OIC/COMCEC/28-12/SP(1) OKUNUNCAYA KADAR AMBARGOLUDUR OKUNAN METİN GEÇERLİDİR Aslı: Türkçe TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞBAKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN YİRMİSEKİZİNCİ İSEDAK TOPLANTISI AÇIŞ KONUŞMALARI (İstanbul, 10 Ekim 2012) Sayın Bakanlar, Sayın Genel Sekreter, Değerli Katılımcılar, İslam İşbirliği Teşkilatı Konferansı’nın 28’inci toplantısında, siz kıymetli üye ülke temsilcileri ile bir kez daha biraraya gelmekten duyduğum memnuniyeti ifade ediyor, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Bu toplantının düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Toplantımıza katılan çok değerli misafirlerimize Türkiye’ye ve İstanbul’a hoş geldiniz diyorum. Burada alınacak kararların, çıkacak sonuçların bütün İSEDAK üyesi ülkeler için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Otuz yıla yakın bir süredir faaliyet gösteren İSEDAK çatısı altında geliştirdiğimiz işbirliğinin, önümüzdeki yıllarda daha ileri noktalara ulaşacağına inanıyorum. İSEDAK’ın 28’inci yılını idrak ettiğimiz bu dönemde, dalgalı ve kırılgan bir küresel ekonomi ile karşı karşıya bulunuyoruz. Bu sıkıntılar, sadece Avrupa’yı, ABD’yi değil, İSEDAK üyesi ülkeleri de olumsuz etkiliyor. Yaşanan istikrarsızlık ve kırılganlık, küresel ekonominin mevcut mimarisinin sorgulanmasına neden oluyor. Alternatif ekonomik model arayışları giderek hızlanıyor. İSEDAK üyesi ülkeler olarak bizlerin de küresel ekonominin sağlam ve istikrarlı bir yapıya kavuşması için yapabileceği katkılar olduğuna inanıyorum. Öncelikle bu süreçte İSEDAK’a ve üye ülkelere düşen rollerin ne olduğu konusunda gerekli çalışmaları yapmalıyız. 1 OIC/COMCEC/28-12/SP(1) Esasen, medeniyetimizde mevcut olan birikim ve değerleri işleyip yeniden üreterek tüm insanlığın istifadesine sunabiliriz. Bunu başardığımızda daha yaşanabilir, sürdürülebilir ve huzurlu bir dünyanın inşasına önemli bir katkı sağlamış olacağımızı düşünüyorum. Daha adil ve yaşanabilir bir dünya, ancak kolektif bir çalışma ile mümkün olabilir. İslam toplumları olarak, bizi küresel rol üstlenmeye sevk eden çeşitli sebepler var. Bunların en başında hiç şüphesiz, “İNSANLARIN EN HAYIRLISI İNSANLARA FAYDALI OLANIDIR” öğüdü geliyor. Ayrıca, son dönemde ülkelerimizin dünya ekonomisi içinde sahip bulundukları ağırlığın artması ile İslam ülkelerinde yaşanan hızlı değişimi de dikkate almalıyız. İslam toplumlarında insan hakları, hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve hesap verebilirlik konusundaki taleplerin artmasını da, bu süreçte etkili olan unsurlar arasında sayabiliriz. Geleceğin dünyasında geçmişe kıyasla çok daha etkin bir konumda bulunmamız mümkündür. Bu rolü başarıyla oynamak için gerekli olan kaynaklara da sahip olduğumuza inanıyorum. Sayın Bakanlar, Değerli Katılımcılar, 2009 yılında, İSEDAK Ekonomi Zirvesi’nde alınan karar doğrultusunda bir İSEDAK Strateji Belgesi hazırlandı. Bu belge, geçtiğimiz Ağustos ayında düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı 4’üncü Olağanüstü Zirvesi’nde kabul edildi. Strateji belgesinin, İSEDAK’ın, etkinliğini ve görünürlüğünü arttıracak yeni bir vizyona ve daha uygulanabilir bir işbirliği çerçevesine kavuşmasını sağlayacağına inanıyorum. Yeni strateji, önerilecek proje ve programların geliştirilmesi, finansmanı ve uygulanması safhalarını tanzim eden üç temel ilkeye dayanıyor. Bu ilkelerden ilki üye ülkeler arasında serbest dolaşımı artırmaktır. Günümüzde mal, sermaye ve işgücünün küresel dolaşımı, daha önce benzeri görülmemiş şekilde hızlandı. Ancak, ülkelerimiz arasındaki dolaşım, maalesef bu genel düzeyin çok altında seyrediyor. 