direnç 2-Kazanılmış bağışıklık: Konağın daha önce parazitin kendisi veya onun ürünleri ile karşılaşması sonucu ortaya çıkan bir dirençtir. İki yolla olur. Aktif Bağışıklık Konağın kendisinin oluşturduğu bağışıklıktır. Bu tür bağışıklık yavaş yavaş oluşmakta ve uzun süre devam etmektedir. Geçirilen enfeksiyonlar veya aşılamalarla da elde edilir. Burada canlı yada ölü mikroplardan yada bu mikropların ürünlerinden hazırlanan aşıların canlıya uygun yoldan verilmesi sözkonusudur. Pasif Bağışıklık Başka bir tür canlının vücudunda oluşmuş olan antikorların hastaya veya hastalanması muhtemel kişiye verilmesidir. Hızla oluşur, fakat 2-3 haftada etkisiz hale gelir. Anneden fötusa plasenta yoluyla veya emzirme sırasında sütle geçen antikorlar bebeği bir süre enfeksiyonlardan korurlar Kuluçka dönemi Parazitin vücuda girdikten sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasına kadar geçen süredir. Hastalık Belirtileri Genel belirtiler Vücut ısının yükselmesi Nabızda değişiklik Sinir sistemi bozuklukları Deri ve mukozalarda döküntüler (kurdeşen, sivilce) Kan değişiklikleri (Lökositoz, eosinofili, anemi) Lokal belirtiler (Sindirim bozuklukları, karaciğer fonksiyon bozuklukları, solunum bozukluğu) Parazitlerin Atılışları Vücut çıkartıları (dışkı, idrar) Vücut salgıları (balgam, ter, meni) Derideki yaralarla (miyaz etkenleri) Vektörlerle (Plasmodium) Konağın ölmesi Parazit Hastalıklarından Korunma Yolları Genel Korunma Parazit kaynaklarını yok etme Konakların, arakonakların ve doğanın parazitle bulaşmasını engelleme Vektörleri yok etme Arakonakları yok etme Eğitim, önemseme Bireysel korunma Gerekli önlemleri alma İnsektisit kullanımı Koruyucu tedavi Parazit Hastalıklarının Yayılış Coğrafyası Dünyada her bölge ve toplumda görülebilen parazit hastalıkları: İnsandan insana bulaşabilen (kıl kurdu enfeksiyonu, bitlenme, Giardiosis gibi) Dünyada ancak belli bir toprak,ısı,nem oranına sahip bölgelerdeki parazit hastalıkları: Evrimlerinin bir dönemini dış çevrede geçiren parazitlerin oluşturduğu hastalıklar (Çengelli solucan enfeksiyonları gibi) Belli bir vektörün veya ara konağın bulunduğu bölgelerde görülen parazit Parazit Hastalıklarının Epidemiyolojisi Parazitle ilgili faktörler (tür, tip, sayı, ara konak, vektör) İnsanla ilgili faktörler (Bireysel direnç, ırk, eşey, yaş, v.s) Çevre ile ilgili faktörler (iklim, toprak, bitki örtüsü) Toplumla ilgili faktörler (yoksulluk, nüfus artışı, göçler, turizm, yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, din, dışkıyı ortamda bırakma,tarım ülkeleri, HIV virüsü, organ transplantasyonları...) Türkiye’de Parazit Hastalıkları Dağılımı BELLİ BAŞLI PARAZİT GRUPLARI PARAZİTOLOJİ PROTOZOONLAR (PROTOZOA) HELMİNTLER (SOLUCANLAR) Sarcomastigophora (EKLEMBACAKLILAR) Trematodlar - Sarcodina (Kökbacaklılar) Sestodlar - Mastigophora (Kamçılılar) Nematodlar Apicomplexa Ciliophora (Kirpikliler) Microspora ARTHROPODA Akarlar Annelidler Akantosefallar Böcekler PROTOZOONLAR Protozoonlar son sınıflandırmaya göre protista aleminde yer alan ökaryot tipte canlılardır. Protozoonlar tek hücreli canlılar olmakla birlikte, canlı bir organizmanın bütün fonksiyonlarını Protozoonların insanda parazitlenen temsilcilerinin hepsi endoparazittir. İster parazit isterse özgür yaşasın, bir protozoonun vücudu dıştan içe doğru üç temel kısımdan oluşur. 1- Hücre zarı (Plazma zarı) 2-Sitoplazma 3-Çekirdek 1-PLAZMA ZARI Protozoonu saran, Canlı Esnek Seçici geçirgen yapıdadır. Bazı protozoonlarda; Ø yapısına eklenen maddelerle sertleşmiş ve Ø protozoonun sabit bir görünüm almasını sağlamıştır. 2-SİTOPLAZMA Hücrenin temel maddesidir. Yapısında çoğunlukla organik, bir kısımda anorganik bileşikler bulunur. qBunlar kolloidal bir karışım halindedir. qBüyük bir kısmı sudan ibarettir. Protozoonun fonksiyonları gerçekleştirilir. temel sitoplazma biyolojik tarafından Sitoplazma, endoplazma ve ektoplazma olarak ikiye ayrılır. 1.Ektoplazma; Plazma zarının altında bulunan, hiyalen görünümünde ve yumurta akı kıvamında bir tabakadır. Endoplazmadan daha az granüllü ve daha homojendir. Protozoonun hareket, besin maddelerini alma, solunum, artık maddelerin atılması ve savunmasını ektoplazma sağlar. Koruma işlevini sitoplazma zarı ile birlikte yapar Bu kısım en iyi olarak canlı ve hareket halindeki amiplerde görülür. 2-Endoplazma; Endoplazma iç kısımda bulunur ve granüllü bir görünüşü vardır. İçinde bulunan çekirdekten bir çekirdek zarı ile ayrılmıştır. Hücrenin metabolizmasında çok aktif olarak rol alan kısımdır. Burada besin vakuolleri içinde sindirilmiş besin maddeleri, ribozomlar, mitokondriler, golgi cisimleri, mikrozomlar ve endoplazmik ağ bulunur. Ayrıca kolloidal durumda proteinler, lizozomlar (lipidler, fosfatidler ve RNA) vardır. Lizozomlar içindeki enzimler, büyük moleküllerin parçalanmasını sağlar. Endoplazma devamlı hareket halindedir. Bunun etkisi ile endoplazma içinde çeşitli cisimcikler, vakuoller ve nucleus devamlı yer değiştirir. 3.ÇEKİRDEK Protozoonların çekirdeği tipik olarak ökaryotik tiptedir. Canlının hayati fonksiyonları ve çoğalmasıyla ilgilidir. Çekirdek kendisini saran endoplazmadan tipik bir çekirdek zarı ile ayrılmıştır. Çekirdek içinde bulunan karyoplazma (çekirdek sitoplazması), çekirdek zarının yapısında bulunan açıklıklar yoluyla, endoplazma ile ilişki halindedir. Çekirdek içindeki karyoplazmanın miktarına göre iki farklı tiptedir; 1. Vezikül veya kese şeklinde çekirdek 2. Kesif yada kompakt çekirdek. Pek çok protozoonda tek çekirdek vardır ve bu birinci tiptedir. Bazen birden çok çekirdek bulunabilir. Kirpikliler grubunda ise her iki tip çekirdek de bulunur Hareket organelleri: Protozoonlarda hareket organelleri olarak ØYalancı ayak (Pseudopodium;Sarcodina grubunda) ØKamçılar (Flagellum ve Dalgalanan zar;Mastigophora’da) ØKirpikler (Cilium;Ciliophora’da) bulunur. Yalancı ayak ile hareketin oluşumunda, protozoonun bir tarafında ektoplazma bir çıkıntı oluşturur. Bu çıkıntı endoplazma büyüdükçe, da o tarafa akar. Oluşan yalancı ayak, bir süre Kamçı, bir akson ve bunun etrafındaki ince kontraktil sitoplazma kılıfından ibaret olan hareket organelidir. Hareketi ile ortamda akıntı oluşturur ve protozoonun