Temel Hukuk Öğr. Gör. Nehir UYAR • • • • • • • • • • Hukukun Tarihsel Gelişimi Hukukun Temel Kavramaları Hukuk Sistemi Hakkın Tanımı Ve Türleri Gerçek Kişiler Tüzel Kişiler Aile Hukuku Borçlar Hukuku Kamu Görevlileri İnsan Hakların Korunması Hukukun Tarihsel Gelişimi Kelime anlamı Hukuk kelimesi Arapça "hak" kökünden gelir ve hak kelimesinin çoğulu olarak bilinmektedir (galat-ı meşhur). Arapçada "hak" kelimesinin çoğulu ahlaktır. Türk Dil Kurumu'na göre hukuk kelimesi, "Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünüdür". Bunun dışında hukukun "haklar" anlamı da vardır. Mecazi anlamda ise, ahbaplık, dostluk anlamında da kullanılır. Teknik anlamı Günümüzde en çok kabul edilen tanımı: "Belirli bir zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen ve uyulması devlet zoruna (müeyyide) bağlanmış kurallar bütünüdür". Geniş bir kavramla ifade etmek istersek teknik anlamda hukuk; örgütlenmiş bir toplum içinde yaşayan insanların birbirleriyle veya kişilerin yine kendilerinin meydana getirdiği topluluklarla ve bu toplulukların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, kişilerin güvencesini ve insan haklarını sağlamak amacıyla oluşturulan ve devlet gücü ile desteklenen bağlayıcı, genel, soyut ve devamlı kurallar bütünüdür. Bilimsel bir disiplin olarak hukuk, kendi içinde temel olarak ikiye ayrılır. Genel olarak hukukun kişiler arası ilişkileri konu alan kısmına Özel Hukuk, kişiler ile devlet veya devleti oluşturan kurumlar arası ilişkileri düzenleyen kısmına ise Kamu Hukuku adı verilir. Bu ayırım roma hukukundan kalma bir ayrımdır. Medeni Hukuk, Ticaret Hukuku ve Devletler Özel Hukuku özel hukukun, buna karşılık Anayasa Hukuku, Ceza Hukuku ve İdare Hukuku kamu hukukunun başlıca alt dallarıdır. Kamu hukuku, devletin ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının örgütlenişine, işleyişine, gördükleri hizmetlere ilişkin kurallar içerir. Demokratik toplumlarda kamu hukukuna başlıca egemen olan ilkeler hukuki güvenlik ve kanunilik prensibidir. Özel hukuk ise dar anlamıyla kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini düzenler. Egemen olan ilkesi irade serbestisidir. Hukuk kuralları ve özellikleri Hukuku diğer toplumu düzenleyici kurallar olan örf ve adetler, gelenekler ve dinlerden ayıran özellik devlet tarafından güvenceye alınmış ve cebri yaptırımlara sahip olmasıdır. Hukuk kuralları insan davranışlarını düzenler ve bulunduğu toplumun değer yargılarını taşır. Soyutluk ve genellik özelliği sayesinde benzer nitelikteki bütün durumlarda uygulanması sağlanır. Hindistan Anayasası, Dünya'da şimdiye kadar yazılmış en uzun anayasadır. Hukukun dayanağı Hukukun dayanağı ile ilgili çeşitli dönemlerde kuramlar üretilmiştir. Bunları sıralamamız gerekirse; bilinci bir irade olarak gören kuramlar, irade dışı olarak gören kuramlar ve pozitivist kuramlar. Bu kuramların bazılar felsefik değil ortaya konduğu dönemin sorunlarını çözmek veya politik görüşleri hukuk biliminde dile getirme ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Hukuk sistemleri Hukuk biliminde biçim, öncelikler ve ilkeler doğrultusunda bazı sistemler ortaya çıkmıştır. Roma hukuku Kıta Avrupası ülkelerinin yanında Türkiye'nin de uyguladığı sistemdir. Bu sistemde hukuk, yurttaşlar arasındaki ilişkileri düzenlemeyi öncelikli hale getirmiştir. Bu sebeple Medeni Hukuk diğer sistemlere göre çok daha ileri düzeydedir. Bu sistemlerde hukuk, özel hukuk ve kamu hukuku olarak ikiye ayrılır. Hukuku, yasa koyucular yapar. "Continental-law" da denir. Ortak hukuk Anglo-Amerikan ülkelerinde uygulanan sistemdir. XI. yüzyılda İngiltere'de gelişmiştir. Roma hukuk sistemi gibi hukuku bölümlere ayırmaz ayrıca hukuk yaratıcısı olarak yargıçları görürler. Fakat gelişme ve teknolojinin getirdiği yenilikler yüzünden ortaya çıkan eksiklikler çıkarılan yasalarla giderilmeye çalışılmıştır. Hukuk fakültelerinde Common-law adıyla anılır. İslam hukuku Dinsel ilkelere dayanır ve hukuk olarak Kur'an görülür ayrıca çıkan bazı eksikliklerde Peygamberin sözleri ve davranışları (Sünnet) dikkate alınır. Kıyas (analoji) ve İcma (mahkeme içtihatları ve bilim adamlarının görüşleri) hukukun oluşumunda önemli paya sahiptir. Osmanlı İmparatorluğunda da uygulanan bu sistem 1926'da çıkarılan Medeni Kanun ile Türkiye'de son bulmuştur. Osmanlı imparatorluğunda uygulanan hukuk sistemi bir padişahın varlığından dolayı batıdaki gibi monarşik algılansa da şeyhülislamın bir padişahı görevden alabilme yetkisinin varlığı İslam hukukunun ne derece de uygulandığını gösterir. Sosyalist hukuk Rusya komünist devriminden sonra sosyalist ülkelerde uygulanan sistemdir. Daha çok ekonomik koşullara dayanır ve en önemli dayanağı mülkiyet hakkının kişilere değil topluma ait olmasıdır. Bireyler arasındaki özel hukuktan çok toplum çıkarları gözetilmiştir. Uluslararası hukuk Uluslararası hukuk bir devletin diğer bir devlet veya devletlerle veyahut bir devletin uluslararası örgütlerle ilişkilerini düzenleyen kamu hukuku dalıdır. Bir devletin ülkesinde vatandaşları arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarına “iç hukuk” denir. Bir devletin diğer devlet veya uluslararası örgütlerle ilişkilerini düzenleyen kurallar ise “dış hukuk”u meydana getirir. İç hukukta devlet üstün bir iradeye sahiptir. TÜRK HUKUK TARİHİ Türkler, Orta Asya’da geniş sahalara hükmeden ve büyük teşkilâtlar kuran bir millet olarak tarih sahnesine çıkmışlardır. Burada hemen şu hükme varmak mümkündür: Devlet kurmak, hiç şüphesiz kamu hukuku meydana getirmek demektir. Türklerin, sağlam ve değişmez hükümler ihtiva eden hem kamu hukukları hem de özel (aile) hukukları vardı. Hemen hemen bütün Türk topluluklarında, gerek kamu gerekse özel hukuka dair bütün kanunlara “töre” (törü) denmekteydi. Fakat onlar, töreyi hiçbir zaman yazılı hale getirmemişlerdir. Bundan dolayı, eski Türk hukukuna dair net, kesin, sağlam ve ayrıntılı bilgilere sahip değiliz. İlk Türk Devletleri olan Hun, Göktürk ve Uygurlar ile diğer Türk Devletlerinde halkın adil olarak yönetilmesi temel ilke olarak kabul edilmiştir. Gerektiğinde kurultay tarafından törede değişiklikler yapılırdı. Kağanın töre kurallarında değişiklik yapılmasını teklif etme hakkı vardı. Ancak bu teklif kurultay tarafından kabul edilirse yürürlülüğe girerdi. Kurultay oluşturan üyeler arasında halkında bulunması Türklerde yasama yetkisinin halk kurultay ve kağan arasında paylaşıldığını göstermektedir. Yasama yetkisinin kullanımında kurultayında önemli bir yeri vardır. Asya Hun devletinde kurultayda yapılan görüşmelerde son kararın Metehan’a ait olması buna örnektir. Türklerde kağanda dahil olmak üzere herkes töre hükümlerine uymak zorundadır; Töreye uymamak en büyük suç olarak görülmektedir. Türk Devletlerinde adalet sisteminin başında bulunan kağan ölüm dahil her türlü cezayı verirdi. Adli teşkilat yargu adı verilen siyasi meselelerle ilgilenen yüksek mahkeme ile adil suçlara bakan yerel mahkemelerden oluşurdu Osmanlı Devleti hukuk alnında kendisinden önceki Türk İslam devletleri gibi İslam hukukunu esas almıştır. Osmanlı hukukunun oluşumunda : İslam Hukuku Örfi Hukuk Fethedilen Yerlerin Mevcut Hukuku Bir bölgenin yönetiminde meydana gelecek köklü değişiklikler halkın yaşantısı ile vergi gelirlerini olumsuz etkileyeceğinden fethedilen yerlerin mevcut yasaları örfleri muhafaza edilirdi. Kanunnameler daha düzenli bir yargı mekanizması oluşturmak amacıyla şeyhülislam fetvasına dayanırdı. Osmanlı kanunnameleri düzenleyişi içeriği uygulama alanı vb. özelliklerine göre farklılıklar arz eder. Kanunnamelerin çeşitliliği ve yasal düzenlemelerin çokluğu Osmanlı hukuk sisteminin gelişmişliğini göstermektedir. KANUNNAMELER 1)UMUMİ KANUNNAMELER KANUNNAME-İ ALİ OSMANİ CEZA ,TIMAR SİSTEMİ REAYA MALİ VERGİLER VB. İÇERMEKTEDİR. TEŞKİLAT KANUNNAMELERİ DEVLETİN İDARE ORGANLARI,PROTOKOL ESASLARI DEVLET MEMURLARININ İDARE SUÇLARINA AİT HÜKÜMLERİ İÇERMEKTEDİR. 2)HUSUSİ KANUNNAMELER ÖZEL ASKERİ GRUPLARA AİT KANUNNAMELER KAPIKULU, EYALET ASKERLERİ DONANMA VE YARDIMCI KUVVETLER SOSYAL GRUPLARA AİT KANUNNAMELER İKTİSADİ GRUPLARA AİT KANUNNAMELER MADENCİ, PAZAR YERLERİ,ÇİFTÇİLERE YÖNELİK HAZIRLANMIŞTIR. SAVAŞ ESİRİ OLARAK ALINIP SONRA DA HASLARDA İSTİHDAM EDİLEN VE İLMİYE SINIFI İLE İLGİLİ KANUNNAMELER 3)FERMAN BERAT VE YASAKNAME TARZINDAKİ KANUN HÜKÜMLERİ FERMANLAR BERATLAR PADİŞAHIN HERHANGİ BİR KONUDA TUĞRA VEYA NİŞANINI TAŞIYAN YAZILI EMİRLERDİR. OSMANLI DEVLETİNDE BİR GÖREVE ATANAN AYLIK BAĞLANANSAN NİŞAN VEYA AYRICALIK VERİLEN KİMSELER İÇİN ÇIKARILAN PADİŞAH BUYRUĞUDUR. YASAKNAMELER İDARİ,ASKERİ VE MALİ KONULARLA İLGİLİ KURALLARIN ÇİĞNENMESİ HALİNDE UYGULANACAK CEZALARI İÇERMEKTEDİR. 4)SANCAK KANUNNAMELER •KANUNNAME İ ALİ OSMANİYE AİT HÜKÜMLERİN EYALET VE SANCAKLARA UYARLANMIŞ HALİDİR. 5)MİRİ ARAZİ VE TIMAR NİZAMINA AİT KANUNLAR •DEVLET HAZİNESİNE AİT ARAZİNİN KULLANIMI VE NİTELİĞİYLE İLGİLİ HÜKÜMLER BU KANUNLARLA DÜZENLENİR. 6)ADALETNAMELER DEVLET MEMURLARININ GÖREVLERİNİ KÖTÜYE KULLANMALARI VE KANUNLARA AYKIRI HAREKET ETMELERİ DURUMUNDA ,HALKI ZULME KARŞI KORUMAK AMACIYLA YAYINLANMIŞTIR. FRANSIZ İHTİLALİNİN ÖZELLİKLERİ • 1789'da Fransa'da çıkan ihtilal, önce Avrupa'ya sonra da bütün dünyaya yayıldı. • Fransız ihtilaliyle ortaya çıkan milliyetçilik ve özgürlük düşüncesi, bağımsızlık duygularının güçlenmesine neden oldu. • Milliyetçilik düşüncesi, bütün Avrupa ülkelerini etkiledi. • "Her milletin, kendi devletini kurup kendi kendini yönetmesini öngören milliyetçilik akımı, imparatorlukların yıkılmasına neden oldu. • Yeni milli devletler kuruldu. 1. Dünya Savaşı sonucunda birçok imparatorluk yıkılıp yerine milli devletler kurulmuştur. • Fransız ihtilali ile yaygınlaşan eşitlik, özgürlük, adalet gibi kavramlar devlet ve toplum hayatına girdi. • İnsan hakları ve laiklik devlet sisteminde yer almaya başladı SENEDİ İTTİFAK (29 Eylül 1808) • İlk defa padişah ayanların varlığını istemeyerek de olsa resmen kabul etmiştir. • Padişahın otoritesi sınırlandırılmıştır. • Sultan 2. Mahmut döneminde ki hukuki düzenlemeler Tanzimat dönemine zemin hazırlamıştır. • Medeni hukuk kavramı bu dönemde sistemimize girmiştir. • 2. Mahmut müsadereyi kaldırmıştır. • Ceza kanunnamesini çıkarmıştır. İlk kez bu kanunlarda rüşvetle ilgili hükümler yer almıştır. Tanzimat dönemi Hukuk tarihimiz bakımından önemi resepsiyon tanzimatla başlamıştır. Tanzimat fermanı (3 Kasım 1839) ile gerçekleştirilecek en önemli ilkeler: • Can, ırz, mal güvenliği • Vergi toplama yöntemlerinin düzeltilmesi • Askerliğin belli bir süre ile sınırlandırılması. Böylece padişahlara tanınan mutlak bir hak olan örfi ceza verme yetkisi kalkmakta, cezaların kanuna ve şeriata uygun olarak mahkemelerce verilmesi kararlaştırılmakta. Hukuk kurallarının hazırlanması belli kurullara bırakılmakta, padişahın yalnız onama yetkisi saklı tutulmaktadır. ISLAHAT FERMANI ( 1856 ) 1- Tanzimat fermanı ile değişik din ve mezheplerdeki bütün tebaaya verilen teminât, bu fermanla yenilendiğinden, bunların uygulaması için gerekli tedbirler alınacaktır. 2- Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar kânun önünde eşit olacaklardır. 3- Patrikhanelerde yeni meclisler kurulacak ve bu meclislerin verecekleri kararlar Baba-i âlî tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecektir. 4- Patrikler kayda-i hayat şartıyla bu makama seçileceklerdir. 