HABER BÜLTENİ 10 Temmuz 2007 Haber Özetleri Irak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Henüz gündemimize bir tezkere olayı şu anda yok. Bu demek değildir ki olmaz, gerektiğinde bu konuda atılması gereken adım ne ise hep söylüyorum, bunu hiç tereddüt etmeden atarız", dedi. Kerkük'teki son gelişmelere değinen Erdoğan, "Kerkük'te Türkmen kardeşlerimizin oturduğu bölgeye yapılan insanlık dışı saldırı, bizi ciddi manada üzmüştür, bunu şiddetle ve nefretle kınadığımızı ifade ediyorum. Ve 'en sert tepkiyi vereceğimizi' söyledik. Bunun tedbirlerinin alınması lazım, bunun birinci dereceden sorumlusu Irak Merkezi Hükümetidir", diye konuştu. TRT 2'de canlı yayınlanan "Seçim 2007" programında soruları yanıtlayan Erdoğan, ''Diplomasiye çok önem verdiniz, terörün ortadan kalkması için diplomatik çabanın ortaya konması gerektiğini her zaman vurguladınız. Meclis'e gelecek tezkere konusu vardı, Irak'ın kuzeyine yapılacak olası bir operasyon. Tezkere Meclis'ten çıkacak mı?" sorusuna, "Şu anda değil, seçime 12 günümüz var, 12 günlük süre içerisinde henüz gündemimize bir tezkere olayı şu anda yok. Bu demek değildir ki olmaz, gerektiğinde bu konuda atılması gereken adım neyse, hep söylüyorum, bunu hiç tereddüt etmeden atarız. Ama seçim sathi mahallinde, şu anda iktidarıyla muhalefetiyle koşuyoruz. Ve bu işi gerek kılacak bir adımı ilgili birimlerimiz, kuruluşlarımız bize henüz rapor etmiş de değiller", diye yanıt verdi. "Her an bu tür şeylere hazır durumdayız" diyen Erdoğan sözlerini "Kendilerine de ilgili ülkelere de bunları söylüyoruz, diyoruz ki 'bakın Irak Merkezi Hükümeti Amerika ve Türkiye üçlü olarak burada atılması gereken adımları atalım.' Amerika terör konusunda bazı sıkıntılar yaşadı. Türkiye'den yardım istediğinde Türkiye elinden gelen her şeyi yaptı. Şimdi Türkiye terörle bu tür mücadele yürütürken Amerika'nın sesiz kalmasını biz üzülerek bir defa şu anda takip ediyoruz; çünkü bize verilmiş sözler vardı, bu sözlerin yerine gelmesi lazım. Gelmezse biz başımızın çaresine bakarız. Türkiye bu kararı verecek güçtedir, bu yapıya sahiptir”, diye konuştu. (AA) Beyaz Saray sözcüleri, PKK'nın bir terör örgütü olduğunu; ancak bu örgütle Türkiye, Irak ve ABD'nin birlikte mücadele etmesi gerektiğini dile getirdiler. Beyaz Saray sözcüsü Tony Snow, ''PKK ve terör örgütleri kesinlikle bizim için kaygı kaynağı'', dedi. ''Ancak, Irak'ın toprak bütünlüğünün tanınması da önemlidir'' diyen Beyaz Saray’ın diğer bir sözcüsü Gordon Johndroe, ''ABD, bu 1 sorunun Türklerin PKK terörüyle karşılaşmak zorunda kalmadan çözümlenmesini ve Türkiye, Irak ve ABD'nin sonuçta teröristlere karşı hep birlikte çalışmasını diliyor'', diye konuştu. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sean McCormack, Türk ordusunun Güneydoğu Anadolu'da teröre örgütü PKK'ya karşı geniş çaplı operasyonlar düzenlemesinin olağan olduğunu belirtti. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Türkiye'nin bölücü terör örgütü PKK'nın faaliyetleri konusundaki haklı endişelerini anladıklarını ve bu konunun müzakere edilebileceğini, "Irak ile ABD ve Türkiye arasındaki güvenlik komitesine ev sahipliği yapmaya hazır olduklarını" söyledi. (AA) Irak'ta, Tuzhurmatu kentindeki Emirli bölgesinde Cumartesi günü düzenlenen ve 154 kişinin hayatına mal olan saldırının ardından bölge emniyet müdürü gözaltına alındı. Selahaddin Valisi Hamad Hamud Şagti, Associated Press ajansına yaptığı açıklamada, gözaltına alınan Emirli emniyet müdürünün güvenlik alanındaki başarısızlığı nedeniyle sorgulandığını, ayrıca bölgeye 250 polisin gönderildiğini söyledi. Iraklı bir milletvekili, saldırıdan önce 26 bin nüfuslu bölgede yalnızca 30 polis olduğunu belirtiyor. Bu arada, Şii Türkmen milletvekili Abbas El Bayati, Bağdat'ta gazetecilere yaptığı açıklamada, yeterli güvenlik gücü olmadığı için bölge sakinlerinin kendilerini korumaları için silahlanmalarına yardım edilmesi gerektiğini söyledi. Bu arada, Türkiye'nin, Irak'ın Tuzhurmatu kentinin Emirli bölgesinde geçen Cumartesi düzenlenen bombalı saldırıda yaralananları almak üzere bölgeye yeniden ambulans uçak göndereceği bildirildi. (AA) Irak Türkmen Cephesi'nden Ali Haşim Muhtaroğlu, "Irak hükümetinden, Türkmen bölgelerini ve etrafını korumak üzere Türkmen askeri birimler oluşturulmasını istediklerini" söyledi. Bu arada, Irak'ta bilinen direniş gruplarından "Cihat ve Reform Cephesi" bir açıklama yaparak