C. Senatosu B : 86 özentileri depreşince Diyanet İşleri Başkanı da kendisini Şeyhülüslâm sanarak fetvalar verme­ ye kalkışması sonucu bu umutsuz, tarihsel çe­ kişme bizzat Devlet görevlilerince alevlendiril­ miş oluyor. İşte görülüyor ki, bizzat Devlet görevlilerince bu alevlendirilmiş oluyor. Böyle bir lâik Devletin din adamı Diyanet İşleri Baş­ kanı bu şekilde konuşur da halâ yerinde ka­ lırsa bu yargımızı doğrulayan bir harekete ör­ nek verilmiş olur. Şu gerçeği iyice kavramak gerekir ki, belirttiğimiz din tüccarlarsın mu­ kaddesat avcılarım, tarikatçıları ve özentilerini değil Halifelik hiçbir şey etrafında birleştireımezsiniz. Tarih bunları hiçbir yerde blrlcştirememiştir. Amaçları ve çıkarları ayrı ve tam ankimiyle 'bencil olan bu kişileri ortak 'bir yön­ de birleştirmeyi kimse, sağlı yanı a.mıştır. Bili­ yorsunuz tarikatların, hepsi Hazreti Ali'yi baş sayar. Evliyaların hepsi onu bas sayar. Fakat en büyük çatışma Hazreti Ali üzerinde olur. Bunları ne Kuran birleştirebilir, ne Peygam­ ber 'birleştirebilir, ne hiç kimse birleştirebilir. O halde bu yol çok sakıncalıdır. Bu yolla, kış­ kırtılan fanatist ve çatışma çok tehlikeli olur. Bugün Türkiye'de İm kışkırtma vardır. Öbür dünya vaitleriylc rahip kendini yakar. Fana­ tik Japon harakiri yapar. Yurt kurtarıcısı Ata­ türk'ü öldürmeyi gönlü kararmış Türk, Tanrı emri sayar. Çünkü bu kışkırtmaya kapılmıştı]'. Genç, Kubilay'ı da boğazlar. Bu •dramı bütün dünyada da oynanıyor. Evet örnekleri dünya­ da vardır. Parlâmentomuzu temsilen Avustur­ ya'dan dönüşte uğradığmnz Uzak - Doğu'da açıkça gördük ki, yerli yabancı asalat takımı en ufak bir insaf ve merhamet duygusu göster­ meden çözülerek bitkin hale getirdikleri zaval­ lı halka sundukları haplar komünizm tehlikesi ve mabetlere umut bağlamaktır. Görüyorsunuz ki, her yerde cahil ve ç.ilc altında ini iyen hal­ ka -aynı hap yutturuluyor. Bizde de bunun çok iyileri imal ediliyor. Sayın arkadaşlarım, son yılların din dernekleri toplantılarına katılanlar Türk toplumunun nerelere sürüklenmek isten­ diğini kolayca kavrar. Bu dernek toplantıla­ rında bulunan her Türk Müslüman derin bir üzüntü duyar. Kendi alanlarındaki görevleri ! bir tarafa bırakırlar ve 'konu tamamiylc politi­ kaya kaydırılır. Parti kongrelerinin havasını •andıran ve politik çevrelerce de dcs'tcıklendiği 12 . 7 . 1966 O : 1 açıkça belli olan öyle bir saldırgan dil kullanı­ lıyor 'ki, bu derneklerde din adamının birleştiri­ ci, uzlaştırıcı 'olgun sözü yerine saldırgan bir dil ve müthiş bir politika. Bütün bu kongre­ lerde bugün baş sorunumuz olan, üzerinde eğil­ mek gereken nurcularda bir militan grup bu­ lundururlar. Bugün Türkiye'de politikaya en çok dalan, en yoğun bir politik çaba gösteren nurculuktur arkadaşlarım. Şâfi ve Nakşi kar­ ması bir yoldan gelerek ömrü boyunca Türk düşmanlığını huy edinen Kürt S a id öldükten sonra en büyük fenalığı yapmayı başarmıştır bugün. Atatürk'ün yetiştirdiği kuşaklarla ona deccal diyen ve Türkiye'yi parçalamayı en bü­ yük amaç sayan birinin yetiştirdiği kuşaklar tam bir çatışmaya itilmektedir. Evet eski ya­ zılara yeşil bayrağa göz 'altından selâm çakıp Atatürk'çüyüz demek bu işi kışkırtmak olur. Bu tutumdaki politikacılar baş sorumludurlar. Türk ve Müslüman olduklarını söyliyenler bu adamın arkasından giderken utanmıyorlar. Ba­ kınız arkadaşlarım kendisine gökten yeni kut­ sal 'kitap irildiğini, vahiy geldiğini, mucizeler gösterdiğini, gaipten, haberi olduğunu İkinci Dünya Savaşına girmemizi önlediğini ve gele­ ceğinde Kuran'da yazılı bulunduğunu iddia eden bir insanın arkasından gidenler hâlâ Müslümanız diyebiliyorlar. Hazreti Muhammed'ten sonra başkasına vahiy indiğine, Kuran'dan son­ ra gökten kitap indiğine, Hazreti Muhammed'in dahi önliyemediği savaşları önliyecok adam ol­ duğuna inanacaksınız, arkasından da ben Müslümanım diyeceksiniz. Diyanetten Padişahın hapsettiği, deli diye tımarhaneye attığı, 31 Mart elebaşlarmdan bozguncu Volkan gazetesi hezeyancılarından Derviş Vahdeti avanesinden ve on karanlık günümüzde dışardan desteklenen bir dernek yoliyle kutsal yurt topraklarından en büyük parçayı Kürdistaıı adı altında kopar­ mayı amaç edinenin arkasından gidenler hâlâ yurt severlik ve Türklük'ten .söz edebiliyor] arsa ya 'bunu bilmiyorlar veya 'bilmediğimizi sanı­ yorlar. Evet kitabında diyor iki, ben Saidi Kür­ diyim beni başka milletten 'olanlarla işbirliğine zorlayamazsınız. (Gürültüler) BAŞKAN — Müdahle etmeyin beyler, fikrini söylüyor. Siz devanı edin Sayın Hatip. AHMET YILDIZ (Devamla) — Bu bir nevi vahşiyanedir ve menafii milliyeye aykırıdır.