bakanlıkların yeniden yapılanmasında ormancılığımızın konumuna

advertisement
TMMOB
ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI
GENEL MERKEZİ
BAKANLIKLARIN
YENİDEN YAPILANMASINDA
ORMANCILIĞIMIZIN
KONUMUNA İLİŞKİN ORMAN
MÜHENDİSLERİ ODASININ GÖRÜŞLERİNİ
İÇEREN
RAPOR
ANKARA; 10/05/2011
1
BAKANLIKLARIN YENİDEN YAPILANMASINDA
ORMANCILIĞIMIZIN KONUMUNA İLİŞKİN
ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASININ
GÖRÜŞLERİNİ İÇEREN
RAPOR
I) RAPORU HAZIRLAYAN:
Bu rapor, 12 bin 500 orman mühendisi, orman endüstri mühendisi ve ağaç işleri
endüstri mühendisi üyesi bulunan ve tüm ormancılığımızı temsil eden TMMOB Orman
Mühendisleri Odası Genel Merkezince hazırlanmıştır.
II) RAPORUN HAZIRLANMA NEDENİ:
Türkiye Cumhuriyetinin 22/7/2007 tarihli genel seçimlerinden sonra, 60 ıncı Hükümet
Başkanı Başbakan Sayın Recep Tayip ERDOĞAN’ın, bakanlıkların yeniden yapılanmasına
ilişkin olarak kamu oyuna yaptığı açıklamasında ormancılığında yeniden yapılanmaya konu
edileceğini belirtmesi üzerine, konuya ilişkin araştırma yapıp bir rapor düzenlenmesi için
Odamız AR-GE komisyonu görevlendirilmiştir. AR-GE in hazırladığı kapsamlı rapor Oda
yönetim kurulunca değerlendirilerek 3/Eylül/2007 tarihli nihai rapor düzenlenerek Başbakana,
Çevre ve Orman Bakanına, Bakanlık Müsteşarına, Adalet ve Kalkınma Partisi AR-GE
kuruluna gönderilmiştir. Ancak Başbakanın beyanatından sonra bakanlıklarda ve ormancılıkta
yeni bir düzenleme yapılmamış, yalnızca DSİ Genel Müdürlüğü Çevre ve Orman
Bakanlığı’na bağlanmıştır.
Bu kez bakanlıkların yeniden yapılanmasına ilişkin olarak, TBMM tatile girmeden
önce, 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı “Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir
Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve
Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu” çıkarılmış ve yapılanma
konusunda Bakanlar Kuruluna 6 ay süreli KHK çıkarma yetkisi tanınmıştır. Bu yetki
Kanununda, Çevre ve Orman Bakanlığının da yeniden yapılandırılacağı hükmü yer almıştır.
Odamız bu yeni yasal düzenleme nedeniyle, ormancılığa ilişkin Dünyadaki gelişmeleri
de dikkate alarak, Türk ormancılığının hak ettiği yere getirilmesine yardımcı olmak için, yine
AR-GE komisyonumuz görevlendirilerek, Yönetim kurulumuzca bu rapor hazırlamıştır.
III) ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞININ YENİDEN YAPILANMASINDA
ORMANCILIĞIMIZIN KONUMU:
Başbakanımız Sayın Recep Tayip ERDOĞAN, 60 ıncı hükümetin Bakanlar Kurulu
üyelerini açıklarken, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın da yeniden yapılanmaya konu edileceğini
ve ormancılığında bu yapılanmada incelemeye alınacağını ifade etmişti. Anayasamıza göre
kamu kurumu niteliğindeki tüzel kişiliğe haiz ve ormancılık alanında Türkiye’nin en büyük
meslek örgütü konumundaki Odamız; aynı zamanda 5531 sayılı Orman Mühendisliği, Orman
Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun ile de önemli
sorumluluklar yüklenmesi nedeniyle, AR-GE Komisyonuna kapsamlı bir rapor hazırlatmıştır.
AR-GE Komisyonun hazırladığı rapor, Odamızın yetkili kurullarının üyeleri ile ormancılıkta
2
deneyimli kanaat önderlerinin katıldığı genişletilmiş toplantıda tartışılmış ve ortaya çıkan
sonuçlarda dikkate alınarak yönetim kurulumuzca Odamızın görüşlerine esas olan 3/ 9/2007
tarihli nihai rapor hazırlanmış ve yukarıda II. Bölümde belirtilen makamlara gönderilmişti.
Ancak geçtiğimiz dönemde bakanlıkların yapılanmasına yönelik bir düzenleme yapılmamıştır.
Bu kez, 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı yetki Kanunu ile bakanlıkların yeniden
yapılandırılmasında Bakanlar kurulu yetkilendirilmiştir. Çevre ve Orman Bakanlığı, bu yetki
Kanununa göre yeniden yapılandırılırken ormancılığımızın da etkilenmesi gündemde
olduğundan, Odamızın hazırladığı 3/9/2007 tarihli raporundaki ilkelere bağlı kalınarak, ARGE komisyonumuzca yeni bir rapor hazırlanmış ve yönetim kurulumuzca değerlendirildikten
sonra son şekli verilmiştir. Buna göre;
a) Ormancılığımızın geçmişteki ve bu günkü idari konumunun
irdelenmesi:
Ormancılığımız, geçmişten günümüze kadar değişik yapılanmalar içinde yer almıştır.