yer değiştirmesini sağlar. İnsanların kamçılı parazitlerinde kamçı sayısı bir veya birkaç tanedir. İnsanlar için parazit olmayan türlerde genellikle fazla sayıda olabilir. Kamçı genellikle tarafa uzanır. protozoonun ön ucundan çıkar ve ön Bazılarında ise kamçı vücudun arka tarafından çıkar. Bazı kamçılı protozoonlarda kamçıdan ayrı olarak bir dalgalanan zar bulunur. Dalgalanan kamçının ileri zar sağladığı yönelen Protozoonların üçüncü çeşit hareket organelleri cilium (kirpik)’ lardır. Cilium’ ların yapıları kamçılarınkine benzer fakat; daha kısa ve daha çok sayıdadır. Kirpikli bazı protozoonların bütün yüzeyi, bazılarının belli bölgeleri kirpiklerle kaplıdır. Kirpikler genellikle eşit uzunluktadırlar. Beslenme için bir sitostom (hücre ağzı) bulunan kirpiklilerde sitostom yakınındaki kirpikler daha uzun olabilir. Protozoonun beslenen, büyüyen, çoğalan ve hareketli olan şekillerine trofozoit veya vejetatif şekil denir. Bazı hallerde trofozoit şekil etrafında daha dayanıklı bir duvar oluşturur, morfolojik ve fizyolojik değişikliklere uğrar ve dış etkilere daha dayanıklı bir form olan kist şekline geçer. Kist şekiller, bazı protozoonlarda belirli bir yaşam dönemini oluşturur ve en uygun şartlarda oluşur. Kistler, protozoonun yeni konaklara bulaşması için gerekli bir evrim dönemini oluşturur. Kistler, trofozoitlerden daha dirençli olduklarından konak dışındaki şartlara bir süre dayanırlar. Amip kistleri midedeki düşük pH ve sindirim olayından zarar görmeden bağırsaklara geçer. Bazı protozoonların yalnız trofozoit şekilleri bulunur; kist oluşturmazlar. Kirpikli protozoonlarda besin vakuolündeki besin maddesi sindirildikten sonra kalan besin artığı cytopig (hücre anüsü) yolu ile atılır. Hücre anüsü sabit bir organeldir fakat; sadece besin artığının atılması sırasında görülür. Sıvı atıklar, protozoonun bütün yüzeyinden atılabildiği gibi, çıkartı vakuollerinde toplanarak, zaman zaman vakuolün dışarı açılması ile de atılabilirler. PARAZİT PROTOZOONLAR İnsan vücudunda yerleşen parazit protozoonlar temelde üç şube içinde toplanırken bunlara son yıllarda bir dördüncüsü eklenmiştir; 1.Sarcomastigophora 2.Apicomplexa 3.Ciliophora 4.Microspora İNSAN VÜCUDUNDA YERLEŞEN AMİPLER İnsan vücudunda yerleşen çeşitli amip cins ve türlerinin bazısı sığıntı bir yaşam sürerken, diğerleri ya zorunlu parazit veya istemli yani fakültatif parazitlerdir. Bunlar; 1. Entamoeba gingivalis; Ağızda yaşar, genelde apatojendir, fakat patojende olduğu bildirilmiştir, ağız hijyeni bozuk kişilerde sık görülmesi de bu görüşü desteklemektedir. 2.Entamoeba histolytica; Kalın bağırsakta yaşar, buradan orjinlenerek diğer organlara gidebilir, patojendir, ama zaman zaman sığıntı bir yaşam ileri sürdüğü tespit edilmiştir. 3.Entameoba hartmanni; Kalın bağırsakta yaşar, apatojen olarak kabul edilir. 4. Entamoeba coli; Kalın bağırsakta yaşar genelde apatojendir ama patojen olabildiği hakkında yayınlar vardır. 5.Endolimax nana; Kalın bağırsakta yaşar, apatojendir. 6. Iodamoeba bütsclii; Kalın bağırsakta yaşar apatojendir. 7.Naeglaria fowleri; Merkezi sinir sisteminde yerleşir, istemli parazittir, patojen olup oluşturduğu parazitoz süregen seyreder. 8. Acanthamoeba türleri; İnsanda deride ve diğer organlarda yerleşmenin yanında meningoensefalit de yapabilmektedir. ENTAMOEBA HİSTOLYTİCA Amebiyazis, Entamobea histolytica bağırsak parazitinin asemptomatik enfeksiyondan daha ciddi klinik tablolara kadar çeşitli durumlara neden olabilen ve tüm dünyada çok yaygın görülebilen protozoal bir hastalıktır. Tek hücreli bir parazittir. Enfeksiyonun seyri parazitin virulansı değişebilmektedir. konak direnci ve ile ilişkili olarak Olguların bir kısmı bu parazitoz nedeniyle ETKEN E. Histolytica’nın evriminde trofozoid, prekist-kist, metakist ve metakistik trofozoid ve yeniden trofozoit dönemleri vardır. KİST; • Genelde küresel görünümdedir • Etrafı, plazma zarına ek olarak, bir kist duvarı ile çevrilmiştir. • Bir konaktan diğerine geçiş dönemi olduğu için makroçevre koşullarına ve mide asiditesine dirençlidir. • Kistler daha çok şekilli dışkıyla çıkarılır ve nemli ortamda suda 1 ay, dışkıda 10 Kist içindeki parazitin fizyolojik fonksiyonları minimuma inmiştir. Buna karşın kist içinde çekirdek bölünmesi olur ve başlangıçta tek çekirdekli olan kistler bölünme sonucunda önce iki sonra dört çekirdekli olgun kist durumuna geçerler. Dört çekirdekli olgun kistler parazitin infektif şeklidir. Trofozoit yada tek veya iki çekirdekli kistler insan Bunlardan glikojen vakuolü serum fizyolojik içinde hazırlanan dışkı preparatlarında görülmezken kromatoid cisimcikler (depo besin maddeleri)görülür. TROFOZOİT; Aktif olarak Fagositoz ve pinositozla beslenir. Canlı trofozoitte çekirdek görülmez ama boyanınca çekirdeğin yapısı ayrıntılı olarak görülebilir. Ölü yada ölmekte olan trofozoitlerin sitoplazması çok vakuollü bir görünüm alır. EPİDEMİYOLOJİ Amipli dizanteri, dünyada yaygın olarak görülen bir parazit enfeksiyonudur. Tropikal ve subtropikal bölgeler başta olmak üzere tüm dünyada ve ülkemizde bir halk sağlığı sorunu olarak önemini korumaktadır. Ülkemizde amipli dizanteri sıklığı bölgelere göre farklılık gösterir. Güneydoğu Anadolu Marmara bölgelerinde daha yaygındır. ve Sağlık Bakanlığının Bulaşıcı Hastalıklar Bildirim sistemine göre, laboratuarlardan bildirilen Entamoeba histolytica sayısı ortalama yılda 20-25 Kesin konak insandır. Köpek, fare kedilerde bulunabilir. ve de Ara konakçı yoktur. BULAŞMA YOLLARI Bulaşma fekal-oral yolla E. histolytica kistleri içeren dışkı ile kontamine olmuş su ve gıdaların ağızdan alınmasıyla olur. En önemli taşıyıcılardır. Asemptomatik milyona kaynak asemptomatik taşıyıcı bir kişi günde 15 varan kist çıkarır. KLİNİK VE LABORATUAR BULGULARI Amipin, insanda ilk yerleşme yeri daima kalın bağırsaktır. Kuluçka dönemi birkaç gün ile birkaç ay arasında değişir. Krater oluşumu KLİNİK VE LABORATUAR BULGULARI Akut amipli dizanteri; Karın ağrısı, karında kramplar ve ıkıntı ile sık ve fazla miktarda dışkılama, kilo kaybı ve dehidratasyon görülür. Akut başlangıçlı olguların tamamında ishal ve gaitada kan vardır. Karında hassasiyet vardır. Lezyonlar sigmoid veya