Sorularlarisale.com "Dil bekası, hak fenası istedi mülki tenim, bir devasız derde düştüm ah ki Lokman bihaber." derken ne anlatılmak isteniyor? "Dil bekası, Hak fenâsı istedi mülk-ü tenim, / Bir devâsız derde düştüm, ah ki Lokman bîhaber.(Haşiye)" "HAŞİYE: Yani, benim kalbim bütün kuvvetiyle beka istediği halde, hikmet-i İlâhiye cesedimin harabiyetini iktiza ediyor. Hekîm-i Lokman da çaresini bulamadığı, dermansız bir derde düştüm."(1) Dil, gönül ve kalp demektir. Mülk-ü ten ise insanın beden ve vücududur. İnsanın gönül ve kalbi beka isterken, yani bu dünyada ebedi yaşamak isterken, Hak, yani Allah beden ve vücudu fani ve ölümlü yaratmış. Yani dünyanın fani olması insanın ebedi yaşama arzusuna zıt oluyor. Bu da insanda sıkıntı ve dert oluyor. Ölüm ve zeval öyle bir dert ki, bunun dünya üzerinde bir çaresini, bir dermanını hekimler bulamıyor. Lokman ismi hekimleri temsil eden bir terimdir. Tabi bu düşünce ve tasvirler küfür ve gafletin haletini anlatan birer tablolar hükmündedir. Bahsin devamındaki ifadelerde de Peygamber Efendimizin (asv) getirdiği hidayetin bu yaraya nasıl bir merhem ve ilaç olduğuna işaret ediliyor. Küfür ve gafletin gönle açtığı yarayı İslam hidayeti tedavi ediyor. "O vakit birden merhamet-i İlâhiyenin lisanı, misali, timsali, dellâlı, mümessili olan Peygamber-i Zîşan Aleyhissalâtü Vesselâmın nuru ve şefaati ve beşere getirdiği hediye-i hidayeti, o dermansız, hadsiz zannettiğim yaraya güzel bir merhem ve tiryak oldu. Karanlıklı ye'simi, nurlu bir ricaya çevirdi." Mesela, dinsiz felsefe ölümü bir hiçlik ve yokluk olarak görür, kabri ise yokluk kuyusu olarak algılar. Hazreti Peygamberimizin (asv) getirdiği iman nuru ise ölümü ebedi bir alemin bir başlangıcı, kabri ise saadeti ebediyenin bir girişi, bir kapısı olarak gösterir. Ölümü dehşetli ve ayrılık acısının kaynağı olarak değil, dost ve ahbaplara kavuşmanın bir aracı olduğunu gösteriyor. (1) bk. Lem'alar, Yirmi Altıncı Lem'a. page 1 / 1 Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)