Ormancılık çalışmalarının çok kapsamlı ve geniş fonksiyonel özellikleri nedeniyle, müstakil
birimler halinde yapılanması yönüne gidilmiştir. Dünyadaki yükselen çevre değerlerinin en
fazla üretildiği alanlar orman ekosistemleridir. Orman ekosistemleri başta kaliteli su
üretimi olmak üzere, temiz hava, havadaki serbest karbonun bağlanması, toprağın tutulması
ve benzeri önemli unsurları insanlığın hizmetine sunmaktadır. Ormancılık, karmaşık yapıdaki
bu orman ekosistemini yönetme sanatıdır.
a.1- Cumhuriyet dönemi öncesi ormancılığımıza bakıldığında; 1857 yılında Orman
Fakültesinin temellerinin atıldığını, 1869 yılında Orman Umum Müdürlüğünün kurulduğunu
görmekteyiz.
Ormancılık hizmetleri, 1857-1869 yılları arasında Nafia Nezareti, sonra Ticaret ve
Nafia nezareti, nihayet Ticaret ve Ziraat nezaretine bağlı olarak yürütülmüştür.
Ülke Ormanlarının, sosyal, kültürel ve ekonomik değer taşıdığı düşüncesi ortaya
çıktıktan sonra 1858 yılında, bünyesinde ormancılığa ait hükümler bulunan “Kanunname-i
Arazi” hazırlanmış, 1869 yılında yürürlüğe konularak tüm ormancılık çalışmalarının
koordine edilebilmesi için Orman Umum Müdürlüğü kurularak Maliye Nezaretine
bağlanmıştır.
Orman Nizamnamesinin ortaya koyabildiği idari, teknik ve ekonomik koşullar içinde
yürütülen ormancılık hizmetleri, Orman Umum Müdürlüğü ve daha sonra Orman ve Maadin
Umum Müdürlüğü adı altında 1872 yılına kadar devam ettirilmiş ve aynı yıl müstakil Orman
ve Maadin Nezareti olarak bir bakanlık haline getirilmiştir. 1879 yılında tekrar Ticaret ve
Ziraat Nezaretine, 1892 yılında da Orman ve Maadin ve Ziraat Nezaretine bağlı bir genel
müdürlük şeklinde hizmetler yürütülmüştür. Daha sonra sırasıyla Orman Umum Müdürlüğü,
1909-1920 Ticaret ve Ziraat Nezaretine, 1920-1923 İktisat Nezareti’ne bağlanmıştır.
3
a.2- Cumhuriyet Dönemi Ormancılığımıza bakıldığında; 1920-1923 yılları
arasında Ormancılık işleri, İktisat Vekaletine bağlı bir genel müdürlük olarak yürütülmüştür.
Atatürk’ün 1922 yılı Meclis açılış konuşmalarındaki “Gerek ziraat ve gerek memleketin
servet ve sıhhati umumiyesi noktayı nazarından ehemmiyeti muhakkak olan
ormanlarımızda asri tedabir ile hüsnühalde bulundurmak, tevsi etmek ve azami faidei
temin eylemek esas düsturlarımızdan biridir.” emirleri, ormancılık hizmetlerinin
geliştirilmesinde yol gösterici olmuştur.
Orman Genel Müdürlüğü 1924 yılında kurulan Tarım Bakanlığına, daha sonra 1928
yılında Ticaret ve Tarım Bakanlıkları birleştirilerek kurulan bu yeni bakanlığa bağlanmıştır.
1931 yılında Tarım bakanlığı yeniden kurulmuş ve 1937 yılında çıkarılan 3204 sayılı kanunla
Orman Genel Müdürlüğü bu bakanlığın bünyesinde yer almıştır. Bu dönemde yani 1937
yılında, 3116 sayılı Orman Kanunu çıkarılmış ve teknik ormancılık çalışmalarının önü
açılmıştır.
Atatürk’ün direktifleri doğrultusunda, devamlı gelişen ormancılığımız 1969 yılında
Orman Bakanlığının kurulması ile tekrar müstakil bakanlık haline getirilmiştir. Ormancılık
çalışmaları, 1969-1981 yılları arasında bu bakanlığa bağlı olarak sürdürülmüştür. Orman
Bakanlığı 12 Eylül döneminde kapatılarak, Tarım Orman Bakanlığı haline getirilmiştir.
Ormancılık hizmetleri, 1981-1983 yılları arasında Orman Genel Müdürlüğü halinde bu
bakanlığa bağlanmıştır.
Daha sonra Orman Genel Müdürlüğü, Köy İşleri Bakanlığının Tarım ve Orman
Bakanlığıyla birleşmesiyle birlikte yeniden kurulan Tarım-Orman ve Köy İşleri Bakanlığına
bağlanmıştır.
Ormancılık hizmetlerinin çok geniş kapsamlı olması nedeniyle, tekrar 1991 yılında
442 sayılı kanun hükmünde kararname ile tekrar müstakil Orman Bakanlığı halinde
yapılanmıştır. 3800 sayılı “Orman Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun”
kanunun çıkarılmasıyla KHK yürürlükten kaldırılmıştır.
Kasım 2002 genel seçimlerinden sonra, Orman Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı’nın
doğa ve çevre koruma ağırlıklı görevlerinin ortak olması nedeniyle birleştirilmiş ve 4856
sayılı “Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun” yürürlüğe
konulmuştur. Halen ormancılık hizmetleri bu Bakanlık çatısı altında sürdürülmektedir.
Ormancılığın Orman Bakanlığı olarak yapılanmasından sonra; Çevre ve Orman
Bakanlığına bağlanması, bu bakanlık içinde Devlet Su İşlerinin de yer alması, olabilecek en
uygun bakanlık yapılanması olarak görülmektedir.