Emirli saldırısını kınadı. Açıklamada, tüm cihat gruplarına da bu eylemlere karışmadıklarını açıklamaları, saldırıyı kınamaları ve saldırının arkasındakileri ortaya çıkarmaları çağrısında bulunuldu. Mayıs ayında kurulan Cihat ve Reform Cephesi grubu, idam edilen devrik lider Saddam Hüseyin rejimiyle bağlantılı iki büyük Sünni direniş grubunun ittifakından oluşuyor. (AA) Kürt Listesi üyesi Mahmut Osman dün yaptığı açıklamada Irak Parlamentosunda bulunan Kürt Listesi’nin, Petrol Yasasının bu şekline onay vermeyeceğini belirterek, Irak hükümeti ile Kürt Listesi arasında yapılan anlaşmayla bu yasanın aynı olmadığını ve bu yasada kendilerinin haberi olmadan bazı değişiklikler yapıldığını belirtti. (www.aswatalairaq.info) Irak Ulusal Listesi Başkanı İyad Allavi dün yaptığı açıklamada, yeni bir siyasi cephenin kurulacağını belirterek, yeni cepheye Irak Uzlaşma Cephesi, Fazilet Partisi ve El-Sadr grubunun bazı üyeleri ile Irak hükümeti ve parlamentodaki bazı grupların katılacağını ve bu konuda görüşmelerin devam ettiğini bildirdi. (EL-ŞARK EL-AVSAT GAZETESİ) Birleşik Irak İttifakı üyesi Hasan El-Süneyid dün yaptığı açıklamada, Irak İslami Yüksek Konseyi, Dava Partisi, KDP ve KYB’den oluşacak yeni siyasi oluşumun “Ilımlılar Cephesi” adı altında gelecek hafta ilan edileceğini belirterek, Cepheye 140 milletvekilinin katılacağını bildirdi. (EL-ŞARK EL-AVSAT GAZTESİ) 2 Irak güvenlik, savunma ve dışişleri yetkililerinden oluşan üst düzey bir heyetin bugün Suudi Arabistan'a giderek, terörle mücadele alanında iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirme yollarını arayacakları belirtildi. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Irak heyetinin bugünkü Suudi Arabistan ziyaretiyle ilgili olarak, "Bu, hükümetin terörle mücadelesine yardım edecek çok olumlu bir adım", dedi ve Irak ile Suudi Arabistan'ın karşılıklı olarak yararına olduğunu söyledi. Suudi Arabistan'daki bazı Sünni din adamları, Şiilerin yönettiği Irak hükümetini Irak'taki Sünnilerin korunmasını sağlayamadığı gerekçesiyle eleştirmişti. Zebari, iki ülkenin de ortak çıkarının, aşırı hareketlere karşı korunmak amacını taşıyan bir ilişki kurmak olduğunu belirterek, Iraklı ve Suudi Arap yetkililerin iki ülkenin güvenliğini ilgilendiren bütün meseleleri ele alacaklarını söyledi ve "Suudi Arabistan'ın da hepimiz gibi terörden zarar gördüğünü düşünüyorum", dedi. Amerikalı uzmanlar, Irak'taki Şii-Sünni çatışmasının, Suudi Arabistan'daki Sünniler ve İran'daki Şiilerin desteğiyle bu noktaya geldiğini dile getiriyor. (AA)(AFP) Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, uluslararası toplumdan Iraklı mültecilere yardım eden ülkelere destek sözlerini tutmasını istiyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Irak'ta yaşanan şiddet olaylarından kaçarak Ürdün ve Suriye'ye sığınan yüz binlerce mülteciye uluslararası toplumun acil yardım elini uzatmasını istedi. Nisan ayında Cenevre'de yapılan toplantıda, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer batılı ülkeler, Iraklı mültecilere yardım konusunda taahhütlerde bulunmuştu. Ancak Iraklı mültecilere yalnızca iki ülke; Suriye ve Ürdün büyük ölçüde destek veriyor. Birleşmiş Milletler yetkilileri, Ürdün ve Suriye'ye 2 milyondan fazla mültecinin akın ettiğini ve bu ülkelerin mülteci yükünü daha fazla kaldıramayacağını belirterek, gelişmiş ülkelerin bir an önce yardım elini uzatmasını istedi. Suriye'ye her hafta sağlık hizmetine muhtaç binlerce Iraklı akın ediyor. Suriye ve Ürdün’e sığınan Iraklı mülteci çocukların çok az bir kısmı eğitim imkânı bulabiliyor. Yetkililere göre, durumları giderek kötüye giden Iraklı mültecilere yardım için yüz milyonlarca dolar gerekiyor. Birleşmiş Milletlerin Iraklı mülteciler için ayırdığı fona şu ana kadar 70 milyon dolar aktarılmış durumda. Yetkililer, hem mültecileri kabul etmeyen hem de insani yardımda bulunmayan Batılı ülkelerin bu uygulamaları karşısında, Suriye ve Ürdün'ün sert önlemler almasından kaygı duyuyor. (TRT) ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD Başkanı George W. Bush'un isteği üzerine Irak'a ABD askerlerinin takviyesinin sonuçlarının değerlendirilmesi için daha zamanın erken olduğunu açıkladı. George W. Bush'un, direnişçilerle mücadele için Irak'a gönderilmesine karar verdiği takviye birliklerin bölgedeki etkilerinin değerlendirilmesiyle ilgili 15 Temmuz'da bir raporun açıklanması beklenirken, bakanlık