Rıza Heybetoğlu Anglosakson Efendi Bilinen dört başı bayındır ilk İmparatorluk olan Persler, kendilerinden sonra kurulan diğer tüm emperyal (Emperare) devletlere bir miras bıraktılar. “Vergini düzenli öde, devlete baş kaldırma, neye taparsan tap, ne giyersen giy,nasıl yaşarsan yaşa”… Bu temel siyaset anlayışı Roma’da, İslam imparatorluğunda , Osmanlı’da ve son imparatorluk olan Büyük Britanya imparatorluğunda da temel anlayış olarak kabul edilmiştir. sonrasının planlarını yapmaya başladılar. İslam’daki hurafelere karşı çıkan Vahhabilik aslında birçok yönüyle mantıklı bir yorum. Ancak gelin görün ki bu vahhabi Müslümanlar din kardeşleri olan Osmanlı askerinin namazdayken kafasını kesecek kadar Türk düşmanı oluvermişler. Türkleri kovup İngilizlere köle olan Araplar, kral yapılınca yeni efendilerini benimsediler elbette. Vahhabi-Türk düşmanı-Müslüman ama dibine kadar kapitalist ve kraliçeye bağlı. Ancak Anglo-saksonlar emperyalist bir baharatla tatlandırdılar bu ilkeyi. Kapitalizm ve sömürgeciliği her türlü idealize edilmiş felsefi-ahlaki değerden arındırarak salt faydacı bir biçime evirerek hükmetmeyi, bilimle –özellikle sosyal bilimler ile- yeni bir dünya anlayışı olarak benimseyip uyguladılar. Bunun birkaç sacayağı vardı. Bu arada Gandhi’nin yalvarmalarına karşın, Hindistan’ın bölünmesi için Cinnah’ı motive eden ve bölünmenin fikri mimarlığını yapan din önderlerini (Mevdudi ve İkbal) unutmayalım. - İnanç - Etnik yapı - Değerler Birçok yönüyle Avrupalı dahi sayılmayan Anglo-saksonların siyaset anlayışlarında,ne yunan hukema bilgeliği, ne Alman idealizmi, ne Fransız pozitivizmi veya romantizmi yoktu. Toplumları sömürmekle beraber dönüştürüp “medenileştirmek”, Avrupa’nın aydınlanmacı fikirleri anglosakson emperyalizme göre gereksiz bir ütopyaydı. Onlar halkların eşitlik, laiklik ve özgürlük gibi kavramları benimsemeleri için uğraşmadılar. Bilakis gittikleri yerlerdeki kültürlere “hayran” olmuşçasına değer verip yaşatmaya çalışırken, vergilerini usulca alıp itaati sağlamayı seçtiler. Belki de Avrupalı devletlerin sömürgeciliği, anglo-saksonlar kadar iyi beceremeyip birer birer kaybetmeleri kendilerinde “İngiliz dehası” olmayışındandı. Anglo-saksonlar girdikleri toplumda antikor ürememesinin yolunu bulmuşlardı. İnançlarına saygı… Tabi eğer saygı duyulacak bir inanç yoksa önce onu tesis etmek. Mesela Hindistan’da bir çok inanç varken içlerinden biri İngilizlerin gelişiyle birden vitrine çıkar. Sihizm denen bu din biraz Budizm biraz İslam-sufizm-denebilecek görüşlerin guru’larca yorumlanışından ibaret. Gayet güzel ilkeleri ve değerleri var. İkna ediciliği de özellikle Hindistan kültürü içerisindeki birey için çok yüksek. Ancak gelin görün ki hepsi kraliçeye gönülden bağlı milis olup çıkıvermiş. Hindistan’daki her ayaklanmanın bastırılışında bu yeni din mensupları ön saflarda. I.dünya savaşında İngiliz ordusunun %20 den fazlası Hintli Sihler. Hindistan’a gidip gelirken Arap yarımadasındaki şeyhlere misafir olan İngiliz amiraller, Abdulvahhab madenini keşfedince yüz yıl http://www.mgkmedya.com