Trakeobronşiyal Yaralanmalar Göğüs Cerrahisi Göğüs Cerrahisi Akın Yıldızhan Journal of Clinical and Analytical Medicine Trakea ve her iki ana bronşun lobar bronşlara ayrım noktası arasındaki künt ve penetran travmalara trakeobronşiyal yaralanma adı verilmektedir. İnsidansı %0.2-8 arasında değişir. Yılda 2000-3000 travmayla karşılaşan merkezlerde iki-dört major havayolu yaralanması görülmektedir. Trakea ve ana bronşlar kartilaj halkaları tarafından desteklenen kas ve mukozadan yapılmıştır. Fleksibl ve katlanabilir özelliktedir. Gerilme basınçları düşüktür. Bundan dolayı penetran yaralanmalara, künt travmalara ve deselerasyona karşı dayanıklılığı azdır. Künt ve penetran yaralanmaların dışında mediastinoskopi, transtrakeal oksijen tedavisi ve mekanik ventilasyon da etyolojide rol oynayabilir. Bıçakla yaralanma daha çok servikal trakea kısmında olur. Mermi ile yaralanma trakeabronşiyal herhangi bir lokalizasyonda olabilir. Trakeobronşiyal yaralamalarda doğru tanı koyabilmek için yaralanma mekanizmasını bilmek ve yandaş yaralanmaları da iyi değerlendirmek gerekir. Hastaların yaklaşık % 75’inde yandaş organ yaralanması vardır. Penetran yaralanmalarda bu oran daha yüksektir. Özefagus en sık hasarlanan yandaş organdır. Tanı - Travmanın şekli, - Travma sonrası görülen hemoptizi, konuşma güçlüğü, ses kısıklığı, nefes darlığı, siyanoz, - Hava giriş çıkışı olan yara, - Ciltaltı amfizemi, - Tüp drenaja rağmen pnömotoraksın ve hava kaçağının devam etmesi, - Eşlik eden patolojiler ve radyolojik bulgularla konulur. Genel durumu uygun olan hastalara iki yönlü akciğer grafisi, servikal bölge grafisi ve bilgisayarlı toraks to1 296 mografisi yapılmalıdır. Ancak trakeobronşiyal yaralanmaların % 10 kadarında akut dönemde hiçbir radyolojik bulguya rastlanmamaktadır. Radyolojik olarak erken dönemde pnömotoraks, pnömomediastinum, cilaltı ve derin servikal amfizem görülür. Radyolojik olarak hava yolu rüptürünün diğer önemli bulguları; - Düşmüş akciğer bulgusu (Fallen Lung Sign); Ana bronşun total kopmalarında, akciğerin hilustan uzaklaşıp diafragma üzerine doğru düşmesi ve hilusun boş kalması şeklinde görülen bulgudur. - Entübasyon tüpünde balonlaşma bulgusu; Entübasyon tüpünün balonu, defekt hizasında ise balonun aşırı genişleyerek defektten dışarı fıtıklaşmış bir halde gözlenmesidir. - Göğüs tüpü olan bir hastada persistan pnömotoraks, masif hava kaçağı ve atelektatik akciğerin olması intratorasik havayolu rüptürünün önemli bir bulgusudur. Rijid bronkoskopi yaralanmayı kötüleştirebileceğinden önerilmemektedir. Fiberoptik bronkoskopi uygulamasının çeşitli avantajları vardır; - Entübasyonda rehber olarak kullanılabilir. - Entübasyon tüpünün lezyonun distaline görerek yerleştirilebilmesine olanak sağlar. - Boyun ekstansiyonu gerektirmediğinden eşlik eden servikal vertebra ve kafa travmalarında kolaylıkla uygulanabilir. - Uyanık ve spontan ventilasyonu olan hastada güvenle kullanılabilir. İlk bronkoskopik muayenede herhangi bir travmatik lezyon saptanmasa da, trakeobronşiyal yaralanma şüphesinin devam ettiği durumlarda bronkoskopik muayene tekrarlanmalıdır. Çünkü olguların yaklaşık % 50’sinde ilk muayenede lezyon gözden kaçabilmektedir. 