4
b) Ormanların
irdelenmesi:
Ekonomik,
Ekolojik
ve
Çevre
Değerlerinin
Orman tanımının bilimsellikten uzak olması, ormanın ekolojik işlevlerinin yeterince
toplum tarafından algılanmaması sonucunu doğurmuştur. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de
orman ekosisteminin odun dışı ürün ve hizmetlerinin değeri yani ekolojik değeri son yıllarda
anlaşılmaya başlamıştır.
Bilimsel olarak orman; “Ağaçlarla birlikte diğer bitkiler, hayvanlar ve toprak
organizasyonları gibi canlı varlıklarla, onların yaşama ve gelişmesini sağlayan yetişme ortamı
adı verilen toprak, iklim, yeryüzü şekli gibi cansız yeryüzü şekli gibi çevre faktörlerinden
oluşur”.(Çepel,1999)
Orman ekosistemi; “Coğrafi konumu belli bir yerde, bir yaşama birliği oluşturan
orman canlıları ile, bir yetişme ortamı oluşturan çevre koşulları arasında karşılıklı ve dinamik
ilişkilerin bulunduğu ekolojik bir birimdir.” (Kantarcı-1978)
Şeklinde tanımlanmaktadır.
Yasal yönden yapılan orman tanımı, bilimsel yönden yapılan tanımlardan çok
farklıdır. Yasal yönden yapılan orman tanımları, her ülkenin ormancılık politikası amaçlarına,
orman, toprak, nüfus, ekonomik yapı vb. doğal ve sosyo-ekonomik durumlarına göre
değişiklik göstermektedir. (Özdönmez, 1989)
6831 sayılı Orman Kanununda orman, “Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen
ağaç ve ağaççık toplulukları yerleri ile birlikte orman sayılır.” olarak tanımlanmıştır.
Orman tanımlarının ortak yönü, ormanların sadece odun veren ağaçlar topluluğu
olmadığı, toprak, iklim, su, canlı ve cansız tüm varlıklar ile bir ekosistem oluşturmasıdır.
“Gündem-21” içinde konunun önemini vurgulayan ifadeler tüm insanlığın karşı
karşıya kaldığı sorunu açıkça ifade etmektedir. Gündem-21 den alınan bazı kısımlar
aşağıdadır.
“Ormanlar, bütün dünya yüzeyinde, büyük bir tehlike altına düşmüş bulunmaktadır.
Şöyle ki: Orman alanları yasa dışı yollarla diğer arazi kullanım şekillerine çevrilerek
bozulmakta; gittikçe artan insan ihtiyaçları, tarım alanlarını çoğaltmak ve çevre sağlığına
zararlı politikalar yüzünden, ormanlar ve doğal alanlar olumsuz etkilenmektedir. Olumsuz
etkiler arasında orman yangınlarının önlenememesi, kaçakçılığa karşı etkin önlemler
alınamaması, sürdürülebilirlik ilkelerine uymayan orman kesimleri, aşırı otlatma, hava
kirliliği ve ekonomik zorlamalar gibi faktörler bulunmaktadır. Ormanların ve orman
alanlarının bozulup yok olması ise, toprak erozyonu, biyolojik çeşitlilik kaybı, yaban
hayatının ve doğal alanların zarar görmesi, su koruma ve üretim alanlarının bozulması,
yaşam kalitesinin düşmesi ve ekonomik gelişim için başvurabilecek seçeneklerin azalması
5
gibi olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.” Gündem-21 ile ormanların yükselen değerleri
olarak odun dışı hizmet fonksiyonlarına dikkat çekilmektedir.
13-22 Ekim 1997 tarihleri arasında Antalya’da 145 ülkeden gelen 4417 katılımcının
iştirakiyle toplanan 11 nci
Dünya Ormancılık Kongresinde, “21. Yüzyıla Doğru
Sürdürülebilir Kalkınma için Ormancılık” başlığı altında yayınlanan Antalya
Deklarasyonunda şöyle denilmektedir.
“Bütün orman tiplerinin, tüm insanlığa, hayati öneme sahip olan sosyal,ekonomik ve
çevresel mal ve hizmetleri sağladığının, gıda güvenliği, temiz su, hava yönetiminin
sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi için gerekli olduğunun altını çizerek,
1992 yılında Rio de Janeiro’da yapılan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma
Konferansı (UNCED) nda kabul edilen Ormancılık İlkeleri Deklarasyonu ve Gündem 21 in
ormancılıkla ilgili bölümlerini hatırlayarak,
Dünyanın pek çok bölgesinde devam eden hızlı orman yok olmasına ve bozulmasına
dikkat çekerek ve tüm dünyada bu eğilimin tersine çevrilmesi ve sürdürülebilir orman
yönetiminin gerçekleştirilmesinin ilk ve en önemli olarak tüm ülkelerde en üst seviyelerde
artan politik istekliliğe bağlı olduğunu vurgulayarak, ....” ifadelerine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, bütün orman tiplerinin tüm insanlığın geleceğini doğrudan
ilgilendirdiği, sürdürülebilir kalkınmanın temelini oluşturduğunu, sürdürülebilir orman
yönetiminin gerçekleştirilmesinin ilk ve en önemli şartının en üst seviyelerde politik
istekliliğe gerek duyulduğu vurgulanmıştır.