sözcüsü Bryan Whitman, ''Takviye askerlerin konuşlanmasının başlangıcında olduğu bir dönemde bu rapor, 'başlangıç çabalarının tarifinden' ibarettir'', ifadesini kullandı. Sözcü, Irak hükümeti için belirlenen tüm hedeflere, asker sayısının artırılmasına başlandığı dönemde hemen ulaşılmasını kimsenin beklememesi gerektiğini de bildirdi. (AA) Japonya hükümeti, ülkenin Irak'taki havayolu ulaşımı desteğini, bir yıl daha uzatma kararı aldı. Kyodo haber ajansı, hükümetin, havayolu desteğini 2008'in temmuz ayına kadar sürdürme kararını onayladığını duyurdu. Japonya, BM, 3 koalisyon güçleri ve mühimmatın, Kuveyt'ten Bağdat'a ya da diğer Irak kentlerine havayoluyla taşınmasına geçen yıldan beri destek veriyor. (AA)(AP) Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneydoğusundaki Semava kentinde, Şii milislerle polis arasında çıkan çatışmada 5 kişinin öldüğü bildirildi. Güvenlik kaynakları, ölenler arasında bir polisin bulunduğunu, yaralanan 26 kişiden 16'sının polis olduğunu belirtti. Çatışmaların kentin El Cumhuriye ve El Tikriye mahallelerinde çıktığını kaydeden güvenlik kaynakları, Şii lideri Mukteda Sadr'a bağlı Mehdi Ordusu milislerinin Sadr'ın bürosu etrafındaki ana yollara bomba yerleştirdiklerini ve polisin girişini engellemek amacıyla çok sayıda patlayıcı kullandıklarını söyledi. Güvenlik güçlerine ait binaların dün geceden bu yana havan topu saldırılarına hedef olduğu, saldırılarda çok sayıda kişinin yaralandığı bildirildi. Öte yandan Bağdat'ın güneyindeki Hille kenti yakınlarında Irak ordusuna ait bir aracı hedef alan bombalı saldırıda 4 Irak askeri öldü. (AA)(AFP) Irak'ın kuzeyindeki Balad kenti yakınlarında düzenlenen saldırıda 9 Iraklı asker öldü. Polis kaynakları, saldırının yola yerleştirilen patlayıcıyla düzenlendiğini, 20 kişinin de yaralandığını söylediler. (AA) Ortadoğu Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Gazze'yi kontrolüne geçiren Hamas'ın El Kaide'yi koruduğunu ve terör örgütünün Gazze'de alan kazanmasına yardımcı olduğunu söyledi. (AA) Avrupa Birliği'nin Akdeniz'de kıyısı bulanan 10 ülkesi, Ortadoğu barış konferansı düzenlenmesi için çağrı yaptı. Aralarında Fransa, İtalya ve İspanya'nın da bulunduğu Bulgaristan, Portekiz, Malta, Kıbrıs Rum Kesimi, Slovenya, Yunanistan ve Romanya'nın dışişleri bakanları, ortak kaleme aldıkları mektupta, İsrail-Filistin sorunun çözülmesi için uluslararası konferans düzenlenmesi çağrısında bulunurlarken, İsrail'den barış için daha fazla ödünde bulunmasını istediler. Batılı ülkelerin Ortadoğu temciliğine atanan eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'e gönderilen mektubun bir kopyası Le Monde Gazetesi'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Mektupta, ABD'nin girişiminde barış için başlatılan ''yol haritası'' sürecinin başarısızlığa uğradığı hatırlatılarak, 2002 yılından bu yana süren mevcut durumun kabul edilemez olduğu ve yeni hedefler belirlenerek bir inisiyatif geliştirilmesi gerektiği vurgulanıyor. (AA) İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a ''doğrudan kendisiyle müzakere etme'' çağrısında bulundu. Ehud Olmert, El Arabiya Televizyonu'na verdiği demeçte, Beşşar Esad'a ''nerede isterse'' kendisiyle doğrudan müzakere etme çağrısında bulunurken, ''Beşşar, sizinle doğrudan görüşmede bulunmaya hazır olduğumu biliyorsunuz, yalnızca Amerikalılar ile konuşmakta ısrar edenin kendiniz olduğunuzu da biliyorsunuz'', dedi. Olmert'in makamında bir kamerası bulunan İsrail'in özel televizyon kanalı 10 tarafından kimi bölümleri yayımlanan demeçte İbranice konuşan Olmert ayrıca, ''ABD Başkanı George W. Bush, 'Ben, Esad ile Olmert arasında aracılık yapmak istemiyorum. Siz görüşmek istiyorsanız, oturun görüşün', dedi'' diyerek Bush'un sözlerini de aktardı. Olmert, Suriye Devlet Başkanı ile 4 olası görüşmenin nerede yapılabileceğiyle ilgili bir soruya da, ''Esad'ın istediği herhangi bir yerde'', yanıtını verdi. (AA)(AFP) Batı Şeria'daki her 10 Yahudi yerleşim biriminden 9'unun, Filistin topraklarından daha fazla toprak kapmak için resmi sınırlarının dışına taştığı bildirildi. "Şimdi Barış" örgütünün yayımladığı yeni bir raporda, hükümetin yerleşim birimleri için tahsis ettiği toprakların yüzde 91'inin hala boş olduğuna dikkat çekildi. Raporda bu durumun, yerleşim dışındaki topraklara yayılmanın "toprak kıtlığından" kaynaklanmadığını, "daha çok toprağa el koyma isteğini" gösterdiği