2 OIC/COMCEC/28-12/SP(1) İSEDAK Stratejisi, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler arasındaki mal, sermaye ve işgücü dolaşımını kolaylaştırmayı hedefliyor. Stratejinin ikinci ilkesi, ülkelerimiz arasında dayanışmanın güçlendirilmesidir. Bilindiği gibi, ülkelerimizin siyasi yapıları ve kalkınma düzeyleri arasında önemli farklar bulunuyor. Bu durumu, ekonomik işbirliğimizi derinleştirmemize engel olan değil, tam tersine kolaylık sağlayacak bir fırsata dönüştürebiliriz. Karşılaştığımız ortak sorunları çözmek için kaynakların birleştirilmesini, deneyimlerin ve iyi uygulamaların paylaşılmasını sağlayabiliriz. Yeni stratejinin üçüncü ilkesi, yönetişimin iyileştirilmesi, bir başka ifadeyle katılımcı yönetim anlayışının hayata geçirilmesidir. Kötü yönetimler, ülkelerin gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, siyasi istikrarsızlığın ve sosyal huzursuzluğun temel sebepleri arasında yer alıyor. Bu nedenle, öncelikle kamu hizmetlerinin kalitesini artırmalı, şeffaf ve hukukun üstünlüğüne riayet eden güçlü kurumlar oluşturmalıyız. Aynı şekilde, sivil toplum dahil tüm kesimlerin karar alma süreçlerine katılımını sağlayacak mekanizmaları oluşturup işletmeliyiz. Yönetim yapısının geliştirilmesi, muhakkak ki bölgemizde yoksulluğun azaltılmasına, siyasi istikrar ve ekonomik kalkınmanın sağlanmasına yönelik çabalarımıza büyük ivme kazandıracak. Bu üç ilke, yani dolaşımın artırılması, dayanışmanın güçlendirilmesi ve yönetişimin iyileştirilmesi, İSEDAK çerçevesinde yürüteceğimiz bütün işbirliği çabalarının vizyonunu oluşturuyor. İSEDAK Stratejisinin getirdiği yeni işbirliği yapısı ve vizyonun uygulanabilmesi için İSEDAK Statüsünde değişikliğe gitmemiz gerekiyor. Bu çerçevede öncelikle üye ülkelerin işbirliğimizin merkezindeki rolünün daha da pekiştirilmesini temin etmeliyiz. Ayrıca, sekretarya hizmetlerinin daha etkin ve profesyonel biçimde yapılmasına dönük bazı değişikliklere de ihtiyaç var. İslam İşbirliği Teşkilatı 4’üncü Olağanüstü Zirvesi’ndebu çerçevede bir düzenleme kabul edilerek, stratejinin hayata geçirilmesi yönünde önemli adımlar atıldı. Türkiye’nin, yeni strateji belgesinin başarıya ulaşması için, üye ülkelerle dayanışma içinde, her türlü gayreti göstereceğini belirtmek istiyorum. 3 OIC/COMCEC/28-12/SP(1) Tüm üye ülkelerin ve İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluşlarının da, bu yönde gereken adımları atacaklarına, güçlü bir dayanışma örneği sergileyeceklerine inanıyorum. Biraz sonra İSEDAK Stratejisinin getirdiği yenilikler sizlere tanıtılacak. Sayın Bakanlar, Değerli Katılımcılar, 2009 yılında düzenlenen İSEDAK Ekonomi Zirvesi’nde öncelikli sektörler olarak belirlenen tarım, ulaştırma ve turizm alanlarında kaydedilen ilerlemeler memnuniyet verici. Geçen yıl düzenlenen İSEDAK toplantısında kabul edilerek yürürlüğe giren Ulaştırma Çerçeve Belgesi, bu alandaki çalışmalarımızı sonuca bir adım daha yaklaştırdı. Tarım alanında da benzer şekilde bir çerçeve belgesi hazırlandığını görmek bizi memnun ediyor. Turizm alanında, geçtiğimiz Aralık ayında İSEDAK Özel Sektör Turizm Forumu’nun kurulmuş olması, işbirliğimizin geleceği adına beni ümitlendirmiştir. Turizm Forumunun önümüzdeki Aralık ayında İzmir’de gerçekleştirilecek ilk toplantısına tüm üye ülkelerimizin katılımını