Ayrıca Antalya deklarasyonunun 5 nci maddesinde; “Ülkelerin ve uluslararası
organizasyonların; tarım, enerji, su, toprak, madencilik, taşıma ve kırsal kalkınma gibi ve
çoğunun ormancılık dışında ve ormansızlaşmanın ve orman tahribatının sebep ve
çözümleri ile ilgili olduğu anlaşılan sektörler arasında kendi milli ormancılık politikalarına
SEKTÖRLER ÖTESİ BİR YAKLAŞIMI uyumlu hale getirmeye” denilmektedir.
Bu deklarasyona göre ormancılığımızın yeni yapılandırılmasında, ORMANLARI
TAHRİP EDEN TARIM, MADENCİLİK, ENERJİ VB. SEKTÖRLERİN ÖTESİNDE,
bunların dışında sektörel bir yaklaşımla çözümlemek gerekmektedir. Zira Ormancılık
yönetimi, koruma ağırlıklı sürdürülebilir doğal kaynak yönetimi biçiminde olmak
zorundadır.
Bu nedenle, Çevre ve Orman Bakanlığının yeniden yapılanmasında ormancılığın yeri
belirlenirken, Antalya deklarasyonunda ve gündem-21 de açıklanan uluslar arası tespite
mutlaka uyulması gerekmektedir.
Orman ekosistemi, canlı ve cansız çevrenin aralarında oluşturdukları karşılıklı ve
dinamik ilişkiler nedeniyle, doğal olayların düzenli bir şekilde meydana gelişinin emniyet
6
altına alınmasında ve dünya üzerindeki tüm canlıların yaşam ve gelişmelerini etkileyen
önemli bir birliktir.
Böylece orman ekosistemi, insan yaşamı için önemli olan ekolojik ve çevresel
fonksiyonları bünyesinde barındırır. Toplum son yıllarda, orman kaynaklarının insanlığa
sunduğu ana ürünlerden başka “Ormanın Ekolojik İşlevleri” olarak tanımlanan çevre koruma
etkilerinin de bilincine varmıştır.
Ormanların çevresel etki değerleri çok yüksektir. Bu değerlere kısaca bakıldığında;
1- Ormanların Su Üretimi ve Toprak Koruma İşlevleri:
Türkiye’nin yaklaşık ¼’ü ormanlar ile kaplı olması, bu ormanların dağlık arazilerde
geniş alanlar kaplaması nedeniyle içilebilir kaliteli su üretimi bakımından oldukça önemlidir.
Ormanlar kaliteli su üretiminin %80 ni üretmektedir.
Orman Genel Müdürlüğü; mevcut ormanlarının yaklaşık %53 üne denk gelen 11 049
757.0 hektarlık kısmını ekolojik fonksiyonlu ormanlar olarak planlamasını yapmak üzere
tefrik edilmiştir. Bu miktarın münhasıran %16 lık 3 599 328.0 hektarı hidrolojik fonksiyonlu
ormanlar, %11 lik 2 429 897.4 hektarı erozyonu önleme ormanları ve %1 lik 101 576.6
hektarlık kısmı iklim koruma ormanları olarak tefrik etmiştir.
Türkiye yüzölçümünün %75 i orman ekosistemi özelliklerini göstermektedir. Bu tespit
su havzalarında toprağın tutulması ve su rejiminin düzenlenerek su üretiminin artırılması için
yeni orman ekosistemlerinin kurulması yönünde çok büyük bir potansiyel oluşturmaktadır. Bu
potansiyelin devreye sokulabilmesine olanak sağlayacak alt yapının oluşturulması için, havza
temelinde katılımcı yaklaşımlı bir yapılanmanın olması düşünülmelidir. Bunun için gerek
2005 yılında yapılan birinci Çevre ve Ormancılık şurasında alınan kararlarda ve gerekse
Orman Mühendisleri Odasının 19/03/2007 tarihinde gerçekleştirdiği “Su havzalarında
ormancılık” konulu panelin sonuç bildirisinde yer verilen ve bütüncül havza yönetimini esas
alan “Havza Planlama ve Yönetimi Temel Kanunu” çıkarılmalıdır. Bu kanunla 26 büyük su
havzası esaslı havzanın planlanması, izleme ve kontrolünü sağlayacak “Bölgesel Havza
Planlama ve Yönetimi Birimi” ile uygulamaların ve yönetiminin yapılacağı alt su
havzalarında “Havza Planlama ve Yönetim Birimi” oluşturulmalıdır. Böylece sürdürülebilir
kalkınmanın temeli olan toprak ve su, orman ekosistemi sayesinde korunacak ve devamlılığı
sağlanmış olacaktır.
2- Ormanların İklimi Etkileme İşlevleri:
Tüm dünyada iklim değişikliğine yol açan sera etkisiyle meydana gelen ısınmanın
şiddetini azaltır. Sera etkisine neden olan gazların başında karbondioksit gelmektedir.
Ormanlar fotosentez için önemli miktarda karbondioksit harcayarak atmosferdeki
konsantrasyonu düşürür. Havzalarda yapılacak yeni ağaçlandırmalarla atmosferdeki sera
oluşumuna neden karbondioksiti bağlanarak karbon depolanması sağlanacaktır. Bu durum
iklim değişikliklerinin önlenmesinde önemli katkı sağlayacaktır.
7
3- Ormanların Oksijen Üretimi ve Karbondioksit Tüketimi İşlevleri:
Ormanlar, dünyanın ısınmasına neden olan sera etkisinin önemli bir kaynağı alarak
görülen havadaki CO2 ‘yi alarak karbondioksit sentezi yaparken, önemli miktarda oksijeni de
havaya vermektedir. Dünya üzerindeki kara bitkilerinin ürettiği tüm oksijenin % 60-74’ü
ormanlar tarafından üretilmektedir. Ormanların karbon emisyonu (karbon yutağı) olması
yönündeki fonksiyonu, Dünyanın bu varlığın korunması ve genişletilmesi üzerine dikkatleri
çekmiştir.