5- Cemâatlerin ruhanî reislerine verdikleri ceviz ve av âidât tamimiyle kaldırılarak hepsi maaşa bağlanacaktır. 6- Şehir ve kasabalarda bulunan azınlıklara ait kilise, manastır, mezarlık, okul ve hasta hâne gibi yerlerin tamir veya yeniden yapılmasına izin verilecektir. 7- Hiç kimse din değiştirmeye zorlanmayacaktır. 8- Devlet hizmetlerine, askerlik görevine ve okullara bütün tebaa eşit olarak kabul edilecektir. 9- Irk, din, dil, farkı gözetilmeyecek ve hiç bir mezhebe diğerine üstün sayılmayacaktır. 10- Bütün toplumlar okul açabilecektir. 11- Hangi uyruktan olursa olsun her vatandasın eşit ve serbest şekilde ticâret ve ekonomik girişimlerde bulunması sağlanacaktır. 12- Müslümanlar ile gayr-i Müslimler arasındaki dâvaları görmek üzere, karışık mahkemeler kurulacaktır. 13- Yabancı devlet ile yapılacak antlaşmalar gereğince yabancılar da Osmanlı Devleti sınırlan içerisinde mülk sahibi olabileceklerdir. 14- Her cemâatin ruhanî reisiyle, devlet tarafından bir sene müddetle tâyin edilecek birer meç’ mumu, bütün tebeayi ilgilendiren meselelerde Meclis-i valeyi ah kâm-i adliye müzâkerelerine iştirak ettirilecektir I.MEŞRUTİYET ( 23 ARALIK 1876 ) (KANUN-İ ESASİ) ( İLK ANAYASA ) Önemi : · Osmanlı Devletinde ilk kez rejim değişikliği oldu. · Tüm azınlık guruplara parlamentoda temsil hakkı tanınmıştır. · Osmanlı halkı ilk kez yönetime katılma, seçme ve seçilme haklarına kavuşmuştur. · Osmanlı Devletinde ilk kez Anayasal Düzen kuruldu. · Osmanlı Parlamentosu ; Padişahın seçtiği üyelerden oluşan Ayan Meclisi ve Halkın seçtiği milletvekillerinden oluşan millet Meclisi olarak iki meclisten oluşmuştur. · Hıristiyanlardan 44, Yahudilerden ( Musevilerden ) 4, Müslümanlardan 71, (Toplam 119) ve Padişahın belirlediği 26, ayandan oluşmuştur. Meclis başkanlığına Ahmet Vefik Paşa seçilmiştir. Not : 1877-78 Osmanlı – Rus Savaşının başlaması üzerine, meclisin uyumlu çalışmadığı gerekçesiyle II.Abdülhamit, parlamentoyu dağıtarak, Meşrutiyet rejimini yürürlükten kaldırmış, 30 yıl boyunca sıkı, baskıcı bir yönetim izlemiştir. İstanbul Konferansı sırasında hazırlanan ve 23 Aralık 1876 tarihinde I. Meşrutiyetin ilan edilmesini sağlayan, Osmanlı Devleti'nin Avrupa tarzında yaptığı ilk anayasa niteliği taşıyan kararlara Kanuni Esasi adı verilmiştir. Kanuni Esasi ile Meclisi Mebusan'da Müslüman vekillerin yanı sıra azınlıklara da vekillik yetkisi vererek ülke bütünlüğünü korumaya çalışmıştır. Mecliste azınlıkların olumsuz ve ulaşılmaz tutumları kargaşaların çıkmasına sebebiyet vermiştir. Kanuni Esasi'nin Türk tarihindeki önemi 1. Türk tarihindeki ilk anayasadır. 2. Halk ilk kez hükümdarın yanında yönetime iştirak etmiştir. 3. Halk ilk kez seçme, seçilme ve temsil edilme hakkına kavuşmuştur. 4. Devletin şekli, yasama, yürütme, yargılama ilkeleri ve vatandaşlık haklarını düzenleyen ilk kanundur. 5. Polonya, Belçika, Prusya anayasalarından yararlanılarak hazırlanmıştır. 6. Tarafsız ve yasa dili ile kaleme alınmıştır. Yazımında hukuki terminoloji kullanılmıştır. 7. Halk oylamasına sunulmadığından, İtaya ve Fransa anayasaları gibi ferman anayasalar sınıfına dahil edilmiştir. II.MEŞRUTIYET ( 24 TEMMUZ 1908 ) II.Meşrutiyetle birlikte İttihat ve Terakki Partisinin karşısına ” Ahrar ” partisi kurulmuştu. Parti Meşrutiyet rejimine karşı tavır izlemekteydi. Sonuçta İstanbul’da 31 Mart Olayı ( 13 Nisan 1909 ) dediğimiz ayaklanma çıktı. Önemi : Osmanlı Devletinde rejime karşı çıkan ilk ayaklanmadır. Bu ayaklanmayı merkezi Selanik’te bulunan “Hareket ordusu” bastırdı. Ordunun komutanı Mahmut Şevket Paşa, Kolağası ( Kurmay başkanı) M. Kemal’di. Sonuçları : ·Hareket ordusu isyanı bastırdı, İstanbul’da düzen yeniden sağlandı. ·II. Abdülhamit ayaklanmayı bastırmadığı, hatta ayaklanmada rolü olduğu gerekçesiyle tahttan indirilerek yerine V. Mehmet Reşad tahta geçirildi. ·Anayasada bazı demokratik değişiklikler yapılarak, Padişahın yetkileri sınırlandırıldı. ·Karışıklıklar tam olarak önlenemedi. Anayasa hukuku Tanzimat ve ıslahat fermanları vatandaşlara temel hak ve güvence veren anayasal nitelikli belgelerdir. Zimmilere tanınan asker olmama ayrıcalığı hukuksal olarak ortadan kalktı. İslam hukukunda dinden dönene ölüm cezası verilirdi ancak bu 1844 yılında kalktı. 1876 kanuni esasi hazırlanırken Belçika ve Prusya anayasalarından etkilenildi. 1876 anayasasının en önemli özelliği Fransız ihtilali ile batıda yayılan özgürlük, eşitlik gibi yeni kavramlardan ve anayasal hareketlerden kuşkusuz çok etkilenmiş olması ve medeni milletler seviyesine gelme özleminin vurgulanmış olmasıdır. 1908 yılında ikinci meşrutiyet ile anayasa köklü değişikliklere uğradı. Birinci meşrutiyet döneminde yapılan özgürlük mücadelesi Türk toplumunda ilk kez çeşitli ama hepsi meşrutiyeti isteyen fikir akımlarının dogmasına yol açarken, ikinci meşrutiyetle ilk kez kadının eğitimi ve hakları ile laiklik kavramları basın yoluyla Türk toplumunda çok yetersiz olsa da tanıtılması Türk devrimi ve demokratik düzen için önemli hazırlık olmuştur. Türk Toplumundaki Anayasal Düzenlemeler ve Anayasalar • • • • • 1876 KANUN-I ESASİ 1921 TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU 1924 TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU 1961 ANAYASASI 1982 ANAYASASI Teşkilatı Esasiye Kanunu 20 Ocak 1921 Anayasası (Teşkilatı Esasiye Kanunu) TBMM'nin açılmasıyla yeni Türk devleti kurulmuştu Bu nedenle yeni bir anayasaya ihtiyaç vardı Yeni Türk devletinin ilk anayasası 20 Ocak 1921'de Iİnönü Savaşı'nın kazanılmasının ardından yapılmıştır 1921 Anayasası’nın Esasları 1.Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir 2 Yasama, yürütme ve yargı güçleri Meclis’e aittir (Güçler Birliği) 3 Din ve şeriat işlerini yürütmek TBMM’nin görevidir (ilk anayasa laik değildir) 4 Padişah ve halifenin geleceği meclisin vereceği karara göre olacaktı Amaç, padişah ve hilafet yanlıları arasında ikilik çıkarmamaktı Özellikleri •Osmanlı İmparatorluğunun yerine yeni bir devletin kuruluşunu hukuki ve siyasi yönden belgelemiştir • Ulusal egemenliği esas kılan ve egemenliğin Osmanlı Devleti’nde Türk ulusuna geçtiğini belgelemiştir • TBMM’nin kuruluşunu yasal hale getirmiştir •Demokratik ve ihtilalci karaktere sahiptir •Olağanüstü koşullarda hazırlandığı için kısa ve özet halinde hazırlanmıştır •İlk defa meclis hükümeti sistemi benimsenmiştir • Devletin resmi dini belirtilmemiştir • Amasya Genelgesi’nden itibaren gelişen ruha resmi bir kimlik kazandırmış ve önderlik etmiştir Not: 1921 Anayasası 1924 tarihinde yürürlükten kalkmıştır 1924 TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU 1.Madde: Devletin Yönetim şekli Cumhuriyettir. 2.Madde: Türk Devleti'nin dili Türkçe, başkenti Ankara'dır. (1923'te başkent olmuştur.) 3.Madde: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu egemenliğin tek temsilcisi TBMMdir. Hükümet sistemi yerine kabine sistemi getirilmiştir. 1928 yılında "Devletin dini İslamdır." ibaresi çıkarılmıştır. 1930 yılında seçme ve seçilme hakkı kadınlara tanınmıştır. 1937 yılında laiklik ilkesi anayasaya girmiştir. – Kamu Hürriyetleri: Tabii Hak ilkesi kabul görmüştür. Bu ilke ile hürriyetin tanımı yapılmış ve sınırı çizilmiştir. Denetim mekanizmansın yokluğu dolayısıyla meclis tarafında sıkça çıkarılmıştır. –Çoğunlukçu demokrasi anlayışına sahiptir. – 1946 yılından itibaren çok partili siyasi hayat kabul edilmiştir. – 1946 yılından itibaren tek dereceli seçim sistemi benimsenmiştir. – Parlamenter sistemin ayırıcı özelliği; yürütme organın, yasama organından kaynaklanması ve ona karşı sorumlu olması. 1961 ANAYASASI • Rejimin Atatürk ilke ve İnkılâpları, Milli Egemenlik ve meclisin üstünlüğü ilkelerine dayanması esastır. • Güçler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; Yasama yetkisi; TBMM ve Cumhuriyet Senatosuna, Yürütme yetkisi; Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna, Yargı yetkisi ise; bağımsız mahkemelere verilmiştir. • Cumhuriyet Senatosu oluşturuldu • Parlamenter sisteme geçildi. • Cumhurbaşkanlığı süresi 7 yıldır. Bir kişi bir defa Cumhurbaşkanı olur. Cumhurbaşkanının meclis içinden seçilmesi zorunludur. • Anayasa’nın üstünlüğü ilkesi kabul edildi. Böylece 1961 anayasası ile kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemek amacıyla Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. (Anayasa Mahkemesi, 1961 Anayasası'nın en önemli yenilikleri arasındadır). • Devlet iktidarı, kuvvetler ayrılığı ilkesiyle sınırlandırılmıştır. • Çoğulcu toplum yapısı geliştirilmiştir. Bu anlamda 1961 Anayasası siyasi partileri demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olarak nitelemiş; işçilere ve kamu görevlilerine sendika kurma hakkı, toplu sözleşme ve grev hakkı, herkese önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı tanımıştır. • Temel haklar genişletilmiştir • Sosyal devlet ilkesi kabul edilmiştir. • 1961 Anayasası'nda da devletin şekli olarak Cumhuriyet kabul edilmiştir. Ancak Cumhuriyet’in nitelikleri 1924 Anayasasından farklı düzenlenmiştir. 1924 Anayasasında cumhuriyetin nitelikleri olarak, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, inkılapçılık sayılmıştır. Oysa 1961 Anayasası'nda bu altı ilkeden halkçılık, inkılapçılık ve devletçilik yer almamıştır. Atatürk’ün Milliyetçilik ilkesi ise “Türk Milliyetçiliği” olarak kabul etmiştir. • 1961 Anayasa da insan haklarına saygılı devlet ,demokratik devlet, sosyal devlet ve hukuk devleti gibi yeni temel ilkeleri kabul etmiştir. Bu ilkelerden hukuk devleti gibi bazılarının temelleri önceki anayasamızda da vardır. Oysa sosyal devlet ilkesi tamamen bu anayasa ile benimsenmiştir. • Hakimlerin bağımsızlıklarını sağlamak üzere “Yüksek Hakimler Kurulu” getirilmiştir. • Bu Anayasa ile Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Uyuşmazlık Mahkemesi gibi yüksek mahkemeler tek tek düzenlenmiştir. 1982 Anayasası’nın Özellikleri 1. Yürütme organı güçlendirildi. 2. Cumhuriyet senatosu kaldırıldı. 3. Meclis 400 üyeden oluşmaktadır. 4. Türk ve Tarih kurumları birleştirildi. 5. Milletvekilleri beş yılda bir Cumhurbaşkanı da yedi yılda bir seçilecek. 6. Kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsendi. 7. Ayrıntılı düzenleme var. 8. Mecliste karar almak kolay. 9. Katılımcı demokrasi var. 10. Diyanet işleri başkanlığı kuruldu. 1982 Anayasasının Özellikleri: • • • • • • • • Daha ayrıntıcıdır. Geçiş dönemi öngörmüştür. Bir defaya mahsus olarak Cumhurbaşkanlığı seçimi halka yaptırılmıştır. Katı ve serttir. Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanlığı onayı şartı ilk kez getirilir. Milli Güvenlik Konseyinin düzenlediği kanunların anayasaya aykırılığı iddia edilemez. 2001 değişiklikleriyle çıkarılmıştır. Otoritenin ağırlığı artmıştır. Kamu yararının, kişilerin yararından önce geldiği düşüncesi ve anarşi kaygıları sebebiyle hak ve hürriyetlerde sınırlamalara gidilmiştir. Güçlü devlet, otoriter idare kavramları ön plana çıkmıştır. Yürütme organı güçlendirilmiştir. Cumhurbaşkanı makamı güçlendirilmiştir. Siyasi karar alma mekanizmalarındaki tıkanıkları giderici hükümler getirilmiştir. Daha az katılımcı bir demokrasi modelini benimsemiştir. Siyasi partilerin kadın ve gençlik kolu gibi ayrıcalık yaratan yan kuruluşları meydana getirme yasaklanmıştır. 