arzu ediyorum. Bu forumun, özel sektörün dinamizmi ve vizyonu ile kısa sürede büyük mesafe kat edeceğine inanıyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasında ticaretin gelişmesi de, ülkelerimizin zenginleşmesine büyük katkı sağlayacak. İSEDAK’ın önemli projelerinden biri olan İslam İşbirliği Teşkilatı Tercihli Ticaret Sistemi’nin hukuki zemininin tamamlanmasını ve uygulama aşamasına gelmesinide çok önemsiyorum. Sayın Bakanlar, Değerli Temsilciler, İSEDAK’ın mali işbirliği alanında göstermiş olduğu başarıyı takdirle izliyoruz. Üye ülkeler menkul kıymetler borsaları arasında yürütülen çalışmalar meyvesini verdi. STANDART END PUURS (Standard &Poors) İslam İİT/İSEDAK Endeksi hayata geçirdi. Bugün yapılacak sunumda sözkonusu endeks sizlere tanıtılacak. Henüz endekse dahil olmamış üye ülkelerin, İslam İşbirliği Teşkilatı içi finans hareketlerini artıracak, sermaye birikimini güçlendirecek bu projeye, en kısa zamanda katılmalarını ümit ediyoruz. 4 OIC/COMCEC/28-12/SP(1) Mali işbirliğini geliştirmeye yönelik çalışmalarımız bununla sınırlı değil. Son yıllarda önemli bir ivme kazanmış olan Merkez Bankaları arasındaki işbirliği çalışmaları, düzenlenen yıllık toplantılar ve kapasite geliştirme faaliyetleriyle güçlenerek devam ediyor. Geçen yıl kurulan ve ilk toplantısını geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yapan, İSEDAK Sermaye Piyasaları Düzenleyici Kurumlar Forumunu da önemli bir girişim olarak görüyorum. İslam ülkelerinde büyük bir yekun teşkil eden sermaye birikimini cezbedecek düzenlemeleri hayata geçirmemiz, ekonomik gelişmemiz için hayatiöneme sahip. Ekonomik ortamın iyileştirilmesinin, sağlam, şeffaf, insan haklarını garanti altına alan, güçlü bir ekonomik ve hukuki altyapının inşa edilmesine bağlı olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Sayın Bakanlar, Değerli Katılımcılar, Özel sektörün gelişmesi, ekonomik kalkınmanın en önemli dinamikleri arasında yer alıyor. Özel sektör içinde Küçük ve Orta Boy İşletmeler, ülke ekonomilerinin belkemiği konumunda bulunuyor. KOBİ’ler, ekonomik kalkınmada olduğu kadar, teknolojik ilerlemede, sosyal refahın yükselmesinde ve fakirliğin önlenmesinde de büyük rol üstleniyor. Bunun için KOBİ’lerin küresel ve ulusal risklere karşı güçlendirilmesi, desteklenmesi gerekiyor. Bugün yapılacak olan BAKANLAR GÖRÜŞ ALIŞVERİŞİ OTURUMU’nun konusunun “İslam İşbirliği Teşkilatı Üyesi Ülkelerde KOBİ’lerin Rekabet Gücünün Artırılması” olarak belirlenmesini isabetli buluyorum. Görüş alış verişi oturumunda, ülkelerimizin kalkınmasında önemli yeri olan KOBİ’lerin rekabet düzeylerinin artırılması konusunda verimli ve faydalı çalışmalar yapılacağına inanıyorum. Aynı şekilde İslam ülkelerinden çok sayıda iş adamını biraraya getiren İş Forumu ve Fuarına da dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bu faaliyet, kamu ve özel sektör işbirliğini tahkim ederek, özel sektörün gelişmesi, özel sektör temsilcileri arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi için güzel fırsatlar sunuyor. 