I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 185 KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 Çevre Politikası Aracı Olarak Eğitim ve Bilinçlendirme Çalışmaları ve Akdeniz Bölgesi İçin İşlevsel Önemi Seçil YURDAKUL EROL İÜ, Orman Fakültesi Ormancılık Politikası ve Yönetimi ABD. 34473 Bahçeköy/İstanbul ÖZET: Değişen ve gelişen çevre algısı, uluslararası boyutta önemi giderek artan çevre yaklaşımı çerçevesinde amaçlara ulaşmak için kullanılan araçlar da güncellenmekte ve zenginleşmektedir. Günümüzde çevre ile ilgili amaçları gerçekleştirmede toplumun algısının ve yaklaşımlarının önemli bir yeri olduğu hem uluslararası hem de ulusal kamuoyunda kabul edilmiştir. Bu doğrultuda çevre eğitimi ve çevre konusunda toplumun bilinçlenmesi çağdaş çevre politikası araçlarından biri olarak benimsenmiştir. Akdeniz Bölgesi örneğinde ele alındığında, konunun önemi daha açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Türkiye’nin pek çok yerinde olduğu gibi bölgede doğal kaynakların tahribinde halkın bilgisizliğinin ve kayıtsızlığının büyük ölçüde payı bulunduğu söylenebilir. Ayrıca bölgede orman rejimi içinde bulunan korunan alanların fazla olması, turizm etkinliklerinin yoğunluk kazanması çevre toplum ilişkilerinin en belirgin özelliğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte Akdeniz’de hassas ekosistemlerin bulunması ve biyolojik çeşitliliğin zengin olması söz konusu doğal kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması için çevre eğitimi ve toplumun bu konuda bilinçlenmesinin işlevsel önceliğini açıkça göstermektedir. Türkiye’de çevreyle ilgili örgün gerekse yaygın eğitim konusunda olumlu çabalar gösterilmekte ise de çalışmaların geliştirilmesinin gerekliliği açıktır. Belirtilen noktadan hareketle çalışmanın amacı; çevre eğitiminin ve toplumu bilinçlendirme çalışmalarının etkili bir çevre politikası aracı kullanılmasının gereğini vurgulamak; konunun Akdeniz bölgesi için önemini değerlendirmek ve çeşitli öneriler geliştirmektir. Anahtar Sözcükler: Çevre Politikası, Çevre Eğitimi, Toplumun Bilinçlenmesi, Akdeniz Bölgesi Education and Awareness Rising Studies as an Environmental Policy Tool and Functional Priority for Mediterranean Region ABSTRACT: The tools that are used to maintain the environmental aims are changed and diversified in the context of changing and developing environment perception and increasing importance of environment concept in international level. It is accepted both in international and national levels that the perception and approaches of the society in terms of environment has an important place to maintain the environmental aims. In this context awareness raising of the society and environmental education is considered as a one of the contemporary environmental policy tools. The importance of the subject can be seen clearly in Akdeniz region case. It could be mentioned that ignorance and unconcern of the society plays an effective role in destruction of natural resources in the region like many other parts of the country. Also the big amount of in-forest protected areas and the density of tourism activities are the main characteristics of environment-community relations in the region. Moreover, the sensitive ecosystems and rich biodiversity potential of the region shows how environmental education has functional priority to provide the sustainability of natural resources. There are positive efforts in Turkey in terms of formal and informal environmental education but it is certain that these efforts should be developed. In the light of this approach, the main aims of the study are expressing the importance of environmental education as an environmental policy tool, investigating the subject and making suggestions in Mediterranean region case. Keywords: Environmental Policy, Environmental Education, Awareness Rising of Society, Mediterranean Region GİRİŞ Çevre politikalarının oluşturulması 21. yüzyılda önemli bir boyut kazanmıştır. Dünyanın pek çok demokratik toplumunda çevre sorunları ve çevre koruması öncelikli bir gündem maddesi olmakla birlikte kullanılan yöntemler ve araçlar farklılık göstermektedir (Hatch 2005). Genel olarak çevre politikası araçları; yasal araçlar, ekonomik araçlar ve örgütsel araçlar olarak sınıflandırılmaktadır. Ancak OECD’ nin 2001 araçlar, iii) sorumluluk ve zarar telafisi (tazminat) iv) eğitim ve bilgi v) gönüllü yaklaşımlar ile vi) __________________________________________ Sor. Yazar: Erol Y. S., secily@istanbul.edu.tr yönetim ve planlama olarak belirlemiştir (Persson,yılında