1995 değişiklikleriyle hepsi çıkarılmıştır. Seçim dönemi 5 yıla çıkartılır. Nitelikleri 1. Atatürk milliyetçiliği 2. Demokratik devlet 3. Laik devlet 4. Sosyal devlet 5. Hukuk devleti 6. İnsan haklarına saygılı Toprak hukuku 1858 tarihli arazi kanunnamesi. İslam hukukunun toprak mülkiyeti konusunda kurallarına dayanarak eylemsel durumu tanımak ve toprakla ilgili hukuksal karışıklığa son vermekten başka bir yol güdülmemiştir. İslam hukuku ve örfi hukuk tekniğine uyularak yazılmış ve belli bir sisteme bağlanmıştır. • Arazi-i memluke: bu topraklara mülkiyet yoluyla tasarruf edilir sahiplerinin yer üzerinde mülkiyet hakkı vardır. • Arazi-i miriyye: mülkiyeti devlete tasarruf hakkı özel kişilere ait olan topraklardır. • Arazi-i mevkufe: vakfedilmiş topraklardır. • Arazi-i metruke: kamunun yararlanmasına bırakılan toprak çeşididir. İkiye ayrılır. Umumi tüm topluluğa yararı olan yerler, hususi yani köy ve kasaba halkına bırakılan yerler. Örneğin otlaklar. • Arazi-i mevat: kimsenin mülkiyet ve tasarrufunda olmayan ve belli bir amaca da tahsis edilmeyen yerleşme merkezlerinden uzakça yerler. Medeni kanunumuzun yürürlüğe girmesiyle miri araziye ilişkin hükümler ilga edilmiş ve miri arazi fiilen mutasarrufların mülkü haline dönüşmüştür. Araziler zilyetleri adına iktisabı zamanaşımı yolluyla mülk olarak tescil edilmişlerdir. Genel Hukuk Toplum halinde yaşamak zorunda olan insan, her an diğer insanlar ile ilişki içindedir. Bu ilişki ailede başlar, yaşam boyunca devam eder. Ancak toplum rastgele bir araya gelerek yaşayan insanlardan kurulmuş kalabalık bir sürü değildir. Toplumsal yaşamın belli bir düzende akıp geçmesi için kişilerin gerek birbirleriyle, gerekse toplumla olan ilişkilerinde, bir takım kuralların bulunması gerekir. Kuralsız bir insan topluluğu düşünmek mümkün değildir. Toplumda herkesin keyfi hareket etmesi kargaşa doğurur. Kargaşanın olduğu yerde yaşam çekilmez hale gelir. Çünkü herkesin her istediğini yapabileceği bir yerde, kimse istediğini yapamaz. Dolayısıyla insan toplulukları bir düzen ve kurallar çerçevesi içinde yaşamak zorundadır. Toplumsal yaşam kuralları adı verilen bu kurallar sayesinde her an birbirleriyle ilişki içinde olan insanların yaşamları düzene girmiş olur. Toplumsal yaşam kuralları, ‘Toplum halinde yaşayan insanların huzur ve güven içinde bulunabilmeleri için uymak zorunda oldukları görev ve yükümlülüklere’ denir. Bu kurallar toplum halinde yaşayan insanların davranışları hakkında bir takım istek ve yasakları içerdiğinden, kişilerin diledikleri gibi hareket etmelerini kısıtlar. Ancak bu kısıtlamalar hem kişinin hem de toplumun yararınadır. Bu kuralların koymuş oldukları emir ve yasaklara uygun bir şekilde davranmamız gerektiği, aksi takdirde bir takım tepkilerle karşılaşacağımızı biliriz. Toplumsal yaşamı düzenlemekte olan kurallara uygun biçimde davranmadığımız takdirde, karşılaşacağımız tepkiye yaptırım (müeyyide) denir. Bizleri toplumsal yaşam kurallarının emirlerine uygun biçimde davranmaya ve onların yasakladıklarından kaçınmaya zorlayan da yaptırımla karşılaşmak korkusudur. Hukukun Temel Kavramları Toplumsal Kurallar Din Kuralları Tanrı tarafından konulduğuna ve peygamberler aracılığıyla insanlara ulaştırıldığına inanılan bir takım emir ve yasaklardır. Din kurallarına uyulduğu zaman sevap uyulmadığı zaman ise günah işlenmiş sayılır. Yaptırımı (müeyyidesi) manevidir. Örneğin günahkar sayılmak. Teokratik devlet ve laik devlet nedir? Teokrasi dine dayalı yönetim biçimini tanımlamak için kullanılan terim (Dinerki). Teokrasi ile yönetilen ülkelerde hukuk sistemi dine dayandırılması gerekir, hukuki kararların en yüksek mercii bir tür ruhban sınıfıdır. Teokrasi İle Yönetilen Ülkeler Endonezya, Suudi Arabistan, İran gibi ülkeler bu yönetim biçimiyle yönetilir. Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Ahlak Kuralları İnsanların kendilerine ve diğer insanlara karşı olan görev ve sorumluluklarını düzenleyen davranış kurallarıdır. İyi huy ve davranışlardır. Yaptırımı manevidir. Örneğin toplum tarafından ayıplanma, dışlanma Herkesin iyiliğini isteme Sübjektif (Kişisel ) Ahlak Kuralları İnsanların kendilerine karşı olan ödev ve sorumluluklarını düzenleyen kurallardır. Objektif (Toplumsal) Ahlak Kuralları İnsanların diğer insanlara karşı olan ödev ve sorumluluklarını düzenleyen kurallardır. Örf ve Adet Kuralları Toplum içindeki insanların uzun zamandan beri yaptıkları, kendiliğinden ortaya çıkan ve toplumun uygulanmasını zorunlu saydığı ortak davranış kurallarının tümüdür. Yaptırımı manevidir. Örneğin kına gecesinin düzenlenmesi, çeyiz, nevruz Görgü Kuralları Aynı çevrede yaşayan kişilerin benimsediği ve kişilerin diğer insanlarla karşılaştıkları zaman takınmaları gereken tavırları, konuşma selamlaşma, yeme, içme tarzları, düğün ve benzeri törenlerdeki davranışları gösteren kurallardır. Yaptırımı manevidir. Görgüsüz, saygısız, kaba olarak nitelendirilme Hukuk Kuralları Toplum halinde yaşayan insanların birbirleriyle devletle olan ilişkilerini, haklar ve yükümlülükler çevresinde düzenleyen kurallarını tümüdür. Yaptırımı maddidir. Hukuk kurallarını sosyal hayatı düzenleyen diğer kurallardan ayıran en önemli özellik, hukuk kurallarını maddi yaptırım ile desteklenmiş olmasıdır. Hukuk kuralların özellikleri • • • • • • • Sosyal hayatı düzenler Maddi yaptırımlıdır Uyulması zorunlu olan kurallar bütünüdür. Herkes için gerekli ve zorunludur. Hukuk kuralları objektiftir, Geneledir, herkese hitap eder. Devlet güvencesi altındadır. YAPTIRIM (MÜEYYİDE) Sosyal hayatı düzenleyen kurallara uyulmadığında karşılaşılan tepkidir. Hukuk kurallarının yaptırımları • Yaptırım(müeyyide) herhangi bir hukuk kuralının koyduğu emir ve yasaklara uygun davranmama onun yap dediğini yapmama veya yapma dediğini yapma dediğinde karşılaşılacak tepkidir. • Hukuk kurallarının yaptırımları maddidir. • Yaptırımın maddi olması demek, bir hukuk kuralına aykırılık halinde devletin, kamu gücünü kullanarak hukuk kurallarını ihlal eden kimsenin bu aykırı davranışın sonucuna katlanmasını sağlamasıdır. Yaptırım, herhangi bir kuralın koymuş olduğu yasak ve emirlerine uygun surette hareket etmeme,yap dediğini yapmama ve ya dediğini yapma halinde karşılaşacak tepkidir. CEZA • Devlet tarafından konulan ve suç olarak belirlenen davranışları yapanların karşılaşacakları yaptırımlardır. • Kamu hukuku dallarından birisi olan ceza hukukunun konusuna girer ve devlet tarafından kamu gücü kullanılarak yerine getirilir. • Kasten adam öldürme suçunu işleyen bir kimsenin bu fiiline karşı devlet tarafından konulan müeyyide müebbet hapis cezasıdır. Mahmut geçerli bir rızaya dayanmaksızın Recep’ten organ satın almıştır. Türk ceza kanununda organ ve doku ticareti olarak ifade edilmiş bu suçtan dolayı Mahmut 7 yıl hapis cezası almıştır. Örneğimizde Mahmut suç İşlediği için ceza yaptırımı ile karşılaşmıştır. Ceza türleri • Hapis cezası • Disiplin cezası • Para cezası • Kamu hizmeti cezası CEBRİ İCRA • Borcunu yerine getirmeyen kimsenin, o borç ilişkisinin alacaklısı tarafından devlet gücü kullanılarak borcunu yerine getirmeye zorlanmasıdır. • Kamu hukuku dallarından birisi olan icra hukukunun yaptırımıdır. • Bir miktar borcu olan kimsenin bu borcunu zamanında ödememesi sebebiyle alacaklısının devletin icra organları vasıtasıyla borçlunun malını haczettirmesi, sattırması ve satış parasından alacağına kavuşması. Yoksulluğa düşmüş annesine bakmakla yükümlü olan bir kimse, nafakayı ödemez ise devletin yetkili makamları bu yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlar. Devlet zoru ile nafakanın ödettirilmesi cebri icra yaptırımına örnektir. TAZMİNAT • Bir kimsenin hukuka aykırı olan fiiliyle başka bir kimseye zarar vermesi sonucu ortaya çıkan bu zararın ödenmesine mahkûm edilmesine yönelik yaptırımdır. • Özel hukuk yaptırımlarından birisidir. MADDİ TAZMİNAT Verilen zarar maddi nitelikte ise zararı veren kişi maddi tazminatla karşı karşıya kalır. MANEVİ TAZMİNAT Verilen zarar manevi nitelikte ise zararı veren kişi manevi tazminatla karşı karşıya kalır. Arızalan kamyonunu onardığı sırada kimliği belirsiz bir kişinin kullandığı aracın çarpması sonucu ölen şoförün yakınları işverenin aracın periyodik bakımlarını yaptırmadığı sebebiyle kusurlu olduğu için işverene tazminat davası açabilir. İDARİ İŞLEMDE İPTAL • Hukuk kurallarına aykırı olarak yapılan idari işlemin yargı kararlarıyla ortadan kaldırılmasıdır. • Kamu hukuku dallarından biri olan idare hukukunun yaptırımıdır. • Usulüne aykırı bir şekilde belediyenin kamulaştırdığı bir arazi ile ilgili olarak arazi sahibinin idare mahkemesine dava açması ve davayı kazanıp kamulaştırma işlemini iptal ettirmesi HÜKÜMSÜZLÜK Bireyler arasındaki hukuki işlemlerin, kanunun öngördüğü şekilde ya da kanuna aykırı olarak yapılması halinde karşılaşılacak yaptırım türüdür. YOKLUK • Hukuki işlemlerin kanunun belirttiği kurucu unsurlardan birine uyulmadan yapılması halinde bu işlemin hiç yokmuş gibi, hiçbir sonuç doğurmaması olayıdır. • Sakat işlem hukuken hiç doğmamış sayılır. • Sakat olan işlem için mahkemenin karar vermesine gerek yoktur. • Hukuki işlemin kurucu unsurlarından birinin eksik olması yokluğa sebeptir. • Hukuki işlem hiç yapılmamış sayılır. Örnek Kişilerin nasıl evlenecekleri kanunla belirtilmiştir. Sadece dini nikah ile yaşayan çiftleri hukuk düzeni evli saymaz. Bu evlilik yok sayılır. Burada eksik olan kurucu unsur evliliğin resmi evlendirme memurunca yapılmamasıdır. Hukuk aleminde hiçbir şekilde doğmayan bu evlilik için geçersizliğin mahkeme tarafından tespit edilmesine gerek yoktur. İki aynı cinsten kişinin evliliği yok hükmündedir. BUTLAN Hukukta iki çeşit butlan vardır. Mutlak Butlan : Bir hukuki işlemin kanunda aranan kurucu unsurlara sahip olmasına rağmen kanunun emredici hükümlerine aykırı olmasındır. Hukukun aradığı ve emrettiği şekle uygun yapılmadığı için yapılan hukuki işlemin başından beri geçersiz sayılmasıdır. • Bir hukuki işlemin mutlak butlanla geçersiz sayılması için mahkemenin karar vermesi gerekir. • Butlan davası herkes tarafından açılabilir ve hakim tarafından doğrudan doğruya dikkate alınabilir. • Hukuksal işlemlerin, hukukun emredici hükümlerine, genel ahlak ve adabı, kişilik haklarını, kamu düzenini ihlal etmeleri durumu kesin hükümsüzlüktür (mutlak butlan) • Örneğin akıl hastalığı olan kişinin evliliği mutlak butlan ile sakattır. • Medeni kanuna göre üçüncü dereceye kadar kan hısımların yani bir kimsenin dayı, amca, hala ve teyzesi ile evlenmesi yasaktır. Kanunun emredici hükümlerine aykırı şekilde böyle bir evlilik yapılmışsa bu baştan itibaren geçersizdir. • Nispi Butlan : bir hukuki işlemin, kanunda aranan kurucu unsurlara sahip ve kanunun emredici hükümlerine uygun ancak işlemi yapan iradede sakatlık olması durumudur. • Sakatlık ve noksanlık giderildiği taktirde hukuki işlem geçerli sayılır ve uygulanır. • Örneğin evlilik mukavelesine sarhoş edilerek imza attırılan birinin evliliği nispi butlan ile sakattır. • Bir tekstil firması kumaş toptancısına gönderdiği faksta 1000 top kumaş yazacağına 10.000 top kumaş yazarak irade ile beyan arasında uygunluğun doğmasına sebep olmuştur. Tekstil firması hatasına dayanarak bir yıllık süre içinde sözleşmesini feshederek başından itibaren geçersiz hale getirebilir. • Ayırt etme gücünden yoksun kişiler • Kişilik haklarının ihlali • Hukuk ve ahlaka aykırılık • Hile • Olanaksızlık Bunların hepsi BUTLAN sebebidir. HUKUKUN AMAÇLARI ve KAYNAKLARI Hukukun Amaçları 1. Toplumsal güven ve güvenliği sağlamak 2. Toplumsal düzeni sağlamak 3. Toplumsal ihtiyaçları karşılamak 4. Toplumsal eşitliği sağlamak 5. Adaleti gerçekleştirmek 6. Barışı sağlamak 7. Özgürlüğü sağlamak Hukuk Kurallarının Temel Nitelikleri 1. Genellik 2. Soyutluk 3. Kişilik dışı olma 4. Süreklilik 5. Yaptırıma dayalı olma 6. Olumlu yada olumsuz buyruk taşıma Hukuk Kurallarının Kaynakları 1.Emredici Hukuk Kuralları • Kendilerine mutlak şekilde uyulması zorunlu olan kurallardır. • Bireyler aksini kararlaştıramaz. • Bireyler bu kuralların aksine sözleşme yapamazlar ve bu kuralların aksine davranışlarda bulunamazlar. • Bu kurallara aykırı yapılan işlemler hükümsüzdür. • Emredici hukuk kurallarının konulma nedeni; – Kamu düzenini – Genel ahlakı ve – Zayıfları kurumaktır. • Örneğin Türk Medeni Kanunu’nun ‘Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez’ hükmü emredici nitelik taşır. • Ergenlik 18 yaşının doldurulması ile başlar. • Bir kişinin aynı anda birden fazla yerleşim yeri olamaz. • Yapamaz edemez gibi hükümler içerir. 