D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 4 (1, 2) EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 8 Sayı: 19 (Bahar 2 0 0 4 ) - - - - - - 1 KUR' AN-I KERİM VE İNCiLLER'DE PEYGAMBER DAYANIŞMASI: MUHAMMED (a.s.) ve İSA (a.s.) ÖRNEGİ .1 Muhammed Fatih KESLER (*) Özet Risiilet vazifesini, Adem'den başlayarak son Peygamber'in çabalarıyla tamamlanan "kutsal bir yolculuk" olarak kabul eden bu araştırma, bazı peygamberlerin süreklilik arz eden bu evrensel misyanun değişik safhalarında sergiledikleri farklı dayanışma şe­ killerini konu edinmektedir. Bunun yanısıra, son iki peygamber; Muhammed (a.s.) ile İsii (a.s.)'iıın yukarıda dile getirdiğimiz reiiliteye uygun, ayrıca "nebevf ortak zemine" yani tevhid ilkesine yönelik olarak birbirleri hakkında ortaya koydukları ve "dünya insanlık ai/esine" sunduk/arı dayanışma çabaları da bir anlam örgüsü içerisinde ele alınmakta­ dır. Anahtar Kelime/er: Kur'an-ı Kerim, lnciller, lsa, Muhammed, Dayanışma, Nübüvvet, Süreklilik. Prophetic Collaboration in the Qur'iin and the Gospels: the Model of Muhammad and ]esus Abstract This study, wlıich postulates the mission ofprophecy asa "sacred journey", starting with Adam and completed by the Last Prophet's endeavors, aims to study various "prohetic co Ilaboration" cases put in to practice by same prophets in this universal and perennial mission. In addition, in this study, the last two prophets' praxes and collaborative endeavors that were a model for "universal human family" and support each other in accord witlı the "prophetic comman groımd" (tawhfd) will be evaluated broadly. Key Words: Qur'iin, Gospels, Jesus, Muhammad, collaboration, prophecy, continuity and continuality. *) Doç. Dr. , Çanakkale Onsekiz Mart Üniv. ilahiyat Fak. Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. (e-posta: fiıtihkesler@hotmail.com) { D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 5 (1, 1) 2 / Doç. Dr. Muhammed Fatih KESLER ------EKEVAKADENUDERG$İ Giriş Cennette edindiği dini tecrübenin ardından eşi ile birlikte, ilah! emir ve yasaklar karyeni denemelere tabi tutulmak ve yaptığı tevbeden dolayı samirniyet sınavından geçmek üzere dünyaya gönderilmesine karar verilen Adem (a.s.)'e yöneltilen şu hitap, onun daha önce tanıştığı vahiy olgusuyla mevcut birlikteliğinin bu yeni coğrafyada da devam edeceğini göstermekteydi: şısında ~: " ... Yalmz (iyi bilin ki) benden size 'bir yol gösterici' geldiği zaman kim buna uyarsa, artık mrlara korku yoktur ve onlar iiziilmeyeceklerdir. "ı İlahi bir kayıtla, Adem (a.s.)'e verileceği vaadedilen öğretilerin, bu şekilde "şart ve mükafaat" boyutlu bir antlaşma formuyla sunulması oldukça dikkat çekicidir; öyle ki gelinen bu noktada ilahi metinler, cennette gerçekleşenin aksine, vahiyle önceden tanışık, dini tecrübeye sahip, yaptığı hatadan pişmanlık duyup tevbe eden, dolayısıyla yakinen tanıdığı şeytanın hileleri karşısında bundan sonra direnebileceğine söz veren eğitimli bir insana tevdl edilmiştir. Kendisine risalet görevi verilecek olan insan, üstün birçok özelliğinin yanısıra; hem tecrübe yoluyla, hem de başlangıçta Cennet'te sahip olduğu nimetler gibi birtakım güzelliklerden, yaptığı hatadan dolayı geçici de olsa mahrum bırakıl­ ınakla dinamizm kazanmıştır. Kaybedilen güzelliklere tekrar kavuşma özlemiyle donatı­ Ian bu dinamizmin, bir insan olarak Adem (a.s.)'in varlık dünyasında oluşturduğu ruh ve beden ahenginin kendisine daha sonra tevdl edilecek olan peygamberlik görevinin ifa.,ıııJa lıay.i.tı bir ~·u] uynaya..:agı Hlkıir cuikıııı::L. bir gcn,;ckür. Dolayısıyla yüce gayeler için seçilecek bir elçinin öncelikli olarak kendi içerisinde tutarlı ve bütün yapıp ettikleriyle uyumlu bir kul olması hedeflenmiştir. Tarih boyunca gönderilen bütün peygamberlerin üstün meziyetlere sahip insanlardan seçilmiş olmalan, bu kadim geleneğin hiçbir zaman değişmediğini göstermektedir. Zaten sadece böyle meziyetlere sahip olan insanlar hayatın bir takım olumsuz yansımalan ve sıkıntılan karşısında, fıtratlannda bulunan, yanlışa karşı koyma ve usulünce sabretme melekelerini harekete geçirebilirler. Nitekim peygamberlerin dışandan vaki olabilecek olumsuz yansımalara, kendilerine sağlanan, ilahi gözetim ve bunun oluşturduğu bir iç dayanışma melekesiyle karşı koyduklannı söyleyebiliriz. Bu çerçevede Kur'an-ı Kerim, YGsuf (a.s.)'un kendisine önerilen ve meşru olmayan teklifin saptıncılığından ancak böyle bir iç dayanışma ile2, son Peygamber'in de kendisine müşrikler tarafından yapılan teklifierin sebep ·olabileceği yanlış bir meyilden yine aynı dayanışma aracılığıyla kurtulabildiklerini3 belirtmektedir. Hatta aynı bildirimler müşriklere karşı yapılan Bedir Savaşı'nda meleklerin, Müslümanlara fiili olarak yardım ettiklerini, dolayısıyla bu kerim varlıklann hem Peygamber (a.s.) hem de müminlerle güçlü bir dayanışma içerisine girdiklerini ortaya koymaktadıı4. 1) Bakara (2): 38. Eğer Rabb 'inin delilini görmeseydi Yfisuf da o kadma istek duyacaktı ... (Yusuf /24). 3) Eğer biz sana sehat vermemiş olsaydık az kalsm onlara biraz meyledecektin (İsra /74). 4) Hani Rabb'inizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, "Ben size ard arda bin melek ile yardım ediyorum" diye cevap vermişti (Enfiil/ 9). 