Ahilik ve Atatürk Kaynaklar : *Galip Demir, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu ve Ahilik (Ahilik Vakfı Yayınları, İstanbul, 2000) *Burhaneddin Ulutan, Türkiye Bataktan Kurtarılacak ve Kalkındırılacaktır Mustafa Kemal Atatürk, TBMM’nin açılış konuşmasında, (1 Mart 1922) “Milletimizin dehasının inkişafı ve bu sayede layık olduğu medeniyet mertebesine yükselmesi, bittabi ali meslekler erbabını yetiştirmekle ve milli harsımızı yükseltmekle kabildir.” demiştir. Atatürk, kültür bağımsızlığı konusunda (15 Temmuz 1921 Ankara Maarif Kongresi’nde) da şunları söylemiştir: “Bir milli terbiye programından bahsederken, eski devrin hurafatından ve evsaf-I fikriyemizle hiç de münasebeti olmayan seciye-i milliye ve tarihimizle mütnasip bir kültür kasdediyorum. Çünkü milli davamızın tam inkişafı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir. Lalettayin bir ecnebi kültürü şimdiye kadar takip olunan yabancı kültürlerin muhrip neticelerini tekrar ettirebilir. Kültür zemin ile mütenasiptir. O zemin milletin seciyesidir. (Milli Kültür, Temmuz 1930) Mustafa Kemal Atatürk, büyük nutkunda da Türk halkına şöyle hitap etmektedir: “Asla şüphem yoktur ki Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.” Bu özdeyişinde Atatürk, unutulmuş olan eski Türk Kültür ve Medeniyet’i gün ışığına çıkarıldığında, tüm dünyayı aydınlatacağını vurgulamıştır. Derin Türk tarihi bilgisi olan Atatürk’ün, Ahilikten habersiz olması düşünülemez. Bu düşüncemizi, değerli tarihçimiz rahmetli Cemal Kutay, 3. Cumhurbaşkanımız ve Atatürk’ün silah arkadaşı Celal Bayar’dan dinlediği bir hatırayı naklederek teyit etmiştir: “1924 yılında Anayasa çalışmaları yapılırken uzun zaman İttihat-Terakki’nin sekreterliğini yapan Mithat Şükrü ile Mehmet Ali Şevki Baba birlikte Ankara’ya giderek eski ittihatçı olan Mahmut Celal Bey’i (Bayar) bulurlar. Yeni Türk Devleti’nin sağlam temeller üzerine kurulması için yeni anasaya ahilik sisteminin hakim kılınması lüzumunu gerekçeleri ile etraflıca anlatırlar. Bu hususta Gazi Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) nezdinde yardımcı olmasını rica ederler. Sayın Bayar konuyu aynen Atatürk’e anlatır. Atatürk: “Biliyorum Celal Bey, çok haklılar, ama şimdi maateessüf zamanı değil. Öyle bir anayasa ile Türkiye çok ilerler, hızlı kalkınır, biliyorum…Evvela Avrupalı müttefiklerle sorunlarımızı çözelim. Türkiye’yi tam istiklale kavuşturalım. Ekonomimizi ve maliyetimizi Avrupalılar’ın tahakkümünden kurtaralım; şimdi getirdiğiniz tavsiyeye göre anayasamızda ahi sistemini benimsersek birbirine zıt olan iki fanatik grup, dünyayı bize zehir ederler. Karşılaşacağımız çatışmalardan yakamızı sıyıramayız. Sen arkadaşlarının tekliflerini sakla, ahi sistemini de daha çok incelettir. Zamanı gelince ve güçlenerek uygulayacak duruma ulaşınca ele alırız” buyurmuştur. Biz de Atatürk’ün bu düşüncesine katılıyoruz. Önce ahilik sisteminin incelenmesi gerekir. Ahi Kültürünü araştırma ve Eğitim Vakfı’nın da, bundan yedi yüz yıl önce tatbik edilen ahilik sistemini, bugün aynen uygulamak veya hayata geçirmek gibi bir niyeti yoktur. Ancak günümüzde ilerlemiş ve çağı yakalamış ülkelerin, kendi kıymet hükümlerini çağın gereklerine, şartlarına uydurarak kalkındıklarını biliyoruz. O halde biz de kendi sosyal ve kültürel değerlerin günümüz bilgi, teknoloji çağına adaptasyonunu sağlayarak kalkınabilir, çok güçlü bir ülke olabiliriz. Bunun için öncelikle ahiliğin akıl, ahlak, bilim ve çalışma gibi umdelerine sahip olmamız gerekmektedir.