2.1. Tamamlayıcı Hukuk Kuralları • Tarafların aksini kararlaştırabildikleri hükümlerdir. • Hukuk kurallarının bir kısmı da bireylerin beyanlarının, açık olmaması durumunda nasıl anlaşılması, nasıl bir anlam verilmesi gerektiğini belirlemeye yarar. • Örneğin bir borç ilişkisinde taraflar ödenecek olan faiz oranını kanuni faiz oranından daha farklı olarak tespit edilebilir. Fakat böyle bir tespit yapılmamışsa tamamlayıcı hüküm devreye girer ve kanuni faiz oranı uygulanır. 2.2. Yorumlayıcı Hukuk Kuralları Tarafların bir hukuki işlemde kullandıkları ve anlamını açıklamadıkları hususları veya bir kimsenin beyanını ya da davranışını yorumlamaya yarayan kurallardır. Örneğin borçlar kanununa göre «borcun ödenmesi gereken gün için bir ayın başı veya sonu gibi tabir kullanılmışsa bundan ayın birinci veya sonuncu günü anlaşılır» denilerek sözleşmenin maddesi yorumlanmıştır. 3. Tanımlayıcı Hukuk Kuralları • Bazı hukuk kuralları bir hukuksal durumu kavramı veya deyimi tarif ederler bunların unsurlarını gösterirler. Bunlara tanımlayıcı hukuk kuralları denir. • Medeni Kanun’a göre «Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur» hükmü nişanlanmayı tanımlamıştır. • Nitelikleri bakımından en çok 30 işgünü süren işlere süreksiz iş denir. Hukukta Boşluk Türleri 1.Kanun Boşluğu Kanunda Somut olaya uygulanabilir bir hükmün bulunmaması halinde ortaya çıkan durumdur. 1.1. Kural İçi Boşluk Kanun koyucu tarafından bilerek ve isteyerek bırakılan boşluktur. Hakim takdir yetkisini kullanarak bu boşluğu doldurur. 1.2. Kural Dışı Boşluk Kanun koyucu tarafından istenmeden bilinçsizce bırakılan boşluktur. ve 2. Hukuk Boşluğu Bir somut olaya uygulanacak yazılı veya yazılı olmayan herhangi bir hukuk kuralının bulunmaması durumudur. Hakim somut olayda karşılaştığı bir hukuk boşluğunu hukuk yaratarak doldurur. HUKUKUN DALLARI HUKUKUN DALLARI KAMU HUKUKU Kamu Hukuku: Kişilerin devletle veya devletin bir başka devletle olan ilişkilerini düzenler. !Kişi ile devlet arasındaki ilişkilerde devlet üstün durumdadır. Yani eşitlik yoktur. Kamu hukuku ilişkisi tek taraflı olup devlet, iradesini açıklamakla hukuki ilişki ortaya çıkar. Devlet aldığı kararları kendisi tek taraflı olarak resen icra edebilmektedir. Kamu Hukuku Dalları: • Anayasa Hukuku • İdare Hukuku • Ceza Hukuku • Devletler Genel Hukuku • Vergi Hukuku • Yargılama Hukuku • İcra İflas Hukuku ANAYASA HUKUKU • Kişi hak ve hürriyetleri ve bunların güvence altına alınmasını, • Devletin şekil ve teşkilatlanmasını • Devletin yasama yürütme ve yargı organlarının işleyişini düzenler. Anayasa hukukumuzun kaynağı, 1982 tarihli ‘’Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’’ oluşturmaktadır. ANAYASANIN TEMEL İLKELERİ • • • • • • İnsan Haklarına Saygılı Devlet İlkesi Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet İlkesi Demokratik Devlet İlkesi Laiklik Devlet İlkesi Sosyal Devlet İlkesi Hukuk Devlet İlkesi ANAYASAMIZA GÖRE DEVLET ORGANLARI Yasama Organı (T.B.M.M.) Yargı Organı Bakanlar Kurulu Yürütme Organı Cumhurbaşkanı TÜRK YASAMA SİSTEMİ CUMHURBAŞKANI TBMM (550 milletvekili) Kanun Tasarısı (Bakanlar Kurulu) Kanun Teklifi (Milletvekilleri) TÜRK YÜRÜTME SİSTEMİ CUMHURBAŞKANI BAKANLAR KURULU Merkezi Yönetim Birimleri Yerel Yönetim Birimleri Bakanlık İl Özel İdareleri Valilik Belediyeler Kaymakamlık Muhtarlıklar İdare Hukuku • Devletin yürütme organı içinde yer alan kamu hizmetlerinin görülmesi ile ilgili teşkilatını ve işleyişini, şahısların teşkilat ile olan ilişkilerini ve kamu hizmetlerinin görülmesine dair usul ve esasları düzenleyen hukuk kurallarıdır. • İdareye ilişkin Anayasal kurallar – İdarenin bütünlüğü ilkesi: 1982 anayasasına göre, idare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. – Merkezden ve yerinden yönetim İlkeleri: – Kamu tüzel kişiliği: kamu tüzel kişiliği ancak kanunla açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur. Ceza Hukuku Suç teşkil eden eylem ve davranışları, bu eylem ve davranışlarda bulunanlara uygulanacak cezaları düzenleyen hukuk dalıdır. Ceza Hukukuna Hakim Olan İlkeler • Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. (suçta ve cezada kanunilik ilkesi) • Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. • İdarenin düzenleyici işlemiyle suç ve ceza konulamaz. • Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. • Kişiler arasında ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.(adalet ve kanun önünde eşitlik) • Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz. (kanunların bağlayıcılığı ilkesi) • Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu • tutulamaz. 1926 Tarihli Türk Ceza Kanunu 1 Nisan 2005 tarihinde değiştirilerek yerini 26.09.2004 tarih ve 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanuna bırakmıştır. Suçlar: Türk ceza kanunda belirtilen suçlardan bazıları; kasten adam öldürme, göçmen kaçakçılığı, cinsel saldırı, tehdit, hırsızlık, dolandırıcılıktır. Cezalar : Türk ceza kanununda belirtilen cezalar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, müebbet hapis cezası, süreli hapis cezası, adli para cezasıdır. Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası: hükümlünün hayatı boyunca devam eder ve kanun ile tüzükte belirtilen sıkı güvenlik rejimine göre çektirilir Müebbet Hapis Cezası: hükümlünün hayatı boyunca devam eder Süreli Hapis Cezası:1 yıldan az 20 yıldan fazla olamaz. Adlî Para Cezası:5 günden az 730 günden fazla olmak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir. En az 20 ve en fazla yüz Türk lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurarak takdir Türk ceza kanunu belirtilen güvenlik tedbirleri şunlardır; Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma: seçme seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakma örnek olarak verilebilir Eşya müsaderesi: kasten adam öldürme de kullanılan bıçağa el konulması örnek olarak verilebilir Kazanç müsaderesi: uyuşturucu satımından kazanılan paraya el konulması örnek olarak verilebilir Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri: akıl hastaları yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar Sınır dışı edilme: işlediği bir suç nedeniyle iki yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum edilen yabancının, cezasının infazından sonra derhal sınır dışı edilmesine hükmolunur. SUÇUN UNSURLARI Suçun Unsurları Kanuni Unsur (Tipiklik) İcra Maddi Unsur Manevi Unsur (Hareket) (Kusurluluk) İhmal Kast Taksir Kanuni Unsur Tipiklik: kanunsuz suç ve ceza olmaz ifadesi ceza kanununun temel ilkelerinden biri olan tipiklik unsurunu açıklar. Hangi eylem ve davranışların suç teşkil ettiğinin ve bunlara ne gibi ceza verileceğinin önceden kanunla belirtilmesidir. kanunun suç saymadı. Eylem ve davranış suç olarak nitelendirmek mümkün değildir. Hiç kimseye kanunda belirtilmemiş olan ceza verilemez Maddi Unsur (Hareket): suçun maddi unsuru harekettir. Hareket icrai ve ihmali hareket olarak ikiye ayrılır. icra veya ihmal hareketinde bulunmaksızın düşünce ve kanaatlerinden ötürü kişi cezalandırılamaz. İcra: hareket yapmak şeklinde gerçekleşiyorsa icrai harekettir. örneğin bir kimsenin silahla bir başkasını vurması İhmal: hareket yapmamak şekilde gerçekleşiyorsa ihmaldir. Örneğin hemzemin geçitten geçit bekçisinin tren geçerken tren yolunu araç trafiğine kapatmaması veya hemşirenin hastaya ilaç vermemesi Manevi Unsur (Kusurluluk): fiil kusurlu irade tarafından yaratılmalıdır. kusurluluk iki şekilde gerçekleşir kast ve taksir. Kast: kanunun suç saydığı fiili ve onu meydana getirecek hareketi bilerek ve isteyerek işlemek iradesidir. kişinin kanunu bilmesi gerekmez. hareketin belli bir güdüye-saike (faili suça iten neden) bağlanmış olması şart değildir. Saik bazen cezayı artırır bazen azaltır. Taksir: dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla toplum düzenini ve kişinin çıkarlarını mal ve canını kasttan daha hafif bir şekilde tehlikeye düşüren, bilmeyerek ve istemeyerek işlenen suçlardır. bir kimsenin banka soygunu eyleminde bulunması Türk ceza kanunda belirtilen hırsızlık suçu tipine uyduğundan suçun kanuni unsuru olan tipiklik söz konusu eylemde mevcuttur. bu kişi eylemini icra olarak gerçekleştirmiştir ki bu da suçun maddi unsurudur. banka soygunu eyleminin kişi tarafından bilerek işlenmesi kasıtlı olduğunu yani suçun manevi unsuru kusurluluğu gösterir. eczacı Mahmut doktor reçetesini yanlış okuması sebebiyle Hasan’a yanlış ilaç vermesi ve bunun neticesinde Hasan’ın sağlığının bozulması eczacının taksirli iradesinden kaynaklanır. çünkü eczacı dikkat ve özen yükümlülüğüne uymamıştır. Vergi Hukuku • • • • Devlet ve kişiler arasındaki; Vergi hak ve ödevlerini, Vergi tahsilini Vergiye konu olan olayları düzenler Devletler Genel Hukuku • Devlet ile devlet, • Devlet ile uluslararası kuruluşlar • Uluslararası kuruluşlar ile uluslararası kuruluşlar arasındaki ilişkiyi düzenler. Yargılama Hukuku • Mahkeme kararlarının hangi esaslara dayanması gerektiğini • Hangi davaların nerede ve nasıl açılacağını kanıtların nasıl kullanılabileceğini • Bağımsız mahkemelerin yargılama görevlerini yerine getirirken uygulamaları gerekenlerin neler olduğunu düzenler İcra ve İflas Hukuku Kendi istekleri ile borçlarını ve sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin nasıl bir muameleye tabi tutulacağını, mahkemelerce verilen kararların yerine getirilmemesi durumunda yapılması gerekenleri düzenler. Özel hukuk kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen, bazı durumlarda da kişilerin devletle olan ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. Bunun şartı kişilik ilkesidir. Kişiler bu ilişkilere girip girmeme konusunda serbesttirler. Özel hukukun özelliklerini maddeler halinde sıralayalım. • Özel hukuk, kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini, eşitlik ve irade serbestisi esasına göre düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür. • Özel hukuk ilişkisi iki taraflıdır. Bir özel hukuk ilişkisinin ortaya çıkabilmesi için tarafların karşılıklı anlaşmaları gerekmektedir. • İrade serbestisi ve tarafların ilkesi geçerlidir. • Tarafların yaptığı işlemlerin hukuka uygun olduğu yolunda bir karine