2) ... )i-: D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 5 (1, 2) KUR'AN-I KERİM VE İNCİLLER'DE PEYGAMBER DAYANIŞMASI: MUHAMMED (a.s.) ve İSA (a.s.) ÖRNEGİ -- 3 Peygamberlerin bu şekilde ilahi yardıma nail olmalarına rağmen onların, risalet görevlerini ifa ederken dünyanın olumsuz yansımalan karşısında, kendilerince samimi buldukları bazı insanlardan yardım istemeleri, vahiy tarihinde sıkça başvurulan nebevl bir ge!enektir. Tevhid inancının belki peygamberlik düzeyinde değil ama, birer inanır olarak herkesin katkısını gerektiren ve bir kişiye ait olmayan, aksine onun, aşkın değerler manzumesi olduğunu ihsas eden bu çerçevedeki deneyimlerden biri de Musa (a.s.)'ya aittir. O, Rabb'inin emrine uygun olarak kırk günlük bir süre için Tur-i Sina'ya giderken, kendisine tabi olan mürninleri ıslah etmesi için kardeşi Harun (a.s.)'u görevlendirmiş5 daha sonra da Allah'a dua ederek, güvendiği bu kardeşini kendisine yardımcı kılmasını dile~ mişti~. Aynı şekilde İsa (a.s.), kendilerine yapılan zulüm ve baskının zirvede olduğu bir dönemde bazı müminlerin imanlarında sezinlediği gevşekliğin, zaten sayıları az olan cemaat içerisinde ileride herhangi bir çözülmeye sebep olmaması için onlara şöyle bir soru yöneltmiştir: " ... Allah yolunda bana kimler yardımcı olacaktır? "7 M uhatapların yapacakları bir iç muhasebeyle, kendilerine çeki düzen vermelerini isteyen bu soru, aynı zamanda onları-n birer mürnin olarak Peygamberlerine olan bağlılık­ larını ve onunla gerçekleştirdikleri dayanışmanın içeriğini de en üst düzeyde sorgulamaktadır. Mezkur soruya verilecek olumlu bir cevap, içinde bulunduğu zor şartlar sebebiyle belki de İsa (a.s.)'nın o anda en çok ihtiyaç duyduğu bir şeydi. Bu soru aynı zamanda "tevhid" uğrunda yapılacak dayanışmanın mutlak bir zorunluluk olduğunu ortaya kuyaıı ııc:bc:vi bır bikliriıuJir. Diğer taraftan, inançları ne olursa olsun, bazı insanların benliklerinden hiçbir zaman kaybolmayan ve aslen temiz yaratılışın birer tezahürü olan; doğruluk, adalet, ahlak ve hikmer gibi hasletler, gönderilen her peygamberin oluşturacağı "çekirdek mürnin cemaat" için birer referans kaynağı olagelmiştir. Dile getirdiğimiz bu hasletler aynı zamanda peygamberlerin, sayılarının artması için dua ettikleri müstakbel mühtedilerin kimliklerini belirlemede de önemli rol oynamıştır. Mesela, Muhammed (a.s.)'in ilk vahyi aldıktan sonra karşılaştığı olağanüstü manzarayı, vahiyle tanışık ve hikmet ehli olarak bilinen Varaka b. Nevfel'e anlatması8, doğruluk ve mertlik gibi saygın özellikleri bulunan Ömer'in müslüman olması için dua etmesi9, ilk Müslümanlara müşrikler tarafından yapılan baskı ve zulmün zirveye çıktığı bir dönemde bazı arkadaşlarını, adaletiyle meşhur Habeş kardeşi Harun'a dedi ki: "Kavmim içinde benim yerime geç, onları isialı et, bozguncu/arın yoluna uyma" (A'riif /142). "Bana, ailemden kardeşim Harun 'u yardımcı ver" (Tiilıa /29, 30). AI-i İmriin (3): 52. Ebı1 Abdiilah Muhammed b. İsmail el-Buhan, el-Camiu's-Salıllı (Salıflzu Bulıô.rl), İst., 140111981, Bedü'l-vahy 3 (1.3); et-Ta'bir 1(VIII. 68). Aynca bkz. Ebı1 Abdiilah Muhammed b. İshak b. Yesar elKureşi el-Medeni, es-Siretü'n-Nebeviyye, Konya 1982, s. 102; Ebı1 Ca'fer Muhammed b Cerir etTaberi, Tarllıü'l-Ümem ve'l-Mü!Uk, Kahice tsz, Il.302; Ebı1 Bekr Ahmed b. el-Hüseyin el-Beyhaki, Delailü 'n-Nübüvve, Beyrı1t 1405/1985, 1.23. Peygamber (a.s.)'in bu konudaki duası için bkz. Ebı1 Abdiilah Muhammed b. Yezid b. Mace el-Kazvinl, es-S'ii;nen (Sünenii İbn Mace), İst., 140111982, Mukaddime ll (1.39). 5) ... Musa 6) 7) 8) 9) ı D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 6 (1, 1) 4 / Doç. Dr. Muhammed Fatih KESLER ----~EKEVAKADENUDERGSİ Kralı'na göndennesi10 gibi hususlan bu çerçevede değerlendinnek gerekir. Övgüye layık hasletlerle donanmış bu insanlarla yapılan söz konusu dayanışmaların temel hedefi; Mekke'nin dar bir sokağındaki Daril'l-Erkam'a11 sıkışmış olan "ilahi söyleme" yeni ve geniş yelpazeli açılımlar sağlamaktadır. Böyle ulvi bir görevi icra eden son Peygamher'in özellikle Hıristiyan krallara yazdığı davet mektuplarına şu ayetide eklediğini görmekteyiz: 12 " ... Ey Kitap Ehli! Gelin sizinle bizim aramr:.da ortak olan bir sö:de birleşelim. Yalmz Allah'a .ibadet edelim. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalmı, birimiz diğerini Allalı 'tan başka ilah edinmesin ... " 13 · Bu çağrı, Hak'tan yana olduğu halde, sanki daha sonra yabancı'bir takım unsurlar sebebiyle çeşitli kınimalara maruz kalan ve ortak bir değer olarak bilinen tevhid inancı­ m, muhataplar ufkunda yeniden ihya etmeyi hedeflemektedir. Bu uğurda evrensel bir birlikteliği ve dayanışmayı da öngören mezkilr çağrının vennek istediği öz ve açık mesaj kadar, onun arka planında sezinlenen uzantıları da çok önemlidir; şöyle ki, bu çağrı­ nın vahye yabancı olmayan gruplara, mesela söz konusu davet mektuplannda.olduğu üzere Hıristiyanlara yapılmış olması, sanki hedeflenen ideal uzlaşmayı becerebileceklerine inanılan insanların dünyasında, bir zamanlar mevcut olan sorunsuz bir birlikteliği, bir "hazır bulunmuşluğu" gündeme getinnektedir. Bu insanların sonradan zedelenen manevi dünyalarını asgari bir müşterek ve sarsılmaz bir hakikat ile yeniden saflaştırmak is·en ·;en P·~y!:::ı:ııh:r'i:: .... :1·,i) diE; k) ;.ıp~ığl J:.:);.ıllJi.;ı:.ı.,.ag;ı.>ı ~u g-:r;,;-.:ği bütün bcrraklığıyla ortaya koymaktadır: Tevhid mücadelesi, Milsa (a.s.) ve Hariln (a.s.) örneğinde görüldüğü üzere; bölge ya da akrabalık bağlarıyla oluşturulacak bir dayanışmayla başarı ya ulaşacak kadar basit bir olay değildir. Aksine bu mücadele, dünyanın çeşitli bölgelerindeki Müslümanların oluşturacağı bir "takva toplumJJ" eliyle ifa edilebilecek kadar olağanüstü çabalar gerektiren çok ciddi bir iştir. Müslümanların oluşturduğu bu birliktelik, diğer bir deyişle "hazır bulunmuşluk," vahiy tarihi boyunca peygamberlerin yaptıkları mücadeleyi kolaylaştıran önemli bir unsur olagelmiştir. Bu gerçeklik aynı zamanda, seçkin birer kul olan peygamberleri, risalet vazifelerinin ifasında yardımcı olacağı düşünülen birtakım bireysel çabalara ve bunların sonunda gerçekleşmesi ümit edilen bazı sınırlı kazanımlara muhtaç bırakmamayı hedeflemektedir. Bu çerçevede İlahi İrade'nin gözetiminde, peygamberler arasında ezelde viiki olan bir diyalog ve yardımlaşma temeline dayalı evrensel boyutlu bir ahitleşme etkili bir çözüm olarak sunulmaktadır. 10) İbn İshak, es-Sire, s.l94,195; Ebü'l-Fida İsmail b. Ömer b. Kesir, el-Bidfıye ve'n-Nilıfıye, Beyrfit 1409/1989, III. 68. ll) Diirü'I-Erkam hakkında bkz. Muhammed b. Sa'd, etcTabakfıtii'l-Kübrfı, Beyrfit tsz, III. 116; Ebu Abdiilah Muhammed b. Ahmed ez-Zehebi, Siyerii A'lfımi'n-Niibelfı, Beyrfit 1412/1992, IL 479. 