yaptığı sınıflandırmada çevre politikası araçlarını; i) komuta ve denetim araçları; ii) ekonomik 2007). Gomis ve Hesselınk (1995) de iletişimi önemli bir çevre politikası aracı olarak değerlendirmektedir. Eğitimin de iletişimin önemli bir boyutu olarak ele alındığı dikkat çekmektedir. Görüldüğü üzere söz konusu çağdaş çevre politikası araçlarından biri çevre eğitimi ve çevre konusunda toplumun bilinçlenmesi olarak görülmektedir. Türkiye’nin üyelik sürecinde bulunduğu Avrupa Birliği’nde (AB) son dönemde çevre-vergileri, gönüllüğün esas olduğu anlaşmalar ve I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 186 bilgiye dayalı yaklaşımlar yeni çevre politikası araçları olarak dikkat çekmektedir (Jordan ve ark. 2000, Elling 2008). Avrupa Birliği Çevre Eylem Planları incelendiğinde çevre bilincinin geliştirilmesi, bu yönde eğitim etkinliklerinin yürütülmesi, toplumu bilgilendirme konularına yer verildiği görülmektedir (Çokgezen 2007). Günümüzde çevre eğitimi dünyanın sonunu getirebilecek sorunların ortadan kaldırılması için vazgeçilmez bir araç olarak değerlendirilmektedir. Bu eğitim sayesinde çevre bilincine sahip bireyler yetiştirmek hedeflenir. Çevre eğitimi, bir yandan ekolojik bilgileri aktarırken diğer yandan da bireylerin çevreye yönelik tutumlarının gelişmesini ve bu tutumların davranışa dönüşmesini sağlamaktadır (Erten 2004). Uluslararası süreçler incelendiğine; çevre eğitimi kavramı günümüzdeki anlamıyla Dünya Koruma Birliği (IUCN) tarafından 1970 yılında Nevada’da düzenlenen konferansta kullanılmıştır. 1972 yılında Stockholm’de düzenlenen Birleşmiş Milletler Konferansıyla da dünyanın gündeminde daha önemli bir noktaya taşınmıştır. Bu toplantıda uluslararası çevre eğitimi programlarının hazırlanması yönünde yaklaşımlar ağırlık kazanmıştır. Belirtilen yaklaşım çerçevesinde UNESCO tarafından çevre eğitimi konusunda çeşitli workshop ve konferanslar düzenlenmeye başlanmıştır. Bunlardan ilki 1975 yılında Belgrad’ta çevre eğitiminin tanımı ve amaçlarını ortaya koymaya yönelik gerçekleştirilen toplantı olmuştur. 1977 yılında Tiflis’te altmıştan fazla ülkenin katılımıyla uluslararası bir konferans düzenlenmiştir. Bu toplantıda çevre eğitiminin tüm topluma yaygınlaştırılması, her yaş, her eğitim düzeyi, meslek ve sosyal gruba örgün ve yaygın yollarla ulaştırılması gerektiği vurgulanmıştır. Ortaya konulan yaklaşım paralelinde, 1984 yılında Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından yayınlanan Brundtland Raporunda da örgün ve yaygın çevre eğitiminin sürdürülebilir kalkınmanın bir aracı olduğu kabul görmüştür. Adı geçen komisyonun oluşturulmasında temel amaç ise sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için uzun dönemli çevresel stratejilerin belirlenmesidir (Nhamo ve Inyang 2011). 1992’de Rio de Janeiro’da yapılan toplantıda sürdürülebilir kalkınma konusunda toplumun bilinçlendirilmesinin aciliyeti ön plana çıkartılan konulardan biri olmuştur. Rio’da imzalanan tarihi belgelerden biri olan Gündem 21 ile katılımcı ülkeler sürdürülebilirliği destekleyeceklerini taahhüt etmiş ve bu konuda kullanılacak önemli araçlardan biri de eğitim olarak belirtilmiştir (Fien ve Tilbury 2002). Geniş çerçevede bakıldığında çevre politikalarının gerçekleştirilmesi açısından çevre eğitiminin bir araç olarak kullanılabileceği söz konusu toplantılarda ortaya konulan yaklaşımlarda görülmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından Ocak 2005-Aralık 2014’e kadar olan dönem Sürdürülebilir Kalkınma KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 için Eğim dönemi olarak belirlenmesi söz konusu yaklaşımın öneminin giderek arttığını ortaya koymaktadır (McCormick ve ark. 2004). Uluslararası süreçlerde çevre eğitimi konusuna verilen önemin artmasında günümüzde yaşanan çevre sorunlarında insan etkisinin çok büyük boyutlara ulaşması önemli rol oynamıştır. Bu çerçevede hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, biyolojik çeşitliliğin azalması, iklim değişikliği, ormanların yok olması, sel baskınları gibi çevresel felaketlerin odağında insan ve insan etkinliklerinin yer alması dikkat çekicidir. Çevre politikasının da öncelikli ilgili konusu olan, sıralanan çevre sorunlarının çözümünde en etkili araçlardan biri olan çevre eğitimi bu noktada bir çevre politikası aracı olarak kabul görmektedir. Çünkü çevre sorunlarının yalnızca yasal, örgütsel ya da finansal araçlarla çözüme ulaştırılmasının mümkün olmadığı açıktır. Dolayısıyla çevre ile ilgili programların vazgeçilmez bir bileşeni olarak kabul edilen çevre eğitiminin en öncelikli