|273 eklemlerdeki sinoviti azaltır ama aksiyal tutuluma etki etmez. Altın, D-Penisilamin ve antimalarik ilaçlar etkili değildir. Metotreksat, bazı dirençli İBH’da kullanılabilir. Ama henüz etkinliği tartışmalıdır. Tedaviye dirençli ağır seyirli Crohn hastalığında TNF-a ya karşı şimerik monoklonal antikorlar hastalığın uzun süreli remisyonunu sağlayabilir. Az sayıda olgu üzerindeki gözlemlerde, dirençli periferik eklem tutulumu ve aksiyal tutulumda inflamasyonun Infliximab ile kontrol altına alınabildiği bildirilmektedir. Diferansiye Olmamış Spondiloartropatiler (DOSpA) Bazen SpA’ler, grup içinde bir yere tam olarak oturtulamazlar. Bu hastaların alt ekstremitelerinde asimetrik oligoartrit, entesopati, inflamatuar bel ağrısı, üveit, konjonktivit gibi sistemik bulgular vardır. Romatoid faktör negatif ve HLA-B27 pozitiftir. Bunlar altta yatan sendromun klinik ve radyolojik erken bulguları olabilir. Örneğin radyolojik sakroiliit yıllar sonra gelişebilir. İşte bu tablo, Khan ve Van der Linden tarafından diferansiye olmamış spondilartropatiler (DOSpA) olarak tanımlanmıştır. Tanı konamamış kronik monoartritli HLA-B27 pozitif olan hastaların uzun süreli takibinde, bu klinik tablo dikkati çekmiştir. DOSpA’li hastalarda, genitoüriner infeksiyon, psöriazisin cilt bulguları ve inflamatuar barsak hastalığı bulunmuştur. Entesopatiye bağlı topuk ağrısı vardır. Klinik ve radyolojik sakroiliit bulunmaz. Bu hastaların 2-6 yıl içinde 1/3’ü tam remisyona girer, 1/3’ünde tekrarlayan oligoartrit görülür. Geriye kalan 1/3’ünde daha çok AS, nadiren psöriatik artrit veya Reiter sendromu gelişir. Çok nadir olarak romatoid artrit de ortaya çıkabilir. Tedavisinde steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar kullanılir. Sulfasalazinden faydalanabilir ve bu ilaç, hastalığın seyri ve prognozunu değiştirebilir. Psöriyatik Artrit Psöriasisle birlikte görülen, genellikle romatoid faktörün (RF) negatif olduğu inflamatuar artrittir. Prevalansı %0.040.1 olup, her iki cinste de eşit sıklıkta rastlanır. Hastaların % 15’inde psöriatik deri lezyonları artrit geliştikten sonra ortaya çıkar. Tırnak değişikliklerinin varlığı, artritle bilhassa distal interfalengeal eklemlerin tutulumu ile sıkı ilişkilidir. Psöriatik artritin klinik bulguları; distal interfalengeal eklem tutulumu, asimetrik sakroiliit ve spondilit, daktilit, entesittir. Hastalığın süresi uzadıkça tutulan eklem sayısı da artar. Poliartiküler tutulumda seyir daha kötüdür. İlk kez 1818 yılında Albert, psöriasisle artrit arasında bir ilişki bulunduğunu saptamıştır. Ancak "Psöriyatik artrit" terimini Bazin 1860 yılında kullanılmıştır. Bourdillon 1888 yılında hastalığı daha detaylı olarak tarif etmiştir; 1950 yılından beri de psöriatik artrit sistemli olarak araştırılmıştır. Wright, psöriasiste erosiv artritin olduğunu ve RF pozitifliği sıklığının düşük olduğunu belirtmiştir. Wright aynı zamanda, hastalığın bilhassa distal interfalengeal eklemleri tuttuğunu, artritin asimetrik olduğunu, sakroiliak eklemlerin de asimetrik olarak etkilenebildiğini ve ağır eklem harabiyetine yol açabilen "Artritis Mutilans" gelişebildiğine dikkatleri çekmiştir. I. Epidemiyoloji Birçok araştırmalar; yatkınlık bulunan toplumlarda, psöriasisin inflamatuar artrit bulunan hastalarda daha sık görüldüğünü, inflamatuar artritin de psöriasisi bulunanlarda daha sık olduğunu göstermektedirler. Retrospektif klinik değerlendirmeler inflamatuar poliartritli hastaların %2.6’sında psöriasis bulunduğu halde, bu oran osteoartritlilerde %0.3 olarak gösterilmektedir. Hellgren, Romatoid artritli hastaların %4,5’inde psöriasis tesbit etmiştir. Romatoid faktör dikkate alındığında, psöriasis ile inflamatuar artritin beraberliğinin seronegatif hastalarda olduğu dikkati çeker. Psöriatik artiritin prevalansını belirleyen çalışmalar çok azdır ancak bunlara göre de bu oran %0.04-0.1 arasında değişmektedir. Ancak prevalansın tayininde romatoloji ve dermatolojinin ortak çalışması gereklidir. Minnesota’dan bir araştırmada her iki cins birlikte değerlendirildiğinde hastalığın prevalansının yıllık 6,6/100 000 olduğu görülmektedir. Hastalığın cinsiyet dağılımı K/E: 1/1 olarak bildirilmektedir. Hastalığın başlama yaşı 30-55’dır. Deri bulguları ile artritin ortaya çıkış zamanları değerlendirildiğinde; hastaların %67’sinde artrit çıkmadan önce deri bulguları ortaya çıktığı görülmektedir. Bu hastaların % 16’sında her iki bulgu 12 ay içinde birbirini izler. Hastaların geri kalan kısmında