rektumda ise kan ve mukus daha fazla görülebilmektedir. Bazen hafif ateş bulunabilir. Kronik olgularda; Hastalık daha sinsi seyredebilir. Kronik olgularda aralıklı olan ishal, karın ağrıları ve özellikle çekum bölgesinde ağrı ve hassasiyet olur. Günde birkaç defa pis kokulu, kan mukus içeren ishal TANI Tanı için teknikleri: geçerli laboratuar • Klinik tanımlamaya uygun olguların taze/sıcak dışkısının trikrom boyama ile mikroskopik incelemesinde eritrosit fagosite etmiş trofozoitlerin gözlenmesi. H/E BOYASI • Dışkı örneklerinden antijen tayini; spesifik epitoplara karşı monoklonal antikorların kullanıldığı ELISA yöntemi ile E. histolytica ve E. dispar ayrımı yapılarak E. Histolytica için elde edilen pozitif sonuç. Kesin tanı: Geçerli laboratuar tekniklerinden en az biri ile elde edilen pozitif sonuç. Taze preparat KORUNMA VE KONTROL Amip infeksiyonlarından korunmanın temeli, su ve yiyeceklerdeki fekal kontaminasyonun önlenmesidir En yaygın kontaminasyon toprakta yetişen marul gibi taze sebzelerle olur Sular enfeksiyonun yayılmasında genelde ilk kaynaktır Basit bir tedbir olarak sulara katılan düşük doz iyot veya klor tabletleri amip enfeksiyonları için koruyucu olmamakta; suların kaynatılması gerekmektedir Kistlerin yok edilmesi için sebzeler asetik asit veya sirke içinde 10-15 dakika bekletilmelidir. KORUNMA VE KONTROL Halka verilecek mesajlar 1. Kanlı ve/veya sümüksü ishal durumunda doktora başvurunuz 2. Kaynağını bilmediğiniz suları kaynatmadan tüketmeyiniz 3. Sebzelerinizi sirke içinde 10-15 dakika bekletiniz 4. Taze sebzeleri, bol su ile yıkadıktan sonra tüketiniz 5. Açıkta satılan yiyecek ve içecekleri tüketmeyiniz ENTAMOEBA COLI Kalın bağırsakta apatojen olarak yerleşen amip türüdür. E. histolytica ile çok karıştırılır. İnsan bağırsağında; trofozoit, prekist, kist, metakist, metakistik trofozoit olmak üzere 5 şekli vardır. Trofozoit: Amiplerin en büyük olanıdır. Yalancı ayakların oluşumu yavaştır, bir defada bir tane oluşur. Hareketleri yavaş ve bir yöne doğru değildir. Boyasız preparatlarda nükleus görülür. Kist İnsanda bulunan amip kistlerinin en büyük olanları bunlardır. Kistler olgunluk durumuna göre 1,2,4 ve 8 nukleusludurlar. Dört nukleuslu olgunlaşmamış kistleri E. histolytica kistleri ile karıştırılmamalıdır. Olgun kistte 8 nukleus vardır ve bulaşım bu kistlerle gerçekleşir. PATOJEN ÖZGÜR AMİPLER ACANTHAMOEBA CASTELLANII Islak topraklarda, toz, nehir, göl ve tatlı sularda bulunurlar. Deriden, vücudun herhangi bir lezyonundan veya burun yoluyla girebilmekte buradan dolaşım sistemine geçerek MSS’e yerleşir. NAEGLERIA FOWLERI Toprakta, kanalizasyon sularında, göllerde, yüzme havuzlarında ve rutubetli topraklarda yaşamaktadır. Parazit 22oC üzerinde ve termal sularda bulunmaktadır. İnsan; göl, yüzme havuzu ve tatlı sularda banyo yaparken amipler burun mukozasından girerek infeksiyon oluşturmaktadır. GİARDİYAZİS GİARDİYAZİS Giardia intestinalis’in neden olduğu protozoal enfeksiyondur. Bu enfeksiyon üst intestinal sisteme yerleşerek ortaya çıkan en yaygın ishal nedenidir. KLİNİK TANIMLAMA: Halsizlik, iştahsızlık, dışkıda artmış mukus sekresyonu ve/veya Barsak krampları, gaz, yağlı ve kötü kokulu dışkılama ve/veya Diyare (2 haftadan uzun sürebilir), dehidratasyon ve/veya Malabsorbsiyon ve kilo kaybı ile karakterize Hastalığın etkeni Giardia intestinalis, iki nükleuslu, kamçılı enterik protozoondur. Kist ve trofozoit formları vardır. Kistler düzgün, ince duvarlı elipsoid yapıdadır. Hastalığın bulaşması kist formu ile olmaktadır. 10-25 kist alınması enfeksiyon için yeterlidir. Sindirim yoluyla alınan kistler sindirim enzimleri ile açılarak iki trofozoid form şeklinde salınır. Trofozoidler duedenum ve proksimal jejenum mukozasına yapışır. Kolona geçtiğinde kist formuna dönüşür. ETKEN EPİDEMİYOLOJİ • Dünyada endemik ve epidemik ishallerin sık nedenlerindendir. • Tüm yaş gruplarında yaygın bir şekilde görülür. • Giardiyazis özellikle hijyen şartlarının zayıf olduğu ve temiz su kaynaklarının bulunmadığı ülkelerde ortaya çıkan çocukluk çağı ishallerinden sorumludur. • • Gelişmekte olan ülkelerde enterik patojenlerin birinci sırada nedeni olup, 10 yaşından küçük çocuklarda insidansı %15-30 arasındadır. BULAŞMA YOLLARI • • • Bulaşma başlıca fekal-oral yolla olmaktadır. Giardia kistlerinin insana geçişi çoğunlukla kontamine sularla olmaktadır. Kistlerin uzaklaştırılması, suların kaynatılması veya filtrasyonla sağlanabilir. Soğuk sularda haftalarca canlı kalması kontamine yüzey suları (göl, nehir) ile bulaşmayı kolaylaştırır. Giardia, çevre koşullarına son derece dayanıklı kistler nedeniyle su ve gıda kaynaklı salgınlara yol açabilmektedir. 10-25 kadarının insanlar için enfektif olduğu belirtilen kistler standart klorlama prosedürlerine son derece dirençlidir. • G. intestinalis en sık insanlarda, kedi, köpek, sığır, kunduz ve koyunlarda bulunur. Giardia türlerine kuşlarda, sürüngenlerde de rastlanmaktadır. RİSK GRUPLARI Hijyenik koşulların yetersiz olduğu yerler (özellikle çocuk bakımevleri, huzurevleri, yurtlar vb), Yetersiz su kaynağı bulunan yerler, Toplu yaşanılan yerler, Endemik bölgeye seyahat ve kamp öyküsü olanlar, Göçmenler, İmmün direnci bozuk olanlar Homoseksüel erkekler KLİNİK VE LABORATUAR BULGULARI Klinik; konak direnci, enfeksiyon süresi, parazitin inokülüm miktarı gibi faktörlere bağlı olarak kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Akut ve kronik formda seyredebilen giardiazis asemptomatik seyredebileceği gibi hayatı tehdit eden ishallere de neden olabilmektedir. Bir çok kişi herhangi bir semptom göstermeksizin giardia kisti taşıyabilir. Ayrıca taşıyıcı kişiler sürekli kist saçarak, enfeksiyonun diğer insanlara ve çevreye bulaştırmasında rol oynamaktadırlar. Asemptomatik kist taşıyıcılığı, akut ishal, malabsorbsiyon ve kilo kaybı ile giden kronik hastalık tablolarına neden olabilir. KLİNİK VE LABORATUAR BULGULARI Semptomatik olgularda akut dönemde bulantı, abdominal huzursuzluk ile başlar. iştahsızlık, Erken dönemde hafif ateş, titreme görülebilir. Sulu pis kokulu gaita, karında distansiyon ve gurultu olabilir. Daha sonra yağlı ve kötü kokulu dışkılama, barsak krampları, gaz ve/veya