etvekili, Parti Yeşiller Partisi Federal Mill syon Sözcüsü egra Ent ve Göç bu Meclis Gru MEMET KILIÇ yazıyor Sarrazin gibi kafalar göçmeni hasta eder! B oşuna herşeyin başı sağlık dememişler, göçmenler için de yaşadıkları toplumun bir parçası olmanın yolu sağlıklı yaşamdan geçiyor. Onların bu yolda karşılaştıkları sorunları ve engelleri ortadan kaldırmak ve onlara ihtiyaç duydukları desteği sağlamak ise siyasetin bir görevi oluyor haliyle. Göçmenlerin sağlık durumları ve sağlık hizmetlerine erişim imkanları bilimsel araştırmaların gündeminde yaygınlaştıkça göçmenlerin sağlık Memet Kılıç Kimdir ‘ 1967 yılında Türkiye'de doğdum. Hukuk yüksek eğitimimi Ankara Hukuk Fakültesi ve Heidelberg Üniversitesi'nde tamamladım. Üniversite öğrenimim sırasında uzun yıllar Max-Planck Enstitüsü Avrupa Dökümantasyon Merkezi'nde, yabancılar hukuku ve kamu hukuku konusunda araştırma görevlisi olarak çalıştım. 1998 senesinden bu yana kurucularından biri olduğum Federal Göç ve Entegrasyon Konseyi'nde yönetim kurulu üyesiyim, 2000 ila 2010 yılları arasında aynı yönetim kurulunda başkanlık görevinde yer aldım. 1998 yılında Güneybatı Radyo Yayın Konseyi'ne ( Rundfunkrat des Südwestrundfunks) ilk yabancı üye olarak ve ARD-Program Konseyi'ne de vekil üye olarak seçildim ve 2008 yılına kadar bu görevi başarıyla sürdürdüm. 2002- 2010 yılları arasında Federal Savunma Bakanlığı'nın 'Almanya Federal Silahlı Kuvvetleri İç İdare Konseyi'ne ilk yabancı üye olarak yer aldım.2004-2009 yılları arasında Heidelberg Belediye Meclis üyesiydim. 2009 Federal Meclis Seçimi'nde Pforzheim ve Enzkreis seçim bölgesinden milletvekili seçildim. sektöründe yaşadıkları sorunlar gün ışığına çıkmaya başladı. Elimizdeki verilere bakıldığında, göçmenlerin Almanlara oranlara sağlık durumlarının daha kötü olduğunu görüyoruz. ANADİLDE SAĞLIĞIN ÖNEMİ Bunun birkaç nedeni var, bunların en başında dil konusundaki yetersizlikler geliyor, bu durum göçmenlerin tedavi, danışma ve önlem hizmetlerin- den yeterince faydalan(a)mamalarına yol açıyor. Gençliklerini ve sağlıklarını Almanya’nın kalkınmasına adayan ilk nesil göçmenler dil yetersizliğinden en çok nasiplerini alıyor desek yeridir. Göçmenler bedensel ya da ruhsal şikayetlerini doktorlara tam anlamıyla anlatamadıklarından iyileşmeleri için önem taşıyan ilk adımda tökezliyorlar. Dolayısıyla hastalıkları önleyici danışma hizmetlerinin ve tedaviye yönelik olanakların ana dillerinde sunabilecek sağlık çalışanları görev alması, bunun mümkün olmadığı hallerde çevirmenlerin devreye girmesi ve masraflarının sağlık sigortalarınca karşılanması büyük önem taşıyor. Son dönemlerde giderek yaygınlaşan ana dilde sağlık ve bakım olanaklarının artarak yaygınlaşması da bu alandaki açığın göstergesi aslında. GÖÇMENLER DEZAVANTAJLI Saydıklarımız buz dağının görünen ve çözüm bulunması görece daha kolay kısmı. Sağlığa etki eden bir de toplumsal olumsuz etmenler var ki bunlar bir siyasetçi olarak beni özellikle rahatsız ediyor. Çünkü bilimsel çalışmalar gösteriyor ki göçmenler sağlık söz konusu olduğunda, göç deneyimi olmayanlara oranla sadece nesnel olarak değil öznel (sübjektif) bakımdan da daha dezavantajlı durumdalar. Bunun nedenleri arasında da kültürel ve sosyo ekonomik etmenler olduğu kadar sosyal ayrımcılık, dışlanma ve ırkçılık da sayılıyor. Geçen sene gündemi saçma ırkçı tezleriyle meşgul eden Thilo Sarrazin ve onun benzerlerini de hasta eden listeye eklemek mümkün. Sarrazin ve benzer görüşlerin kabul gördüğü bir toplum göçmenler için olduğu kadar toplumun tüm kesimlerin sağlığı için zararlıdır. Hele ki cinayet ve şiddet faaliyetlerinde bulunan ırkçı terör hücresinin 11 yılı aşkın bir süredir ele geçirilememesi hatta cinayetlerin “Türklerin arasındaki iç hesaplaşmalar” şeklinde kamuoyuna yansıtılması bu şiddete doğrudan maruz kalan aileleri ve tüm göçmenleri büyük bir güvensiz- liğe sürüklemiştir. Bilimsel verilere göre göçmenlerin gündelik hayatlarında maruz kaldıkları dışlanma, ayrımcılık ve ırkçılık ve buna bağlı güvensizlik duygusu göçmenleri sadece psikolojik olarak rahatsız etmekle kalmıyor fiziksel ağrılara da dönüşmektedir. SAĞLIKTA GÜVEN DUYGUSU ÖNEMLİDİR Sonuç olarak göçmenlerin sağlık durumlarının iyileştirilmesi ve korunması açısından entegrasyon ve toplumsal katılım olanakları sağlam bir zemin oluştururmalıdır. Sağlık sistemi ve siyasi organlar da bu zemini güçlendirmek için ayrımcılığa ve dışlanmaya karşı etkin biçimde çaba göstermelidir. Bunca zaman karanlıkta kalan ırkçı suç zincirine dahil olan tüm halkaları bulmak ve yargı önüne çıkarılmasını bu yönde önemli bir fırsat olarak görüyorum. Böylece göçmenlerin Alman devletine karşı zedelenen güveni ancak bu şekilde onarılabilir ve huzurlu ve sağlıklı bir gelecek için önemli bir mesafe kaydedilmiş olur. Şu unutulmamalıdır ki Almanya’da sağlıklı bir gelecek için en ö -nemli silahımız çokkültürlü ve çoğulcu toplumsal yapımıza sahip çıkmak ve bu yapının temel taşları olan göçmenlere sağlanacak güven duygusudur.