yoktur. • Herkes, kendi iddiasını ispatlamak zorundadır. • Kimse resen icra yetkisine sahip değildir. Haklı olan kişiler dahi hakkını almak için mahkemeye başvurmak zorundadır. Medeni Hukuk Kişiler Hukuku Kişilik türleri; kişilerin ehliyetleri, kişisel durumları, akrabalık ilişkileri, yerleşim yerleri, ile olan ilgilerini, kişiliğin başlangıcını, sona ermesini ve korunmasını inceler. Aile Hukuku Nişanlanma, evlilik, boşanma, eşlerin birbirine karşı olan sorumluluklarını, velayet haklarını, soy bağ ilişkilerini ve veraset ilişkilerini düzenler. Miras Hukuku Vasiyet, miras hükümleri, mirasın nasıl dağıtılacağını düzenler. Eşya Hukuku Kişilerin eşyalar üzerindeki hak ve tasarruflarını düzenler. Medeni Hukukta Geçerli Olan İlkeler Dürüstlük Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. İyi niyet Kanunun iyi niyete hukuki sonuç bağladığı durumda iyi niyet var sayılır. İspat Yükü Kanunda aksine bir hüküm olmadıkça herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Hak Ehliyeti Herkesin hak ehliyeti vardır. Devletler Özel Hukuku Farklı milletlerden olan bireylerin: • İlişkilerini • Hukuki statülerini ve • Aralarındaki uyuşmazlıklarında hangi ülkelerin hukuk kurallarının uygulanacağını düzenler. Ticaret Hukuku Bireyler arasındaki ticari ilişkileri düzenler. Borçlar Hukuku Kişiler arası borç ilişkilerini düzenler. Borçlar Hukukuna Hakim Olan İlkeler • Nispilik İlkesi • İrade Özerkliği İlkesi ( Sözleşme Serbesti –EşitlikŞekil Serbesti) • Dürüstlük İlkesi • Kusurlu sorumluluk ilkesi • Üçüncü kişi Aleyhine borç kurulamaması ilkesi • Sözleşmede İvaz(karşılık) İlkesi • Borçlunun yerleşim yerinde ifa ilkesi Karma Hukuk Dalları İş Hukuku İşçiler ve işverenler arasındaki ilişkileri düzenler. Toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt gibi. Bankacılık Hukuku Bankacılık faaliyetlerinin geliştirilmesi, sermaye piyasası ve taşınırlarla ilgili hukuktur. Toprak Hukuku Tarıma elverişli taşınmazlarla ilgili kuralları düzenler. Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku Sanat ve fen alanındaki buluşları ve yapıtları olan kişilerin haklarını düzenler. Fikri haklar mutlak haklar kapsamındadır. Hava Hukuku Hava trafiğiyle ilgili kuralları kapsar. Çevre Hukuku Doğal çevrenin korunmasına yönelik hukuksal önlemleri düzenler Hakkın Tanımı Ve Türleri Hak: hukuk düzeninin kişilere tanıdığı yetkiye, korunması istenebilen menfaate denir. Hak Türleri Kamu Hakları • Kişinin hak ve ödevleri • Sosyal ve ekonomik hak ve ödevler • Siyasi hak ve ödevler Özel Haklar * alacak hakkı * mülkiyet hakkı * velayet hakkı gb. Kamu Hakları Kişinin Hakları Şahısları devlete karşı koruyan haklardır. Bu haklara koruyucu haklar veya negatif statü hakları da denir. Sosyal ve Ekonomik Haklar Siyasal Haklar Sosyal devlet ilkesiyle bireyler devletten eğitim, sosyal güvenlik, sağlık ve sendikal haklar talep etmiştir. Bu haklara isteme veya pozitif statü hakları denir. Demokrasinin gelişmesiyle bireylerin siyasete katılma istekleri artmıştır. Devlet yönetimine ve siyasal kuruluşlara katılmaya yönelik haklardır. Bu haklara katılma hakkı veya aktif statü hakları da denir. Kamu Hakları Kamu hukukundan kaynaklanır, anayasada düzenlenmiştir. 3’ e ayrılır; • Kişinin hak ve ödevleri : özel hayatın gizliliği, haberleşme hürriyeti, konut dokunulmazlığı, yerleşme ve seyahat hürriyeti, din ve vicdan özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüşü gibi… • Sosyal ve ekonomik hak ve ödevler: çalışma hak ve ödevi, eğitim ve öğrenim hakkı, sosyal güvenlik hakkı gibi.. • Siyasi hak ve ödevler: Türk vatandaşlığı hakkı, seçme ve seçilme hakkı, kamu hizmetlerine girme hakkı, vatan hizmet hak ve ödevi gibi Mutlak hak Mallar üzerindeki Mülkiyet hakkı Maddi mallar üzerindeki Nitelikleri yönünden Nispi hak Sınırlı ayni haklar Maddi olmayan mallar üzerindeki haklar Şahıslar üzerindeki Başkasının şahsı üzerindeki haklar Özel Haklar Malvarlığı hakları Konuları yönünden Devredebilen haklar Devredilmeyen haklar Kurucu yenilik doğuran haklar Yenilik doğuran haklar Değiştirici yenilik doğuran haklar Amaçları yönünden Alelade haklar (yenilik doğurmayan) Velayet hakkı Vesayet hakkı Kişilik hakları Kullanımları yönünden Kişinin kendi üzerindeki haklar bozucu yenilik doğuran haklar Özel Haklar Kişiler ile kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarından doğan haklardır. Bu haklara medeni haklar da denir. 1.Nitelikleri Bakımından Haklar Mutlak Haklar Sahibine mallar ve kişiler üzerinde geniş yetkiler veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. • Mallar Üzerindeki • Maddi mallar üzerindeki: eşya üzerindeki haklardır. • Mülkiyet hakkı: sahibine eşya üzerinde en geniş yetkiyi verir • Sınırlı ayni haklar: başkasına ait eşyayı kullanma hakkı • Maddi olmayan mallar üzerinde haklar: Fikir ve sanat eserleri hakkı • Şahıslar üzerindeki • Kişinin Kendi Üzerindeki Haklar: kişinin maddi, manevi ve iktisadi bütünlüğüne yönelik haklar. • Başkasının şahsı üzerindeki haklar: • Velayet hakkı: kişinin ergin olmayan çocuğu üzerindeki hakkı • Vesayet hakkı: kişinin kısıtlı üzerindeki hakkı Nispi Haklar • Sadece belirli kişilere karşı ileri sürülebilen haklardır. Alacak hakkı gibi. 2. Konuları Bakımından Haklar Mal Varlığı Hakları • Kişinin para ile ölçülebilen yani malvarlığı içinde yer alan haklarıdır. Mamelek de denir. Devredilebilir. Kişilik Hakları • Kişilerin manevi menfaatlerini koruyan haklardır. Devredilemez. Sağlık, şeref, haysiyet Devredilmeleri Bakımından Haklar Devredilebilen Haklar • Sahibi tarafından başkasına devredilebilen, miras yoluyla yada mirasçılara geçen haklardır. Devredilemeyen Haklar • Kural olarak kişiye bağlı haklar, özelikle kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardır ve bunlar miras yoluyla yada mirasçılara geçmez. • Ergin kılınmayı talep hakkı, nişanı bozma hakkı, boşanma davası açma hakkı, soy bağının reddi gibi haklar Hukuki Etkileri Bakımından Haklar Yenilik Doğuran Haklar • Sahibine tek taraflı irade açıklaması ile yeni bir hukuki durum ortaya çıkarma veya var olan hukuki durumu değiştirme ya da sona erdirme yetkisi veren haklardır. • Kurucu Yenilik Doğuran Haklar: Sahibi tarafından kullanılmakla yeni bir hukuki ilişkinin doğmasına yol açan haklardır. Alım, ön alım, geri alım hakları gibi. • Değiştirici Yenilik Doğuran Haklar: Var olan bir hukuki durumun tek taraflı irade açıklaması ile değiştirilmesini sağlayan haklardır. Satılan ayıplı malın değiştirilmesi gibi • Bozucu Yenilik Doğuran Haklar: Sahibinin kullanmasıyla mevcut bir hukuki ortadan kaldıran haklardır. Sözleşmeyi feshetme hakkı gibi Alelade Haklar • Kullanılmasıyla mevcut hukuki durumda hiçbir değişiklik yaratmayan haklardır. Velayet hakkı, vesayet hakkı gibi VESAYET: yasa koyucunun velayet altında bulunmayan akıl hastalığı/akıl zayıflığı içinde olanları, bakım ve korunması için kendisine sürekli yardım gerekenleri, başkanın güvenliğini tehlikeye sokan yada savurganlığı ve kötü yaşam tarzı nedeniyle mal varlığını kötü idare ederek ailesini yoksula sürükleyebilecek olanların aileleri ve buna keza bir yıl ve daha fazla süreli özgürlüğünü kısıtlayıcı ceza alanları koruma amaçlı olarak düzenli öngördüğü hukuki kavram. VERASET: mirasta hak sahibi olma • VELAYET: küçüklerin ve bazen de kısıtlı ergin çocukların gerek kendine gerek malların özen gösterme ve onun temsil etme konusunda kanun anne ve babaya yüklediği yükümlülükler ile bu yükümlülüklerini iyi bir şekilde yerine getirmeleri sağlamak üzere onlara tanıdığı hakların tümü • velayet ile vesayet arasındaki farklar; – velayet ana ve babanın çocuklar üzerinde sahip olduğu haktır – vesayet mahkeme tarafından belirlenen kişilerin ana ve babasının velayetinde olmayan veya ana veya an ve babası olmayan küçükler ile kısıtlanmış kimseler üzerinde sahip olduğu haklardır. SOYBAĞI: neşet olarak da bilinir. geniş anlamda soybağı bir kimse ile onun ecdadı, ataları arasındaki biyolojik ve doğal bağlantıyı ifade eder. dar anlamda soybağı sadece çocuklar ile ana ve baba arasındaki bağlantı ifade eder EVLAT EDİNME: bir çocukla, durumu evlat edinmeye uygun bir kişi arasındaki hukuki bağlar sağlanarak çocuk-ebeveyn ilişkisinin kurulmasıdır. Evlat edinme ile çocuk ailenin bir üyesi olur ve soyadını taşır. Hak Kavramı ve Hakların Korunması Hak kavramı, hukuk düzeninin kişilere tanıdığı yetkilere ve kişilerin hukuk düzeni tarafından korunan menfaatlerine denir. Hukuk kelimesi de hak kelimesinden türetilmiştir. Hakları Doğuran Olgular • Bir hakkın kişiye bağlanması demektir. • Hakkın kazanılmasında iyi niyet kuralları geçerlidir. İyi niyet, bir hakkın kazanılmasında, bu hakkın kazanılmasına engeli bilmemektedir. • Bir hakkın kişiye bağlanması 3 sebepten olabilmektedir. Hukuki Olay Hukuki Fiil Hukuki İşlem Hukuki Olay • Kişinin iradesi ile gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylardır. • Doğum ve ölüm hukuku olaya örnektir. Hukuki Fiil • Kişinin iradesi ile gerçekleşen ve hukuki sonuç doğuran olaylardır. • Babasını öldüren bir kişinin bu eylemiyle miras hakkını kaybetmesi Hukuki İşlem • Bir kişinin veya aynı amaca yönelik olarak birden fazla kişinin irade beyanında bulunarak hukuki bir sonuç yaratmasıdır. • Vasiyetname düzenlenmesi • Sözleşme yapmak Hakların Kazanılış Biçimleri Devren Kazanma İşgal Aslen Kazanma Sahiplenme Devren Kazanma • Bir kişinin herhangi bir hakka kimseden devralmak yoluyla kazanmasına denir. • Satım sözleşmesi ile ev satın alan bir kişi, evin mülkiyet hakkını devren kazanmış olur. Aslen Kazanma • Bir kişinin herhangi bir hakka kimseden devralmadan sahip olmasıdır. • Bir balıkçı tuttuğu balık üzerindeki hakkını aslen kazanmış olur. Sahiplenme • Aslen kazanma, taşınırlar üzerindeyse sahiplenme olarak adlandırılır. İşgal • Aslen kazanma, taşınmazlar üzerindeyse işgal olarak adlandırılır. Hakların Kullanılması • Hak sahibinin haklarını kullanması ve borçların yerine getirilmesinde geçerli olan ana ilke dürüstlük kuralıdır. • Dürüst davranma, hak sahibinin hakkını kullanırken veya borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesini, yani dürüst, namuslu, aklı başında orta zekalı her insanın benzer olaylarda izleyeceği yolda hareket etmesidir. Dürüstlük kuralları özellikle • Hakların kullanılması • Borçların ifası • Sözleşmelerin ikinci derecedeki noktalarının tamamlanması • Sözleşmelerin yorumlanması • Sözleşmelerin değişen kurallara uyarlanması • Sözleşme öncesi görüşmelerden doğan kusur sorumluluğunun belirlenmesi hallerinde kullanılır. Hakların Korunması • Haklar ya devlet tarafından ya da bizzat hakkın sahibi tarafından korunur. • Hukuk rejiminde kural olarak hakkın «devlet tarafından korunması benimsemiştir. İstisnai olarak belli koşullar altında kişinin hakkını bizzat kendisinin koruması da mümkündür. Hakkın kişinin kendisi tarafından korunabileceği haller şunlardır; meşru müdafaa (haklı savunma), zaruret hali (zorda kalma), kuvvet kullanma Hakların Korunması Devlet Eliyle Koruma Talep Hakkı Hak Sahibi tarafından korunma Zaruret Hali Meşru Müdafaa Dava Hakkı Kuvvet Kullanma Talep Hakkı • Hak sahibi hakkını karşısındaki kişiden devlet aracılığıyla talep eder. • Sözle veya yazıyla (ihtarname-protesto) talep etmesi mümkündür. • Karşı taraf talebi geri çevirirse hak sahibi dava açabilir. Dava Hakkı • Mahkemeye başvurulur. • Hakkın korunması hak