iki haftadan uzun süren ishal olabilir. Kronik uzun süreli ishali olanlarda yorgunluk, bazen baş ağrısı, yemeklerden sonra alevlenen yaygın epigastrik gerginlik gibi şikayetler görülebilir. Gaita yağlı ve pis kokulu veya köpüklü az miktarda sık dışkılama şeklinde görülebilir. Kilo kaybı sıktır. Özellikle çocuklarda duedonumdan yağ ve yağda eriyen vitaminlerin emilimini bozarak malabsorbsiyona yol açması Giardia tanısı esas olarak dışkıda ve duedonal sıvı veya küçük parça biyopsilerinde kist ve trofozoidlerin görülmesiyle konur KORUNMA VE KONTROL Korunmada su ve yiyeceklerin dekontaminasyonu önemlidir. Suların klorlanması, su filtrasyon, bekletilme gibi İşlemlerinin tüm safhalarının yapılması gerekli. Kaynak bölgelere seyahat edenler, kampçılar suları kaynatmalıdırlar. Giardiya kistlerini öldürmek için yüksek klor düzeylerinde uzun süre bekletilmelidir. Seyahat edenler için iyot ve klor tabletleri ile halojenizasyon yapılabilir. Trichomonas Vaginalis 4 kamçılı protozoondur. bir Yerleşim yeri ürogenital sistemdir. Sadece trofozoit şekli vardır. Trofozoit 8-30µm uzunluğunda, 5-15µm enindedir. Görünümü benzer. armuda Beklemiş preparatlarda trofozoit durduğu yerde ameboid bir görünüm sergiler ve bu durumda iken, dalgalar halinde hareket eden dalgalanan zarın hareketi açıkça gözlenir. İç yapısı ancak boyalı preparatlarda görülebilir. Çekirdek tektir ve ön taraftadır. Trichomonas Vaginalis Semptom ve bulgular Trikomoniyaz %10 ila %50 arasında asemptomatiktir. Semptom ve bulgular diğer cybh kadar spesifik değildir. Erkeklerde genellikle asemptomatik, kadınlarda vaginit(infekte kadınların %50-75 i), erkeklerde üretrit ve prostatit nedenidir. Semptomatik olgularda kadınlarda vajinal akıntı(%10 kötü kokulu), vulvovaginal ağrı ve dizüri, erkeklerde ise üretral akıntı şikayeti vardır. Enfekte kadınların %75 inde vaginal eritem görülür. Parazit doğum esnasında infekte anneden çocuğa bulaşabilir. Ortak kullanılan bulaşlı iç çamaşırları Alafranga tuvaletler üzerindeki akıntı veya idrar damlaları ile bulaşabilir. Çevre koşullarına dayanıksızdır ancak idrarda 24 saat canlı kalabilir. Trikomoniyoz en sık olarak aktif cinsel yaşam yaşlarında, yani 20-40 yaşlarında görülür. Çok eşliliğin yada cinsel yaşamın sınırsız olduğu toplumlarda sık görülür. Yurdumuzda görülmektedir. genellikle %3-6 arasında Tanı Testleri - 1 Makroskopi: vulva etrafında kızarma, kaşıntı, yanma,köpüklü, kirli beyaz,sarı yeşilimsi, kötü kokulu akıntı Mikroskopi: Vaginal, üretral akıntı, prostat sekreti ve idrar örneklerinin direkt mikroskobisi, kültürü, Gram, Giemsa, Pappenheim ve akridin oranj gibi boyama yöntemlerinin yanında Direkt floresan antikor, lateks aglütinasyon, ELISA, PCR gibi tanı yöntemleri mevcut Tanı Testleri - 2 Trichomoniosis tanısında en duyarlı yöntemin kültür olduğu bildirilmekle beraber ülkemizde trichomoniosis tanısı genellikle direkt bakı ile yapılmakta ve kültür yöntemi ise ancak belirli merkezlerde uygulanmaktadır. Tanı amacıyla DM(direkt mikroskopi) yanında kültür yönteminin de kullanılması gereklidir. Ayrıca asemptomatik kişilerin de taranarak bu etkeni taşıyanların saptanması, hastalığın gerçek prevelansının belirlenmesi önlemlerin alınması gerekmektedir. toplumdaki ve gerekli Tanı testleri 3 Makroskopi: Trichomonas vaginitlerinde akıntı fazladır. Akıntı sarımsı bazen yeşilimsi akıcı nitelikte ve köpüklüdür. Kadınların % 10 kadarı kötü kokudan yakınır. PH yükselmiştir. Vaginal Akıntı Örneği Alınması: Hasta ürogenital pozisyonda jinekolojik masaya yoksa aynı pozisyonda hasta muayene masasına yatırılır. Antiseptiksiz bir spekulum vaginaya sokulur. Varsa vagen duvarındaki lezyonlar ile vaginal akıntının makroskopik görünümü, rengi ve kokusu gözlenir. Örnek pamuklu silgiçlerle alınır. Her hastadan iki silgiç ile örnek alınması tercih edilir. Silgiçler hemen, içlerinde 0,5 ml. beyin kalp buyyonu bulunan tüplerin içerisine konur. KOH Deneyi: İnceleme örneği alınması sırasında mümkünse spekuluma bulaşmış akıntı numunesi üzerine, yoksa silgeçten lama bırakılan bir damla akıntı örneği üzerine iki damla % 10' luk KOH damlatılır. Özellikle nonspesifik vaginitlerde % 70 keskin bir balık kokusu alınır. Bu deney bazen Trichomonas vaginitlerinde de olumlu sonuç verebilirken Candida vaginitlerinde olumsuzdur. Tanı testleri - 4 Boyasız Mikroskopik İnceleme: Bu inceleme ile Trichomonaslar ve varsa Candida ile lökositler görülebilir. Uygulaması çok basit ve aynı zamanda bize değerli sonuçlar sağlayan bir incelemedir. Temiz bir lam üzerine bir damla fizyolojik damlatılır. tuzlu su Vaginadan alınan örnek bu damla ile karıştırılıp süspansiyon elde edilir. Üzerine bir temiz bir lamel kapatılıp 300-400 büyültme ile mikroskopta incelenir. Öncelikle ortamdaki lökosit hücrelerinin değerlendirilmesi gerekir. Genel olarak, görülen her bir vaginal epitelyum hücresine karşılık en az bir lökosit görülme-sinin yangısal tepkime yönünde anlamlı olduğu kabul edilir. Tipik görünüm ve Çeşitli yöntemlerle t. Vaginalis görüntüleri: Tarama testi Pap smear tarama testi jinekolojik maligniteler için erken tanı olanağı sunmakla birlikte kandida albicans ve Trichomonas vaginalis gibi birçok enfeksiyonu da yakalayabilmektedir. Pap smear'de rahim ağzının dış tarafından hücreler alınır. Hastanın vajinasına bir spekulum takılarak serviksten hücre örneği alınır. Özel bir spatül veya fırça, dokunun yüzüne sürtülür, yüzey hafifçe kazınarak bir miktar hücre alınır. Toplanan hücreler bir mikroskop lamı üzerine yayılır ve laboratuvarda anormal özellikli hücrelerin varlığı için incelenir. Hücreler Papanicolau tekniği ile boyanır, bu teknik ile hücre çekirdeği ve sitoplazmadaki keratinizasyonlar belirginleşir, ama tanı koymak için asıl hücre çekirdeğindeki şekillere bakılır. Bu geleneksel mikroskop lamı üzerine hücreleri yayma tekniğinin duyarlılığı %72, spesifisitesi %94 olarak bulunmuştur. Pap smear’ de t. vaginalis LEİSHMANİA TÜRLERİ Leishmania donovani kompleksi (iç organlar- visseral leyişmanyozu: Kala-azar) etkenleri L. donovani L. infantum L. chagasi Leishmania tropica kompleksi( deri leyişmanyozu:Kutanöz Leyişmanyoz) L. tropica L. mexicana L. major Yurdumuzda türleri; görülen