ÖN SÖZ B ilişsel Terapi: Temel İlkeleri ve Ötesi kitabının ilk basımının yakaladığı başarının beni bu düzeltmeyi yapmaya sevk etmiş olmasından memnunum. Okuyuculara psikoterapinin bu yaklaşımına yeni bir anlayışla bakmalarını sağlıyor ve inanıyorum ki bu çalışma hem kendisini bilişsel davranış terapisine adamış kişiler tarafından hem de alanda yeni olan öğrenciler tarafından hoşnutlukla karşılanacak. Alanı heyecan verici yeni yönlere sevk eden muazzam sayıda yeni araştırmanın yapıldığı ve fikirlerin yayıldığı göz önüne alındığında, bazı farklı kavramsallaştırma ve hastalarımızı tedavi etme yollarını kapsayacak bu baskıyı yayma çabalarını takdir ediyorum. Okuyucuyu bilişsel terapinin başlangıç dönemine ve daha sonraki gelişimine götürmek isterdim. Hastalarımı daha sonra “bilişsel tedavi” diye adlandırdığım (ve şimdi “bilişsel davranış terapisi” olarak adlandırılan) bir dizi terapötik prosedür ile ilk kez tedavi etmeye başladığımda psikoanalitik eğitimimden oldukça uzak olan bu yaklaşımın beni nerelere sürükleyeceğini bilmiyordum. Klinik gözlemlerime ve bazı sistematik klinik çalışmalara ve deneylere dayanarak depresyon ve anksiyete gibi psikiyatrik sendromların özünde bir düşünme bozukluğu olduğu kuramını geliştirdim. Bu bozukluk hastaların belirli deneyimleri yorumlama yönteminde sistematik bir ön yargı şeklinde yansıyordu. Bu ön yargılı yorumlara dikkat çekip alternatifler yani daha olası açıklamalar önererek semptomlarda etkisini neredeyse hemen gösteren bir azalma meydana getirebildiğimi gördüm. Bu bilişsel beceriler konusunda hastaları eğitmek gelişmenin sürmesini sağladı. Şimdi ve burada sorunlarına bu şekilde yoğunlaşma semptomların 10 ila 14 haftada neredeyse tamamen azalmasını sağladı. ix x Ön Söz Kendi grubum ve diğer yerlerdeki klinisyen/araştırmacıların daha sonraki klinik denemeleri bu yaklaşımın anksiyete bozuklukları, depresif bozukluklar ve panik bozukluğu üzerindeki etkinliğini destekledi. 1980’lerin ortalarından itibaren bilişsel terapinin bir “psikoterapi sistemi” konumuna eriştiğini iddia edebilirim. Bilişsel terapi (1) temel önermelerini destekleyecek sağlam deneysel bulgularla bir kişilik ve psikopatoloji kuramını, (2) psikopatoloji ile harmanlanmış bir dizi prensip ve stratejilerden oluşan bir psikoterapi modelini ve (3) bu yaklaşımın etkinliğini destekleyecek klinik sonuç çalışmalarına dayalı sağlam deneysel bulguları kapsar. İlk çalışmalarımdan beri yeni nesil terapistler/araştırmacılar/öğretmenler psikopatolojinin kavramsal modeline dair temel araştırmalar yürütmekte ve bilişsel davranış terapisini çok çeşitli psikiyatrik bozukluklara uygulamaktadır. Sistematik araştırmalar kişiliğin ve psikiyatrik bozuklukların temel bilişsel boyutlarını, bu bozuklukların kendine özgü bilgiyi işleme ve geri çağırma biçimlerini ve çaresizlikle stres arasındaki ilişkiyi keşfetmektedir. Bilişsel davranış terapisinin çok sayıda psikolojik ve medikal bozukluklar üzerindeki uygulamaları, ilk birkaç depresyon ve anksiyete vakamı bilişsel terapi ile tedavi ettiğimde hayal bile edemeyeceğim kadar genişledi. Sonuç denemelerine dayalı olarak dünya çapındaki özellikle de Birleşik Devletlerdeki araştırmacılar bilişsel davranış terapisinin travma sonrası stres bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk, her türlü fobi ve yeme bozuklukları gibi çok çeşitli koşullarda etkili olduğunu kanıtlamışlardır. İlaçla birlikte bipolar bozukluk ve şizofreninin tedavisine genellikle yardımcı olmuştur. Bilişsel terapinin ayrıca bel ağrısı, kolit, hipertansiyon ve kronik yorgunluk sendromu gibi çok sayıda kronik tıbbi bozukluğa da faydalı olduğu ortaya konulmuştur. Bilişsel davranış terapisinin sayısız uygulamaları ile bu alanda çalışmayı amaçlayan bir terapist bu terapinin özünü nasıl öğrenmeye başlayabilir? Alice Harikalar Diyarında'dan alıntı yaparak “Başlangıçtan başla.” Bu da bizi ön sözün başındaki soruya geri götürüyor. İkinci kuşak bilişsel davranış terapistlerinden biri olan (ve gençliğinde yeni kuramımı dinleyen ilk kişilerden biri olan) Dr. Judith Beck tarafından yazılan bu kitabın amacı bilişsel davranış terapisinin uygulanması için sağlam bir temel dayanak sunmaktır. Bilişsel davranış terapisinde inanılmaz sayıdaki farklı uygulamalara rağmen, tüm bu uygulamalar bu basımda özetlenen ana ilkelere dayanmaktadır. Deneyimli bilişsel davranış terapistleri bile kavramsallaştırma becerilerini keskinleştirmek, teröpatik teknik repertuarlarını genişletmek, daha etkili tedaviler planlamak ve terapideki zorlukları gidermek açısından bu kitabı oldukça faydalı bulacaklardır. Ön Söz xi Kuşkusuz hiçbir kitap, bilişsel davranış terapisi ile ilgili süper vizyonun yerine geçemez. Eğitimli bilişsel terapistler tarafından verilen süpervizyona bu kitap önemli bir katkı sağlar (bk. Ek B). Dr. Judith Beck bilişsel davranış terapisi konusundaki kılavuzu sunmak için gerekli niteliğe fazlasıyla sahiptir. Geçtiğimiz 25 yıldır bilişsel davranış terapisi konusunda hem yeni başlayanlar hem de deneyimli terapistlerin katıldığı sayısız atölye çalışması ve eğitim düzenlemiş, çeşitli bozukluklar için tedavi protokolleri geliştirilmesine yardımcı olmuş ve aktif olarak bilişsel davranış terapisi araştırmalarına katılmıştır. Yararlanabileceği böyle bir geçmiş ile ilk basımı çoğu psikoloji, psikiyatri, sosyal hizmet ve danışmanlık lisansüstü programında okutulan başlıca bilişsel davranış metinlerinden biri olan bu terapiye uygulanabilecek zengin bir cevher barındıran bir kitap yazdı. Bilişsel davranış terapisinin uygulaması basit değildir. Örneğin klinik deneylerde hastaların kendi kişisel dünyalarını nasıl algıladıklarını ya da “iş birlikçi deneycilik" prensibini gerçekten anlamadan "otomatik düşüncelerle" çalışmalar yapan katılımcılara rastladım. Dr. Judith Beck’in bu kitabının amacı bilişsel davranış terapisi konusunda hem yeni hem de deneyimli terapistleri eğitmek, öğretmek ve yetiştirmektir. Judith Beck bu görevde hayranlık uyandıracak kadar başarılı olmuştur. Aaron T. Beck, MD, Beck Bilişsel Davranış Terapisi Enstitüsü Psikiyatri Bölümü, Pennsylvania Üniversitesi