4- Ormanların Hava Kirliliğini Azaltıcı İşlevleri:
Ormanlar, atmosferdeki katı ve gaz halindeki kirleticileri bol yapraklı tepe tacında
tutarak süzer ve hava kirlenmesini azaltmada önemli roller oynar. Bir ağaç bir yılda bir ton
tozu süzer ve tozun yüzeyinde absorbe olmuş bakteri, virüs ve zararlı gazları da zararsız hale
getirir.
5- Ormanların Gürültü Şiddetini Azaltma İşlevleri:
Ormanlar, çeşitli şekillerde ortaya çıkan gürültü kirliliğini azaltarak insanlara sakin bir
yaşam mekanı sağlamaktadır.
6- Ormanların Gen Kaynağı Olarak Ekolojik İşlevleri:
Orman ekosistemleri, içinde çeşitli bitki ve hayvan türlerini barındıran yaşam
mekânlarıdır. Türkiye’deki endemik türlerin büyük bir kısmı ormanlarda bulunmaktadır.
7- Ormanların Rekreasyon İşlevleri:
Ormanlar, kentlerde yaşayan insanların karşı karşıya kaldığı trafik, gürültü, kirli hava
gibi olumsuz çevre koşulları nedeniyle oluşan bedensel ve ruhsal rahatsızlıkları gidermek
amacıyla yaptıkları gezilerin en tercih edilen mekânlarıdır. Son yıllarda kent ormanlarının
önemi giderek artmaktadır.
Özet olarak genel bir değerlendirme yapmak gerekirse;
Ormanların özellikle parasal karşılığı tam olarak ifade edilemeyen ekolojik işlevleri
düşünüldüğünde, ormanlarımızın sürdürülebilir kalkınmadaki yeri ve ekonomik katkılarının
ne kadar büyük boyutlarda olduğu ortaya çıkmaktadır.
O nedenle ormanlarımız, dar anlamda biyolojik üretim yapan varlıklar olarak
görülmemeli ve fonksiyonel değerleri ön plana çıkartılarak, koruma ağırlıklı, havza
boyutunda yönetilmesini sağlayacak yeni yapılanmalar içinde düşünülmelidir.
c) Avrupa Birliği Ülkelerinde Ormancılığın Önemi ve İdari
Yapılanmadaki Yeri:
Ormancılığı ileri düzeydeki ülkelerde, ormancılık konuları ekosistem yaklaşımıyla
yönetilmeye çalışılmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde ormanların yönetimi, müstakil genel
8
müdürlükler şeklinde ormanların odun dışı ürün ve hizmetlerinin öne çıkartıldığı ekosistem
yaklaşımıyla yönetilmektedir.
Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa Ormanlarının Korunması Bakanlar
Konferansında; ormanların çevreye, su üretimine, toprağın tutulmasına, hava kirliği ve iklim
değişikliğine olan olumlu katkıları nedeniyle beş yılda bir Avrupa Ormanlarının geleceğine
yönelik bağlayıcı kararlar alınmaktadır. Ormanlar ile ilgili alınan bu kararlarda; sürdürülebilir
orman yönetimi ilkelerinin belirlenmesinden başlayarak, orman ekosisteminin korunması,
ormanların hava kirliliğinden korunması, önemli yenilenebilir enerji kaynağı olarak dikkate
alınması, önemli karbon tutucu fonksiyonunun olması ve su üretiminde ki rolü öne çıkarılarak
üye ülkelerin taahhütte bulunmaları istenmektedir.
Nitekim Avrupa Ormanlarının Korunması 5.Bakanlar Konferansı 5-7 Kasım 2007
tarihinde Polonya’nın Varşova kentinde yapılmış ve ormancılığımızın yapılanmasına yön
verecek “I- Ormanlar, Odun ve Enerji, II- Ormanlar ve su” ana başlıklı iki ana karar
alınmıştır. Bu kararların uygulanması için Türkiye’nin de bulunduğu imza sahibi devletler
aşağıdaki konuları yapmayı taahhüt etmişlerdir.
I- Ormanlar, Odun ve Enerji
a) Orman Sektörünün Enerji Üretimindeki rolünü artırmak
b) Odun kaynaklarının hareketi
II- Ormanlar ve su
a) Su ile ilişkili ormanların sürdürülebilir yönetimi
b) Ormanlar ve su politikaları hakkında koordinasyonun sağlanması
c) Ormanlar, Su ve İklim Değişikliği
d) Su ile ilişkili ormancılık hizmetlerinin ekonomik değerini belirleme
Taraf ülkelerin (Türkiye dahil) “Ormanlar ve su” ilke kararları bağlamında
altında aşağıdaki hususları taahhüt etmişlerdir.
“1-Ormanlar ve su arasındaki yakın ilişkinin farkına varma,
2- Su ekosistemlerinin biyoçeşitliliği adına ormanlar ve orman yönetiminin rolünün
vurgulanması,
3- İklim değişikliğinin seller, taşkın, çığlar, fırtınalar ve kuraklıklar gibi doğal
afetlerin sıklığı, büyüklüğü ve şiddeti üzerinde ve ormanlar, su kaynakları ve bunların
yönetimi üzerinde ciddi etkilere sahip olacağından endişe edilmekte,
4- Toprak kaymaları, erozyon ve çığların etkilerini azaltmada dağ ormanlarının
öneminin yanı sıra su kalitesinin korunması, tüm suların miktarına yönelik su kaynaklarının
yönetimi, taşkınların azaltılması, çölleşme ile mücadelede ve toprak korumada ormanların ve
orman yönetiminin rolünün vurgulanması,”
Bu ilke kararları da gösteriyor ki ormanlar; yenilenebilir enerji kaynağı olarak odun
üretiminin, doğanın korunması, kaliteli su üretiminin vazgeçilmez unsuru ve iklim
değişikliklerine neden olan fosil yakıtların enerji üretiminde daha az kullanılmasını sağlayan
yeri doldurulmaz doğal varlıklardır.
