M. Meclisi B : 41 15 . 2 . 1968 O : 3 Sanayi mamulleri

advertisement
M. Meclisi
B : 41
Sanayi mamulleri ihracını teşvik için kabul
edilmiş olan vergi iadesi gibi kanunî kolaylık­
ların işlemediği, yeterli ihraç imkânı sağlama­
dığı tecrübe ile görülmüştür. Sanayicileri, için­
den çıkılmaz formalitelerle yormıyacak ve ma­
mullerimizi gerçekten dış pazarlarda rekabet
edebilir hâle getirecek olan usûl ve ölçülerle bu
kanunun uygulanmasını zaruri görüyoruz.
Devletin ve hür teşebbüsün, yurdun geri
kalmış bölgelerinde sanayi yatırımları yapmala­
rını kolaylaştırmak için alınması gerekli ted­
birleri Güven Partisi Grupu Bütçe müzakerele­
ri sırasında, Sanayi Bütçesi ve başka bütçeler
vesilesiyle ileri sürecektir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi yine bir temel
meselemize, Dış iktisadi ilişkilere geçiyoruz.
Ve bu kısımda ilk önce dış ticaret konusunu ele
alacağız.
15 . 2 . 1968
O : 3
dır. Bir taraftan Pakistan ve İranda böl­
geseli işbirliğine girmiştir. Türkiye bir ta­
raftan da, İktisadi işbirliği ve Kalkınma
Teşkilâtının üyesidir. Bu sıfatlarımızdan fayda­
lanarak, belki başka hiçbir ülkeye nasibolmıyan birtakım fırsatları değerlendirip, bu büyük
dâvaya hizmet edebilir ve dünyanın gelişme ha­
lindeki ülkelerinin büyük bir kısmına öncülükte
bulunabiliriz.
Bilindiği gibi, iktisaden gelişen ülkelerde
dış ticaretin hacmi küçüktür. Nüfus başına ih­
racat değeri azdır ve en fenası bu ülkelerle
sanayi ülkeleri arasındaki ticari münasebetlerde
ticaret hadleri devamlı surette gelişen ülkeler
aleyhine değişik. Çünkü, fakir ülkelerin ih­
racatı daha çok tarım ürünleri ve madenler, di­
ğerlerinin ihracatı daha çok mamul maddelerdir
ve fakir ülkeler dış ticaret yolu ile zengin ül­
kelere adeta devamlı bir vergi öderler. Türkiye'­
nin dış ticaret hadleri yüzünden devamlı suret­
te uğradığı kayıplar pek büyüktür ve bu kadar
borçlanmamızın âmilleri arasındadır.
Değerli arkadaşlarım, dış ticaret konusunda
dikkati çekmek istediğimiz önemli bir konu, it­
halâtta yatırım mallarının oranını yükseltmek
ve tüketim mallarının oranını azaltmaktır. As­
lında, resmi rakamlara bakıldığı zaman, Türki­
ye'nin toplam ithalâtı içinde, tüketim malları
gok küçük bir oran tutuyor, yüzde 10 civarın­
da ve bunlar zaruri tüketim malları olduğu
için, tüketim malları ithalini daha fazla kısmak
mümkün değildir, gibi görünüyor. Fakat, resmi
kanallar dışında kaçak yoldan, ya da mevzuat
boşluklarından yararlanarak yurda giren ala­
bildiğine lüzumsuz tüketim malları vardır. Ba­
lık ihracatı yapabilecek durumda olan Türkiye'­
nin dükkânlarında, Portekiz sardalyası satıl­
maktadır. Yabancı içkilerin her türlüsü, ithali
yasak olan yabancı giyim eşyalarının her çeşidi
muhtelif yollardan girebilmekte ve başkent
dükkanlarında serbestçe satılmaktadır. Güven
Partisi Grupu, millî ekonomiye zarar veren bu
kaçak mal akımı ile tesirli şekilde mücadele
edilmesi lüzumuna inanır.
Milletlerarası sahnede, belki bugün değerini
tam kavramadığımız, ama 40 - 50 sene sonra
dünyanın ekonomik ve ticari yapısını değiştire­
bilecek olan, 100 sene sonra bugünden öngö­
rülmesi pek güç birtakım sonuçlar doğurabile­
cek olan bir hâdise, bir gelişme vardır. Bugün­
lerde, son zamanlarda Hindistan'da ikinci top­
lantısını yapmış olan, Birleşmiş Milletlere bağlı
Ticaret ve kalkınma konferansında, gelişmeye
muhtaç ülkeler, uzun zamandan beri devam eden
bu haksız duruma, yani zengin ülkelere verdik­
leri bu bir nevi haraca son vermek için bir bir­
lik şuuru içine girmişler ve gelişmekte olan
ülkelerin bu dâvada cephe halinde hareket et­
mesi yolunda davranışlarda bulunmaktadırlar.
Türkiye, bir taraftan bu teşkilât içinde az geliş­
miş, gelişme halindeki ülkelerle temastadır.
Bir taraftan ortak Pazarla ilişkisi var­
Dış ticaret ilişkilerimizde anlaşmalı ülke­
lere kayma eğilimi başlamıştır. 1963 te ihraca­
tımızın yüzde 13,1 i, 1966 da yüzde 18,7 si an­
laşmalı ülkelere gitmiştir. Bu ülkelerle ticaretin
bâzı özellikleri vardır. Bunu Plân müzakerele.
rinde belirttik ve verdiğimiz önerge kabul edi­
lerek plâna bir hüküm girdi. Fakat, bir tedbir
alındığını görmüyoruz. Bu ülkelerle yapılan
ticarette, alıcı ve satıcı olarak Devlet bulunuyor.
Türkiye'de hangi alıcı ve satıcı ile iş yapacağını
da o Devlet, bizzat tâyin ediyor. Belli kişilerle
alış verişini yürütüyor. Bu usulün millî menfa­
atlerimize uygun sonuçlar verdiği inancında de­
ğiliz.
Plân müzakerelerinde de, Güven Partisi Gru­
pu adına bu konuya temas etmiş ve Yüce Meclisin
kabulüne mazhar olan bir önerge vermiştik. Hü­
kümetin bu konu ile ilgilenmesini bekliyoruz.
Download