12) Buhar!, Bedü'l-vahy 6 (l.6); Cihiid ve's-siyer 102 (IV.4); Ebü'l-Hüseyin Müslim b. el-Haccac elKuşeyri: en-Ni:siibfiıi, el-Cfımiu's-Sahlh (Salılhu Müslim), İst., 140l/1981, Cihiid ve's-siyer 26 (Il. 1396). 13) Al-i İmriin (3): 64. li D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 6 (1, 2) KUR'AN-I KERİM VE İNCiLLER'DE PEYGAMBER DAYANIŞMASI: MUHAMMED (a.s.) ve İSA (a.s.) ÖRNEGİ -- 5 I. Peygamberlerin Dayanışma Abitleri Vahiy tarihi boyunca peygamberler eliyle insanlara ulaştınlan ve temelde aynı gayeye hizmet eden kutsal metinler ile bunlann muhtevalanndaki öğüt, emir ve yasaklann ana parametreleri, başlangıçta Adem.(a.s.)'e verilenden farklı değildi. Vahyi çerçevedeki bu aynilik resullerin görevlerine de yansımıştı. Dolayısıyla gönderildiği coğrafya ve devir ne olursa olsun hiçbir peygamber bir başka peygambere yabancı değildir. Bu gerçek, Muhammed (a.s.)'in şu sözlerine de yansımıştır: "Peygamberler, anneleri ayn, babalan bir kardeştirler. Onlann dinleri de birdir."l4 ~· Tevhid inancı etrafında şekillenen bu "gaye birliği", mezkfir metinlerin tebliğatını üstlenen peygamberlerin her birinin çabalanyla beslenen ortak bir görev bölüşümünü de gerekli kılmıştır. Böyle zor bir görev karşısında öncelikli olarak risalet müessesesinin önemli bir unsuru olan mucize olgusuyla güçlendirilen peygamberler, bazen aynı anda ve aynı misyonla gönderilen başka elçilerle de desteklenmişlerdirl5. Ancak bütün bunlann da ötesinde, yüklendikleri görevin başanlmasında onlara yardımcı olan bir başka gerçeklik daha bu~unmaktaydı. Yukanda kendisinden bahsettiğimiz ve "hazır bulunmuş­ luk" ifadesiyle dile getirdiğimiz bu husus Kur'an'da şöyle açıklanmaktadır: . Allah, peygamberlerden şöyle söz almıştı:" Bakın, size kitap ve hikmet verdim, sonra bulunan (kitaplar)'ı, doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanucuk \'t' yurJun eJeL·ı:ksini::.. Bunu kubul eu ini::. mi:' \e bu lwsus!il u!ıJimi ü::.erini::.e uldmız mı?" demişti. "Kabul ettik" dediler. "O halde şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım" dedil6. yamnızda Peygamber dayanışması hususunda açık bir belge konumundaki bu ayet, hakkında yapılan yorumlar sebebiyle derinlikli bir anlam örgüsüne sahiptir. Mesela All b. Ebi Tii- lib (ö:40/66l)'in yaptığı şu yorum bu tezimizi destekler niteliktedir: "Yüce Allah, Adem (a.s.)'den itibaren gönderdiği peygamberlerin her birisinden, Muhammed (a.s.) hakkın­ da şöyle söz almıştı; eğer kendileri, onun gönderildiği dönemde hayatta olurlarsa, ona inanıp yardım edeceklerdil7. Bazı rivayetlerde Abdullah b. Abbas (ö:68/687)'ın da bu 1 14) Müslim, Fedrul40 (II.I837); Ebfi Diivfid Süleyman b. el-Eş'as b. İshak el-Ezdi: es-Sünen (Sünenü Ebi Diiviid), İst., 140111981, Sünne 14 (V.55). 15) Biz, iki elçi göndermiştik. Ikisini de ya/anlamışlardı da bir üçüncüsü ile onları takviye ettik: "Biz, · size gönderilen elçileriz" demişlerdi (Yasin /14). Bu ayet-i kerimede bahsedilen elçilerden kimlerin kastedildiği hususunda tefsirlerde farklı görüş­ ler bulunmaktadır. Ancak ağırlıklı görüş, bu elçilerin Kur'an'da işaret edilen kasaba (Antakya)'ya İsa (a.s.) tarafından gönderilen havariler olduğu yönündedir. (Bkz: Ebfi Ca'fer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Ciimü'l-Beyiin an Te'vili Ayi'l-Kur'iin, Beyrilt 1415/1995, XII.187; Ebü'l-Fida İsma­ il b. Ömer b. Kesir, Tefsirü'l-Kur'iin'i'l-Azim, Kuveyt 1418/1981, III.743; Ebü'l-Fazl Celiileddin Abdurrahman b. Ebi Bekr es-Süyfiti, ed-Durrü'l-Mensur fi't-Tejsiri'l-Me'sur, Beyrilt 1414/1993, VII.50). 16) Al-i İmriin (3): 81. 17) Ciimii'l-B.eyiin, III.451; ed-Durrü'l-Mensur, 11.253; EbuAbdiilah Fahreddin Muhammed b. Ömer. er-Razi, Mefiitihü'l-Gayb, Beyrfit 1415/1995, III. 274. \ .} D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 7 (1, 1) 6/ Doç. Dr. Muhammed Fatih KESLER ---EKEV AKADEMi DERCİSİ görüşte olduğu belirtilmektediriS. Ancak Tiivus b. Keysan (ö: 106/724), Hasan el-Basri (ö: 110/728) ve Katade b. Diame (ö: 118/735) gibi müfessirler bu ayeti risalet müessesesinin evrenselliği bağlamında değerlendirerek, yüce Allah' ın bütün peygamberlerden birbirlerini tastİk etmeleri için söz aldığını ifade etmişlerdir19. Bu görüş başka müfessirler tarafından da desteklenmiştir20. Diğer taraftan tarih boyunca gönderilen peygamberlerin çabalarıyla oluşan ~·vahiyle _ nesiller" daha sonra gönderilen bir başka peygamber için tam bir "hazır bulunmuşluk" ofuşturmuştur. Vahiy kültürüne sahip birçok bilge kişi bu bağlamda yaptıkları konuşmalar ve dile getirdikleri hikmetli söylemler aracılığıyla bu "hazır bulunmuşluk" gerçeğini sürekli olarak canlı tutmuşlardır. Bunların arasında, okuduğu meşhur hutbesiyle tanınan K us b. Sai de el-İmadi21, putperestliğe şiddetle karşı çıkan ve han if olduğu bilinen Zeyd b. Amr b. en-Nüfeyl22 ve Ahir Zaman N eb isi hakkında yaptığı konuşmalada tanınan Yahudi alimi İbnü'I-Heyyeban 'ı23 sayabiliriz. İlahi kitaplara ve öğretilere yabancı olmayan bu kişilerin yaptıkları vahiy kökenli vaazlar, gönderilecek olan peygamberlerin ve tabi ki son Nebi'nin ifa edeceği tebligata kısmen de olsa bazı faydalar sağlamış­ tır. MeseHi, tahrif edilmiş dinlerini beğenmeyerek bir arayış içerisine giren ve sonuçta Muhammed (a.s.)'in davetine icabet eden Selman el-Farisl (ö:36/656)24 Temlm ed-Dar! (ö:40/66Q)25 ve Adiyy b. Hatim (ö:67/685)'in26 Tevhid Dini'ne ulaşmalarını, yukarıda kendilerinden bahsettiğimiz bilge kişilerin sarfettikleri çabaların birer yansıması olarak tanışık telakki erlehiliri?. Bir metot olarak yeni kazanımlara 1 mühtedilere kapı aralayan bu tür açılımlara Muhammed (a.s.)'in de ilgi gösterdiği bilinmektedir. Bu çerçevede o, Hicretten önce Medine'de İslam davetine yönelik, uygun bir zemin ve kalıcı bir buluşma noktası oluşturma. ları için Akabe Biatları'nda, İslam'ı kabul eden çekirdek Müslüman bir cemaat ile görüşmüştür. Nebevl bir metot ve tarihsel etkilere sahip olan bu buluşma, Kur'an vahyinin Medine'de daha kolay kabul edilmesini sağlamıştır. Şöyle ki, İslam Daveti'ni önemsemeyen hatta bu daveti dışlayan Mekke'deki mlişriklerin olumsuz tavırlarına karşın, Akabe Biatları'nda Peygamber (a.s.) ile buluşan ve ona kucak açan Medineli müminlerin gösterdikleri olağanüstü çabalar, bir müddet sonra oraya hicret edecek olan Muhammed (a.s.) ve muhacir her Müslüman için bir başka açıdan tam bir "hazır bulunmuşluk" oluş­ turmuştur. 