9
O nedenle yeni yapılanmada, ormanlar yalnızca para ile ölçülebilen ve odun üreten
varlıklar olarak görülmemeli, çevre, su, toprak gibi unsurların korunması ve geliştirilmesinde
görevlendirilen bakanlık içinde yer almalıdır. Türkiye şartlarında bu bakanlığın Çevre ve
Orman Bakanlığı olması en isabetli yol olarak görülmektedir.
d) Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yasalardan gelen ormancılık ile
ilgili görevlerine bakıldığında özetle;
- Ormanların korunması,
- Su havzalarında erozyonunun önlenmesi, orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi ve
rejiminin düzenlenmesi çalışmalarının yapılması,
- Ormanların devamlılığının sağlanması için geliştirilmesi ve miktarlarının artırılması,
- Ormanların ekolojik işlevlerinin insanlığa devamlı olarak sunulması,
- Ormanda yaşayan orman köylüsünün, ormanlarımıza olumsuz etkilerini azaltıcı
tedbirlerin alınması olarak sayılabilir.
Halen ormancılığa ilişkin bu görevler; Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel
Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Orman Köy İlişkileri Genel
Müdürlüğü olmak üzere üç ana hizmet birimi genel müdürlüğü ile bağlı kuruluşu Orman
Genel Müdürlüğünce yerine getirilmektedir.
Orman Bakanlığı ile Çevre Bakanlığının 2003 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı
şeklinde birleştirilerek yeniden yapılanmasında, ekonomik düşüncelerden çok, ormanların
ekosistem yaklaşımıyla yönetilmesi ve çevreye yaptığı olumlu etkileri ön planda tutulmuştur.
Çevre değerlerinin tüm dünyada öne çıkarıldığı 1970’li yıllardan sonra, Orman
Bakanlığı dünyada müstakil veya Çevre Bakanlıkları ile birlikte bakanlık düzeyinde
yapılanırken, ülkemizde zaman zaman müstakil Orman Bakanlığı halinde örgütlenmiş
2003 yılından itibaren de Çevre ve Orman Bakanlığı halinde yapılanmıştır.
Çevre ve Orman Bakanlığının Çevre Bakanlığından gelen görevlerine ve
yapılanmasına bakıldığında, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Çevresel Etki
Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü ile bir bağlı kuruluş Özel Çevre Koruma
Kurumu olduğu görülmektedir. Özetle çevrenin korunması üzerine yapılandırılmıştır.
Ormancılık faaliyetleri, çevresel değerlerin geliştirilmesine doğrudan katkı
sağlayan çalışmalardır.
Ormancılık kuruluşlarının 172 yıllık mazisi, tüm ülkeye yayılmış köklü kuruluşları ile
havza bazında çalışmalar yaptığı ve ormancılık hizmetlerini yürütüldüğü görülmektedir.
Yeniden yapılanmalar gündeme geldiğinde genellikle ormancılık, hep tarım ve
hayvancılıkla bir düşünülmektedir. Ancak ormancılık, toprağa bağlı dar anlamda
biyolojik üretim veren unsur olarak düşünüldüğünde geçerli olabilir. Fakat tüm
10
Dünyadaki yaklaşımlar dikkate alınarak derinliğine incelendiğinde, tarım ve
hayvancılığın ekonomik birer işletme olduğu, ormancılığın aleyhine gelişme gösterdiği
ve bu nedenle aynı yapı içinde düşünülmesinin sakıncalı olduğu görülmektedir. Nitekim
Gündem 21 ve Antalya deklarasyonunda bu hususlara açık bir biçimde yer verilmiştir.
Ülkemizde ormancılığın yeniden yapılanmalarda geçmişte yapılan benzer yanlışlıklar,
1969 ve 1991 yıllarında Orman Bakanlığı Tarım Bakanlığı’ndan ayrılarak düzeltilmiştir. O
nedenle denenmiş başarısız uygulamalara bir daha geri dönülmemelidir.
Bugün tekrar gündemde olan bakanlılar yeniden yapılandırılırken; Dünyada 1992 den
itibaren yükselen çevre değerleri ve altına imza koyduğumuz uluslararası sözleşmeler,
Avrupa Ormanlarının Korunması Bakanlar konferansında alınan ilke kararları dikkate
alındığında, Orman Bakanlığı’nın yine müstakil veya dünyada olduğu gibi su üretim ve
yönetimini de içine alacak şekilde çevre ile birlikte aynı bakanlık içinde
yapılandırılmasının düşünülmesi gerekmektedir.
IV- ORMANCILIĞIN YER ALACAĞI BAKANLIK BELİRLENİRKEN
DİKKATE ALINMASI GEREKEN KRİTERLER ŞU ŞEKİLDE OLMALIDIR.
1- Ormancılık, Antalya 11 inci Uluslar arası Ormancılık Kongresinde alınan
kararlarda da belirtildiği üzere, ormanların tahribine neden olan; tarım, madencilik, enerji
gibi sektörlerle bir bakanlık çatısı altında YER ALMAMALIDIR.