amacı hem bireyleri hem de toplumun tamamını çevre bilgisi, çevre algısı, sorumluluklar ve etik konusunda geliştirerek çevre korumasına katkı düzeyini artırmaktır. Genel olarak çevre eğitimiyle amaçlanan katılımcılığı desteklemek, toplumu ve bireyleri bilgilendirmek, çevreye yönelik tutum ve bilinç kazandırmak ile çevre sorunlarını önlemeye yönelik yeterlilik kazandırmaktır. (Ünal ve ark. 2001, Medcities, ISR (EWS) 2003). Sıralanan amaçlara dikkat edildiğinde günümüzde çevre politikası amaçlarıyla da büyük paralellik gösterdiği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle çevre politikası ile ilgili belgelerde çevre eğitimine ve toplumun bilinçlendirilmesi konusuna ağırlıklı olarak yer verilmektedir. MATERYAL ve METOT Çalışmanın temel amacı; çevre eğitiminin ve toplumu bilinçlendirme çalışmalarının etkili bir çevre politikası aracı kullanılmasının gereğini vurgulamak; ülkemizde çevre politikasıyla ilgili yasal düzenlemelerde ve kalkınma planlarında konunun yerini ve ağırlığını irdelemek ve konunun Akdeniz bölgesi için önemini değerlendirerek çeşitli öneriler geliştirmektir. Bu amaçla çalışmanın odak noktası olan çevre eğitimiyle ilgili kavramlar; ulusal çevre politikasıyla ilgili belgelerde incelenmiştir. Bu kapsamda çevre ve ormancılıkla ilgili belli başlı yasal düzenlemeler (anayasa ve kanunlar) ve beş yıllık kalkınma planları ile Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı ile 9. Beş Yıllık Kalkınma Planı Çevre Özel İhtisas Komisyonu Raporu veri kaynağı olarak alınmıştır. Söz konusu kaynakları tararken çevreyle bağlantılı olarak “eğitim”, “bilinç” ve “bilgilendirme” sözcükleri ve bu sözcüklerden türemiş sözcükler temel alınarak arama yapılmıştır. Genel bir ifadeyle içerik analizi yapılmış, bu süreçte cümle bazında değerlendirme esas alınmıştır. I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 187 Daha sonra Akdeniz bölgesinde etkinlik gösteren orman bölge müdürlüklerinden ve diğer ilgili kaynaklardan yararlanılarak alanla ilgili veriler toplanmış ve bu çerçevede bölge ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında da çeşitli önerilere yer verilmiştir. BULGULAR Türkiye’de Çevre Politikası İle İlgili Belgelerde Çevre Eğitimi Bu bölümde ulusal düzeyde yürürlükte olan anayasa ve çeşitli ilgili kanunlar ile beş yıllık kalkınma planları ve ilgili planlar temel alınarak irdeleme yapılmıştır. Üzerinde inceleme yapılan kanunlar; Çevre Kanunu, Orman Kanunu, Milli Parklar Kanunu, Kara Avcılığı Kanunu, Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Kanunu, Mera Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Kıyı Kanunu, Belediye Kanunu, Maden Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü teşkilat ve görevleriyle ile ilgili yasal düzenlemelerdir. Ayrıca tüm beş yıllık kalkınma planları buna ek olarak Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı ile 9. Beş Yıllık Kalkınma Planı Çevre Özel İhtisas Komisyonu Raporu değerlendirilmiştir. 1.Yasal Düzenlemelerde Çevre Eğitimi Türkiye'de çevre olgusu 1982 Anayasası ile birlikte yasalarda yer almaya başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. Maddesi “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” şeklindedir. Görüldüğü üzere Anayasada çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek görevleri hem devlet ve hem de vatandaşa verilmiştir. Bunu gerçekleştirmek için de en temel adımlardan biri çevre konusunda verilecek temel eğitimin yaygınlaştırılmasıdır. Söz konusu noktadan hareketle, amacı, “bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamak” olarak belirlenen Çevre Kanunda çevre eğitimiyle ilgili hükümlere yer verilmiştir. Adı geçen kanunda: “Çevrenin korunması ve kamuoyunda çevre bilincinin geliştirilmesi amacıyla, okul öncesi eğitimden başlanarak Millî Eğitim Bakanlığına bağlı örgün eğitim kurumlarının öğretim programlarında çevre ile ilgili konulara yer verilmesi esastır. Yaygın eğitime yönelik olarak, radyo ve televizyon programlarında da çevrenin önemine ve çevre bilincinin geliştirilmesine yönelik programlara yer verilmesi esastır.” ifadesi yer almaktadır. Ayrıca Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında, herkesin çevreye ilişkin bilgilere ulaşma hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 Hiç kuşkusuz çevre eğitiminin gerçekleştirilmesinde ormanların ve ormancılığın da rolü büyüktür. Orman Kanunu çerçevesinde de toplumun eğitimi ve bilinçlendirilmesi konularına yer verilmiştir. Kanunun 6. Maddesi “Ağaç sevgisinin yayılmasını ve kökleşmesini teminen Orman Genel Müdürlüğü gerekli yayın ve propagandayı yapar. Öğrencilerin ve askerlerin ağaç dikimi ve bakımında görevlendirilmesi ve ağaçların faydaları hakkında dersler okutulmasıyla ilgili esaslar ilgili Bakanlık ile Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmeliklerde düzenlenir.” hükmü yer almaktadır. Bunun dışında Çizelge 1’de de görüleceği üzere çeşitli kanunlarda çevre eğitimiyle ilgili maddelere yer verilmiştir. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: • Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununda, ağaç ve orman sevgisini yaygınlaştırmak amacıyla eğitim ve ders programlarında ilgili konulara yer verilmesi ve ilgili kurumlarla işbirliği halinde yaygın eğitimin gerçekleştirilmesi konusu ele alınmaktadır. • Milli Parklar Kanununda korunan alan ziyaretçilerinin bilgilendirilmesi konusuna değinilmektedir. • Kara Avcılığı Kanunun amacı ve kapsamı açıklanırken toplumun bilinçlendirilmesi ve avcıların eğitimine ilişkin konular sıralanmıştır. Aynı zamanda av ve yaban hayatının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir yönetiminde; kamuoyu desteğinin sağlanması için toplumun bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ile avcıların ve toplumun eğitilmesi amacıyla; ulusal, bölgesel, yerel radyo ve televizyonlarda eğitici, uyarıcı ve tanıtıcı yayın yapmak zorunlu hale getirilmiştir. • Kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu: kültür varlıklarını korumaya yönelik işlerde çalışacak ustalara yönelik eğitim birimlerinin kurulması, eğitim ve bilimsel amaçlı fotoğraf ve film çekilmesi ve müze ve ilgili yerlerde eğitim etkinliklerinin yürütülmesiyle ilgili yetkilerle ilgili maddeler yer almaktadır. • Belediye Kanunu: kanunda acil durumlara yönelik olarak halkın eğitimi ve hizmet içi eğitim ile ilgili olarak konuya yer verilmiştir. Bunu dışında belediye faaliyetleriyle ilgili bilgilenme hakkına değinilmektedir. • Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğünün teşkilat ve görevleriyle ilgili yasal düzenlemelerde de ağırlıklı olarak hizmet içi eğitim etkinlikleri yer bulurken, adı geçen kuruluşların toplumu bilinçlendirme görevlerinden de söz edilmektedir. İlgili yasal düzenlemelerde çevre eğitimi ve toplumu bilinçlendirme çalışmalarıyla ilgili genel ifadelerin yer aldığı, bu konudaki esas ve yöntemlerin ele alınmadığı görülmektedir. İçerik olarak da konuya sınırlı ölçüde yer verildiği açıktır. I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş 188 KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 Çizelge 1. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında çevre eğitimi ile ilgili kavramlar KANUN (K.) İFADELER (var-yok /adet) EĞİTİM-DERS BİLİNÇBİLGİBİLİNÇLENDİRME BİLGİLENDİRME Çevre K. 5 1 2 Orman K. 1 Milli Parklar K. 1 1 Kara Avcılığı K. 4 2 1 Milli Ağaç. Ve Erozyon Kont. Seferberlik K. 2 Mera kanunu 1 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Kor. K. 3 Kıyı k. Belediye K. Maden K. 2 1 5 2 2 1 Turizmi Teşvik K. Orman ve Su İşleri Bak. Teş. ve Görev. Hk. Khk. Orman Genel Müdürlüğü Teş.ve Görev. Hk. K. : kanunda yer almakta, 1 : kanunda yer almamakta 2. Ulusal Kalkınma Planlarında Çevre Eğitimi 1963-1967 yıllarını kapsayan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (BYKP) (DPT, 1963) ile 1968-1972 yıllarını kapsayan 2. BYKP (DPT, 1968) çevre ve çevre sorunlarını bağımsız bir başlık altında ele almamış; çeşitli sektör ve alanlara ilişkin politikalar içerisinde bazı konular yer almıştır. Dolayısıyla, bu dönemlerde, ülkemiz için somut bir çevre politikasının oluşmaya başladığını söylemek olanaklı değildir (Erdönmez 2002). Dolayısıyla çevre eğitimi de bu dönemde üzerinde durulan bir konu olmaktan uzaktır. 1973-1977 yılları arasındaki dönemi kapsayan 3. BYK’ında (DPT 1973) çevre eğitimi konusuna yer verilmiştir. Burada eğitim yetersizliğine dayanan çevre sorunlarının Türkiye’de öteden beri ağırlık taşıdığı belirtilerek; bu bağlamda bir eksiklik olduğu ortaya konulmuştur. Çevrenin korunması ve geliştirilmesi konusunda toplumun aydınlatılması için halk eğitiminin bir araç olarak kullanılması gerekliliği belirtilmiştir. Takip eden 4. BYKP’ında (DPT,1979) çevre sorunlarının toplumsal değişim süreci ile birlikte çözüme kavuşturulması temel ilkelerden biri olarak belirlenmiştir. Yine çevre eğitimi konusunda eksikliklere yer verilmekte ve bu konuda kurumlararası işbirliğinin yetersiz düzeyde olduğu belirtilmektedir. Çevre sorunlarının dünya kamuoyunda gittikçe daha fazla yer bulduğu bir döneme rastlayan 1980’li yılların başında ülkemiz kalkınma planında çevre eğitimiyle ilgili somut bir yaklaşım yer bulmamıştır. 