18) 19) 20) 21) 22) Ciimiü'l-Beyiin, III.450; Mefiitihii'l-Gayb, III.274. Tefslrü 'l-Kur'ii n'i 'l-Azim, I. 493. Ciimiü'l-Beyiin, III. 451. el-Bidiiye ve'n-Nihiiye, ll. 214. Buhar!, Menakıbu'l-ensar 24 (IV.232); Deliiilü'n-Nübüvve, ll.l21; Ebu Abdiilah Muhammed b. Ahmed ez-Zehebi, Tiirlhü'l-isliim ve Vefeyiitii 'l-Meşiihlr ve 'l-A '/iim, Beynit 1409/1989, !.86. 23) İbn İshak, es-Sire, s.64; et-Tabakatü'l-Kiibrô., I.l61. 24) Ebu Abdiilah Muhammed b. Abdiilah el-Hakim en-Nisaburi, el-Müstedrek ale's-Sahihayn, Beyrut 1411/1990, Ill.691, Ayrıca bkz: İbn İshak: es-Sire, s.66. 25) Müslim, Fiten ve Eşratü 's-S aa 24 (lll. 2262); Ebu Abdiilah Ahmed b. Hanbel, el-Müsned ( Müsnedü Ahmed), İst., 1401/1981. VI. 373. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 7 (1, 2) KUR'AN-I KERİM VE İNCİLLER'DE PEYGAMBER DAYANIŞMASI: MUHAMMED (a.s.) ve İSA (a.s.) ÖRNEGİ -- 7 incelediğimiz bu örneklerden sonra çalışmamızın bu kısmında, asıl olarak başlangıç­ tan beri peygamberlerin birbirlerine olan yardıınlarından, özellikle de son Peygamber'in tebligatının kabulunu kolaylaştırmaya yönelik çabalarından bahsetmek istiyoruz. ·iJ Tarih boyunca gönderilen peygamberlerin tamamı yukanda incelediğimiz ayetin kendilerine tevdi ettiği ilahi görevi hakkıyla yerine getirmeye gayret etmişlerdir. Mese·ıa, maruz kaldığı birçok sıkıntıya karşı sabreden ve inançlarından hiçbir ödün vermeyen, bu sebeple de tevhidin sembolü olarak bilinen İbrahim (a.s.)'in, ve onun torunu Yakub'un bu uğurdasonbir görev sadedinde oğuHanna yaptıklan şu vasiyet, konu edilen yardımiaşmaya aynı zamanda "nebevi bir gelenek" hüviyeti de kazandırmıştır: İbrahim de bunu oğullarına vasiyet etti. Yakub da: "Ey oğullarım, Allah sizin için o dfni seçti, bundan dolayı sadece Müslümanlar olarak ölünüz" dedi27. "• ' Bu ayette geçen "vasiyet etti" fiili, "emretti" fiilinden daha etkilidir. Çünkü vasiyet, bir insanın dinine her zamankinden çok daha fazla özen gösterdiği ölüm anı yaklaştığın­ da yapılan bir iştir28. Tevhid inancını yücelten bu evrensel bildirim yukarıda değindiğimiz "nebevi bir vasiyet olma" hüviyetini tarih boyunca korumuştur. Bu bağlamda o, kendisini gölgelemek isteyen harici unsurlara karşı başlangıçta sahip olduğu aynı zindelikle direnç üretmeye devam etmiştir. Mesela bu konuda ay kın bir söylem değişikliği takıntısına kapılan İsra­ iloğu Ilannın cıluştumıak istedikleri ırksal nitelikli bir gerginlik. bu çerçevede gündeme getirilen iddialan da ters yüz eden şu ayet ile önlenmiştir:29 Yoksa siz, Yakub'un, ölüm döşeğinde iken çocuklarına, "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediği, onların da, "Senin ilahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek bir ilaha ibadet edeceğiz; bizler O 'na boyun eğmiş müslümanlarız. ", dedikleri zaman orada mıydınız?30 İbrahim (a.s.) ve tarunu Yakub (a.s.)'un yaptıkları bu vasiyetler, vahiy tarihi boyun-ca İslam adına tebligat yapan bütün peygamb.erler için kesintisiz bir dayanışma çağnsı olagelmiştir. Aynı doğrultudaki bütün çağnları 1 davetleri anlamlı kılan bu nebevi gelenek, gönderilen her bir elçinin giriştiği mücadeleye katkıda bulunmuştur. Zaman ve mekan mefhumlarını önemsemeyen bu gerçek arilamdaki sahiplenrne, Musa'nın kendisinden belki de asırlar sonra gönderilecek olan bir başka peygamberin ifa edeceği misyona getirdiği vahiy kökenli şu katkıyla daha da belirginleşmiştir: Ve Rabb bana dedi... "Onlar için kardeşleri 1 arasından senin gibi bir peygamber çıka- racağım ve sözlerimi onun ağzına koyacağım. Ve ona ernredeceğim her şeyi onlara söy26) 27) 28) 29) İbn İshak, es-Sfre, s.l67. Bakara (2):132. Mefatfhü'l-Gayb, II.64. Camiü'l-Beyan, 1.781; Ebü'I-Hasen All b. Ahmed el-Vahldi en-Nisiibfiri, Esbfibü'n-Nüziil, Beyrfit 14IIIl991, s.44. 30) Bakara (i): 133. ı D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 8 (1, 1) 8 /Doç. Dr. Muhammed Fatih KESLER ------EKEVAKADEhilDERGEİ leyecek. Ve vaki olacak ki, benim ismimle söyleyeceği sözlerimi dinlemeyecek olan adamdan ben ayıracağım. Ancak bir peygamber kendisine söylemeyi emretmediğim bir sözü küstahça benim ismimle söyler, yahut başka ilahların ismiyle söylerse o peygamber ölecektir. "3 ı Muhammed (a.s.)' e işaret ettiğine inandığımız bu Tevrat ibarelerinin Kur'an 'daki bazı ayetlerle örtüşmesi32 de gözden kaçmamaktadır. Böylece farklı zaman ve mekanların iki ayrı peygambeıj olan Muhammed (a.s.) ile Milsil (a.s.) arasında bir dayanışma tesis edilmek istenmiştir. İlahi İrade bunu yaparken öncelikli olarak söz konusu dayanışmaya taraf olacak insanların dikkatlerini zikredilen iki ayrı Nebi'nin ortak bir özelilğine çekmektedir: Yüce Allah'ın emrine uygun olarak Musa (a.s.)'nın "kırk günlük bir sözleşme" için Tilr-i Sina'ya gitmesi ile33 Muhammed (a.s.)'in İsra olayı çerçevesinde Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürülmesi34 ve akabinde gerçekleştiğine inandığımız "Miraç" olayı35 arasında bir benzerlik bulunmaktadır. Gerçekleşme biçimlerindeki ilahi sım koruyan bu buluşmaların inşa ettiği benzerlik ve dayanışma fikri, her devrin insanı­ nın sahip olduğu manevi değerlere evrensel bir boyut kazandırmaktadır. İşte bu ortak özelliklerin ve benzer söylemlerin, peygamberler arası dayanışmaya dönüştüğü nokta burasıdır. Peygamberlerin gerçekleştirdikleri dayanışma örneklerinden birisi de Yahya (a.s.)'ya aittir. Aşağıda inceleyeceğimiz İncil ibareleri, vahiy tarihindeki hemen her peygamberin, üır tah..ıın iıı:.aıılar kaı~ı:.ımla maruL. ka!Jığı sorgulamalanian birisini yaşayan bu Nebi'nin, içinde bulunduğu sıkıntılı süreci, dayanışmayı öngören şu tarihsel göndermeyle aşmaya çalıştığını göstermektedir: "Yahudiler Yahya'ya 'sen kimsin?' diye kendisinden sormak için Yeruşalim'den kahinlerle Levililer'i gönderdikleri zaman Yahya'nın şehadeti şudur: Ve Yahya ikrar etti ve inkar etmedi. Ve 'ben Mesih değilim'; diye ikrar etti. Onlar da kendisinden sordular. 