Kardiyovasküler literatürden seçmeler

advertisement
Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi
Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery
Kardiyovasküler literatürden seçmeler
Murat Başaran, Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü
Ann Thorac Surg 2009;87:1135
Jamieson WR, Germann E, Ye J, Chan F, Cheung A, MacNab JS, et al. Effect of prosthesis-patient mismatch
on long-term survival with mitral valve replacement: assessment to 15 years.
Mitral kapak replasmanı geçiren hastalarda patient-prosthesis mismatch (PPM) konusu aortik kapak replasmanı hastalarına
göre daha az incelenmiştir. British Columbia Üniversitesi tarafından yapılan 2440 hastalık çalışmada hastalar, PPM oranına
göre >1.2 cm 2/m 2 (normal, 345 hasta), 0.9-1.2 cm 2/m 2 (hafif-orta, 1669 hasta), <1.2 cm 2/m 2 (ciddi, 399 hasta) üç gruba ayrılmışlardır. Bu üç kategoride 15-yıllık sağkalım oranı sırasıyla %32.0±4.4, %32.9±2.1 ve %36.6±6.3 olarak bulunmuştur. Öte
yandan pulmoner hipertansiyonun ise sağkalım üzerine negatif etkisi olduğu vurgulanmıştır. Bu sonuçlar ışığında PPM’in
uzun süreli sağkalım üzerinde direkt etkisi olmamasına rağmen pulmoner hipertansiyonun varlığı sağkalımı olumsuz yönde
etkilemektedir.
Ann Thorac Surg 2009;88:16
Toda K, Taniguchi K, Masai T, Takahashi T, Kuki S, Sawa Y. Arch aneurysm repair with long elephant trunk:
a 10-year experience in 111 patients.
Elephant trunk (ET) tekniğinin uzun dönem sonuçlarının irdelendiği bu çalışmada, Toda ve ark. arkus aorta anevrizmalı 111
hastanın sonuçlarını bildirmişlerdir. Çalışmada ameliyat sonrası mortalite oranı %8.1, inme görülen hasta oranı ise %1.8 olarak bulunmuştur. Ameliyat sonrası bilgisayarlı tomografi kontrollerinde ise greft etrafındaki anevrizmal kesenin hastaların
%79’unda tamamen tromboze olduğu görülmüş, beş yıllık sağkalım oranı ise %75 olarak bulunmuştur. Bu çalışma, oldukça
komplike olan bu ameliyatta sonuçların tatminkar olduğunu bizlere göstermektedir.
Ann Thorac Surg 2009;88:823
Chen J, Zimmerman RA, Jarvik GP, Nord AS, Clancy RR, Wernovsky G et al. Perioperative stroke in infants
undergoing open heart operations for congenital heart disease.
Ameliyat sonrası nörolojik hasar insidansı, doğuştan kalp cerrahisi alanında erişkin hastalara kıyasla çok daha az irdelenmiş
bir konudur. Chen ve ark. yaptıkları çalışmada doğuştan anomaliler nedeniyle ameliyat edilmiş 122 hastayı ameliyat sonrası nörolojik hasar açısından incelemiş ve bu hastaları ameliyat sonrası üç ila 14 gün arasında değişen sürelerde manyetik
rezonans görüntüleme ile değerlendirmişlerdir. Hasta popülasyonunda ameliyat sonrası nörolojik hasar insidansı %10 olarak
bildirilmiştir. Öte yandan bu hastaların sadece birinde ameliyat sonrası konvülziyon görülürken, geri kalan hastalarda klinik olarak nörolojik hasar sessiz seyretmiştir. İstatistiksel analiz düşük doğum ağırlığı, ameliyat öncesi entübasyon, düşük
ameliyat sırası hematokrit ve de yoğun bakıma gelişte yüksek kan basıncı gibi faktörlerin nörolojik hasar ile ilintili olduğu
tespit edilmiştir.
Eur J Cardiothorac Surg 2008;33:239
Yamazaki A, Yamamoto N, Sakamoto T, Ishihara K, Iwata Y, Matsumura G, et al. Long-term outcomes and
social independence level after arterial switch operation.
Gelişen cerrahi teknikler ve yoğun bakım şartları sayesinde doğuştan kalp cerrahisi sonrası erken morbidite ve mortalite
oranları oldukça düşük seviyelere inmiştir. Bu nedenle cerrahlar son dönemlerde özellikle bu ameliyatların uzun dönemde
sağkalım oranlarını ve de sosyal etkilerini konu alan çalışmalara ağırlık vermeye başlamışlardır. Arteriyel Switch işlemi
uygulanan 204 hastalık çalışmada yazarlar 15 yıllık sağkalım oranı %94.9 olarak bulunmuştur. Yine aynı çalışmada, nörolojik anomalisi olan dört hasta hariç tüm yaşayan hastaların okula devam ettiği ve sosyal olarak bağımsız oldukları yazarlar
tarafından vurgulanmıştır.
Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2009;17(4):315-316
315
Kardiyovasküler literatürden seçmeler
Eur J Cardiothorac Surg 2008;33:995
Poullis MP, Warwick R, Oo A, Poole RJ. Ascending aortic curvature as an independent risk factor for type A
dissection, and ascending aortic aneurysm formation: a mathematical model.
Çıkan aort anevrizması ve tip A disseksiyon gelişimi açısından birçok risk faktörü belirlenmiştir. Ortak risk faktörlerinin mevcudiyetine rağmen, normal aort çapına sahip kişilerin bir kısmında aort disseksiyonu gelişirken, bir diğer hasta grubunda gelişmemiştir.
Bu ilginç çalışmada yazarlar, bilinen risk faktörlerine ek olarak çıkan aortik körvün disseksiyon gelişimine etkisini araştırmışlardır. Aortik körv tanımı olarak çıkan aort ile brakiosefalik arter seviyesindeki arkus aortanın kesişim açısı kullanılmıştır. Bu
çalışmada açı daraldıkça çıkan aort üzerine binen kuvvetin arttığı vurgulanmıştır. Bu nedenle bilinen endikasyonlara ek olarak
aortik geometrinin de ameliyat endikasyonun belirlenmesinde önem arzettiği belirtilmiştir.
Eur J Cardiothorac Surg 2009;36:670
Botta L, Russo V, Oppido G, Rosati M, Massi F, Lovato L, et al. Role of endovascular repair in the management
of late pseudo-aneurysms following open surgery for aortic coarctation.
Aort koarktasyonu sonrası anastomoz bölgesinde gelişen psödoanevrizmaların tedavisinde endovasküler yaklaşımlar alternatif
tedavi modaliteleri arasında gün geçtikçe popülarite kazanmaktadırlar. Ameliyat sonrası takipte psödoanevrizma tespit edilen
11 hastanın yedisinde yazarlar endovasküler tedavi seçeneğini başarıyla kullanmışlardır. Sol karotis ile sol subklaviyan arter
arasında üç hastada bypass gerekmiş, ameliyat sonrası morbidite ve mortalite görülmemiştir. Bu konuda daha geniş çalışmaların
yayınlanması ile bu yöntemin uzun dönemdeki güvenilirliği de daha iyi bir şekilde test edilmiş olacaktır.
J Thorac Cardiovasc Surg 2008;136:343
Tamareille S, Achour H, Amirian J, Felli P, Bick RJ, Poindexter B, et al. Left ventricular unloading before
reperfusion reduces endothelin-1 release and calcium overload in porcine myocardial infarction.
Akut miyokardiyal infarktüs sonrası endothelin-1 salınımı ve kalsiyum yüklenmesi reperfüzyon hasarını artıran faktörlerdir. Bu
durum infarktüs alanının hacmini artırmaktadır. Hemen reperfüzyon öncesi sol ventrikül yüklenmesinin engellenmesi ise bu
durumun negatif etkilerini azaltmaktadır. Bu çalışmada hasta grubu ikiye ayrılmıştır, deney grubunda sol ventrikül yüklenmesi
reperfüzyondan 15 dakika önce kullanılmaya başlanan ve reperfüzyon boyunca uygulanmaya devam eden sol ventrikül asist
cihazı ile engellenmeye çalışılmıştır. Bu grupta endothelin-1 salınımının azaldığı ve kontrol grubuna kıyasla infarkt hacminin
%54 küçüldüğü saptanmıştır. Bu çalışmanın ışığında sol ventrikül yüklenmesinin reperfüzyon öncesi azaltılması ile klinik
sonuçların daha olumlu olduğu görülmüştür.
J Thorac Cardiovasc Surg 2009;138:859
David TE, Armstrong S, Maganti M, Colman J, Bradley TJ. Long-term results of aortic valve-sparing
operations in patients with Marfan syndrome.
Aortik-kapak koruyucu ameliyatların Marfan sendromlu hastalarda uygulanabilirliği tartışmalı bir konudur. David ve ark.
tarafından 103 Marfan hastasını içeren çalışma bu konuda oldukça faydalı bilgiler sağlamaktadır. Ameliyat sonrası altı hastada
erken ve geç mortalite görülürken, 15 yıllık sağkalım %87.2 olarak bildirilmiştir. Uzun dönem takipte toplam yedi hastada
(4 hafif-orta, 2 orta, 1 orta-ciddi) aort kapak yetmezliği tespit edilmiştir. Bu çalışmanın ışığında Marfan sendromlu hastalarda
da aortik-kapak koruyucu ameliyatların başarıyla uygulanabileceği belirtilmiştir.
316
Turkish J Thorac Cardiovasc Surg 2009;17(4):315-316
Download