2- Ormancılık, toprağa bağlı dar anlamda biyolojik üretim veren unsur ekonomik
olarak düşünüldüğünde ilk önce tarım ve hayvancılık akla gelmektedir. Fakat konu derinliğine
incelendiğinde, tarım ve hayvancılığın ekonomik birer işletme olduğu, ormancılığın aleyhine
gelişme gösterdiği görülmektedir. Ülkemizde ormancılığı tarımın içinde gören bu yanlış
yaklaşım, Ormancılık konuları 1969 ve 1991 yıllarında Tarım Bakanlığı’ndan ayrılarak
düzeltilmiştir. Ormancılık, 2003 yılındaki yapılanmada da çevre ile birleştirilmek suretiyle
Dünyadaki anlayışa paralel hale getirilmiştir. Başarısız uygulamalara bir daha geri
dönülmemelidir.
Bu nedenle yeniden yapılanmada ORMANCILIK, ormanların geleceği açısından
sakıncalı olan TARIM İLE AYNI BAKANLIK İÇİNDE DÜŞÜNÜLMEMELİDİR.
3- Orman ekosistemleri tüm dünyanın ortak malı olup, özellikle iklim değişikliklerinin
yaşandığı, hava kirliliği ve sera gazı etkilerinin had safhaya ulaştığı günümüzde; 1969
yılından bu yana bakanlıkların isimleri içinde orman ifadesine yer verilmiştir. Aynı şekilde
yeni kurulacak bakanlığın isminde de ORMAN İFADESİ yer almalıdır.
O nedenle yeni bakanlık, bugün olduğu gibi Çevre ve Orman Bakanlığı olarak
devam etmeli veya dünyadaki gelişmeler de dikkate alınarak, koruma ağırlıklı unsurların yer
11
aldığı, çevre değerleri, orman, toprak ve su kaynakları ile birlikte havza esaslı çalışmalar
yapacak Çevre, Orman ve Su Kaynakları Bakanlığı olarak kurulmalıdır.
4- Orman Genel Müdürlüğü; ormancılık ana hizmetleri bir bütünlük içinde
götürülmesi gerektiği için tohum, fidan, ağaçlandırma, orman içi dinlenme yerleri, kara
avcılığı kanununa yönelik hizmetlerin, ormancılık araştırma hizmetlerinin de de yer
alacağı güçlü bir yapıya dönüştürülmelidir.
5- Ormanların ve yukarı havzaların korunmasında havzadaki orman köylerinin
fonksiyonlarının çok önemli olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, orman köylerinin korunması
ve kalkınması hususu, yeni bakanlık çatısı altında genel müdürlük veya müstakil daire
başkanlığı halinde sürdürülmelidir.
6- Uluslar arası sözleşmeler, Avrupa Ormanlarının Korunması Bakanlar
Konferansında alınan ilke kararlarının ülke düzeyinde uygulanmasını takip etmek üzere,
herhangi bir ayrım yapılmadan erozyon kontrolü, çölleşmeyle mücadele, sel ve çığ kontrolü
konuların bir genel müdürlük altında yürütülmesi gerekmektedir.
7- Türkiye’deki havza yönetimi yaklaşımını disipline alacak, bakanlığın ana hizmet
birimlerinin görevlerini yürütecek, üst ölçekli havza planlamasını yapacak, toprak, su, orman
kaynakları başta olmak üzere, havzadaki her türlü faaliyetlere ilişkin planlama ve uygulama
çalışmalarını eş zamanlı ve eş mekanlı olarak koordine edecek, katılımcılığı sağlayacak, bu
bakanlığın ilgili kuruluşu, olarak ve özerk yapıda “Havza Planlama ve Yönetimi Kurumu”
kurulmalı, bu kurumun görev ve yetkileri çıkarılacak “Havza Planlama ve Yönetimi Temel
Kanunu” da belirlenmelidir.
V- BAKANLIĞIN YENİDEN YAPILANMASI ESASLARI:
Devletin küçültülmesi kapsamında Orman Bakanlığı’nın yeniden kurulması mümkün
görülmemektedir. Çevre ve Orman Bakanlığına Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
bağlanması, bütüncül havza planlama ve yönetimini yapmaya yetkili ve yetkisini çıkarılacak
Havza Planlama ve Yönetimi Temel Kanununda belirlenecek, ilgili kuruluş olarak yeni
kurulacak “Havza Planlama ve Yönetimi Kurumu” da bağlanarak “ÇEVRE, ORMAN VE
SU KAYNAKLARI BAKANLIĞI” halinde yeniden yapılanmalıdır.
Böylece sürdürülebilir kalkınmanın temeli olan toprak, su ve kirletilmemiş havanın
sağlanmasında başrolü oynayan orman ekosistemi, havza bütünlüğü içinde ve 26 büyük su
havzaları temelinde yerini almalıdır. Böylece ormancılık, su üretimi ve tüketimi ekseninde su
kaynaklarının planlanması, çevrenin korunması bir bakanlık çatısı altında birleştirilerek, bu
kaynakların yönetimi daha etkin bir şekilde yapılacak, uluslar arası süreçlerde ormancılığa
verilen görevler en iyi biçimde değerlendirilecektir.
Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı koruma ağırlıklı kurum olan “Kültür ve
Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü” görevleri arasında yer alan doğal varlıklarının
12
tespit, tescil ve korunması görevleri, korunan alanlar statüsünde birlikte değerlendirilmesi için
Çevre, Orman ve Su Kaynakları Bakanlığının görevleri arasında yer almalıdır.