'Öyle ise ne? Sen İlya mısın?' Yahya, 'hayır' diye cevap verdi. imdi onlar kendisine dediler: 'Sen kimsin? bizi gönderenlere cevap verelim diye kendin hakkında ne diyorsun?' 'Ben, İşaya peygamberin dediği gibi: 'Rabb'in yolunu düzeltin,' diye çölde çağıranın sesiyim dedi."36 Bu İncil ibaresinde bir peygamberin, kendi hakkında ortaya atılan bazı tereddütleri, nezdinde iziile edebilmek için, evrensel olan nebevl dayanışma olgusunu muhatapları 31) Tensiye, XVIII.l7-21. 32) O kendi arzusuna göre konuşmaz. Söyledikleri kendisine vahyolunan bir valıiyden ibarettir (N cem 13, 4). Eğer Peygamber, bizim adımıza bazı sözler uydursaydı, onu bütün gücümüzle yakalar son• ra da şah damarım keserdik (Hakka 1 44-,46). 33) Bakara (2):5 1. 34) isra (17): ı. 35) Buhiiri, Bedü'l-halk 6 (IV.77); Menakıbu'l-ensar 42 (IV.248); Tevhid 37 (VIII.203); Müslim: İman 74 (I.149). 36) Yuhıı.nna, I.19-23. ~ D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 8 (1, 2) KUR'AN-I KERİM VE İNCİLLER'DE PEYGAMBER DAYANIŞMASI: MUHAMMED (a.s.) ve isA (a.s.) ÖRNEGİ -- 9 gündeme getirdiğini görmekteyiz. Vahyi değerlerin dışlandığı, dolayısıyla problemli bir ortamda dile getirildiği anlaşılan bu mütevazı ancak bilgelikle yoğrulan ifadeler, ezelde Allah'a verilen dayanışma sözünün arkasındaki sağlam duruşu da ortaya koymaktadır, Dünyanın farklı bölgelerine gönderilen bütün peygamberler için aynllik arz eden olumsuz şartların kuşatıcılığına ve hakim güçlerin yoğun haskılarına rağmen mezkı1r dayanışma abdinin yerine getirilmesinde sarfedilen ve her devii-de ayrı bir boyut kazanan varlık mücadelesi Yahya (a.s.)'dan sonra da devam etmiştir. Bu noktada, aralarındaki mevcut dayanışmayı giderek alen! bir yardımiaşmaya dönüştüren iki ayrı Peygamber' in; İsa (a.s.) ve Muhammed (a.s.)'in çabalarından söz etmek istiyoruz. Öncelikli olarak İsa (a.s.)'nın nübüvvet vazifesinin kendisine yüklediği sorumluluk gereği, Muhammed (a.s.) hakkında dile getirdiği vahyi bildiriminden 1 müjdesinden, ardından da, Kur'an hakkın­ daki açıklamaları ve zamanı geldiğinde onun daha kolay kabul edilebilmesi için oluştur­ mak istediği uygun zemin olgusundan, bunun akabinde ise, Muhammed (a.s.)'in söz konusu dayanışmaya gösterdiği ilgi ve aynı doğrultuda İsa (a.s.)'ya verdiği destekten balı- ı·~· sedeceğiz. II. Muhammed (a.s.) ve İsa (a.s.)'nın Dayanışma Çabaları İsa (a.s.)'ya verilen İncil'in "müjde" anlamına gelmesi37 peygamber dayanışması oldukça önemlidir. Tabi ki bir insanın ya da bir olgunun kendi varlığını müjdelernesi düşünülemez; aksine o. beraberinde taşıdığı bir müjdenin habercisi olabilir. İş­ re bu gerçeğe uygun olarak İncil'in, taşıdığı özgün ismin ruhuna uygun olarak beklenen hatta özlenen bir "haberi" sunduğunu görmekteyiz. Zaten İsa (a.s.)'nın sahip olduğu misyanun iki önemli unsuru bulunmaktaydı: 1- Vahyin belirleyiciliğinde bir takım arizi yasaklardan arındırılan Akide'nin yeniden inşası; 2- Yukarıda dile getirdiğimiz haber ile irtibatlı olarak mezkı1r Akide ile manevi yönden olgunlaşacak müminlere Son Vahyi tebliğ edecek olan Peygamber'in müjdelenmesidir. açısından İki Peygamber arasındaki dayanışmaya temel oluşturan bu önemli hususların, önceki vahiyler (Tevrat ve İnciller) üzerinde gözetici (müheymin) olan Kur'an'a da şöylece yansıdığını görmekteyiz: İsa açık delillerle gelince dedi ki: "Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa diiştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için (geldim) ... "38 1 "Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak size haram fal yapayım diye gönderildim. "39 kılınan bazı şeyleri he- Bu ifadelerden İsa (a.s.)'nın, kendisinden önce gönderilen ancak birtakım değişiklik­ lere uğratılan Tevrat öğretilerinin şekillendirdiği Akide'yi, getirdiği İncil vahyi ile yeniden inşa etmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu ameliyenin de tarihsel derinlikleri bulun37) Helmut Koester, Ancient Christıan Gospels, The(r History and Developments, London 1990, s. I; Edwin D. Freed: The New Testament: A Cridical İntroduction, Califomia 1991, s. 54. 38) Zuhruf (43):63. 39) Al-i İmril.N .(3):50. i' /. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 9 (1, 1) 10/ Doç. Dr. Muhammed Fatih KESLER---EKEV AKADEMi DERCİSİ maktadır; şöyle ki, peygamberlerin saf öğretilerinin harici unsurlar tarafından zamanla çıkar amaçlı birtakım kavgalara payanda kılınması sonucu İlahi İrade, mezkfir kavgala- ra taraf olanları ve kutsal öğretileri önemsemeyerek duyarsız kalan kullannı bazı mahrumiyetlerle ıslah etmek istemiştir. Kanaatimizce İsa (a.s.), Kuran tebligatının daha kolay kabul edilmesine katkıda bulunmak üzere, daha önce viiki olan bu haklı mahrumiyetleri 1 yasaklan yeni nesillerden kısmen kaldırınakla görevlendirilmiştir. Aynı husus onun İncil'deki şu sözlerine de yansımıştır: "Sanmıı:yın ki ben, şeriatı yahut peygamberleri fakat tamam etmeğe geldim."40 yıkmaya geldim; ben yıkmaya değil, ·Bütün bu yapıp ettikleriyle İsa (a.s.), kendisinden önce gönderilen Musa (a.s.) ve onun tebliğ ettiği öğretilerle vahiy eksenli bir dayanışma içerisinde olduğunu ihsas etmiştir. Gelinen bu noktada onun bir başka adım daha atarak, sonraki nesiller için kadim bir beklentiye dönüşecek olan şu müjdeyi de verdiğini Kur'an'dan öğrenmekteyiz:. "Ey İsrailoğullarif Ben, Allalı'ın sizlere gönderdiği elçisiyim. Benden önce gönderilen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Alımed admda bir peygamberi miijdeleyici olarak (geldim) ... "41 İsa (a.s.)'nın, kendi müntesiplerinin önüne bir anda bu türden yeni bir açılım sunmasını, yüklendiği görev alanının zaruri bir yansıması olarak kabul edebiliriz. Onun tebliğ vahyin hakimiyet alanına hiçbir kısıtlama geti!lTieyen bu durum. bir bakıma ilk Peygamber'den beri devam ede gelen risalet vazifesindeki dayanışmanın ve bunun öngördüğü