Leishmania L. infantum (İç organlar leyişmanyozu- kalaazar etkeni) L. donovani (İç organlar leyişmanyozu- kalaazar etkeni) L. tropica (Şark çıbanı etkeni) L. major (Şark çıbanı etkeni) Leishmania infantum amastigotları(2-4µm) L. major amastigotları Bu parazitlerin vektörleri Phlebotomlardır(Tatarcıklar). Leismania promastigotları ( tatarcık vücudunda ve kültür ortamlarında) Leishmania promastigotları Evrim Visseral leishmaniasis EPİDEMİYOLOJİ Kala-azar temelde zoonozdur. Etkenin rezervuar konağı köpek ve köpekgillerdir. Afrika’da görülen kala-azar farklıdır(leyişmaniyoma)(bacaklarda görülen deri lezyonları). Yurdumuzda görülür. kıyı bölgelerimizde Kala-azar: Visseral Leishmaniasis Kala-azar yada kara humma, uzun süren oynak veya aralıklı tipte ateş, dalak ve karaciğer büyümesi, zayıflama ile karakterizedir. Bu parazitozda kansızlık ve pansitopeni görülür. Kuluçka süresi 2 hafta ile 2 yıl arasında değişir. Ortalama 2-4 aydır. Kala-azar (Dum dum ateşi) Klinik belirtiler ve patoloji Parazitin etkisiyle dalak, karaciğer, kemik iliği, lenf bezleri, bağırsak çeperi ve deri gibi organ ve dokularda makrofajların sayısı artar ve plazma hücreli granülomlar oluşur. Dalak, karaciğer ve lenf bezleri büyür. Çünkü bu organların endotel hücrelerinin çoğalması sonucu ince damarlarda gerilme ya da tıkanmalar görülür. Dalakta esas dokunun yerini, içleri amastigotlarla dolu makrofajlar alır. Semptomlar Seyrine göre 3 tip ayırt edilir. İvegen seyreden kala-azar: Burun, diş etleri, bağırsak kanamaları vardır. Hızlı bir şekilde pansitopeni gelişir. Kusma, sürgün ve dizanteri görülür; ödem ve assit gelişmesi sonucu hasta 2-3 ayda yaşamını yitirir. kansızlık, İvegenimsi seyreden kala-azar: şekildir. granülositopeni, en sık görülen Daha hafif başlar. Dalgalı ateş görülür. Dalak büyür ve sertleşir. Özellikle çocuklarda karaciğer ve lenf bezleri de büyür. Süregen kala-azar: daha hafif seyreder. Zayıflama, kansızlık ve dalak karaciğer büyüklüğü tipiktir. Post Kala-azar Dermal Leishmaniasis : PKDL(Hindistan ve bazı Batı Afrika ülkelerinde görülür) İMMUNOLOJİ Normal insan serumunda bu paraziti eriten bazı maddelerin varlığı gösterilmiştir. Bu madde yeni doğanda bulunur, daha sonra kaybolur. Altı yaşlarında tekrar ortaya çıkar. Parazitin vücuda yerleşmesi sonucu hem humoral hem de hücresel bağışıklık gelişmektedir. TANI 1. Yayma 2. Kültür(N.N.N besiyerinde) 3. Serolojik testler (Formol-gel, Chopra’nın antimon deneyi) 4. Cilt testi (montenegro=leishmanin) Leishmania amastigotları Leishmania promastigotları DERİ LEYİŞMANYOZU 1. Eski dünya deri leyişmanyozu(etken L.tropica kompleksi) 2. Yeni dünya deri leyişmanyozu(etken L.mexicana) epidemiyoloji KLİNİK BELİRTİLER VE PATOLOJİ Tatarcığın ısırdığı yerde, deride papül, nodül ve yarayla karakterize bir parazitoz oluştururlar. Yaraya yakın damarların endotellerinin istilası sonucu damar tıkanmaları, nekroz görülür. Yara uzun bir süre sonunda iz bırakarak iyileşir. Kuluçka süresi 2-8 haftadır. 2 tip şark çıbanı yarası vardır (kuru tip ve yaş tip) Bazı olgularda şark çıbanı iyileştikten sonra yara izinin çevresinde nodül ya da papül oluşumu görülür(leishmaniosis recidiva) TANI Klinik tanı-Hulusi Behçet çivi belirtisi Değme - yayma preparat Kültür Cilt testi MUKOKUTANÖZ LEYİŞMANYOZ ETKENLERİ 1. L.aethiopica(orta doğu) 2. L.mexicana(güney amerika)(Chiclero) 3. L.braziliensis(güney amerika) (espundia) L. aethiopica: Habeşistan, Kenya ve muhtemelen Yemende görülen kronik deri Leyişmaniyozu Rezervuar:kemiriciler Deri, ağız – burun - boğazda lezyonlar vardır. Bazı olgularda ise yaygın deri infeksiyonu görülür. L.mexicana: L.m.mexicana, L.m. pifanoi (Venezuella ve Brezilyada görülür), L.m.amazonensis (Brezilya ve Amozon vadisinde görülür) türleriyle oluşur. Yöresel olarak Chiclero denilen yaranın etkenidir. Yara çoğunlukla kulaklardadır. Kıkırdak doku harap olur. Kedi- köpekler rezervuar konaktır. Lutzomyia cinsi tatarcıklar vektördür. Chiclero: Şiklero L. braziliensis: (Brezilya, Peru, Bolivya, Paraguay, Ekvador, Kolombiya ve Venezuella’da görülür) Espundia adı verilen daima oral veya nazal mukozada yerleşen bir klinik oluşturur. Lezyonlar şark çıbanındaki gibidir. Ancak çok sayıda ve geniş yüzeylidir. Sekonder enfeksiyonlar sık görülür. Etkili bir tedavi uygulanmazsa tüm nazal mukoza, damak etkilenir, nazal septum harap olur. Kemik dokuyu etkilemez, bu yönüyle sifilizden ayırt edilir. Sekonder enfeksiyonlarla birlikte ölüm gözlenir. Vektör: Lutzomyia cinsi tatarcıklardır. Tanı ve tedavi şark çıbanında olduğu gibidir. HELMİNTLER Helmintlere bağlı hastalıklar tüm dünyada yaklaşık iki milyardan fazla insanı etkiler. Tropikal bölgelerde ve az gelişmiş ülkelerde helmint hastalarına daha sık rastlanılır. Bununla birlikte, günümüzdeki hızlı ulaşım koşulları, turizm,toplu göçler, iltica ve askeri operasyonlar gibi nedenlerden dolayı, parazit hastalıkları daha önce etkilenmemiş topluluklara yayılabilir. Bu nedenle parazit hastalıkları belli bölgelerin hastalığı olarak değerlendirilmemelidir. Helmintler farklı sinir sistemi ve organları ile kompleks çok hücreli organizmalardır. İnsanlar için patojen olan helmintler yuvarlak (nematodlar) sınıflandırılır. ve yassı kurtlar olarak Yassı kurtlar ayrıca yaprağımsılar (trematodlar) ve şeritler (sestodlar) olmak üzere iki tipe ayrılır. Bakteri, virüs ve protozoonların aksine, helmintlerin çoğunluğu insan vücudunda yaşam Helmintlerin Evrim Dönemleri Erişkin - Yumurta - Larva TREMATODA Flukes Flatworms Tek bir aile dışında tüm trematodlar hermafrodit Evrimleri için bir veya birden çok konağa ihtiyaç duyarlar. Ara konaklarından birisi mutlaka bir yumuşakça Larvaları miracidium (yumurtadan çıkan etrafı kirpikli şekli), sporokist, redia, cercaria olup bazı türlerde metacercaria safhaları vardır. Yassı, vücutları bir parçalı, değişik boylarda yaprağa benzerler. olup Sindirim sistemlerinde anüs yok, ağız ayni zamanda anüs görevini de görür Dokulara yapışmaya yarayan iki tane çekmenleri vardır. Bunlardan önde olanı ağız çekmeni, CESTODA Tapeworms Vücutları halkalıdır, Boyları birkaç milimetreden 8-10 m’ye kadar değişebilir. Vücutları şekil ve fonksiyon bakımından farklı 3 kısım