sahibince mahkemeler aracılığı ile devletten istenir. • Hak sahibi dava açarak hakkının korunmasını isteyebilir. Meşru Müdafaa (Haklı Savunma) • Bir kimsenin gerek kendisinin gerek başkasının şahıs veya mal varlığına karşı yapılan haksız ve devam etmekte olan bir saldırıyı defetmek için gerçekleştirdiği zorunlu ve orantılı karşı saldırıya denir. • Borçlar Kanununa göre meşru müdafaa halinde saldırganın kişiliğine veya mallarına verilen zarardan dolayı tazminat ödenmez. • Meşru müdafaada sınır ölçülü ve uygun savunma yapılmasıdır. • Örneğin, bir kimsenin arkadaşına silah çekildiğini görmesi üzerine kendi silahını çıkarıp arkadaşına silah çekeni vurması ve arkadaşını kurtarması Zaruret Hali (Zorda Kalkma) • Bir kimsenin gerek kendisinin gerek başkasının kişiliğini yada malını bir tehlikeden korumak için bu tehlike ile ilgili olmayan bir başka kişinin malına zarar vermesine denir. • Kişi başkasına verdiği zararı ödemekle yükümlüdür. • Örneğin ormanda yabani bir hayvandan kaçan kişinin tanımadığı birisine ait bir kulübenin kapısını kırarak kulübeye sığınması. Kuvvet Kullanma • Borçlar kanununda belirtilen şartlar var ise kuvvet kullanma hukuka aykırı sayılmaz. Buna hükümetin müdahalesi zamanında temin edilemeyecekse, hakkın kaybolma tehlikesi mevcut ve başka vasıta yoksa kuvvet kullanma halinde verilen zarardan dolayı tazminat ödenmez. • Bir hakkı elde etmek veya onu saldırılara karşı korumak için hak sahibinin güç kullanmasına denir. • Örneğin mal sahibi evden ayrılmak üzere olan ve kira bedelini ödemeyen kiracının malına el koyması KİŞİLER HUKUKU KİŞİ KAVRAM: Hak sahibine hukuk dilinde kişi denir. Kişiler hukuk kuralının tanıdığı yetkilerden yararlanan, yüklediği yükümlülüklerden sorumlu olan varlıklardır. KİŞİLERİN SINIFLANDIRILMASI: Hukukun hak sahibi saydığı varlıklar, biri gerçek kişi diğeri tüzel kişi olarak iki gruba ayrılır. Gerçek kişiler insanlardır. Tüzel kişiler ise hukukun hak sahibi saydığı insan veya mal topluluklarıdır. Tüzel kişiler de kendi içinde dernekler ve vakıflar olarak ikiye ayrılır. KİŞİLER HUKUKUNUN KAPSAMI GERÇEK KİŞİLER TÜZEL KİŞİLER DERNEKLER VAKIFLAR KİŞİLER HUKUKUNUN KONUSU Hukukun ilk tespit etmesi gereken husus hak öznesinin (süjesinin) kim olacağı sorusudur. Hukukun merkezi ve varlık nedeni olan hak öznesinin kim olduğu belirlenmeden haklardan, yükümlülüklerden hukuki işlemlerden bahsetmek olanağı yoktur. Kişiyi soyut bir şekilde ele alıp inceleyen kişiler hukuku, diğer hukuki ilişkilerin örneğin aile hukukunun, miras hukukunun, eşya hukukunun temelini teşkil eder. KİŞİLER HUKUKUNA İLİŞKİN TEMEL İLKELER: Eşitlik ilkesi Özgürlük ilkesi Kişiliğin korunması ilkesi KİŞİ OLABİLMENİN ŞARTLARI TAM DOĞUM 28.03.2007 SAĞ DOĞUM KİŞİ TÜRLERİ: GERÇEK KİŞİLER: Gerçek kişiler insanlardır. Hukuk düzeni insanlara kişilik tanımıştır. Modern hukuk düzenlerinde insanlar, hak ve borçlara ehil olabilen, yani kişilik tanınmış varlıklardır. TÜZEL KİŞİLER: Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulmuş ve bağımsız bir kişiliğe sahip, hak ve borçlara ehil olma iktidarı hukuk düzeni tarafından tanınmış kişi ve mal topluluklarına tüzel kişi (hükmi şahıs) denir. KİŞİLİK KAVRAMI,KİŞİLİĞİN BAŞLANGICI VE SONA ERMESİ KİŞİLİK KAVRAMI: Kişilik kişi haklarına göre daha geniş bir kavramdır. Yalnız hak ehliyetini değil, fiil ehliyeti, şahsi hal ve şahsiyet haklarını da içermektedir. KİŞİLİĞİN BAŞLANGICI Gerçek kişilik doğumla kazanılır. MK’ nın 27. maddesine göre,” kişilik çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu andan başlar.” Böylece yasa kişiliğin kazanılması için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi koşulunu aramıştır: sağ ve tam olarak doğmak.. Sağ doğum çocuğun ana rahminden canlı olarak ayrılmasını tam doğum ise ana rahmi dışında bağımsız bir varlık kazanmasını ifade eder. GERÇEK KİŞİLİĞİN SONA ERMESİ: Gerçek kişi olan insanların kişiliğinin doğal sona erme sebebi ölümdür. Doğal bir olay olmakla birlikte buna çeşitli hukuki sonuçlar bağlanmıştır. Ölümle birlikte kişi, kişilik haklarını ve kişiye sıkı sıkıya bağlı olan haklarını kaybeder. Malvarlığı hakları ise mirasçılara geçer. ÖLÜMÜN İSPATI YOLLARI ÖLÜMÜN İSPATI YOLLARI KİŞİSEL DURUM SİCİLİ KARİNELER BİRLİKTE ÖLÜM KARİNESİ ÖLÜM KARİNESİ ÖLÜMÜN İSPATI YOLLARI KİŞİSEL DURUM SİCİLİ: • Ölümün ispatı nüfus sicilindeki kayıtlara olur. Nüfus memuru durumun kendisine bildirilmesiyle durumu nüfus siciline işler. İddialar bu kayıtlar yardımıyla kanıtlanabilir. KARİNELER: • Karine bilinen olaydan bilinmeyen sonuçlar çıkarmak demektir. • İddiasını karineye dayandıran kişi iddiasını kanıtlamak zorunda değildir karşı taraf bunun aksini kanıtlamalıdır. Karineler ölüm ve birlikte ölüm karinesi olarak ikiye ayrılır: ÖLÜM KARİNESİ: MK 31. maddeye göre ölümüne kesin gözle bakılacak bir durumda kaybolan ve cesedi bulunamayan bir kimse ölmüş sayılır. Bu durumda mahallin en büyük mülki amirinin emriyle ölüm kaydı düşülebilir. Örneğin bindiği uçak düşen bir kişinin cesedi bulunamıyorsa ve o kazadan hiç kurtulan yoksa o kişinin ölmüş olduğu konusunda bir karine vardır bunu iddia eden kişi bu karineye dayanabilir. BİRLİKTE ÖLÜM KARİNESİ: MK 29. maddeye göre hangisinin daha evvel öldüğünün tespiti mümkün olmaksızın ölenler aynı anda ölmüş sayılır. Bu husus özellikle miras hukuku bakımından önemlidir. Aynı anda ölen kişiler birbirine mirasçı olamazlar. GAİPLİK Bu durumda kişinin kaybolmasını gerektiren koşullar, ölüm karinesinden farklı olarak ölümü kesin sayılacak ağırlıkta değildir. Kişinin kaybolmasına yol açan olayın özelliklerine göre, ölümüne kesin değil de, muhtemel gözüyle bakılabilmektedir. ÖR: Kişi batan denizaltıdadır, fakat kurtulan olmuştur veya kişiden uzun zamandan haber alınamamıştır. Buna göre gaiplik koşulları: kişinin ölümünü muhtemel kılan koşulların varlığı ölüm tehlikesinden en az 1, son haberinden 5 yıl geçmiş olması mahkemenin gaiplik kararı vermiş olmasıdır. Gaiplik kararının şartları MADDİ ŞARTLAR ÖLÜM TEHLİKESİ İÇİNDE KAYBOLMASI UZUN ZAMANDIR HABER ALINAMAMA GAİPLİK KARARININ ŞEKLİ ŞARTLARI • Belli bir sürenin geçmesi • İlgililerin görevli ve yetkili hakimden gaipliğe karar verilmesi için talepte bulunması • İlan (Gaip hakkında bilgileri olan kimseleri ilan yoluyla bu bilgilerini bildirmeye davet etmek) HAZİNENİN TALEBİ ÜZERİNE GAİPLİK KARARININ ŞARTLARI: Gaip arkada bir malvarlığı bırakmıştır veya bu arada mirasçı olduğu için, bir malvarlığına sahip olmuştur. Mal varlığı resmen idare edilmektedir. Resmen idare en az 10 yıldır devam etmektedir veya gaip bu arada 100 yaşını tamamlamıştır. FİİL EHLİYETİ AÇISINDAN KİŞİLERİN SINIFLANDIRILMASI KİŞİNİN HAK EHLİYETİ HAK EHLİYETİ HAKLARA SAHİP OLMA YÜKÜMLÜLÜK ALTINA GİRME HAK EHLİYETİNİN TEMEL İLKELERİ GENELLİK İLKESİ: Herkese hak ehliyeti tanınmıştır. Hak ehliyetine sahip olmak için kişi olmak yeterlidir. Hak ehliyetinin tanınmasında ayrım gözetilmez. EŞİTLİK İLKESİ: Herkesin aynı kapsamda hak ehliyetine sahip olmasını gerekli kılar. Eşit olanlara eşit davranma anlamındadır. Kanunda hukuk düzeninin sınırları içinde eşitlikten söz edilmektedir. FİİL EHLİYETİ KAVRAM: Fiil ehliyeti bir kişinin bizzat kendi fiilleriyle hak sahibi olabilmesi, borç altına girebilmesi yeteneğidir. Fiil ehliyeti hak ehliyetinden farklı olarak aktif bir ehliyettir. Kişi hak ehliyeti gereği fiil ehliyetine sahip olmasa da yasal temsilcisi aracılığıyla hak ve borçlar kazanabilir. Fakat fiil ehliyetine sahip kişi bizzat kendi fiilleriyle hak kazanmakta ve borç altına girmektedir. Fiil ehliyeti bakımından kişiler arasında eşitsizlik söz konusu değildir. Çünkü herkes aynı anda, aynı biçim ve derecede akli psikolojik ve bedensel olgunluğa erişemez. FİİL EHLİYETİ GRUPLARI TAM EHLİYETLİLER ŞARTLARI:ergin olma,ayırt etme gücüne sahip olma,kısıtlı olmama TAM EHLİYETSİZLER ŞARTLARI:ayırt etme gücü olmayan küçük,ayırt etme gücü olmayan ergin kişi SINIRLI EHLİYETSİZLER ŞARTLARI:ayırt etme gücü olan küçük,ayırt etme gücü olan kısıtlı SINIRLI EHLİYETLİLER ŞARTLARI:ayırt etme gücüne sahip ergin, hakkında kısıtlılık kararı alınmamış fakat yine de yasal danışman atanmış/evli TAM EHLİYETLİLER Bunlar fiil ehliyetinin üç koşuluna da sahip olan yani sezgin, ergin ve kısıtlanmamış olan kişilerdir. Bunların hukuki işlem ehliyetleri ve haksız fiilden sorumlulukları tamdır. Kendi başlarına her türlü hukuki işlemi yapabilirler. Temyiz kudretine sahip oldukları için kusur ehliyetleri de tamdır. TAM EHLİYETSİZLER Bunlar temyiz kudretine sahip olmayan kişilerdir. Ne kendileri ne de yasal temsilcilerinin onayıyla bir hukuki işlem yapabilirler. Sezgin olmayanların yaptıkları işlemler batıldır. Ancak bu kişilerin toplumsal yaşama katılma gerekleri olduğundan bu işlemleri yasal temsilcileri tarafından yapılır. Fakat yasal temsilcilerin de yapamayacağı işlemler vardır. Haksız fiilden sorumluluklar yoktur. Ayırt etme gücüne sahip olmadıklarından kusur ehliyetleri yoktur. Yasa bazı durumlarda tam ehliyetsizin haksız fiilden sorumlu olmasını kabul etmiştir. Birincisi hakkaniyet sorumluluğu, ikincisi ise geçici olarak temyiz kudretini yitirenlerin sorumluluğudur. SINIRLI EHLİYETSİZLER Temyiz kudretine sahip olmakla birlikte reşit olmayan veya kısıtlı olan kişilerdir. Sınırlı ehliyetsizlerin hukuki işlem ehliyeti yönünden durumlarını ikili bir ayrımla ele alırsak: 1-Kendi başlarına yapabilecekleri işlemler; Karşılıksız kazandırma sağlayan işlemler yapabilir, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını kullanabilirler. 2-Yasal temsilcilerinin yada yasal temsilci izniyle sınırlı ehliyetsizlerin yapabileceği işlemler: Kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanılması dışında kalan tüm işlemleri yasal temsilcileri aracılığıyla ya da onayıyla yapabilirler. Onay işlem yapılmadan önce verildiyse izin, sonra verildiyse onam (icazet) olur. İşlem onaysızsa askıda hükümsüzdür. Sınırlı ehliyetsizler sezgin oldukları için kusur ehliyetleri ve haksız fiilden sorumlulukları tamdır. SINIRLI EHLİYETLİLER: Bunlar evliler ile kendilerine kanuni müşavir tayin edilmiş olan kişilerdir. Aslında bu kişiler tam ehliyetliler gibi fiil ehliyetinin her üç koşuluna da sahiplerdir. Fakat bazı işlemlerinin geçerli olabilmesi için belirli bir makamın ya da kanuni müşavirin onayı gerekmektedir. ÖR: Aile konutunun devri ya da sınırlı ayni hakla kısıtlanması diğer eşin onayına bağlıdır. Yasal danışmanlık; oy, yönetim ve karma danışmanlık olmak üzere üçe ayrılır. HISIMLIK İLİŞKİLERİ Hısımlık: Gerçek kişiler arasında ya kan bağından ya da yasada belirtilen hukuki işlemlerden doğan ve hukuk düzeninin kendisine sonuçlar bağladığı yakınlık ilişkisidir. Hısımlık ilişkisi çeşitli nedenlerden doğmaktadır. HISIMLIK ÇEŞİTLERİ HISIMLIK ÇEŞİTLERİ KAN HISIMLIĞI ALTSOY ÜSTSOY HISIMLIĞI YANSOY HISIMLIĞI SIHRİ HISIMLIK SÖZLEŞMEDEN DOĞAN HISIMLIK SIHRİ HISIMLIK(Kayın hısımlığı): MK 18. maddesi sıhri hısımlığı düzenlemektedir. Eşlerden her birinin kan hısımları ötekinin, özdeş dereceden sıhri hısımları olur. KAN HISIMLIĞI: Kan bağına dayanan hısımlıktır. Kan hısımlığı: baba, çocuk, torun, torun çocuğu gibi birbirlerinin soyundan gelenler arasında ise üstsoy-yansoy kan hısımlığı; kardeşler, kardeş çocukları, amca, hala, dayı ve teyze gibi ortak soydan gelenler arasında ise yansoy kan hısımlığı olarak adlandırılır. KAYIN HISIMLIĞI: • Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dereceden kayın hısımları olur.