A-RA YI Ş LAR -İnsan Bilimleri Araştırmaları- 1 arayışlar ENDÜLÜS'TE TASAVVUFUN BAŞLANGlCI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA A. Yılmaz SOYYER Mehmet Necmettin Bardakçı, Ebu Abdullah Muhammed ibn Abdullah ibn Meserre 'nin Tasavvufi Düşünce Tarihindeki Yeri ve "El-Münteka Min Kelamı Ehlj't-Tüka" Adlı Eseri, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta 1998, VIII+156+190+98. İsHim tasavvufu ve felsefesi, günümüzde üzerinde araştırma yapılması gereken disiplinlerden biridir. İslam düşüncesi sahasının kendi içerisinde ise çalışılma önceliği taşıyan iki coğrafi bölge kanaatimizce Endülüs ve Osmanlı coğrafyası dır. Son zamanlarda her iki coğrafyadaki felsefi hareketleri ele alan. çalışmalaı:ın başlamış olması son derece memnuniyet vericidir. Çünkü bu iki bölgedeki felsefi faaliyetin bilinmesi, İslam Felsefesinde koptuğu farz edilen zincirleri tamamlayarak günümüz İslam Felsefesi çalışmalarına ışık tutacaktır. Necmettin Bardakçı tarafından hazırlanan doktora çalışmasının konusu olan İbn Meserre Endülüslü mutasavvıf ve filozoflardan biridir. 269/883 yılında Kurtuba'da dünyaya gelmiştir. Öğrenimine babasının yanında başlamış, daha sonra doğunun çeşitli ilim merkezlerine seyahatte bulunmuştur. Necmettin Bardakçı, İbn Meserre'nin tasavvufmetodunun Kur'an, Sünnet, sahabenin edebi ve tabiinden tercih ettiği şahısların görüşleri olduğunu belirtmektedir. Bu anlayış, İmam Malik'in tercih ettiği Medine Ehlü'l-Hadis ekolünün bariz hususiyetidir. Bardakçı, Meserre'nin görüşlerinin Ehl-i Sünnet itikadı olduğunu kendisinden naklettiği şu sözlerle ortaya koymaktadır: "Zamanımız­ dakilerin çoğu ya ilim sahasında benlik davası güttükleri için, ya da amel konusundaki iddiaları sebebiyle sapıtmışlardır. Bunların tümü, marifetin azlığı ve aklın zayıflığından kaynaklanmaktadır." Bu çalışma, İbn Meserre'yi Yunan fılo- 267 arayışlar zofu Empedokles'in takipçisi gösteren İspanyol araştırmacı Palacios'un, mutasawıfımızı anlamadığım ve yanlış takdim ettiğini de ortaya koymaktadır. Araştırmacımız bu konuda şunları söylemektedir: "Müslüman yazarların tabakat kitaplarında verdikleri bilgilerden hareket eden Palacios, Empedoklesle ilgili biyografinin biraz abartıldığı inancında olmasına rağmen, yine de Empedokles ile İbn Meserre arasında bir ilişki kurar. Şehristani ve Şehrezurf'nin sahte Empedokles için söylediklerini olduğu gibi İbn Meserre için söyler. Ona göre İbn Meserre tarafindan ileri sürülen, savunulan ve öğretilen dilşiince sistemi, Empedokles 'in öğretisidir. Bu itibarta İbn Meserre Empedokles'in bir kopyasıdır." (s.43) Bardakçı Empedokles-İbn Meserre ilişkisi için nihai sözlerini şu parag- rafla ortaya koymaktadır: "Elimizdeki kendi eserlerinden elde ettiğimiz verilere göre, İbn Meserre 'nin fikirleri ile Empedokles 'in fikirleri arasında biiyük farklar vardır. Zira İbn Meserre 'nin düşünce sisteminde Empedokles 'ten daha çok, Platon (427-347), Aristate/es (384-322) ve El-Kindf (ö:872) 'nin bazı fikirleri ile, kendi fikirleri arasındaki benzerlikler söz konusudur. Bu da Endiilüs 'te felsefe ile meş­ gul olanların genellikle Platon ve Aristate/es 'ten etkilendiği görüşünü kuvvetlendimıektedir. "(s.45) Endülüslü mutasavvıf, döneminin pek çok önemli ve etkili aliminden dersler almıştır. İbn Meserre, Abdullah b. Meserre b. Necih, Baki b. Mahled, Muhammed b. Vaddah el-Kuıtubi', Muhammed b. Abdü's-Selam el Huşeni gibi hocalardan iliriı tahsil