göstermektedir. -Scolex (baş) -Proliferasyon bölgesi (boyun) -Strobila (halka) Vücutları kütikül ile kaplıdır ve altında boyuna ve enine uzanan kaslar bulunur. Sindirim,dolaşım yoktur. ve solunum Boşaltım ve sinir sistemleri vardır sistemleri Halkaların en genci boyunun arkasındadır. Boyundan ne uzaktalarsa o kadar yaşlılardır. hemen kadar Her halkada bir ve bazı türlerde ikişer adet erkek ve dişi genital organları bulunur. Genital organların durumuna göre; - Genç halka: genital organları henüz gelişmemiş, boynun hemen arkasındaki halkalar - Olgun halka: genital organları gelişmiş halkalar - Gebe halka :uterusları yumurtalarla dolu Genital delik her halkada ya yanda veya halkanın ortasındadır. Bazı türlerde yumurtlama deliği vardır. Döllenme aynı sestodun bir halkanın diğer bir halkayı döllemesi veya 2 sestod varsa halkaların karşılıklı olarak döllenmesi şeklinde olur. Yumurtalar vitellus ve kabuk ile çevrilerek uterusta toplanırlar. Yaşam döngülerinde bir veya birden fazla ara konak bulunur Yumurtadan oluşan larvalar ara konaklarda gelişimlerini tamamlayarak enfektif şekle dönüşürler Yumurtalar uygun ara konak tarafından alındığında bu ara konakta bir kesecik yapar. İçinde sıvı bulunan bu kesenin bir dış kütikülü ve bunun içinde bir çimlenme zarı bulunur Nematoda Roundworms Vücut tek parçalı, ipliksi solucanlar Boyları ve enleri değişik Renkleri beyazımsı Erkek ve dişi ayrı,erkek daha küçük ve vücudun son kısmı, çoğunlukla daha kıvrık Vücutlarının üzeri bir kütikülle örtülü Sindirim sistemi iyi gelişmiş, ağız deliği, ağız kapsülü, yutak, yemek borusu, bağırsak ve rektumdan yapılmıştır. Boşaltım sistemi yan alanlarda bulunan kanallardan oluşmuştur. İNTESTİNAL SESTOD HASTALIKLARI Şeritler olarak parazitlerden; da bilinen bu gruptaki Taenia saginata, Hymenolepis nana, Hymenolepis diminuta ve Taenia solium ve Diphyllobothrium latum olmak üzere 5 tür insanlardaki infeksiyonların önemli bir bölümünü oluşturur. Taenia saginata, Taeniasis Çiğ et tüketiminin yaygın olduğu yerlerde sık görülen T.saginata zorunlu insan parazitidir, erişkinleri başka bir canlıda görülmez. Kesin konağı insan, ara konağı başta sığır olmak üzere otçul hayvanlardır. İnfekte bir insanda parazitin olgunlaşmış son gebe halkası strobiliadan koparak ayrılır ve kendi aktif hareketi ile veya dışkılama sırasında anüsten çıkar. Aktif hareketle anüsten çıktığı için, halk arasında “abdest bozan” olarak da Yumurta, sığır veya diğer otçul hayvanlar tarafından alındığında, içinden çıkan hareketli embriyo barsaklara penetre olur ve dolaşıma geçerek kaslara yerleşir. Burada büyüyerek içi sıvı dolu bir vezikül oluşturur. Sindirimden sonra ince barsakta sistiserkusun skoleksi dışarı doğru evagine olur ve barsak mukozasına tutunur. İki üç ay içinde gebe halkalar dışarıya atılmaya başlanır. Kendiliğinden nadiren iyileşir. İnsandaki ömrü 35 yıl olabilir lo Olguların semptomsuzdur. çoğu Genellikle dışkıda veya iç çamaşırlarda hareketli halkanın görülmesi ile infeksiyon farkedilir. Bazı hastalarda bulantı, diyare ve kilo kaybı görülebilir. Taenia solium taeniasis Domuz şeridi olarak da bilinen T.solium genelde domuz etinin yenildiği ülkelerde görülür. T.saginata’dan daha küçüktür. Uzunluğu üç metreyi geçmez. Yaşam döngüsü T.saginata’ya benzer. Ancak ara konağın domuz ve Cysticercus cellulosa olarak adlandırılan larval dönemin insanda da bulunabilmesi ile ayrılır. İnsan tek kesin konak olmakla birlikte, ara konak da olabilir. Erişkinleri ince barsaklarda yaşar. Hymenolepiasis İnsanda parazitlenebilen en küçük şerit olan Hymenolepis nana (cüce tenya) tarafından oluşturulan bir hastalıktır. 1.5-4 cm uzunluğundaki parazit, eni boyundan uzun yaklaşık Bu nedenle tüm Dünya'da en yaygın görülen şerit olarak değerlendirilir. Tropikal iklimlerde daha yaygındır ve özellikle çocuklarda sık görülür. H.nana ayrıca, çeşitli arthropodları da ara konak olarak kullanabilir. İnfeksiyon genellikle, insan dışkısıyla atılan yumurtaların sindirim yoluyla alınmasıyla başlar. Mide veya ince barsakta yumurtadan çıkan onkosfer villüslere penetre olur ve dokuda sistiserkoid şekline dönüşür. Erişkinler birkaç haftada olgunlaşır. Atılan gebe halkaları barsaklarda parçalanır ve içindeki yumurtalar dışkıya geçer. Yumurtalar dışkıyla atıldığı sırada doğrudan infektiftir. Klinik bulgular ve Özellikle otoinfeksiyon ve hiperinfeksiyon olursa anoreksi, kusma ve diyare gibi yakınmalar gelişir. Tanı dışkıda altı çengelli ve polar filamentli tipik yumurtaların görülmesiyle konur. Yüksek görülebilir. eozinofili TREMATODLAR Fasciola hepatica Dicrocoelium dentriticum Schistosoma mansoni liver fluke Fasciola hepatica Yaprak şeklinde 20-30 mm boyunda 15 mm eninde bir doku trematotudur Vücut ön kısmında baş konisi ve devamında omuz ve daralan bir bölüm vardır Hermafrodit canlılardır Fasciola hepatica Dokulara yerleşen parazitler kanla beslenirler İnsanlarda 10-13 sene, hayvanlarda ise 5 sene yaşarlar Parazitin son konağı koyun, sığır, keçi, deve ve bazen de insanlardır Erişkin parazit yumurtalarını safra yollarına bırakır ve bu yumurtalarını dışkı ile dışarı atarlar Fasciola hepatica Yumurtaları kapaklıdır Parazit vücudundan dışarı çıkan yumurtaların içerisinde vitellus hücreleri vardır Yumurtaları 130-140 µm boyunda 70-90 µm eninde en büyük yumurtadır Fasciola hepatica Dışarı atılan yumurtalarda normal ısıda yumurtada gelişen miracidiumlar çıkar Sulu ortamdaki Lymnea cinsi yumuşakçaların vücuduna girerler Yumuşakçanın lenf kanallarına geçen miracidiumlar tüylerini kaybeder ve sporokist şekline dönüşürler 7 gün sonra sporokistlerden redialar gelişir Fasciola hepatica Uygun koşullarda redialardan yüzlerce cercaria oluşur Cercarialar yumuşakça vücudunu terk eder su bitkilerine yapışırlar ve burada metacercaria şekline geçerler Metacercaria’lı su bitkilerini yiyen son konakta 3-4 ay sonra erişkin hale gelir Fasciola hepatica Uygun koşullarda redialardan yüzlerce cercaria oluşur Cercarialar yumuşakça vücudunu terk eder su bitkilerine yapışırlar ve burada metacercaria şekline geçerler Metacercaria’lı su bitkilerini yiyen son konakta 3-4 ay sonra erişkin hale gelir PATOLOJİ Erişkin olmayan parazitle invazyon