5 OIC/COMCEC/28-12/SP(1) Sayın Bakanlar, Değerli Katılımcılar, Yoksulluğun giderilmesi, İSEDAK çatısı altında yürütmekte olduğumuz işbirliğinin önemli ayaklarından olan dayanışma ilkesinin bir gereğidir. Yoksulluğun giderilmesi, işbirliğimizi daha ileri noktalara taşıyabilmemiz için mutlaka önem vermemiz gereken bir konu. “KOMŞUSU AÇKEN TOK YATAN BİZDEN DEĞİLDİR” prensibini rehber edinmeliyiz. İslam Kalkınma Bankası bünyesinde kurduğumuz yardım ve kalkınma fonlarının başarısı, bu nedenle hayati önem taşıyor. Ancak, mevcut fonlar için vaad edilen kaynakların ödenmesi hususundayeterince hassas davranılmadığını üzüntüyle görüyorum. Bu vesile ile söz konusu fonlar için finansman taahhüdünde bulunan üye ülkelerimize bir an önce taahhütlerini yerine getirmeleri çağrısında bulunuyorum. Değerli dostlar, Suriye’de yaşanan olaylar, bütün insanlığın, bütün İslam dünyasının yüreğini yaralamaya devam ediyor. Olayların başladığı günden bu zamana kadar yaklaşık 30 bin kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 250 bin kişi komşu ülkelere sığındı. Milyonlarca kişi ülke içinde yerinden, yurdundan oldu. Şehirler, köyler, İslam medeniyetinin en güzel örnekleri olan tarihi eserler yerle yeksan edildi. Burada şunu bir kez daha ve bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin Suriye konusundaki hassasiyeti, tamamen komşuluk hukukumuzdan, yüzyılları bulan kardeşlik bağlarımızdan, akrabalık ilişkilerimizden kaynaklanıyor. Suriye ile 910 kilometrelik bir sınıra sahibiz. Bu ülkede olan her olay, tabii olarak Türkiye’yi etkiliyor, hepimizi yakından ilgilendiriyor. Bizim asla Suriye’nin içişlerine müdahale etmek gibi bir niyetimiz bulunmuyor. Suriye üzerinden asla çıkar hesabı gütmüyoruz. 6 OIC/COMCEC/28-12/SP(1) Suriye’ye bakışımız jeopolitik dengelere dayalı değil. Bizim tek amacımız, bölgede barışın, huzurun, istikrarın güçlü bir şekilde sağlanmasıdır. Bölgesel meselelerin çözümünün, tek tek İslam ülkelerinin de huzuruna ve refahına katkıda bulunacağına samimi olarak inanıyoruz. Afganistan’da yaşanan olaylar sadece Afganistan’da, Irak’ta yaşanan olaylar sadece Irak’ta, Filistin’de yaşanan olaylar sadece Filistin’de kalmadı. Bu ülkelerdeki olaylar, bütün bölgeyi, hatta dünyayı etkileyen sonuçlar doğurdu. Suriye’de yaşanan olayların da elbette bölgede ve dünyada yansımaları olacaktır, nitekim oluyor. Türkiye, geçtiğimiz yıllarda Suriye’yi en çok bağrına basan, her alanda yoğun ilişkiler kuran bir ülkeydi. Olayların bugün geldiği nokta, Türkiye’nin eseri değildir. Tam tersine, Suriye’yi bugüne getiren ülkedeki mevcut yönetimdir, onun yanlışlarıdır. Biz, daha olaylar başlamadan önce gelişmelerin seyrini görüp, ESED’i uyardık. Yapması gereken reformları hatırlattık, kendisine her türlü yardımda bulunma sözü verdik. Ama maalesef, ESED yönetimi bizim ikazlarımızı dinlemedi, bize, halkına ve dünyaya verdiği sözleri tutmadı. Kimse bizden Suriye halkının meşru taleplerinin şiddet, baskı, zulüm yoluyla bastırılmasına seyirci kalmamızı bekleyemez, beklememelidir. Uluslararası toplum, bölgemizdeki olaylar karşısında vicdanları derinden yaralayan, adalet duygusunu zedeleyen bir tutum içinde olabilir. Ama biz asla böyle bir duruma düşmedik, düşmeyeceğiz. Mısır’da, Tunus’ta ve diğer İslam coğrafyasında nasıl bir tavır içinde olmuşsak, Suriye’de de aynı ilkeli duruşu sergiliyoruz. Suriye’de yaşanan olaylar karşısında, ahlakın, vicdanın, hakkın, hukukun gerektirdiği duruşu göstermeye devam edeceğiz. 7 OIC/COMCEC/28-12/SP(1) Sayın Bakanlar, Değerli Katılımcılar, Sözlerime son verirken, tüm üye ülkelere ve temsilcilerine, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın tüm bağlı ve ilgili kuruluşlarının çalışanlarına, tüm katılımcılara İSEDAK faaliyetlerineverdikleri katkılarından ötürü teşekkür ediyorum. 28’inci İSEDAK Toplantısının başarılı geçmesini diliyorum. Teşekkür ederim. ------------------------- 8