görev dağılımının alen! bir yansımasını oluşturmuştur. ettiği Bu aşamadan sonra hidayeti, peygamberlerin tebligatında arayan müminlerin hiçbirinin bu sürece ve gelinen noktada belirginleşen bu nihai hedefe karşı-direnç göstermesinin bir anlamı kalmamıştır. Çünkü arkasından gidilen Peygamber'in yani İsa (a.s.)'nın ifa ettiği misyonun meşruiyet ve temel dayanaklan bu konuda tayin edici en önemli unsur olduğuna göre, yukanda onun tarafından verilen müjde hem çok önemli hem de mürninleri bağlayıcıdır. Diğer taraftan vahyin son halkası ve bu çerçevede İlahi İrade'nin murat ettiği nihai gerçeklerle yüzleşmeden önce, bütün bunları ·ifa edecek olan peygamberin kimliği ve onun daha önce gönderilen vahyi bildirimler ile olan irtibatı da muhataplann bilgisine sunulmuştur. Bu cümleden olmak üzere "Beklenen Nebi"nin isminin açıkça ifade edildiği yukandaki müjdenin, İncil'de evrensel uzantılan bulunan başka gerekçelerle de desteklendiğinigörmekteyiz. Sözgelimi şu ibarede "Beklenen Nebi," herkesin yapamadığını başarabilen ve adeta zor zamaniann özlenen bir lideri olarak takdim edilmektedir: "Ben de babaya yalvaracağım ve O size başka bir tesellici hakikat ruhu verecektir, ta ki daima sizinle beraber olsun."42 40) Matta, V.17. 41) Saff (61):6. 42) Yuhanna, XIV. 16. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 9 (1, 2) KUR'AN-I KERİM VE İNCİLLER'DE PEYGAMBER DAYANIŞMASI: MUHAMMED (a.s.) ve İSA (a.s.) ÖRNEGİ - - 11 . Bu sözleriyle İsa (a.s.), hakim baskılar altındaki müminlere yeni ve nihai bir çıkış yaltı göstererek, icra ettiği kısa süreli risalet vazifesinin sonunda43, kendi ·yaptıklarından daha idealini gelecekteki bir başka Peygamber'in tebliğ alanına odaklamıştır. Aynca samimi bir dayanışma zemininde şekillendiğine inandığımız yukarıdaki satırların arasında dizelenen; " ... ta ki daima sizinle beraber olsun" şeklindeki ibare, bu iıebinin çağlar üstü bir misyonla gönderileceğini ihsas etmektedir. -, Aynı doğrultudaki bir başka İncil ibaresinde ise bahsedilen bu Peygamber'in kimliği daha da belirginleştirilerek onun tanzim edici bir rol yükleneceği belirtilmektedir: "Ve vaki olduğu zaman iman edesiniz diye olmadan önce size şimdi söyledim. Artık sizinle çok şeyler konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın efendisi geliyor."44 İsa (a.s.)'nın, insanlık tarihi boyunca peygamberler tarafından sürdürülen "evrensel nebevl çağnya" önemli bir ivme kazandıran bu tarihi sözlerini bir gerekçe eşliğinde sunması oldukça dikkat çekicidir; çünkü bahsedilen nebinin ifa edeceği görev itibariyle "dünyanın efendisi" şeklinde sunulması, değişik çevrelerden gelebilecek pek çok soruya ve karşı çıkışlara verilebilecek en uygun cevabı oluşturmuştur. Mezkur tanımlama aynı zamanda İsa müntesipleri için, ileri de gönderilecek nebinin lehine vaki olabilecek "teba" rolünü de zorunlu olarak ortaya koymaktadır. Kaldı ki bu konuda onun inciilere yansıyan özendirici başka sözleri de bulunmaktadır: ı ··Buııuııla b..:rabc:r si.z.lcre hakikati söylüyorum. Benim gürnem sizin ıçin hayırhdır. Çünkü gitmesem tesellici size gelmez, fakat gidersem onu size gönderirim. Ve o zaman günah için, salalı için ve hüküm için dünyayı ilzam edecektir. "45 . , Yaşadıklan topraklardaki hakim sultanın yaptığı zulme maruz kalan ilk Hıristiyanlar için bu ifadeler oldukça önemlidir; çünkü gönderileceği belirtilen Peygamber 1 Muhammed (a.s.) ile46, görev bölüşümünü ve yakın birdayanışmayı hedefleyen mezkfir söylem, önemli bir haberi 1 müjdeyi içermekte, dolayısıyla o zamanki şartlarda sıkıntılı bir hayat yaşayan Hıristiyanlara ve diğer insanlara bir ümit kaynağı oluşturmaktadır. Aynı ibarelerden, dünyaya banş ve huzur getireceği anlaşılan bu Nebi'nin gönderilmesi, Hıristi­ yanlar için de hayırlı olmuştur. Çünkü işledikleri günahlar sebebiyle daha önceki nesillere öngörülen bir takım cezalar 1 yaptınınlar daha sonraki nesillerden İsa (a.s.) eliyle kısmen kaldınlmışken47 gönderilecek olan yeni Peygamber, söz konusu bu "arizi yasakların" tamarnını kaldırınakla yükümlüydü48 . 43) Hz. Isa'nın risiilet müddeti ile ilgili görüşler için bkz: Arthur Headlam, The Life and Teaching of Jesus The Chrıst, London, 1924, s.320. 44) Yuhanna: XIV.29, 30. 45) Yuhanna: XVI.7, 8. 46) Bu hususla ilgili bir hadis-i şeritin meiili şöyledir: " ... İsa ile benim aramda başka bir peygamber yokıur." Bkz: Müslim, Fediiil4 (Il.I837); Ebfi Davfid, Sünne 14 (V.55). 47) Al-i imran (3):50, 51. 48) A'raf <7>=vn. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 10 (1, 1) 12 /Doç. Dr. Muhammed Fatih KESLER---EKEV AKADEMİ DERCİSİ İsa (a.s.)'nın, bahsedilen bu nebi hakkındaki haberleri kendi müntesiplerine aktarır­ ken, onu, dünyaya mutluluk getiren, sıkıntı çeken insanlara en çok ihtiyaç duydukları şe­ yi, mesela bu çerçevede sorunsuz bir hayat hakkını sağlayabilecek büyük bir lider olarak tanıtınası da peygamber dayanışması açısından önemli bir örnek oluşturmuştur. Kı­ saca, verdiği bu müjdeyle İsa (a.s.), ileride Muhammed (a.s.) tarafından yapılacak olan İslam tebligatı için uygun bir zemin hazırlamayı hedeflemiştir. Diğer taraftan o, gönderilecek olan bu Peygamber'in kendisine saygı duyan bir elçi olacağım da söylemiştir. Bu gerçek onuo şu sözlerine de yansımıştır: ·~o. beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alıp size bildirecek."49 Bu ifadelerin, olmaktay ız: dolaylı da olsa, şu "Ademoğlundan doğduğu vakit, sadece Meryemoğlu İsa hariçtir."50 hadis-i şerifte şeytanın samimi bir dürtüp · karşılık gördüğüne şahit ağiatmadığı kimse yoktur. Bundan Tarihsel birtakım göndermeleri de ihtiva ettiğine inandığımız bu nebevi bildirim, İsa daha beşikte bir çocuk iken mucizevi olarak konuşmasını gereğince değerlen­ dirmeyerekonu beşer olmaktan çıkaranlara verilen bir cevap ve bu güzide Peygamber'in · lehine yapılan bir tezkiyedir. Gerçekten İsa (a.s.)'nın Kur'an'a da yansıyan birtakım ifadeleri incelendiği zaman, mucizevi yaratılışı ve kimliğinin gerçekliğini açıklama bağla­ mında birtakım çabalar sarf ettiği