belirtildi. Batı Şeria'da resmi onaylı 122 yerleşim biriminin yanı sıra 100 kadar yasa dışı yerleşim birimi bulunuyor. (AA)(AP) Kafkasya ve Orta Asya Gürcistan'dan bağımsızlıklarını ilan eden Abhazya'nın lideri Sergey Bağapş ve Güney Osetya'nın lideri Eduard Kokoeti'nin çeşitli temaslarda bulunmak üzere Rusya'nın başkenti Moskova'ya gittikleri belirtildi. İki liderin Moskova'da yapacağı görüşmelerde, Güney Osetya'daki gerginliğin ve yaşanan son olayların değerlendirileceği, aynı zamanda Rusya'nın Abhazya'da yapmayı planladığı ekonomik yatırımların ele alınacağı kaydedildi. Bağapş'ın, Rusya ile bölgeye ekonomik yatırımlar yapılması konusunda anlaşmaya vardığı, buna göre sağlık sektöründeki yatırımlara öncelik verileceği bildirildi. Gürcistan Dışişleri Bakanı Gela Bejuaşvili, yaptığı açıklamada, Abhazya bölgesinde yatırım yapan Rus şirketlerinin yasa dışı faaliyet gösterdiğini belirterek, bölgede edindikleri mülklerin bir gün ellerinden alınarak sahiplerine geri verileceğini kaydetti. Gürcistan hükümeti, Rusya'nın, bölgedeki sorunlar çözüm bulmadan Abhazya'da ekonomik yatırımlar yapmasına şiddetle karşı çıkıyor. Bu arada, Güney Osetya'da uzun süreden beri devam eden su sorunu yüzünden taraflar arasındaki gerilim giderek tırmanıyor. Güney Osetya'daki Gürcü yerleşim birimlerinden Nikozi köyünde toplanan halkın, Oset yönetiminin faaliyet gösterdiği başkent Tshinvali'ye girmek istediği; ancak bu girişimlerinin Rus barış güçleri tarafından engellendiği kaydedildi. Bölgede yaşayan Gürcüler, günlerdir çok ciddi su sıkıntısı çektiklerini, ekili tarım arazilerine gelen su kanallarının da Oset yönetimi tarafından kapatıldığını belirttiler. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve diğer uluslararası kuruluşlar, bölgedeki su sıkıntısının bir an önce giderilmesi konusunda çağrıda bulunmasına karşın bu konuda bugüne kadar somut ilerleme kaydedilmedi. Silahlı saldırıya uğrayan Abhazya'nın "Başbakanı" Aleksandır Ankvab'ın hastanede tedavi gördüğü bildirildi. Abhaz Apsin-Press ajansı, Ankvab'ın hayati tehlikesinin bulunmadığını duyurdu. Ankvab'ın şoförünün de saldırıda hafif yaralandığı ve hastanede tedavi gördüğü belirtildi. Abhazya'nın 54 yaşındaki "Başbakanı" Ankvab, göreve geldiği 14 Şubat 2005 tarihinden bu yana dördüncü kez saldırıya uğradı. (AA) Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri İgor İvanov'un görevinden istifa ettiği bildirildi. Rus İnterfaks ajansı, Güvenlik Konseyinden adını açıklamadığı bir kişiye dayandırarak verdiği haberde, İvanov'un Güvenlik Konseyindeki görevinden istifasını içeren dilekçeyi 2 hafta önce verdiğini kaydetti. Haberde, Kremlin'in İvanov'un istifasını kabul edip etmeyeceği konusunda bu hafta sonuna kadar karar vermesi gerektiği belirtilerek, İvanov'un hükümette yeni bir 5 görev almak istemediği, üniversitede ders verip araştırmalar yapmayı planladığı kaydedildi. İvanov, 2004 yılında Dışişleri Bakanlığından alınarak Güvenlik Konseyi Sekreterliği görevine getirilirken, Rus basını, geçen hafta İvanov'un adının da gelecek yıl yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in halefi olarak geçtiğini yazmıştı. (AA) Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinin 16 Ağustosta başkent Bişkek'te yapılacağını hatırlatarak, "Zirvenin başarılı ve faydalı geçmesine büyük önem verdiklerini" söyledi. Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarını kabul eden Bakiyev, görüşmede, ŞİÖ çerçevesinde, üye ülkelerle ortak iş birliğinin artırılmasına ve ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacaklarını belirtti. ŞİÖ dışişleri bakanları toplantısının zirve öncesi önemine değinen Bakiyev, örgütün mevcut gücüne ve uluslararası alandaki etkisine olumlu katkıda bulunacaklarını söyledi. Bakiyev ayrıca, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Çin Dışişleri Bakanı Yang Cieçi ile ikili görüşmelerde bulundu. Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerin dışişleri bakanları, Bişkek'teki Hayat Otelinde toplandı. Toplantının ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ednan Karabayev, yaptığı açıklamada, ŞİÖ üyesi ülkelerin dışişleri bakanları ile iş birliğinin geliştirilmesi meselelerinin yanı sıra 16 Ağustostaki zirvenin detaylarıyla ilgili görüşmelerde bulunduklarını ve zirvenin ana gündem maddelerini belirlediklerini kaydetti. Karabayev, ŞİÖ Bişkek zirvesine onur konuğu olarak, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai ve BM Genel Sekreteri Ban Kimoon'un da davet edildiğini bildirdi. Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan devlet başkanları, 16 Ağustosta ŞİÖ zirvesi için Bişkek'te bir araya gelecek. (AA) Avrupa Birliği İtalya Dışişleri Bakanı Massimo D'Alema, "Türkiye'nin AB üyeliğinin, Avrupa'nın bir din ve kültür çatışmasına karşı verebileceği en yanıt olduğunu" söyledi. D'Alema, Atina'da yayımlanan To Vima gazetesinin aylık "İdeon" adlı dergisine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin AB perspektifine de değindi. Türkiye'nin AB yolunun uzun olduğunu; ancak bu sürecin samimiyetle yönetilmesi gerektiğini belirten D'Alema, "Bunu Kıbrıs ile de bağlantılı olarak söylüyorum; çünkü Türklerin anlaşmalara saygı göstermeleri gerektiği gibi, bizim de göstermemiz gerekiyor. Avrupa'nın Kıbrıs ile doğrudan ticaret konusunda bir taahhüdü vardı, buna saygı göstermeliyiz. Kıbrıslı Türklerin kişisel haklarına da saygı göstermeliyiz. Benim görüşüm, Türkiye'nin söz gelimi 15 yıl sonra AB'ye üye olması, Avrupa'nın bir din ve kültür çatışmasına karşı verebileceği en iyi yanıttır", diye konuştu. Gazetenin, Türkiye'nin AB üyeliğine tüm üye ülkelerin sıcak bakmamalarının ne gibi sonuçlar yaratabileceğine ilişkin sorusunu da yanıtlayan D'Alema, "Türkiye'nin AB üyeliğini şimdiden imkânsız saymak felaket olur. Bu, (Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas) Sarkozy'in açıklamalarına yanıtımdır. Ancak gözlemlerime göre kendisi değişmiştir ve bu da normaldir. Neticede, seçim propagandasıyla iktidar lisanı farklıdır", dedi. (AA) 6 Diğer Haberler Pakistan'da, Taliban yanlılarının üslendiği Lal Mescit'e düzenlenen operasyonda, 43 kişi öldü. Dün gece, militanlarla yapılan görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, komandoların üç yerden külliyeye girdikleri, bu sırada dışarı kaçmaya çalışan 20 öğrencinin güvenli bir bölgeye götürüldüğü belirtildi. Güvenlik kaynakları, operasyon sırasında, 40 militan ve 3 askerin öldüğünü, 15 kişinin de yaralandığını bildirdi. Ordu sözcüsü, militanlar dışında ölen sivil bulunmadığını, operasyonun halen sürdüğünü söyledi. Geçen hafta kuşatma altına alınan Lal Mescit ile medresenin bulunduğu külliyedeki aşırı dinci öğrenci ve militanlar ile çıkan çatışmalarda, bugüne kadar 20'den fazla kişi hayatını kaybetti. Militanlar daha önce yaptıkları açıklamalarda, içerde onlarca kişinin öldüğünü öne sürmüştü. (AA) Kâğıt üzerinde Sırbistan'ın bir parçası olan; ancak 1999'dan bu yana uluslararası gücün korumasında bulunan Kosova'nın nihai statüsü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde ele alındı. Daimi üyelerden Rusya tutumundan geri adım atmazken, Kosova'ya hızla bağımsızlık tanınmasından yana olan Amerika Birleşik Devletleri yeni bir tasarı daha hazırlıyor. Güvenlik Konseyi'nde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un konuya ilişkin hazırladığı son rapor görüşüldü. Çin, Kosova'nın nihai statüsü hakkındaki görüş ayrılıklarının sürdüğünü ve bunun giderilmesi için zamana ihtiyaç bulunduğunu açıkladı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, toplantı öncesinde Sırbistan'ın onaylamadığı bir durumun konseyden karar olarak çıkamayacağını açıklamıştı. Amerika Birleşik Devletleri'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Zalmay Halilzad ise Kosova konusunda artık karara varılması gerektiğini belirterek ülkesinin yeni bir karar tasarısı üzerinde çalışmaya başlayacağını duyurdu. (TRT) Dünya Basını İngiliz gazetelerinden çoğunun manşetlerinde, dün Londra'da bir mahkemede suçlu bulunan dört kişiyle ilgili haber ve yorumlar var. Bu kişiler 21 Temmuz 2005'te metro trenleri ve otobüsleri hedef alan başarısız saldırı girişimleri düzenlemekle itham edilmişlerdi. Mahkeme jürisi onları cinayet işlemek için komplo kurmaktan suçlu buldu. Times manşetinde dört kişiyi 'Londra'ya savaş açmaya çalışan mülteciler' olarak tanımlamış. Gazete Afrika ülkelerinden İngiltere'ye mülteci olarak gelen bu kişilerin, radikal din adamlarınca, intihar saldırıları düzenlemeye hazır teröristlere dönüştürüldüğünü yazıyor. Guardian ve Daily Telegraph ise manşetlerinde, İngiliz güvenlik güçleri ve istihbarat servislerine yönelik eleştirileri öne çıkarmışlar. Guardian, suçlu bulunanların lideri Muktar Said İbrahim'in, saldırı girişimlerinden bir yıldan uzun bir süre önce çeşitli mekânlarda görüntülendiğini söylüyor. 