Bu gün orda doğuda yeniden güçlendiğini gözlemlediğimiz ihvan-ı müslimin (Müslüman kardeşler) ekolünün kurucusu Hasan el-Benna, fikirleri inançlı her müslümanı titreten bir din adamı. Ne tesadüf ki Kahire’deki “ev sohbetlerine” başlamadan önce birde bakıyoruz ki Süveyş’deki İngiliz şirketinde çalışıyor. Günümüzde Mısır’da da Arap milliyetçiliği ve Türk düşmanlığı hat safhada. Cemalettin Afgani, yeni İslamcılığın öncüsü, Abduh, Reşit rıza, Fazlurrahman gibi diğer din adamlarının selefi. Hatta Said nursi dahi Afgani ve Abduh için seleflerim demektedir. (Pek değerli Mümtazer Türköne beyefendi kitabını yazdı Afganinin.) Aynı zatın Türkiye’de etkilediği ve kamu oyunun çok yakından tanıdığı isimler mevcut. Ama dindarlara duyurulur!, çok sevdiğiniz II.Abdulhamit Afgani’yi İngiliz casusu olarak gözetim altına almıştı İstanbul’da. Daha birçok örnekle renklendirebileceğimiz bu tez bize şunu göstermektedir. Bir coğrafyada alışıla gelen inanç değerleri aniden eleştiriliyor ve yerine “gerçek din anlayışı” adı altında bir takım cici söylemler konuyorsa, anglo-sakson aklı bir yerlerinde saklıdır diyebiliriz. Ülkemizde Atatürk aleyhinde söylenen sözleri ve söyleyenleri alt alta yazın hayretle izleyeceğiniz traji-komik bir tabloyla karşılaşacaksınız. Neden mi? Çok basit çünkü M. Kemal İngilizleri yendi. Günümüzde İslam dünyasında en munisinden en radikaline birçok cemaat ve tarikat mevcut. Hepsi ABD ye muhalif,komünizme karşı ve İsrail’e düşman. Ben hiçbirinin Anglo sakson hegemonyaya dair tek cümle ettiklerini ne okudum ne duydum. Bakın şimdi değişik cemaatlerin söylemlerini alt alta yazalım adres vermeden. “Seccademi serip özgürce namazımı kılabildiğim her yer vatanımdır” Çarşamba, Aralık 19, 2012 - Sayfa 1 / 2 Rıza Heybetoğlu Anglosakson Efendi “Çanakkale savaşında o kadar şehit verdik ne oldu, gene işgalciler İstanbul’a girdi” “Zalim de Allahın kılıcıdır, Allah İslam’dan saptığımız için bizi işgalle cezalandırdı” “Çanakkale’de yenilseydik komünizm belası engellene bilirdi.” “Biz kurtuluş savaşı vermeseydik en azından hepimiz İngilizce konuşur ve alt yapısı düzgün bir ülkede yaşardık” “ABD’nin iki yüzü yar. Biri Siyonist kâfirler, diğeri samimi Hıristiyan olan Anglo-saksonlar” “Keşke bizim ülkemizde de İngiltere’deki gibi bir demokrasi olsa” “Kurtuluş savaşı olmasaydı hala hilafet devam ediyordu.” Acı değil mi? Eminim Çanakkale’de savaşan dedelerimiz şunu haykırıyordur. Bre ahmaklar! Allah’ın tüm emirleri hür insanlar içindir. Akil baliğ ve hür olmak her dini emrin ilk şartıdır. Kapitalizmin kölesi ruhlarınızın secde etmesiyle Tanrıyı kandırabileceğinizi mi sanıyorsunuz. Tanrı bize şeref verdi size ise boyun eğmenin zilletini. Kılın bakalım namazlarınızı villalarınızda, tutun oruçlarınızı açık büfe sahurlarla-iftarlarla, Kabe’ye gökdelenlerden bakan otellerde zemzem yudumlayın bakalım… Ve ihanet edin bize, uğruna savaştığımız her şeye, “iyyake nabudu” (Yalnız sana secde ederim) sırrına… Sonunda geleceğiniz yer burasıdır…Az kaldı… http://www.mgkmedya.com Çarşamba, Aralık 19, 2012 - Sayfa 2 / 2