görülecektir51. . ;rK::ık hu çabal::ır mezkur pt:yg::ımbe­ rin kimliğini yine de bazı ard niyetli insanların anlama ufkunda billurlaştırmaya yetmemiştir. İşte bu noktada o, kendi adına yapamadığı bu ikna ameliyesini ileride kendisiyle büyük bir dayanışma örneği gösterecek olan Muhammed (a.s.)'in başaracağını şöylece (a.s.)'nın belirtmiştir: "Baba'dan size göndereceğim Tese!lici, Baba'dan man o, benim için şehil.det edecektir."52 ~ Bu güven dolu ifadeler, aynı şekilde çıkan son Peygamber'in Hakikat Ruhu, şu hadis-i geldiği şerifinde de za- karşı­ lığını bulmuştur: "Bu dünyada ve ahirette, Meryemoğlu İsa'ya, inananlar arasında en yakın olanı benim."53 Bu sözleriyle Muhammed (a.s.), daha önceden "başkalaştırılan" İsa (a.s.)'nın beşeri ve nebevi kimliğinin gerçekliğini bildiğini ihsas etmiştir. Zaten önceki vahiyler üzerinde gözetici (müheymin) olan Kur'an, ona böyle bir bilgelik bahşetmiştir. Bu mevhibe 49) Yuhanna: XVI/14. 50) Buhar!, Enbiya 44 (IV.l38); Bedü'l-halk ll {IV.94): Tefsir-AI-i İrnran-2 (V.l66); Müslim: Fediiil 40 (Il.l838). 51) Meryem (19): 30-33. 52) Yuhanna, XV/26. 53) Müslim, Fediiil, 40 (Il.l837); Ebu Davud, Sünne, 14 (V.55). D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 10 (1, 2) KUR'AN-I KERİM VE İNCİLLER'DE PEYGAMBER DAYANIŞMASI: MUHAMMED (a.s.) ve İSA (a.s.) ÖRNEGİ -bilgeliğin açık la, mezkı1r kimliği bütün ayrıntılarıy­ muhatapların "Her kim -~ bir yansıması olan şu hadis-i şerif ise, anlama ufkuna yaklaştırmaktadır: 13 eşsiz ve ortaksız bir tek Allah'a, Muhammed'in de O'nun kulu olduğuna, İsa'nın da kulu ve yarattığı kulunun oğlu ve Meryem'e ilka ~ttiği kelimesi ve kendi tarafından yaratılmış bir ruh olduğuna .... şahadet tir."54 Burada işaret edilen Meryem isminin bir tezkiye edildiğini görmekteyiz: ederse, Allah, onu cennete girdirecek· başka hadis-i şerifte daha ayrıntılı olarak şöylece "Zamanındaki kadınların en hayırlısı İmran kızı Meryem'dir."55 Dünyaya mucizevi olarak, babasız bir çocuk getiren ve bu sebeple kınanan56 hatta kendisine iftira edilen57 Meryem hakkındaki benzer bir tezkiyeyi şu ayette de görmekteyiz: \ 1 (Yine Allah, inanan/ara) ırzını koruyan İmran kızı Meryem'i de örnek gösterdi. Biz ona ruhumuzdan üjledik. O Rabb'inin sözlerini ve kitaplarını tastik etti ve gönülden itaat edenlerden olc{u58. incelediğimiz bu ayette ve özellikle yukarıda ele aldığımız hadislerde bir peygamber ve annesinin insanlar nezdinde tahrif edilerek başkalaştırılan. kimlikleri üzerindeki yoğun bir tezkiye ve sahiplenmenin oluşturduğu nebevi dayanışmanın izlerini görmekteyiz. Aym husus Kur'an·m diğer bazı ayetlerine de yansımakta ve Hıristiyanların, İsa (a.s.) hakkında edindikleri" Allah'ın oğlu" şeklindeki yanlış inanç, "Meryemoğlu" tabiri ile iziile edilmek istenmektedir. .... Meryemoğlu İsa sadece Allah'ın elçisi, Meryem'e attığı kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. Allah'a ve elçilerine inanın. (Allah) üçtür demeyin kendi yararınıza olarak buna son verin. Çünkü Allah, Bir'dir. O çocuk sahibi olmaktan miJnezzehtir. ..59 İsa'nın gerçek hüviyetini açıklayan bu ve benzeri diğer ayetler, tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkan çeşitli olumsuzluklara rağmen onun peygamberler zincirinin mutlak bir halkası olduğunu teyit etmektedir. Kanaatimizce bir peygamberin inkarcılar karşısın­ da yaptığı mücadelede en çok muhtaç olduğu husus; onun aidiyeti ile ilgili olanıdır. Çünkü peygamberler, gönderildikleri dönemlerde tebliğ ettikleri vahyin niteliği yerine, öncelikli olarak kendilerinin birer elçi olup olmayacakları sorusu 1 sorunu ile karşılaşmış­ lar; hatta bu esnada şair, ve sihirbaz olmakla suçlanmışlardır. Kaldı ki bunların da ötesinde daha ağır ithamlara maruz kalan İsa (a.s.)'ya ilahlık isnat edilmiştif60. Allah'a ve 54) Müslim, İman 10 (1.57). 55). Buhan, Enbiya 45 (IV.138). 56) Meryem (19): 27. 57) Nisa (4): 156. 58) Tahrim (66), 12. Benzer bir başka ayet için bkz: Enbiya (21): 91. 59) Nisa (4): 171. 60) Maide (SJ: 17. \ J. 1- D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 11 (1, 1) 14 /Doç. Dr. Muhammed Fatih KESLER---EKEV AKADEMİ DERCİSİ O'nun Peygamberi'ne yapılan bu teolojik fenomen bazı ayetlere yoğun bir şekilde·konu edilmekte ve sonuçta bu sapkınlığın terk edilmesi gereken yanlış bir akide olduğu vurgulanmaktadır. Bu bağlamda Kur'an, müminlerin anlama ufkunda tasvir ettiği ilahi bir hesap verme arenasında İsa (a.s.)'nın şöyle bir sorgulamaya tabi tutulduğunu belirtmektedir: Allalı kıyamet günü Şöyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsôJ Sen mi insanlara Allalı 'ı bı­ rakarak beni ve annemi iki ilôlı edinin dedin?" İsli da şöyle diyecek "Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem benim için söz konusu olamaz. Eğer.ben onu söylemiş olsaydım elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilmem. Şüplıesiz ki yalnızca s(m gaybları hakkıyla bilensin. "61 Nübüvvet gerçeğinin saf ve tertemiz kalması yönündeki ilahi duyarlılığı konu edinen bu ayet, dünyadan aynlan bir Peygamber'in (İsa'nın) yaptığı gerçek tebligata, asırlar sonm bir başka Peygamber'in (Muhammed'in) müheymin olan Kur'an vahyi ile verdiği desteğin ideiii tarzını oluşturmaktadır. Buray.a kadar incelediğimiz örneklerden de anlaşılacağı üzere Muhammed (a.s.), İsa tebligata, iriidettiği hadisler ve vahiy diliyle birçok yönden destek vermiş ve kendisiyle dayanışma içerisinde olmuştur. Onun bu noktadaki çabalan genellikle Hıristiyan inancına yanlış aktanlan bazı akidevi ve arneli olgulann gerçeklikleri ile, İsa (a.s.)'nın aidiyetinin gerçekliği üzerinde yoğunl:ı.şmıştır. (a.s.)'nın yaptığı Çalışmamızın bu aşamasında bir parentez açarak ve yukanda anlattıklanmızdan kıs­ men ayn olarak, Muhammed (a.s.)'in, İsa (a.s.) ile olan dayanışmasına vahiy eksenli iki örnek daha vermek istiyoruz. 