Mayıs-1986 İBADETİN ÖNEMİ Ekrem KELEŞ Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı وَا ْعبُ ْد رَبَ َك ح َّٰتى يَأْتِي ََك الْي َ۪قي ُن Muhterem Müslümanlar! Yaratılmışların en şereflisi olan insan, Yüce Yaratıcıyı bilmek, O'na inanmak, emir ve yasaklarını yerine getirmekle görevlendirilmiştir. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de "İnsanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım."(1) buyurarak yaratılış gayemizi açıklamaktadır. İbadet, insanın, kendisini yoktan var eden, varlığından haberdar eden, sayılamayacak kadar nimetlerle donatan Rab-bine bir saygı ifadesi ve bir şükrandır. Bizim, her hususta, rehberimiz, önderimiz ve örneğimiz Allah'ın elçisi Hz. Muhammed (s.a.s.)'dir. O'nun ibadet hayatını, Hz. Aişe (R.Anha) validemiz şöyle anlatıyor: "Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin, geceleri, ayakları şişinceye kadar kıyamda durduğu olurdu. - Ya Rasülallah! Niçin böyle yapıyorsun? Halbuki Allahu Teala, Senin geçmişteki ve gelecekteki günahlarını bağışlamıştır, dedim. Peygamber aleyhi's-selam şöyle buyurdu: — Şükreden bir kul olmak istemez miyim?"(2) İbadet, aynı zamanda, insanı Allahu Tealaya yaklaştıran bir vasıtadır. Allah'a en güzel yaklaşma da, O'nun farz kıldığı ibadetleri yerine getirmekle olur. Bir hadis-i kutside Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: "... Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle yaklaşmamıştır."(3) İnanarak İslam'a giren insan, imanını, ayakta tutabilmek ve koruyabilmek için, ibadetle beslemesi gerekmektedir. Yoksa, ibadetsiz iman, kurak bir araziye dikilerek su verilmeyen fidan gibi kurumaya mahkûmdur. İmanı bir kandile benzetirsek, ibadetleri de, bu kandili sönmekten koruyan bir fanusa benzetebiliriz. Eğer ibadetlerimizi yapmazsak, ufak bir rüzgar veya fırtına karşısında fanusu olmayan kandilin sönmeye mahkûm olduğu gibi, imanımız da sönebilir. Bu yüzden, imanımızı ibadetlerimizle korumalıyız. Cenab-ı Hak'kın, "Sana ölüm gelinceye kadar Rab-bine ibadet et."(4) emrine sarılarak, ibadet hayatımızda da yarınımızın bugünümüzden daha ilerde olmasına özen göstermeliyiz. Değerli müslümanlar, İbadet, sadece Allah'a yapılır. Beş vakit namazımızda Fatiha'yı her okuyuşumuzda, "Ancak Sana ibadet eder, ancak Senden yardım dileriz" diyerek Allah'a olan bağlılığımızı tekrarlamamız, bunun bir ifadesidir. İbadette en önemli unsur, niyet ve ihlastır. İhlassız olarak yapılan ibadetin, Cenab-ı Allah'ın katında hiç bir değeri yoktur. Bunun için, ibadetlerimizi yaparken sadece Allah'ın rızasını gözetmeli, Allah'ı görüyormuş gibi ibadet yapmalıyız. Her ne kadar biz O'nu görmüyorsak da O bizi görmektedir. Müslüman, inanarak İslam'a giren, Allah'a ve Rasûlüne her hususta itaat eden insan demektir. Bir çivi çakmasını bile bilmeyen insana marangoz demek ne kadar anlamsızsa, Allah'a ve Rasûlüne itaat etmeyen, ibadet yapmayan kimseye gerçek müslüman demek de aynı şekilde manasızdır. Allah'ın farz kıldığı ibadetleri eksiksiz olarak yapmamız nasıl vazifemizse, aile fertlerimizin, çocuklarımızın ibadetlerini yaptırmamız da görevimizdir. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyuruyor: "Ehline namazı emret, kendin de ona devam et"(5) Peygamber Efendimiz de, yedi yaşına bastıkları zaman, çocuklarımıza nasıl namaz kılacaklarını öğretmemizi ve namaz kılmalarını temin etmemizi istiyor.{6) İbadet manevi huzurumuzu temin eden bir vasıtadır. Vücudumuz, kendini besleyen maddi gıdalara nasıl ihtiyaç duyuyorsa, ruhumuz da manevi gıdaya ihtiyaç duymaktadır. İşte bu manevi gıda ibadettir. *** (1) ez-Zâriyât Sûresi, Ayet 56 (2) Buhari K.T eheccüd 6. (Hadis Müttefekün aleyhtir) (3) Buhari, K.Rıkak38 (4) Hicr Suresi, ayet: 99 (5) T aha Suresi, ayet: 132 (6) T irmizi, K. Mevâkit 182