VI- SONUÇ VE ÖNERİLER:
Bakanlıkların yeni yapılanmasında, ormancılığımızın idari konumu ve
teşkilatlanmasına ilişkin olarak dikkate alınması gereken hususlar raporumuzda açıklanmaya
çalışılmıştır. Ormancılık, halen mevcut olan ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI içinde
veya yeni kurulması önerilen ÇEVRE, ORMAN VE SU KAYNAKLARI BAKANLIĞI
içinde yer almalıdır.
Bu bölümde, önerilen bakanlık teşkilatı içinde ormancılığımız ile diğer kurumların
yapılanmasına yönelik önerilerimiz aşağıdadır.
I) Çevre, Orman ve Su Kaynakları Bakanlığı içinde ormancılığın
kurumsal teşkilatlanma yapısı şu şekilde olmalıdır:
a) Ana Hizmet Birimleri:
1) Çölleşmeyle Mücadele, Sel, Çığ ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü.
2) Doğa Koruma ve Milliparklar Genel Müdürlüğü: Özel çevre koruma kurumu
başkanlığı, doğal sit alanları bu genel müdürlüğün içine bir daire başkanlığı olarak yer
almalıdır.
3) Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü veya doğrudan bakanlığa bağlı Orman
ve Köy İlişkileri Daire Başkanlığı,
b) Bağlı kuruluşlar:
1) Orman Genel Müdürlüğü: Bu günkü yapısı içine, daire başkanlığı olarak
ağaçlandırma, tohum ve fidanlık hizmetleri, av ve yaban hayatı, orman içi dinlenme
yerleri hizmetleri ve ayrıca ormancılık araştırma müdürlükleri yer almalıdır.
c) Bakanlığın Ormancılığa Yönelik Ana Hizmet Taşra Kuruluşları:
Bakanlığın yürüteceği ormancılık ana hizmetleri, havza temelinde yürütülecek şekilde
yapılandırılmalıdır.
1) ….. Nolu Havza Uygulama Bölge Müdürlüğü: Ana hizmet ormancılık planlama ve
uygulamaları ekipler aracılığıyla yapılmalıdır.
2) Milli Park Müdürlüğü: Gerektiği yerlerde kurulmalıdır.
13
II- Çevre, Orman ve Su Kaynakları Bakanlığı’nın Merkez ve Taşra
Yapılanması Şu Şekilde Olmalıdır:
Bu bölümde ormancılığın ilgili olduğu ana hizmet ve bağlı birimler birlikte
gösterilmiştir.
1- Bakanlık Merkez Teşkilatı:
a) Ana Hizmet Birimleri:
1) Çölleşmeyle Mücadele, Sel, Çığ ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü.
2)Doğa Koruma ve Milliparklar Genel Müdürlüğü: Özel çevre koruma kurumu
başkanlığı, doğal sit alanları bu genel müdürlüğün içine bir daire başkanlığı olarak yer
almalıdır.
3) Çevre Genel Müdürlüğü: Çevre yönetimi genel müdürlüğü ile çevresel etki
değerlendirmesi ve planlama genel müdürlüğü birleştirilmeli ve çevre düzeni planları
yapımı hariç diğer görevleri yapmalıdır.
4) Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü veya doğrudan bakanlığa bağlı Orman
ve Köy İlişkileri Daire Başkanlığı,
b) Bağlı Kuruluşlar:
1- Orman Genel Müdürlüğü: Ağaçlandırma, tohum ve fidan üretimi, orman içi
dinlenme yerleri, kara avcılığı kanunu konuları, ormancılık araştırma konuları genel
müdürlüğün mevcut görevlerine eklenmelidir.
2- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
2- Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü
c) İlgili Kuruluşlar:
1- Havza Planlama ve Yönetimi Kurumu: Havzalar bir bütünlük içinde ele alınarak üst
düzey bölge planlarının yapımı, çevre düzeni planlarının yapımı, planların eş zamanlı ve eş
mekanlı olarak ilgili birimlerce uygulamaya geçirilmesinin koordinasyonu, kontrolü,
izlenmesi sağlanacaktır.
14
2- Bakanlık Taşra Kuruluşları:
a) Ana Hizmet Birimleri İçin:
1- ….. Nolu Havza Uygulama Bölge Müdürlüğü (Havza Esaslı), (Uygulamalar ekipler
aracılığıyla yapılacaktır.
2- Milli Park Müdürlüğü, (Gerektiği yerlerde)
b) Bağlı Kuruluşlar için:
1- Orman Genel Müdürlüğünün taşra kuruluşları: Havza esaslı Orman Bölge
Müdürlüğü, Orman İşletme Müdürlüğü, Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Orman
Fidanlık Müdürlüğü ve Şeflikler
2- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Taşra Kuruluşları: Havza Esaslı DSİ Bölge
Müdürlükleri
3- Devlet Meteoroloji Genel Bölge Müdürlüğü: (Bu günkü bölge kuruluşları
korunacaktır.)
c) İlgili Kuruluşlar için:
1- Bölgesel Havza Planlama ve Yönetimi Müdürlüğü, ( 26 büyük su havzası veya
havzalarında kurulacak )
2- Havza Planlama ve Yönetimi Müdürlüğü, ( Alt su havza veya havzalarında kurulacak)
İş bu rapor ilgili makamlara sunulmak üzere Oda yönetim kurulumuzca hazırlanmıştır.
10 Mayıs 2011
ODA YÖNETİM KURULU ADINA
Muhammet SAÇMA
Genel Başkan
15
Download