Kaplumbağa Terbiyecisi - Bilkent University

advertisement
KAPLUMBAĞAYI BİLE EĞİTMEK
“Kaplumbağa Terbiyecisi” Osman Hamdi Bey’in en önemli eseri. Çoğumuzun
yapboz alırken bari bir Türk ressamın resmi olsun diyerek seçtiği bir resim. Uzun
yıllardır bu resimle çok yerde karşılaştık. Bir Türk ressam yapmış, renkler ve ışık
mükemmel. Osmanlı figürleri içeriyor ve dekorasyon da çok otantik bir hava
veriyor. Fakat kafamı kurcalayan sorular hep sessiz kalmıştı bu ana dek.
“Kaplumbağa, ney, yaşlı bir adam… Acaba eğitebilmiş miydi bu
kaplumbağaları? Hayatını onlara mı adamıştı? Kaplumbağaları neden eğitmek
istemişti ki? Yüzlerce hayvan varken neden kaplumbağaları eğitmek
istemişti?
Sonradan öğrendim ki bu adam meğerse Osman Hamdi Bey’in ta
kendisiymiş. Peki ama neden kaplumbağa? Osman Hamdi Bey sadece
ressam mı yoksa kaplumbağa terbiyecisi mi aynı zamanda? Belki de
kaplumbağa Osman Hamdi Bey’in en sevdiği hayvan? Bu soruların
cevaplarını bilmeyen sadece ben miyim? Bu tip soruları cevaplayamamamın
nedeni eğitim eksikliği, oysaki ben memleketin en iyi okullarında okudum.
Kimse bana Türkiye’nin Mona Lisa’sı sayılabilecek bir eser hakkında tek
kelime etmedi. Belki de etmek zorunda değillerdi, ben araştırabilirdim ama
bu kadar özel ve önemli bir tablo için ders konularının arasında bir yer
ayrılmalıydı. Ne bileyim en azından resim dersinde adı geçseydi, ders saati
ayrılsaydı. Ya da felsefe dersinde üzerine tartışsaydık bu resmin. Hatta
Türkçe dersinde bile yer ayırsalar doğru bir iş yapmış olurdu müfredatı
hazırlayan eğitimciler.
Neden mi? Çünkü bu resimdeki asıl amacı öğrendiğimde kendimden
utandım. Bu resimle her karşılaşmamda “Ya bizim sanat anlayışımız bu kadar
mı, kaplumbağalar ve yaşlı, çirkin bir adam.” diye düşünmekten kendimi
alamadığım zamanlar vardı.
Evet, şimdi Türk sanatı için çok şey yapan Osman Hamdi Bey’den özür dileme
zamanı. Osman Hamdi Bey Paris’e hukuk eğitimi almak için gitmiş, fakat
Paris’teki sanat havasını koklayınca ressamlığa ve arkeolojiye ilgi duymuş. İşte
bizdeki eksiklik burada, sanat bize çok uzak. Paris’e ya da Roma’ya ayak
basmak gerekiyor herhâlde sanatla tanışabilmek için. Daha sonra babasının
isteği üzerine tekrar yurduna dönüyor. Osman Hamdi Bey’in babası
sadrazamlık görevine getiriliyor. Osman Hamdi Bey de Belediye Müdürlüğüne.
Ve işte macera bundan sonra başlıyor. Osman Hamdi yurdumuzdan kaçırılan
eserlere engel olmak için tüm vilayetlere resmi yazı göndererek buldukları
tarihi eserleri kendi kurduğu İstanbul Arkeoloji müzesine göndermelerini
istedi. Müzedeki koleksiyonu genişletmek için Osmanlı’nın ilk arkeolojik
kazılarını Nemrut’ta yaptırdı. Bu konularla ilgili kitaplar yazdı. Yurdumuzdaki
tarihi eserleri korumakla ilgili kanunlar çıkarttırdı. İlk güzel sanatlar akademisi
olan Sanayi-i Nefise Mektebini açtı. Kısacası Osman Hamdi Bey yurdumuzun
tarihi zenginliklerini korumak için çok uğraşmıştır. Bununla beraber yeni
sanatçıların yetişmesi için çaba harcamıştır. Fakat bu çabanın Osmanlı gibi
taassup içerisinde bulunan bir toplumda gösteriliyor olması ilginçti ve zordu o
zamanki şartlarda.
Bu resim artık benim için çok daha fazla anlam ifade ediyor. Halkımızı
eğitmeliyiz. Özellikle de küçüklerimizi, azimle, yılmadan eğitmeliyiz. Eğitim
zaman alan bir süreçtir herkesin bildiği gibi ama ne kadar zaman alırsa alsın
sonuçları çabayı boşa çıkarmaz. Osman Hamdi Bey’in sabırla etrafındakileri
eğitmeye çalışması bize örnek olmalı.
Ney gibi güzel bir sesle onların yüreklerine dokunarak eğitmeliyiz, severek
sevdirerek. Kaplumbağa gibi yavaş ilerleseler de, kaplumbağa gibi yavaş
öğrenseler de vazgeçmemeliyiz. Resme baksanıza kaplumbağalar bile bir şeyler
öğreniyor yavaş yavaş. İnsanoğlu neden yapamasın? İyi planlanmış bir eğitim
bazen hayal bile edemeyeceğiniz sonuçlar doğurur. Osman Hamdi Bey’den
bugüne kadar bize vermek istediği mesajları kavrayamadığım için özür
diliyorum ve ayrıca eğitim konusunda verdiği mesajları başta eğitimcilerimiz
olmak üzere tüm halkımızın fark edip sindirmesini çok istiyorum.
KAYNAKÇA:
Kaplumbağa Terbiyecisi, Osman Hamdi Bey, 1906
Download