7 Daily Telegraph da, polisin, suçlu bulunan dört kişinin saldırı girişimlerini engelleme fırsatını kaçırdığını belirtiyor. Diğer gazetelerden Financial Times'ın manşetinde, Uluslararası Enerji Ajansı'nın uyarısı var. Ajans, beş yıl içinde petrol stoklarının önemli oranda azalacağı, bunun petrol fiyatlarını rekor düzeye çıkaracağını ve Batı'nın Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC'e bağımlılığını artıracağını bildirmiş. Independent ise manşetine İngiltere'nin Manchester kentinde havaalanının genişletilmesi yönündeki önerinin hükümetin planlama teşkilatınca reddedilmesini çekmiş. Daha önce Coventry'de de benzer bir karar alındığını hatırlatan Gazete kararı, çevrecilerin zaferi olarak yorumlamış. Pakistan güvenlik güçlerinin, bir süredir kuşattıkları başkent İslamabad'daki Lal Camii'ne İngiltere saatiyle gece yarısı baskın düzenledi. Baskınla ilgili haber, doğal olarak İngiliz gazetelerinin ilk baskılarına yetişmemiş. Ancak Independent bugün baskından önce başyazılarından birini Pakistan'a ayırmış. Gazeteye göre gelinen noktada Pakistan, merkezi hükümetin ülke topraklarını çok az kontrol edebildiği zayıf bir devlet. Başyazıda bir de hatırlatma var: "1984'te dönemin Hindistan Başbakanı İndira Gandhi'ye bağlı güçlerin, Amritsar'daki Sihlere ait Altın Tapınak'a düzenledikleri baskın, kanlı bir örnekti. Baskın bölgede hala hafızalarda taze. Baskının nihai sonucu ise İndra Gandhi'nin bir suikast sonucu öldürülmesi olmuştu." Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari dün Türkiye'nin iki ülke sınırındaki bölgelere 140 bin asker yığdığını söylemişti. Financial Times muhabiri Steve Negus bu rakamın, sınır bölgesine gönderildiği düşünülen asker sayısının çok üstünde olduğunu belirtiyor. Negus Türkiye'nin bugüne kadar bölgeye ne kadar asker gönderdiğini açıklamadığını, bu sayının çoğunlukla 'on binler' olarak ifade edildiğini söylüyor. Irak Dışişleri Bakanı dünkü açıklamasında ayrıca Amerikan askerlerinin aceleyle ülkeden çekilmelerinin, Irak'ı tam bir iç savaşa ve çöküşe götüreceği uyarısında da bulunmuştu. Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde Cumhuriyetçi Parti içinde de başkan George Bush'un Irak politikasına karşı isyan büyüyor. Times artık daha fazla sayıda Cumhuriyetçi senatörün Irak politikasında yön değişikliği istediğini vurguluyor. Gazetenin verdiği rakamlar, Irak'a takviye asker göndermenin şu ana kadar işe yaramadığını gösteriyor. Rakamlara göre Irak'ta 2004 ve 2007 yıllarının Ocak ayları arasında her beş ay ortalama 356 Amerikan askeri öldü. Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'a takviye asker göndermesi sonrası, beş ayda ise bu rakam azalmadı, tam tersine 480'e çıktı. Beş aylık dönem üzerinden yapılan kıyaslamaya bakıldığında hem ölen Irak güvenlik güçlerinin hem de Iraklı sivillerin sayısında artış var. Times yazarı Bronwen Maddox'a göre bu noktada, Washington'da, Amerikan güçleri için 'yarı-çıkış' stratejisi tasarlanması sürpriz değil. "Başkan Bush bu hafta Kongre'yi, Amerika Birleşik Devletleri'nin geçen yıl belirlediği 18 konuda Bağdat'ta ne kadar ilerleme sağlandığı konusunda bilgilendirmek zorunda. Uzun bir rapor olacak bu; ama esasında öyle olmasına gerek yok. Zira ortada bir ilerleme de yok." 8 Guardian'ın diplomasi editörü Ian Black, Washington'da tartışılan seçeneklerden birinin, Irak'taki Amerikan güçlerinin Bağdat ve Bakuba gibi ateş hatlarından Irak çevresindeki sıkı korunan üslere çekilmesi olduğunu belirtiyor. Böylece Amerikan askerleri sadece özel güçlerle baskın ya da Irak hükümetine destek için özel bir hava saldırısı düzenlendiği sırada ortaya çıkacak. Black'e göre, ölen Amerikan askerlerin sayısını Iraklıların aksine azaltacak bu seçenek, Beyaz Saray için siyasi bir patlamanın sınırlandırılması anlamına gelecek. Guardian'ın diplomasi editörü bu noktada bazı ülkelerdeki Amerikan üslerinin gündeme gelebileceğini söylüyor: "Tartışılan seçenek, Amerikan askerlerinin bölgede Katar, Bahreyn ve muhtemelen Türkiye'deki üslere çekilmelerini de içerebilir. Bu seçeneğin tercih edilmesi işgali resmen sona erdirecek. Irak'ın komşularından birinin işgal tehdidi ya da Anbar vilayetinde bir tür El Kaide devletinin ortaya çıkması gibi durumlarda, müdahaleye yönelik stratejik kapasite de muhafaza edilecek." Haftanın Yorumu Ufuk Turu Bu haftaki Ufuk Turunda Irak hükümetine karşı azalan destek, petrol yasa tasarısı ile