dönemi (3ay) Larvanın geçtiği yollarda KC doku nekrozu, lökositlerin ve fazla miktarda eosinofil hücrelerin infiltrasyonu KC parankim hücrelerinin erimesi Parazitle birlikte bağırsaktan gelen bakterilerin yerleşmesiyle sekonder enfeksiyon %85 eosinofili Lökositoz Hepatit, hepatomegali PATOLOJİ Olgun Parazit Dönemi (3-4 yıl) Erişkin parazit safra yollarında B12 vitamini depolar ) (kanla beslenir, ilerleyerek safra akımını engeller. Safra kanalını tümüyle tıkayabilir. Safra yollarının çeperinde kalınlaşma, kanlanma, epitelde soyulma ile yer yer kanamalar ve kanalda daralma belirir. KLİNİK Kuluçka süresi 2 aydır. Başlangıçta hazımsızlık, iştahsızlık, terleme, karın ağrıları, bulantı, kusma, KC büyür ve ağrılı Parazit safra yollarına geçtikten sonra ise aralıklı yüksek olmayan ateş, sindirim sistemi bozukluklarına ait belirtiler Zayıflama, dökmeler ve özellikle KC ağrısı . Bazen ishal ve anemi KLİNİK Eozinofili Safra yollarında yaygın iltihap, tıkanma olursa sarılık Bazı olgular kronik seyreder ve uzun yıllar devam eder. Böyle durumlarda bazen sekonder bakteri enfeksiyonlarına bağlı olarak apseler oluşur. Hastalığın seyri ve klinik tablonun ağırlığı parazitlerin sayısı ve organlara dağılışına göre değişir. ANAHTAR SEMPTOMLAR Ağrı KC büyümesi-küçülmesi (Akordeon KC) Ateş Eosinofili Keçi ve koyun karaciğerinin çiğ olarak yendiği ülkelerde (Lübnan) karaciğer F.hepatica ile enfekte ise HALZOUN adlı klinik bir tablo çıkar Erişkin F.hepatica üst solunum ve farinks mukozasına yapışır Ödem, buna bağlı olarak yutma güçlüğü, nefes darlığı, öksürük, kulak ağrısı Linguatula serrata,Halzoun EPİDEMİYOLOJİ Koyun ve sığır yetiştiren ülkelerde görülmektedir. Parazit kaynakları enfeksiyonlu memeliler özellikle koyun ve sığırlardır. Dünyada tropikal, subtropikal ve ılıman iklim bölgelerinde çok geniş yayılış gösterir. Özellikle koyun ve sığırlarda enfeksiyon yüzdesi sıktır. İnsanda dağınık olgular halinde görülür. Genelde insan olguları sonbahar ve kış aylarında daha sıktır. EPİDEMİYOLOJİ TÜRKİYE Türkiye’de yayılışı bölgesel özellik göstermeden, her iklim bölgesinde evcil geviş getiren hayvanlarda görülmekte ve bir hayli verim kaybına neden olmaktadır. İnsan olguları az olmakla birlikte geniş çapta epidemiyolojik araştırma yapılması sonucu insan olgularının da artış görülebileceği bir gerçektir. Antalya,Isparta,Burdur,Afyon,Konya ve civarı,Göller Bölgesi hastalığın en sık görüldüğü bölgeler Arakonak olan L. truncatula her yerde vardır. Ayrıca son yıllarda beslenme alışkanlıklarında doğaya dönük beslenme dolayısıyla taze ot yeme olayının ortaya çıkmasıyla bu enfeksiyonun insanlarda daha sık görülmesinin olabileceğini düşündürmektedir. Tanı Kesin tanı Dışkıda veya duodenum sıvısında parazit yumurtalarının görülmesi ile konur Ancak F. hepatica’da yalancı parazitlik olabilir Serolojik testlerde tanıda kullanılabilir KORUNMA Yumuşakçalarla savaş, Enfekte hayvanların tedavisi, Tatlı su bitkilerinin çiğ yenmemesi, Suların kaynatılması Dicrocoelium dentriticum Lancet şeklinde 4-15 mm boyunda 1.5-2.5 mm eninde bir trematotudur Hermafrodit canlılardır Dicrocoelium dentriticum Erişkin şekilleri Koyun, keçi Sığır Domuz gibi hayvanlarda Nadir olarak da insanlarda parazitlik oluşturlar Dicrocoelium dentriticum Asimetrik ve kapaklı olan yumurtaları 38-48 µm boyunda 22-30 µm enindedir Ara konakları, kara yumuşakçalarıdır Dicrocoelium dentriticum Dışkı ile dışarı atılan mirasidyum yumurtaları alan kara yumuşakçaların vücudunda sporokist-cercaria oluşur Yumuşakçayı terk eden serkaryalar Formica fusca gibi karıncalarda gelişerek metaserkarya şekline dönüşürler Dicrocoelium dentriticum Metaserkaryalı karıncaları, bitkilerle birlikte alan son konağın bağırsağında larvalar serbest hale geçerler Barsak çeperinden kan yolu ile karaciğere ve safra yollarına giderek, 7 haftada olgunlaşır Parazit kaynağı infeksiyonlu hayvanlardır Dicrocoelium dentriticum Patogenezi Karaciğer büyümesi Karın ağrısı İshal Anemi Eozinofili gibi belirtilerdir Tanı Dışkıda yumurtaların görülmesi ile konur Ancak D. dentriticum’da yalancı parazitlik olabilir Serolojik testlerde tanıda kullanılabilir Schistosoma cinsi İnsanda parazitlik oluşturan S. haematobium S. mansoni S. japonicum önemli trematod türleridir Schistosoma cinsi Erkekleri 10-15 mm boyunda 0.8-1 mm çapındadır Erkeğin kenarları bükülerek bir kanal oluşmuştur (canalis gynecophorus) Schistosoma mansoni Schistosoma cinsi Yumurtaları kapaksız olup bir ucunda dikenimsi bir çıkıntısı vardır Ara konağı yumşakçalar olan parazitin son konağı insanlardır Schistosoma haematobium Schistosoma cinsi Parazit yumurtaları doku eriten enzimleri ile dokuyu eriterek dokulardan bağırsağa geçerler Yumurtaların dikenimsi çıkıntısı damarlara tutunmaya ve dokuları delmeye yarar Dışarı atılan miracidiumlu yumurtalar su içinde gelişir Schistosoma cinsi Yumurtadan çıkan Miracidiumlar Bulinus cinsi yumuşakçalara girerler ve gelişirler Önce sporokistler sonra hareketli sporokistler oluşur Sporokistlerden çatal kuyruklu cercarialar oluşur ve suya geçerler Buradan insanların derisini delerek bulaşırlar Schistosoma mansoni cercaria Schistosoma cinsi Deriden girerken çatal kuyruklar dışarıda kalırlar Deri tabakalarını geçerek Schistosomulum olurlar Daha sonra damar yolu ile, karaciğere, akciğerlere, kalbe, arter sistemine girerler Life cycle of schistosomes Schistosoma cinsi Patogenez; Derideki giriş yerinde Papilloma Ödem Lenf bezlerinde büyüme görülür Mesane, karaciğer ve barsak tutulumu vardır Diğer Trematodlar Clonorchis sinensis Japonya, Kore, Vietnam, Çinde endemik Safra yollarında,bazen safra kesesi ve pankreas kanalında Konak zinciri:İnsan- salyangoz-balık-insan Bulaşım çiğ veya az pişmiş balık eti ile Paragonimus westermani Akciğerlerde yerleşir Uzak Doğu, Güney Amerika, Batı Afrika İnsan/karnivorlar- salyangozyengeç/kerevit-insan NEMATODLAR Ascaris lumbricoides Erişkinleri ince bağırsaklara yerleşir, larvaları karaciğer ve akciğerlerde göç yapar Vücut şeklinde, sivrilmiş, silindir iki ucu Beyaz, kirli beyaz veya kırmızımtrak sarıdır. Kütikül enine görülür. Ağız üzerinde çizgiler etrafında üç dudak vardır, Erkek dişiden küçük, 15-20 cm