(MK 18) Kan Hısımlığının Derecesi • Kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum sayısıyla belli olur. • Biri diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy kan hısımlığı; • biri diğerinden gelmeyip de, ortak bir kökten gelen kişiler arasında yansoy kan hısımlığı vardır.(MK 17) SÖZLEŞMEDEN DOĞAN HISIMLIK Medeni kanunun aradığı koşulları yerine getirmek suretiyle kişilerin evlat edinmeleri mümkündür. Evlat edinme evlat edinenle evlat edinilen arasında mahkeme kararıyla olur. Bu kişiler arasında yapay bir hısımlık meydana gelmektedir. Bu, taraflar arasında birinci dereceden, doğrudan, kan hısımlığı gibi bir hısımlıktır. Evlatlık ilişkisinin sona ermesiyle hısımlık da sona erer. Tüzel Kişiler MK gerçek kişiler yanında toplulukları da haklara ve borçlara ehil görmüş ve onlara kişilik tanımıştır. TANIM: “Tüzel kişilik, belli bir amaca ulaşmak için bağımsız bir varlık olarak örgütlenmiş olup haklara ve borçlara sahip olabilen, hukuk düzenince tanınmış, kişi ve mal topluluklarıdır.” *Türk modern hukuk sisteminde bazı topluluk ve kurumlar da hak sahibi kılınmış kendilerine kişilik verilmiş. *Bireylerin fani olması, ömürlerinin kısalığı, ortak bir amacı gerçekleştirmek için birden çok kişinin bir araya gelip hareket etmesi, böylece maddi olarak daha güçlü olabilmeleri tüzel kişiliğin doğmasına yol açan sebeplerden sadece bir kaçıdır. *Tüzel kişilerin bağımsız olması 3 unsura bağlıdır: a) örgütlenme b) sürekli amaç c) tüzel kişinin hukuk düzeni tarafından tanınmasıdır. Tüzel kişilerin özellikleri: Belli ve sürekli bir amaç Bağımsızlık vasfı Örgütlenme unsuru TÜZEL KİŞİLERİN ÇEŞİTLERİ ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİLERİ KAZANÇ PAYLAŞMA AMACI GÜDEN Ticaret şirketleri KAMU HUKUKU TÜZEL KİŞİLERİ KAZANÇ PAYLAŞMA AMACI GÜTMEYEN DERNEK VAKIF KAMU KURUMLARI MESLEK KURULUŞLARI SOSYAL KAMU KURUMLARI KÜLTÜREL KAMU KURUMLARI İKTİSADİ KAMU KURUMLARI KAMU İDARELERİ DEVLET İL ÖZEL İDARESİ BELEDİYE KÖY TÜZEL KİŞİLİĞİN KAZANILMASI: • Tüzel kişiliğin kurulmasına ilişkin sistemler: 1.İzin sistemi – Tüzel kişi Devlet izniyle kurulur – Makam yönetim ya da yargı makamı olabilir – İzin verip vermeme konusu makama aittir. İtiraz edilemez, yargıya gidilemez Örn.:AŞ ve Ltd Şti; Esn. Küç. San. Der.=San. Bak. 2.Normatif Sistem *Kuruluşa ilişkin normlar önceden belirlenmiştir *İlgili makam, koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini inceler *Gerekli koşullara sahip başvuruyu kabul etmek zorundadır. Haksız kabul etmeme yargı yoluna başvuru sonucunu doğurur. Tüzüğün resmi organlara sunulması sistemi Dernekler, siyasal partiler, sendikalar Tüzüğün Resmi gazetede yayınlanmasıyla Kuruluşun belli bir kütüğe yazılması (tescili) sistemi Vakıflar Serbest Kuruluş Sistemi • Tüzel kişiliği kuracak kişiler kurma iradelerini açıklar • Tüzel kişi kurulmuş olur TÜZEL KİŞİLİĞİN KAZANILMASI • Tüzel kişilik her bir türü için yasada belirtilen unsurların gerçekleşmesi ile kazanılır • Dernekler kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri en büyük mülki amire verdiklerinde • Vakıflar, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescille DERNEKLER: Kazanç paylaşma dışında yasalarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere en az 7 gerçek kişinin bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturduğu tüzel kişiye dernek denir. VAKIFLAR: Belli bir amaca özgülenmiş mal topluluklarına vakıf denir. Vakıf kurma iradesi vakıf senedinde açıklanır. Senedin içeriği yasa tarafından belirlenmiştir. Vakıf tescil işlemiyle vakıf tüzel kişilik kazanır ve o andan itibaren tahsis edilen malların mülkiyetini kazanır. Vakfın zorunlu organı yönetim organıdır. Aile Hukuku AİLE HUKUKU Aile hukuku medeni hukukun kişilerin aile çevresindeki ilişkilerini düzenleyen kısmıdır. Aile kavramı altında aile üç farklı şekilde düzenlenmiştir: Dar anlamda aile: eşlerden meydana gelen topluluk. Geniş anlamda aile: eşler ve çocuklardan meydana gelen topluluk En geniş anlamda aile: ev reisinin otoritesine tabi olarak aynı çatı altında yaşayan kimselerden meydana gelmiş topluluk. EVLENME (evlilik birliğinin oluşması ve sona ermesi) NİŞANLANMA: Nişanlanma bir evlenme vaadidir. Nişanlanma akdinin tek bir muhtevası olabilir o da tarafların birbirine evlenme vaadinde bulunmalarıdır. Nişanlanma aile hukuku nitelikli bağımsız bir akittir. Bu akit tarafların kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarının açıklanmasıyla doğar. Nişanlanma akdinin temsilci vasıtasıyla yapılması mümkün değildir. Kurucu unsurları; karşılıklı evlenme vaadi ve nişanlanacak kişilerin ayrı cinsten olmalarıdır. ayırt etme gücü kişiye bağlı koşullar Nişanlanmanın Geçerlilik koşulları muhtevaya bağlı koşullar yasal temsilcinin onayı ahlaka ve adaba aykırı olmama evlenme engellerinin var olmaması EVLENME: Evlenme nişanlıların evlilik birliği meydana getirmek için yaptıkları bir hukuki işlemdir. Baskın görüşe göre evlilik ayrı cinse mensup kişilerin tam ve sürekli hayat ortaklığı kurmak üzere hukukun aradığı koşullara uygun olarak birleşmesidir. Evlenme akdinin koşulları; maddi ve şekli koşullar olarak ikiye ayrılır. evlenme ehliyeti maddi koşullar evlenme engellerinin Evlenme bulunmaması Akdinin Koşulları evlenme törenine şekli hazırlık safhası koşullar evlenme töreni evlenmeden sonraki işlemler EVLENME EHLİYETİNİN KOŞULLARI 1-Yaş: Olağan 17 Olağanüstü 16 2- Ayırt etme gücü 3- Yasal temsilcinin izni EVLENME ENGELLERİ (MK.129-133) 1-Hısımlık a) Üstsoy-altsoy arasında; amca, dayı, hala, teyze ile yeğenleri arasında b) Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üst soyu ve alt soyu arasında c)Evlat edinen ile evlatlık veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu veya eşi arasında 2-Önceki evlilik Önceki evliliğin sona erdiğinin ispatı Gaiplikte mahkeme kararı Kadın için bekleme süresi 3-Akıl hastalığı Akıl hastaları , evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler EVLİLİĞİN GENEL HÜKÜMLERİ Eşler arasında birlik ilişkisi ve bundan doğan hak, ödev, yetki ve yükümlülükleri düzenleyen hükümlerin tümüne evliliğin genel hükümleri denir. (MK 195-201) Bu hükümler emredici nitelikli olup evlenmenin akdedilmesiyle yasa gereği ortaya çıkar ve tarafları bağlar. Bu hükümler “eşit haklara dayalı yaşam ortaklığı” esasına dayanır. Evlilik Birliğinde Eşlerin Hakları ve Yükümlülükleri A- Eşlerin Yükümlülükleri 1- Birliğin Mutluluğunu Sağlama Yükümü (MK m. 185/II) 2- Sadakat Yükümü (MK m. 185/III) 3- Yardım ve dayanışma Yükümlülüğü (185/III) 4- Çocukların Bakım –Eğitim ve Gözetimine Özen Gösterme Yükümlülüğü (MK m. 185/II) 5- Birlikte Yaşama Yükümlülüğü (185/III) 6- Evlilik Birliğinin Giderlerine Katılma Yükümlülüğü EŞLERİN HAKLARI 1- Ortak Konutu Seçme Hakkı 2- Evlilik Birliğini Yönetme Hakkı 3- Evlilik Birliğini Temsil Yetkisi (MK m. 188 vd.) 4- Eşlerin İş ve Meslek Seçme Hakkı (MK m. 192) Evli Kadının Kişisel Durumu • Evli Kadının Soyadı (Mk m. 187) • Vatandaşlık (Vat K. m. 5) Borçlar Hukuku Borçlar hukukunun konusunu borç ilişkileri oluşturur. Borçlar hukukunun asli kaynağı olan Borçlar Kanunu, Medeni Kanun gibi İsviçre’den alınmış ve onunla birlikte 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Borçlar Hukuku’nun bu bağlamda ana kaynağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’dur. Ancak bunun dışında da borç ilişkilerini düzenleyici hükümler içeren bir çok genel ve özel kanun bulunmaktadır. Örneğin, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Türk Ticaret Kanunu vs. Şunu da hemen belirtelim ki, borçlar hukuku alanında esas olan irade özgürlüğüdür. Yani borç ilişkisinin tarafları, ilişkinin tabi olacağı kuralları kendileri belirlerler. Bu anlamda sözleşme bir nevi borç ilişkisinin tarafları arasında geçerli “kanun” gibidir. BORÇ İLİŞKİSİ: Borç ilişkisi, dar anlamda ve geniş anlamda borç ilişkisi şeklinde iki türlüdür. Dar anlamda borç ilişkisi, alacaklının borçludan bir şeyi vermesini, yapmasını ya da yapmamasını isteme hakkını veren ilişkidir. Geniş anlamda borç ilişkisi ise, bir hukuki ilişkidir. Bu hukuki ilişkinin içinde birçok borç olabilir. Başka bir deyişle, geniş anlamda borç ilişkisi birçok borç doğuran hukuki ilişkidir. Geniş anlamda borç ilişkisinde bazı borçlar o ilişkinin niteliğim belirler. Bunlara asli borçlar denir. Borç ilişkisinde bu asli borçların yanı sıra bir sürü yan borç da düzenlenmiş olabilir. Mesela, alım-satım sözleşmesinde satılan malın teslimi ve mülkiyetin nakli asli borçtur. Bu mal teslim edilirken ambalaj yapılması söz konusu olursa, bu da bir yan borçtur. EDİM (BORCUN KONUSU) : Borçlunun borcunun konusuna “edim” adı verilir. Şu halde edim, borçlunun yerine getirmekle yükümlü olduğu davranıştır. Genel ifadesiyle bu davranış verme, yapma veya yapmama tarzında tezahür eder. Edim, çeşitli ayırımlara tabi tutulabilir. EDİM • 1- Davranış Biçimi Açısından: Olumlu EdimlerOlumsuz Edimler • 2. Yerine Getiriliş Biçimi Açısından: Şahsi Borç-Maddi Borç • 3. Çeşidiyle Belirleme Açısından: Çeşit BorcuParça Borcu: • 4. İfa Süresi Açısından: Ani-Sürekli ve Aralıklı (Dönemli) Edim 1- Davranış Biçimi Açısından: Olumlu Edimler-Olumsuz Edimler Borçlunun yükümlü olduğu davranış bir şey verme veya yapma ise olumlu bir edim söz konusu olur. Borçlunun yükümlü olduğu davranış bir şey yapmama ise olumsuz edim gündeme gelir. Olumsuz edim kaçınma tarzındaysa kaçınma borcundan, katlanma tarzındaysa katlanma borcundan söz edilir. Rekabet etmeme kaçınma borcuna, arazisinden bir şahsın geçmesine engel olmama katlanma borcuna örnek teşkil edebilir. 2. Yerine Getiriliş Biçimi Açısından: Şahsi Borç-Maddi Borç Borç, borçlunun bedeni veya fikri gücü ile yerine getirilecekse şahsi borçtan söz edilir. Örneğin, bir kişinin kömürlüğe kömür taşımayı borçlanması, bir başkasının tablosunu yapmayı borçlanması. Şahsen yerine getirilecek edimlerden bazılarında, edimin mutlaka borç altına giren şahıs tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. Örneğin, heykel yahut tablo yapmanın borçlanılması. Bunlara borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlı edimler denir. Borç, borçlunun malvarlığından yerine getirilecekse maddi borç söz konusu olur; para borçları gibi. Burada borç malvarlığındaki bir değerle yerine getirilir. Maddi borçlarda edimi borçlu dışında 3.şahıslarda yerine getirebilir. 3. Çeşidiyle Belirleme Açısından: Çeşit Borcu-Parça Borcu: Borcun konusu edim, türe göre belirlenmişse, yani çeşit belirtilmek suretiyle tayin edilmişse çeşit borcu söz konusu olur. Örneğin, 10 kilo pirinç teslim etmenin borçlanılması yahut 1 adet Ford otomobilin teslimi borçlanılmışsa. Borç somut nitelikleri ifade edilerek belirlenmişse, yani ferden tayin edilmişse parça borcu söz konusu olur. Örneğin, 34 XXX 268 plakalı Ford otomobilin teslimi borçlanılmışsa. Dikkat edilecek olunursa burada borcun konusu edim çeşit olarak değil, somut özelliğiyle ferden belirlenmiştir. Çeşit borçlarında orta kalite bir ürün vererek borçtan kurtulmak mümkündür (TBK m. 86). Parça borçlarındaysa mutlaka borçlanılan parçanın verilmesi gerekir. Ayrıca çeşit borçlarında borç kural olarak imkânsızlığa uğramaz. Borçlu 15 ton kömür teslim etmeyi borçlanmışsa ve bu kömür teslimden önce yanmışsa borçlu aynı miktar kömürü borçlu olmaya devam eder. Bu durum Roma Hukukundan gelen “çeşit telef olmaz” ilkesiyle ifade edilmektedir. Parça borçlarındaysa ifa imkânsızlığı söz konusu olabilmektedir. Parça borcunda edim yerine getirilmeden borcun konusu borçlunun kusuru olmadan ortadan kalkarsa, borcun ifası imkânsız olur ve borçlu TBK m.136 uyarınca borçtan kurtulur. 