ilgili son gelişmeler, Filistin’de yaşananlar, yeni dönem AB-Orta Asya ilişkileri ve Müşerref’in Lal Mescidi Harekâtı değerlendirilmiştir. Irak Hükümetine Azalan Destek El-Maliki hükümetinin ulusal uzlaşıyı ve güvenliği sağlayamamış olması, hükümete yönelik eleştirileri arttırırken, hükümetin başarısızlığı partiler arasında etnik ve mezhebi ayrışmayı daha fazla gün ışığına çıkarmıştır. Sadr Grubu ve Fazilet Partisinin El-Maliki hükümetine verdiği desteği geri çekmesinden sonra, Irak Uzlaşma Cephesi de hükümeti boykot edeceğini bildirmiştir. Meşhedani’nin Parlamento Başkanlığına geri getirilmesini ve Kültür Bakanı El-Haşimi hakkında çıkarılan tutuklama kararının kaldırılmasını talep eden Irak Uzlaşma Cephesi yetkilileri, talepleri karşılanana kadar hükümeti boykot edeceklerini, taleplerinin yerine getirilmemesi durumunda ise partinin, silahlı muhalif bir gruba dönüşeceğini açıklamıştır. Bu gelişmeler, demokrasi kültürü olmayan Irak’ta, sözde seçimler sonucunda kotalandırılarak oluşturulan parlamentonun ve hükümetin nasıl bir çıkmaz sokağa girdiğini göstermektedir. Irak Başbakanı El-Maliki de mevcut hükümetin istifa edebileceğini ve yerine kendi başkanlığında teknokrat bir hükümetin kurulabileceğini ifade etmektedir. Mevcut hükümete karşı birçok alternatif oluşumun tartışıldığı bir dönemde, teknokratlardan oluşan bir hükümetin kurulma ihtimali yüksek görülmektedir. Ancak oluşturulacak olan yeni hükümetin kimin başkanlığında olacağı, Birleşik Irak İttifakı ve Kürt grupların anlaşmasına ve Irak’ta egemen güç olan ABD’nin onayına bağlı olduğu düşünülmektedir. Petrol Yasa Tasarısı Kürt yönetiminin, petrol yasa tasarını incelemediği ve onaylamadığı iddia edilerek parlamentoda görüşülmesini ertelemesi, metin üzerinde anlaşmazlıkların devam ettiğini göstermektedir. 21 Haziran 2007 tarihinde Kürt yönetimi, petrol yasa tasarısı konusunda merkezi hükümetle anlaşmaya vardığını açıklamış olsa da son gelişmeler, mevcut ve gelecekte bulunabilecek kaynaklar üzerinde kimin hak sahibi olacağına dair anlaşmazlıkların devam 9 ettiği izlenimi vermektedir. Kürt yönetiminin yeni kaynaklar üzerinde hak sahibi olmak istediği son dönemde yapmış olduğu uluslarası anlaşmalarla bilinmektedir. Neçirvan Barzani’nin kanunun özünde yapılacak olan değişikliklerin kabul edilemeyeceğini açıklamış olması da, Kürt yönetiminin taleplerinde ısrarcı olduğunu göstermektedir. Parlamentonun yasayı bir an evvel onaylayarak uygulaması konusunda ısrar eden ABD’nin ise, Kürtlerin taleplerini ne derecede karşılayacağı henüz netleşmemiştir. Filistin’de Tükenen Barış Ümidi Gazze’de Hamas ve El-Fetih arasında şiddet devam ederken, Batı Şeria’da kurulmuş olan Abbas hükümetine İsrail ve ABD desteği artmaktadır. İsrail, Abbas hükümetine 118 milyon $ transfer etmiş, El-Fetihli olan kamu çalışanları da 17 ay aradan sonra ilk kez tam olarak maaşlarını almıştır. Hamas tarafından işe alınan 12 bin kişi ve atanan 19 bin çalışan ise maaşlarını alamamıştır. Böylece Hamas’ı zayıflatmak uğruna aç bırakılan Hamas yanlısı Filistinliler ile Batılı ülkeler tarafından desteklenen El-Fetihli Filistinlilerin birbirine daha fazla yabancılaşması, ekonomik güç ile gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Filistinlilerin kendi arasında çatışması, İsrail-Filistin sorununun iki devlet formülüyle çözümlenme ihtimalini zayıflatırken, barış ümidini de tüketmektedir. Yeni Dönem AB-Orta Asya İlişkileri Geçtiğimiz hafta, Orta Asya bölgesinde Avrupa Birliği ile girilen yeni dönemin etkileri hissedildi. Almanya’nın dönem başkanlığı biterken açıklanan yeni strateji Orta Asya ile AB arasında daha geniş çaplı bir enerji diyalogunu öngören bir metin olarak ortaya çıktı. Bir kez daha, Orta Asya yönetimlerini demokrasi konusundaki bütün eksikliklerine rağmen AB’nin asla gözden çıkaramayacağı anlaşıldı. Zira kabul edilen yeni strateji karşılığında AB bu 5 cumhuriyete toplam 750 milyon Euro yardım yapma kararı aldı. Ne var ki, AB, bölgedeki otoriter yönetimlere kayıtsız şartsız destek verip onları iç siyasette güçlendirmek ve yönetim tarzlarını meşrulaştırmak istememektedir. Yapılan bu yardımlar karşılığında Kırgızistan ve Özbekistan idam cezasını kaldırdıklarını açıkladılar. Yapılan bu reformlar hiç yoktan iyi olsa da bu ülkelerin sistemlerinde bir gevşeme ve ya rahatlama sağlamamakta kısacası kozmetik bir reform olmanın ötesine gidememektedir. Diğer ülkelere göre