1- Kur'lin-ı Kerim, Hıristiyanlan, yardım etti anlamına gelen na-sa-ra fiilinin62 deği­ şik formlanyla isimlendirmektedif63. Buna göre Hıristiyanlann yardım ediciler şeklinde tanımlanmalan çok önemlidir. Çünkü daha önce incelediğimiz AI-i İmriin suresi'nin 81. ayetine göre, Allah, bütün peygamberlerden ümmetieri aracılığıyla birbirlerine yani onlardan her birinin kendi~inden sonra gönderilecek olana iman edip yardımcı olacaklanna dair söz almıştı. Böyle bir isimlendirmeyle Hıristiyanlan kendisine yakın gören Kur'iin, aynı zamanda onlam, İsa (a.s.)'dan sonra gönderilen Peygamber ve onun tebligatı karşısında takınınalan gereken konumlannı da hatırlatarak, ~endileriyle sürekli dayanışmayı öngören ilk adımı atmıştır. Dolayısıyla bu noktadaki nasrfini ya da nfisfirfi isminin zorunlu kıldığı Hıristiyan mesuliyeti dünya durdukça devam edecektir. 2- Kur'an-ı Kerim, Ehl-i Kitap Gruplan64 arasında Hıristiyanlara ayncalık tanıyarak onlann Müslümanlar ile birlikte yaşayabileceklerini ihsiis etmiştir: 61) 62) 63) 64) Milide (5): 116. Muhammed b. Mükerrem b. Manzilr, Lisanü'l-Arab, Beyrut 1414/1994, V. 210. Bu konudaki bazı ayetler için bkz. Al-i İmriin (3): 52; Saff (61): 14. Ehl-i Kitap gruplan şunlardır: Sabiiler, Yahudiler ve Hıristiyanlar. Bkz: Bakara (2): 62. D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 11 (1, 2) KUR'AN-I KERİM VE İNCİLLER'DE PEYGAMBER DAYANIŞMASI; MUHAMMED (a.s.) ve İSA (a.s.) ÖRNEGİ - - 15 ... İnananlara sevgice en yakınları da "Biz Hıristiyanlarız" diyenleri bu/ursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipl?r vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlaı-65. 1 ·,. Bu ayet, dünyadaki Hıristiyan varlığını Müslümanlar için 'olumlu dolayısıyla son vahyin kabulu için bir "hazır bulunmuşluk' olarak telakkİ etmiş ve kendilerine çeşitli konularda ayrıcalıklı davranmıştır. Bu çerçevede bir araya gelmenin ve birlikte yaşamanın önemli bir göstergesi olarak Kur'an, Müslüman erkeklerin Ehl-i Kitab'ın, qolayısıyla Hıristiyanlann hanırnlanyla evlenmelerine de izin vermiştiı:-66. Ayrıca Muhammed (a.s.), Müslümaniann bu insanlarla komşuluk ilişkileri kurabileceklerini belirtmiştir67. Bütün . bunların da ötesinde müşriklere ve inançsıziara tanınmayan bir hak olarak, Hıristiyanla­ rın İslam topraklarında yaşarnalanna müsaade edilmiş ve hatta bir çeşit vergi olarak ödedikleri cizye68 karşılığında can güvenlikleri de sağlanmıştır. İslam'ın hakim olduğu beldelerde yaşayan Hıristiyanlann varlığını önemseyen Muhammed (a.s.), bu insaniann İs­ lam tebasında hor görülerek ve ezilerek değil; aksine özgür birer fert olarak hayatlannı devam ettirmeleri için gerekli olan tarihi modelleri inşa etmiştir. Hatta onlann inkarcılar karşısında elde ettikleri başanlardan Müslümaniann sevinç duyduklannı da vahiy diliyle şöylece belirtmiştir: Elif, lam, mim. Yeryüzünün çok yakın bir yerinde Rumlar yenilgiye uğradılar. Ama bu yenilgilerinden sonraki birkaç yıl içinde onlar gô.lip duruma geçeceklerdir. İş tamamen Allah'a aittir. Onlarm gô.libiyet gününde mürninler sevinirleı-69. · 1 inkarcıların ve dinlerini "ırkçılık" bağlaırunda algılayanların kimi dönemlerde "dış­ lamak" ve "zulmetmek" gibi iki prangayla kıskaca aldıklan Hıristiyanlar, bu Wrden bir desteğe her zaman ihtiyaç duymuşlardır; çünkü son Peygamber'in vahiy diliyle kendilerine sunduğu bu ilahi haberin 1 desteğin bir de psikolojik yönü bulunmaktadır. Onlann bir zamanlar kuşatıldıklan inkarcı konjoktürden mutlak bir zaferle çıkacaklannın Kur'an tarafından müjdelenmesi ve bunun da kısa bir süre sonra gerçekleşmesi bu insaniann daha önceden bozulmuş ruhi ve manevi dünyaianna olumlu bir katkı sağlamıştır. Gelinen bu noktada Hıristiyaillann vahiyle tanışık insanlar olarak, bütün peygamberlerin, bu arada Muhammed (ıı..s.) ve İsa (a.s.)'nın getirdikleri ilahi ilkelerin kaynağının bir ve aynı olduğunun farkına varmalan ve özveride bulunmalan beklenir. Çünkü bu iki peygamberin vahiy diliyle oluşturduklan dayanışmanın sonuçlan, onlann ümmetierinin tamarnını bağlayıcı niteliktedir. Sonuç İlahi kelam ile ahitleşmeyi sembolize eden "Kutsal Kitaplar" silsilesinin sonuncusu t olan Kur'an-ı 65) 66) 67) 68) Kerim'e göre, gönderilen her peygamber, ulv! vazife zincirinin bir halka- Milide (5): 82. Milide (5): 54. Ebu Davud, Et'ıme 46 (IV. ı 78). Bu konuda geniş bilgi için bkz. Ebu Yusuf Yakub b. İbrfthiın el-Kufi, Kitiibü'l-Hariic, Kalıire 1356/1937, s.l35 v.d. 69) Rum (30),: 1-5. ı D01777c8s19y2004.pdf 24.02.2010 15:56:00 Page 12 (1, 1) 16 1 Doç. Dr. Muhammed Fatih KESLER---EKEVAKADEMİ DERCİSİ sını temsilen bir taraftan kendi görevini ifa ederken, diğer taraftan da kendisinden sonra gönderilecek olan peygamberin işini kolaylaştıncı adımlar atmıştır. Peygamberlerin bazı söylemlerinde ve tebliğ ettikleri kutsal metinlerde birbirleri hakkında yer alan atıflar, nebevi dayanışmanın tarihsel birer delilidir. Vahiy geleneğine göre şekillenen bu tarihi dayanışma ve "hazır bulunmuşluk," peygamberlerin tarihi misyonlarındaki sosyal öı;nenin temel parametrelerini tayin etmektedir. Bu temel parametreler, ilk peygamberden son peygambere kadar olan nübüvvet vazifesinin -tarihi ve sosyal açılımında en önemli kolaylaştıncı faktörlerin ana unsurlannı da sağlamaktadırlar. Çalışmamızda da ortaya konulduğu gibi, şekli ve sembolik mucizelerden daha önemli ve daha fonksiyonel olarak, bir başka ilahi ve nebevi gerçekliğe delalet eden doğrula­ yıcı ilke de; "peygamber dayanışması" ve onun inşa ettiği tarihi devamlılık prensibidir. "Seçkin kullar" olarak taltif edilen nebller, dünyevi "elitler"iİı aksine, kendi meşruiyet­ lerini ve hedeflerini bu tarihi devamlılıkta bulmaktadırlar. Bu tarihi devarnlılık, aynı zamanda ebedi ve ezell gerçekliğin (Kutsal Kitap nosyonu) zaman formatında açılımını ifade etmektedir. Diğer bir ifade ile, evrensel hakikatİn tarihi süreç içerisinde açılımı iki şekilde olmuştur: (1) kelam veya söylem formunda; (2) insan veya nebi formatında. Kitabi olan açılım beşeri olan dönüşümle ifadesini bulurken, beşeri veya nebevt dönüşüm de "peygamberlerin dayanışması" ile süreklilik ve !!ÜÇ kazanmıştır. Vahiy tarihinin özeti Je, aslında bu nebevi butünlüğün ve yardımlaşmanın tarihlliğindedir.