boyunda arka ucu karın yüzüne doğru kıvrıktır. Bağırsaklardaki yarı sindirilmiş besinleri kütikül yoluyla alırlar. Ömürleri bir yıl Bir dişi günde 200 000 yumurta yapabilir Monoksen bir parazittir ve yumurta dönemi hariç, 9 ay ile bir yıl arasında erişkin halinde sadece insanda bulunur. Ayni morfolojik özellikler gösteren ascarisler domuz, maymun, sincapta bulunmaktadır. Domuz ascarisleri insanda gelişememektedir. Yumurta oval 60-70 boyunda Döllenmiş yumurta Protein tabakası en dıştaki kıvrımlı kısım, aslında renksizdir fakat safra pigmentleri ile boyandığından altın sarısı kahverengidir. Membrana ortada, saydam lucida kalın ve tabaka Döllenmemiş yumurta; Lipoidal vitellin zar gelişmemiştir. Denellikle dikdörtgen veya üçgen şekillidir. Yumurtaları doğada uygun koşullarda yıllarca canlı kalabilirler. Isıya fazla dirençli değillerdir. Mikrop öldürücü gösterirler. maddelere karşı direnç Yumurta hücresinin bölünmesi sonucu larva oluşur. Genç larva silindirik, büyüyünce S şeklini veya 8 şeklini alır. Dışkı ile dışarı çıkan yumurta içinde uygun ısı (2732 C), nem (%50) ve oksijende 2-4 haftada larva oluşur. + 4 C de durur. 37 C de olgunlaşma olmaz. Bağırsaklarda ısı 37C ve ortam anoerop Bulaşım İçinde larva bulunan yumurtaların, besin su veya topraktan elle, ağız yoluyla alınmasıyla olur. Kozmopolit DSÖ verilerine göre her yıl 1.2 milyar kişi enfekte Türkiye’de her bölgede görülmekte Toprak- insan ilişkisi, hijyenik koşullar bulaşmada önemli rol oynarlar. Patoloji-Larvalar Bağırsak, KC ve AC de ufak kanama odakları AC de larvanın hareketine bağlı olarak yer değiştiren infiltrasyon odakları. Pnömoni tablosu oluşur (Löffler sendromu) Eosinofili % 30-50 arasında Yabancı cisim etkisi Patoloji-Erişkin Parazitin metabolizma ürünlerinin toksik etkisi Dar kanallara girme eğilimi olan kanalları tıkaması ve mekanik etki dişilerin Parazit sayısı fazla ise veya erkek dişi erişkin arasında denge yoksa yumak oluşturarak bağırsağı tıkayabilirler Klinik Kuluçka süresi 6-12 gün Bazen hiçbir klinik belirti olmaz. Klinik belirtiler alınan yumurta sayısı, göç eden larva sayısı ile doğru orantılı Klinik-Larvalar Hafif ateş, öksürük, sabahları balgam, göğüste sıkıntı ve göğüs ağrıları ile birlikte halsizlik AC klinik bakısında bazen hiç bir şey bulunmaz. Bazen de tek tük sürtünme sesleri duyulur. AC de yer değiştiren gölgeler Löffler pnömonisi Deride kurdeşen tarzı döküntüler, yüzde alerji ödemleri Bu belirtiler birkaç gün veya birkaç hafta Klinik-Erişkinler 1 Değişik şekillerde sindirim sistemi bozuklukları( iştah sapması, bazen diare ve kusma ile bulantı ) Üst karın bölgesinde ağrılar, Dilin kenar kısmındaki papilllalar kabarık ve kırmızıdır (solucanlıların dili). Parazitin metabolizma ürünlerinin toksik etkileri (ateş, terleme, burun kaşıntısı, gece korkuları gibi sinirsel bozukluklar) Klinik-Erişkinler 2 Dar kanallara girme eğilimi olan erişkinler bağırsakla ilgili olan deliklere girebilirler. Ağız, burun deliklerinden göz yaşı kanallarından ve dış kulaktan dışarı çıkabildikleri gibi kalın bağırsağa geçerek anüsten dışarı atılabilirler. Bazen KC, safra yollarına girerek tıkanmalara neden olurlar. Çok fazla erişkinler bağırsak tıkanmalarına neden olurlar. TANI Klinik bulgularla tanı koymak zor Dışkı bakısında parazitin yumurtasını görme tanı koydurucu BULAŞIMDA TOPRAK-İNSAN İLİŞKİSİ ÖNEMLİDİR İNSAN DIŞKISININ GÜBRE OLARAK KULLANILDIĞI YÖRELERDE DAHA SIK GÖRÜLMEKTEDİR LÖFFLER PNÖMONİSİ, BAĞIRSAKTA MEKANİK VE ORGANİZMAYA TOKSİALLERJİK ETKİLERİ ÖNEMLİDİR. TRICHURIS TRICHIURA Whipworm (kamçı solucan) Kalın bağırsaklarda çekumda İnce olan başını bağırsağın mukozasına gömer. Bağırsakta gıda artıkları ile beslenir 4-8 yıl yaşayabilir Vücutlarının kısmı ince ön Erkekler 3-4.5 cm boyunda, kınlı ve dikenli spikülü vardır. Dişiler 3.5-5 boyundadır. cm Yumurtaları limona benzer, esmer, kahverengimsi İki ucunda meme başı büyüklüğünde birer oluşum vardır. Yumurta içinde tek bir yumurta hücresi bölünmeye başlamamıştır. Yumurtanın gelişimi için en uygun ortam nemli ve gölgeli, sıcak yerler Dünyanın her yerinde. DSÖ verilerine göre 600 milyon insan enfekte Enfeksiyon oranı hijyenik koşullarla doğru orantılıdır Klinik Enfeksiyon şiddeti parazit sayısına ve kişiye göre değişir. Sindirim sistemi belirtileri Karın ağrısı, kabızlık, iştahsızlık, ağır olgularda çocuklarda orta derecede anemi, Rektuma yerleşmişse ve sayısı fazla ise rektumda ödem ve bunun sonucunda TANI Dışkıda yumurtalarını görmekle Enterobius vermicularis (Kıl kurdu) Erişkinleri ince bağırsağın son kısmında, çekumda ve kalın bağırsaklarda yaşarlar Beyaz renkte ve küçük Erkekler 3-5 mm uzunluğunda, arka ucu küt ve karın kısmına doğru kıvrık Dişi 9-12 uzunluğunda, uçları ince mm arka Bağırsakta canlı hareket ederler, Bağırsak mukozasına yapışırlar Yaşamları 1-2 ay Dişiler yumurtlamak bölgesine çıkarlar. Dişiler için yumurtladıktan bağırsakta ölürler geceleri sonra anüs erkekler Vulva vücudun ön kısmında olup uterus yumurta ile doludur. Yumurtaları oval, çift cidarlı, asimetrik Yumurtladıklarında içlerinde embriyo oluşmuştur. Embriyonun larva şekline dönmesi için uygun ısı, nem ve oksijen bulunması gerekir. Anüs çevresi uygun 4-7 saatte larva oluşur Parazit kaynağı enfeksiyonlu kişilerdir. Bulaşım - Perianal bölgeden çevreye yumurtaların yiyecek-içeceklerle, - Bulaşlı parmakların sokulmasıyla, - Havaya ağza yayılan (otoenfeksiyon) karışan yumurtaların esnasında burundan alınmasıyla solunum Kozmopolit Pislik, insanlarla sıkı temas , ev içi enfeksiyon. Irk ve eşeyin farkı yok. Oyun ve okul çağı çocuklarda sıklıkla görülmekte Klinik Sindirim sistemi; Anüs kaşıntısı (geceleri artan) perianal bölgede dişilerin ısırmasından kaynaklanan ufak kırmızımsı noktalar. İştahsızlık, kilo kaybı, karın ağrısı. Sinir sistemi: Burun kaşıntısı, diş gıcırdatması, gece korkuları Urogenital: Vulvo-vaginitis Deri: deride döküntü Kan: kansızlık, eozinofili Tanı Erişkinlerin görülmesi Selofanlı lam yöntemi ile yumurtaların görülmesi HALK ARASINDA KIL KURDU VEYA OKSİYUR OLARAK ADLANDIRILMAKTADIR AİLE İÇİ ENFEKSİYONDUR ÖZELLİKLE ÇOCUKLARDA OYUN YAŞI İLK OKUL DÖNEMLERİNDE DAHA YAYGINDIR BULAŞIMDA OTOENFEKSİYON ÖNEMLİDİR