etmiştir. Öğrencilerinden bazıları ise Muhammed b. Hazm et-Tenuhi, Ahmed b. Ganim el- Kurtubi, Ahmed b. Velid Avsece elEnsaİi'dir. İbni Meserre tasavvuf sahasında pek çok kitap yazmıştır. Klasik kaynaklarda "Kitabu'l-Tabsıra veya Risaletü'l-İtibar", "Havassu'l-Huruf", ve "Kitabu Tevhidi'l-Mukinin" adlı eserlerinin adları geçmektedir. Nezmettin Bardakçı'nın doktora çalışmasına konu teşkil eden "El Münteka min KeHimı Ehli'tTüka" isimli kitabı ise ilk kez ilim dünyasına tanıtılmaktadır. Bardakçı, bu kitabı Kütahya Vahid Paşa İl Halk Kütüphanesi'nde bulduğunu ve araştırmaları neticeTanıttığımız bu doksinde dünyadaki tek nüsha olduğunu ifade etmektedir. tora çalışması, "Giriş" ve üç bölümden meydana gelmektedir. Giriş bölümünde: 1. İslam Düşüncesinde TasaYvlifun Yeri 2. İbn Meserre'nin Yaşadığı Dönemde Endülüs'te Sosyo-Kültürel Hayat 3. İbn Meserre'ye Kadar Endülüs'te Tasavvuf . olmak üzere üç konuya temas edilmektedir. Eserin birinci bölümünün ismi ise: "Ebu Abd~llah Muhammed İbn Abdullah İbn Meserre" dir ve bu bölümde mutasawıfın. hayatı, hocaları, öğrencileri, eserleri ile tasavvufı ve felsefi düşün­ cesinin kaynakları 268 hakkında bilgi verilmektedir. arayışlar İkinci bölümün ismi "İbn Meserre ve Tasavvufun Temel Kavramları"dır. Üçüncü bölümde ise "El-Münteka Min Ketam-ı Ehli't-Tüka" ele alın­ .maktadır. Necmettin Bardakçı, doktora çalışmasının sonuna eserin Türkçe tercümesini ve oıjinalinin fotokopisini de ekiemiş bulunmaktadır. Necmettin söylemektedir: "İbn Bardakçı, doktora çalışmasının sonuç kısmında ise şunları Meserre, tasavvuf tarihinin altın çağı olarak nitelendirilen JIUIX. Yüzyılın son yarısı ile IV/X Yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır. Doğu İslam dünyasında IIUIX. Yüzyılda sistemini kuran İslam tasavvufu, Endülüs 'te İbn Meserre tarafindan sistemleştirilmiştir..... . İbn Meserre dönemindeki kelam ve felsefe tartışmalarından fayda/anmış­ tır. Onları kendi düşünceleriyle kaynaştırmıştır. Bilgiyi ilim ve marifet olarak ikiye ayıran İbn Meserre, bilginin imandan önce geldiğini söyleyerek i/me verdiği değeri göstermiştir. Ona göre en üstün bilgi olan marifet bilgisiyle i/mf bilgi çelişmez: Bunlar birbirini tamamlar.... İbn Meserre tasavvufı hal ve makamlar hakkındaki görüşlerini el-Münteka adlı eserinde geniş olarak açıklamıştır. Bu konularla ilgili bilgi veren İbn isminin tecelli etmesi için insanın günah işlemesinin vurgular. Günah işleyen kişi bir daha günah işlememek üzere pişmanlık ve nedamet duyarak Allah'a yalvarınca, Allah da Ralıman ismiyle tecelli edecektir. Günah olmazsa, Ralıman isminin bir anlamı olmaz. Tevbe kapıları her zaman açıktır... Meserre, Allah'ın Ralıman kaçınılmaz olduğunu İbn Meserre 'nin tasavvufi düşünceleri ile diğer mutasavvıjların görüşleri genellikle paralellik arzeder. İ/im ve marifet bir sufi için vazgeçilmez iki şarttır. İlimsiz ve· irfansız tasavvuftan söz etmek mümkün değildir. İnsanın sorumlu olabilmesi için fıtratında var olan akıl devreye girer. Zira aklı olmayan din açısın­ dan mesut değildir. Kalp ve nefs tasdvvufun temel kavramlarındandır. Daha sonraki yüzyıllarda kurumlaşan tasavvuf tarikatları bu iki kavram etrafında şekillenmiştir. "(s.l39-140) Bu doktora tezi, titiz ve dikkatli bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkmış­ tır. Bu doktora tezi, münderecatından da anlaşılacağı üzere, İslam'la şöyle veya böyle ilgilenen her aydının mutlaka· görınesi gereken bir çalışmadır. 269