4. İfa Süresi Açısından: Ani-Sürekli ve Aralıklı (Dönemli) Edim Ani edim, borcun konusunun bir defada yerine getirilmesidir. Alacaklının ifadaki menfaati belli bir zamanda tatmin ediliyorsa ani edim vardır. Alım-satım akdi gibi. Sürekli edim, alacaklının ifadaki menfaatinin belli bir zaman dilimi içinde tatmin edilmesidir. Borçlu sözleşme ilişkisi boyunca sürekli bir edimi yerine getirmelidir; kira sözleşmesinde kiralayanın kira konusu şeyi kullandırma borcunda olduğu gibi. Aralıklı (Dönemli) edim, borcun konusunun belli aralarla ifa edilmesinin kararlaştırıldığı durumlarda gündeme gelir. Bir kira ilişkisinde her ay doğan kira bedeli borcu bu duruma örnek teşkil eder. BORÇ İLİŞKİSİNİN NİTELİKLERİ: 1 Dar anlamda borç ilişkisi alacaklıya alacak hakkı, talep hakkı, dava ve cebri icraya başvurma yetkilerini verir (Kural). Bir borç ilişkisinde alacak hakkı olmasına karşın talep hakkı, dava ve cebri icra yetkileri bulunmayabilir. Bu durum istisnadır. Böyle borçlara “eksik borçlar” denir. Eksik borçlarda bu haklardan biri veya birkaçı ilişkinin niteliğine göre alacaklıya tanınmaz. Eksik borç kural olarak talep hakkı vermezse de geçerli bir borç olduğu için ödenmişse geri verme söz konusu olmaz. Diğer bir deyişle, ifaya zorlama yokken rızaen yapılan ifa geçerli sayılmaktadır. 2. Borç ilişkisi sadece alacaklı ve borçlu arasında nisbi bir ilişki kurar, 3. kişileri etkilemez. Bu yüzden alacaklı ifayı sadece borçludan isteyebilir. (Kural) Ancak istisnai durumlarda borç ilişkisi üçüncü kişiye etkili olur. Tipik örneği üçüncü kişi yararına sözleşmedir. Bu sözleşme ile üçüncü kişinin alacak ve talep hakkı varsa bu kişi bunları borçluya yönlendirebilir. Örneğin, çocuğunuz lehine yaptığınız hayat sigortası sözleşmesinin tarafları siz ve sigorta şirketi olduğu halde sigorta tazminatını talep hakkı çocuğunuza ait olacaktır. BORÇLAR HUKUKUNA HAKİM OLAN PRENSİPLER Borçlar hukukunda “irade özgürlüğü” vardır ve bu onun temel özelliğidir. İrade serbestisinin içinde şu özellikler bulunmaktadır. a- Sözleşme özgürlüğü vardır, kimse kimseyi kural olarak sözleşme yapmaya zorlayamaz. Kamu yararı gereği kamu hizmeti alanında istisnaen sözleşme yapma zorunluluğu bulunabilmektedir. b- Sözleşmenin içeriğini belirleme vardır. Bir sözleşme yapmak isteyen sözleşmenin konusunu diledikleri edebilirler. Kanunda düzenlenmeyen da sözleşme yapılabilmektedir. özgürlüğü taraflar bu gibi tayin konularda c- Şekil serbestisi vardır. Taraflar sözleşmeyi istedikleri şekilde yapabilmektedirler. İstisnası, kanun tarafından belli şekillerde yapılması zorunlu olan sözleşmelerdir. Mesela gayrimenkullerde ayni hak devrini gerektiren tüm sözleşmelerin tapuda yapılması gerekir. d- Taraf seçme serbestisi vardır. Sözleşme yapmak isteyen kişi bunu istediğiyle yapabilir. İstisnası sözleşme yapma zorunluluğunun olmasıdır. Önceden bir sözleşme vaadi varsa esas sözleşmenin de o kişiyle yapılması gerekmektedir. Borçlar hukukuna hakim olan ikinci prensip, borç ilişkisinin nisbiliği prensibidir. Buna göre borç ilişkisi sadece alacaklı ve borçlu arasında bir bağ teşkil eder ve üçüncü şahısları etkilemez. Örneğin siz kira alacağınızı yalnızca kira sözleşmesine taraf kiracınızdan isteyebilirsiniz. Onunla birlikte oturan kişilerden isteyemezsiniz. Bu kuralın istisnası, tapuya şerh verilmiş kişisel haklardır. BORCUN KAYNAKLARI Geçerli bir borcun doğabilmesi için hukukun düzenlediği bir kaynaktan çıkması gerekir. Bu kaynaklar şunlardır: 1. Sözleşme: İki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanıyla yaptığı sözleşmeler borç doğururlar. Sözleşmelerden “ifa borcu” doğar. 2. Haksız fiiller: Hukuka aykırı olarak verilen zararlardan da borç doğmaktadır. Haksız fiillerde zarar veren zarar verilene karşı “tazminat borcu” altına girmektedir. 3. Sebepsiz Zenginleşmeler: Buradan doğan borç, kimse kimsenin malvarlığını nedensiz yere almasın ve malın aidiyeti sebep olmadan değişmesin kuralına dayanır. Bir kişi hukuki sebep olmadan başkasının malvarlığı değerini kendi aidiyetine geçirirse “iade borcu” altına girer. 4. Kanundan (Bütün hukuki mevzuattan) Doğan Borçlar: Borcun doğrudan doğruya kanunun yüklediği bir mükellefiyetten meydana gelmesidir. Mesela, boşanan eşlerden birinin eski eşine yoksulluğa düşecekse nafaka vermesi bu tür bir borçtur. Arada sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme olmasa da eş nafaka borcu altına girebilirdi. İnsan Hakların Korunması İNSAN HAKLARINI KORUMANIN ÖNEMİ: İnsan hakları, insanın sahip olduğu haklardır. İnsanın bazı özellikleri ve taşıdığı imkanlar onu diğer canlılardan ayırır. İnsan haklarının temelinde, hiçbir canlıda bulunmayan özellikleri nedeniyle ,insanın değerinin korunması gerekliliği yatar. İnsan hakları korunmazsa, insanın değeri yok sayılmış olur ve birçok sorun ortaya çıkar. İnsan Haklarının Korunmaması Sonucu Ortaya Çıkan Sorunlar: İnsan haklarının tanınması ve korunması uzun mücadeleler sonucunda mümkün olabilmiştir. Eğer insan hakları korunmazsa şu olumsuz durumlar ortaya çıkar. a)Toplumda huzur ve güven kalmaz. b)Kimse başkalarının haklarına saygı göstermez. c)İnsanların devlete olan güvenleri zayıflar. d)Güçlü olanlar güçsüzleri ezerek, daha güçlü duruma gelirler. e)Toplumdaki insanlar arasında eşitlik söz konusu olmaz. f)Demokrasi, yerini baskıcı yönetime bırakır. g)Toplum başka bir devletin egemenliğine girebilir. * İnsan hakları korunduğu zaman bütün bu olumsuzluklar ortadan kalkar. İnsan haklarını korumak ve yaşatmak hepimizin en başta gelen görevidir. İnsan Haklarını Korumanın Sonuçları: İnsan haklarının korunması ,her zaman olumlu sonuçlara yol açar. Bu sonuçlar şöyle belirlenebilir. a)Toplum huzur ve güven içinde olur. Adalet sağlanır. b)Bireyler yeteneklerini geliştirebilir. c)Demokratik siyasi yaşam gelişir. d)İnsanların gelecek kaygısı azalır. e)İnsanlar vatandaş olma bilincine sahip olurlar. f)Herkes yasalara uyar. g)Vatandaşlar birlik ve bütünlük içinde yaşarlar. h)İnsanlar diğer ülkelerdeki insanların haklarının korunması içinde çaba gösterir , sonuçta yurtta ve dünyada barış sağlanır. I)Sivil Toplum Örgütleri rahat çalışacakları için seslerini duyurarak kamuoyu oluşturur. i)İnsanlar arasında dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce ve mezhep ayrımı yapılmaz. İNSAN HAKLARININ KORUNMASI İnsan hakları ulusal ve uluslar arası düzeyde olmak üzere iki şekilde korunabilir. İNSAN HAKLARININ ULUSAL DÜZEYDE KORUNMASI İnsan hakları, anayasa ve yasalarla, insan haklarını korumakla yükümlü devlet organlarıyla, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ve insan hakları danışma kurullarıyla korunur. a) İnsan Haklarını Korumakla Yükümlü Devlet Organlar 1-Anayasa mahkemesi 2-Danıştay 3-Sivil Toplum Örgütleri 4-Yargı Organları b) İnsan Haklarının Korunmasında Sivil Toplum Kuruluşları ve İşlevleri İnsan haklarının korunması, devlet ve vatandaş olarak hepimizin görevidir. Tek tek vatandaş olarak yapabileceklerimiz sınırlıdır. Vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları örgütler, insan haklarının korunmasında daha etkili olurlar. Bu örgütler sivil toplum kuruluşlarıdır. Ülkemizde İnsan Haklarıyla İlgili Olan Sivil Toplum Örgütleri Şunlardır: 1. İnsan Hakları Vakfı 2. Ankara Kadın Dayanışma Vakfı 3. Sokak Çocukları Derneği 4. Çevre Koruma Vakfı 5. Türkiye Erozyonla Mücadele ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) 6. Tüketici Haklarını Koruma Derneği ve Sendikalar c) İnsan Hakları Danışma Kurulları ve İşlevi Her ülkede İnsan Hakları Danışma Kurulları oluşturulmuştur. Danışma kurulları; hukukçulardan, düşünürlerden, sivil toplum kuruluşlarıyla, kamu kuruluşlarından gelen temsilcilerden ve uzmanlardan oluşur. Bu kurulların amacı insan haklarıyla ilgili sorunların incelenip yetkili birimlere bildirilmesi ve önerilerde bulunulmasını sağlamak içindir. İnsan Hakları Korunmazsa Şu Çıkabilir: Ulusal Düzeyde Durumlar Ortaya 1. Devlet, bireyin haklarını korumaz. 2. Hükümetin uygulamaları, yargı denetimine açık olmaz. 3. Devlet memurları vatandaşın işlerini, aksatır. 4. İnsan haklarını çiğneyenler cezalandırılmaz. 5. Sivil Toplum Örgütleri kamuoyu oluşturamaz. 6. Devletin gerçekleştirmesi gereken özgürlük, eşitlik ve güvenlik gerçekleşemez. Hukuk devleti ortadan kalkar. a) Uluslar Arası Kuruluşlar: İnsan haklarının uluslar arası düzeyde örgütlü olarak korunabilmesi için Birleşmiş Milletler Örgütü 24 Ekim 1945’te kurulmuştur. Birleşmiş Milletler Örgütüne bağlı olan komisyon ve komitelerin başlıcaları şunlardır: 1. Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Komitesi 2. Apartheid’a Karşı Grup 3. İnsan Hakları Komitesi 4. Ekonomik-Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi 5. Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesi 6. İşkenceye Karşı Komite 7. Çocuk Hakları Komitesi AVRUPA KONSEYİNE BAĞLI OLAN KOMİSYON VE KURULUŞLAR a-İnsan Hakları Komisyonu b-İnsan Hakları Komisyonu cBakanlar Komitesi b) Uluslar Arası Belgeler: İnsan haklarının uluslar arası belgelerle de korunması gerekmiştir. Bu konudaki başlıca belgeler şunlardır: 1. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 2. Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme 3. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme 4. İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme 5. Avrupa Sosyal Şartı 6. İşkence ve İnsani Olmayan Yada Küçültücü Ceza ve Muamelelerin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi 7. Her Türlü Irk Ayrımcılığının Önlenmesine Dair Uluslar Arası Sözleşme 8. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Hakkında Uluslar Arası Sözleşme 9. Çocuk Hakları Sözleşmesi 10. Paris Antlaşması 11. Güney Afrika’daki Sistemli Irk Ayrımcılığı Suçunun Cezalandırılması ve Kaldırılması Uluslar Arası Sözleşmesi 12. Helsinki Sonuç Belgesi c) Uluslar Arası Gönüllü Kuruluşlar: 1. Uluslar Arası Kızılhaç Komitesi 2. Hukukçular Komisyonu 3. İnsan Hakları İçin Uluslar Arası Birlik 4. Uluslar Arası Pen Kulübü 5. Af Örgütü İnsan Haklarının Korunmasında İnsan Hakları Eğitiminin Önemi Halkı insan haklarına saygılı yetiştirmenin ön koşulu , onlara eğitim yoluyla insan haklarını tanıtmak ve bu haklardan nasıl yararlanacaklarını öğretmektir. Bunun için de okul yanında kitle iletişim araçlarından yararlanmak gerekir. Televizyon ,radyo ve yazılı basın insan hakları eğitiminde devlete ve topluma destek olmalıdır. İnsan Hakları Eğitiminin Amaçları Nelerdir? 1. Haberdar etme 2. Bilgilendirme 3. Davranış geliştirme 4. Duyarlı Vatandaş Yetiştirme d) İnsan Haklarıyla İlgili Özel Günler: 1. Birleşmiş Milletler Günü ( 24 Ekim) 2. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin Kabul Edilişinin Yıl Dönümü (10 Aralık) 3. Çocuk Hakları Günü ( 20 Kasım) 4. Dünya Çocuk Günü ( Ekim ayının ilk pazartesi günü) 5. Dünya Kadınlar Günü ( 8 Mart) 6. Sakatlar Haftası ( 10-16 Mayıs) 7. Çevre Koruma Haftası ( Haziran ayının ikinci Pazar günü) 8. Avrupa Konseyi Günü (5 Mayıs) 9. Dünya Barış Günü ( 1 Eylül)