1985-1989 yıllarını kapsayan 5. BYKP’ında (DPT 1985) çevre sorunlarının temelinde şehirleşme, erozyon, doğal afetler, hızlı sanayileşme ve tarımda modernleşme olduğu belirtilmiş, gelecek nesillere çevrenin ve doğal kaynakların korunarak aktarılması gereği üzerinde durulmuştur. Ancak yalnızca çevre ile ilgili araştırma ve geliştirme çalışmalarına ağırlık verilmesi yönünde bir ifadeye yer verilmiştir. 6. BYKP (1990-1994) (DPT 1990) çevre koruması konusuna ağırlık vermiş, ekonomik ve sosyal etkinliklerin yürütülmesinde de bu konunun esas alınacağı vurgulanmıştır. Ancak bu planda da yalnızca “Çevre bilinci yaygınlaştırılacak” ifadesi yer bulmaktadır. Bu amacı gerçekleştirmek için nasıl bir I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 189 yöntemden yararlanılacağı veya hangi esasların kabul edileceği belirtilmemiştir. 7. BYKP’ında (DPT 1996) çevrenin başlı başına bir sektör olduğu, diğer sektörlerle ilişkilerinin önem kazandığı ve çevre konusunun öneminin giderek arttığı belirtilmektedir. Özellikle sosyal yapı, kentleşme, göç gibi konularla çevre sorunlarının ilişkisi vurgulanmış ve eğitimin öneminden söz edilmiştir. Ayrıca çevre koruması için sistemli bir bilgi akışının olmaması, özellikle çevre kanunda ve ilgili diğer yasal düzenlemelerde çevre eğitimiyle ilgili yeterli düzenlemenin bulunmaması önemli sorunlar olarak sıralanmaktadır. Diğer taraftan “Sürdürülebilir kalkınma hedefi doğrultusunda çevre bilinci oluşturmak üzere örgün ve yaygın eğitimde düzenlemeler yapılacak, gönüllü kuruluşların faaliyetleri desteklenecektir” temel önerisi geliştirilmektedir. Yine “Çevrenin korunmasına yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları, hedef kitlenin ihtiyaçlarıyla ilişkilendirilecek; çevrenin korunması yönünden taşıdığı stratejik öncelik gözönünde bulundurularak yaşam boyu eğitim ilkesi gözetilecektir.” ifadesine yer verilmektedir. “Çevre sorunlarına yol açmayacak tutum ve davranışların yaşamın her boyutuna dahil edilmesi sağlanacak, çevrenin korunması kaygısı egemen değer yargılarına kazandırılacaktır” ifadesi de yer bulmaktadır. Görüldüğü üzere 1996-2000 yıllarını kapsayan kalkınma planında çevre eğitimi kavramı; sürdürülebilir kalkınma, gönüllü kuruluşlar, hedef kitlenin gereksinimleri, yaşam boyu eğitim, toplumun değer yargılarının bu yönde değiştirilmesinin sağlanması boyutlarıyla birlikte daha geniş bir çerçevede ele alınmıştır. 8. BYKP (DPT 2001) eğitim eksikliğinin doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve çevre sorunlarının çözümünde önemli engellerden biri olduğu ortaya konulmaktadır. Bu paralelde çevre sorunlarına yönelik çözümlerde toplumsal uzlaşma ve katılıma önem verilmesinin gereği belirtilmektedir. 2007- 2013 yılları için hazırlanan ve vizyonu “istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” olan Dokuzuncu Kalkınma Planında (DPT 2007a) da bilgi ve iletişim teknolojilerinin yeterli düzeyde kullanılamadığı belirtilmiş, çevre bilincinin geliştirilmesine yönelik eğitim ve kamuoyu bilgilendirme çalışmaları yapılacağından söz edilmiştir. Görüldüğü üzere ulusal kalkınma planlarında çevre eğitimi konusu genel olarak birkaç maddeyle ele alınmış, bu konuda gelişme gösterilecek somut yaklaşımlar ortaya konulamamıştır. 9. B.Y.K.P. Çevre Özel İhtisas (DPT 2007b) Komisyonu Raporunda çevre eğitimi ve toplumun bilinçlendirilmesi konularına geniş yer ayılırken yapılması gerekenler ve stratejiler sistematik ve aşamalı bir şekilde ele alınmamıştır. Belirtilen KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 raporda öncelikle yapılması gereken eylemler; i) yaygın ve örgün eğitimde uygun araçları kullanarak çevre bilincinin geliştirilmesi, ii) çevre eğitiminin aileden başlanarak yaşam boyu sürdürülmesi, iii)halkın bilgi eksikliğinin giderilmesi, duyarlılığının ve ilgili süreçlere katılımının genişletilmesi amacıyla eğitim programları ve kampanyaların hazırlanması, iv) kamu kararlarına temel olan politikaların kamuoyu ile paylaşılması ve kamuoyunun sürekli bilgilendirilmesi olarak özetlenebilir. Ayrıca, çevre ile ilgili mevzuata ilişkin bilgilere erişimin sağlanması ve bu amaçla eğitim programlarının geliştirilmesi ile çevre bilincinin yerleşmesi ve güç kazanması için ihtiyaç duyulan gerekli yasal-kurumsal düzenlemelerin yapılması konuları üzerinde de durulmaktadır. Yine çevre politikası konusunda ulusal belgelerden biri olan Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planında (DPT 1999) da çevre eğitiminin genel bir çerçevede ele alındığı, açık ve uygulamaya yönelik stratejilere yer verilmediği görülmektedir. Eylem planında çevre için eğitim öncelikli eylemlerden biri olarak belirlenmiş ve hem örgün hem de yaygın kanallarla çevre eğitiminin gerçekleştirilmesi konusu üzerinde durulmuştur. Yani belirtilen belge de de tam bir çevre eğitimi stratejisinin yer almadığı belirtilebilir. Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse ülkemizde çevre eğitimine belirli bir düzeyde önem verilmekte, çeşitli kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları tarafından olumlu çabalar gösterilmektedir. Bu çalışmalara yön verecek somut politikaların bulunmaması söz konusu çalışmaların düzenli, planlı ve uyumlu gerçekleşmesinin önündeki en önemli engeldir. Konuyla ilgili politikaların belirlenmesinde önemli kaynaklar olan gerek yasalar gerekse diğer ilgili ulusal belgelerde konu sistemli ve uygulamaya yönelik olarak ele alınmamaktadır. Çoğu belgede genel ifadelere yer verilmekte, strateji ve yapılması gereken eylemler açıkça, ölçütleri de belirtilerek sıralanmamaktadır. Akdeniz Bölgesi için Çevre Eğitimin Önemi Hiç şüphesiz çevre eğitimi ve çevre konusunda toplumun bilinçlendirilmesi tüm ülke genelinde gerçekleştirilmesi gereken bir takım süreçleri ve eylemleri gerektirmektedir. Ancak Akdeniz bölgesi örneği incelendiğinde konunun önemi ve gereği daha açık bir şekilde görülmektedir. Bu bölgede etkinlik gösteren Adana, Kahramanmaraş, Mersin, Antalya ve Isparta Orman Bölge Müdürlüklerinden elde edilen veriler değerlendirildiğinde ekolojik işlevlerin büyük ölçüde önem kazandığı dikkat çekmektedir (Çizelge 2). Türkiye’de bulunan orman alanın %19’u Akdeniz bölgesinde (4 599 308.7 ha.) bulunmaktadır. Bölgede bulunan ormanların %51’i ekolojik, %46’sı ekonomik ve %3’ü sosyal işlevlere yönelik olarak işletilmektedir. Özellikle Kahramanmaraş, Antalya ve Isparta Orman Bölge Müdürlüklerinde ekolojik amaçlar için işletilen orman alanı ekonomik işlevler için ayrılan orman alanından fazladır. I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş 170 KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 TOPLAM ORMAN ALANI 514 224.0 368 207.1 479 995.5 470 357.0 260 789.5 253 813.5 96 188.0 -29 042.0 417 628.7 163 405.7 496.0 34 824.0 178 043.1 115 352.9 1 862.7 26 298.0 476 220.0 89 431.0 628.5 33 931.0 364 647.5 50 055.0 530.5 25 766.5 379 043.5 616 354.4 321 556.7 600 210.5 440 999.5 2 296.0 9 308.5 1 403.0 507.0 262.0 3 409.3 11 121.3 1 888.5 3 904.5 368.5 602.6 31 739.9 1 256.2 1 484.5 137.2 8 753.5 14 455.0 28 930.5 2 919.5 3 845.4 3 118.0 9 713.5 1 426.5 3 194.0 1 526.0 13 776.5 20 692.1 35 220.4 58 903.9 18 978.0 907 044.0 1 005 253.6 836 772.6 1 129 471.4 720 767.0 Isparta OBM Antalya OBM Toplum Sağlığı Estettik Ekoturizm ve Rekreasyon Ulusal Savunma Bilimsel SOSYAL İŞLEVLER Mersin OBM Orman Ür. Üretimi (EKONOMİK İŞLEV) Doğayı Koruma Erozyonu Önleme İklim Koruma Hidrolojik EKOLOJİK İŞLEV Adana OBM İŞLEV (ha.) Kahram anmaraş OBM Çizelge 2. Akdeniz bölgesinde orman alanlarının orman bölge müdürlüklerine (OBM) göre işlevsel dağılımı* *İlgili bölge müdürlüklerinin orman fonksiyonlarına ilişkin verilerinden yararlanılarak hazırlanmıştır. Bölgede ekonomik işlevin en fazla olduğu bölge müdürlüğü Adana Orman Bölge Müdürlüğü olmakla birlikte, ekolojik işlevler açısından Kahramanmaraş ve sosyal işlevler açısından da Antalya Orman Bölge Müdürlükleri öne çıkmaktadır. Bölge doğa koruma konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Bölgede gerek flora gerekse fauna açısından zengin bir biyolojik çeşitlilik bulunmaktadır. Ülkemizde coğrafik bölgeler arasında 800 kadar tür ile en çok endemik bitki türü Akdeniz bölgesinde yaşam ortamı bulmuştur (ÇOB 2007). Yine denizlerdeki toplam tür sayısı açısından ülkemizdeki en zengin bölge olan Akdeniz bölgesinde tarımsal ekosistemden, orman ekosistemine kadar çok farklı ekosistemler bulunmaktadır. Buna tarihi ve kültürel zenginlikler de eklenince bölgenin korunan alanlar açısından taşıdığı değer daha açık şekilde görülmektedir. Söz konusu yapıyı korumak için de çevre eğitiminin ve toplumsal bilincinin geliştirilmesi gerekliliği göz ardı edilemez. Bölge’de çevreye ve doğaya zarar veren en önemli unsurlardan olan insan kullanımları ve özellikle yoğun turizm talebi dikkate alındığında çevre koruma ve çevre eğitimi konusunun bölge için işlevsel önemi daha açık şekilde ortaya çıkmaktadır. Akdeniz Bölgesi 8,7 milyon nüfusa sahiptir ve bölgede yer alan 8 ilden 5’inin, bir milyon üzeri nüfusu bulunmaktadır. 