daha iddialı bir dış politika geliştirmeye gayret gösteren Kazakistan ise 2009 yılında AGİT başkanlığına üye oldu. Bu başkanlık, Kazakistan’ın bölgesel ve küresel siyasetteki ağırlığını kuşkusuz arttıracaktır. Bu noktada Kazakistan ile AB arasındaki pazarlıklar daha rasyonel bir zeminde ilerlemektedir. AB, Kazakistan’dan 18 Ağustos seçimleri için adil ve şeffaf bir süreç işletmesini talep etmekte ve AGİT başkanlığı sürecinde Kazakistan’a bu isteklerin yerine gelmesi koşuluyla destek vereceğini açıklamaktadır. Bu noktada çok yönlü bir dış politika izleyen ve küresel iddialar ile ortaya çıkan Kazakistan için AB’nin istediği reformların daha hızlı ve çabuk gerçekleşeceği iddia edilebilir. Müşerref'in Lal Mescid Harekâtı Uzun dönemdir muhalefetin ağır baskısına maruz kalan ve bu baskı neticesinde özellikle dini gruplara yönelik politika üretemeyen Pervez Müşerref 10 iktidarı, Gazi Abdulaziz ve Gazi Abdülreşid kardeşler tarafından yönetilen ve İslamabad'da bulunan Lal Mescid (Kızıl Cami) adlı medreseye karşı bir kuşatma operasyonu başlattı. Söz konusu mescidin radikal İslami gruplarla bağlantısı olduğu bilinirken, medrese yanlıları son dönemlerde İslamabad'da bazı yağmalama ve rehin alma olaylarına karışmışlardı. Gazi Abdülaziz ve Abdülreşid, sık sık hükümeti kendilerine karşı girişilecek hareketlere silahla yanıt verecekleri konusunda uyarmıştı. Pervez Müşerref'in iktidarına destek bulması, gerçekleştirilen operasyonun önünü açmıştır. Belirtildiği üzere Müşerref'e karşı muhalefet, baş hakim Chaudry'nin Müşerref tarafından görevden alınmasıyla doruk noktasına ulaşmıştı. Ülke içinde destek kaybeden Müşerref'in son dönemleri dış destek sağlamakla geçirdiği söylenebilir. Müşerref ve yüksek mevkili bakanlar, içlerinde Türkiye'nin de bulunduğu batılı ülkeler ve bölge devletleriyle yoğun bir görüşme trafiği yürütmüşlerdir. Söz konusu devletler dışında Çin, Müşerref yönetiminin bir diğer önemli dayanağıdır. Pakistan'ın bir diğer büyük müttefiki olan ABD'nin ise, son gelişmelerde dış destek konusunda başrol oynadığı söylenebilir. 11 Eylül saldırılarından sonra ABD'nin yanında yer alacağını açıklayan Pakistan yönetimi, son dönemlerde Taliban yanlısı gruplara karşı tavır almaması ve Pakistan-Afganistan sınırını kontrol edememesi nedeniyle ABD yönetimi tarafından güçlü bir şekilde eleştirilmekteydi. Ancak son dönemde terör konusunda iki ülke arasındaki buzların erimeye başladığı söylenebilir. ABD Dışişleri Sekreteri Richard Boucher'ın Pakistan ziyaretinde terörizme karşı işbirliğinin teyit edilmesi ve arkasından gelen Lal Mescid kuşatması ABD'nin Müşerref yönetimine desteğini yenilediği manasına gelebilir. Radikal gruplara karşı elinden geleni yaptığını her fırsatta dile getiren Müşerref'e, görüşmeler sonrası ABD'nin maddi ve askeri destek sağlamış olması da olasıdır. Muhalefete göre anti demokratik hareketlerde bulunan Müşerref, batılı demokratik ülkelerden ve Çin'den destek almış görünmektedir. Diğer yandan Müşerref iç siyasette de destek aramıştır. Yaşanabilecek kanlı çatışmaların iktidarını iyiden iyiye sarsmasından korkan Müşerref yönetiminin, muhalefette bulunan 6 dini partinin oluşturduğu Mütahi Meclis-i-Amal (MMA) grubunun bir bölümüyle radikal dinciliğe karşı el sıkıştığı haber organlarında yer almıştır. Medresenin başında bulunan Gazi Abdürreşid'in tutuklanmama karşılığında teslim olma talebi geri çevrilmiştir. Medrese içinde halen çoğunun rehin halde olduğu 850 kadar kişinin bulunduğu bildirilmektedir. Rehineleri hesaba katan güvenlik güçleri medrese içine operasyon düzenlenmeyeceğini belirtmiştir. Bunun sonucunda kuşatmanın bir süre daha devam edeceği söylenebilir. Lal Mescid'e karşı girişilen operasyona karşılık Özellikle Veziristan ve Keşmir'deki silahlı gruplar misillemede bulunabilir. Pakistan ordusunun ABD'den destek aldığı takdirde radikal gruplara karşı avantaj sağlayabileceği düşünülebilir. Son olarak yaşanabilecek çatışmaların şiddeti her ne kadar zamanında yapılacağı dile getirilse de yıl sonuna doğru gerçekleşecek başkanlık seçimlerini etkileyebilir. 11 Müttefikten de öte dost bir ülke olan Pakistan'daki Müşerref yönetimine sağlanan destek sürdürülmelidir. İki taraf arasındaki sıcak bağların yanı sıra Pakistan gibi stratejik bir bölgede Müşerref iktidarı dışında istikrarı sağlayabilecek, batıyla ve Türkiye'yle düzeyli ilişki kurabilecek alternatif bir yönetim görülmemektedir. 12