2 297 Operatif girişim düşünülüyor ise özefagoskopi yapılmalıdır. Kazaya maruz kalan olguların %30’u olay yerinde veya transport esnasında hayatlarını kaybederler. Mortalite büyük oranda eşlik eden yaralanmalara bağlıdır. Tedavi Eğer yaralanma intratorasik ise tüp torakostomi yapılarak pnömotoraks ve hemotoraks kontrol altına alınmalıdır. Havayolu açıklığı ve oksijenizasyonun sağlanması çok önemlidir. Hemodinamik olarak stabil hastalarda yüksek frekanslı jet ventilasyon ve düşük hava yolu basıncı ile uygun bir cerrahi ortam sağlanır. Bununla birlikte bir çok olguda, orotrakeal entübasyon veya cerrahi alandan uygulanan steril endotrakeal tüp ile standard ventilasyon yapılması tavsiye edilir. Solunum baskılayıcı ve paralitik ilaçlardan kaçınılmalıdır. Trakeotomi, hava yolunun orotrakeal entübasyon ile sağlanamadığı durumlarda kullanılacak yöntem olmalıdır. Servikal bölgenin kesici aletlerle olan yaralanmalarında, doğrudan kesiden görerek entübasyon yapılabilir Trakeobronşiyal yaralanmalarda temel prensip, en kısa zamanda trakeobronşiyal yaralanmanın kalıcı cerrahi tamiri için hastanın operasyona alınmasıdır. Konservatif yaklaşım son derece istisnai durumlarda uygulanması gereken ve çok kesin ön koşulları olan bir yaklaşımdır. Konservatif tedavi; 1) Lineer tarzda ve hava yolu çapının 1/3’den daha küçük olan laserasyonlarda, 2) Doku kaybının olmadığı durumlarda, 3) Pozitif basınçlı ventilasyon ihtiyacı gerekmediğinde, 3 298 4) Ciltaltı amfizeminin sınırlı kaldığı veya gerilediği durumlarda, 5) Tüp torakostomi ile akciğer re-ekspansiyonunun tam sağlandığı ve hava kaçağının kısa sürede kaybolduğu hastalarda konservatif tedavi uygulanabilir. Fakat bu tür yaralanmalardan sonra bazı olgularda granülasyon ve striktür gelişebilir. Konservatif tedavide; Nemli hava verilir ve sık aspirasyon yapılır, konuşma istirahati yapılır, profilaktik antibiyotik verilir ve bronkoskopiyle izlem yapılır. Cerrahi tedavide; Canlılığını kaybetmiş dokular (kartilaj dahil) uygun şekilde debride edilip trakeal veya bronsiyal uçların primer uç uca anastomozu yapılır. Boyun fleksiyonu ile anastomoz geriliminden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Gerektiği durumlarda trakea %50’ye varan bir oranda rezeke edilerek anostomoz sağlanabilir. Anastomozda emilebilir sütür materyalleri ile tek tek sütürasyon yapılmalıdır. Absorbe olabilen monofilament sütür materyaliyle devamlı sütürasyon da yapılmaktadır. Monoflament veya poliglaktin [4/0 veya 3/0] uygun sütür materyalleridir. İlk önce membanöz kısım daha sonra kartilaj kısım suture edilir. Sütüler kartilaj halkaların arasından veya içlerinden geçirilip dışarıda bağlanır. Havayolu mukozasının karşı karşı gelmesi gereklidir. Postoperatif çenenin göğüse sütüre edilerek fleksiyon halde tutulması, anastomoz gerilimini düşük düzeyde tutacaktır. Böylece granülasyon dokusu ve stenoz önlenmiş olur. Tedavide gecikilmiş ise, granülasyon dokusu ile bronşun 2-6 haftada daralması söz konusudur, tekrarlayan akciğer enfeksiyonları sıklıkla görülür, hastalar yıllarca yanlış tedavi alabilirler. 4 299