19902000 yılları arasında Akdeniz, yıllık ortalama nüfus artış hızı itibariyle en çok nüfusun arttığı bölgelerden biridir. Temel geçim kaynağı tarım olmakla birlikte, bölgede 1980’li yıllar sonrasında ivme kazanan turizm faaliyetleri hızla gelişmiş ve bölgesel sıralamada Marmara’dan sonra ikinci sıraya oturmuştur (Dincer ve ark., 2003). Türkiye Turizm Stratejisinde (2023) (Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2007) de Akdeniz bölgesinde turizm açısından görülen aşırı yoğunluğa dikkat çekilmektedir. Ülkemize gelen yabancı turistlerin de önemli bir bölümü bu bölgeyi tercih etmektedir. Turizm bölgeye ekonomik açıdan büyük katkı sağlamakla birlikte doğal kaynaklar ve çevre koruma açısından önemli bir baskı unsuru oluşturmaktadır. Ancak bölge sahip olduğu kaynaklarla Türkiye’deki en önemli ekoturizm potansiyeline sahip bölgelerdendir. Ekoturizm de yapısı gereği çevre eğitimini de içinde barındıran bir anlayışa sahiptir. Bu çerçevede bölgede ekoturizmin geliştirilmesi ve desteklenmesi söz konusu turizm potansiyelinin daha çevreci bir anlayışla gerçekleşmesini sağlayacaktır. Diğer bir ifadeyle ekoturizm ve çevre eğitimi birbirini desteleyen ve tamamlayan konulardır. Ekoturizm etkinliklerin gerçek anlamda gerçekleştirilmesi de çevre eğitimine bağlıdır (Bhuiyan ve ark. 2010). Ekoturizm potansiyeli açısından en önemli kaynaklardan olan korunan alanlardaki turizm etkinliklerinin sağladığı temel faydalardan biri olarak çevre eğitimine katkı sağlamak olarak gösterilmektedir. Bu açıdan bakıldığında gerek sahip olduğu zengin doğal kaynak gerekse korunan alan potansiyeli itibariyle bölgenin çevre eğitimi için çok önemli özellikler taşıdığı belirtilebilir. TARTIŞMA ve SONUÇ Tartışmasız günümüzde en önemli çevre politikası araçlarından biri çevre eğitimidir. Ancak ilgili yasal düzenlemeler ve ulusal belgeler incelendiğinde, çevre eğitimine ilişkin ulusal bir politikanın varlığından söz I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 191 etmek olası değildir. Bu konuda gerekli düzenlemelerin; çevre ormancılık, eğitim, psikoloji, sosyoloji gibi farklı disiplinlerden uzmanların bir araya gelerek çok disiplinli bir anlayış içinde yapılması ülkemiz için öncelikli bir konudur. Çünkü halkın desteği olmadan doğal kaynakları korumak mümkün değildir. Halk da ancak bildiği, anladığı ve kabul ettiği takdirde koruma süreçlerine destek verecektir. Halkın çevre ve doğal kaynaklar ile ilgili eğitim düzeyinin geliştirilmesi ile çevrenin ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi sağlanabilecek ve olumsuz insan etkisi en alt seviyeye indirilecektir. Bu bağlamda bir çevre politikası aracı olarak çevre eğitimi, çevre politikası amaçlarının gerçekleşmesi için önem taşıdığı gibi diğer çevre politikası araçlarının etkinliğinin artmasına da katkı sağlamaktadır. Diğer yandan yapılan çalışmalarda doğal ortamda gerçekleştirilen çevre eğitiminin etkinliğine vurgu yapılmaktadır. Bu konuda açık alan çalışmalarının ve doğa sporlarının çevre eğitimi programlarına dâhil edilmesinin çevre korumaya yönelik kazanımları geliştireceği ortaya konulmuştur. Ayrıca, doğal alanda ekolojik gözlemler ve çalışmalar yapma, bitki ve hayvanlarla meşgul olma etkinlikleri çevre eğitiminde en yüksek başarı düzeyi sağlayan yöntemlerdendir (Erten 2004, Uzun ve Sağlam 2005, Altın ve Oruç 2008, Kostova ve Atasoy 2008). Bu açıdan yaklaşıldığında Akdeniz bölgesi, sahip olduğu ormanların özellikleri, barındırdığı ekosistemler, biyolojik çeşitlilik, korunan alanların yapısı ve ekoturizm potansiyeli ile önemli bir çevre eğitimi merkezi olarak değerlendirilebilir. Bölgede ekoturizm faaliyetlerinin gelişimini desteklemek, söz konusu kaynakların korunmasını sağlayacağı gibi, çevre eğitimine de destek sağlayacaktır. Bölgede korunan alanların da sayı ve nitelik olarak taşıdığı özellikler etkili planlama ve uygulama süreciyle önemli birer çevre eğitimi aracına dönüştürülebilir. Bu konuda da bölgeye özel bir eylem planı geliştirilerek kısa sürede çalışmalara başlanmalıdır. TEŞEKKÜR Bu çalışma İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Biriminin UDP-18922 No.lu projesi ile desteklenmiştir. KAYNAKLAR Altın, B. N.; Oruç, S. 2008. Çocukluk Döneminde Doğa Sporlarının Çevre Eğitiminde Kullanımı. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 3 (35): 10-18. Bhuiyan, M. A. H., Islam, R., Siwar, C., Ismail, S. M. 2010. Educational Tourism and Forest Conservation: Diversification for Child Education. Procedia Social and Bhavioral Sciences, 7(C ): 1923. KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012 ÇOB (Çevre ve Orman Bakanlığı) 2007. Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı. Çevre ve Orman Bakanlığı, Ankara, 176 s. Çokgezen, J. 2007. Avrupa Birliği Çevre Politikası ve Türkiye. Marmara Üniversitesi, İİBF Dergisi 2 (23): 91-115. Dincer, B., Özaslan, M., Tavasoğlu, T. 2003. İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (2003). DPT Yayın No: 2671, Ankara, 250 s. DPT 1963. Kalkınma Planı 1. Beş Yıl (1963-1967), Ankara, 528 s. DPT 1968. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 19681972, Ankara, 656 s. DPT 1973. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 19731977, Ankara, 960 s. DPT 1979. Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1979-1983, Ankara, 692 s. DPT 1985. Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 19851989, Ankara, 206 s. DPT 1990. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı 19901994, Ankara, 362 s. DPT 1996. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 19962000, Ankara, 307 s. DPT 1999. Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı. http://ekutup.dpt.gov.tr/cevre/eylempla/ucep.html, (Erişim Tarihi: 03.12.2010). DPT 2001. Uzun Vadeli Strateji ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı 2001-2005, Ankara, 243 s. DPT 2007a. Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı 2007-2013, Ankara, 100 s. DPT 2007b. Dokuzuncu Kalkınma Planı Çevre Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara, 112 s. Elling, B. 2008. Rationality and the Environment: Decision-making in Environmental Politics and Assessment, GBR: Earth scan, London, 304 s. Erdönmez,C. 2002. Çevre Politikası. Yayımlanmamış Ders notları, İstanbul. Erten, S. 2004. Çevre Eğitimi ve Çevre Bilinci Nedir, Çevre Eğitimi Nasıl Olmalıdır?, Çevre ve İnsan Dergisi, Çevre ve Orman Bakanlığı Yayın Organı, 65/66: 2006/25, http://yunus.hacettepe.edu.tr/ ~serten/makaleler/cevre.pdf (Erişim Tarihi: 12.12.2010). Fien, J., Tilbury, D. 2002. The Global Challenge of Sustainability. (Education and Sustainability Responding to the Global Challenge, IUCN, Gland, Switzerland and Cambridge, UK: Ed. Tilbury, D., Stevenson, R. B., Fien, J., Schreuder, D.) 1-12. Gomis, A., Hesselink, F. 1995. Communication an Instrument of Government Policy. (Planning Education to Care for the Earth, IUCN, Gland, Switzerland and Cambridge, UK: Ed. Palmer, J., Goldstein, W., Curnow, A.) 29-35. Hatch, M.T. 2005. Assessing Environmental Policy Instruments. (Environmental Policy Making: Assessing the Use of Alternative Policy Instruments, State University of New York Press, Albany: Ed. Hatch, M.T.) 1-15. I. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu, 26-28 Ekim 2011, Kahramanmaraş KSÜ Doğa Bil. Der., Özel Sayı, 2012 192 Jordan, A., Wurzel, R., Zit, A. 2000. Innovating with ‘New’ Environmental Policy Instruments: Convergence or Divergence in the European Union? 2000 Annual Meeting of the American Political Science Association, 31 August–3 September, Washington, D.C. Kostova, Z., Atasoy, E. 2008. Methods of Successful Learning in Environmental Education. Eğitimde Kuram ve Uygulama, 4(1): 49-78. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2007. Türkiye Turizm Stratejisi (2023). Ankara. http://www.sp.gov.tr/documents/Turizm_Strateji_2 023.pdf (Erişim Tarihi: 03.01.2011). McCormick, K., Mühlhäuser, E., Norden,B., Hasson, L., Foung, C., Arnfalk, P., Mårten, K., Pigretti, D. 2005. Education for Sustainable Development and the Young Masters Program. Journal for Cleaner Production, 13: 1107- 1112. Medcities, ISR (EWS) 2003. Environmental Education and Awareness Raising. (Guidelines for Municipal Solid Waste Management in the Mediterrenan Region.) http://www.medcities. org/docs/15%20Environmental%20education.pdf, (Erişim Tarihi: 25.12.2010). Nhamo, G., I , E. 2011. Framework and Tools for Environmental Management in Africa. Council for the Development of Social Science Research in Africa, African Books Collective, Oxford, UK, 218 s. Persson, A. M. 2007. Choosing Environmental Policy İnstruments: Case Studies of Municipal Waste Policy in Sweden and England. Department of Geography and Environment of the London School of Economics and Political Science for the Degree of Doctor of Philosophy, London, 337 s. Uzun, N., Sağlam ,N. 2005. Ortaögretim Kurumlarında Çevre Eğitimi ve Öğretmenlerin Çevre Eğitim Programları Hakkındaki Görüşleri. XIV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi, 28–30 Eylül, Denizli. Ünal, S., Mançuhan, E., Sayar, A.A. 2001. Çevre Bilinci, Bilgisi ve Eğitimi. Marmara Ünivesritesi Yayın No: 680, Yeni Teknolojiler Araştırma Geliştirme Merkezi Yayın No:1, İstanbul, 22 KSU J. Nat. Sci., Special Issue, 2012