"Yabancılaşma -2" Bilginin Gücü içinde, Haberdar Gazetesi, 25 Aralık 2011, ss.11 BİLGİNİN GÜCÜ Doç. Dr. Mesut YALVAÇ Yabancılaşma -2 Bu yazının amacı, tüm toplumlarda olduğu gibi toplumumuzda da her geçen gün kendini daha çok hissettiren 'yabancılaşma' olgusu ile ilgili bazı temel açıklamalarda ve saptamalarda bulunarak, toplum üyelerimizde-bireylerde 'yabancılaşma' konusunda farkındalık yaratmaktır. Bu yazı dizisinde, bir önceki yazıda, 'Yabancılaşma' kavramının temelleri üzerine açıklama ve saptamalar Erich Fromm, Karl Marx, Herbert Marcuse ve Melvin Seeman'ın yaklaşımları ile özetlenerek sunulmuştu. Bugün, 'Yabancılaşma' kavramının temelleri üzerine açıklama ve saptamalara kalınan yerden devam edilerek yazı sonlandırılacaktır. Bugün giderek ussallaşan, bilimsel, endüstriyel ve teknolojik olarak işleyen modern toplumda ekonomik-politik, merkezi bürokrasi-devlet yönetimi, kitle iletişim araçları-kitle kültürü vd. karşısında giderek kendisini daha fazla güçsüz ve çaresiz hisseden bireyin, Seeman’ın vurguladığı gibi, yaşamı giderek anlamsızlaşmakta; yaşamındaki norm sistemlerinde hızlı bir çözülme ve değişme ortaya çıkmakta; her alandaki boşluk, yaşamı dayanılmaz boyutlarda olumsuzlaştırmakta; bu toplumsal-ruhsal karmaşa, bireyin içinde yaşadığı topluma karşı duyması gereken güveni bir kez daha sarsmakta ve bu süreç, bireyin hızla izolasyonuna yol açmakta; toplum ve diğer insanlar ile sağlıklı bir iletişim kurma olanaklarını yitiren birey, bu konumuyla da kalmayıp, sonunda kendi kendisine de yabancılaşmaktadır (Teber, 1990). Sonuç olarak 'Yabancılaşma' kavramının temelinde, insanın özünün, iç gücünün, yaratıcılık, üretkenlik ve etkinliğinin geride bırakılması, çarpıtılması hatta işlevsizleştirilmesi bulunmaktadır. Bu durum, bireylerde güçsüzlük, bütünlük algısından yoksunluk, yalnızlık ve kendi özüyle barışık olmama/yabancılık hissetme gibi psikolojik sorunları da ortaya çıkartmaktadır (Geçtan, 1994; Horney, 1999). Bu yazı çerçevesinde betimlemesi yapılan 'modern toplum'un tüm yapılarıyla (ekonomikpolitik, merkezi bürokrasi-devlet yönetimi, kitle iletişim araçları-kitle kültürü vd.) çevreye saldıkları kıstırıcı psikoloji, ruhsal ve sosyal deformasyonun birey üzerinde yarattığı 'yaşamın anlamını yitirmesi', 'umutsuzluk', 'anlamsızlık' ve 'hiçlik' gibi algısal bozukluklar da yabancılaşmış ruh yapısı ile birlikte kendisini göstermektedir. Tüm toplumlarda olduğu gibi toplumumuzda da giderek kendini daha çok hissettiren 'yabancılaşma' ile ilgili mücadelenin stratejisini doğru saptamak ve doğru uygulamalarda bulunabilmek için yapılması gerekenlerin ilk sırasında yer alan: "'Yabancılaşma' olgusu üzerine farkındalığımızı artırmak, onun üzerine bilinçlenmektir". Bunu yapmayanların/yapamayanların mücadele olarak yapabildiği şeylerin başında ise, kendi / ailesi / cemaati / örgütü / partisi / etniği vd. dışındaki her şeyi bunun nedeni görmesi ve suçlaması ve onlara savaş açması olarak görebiliyoruz. Sizce 'yabancılaşma' ile mücadelede bu yaklaşımın başarılı olma şansı nedir? Kaynakça: Fromm, Erich. (l982). Sağlıklı toplum. çev. Y. Salman ve Z. Tanrısay, İstanbul: Payel Yayınları. Geçtan, Engin. (l994). Varoluş ve psikiyatri. 4.bs. İstanbul: Remzi Kitabevi. Horney, Karen. (1999). The neurotic personality of our time. London: Routledge. Marcuse, Herbert. (1964). One-dimensional man. Boston : Beacon. Seeman, Melvin. (1959). “On the meaning of alienation,” American Sociological Review,. 24(6) :783-791. Tolan, Barlas. (l991). Toplum bilimlerine giriş. Ankara: Adım Yayıncılık. 1