TABULARI YIKAN ADAM: ARA MALİKİAN “Müzik ruhun gıdasıdır” demiş atalarımız. Gerçekten de müzik ruhu besleyen bir araçtır. Peki insan ne zaman müzik dinler, bir vakti var mıdır ya da her çalan müzik her insan aynı etkiyi mi bırakır? Dinlemenin yani ruhu beslemenin bir vakti yoktur. Nasıl insan acıktığında yemek yiyip karnını doyuruyorsa ruhu müziğe ihtiyaç duyduğu zamanda da bir şarkıyla veya bir besteyle onu besleyebiliriz. Her müzik türü insanda farklı bir his uyandırır aslında. İnsan bir parçayı dinlerken hangi ruh hâlindeyse ya da ne hissetmek istiyorsa onu hisseder. Bunun yanı sıra her bestecinin kendine özgü bir tarzı vardır. Kimisi insanları hüzünlendirmeye odaklıyken kimisi eğlendirme ve mutlu etme hedefindedir. Fakat hepsi belirledikleri hedefe ulaşabilir mi? İnsanların depresyon dönemlerinde dinlemek istedikleri Emre Aydın onları aynı zamanda güldüremez mi ya da genel olarak eğlence ve günümüz gençlerince uydurulmuş bir kelime olan “kop kop” odaklı olan Tarkan, bir parçasıyla insanı hüzne boğamaz mı? Yani aslında buradaki genel sorum şu; şarkının içinde barındırdığı duyguyu besteci mi yoksa dinleyen mi belirler? Ara Malikian dünyaca ünlü bir kemancı. Kemancı dediğime bakmayın çünkü kemancı diyince günümüz insanının aklına gelen ilk şey klasik müzik oluyor ve malesef yine günümüz insanı klasik müzik tarzını fazlasıyla sıkıcı buluyor. Gel gelelim Malikian bu yargıyı kırmaya fazlasıyla müsait bir besteci. Bilinen klasik müziğin dışında davranıyor ve insanlarda birden çok duyguyu oluşturmayı başarıyor bence. Her yaş grubundan insana hitap edebiliyor. Hani derler ya “7den 70e” tam olarak öyle işte. Led Zeppelin’den Paganini’ye hatta Pulp Fiction’a o kadar yumuşak geçişler yapıyor ki insanın bir anda tüm duygu durumu değişiyor. Paganini’nin hüzünlü bir konçertosunu çalarken, Radiohead’in yüksek enerjili bir parçasına yaptığı yumuşak geçişiyle insanı hüzün dünyasından alıp salonu coşkulu bir konser alanına çeviriyor. Dediğim gibi kuralları yıkmayı seven bir adam. Malesef günümüz dünyası, belirlenmiş kuralların dışına çıkılması için çok da uygun bir yer değil. Bunu yapan insanlar parmakla gösterilecek kadar az. Bu müzikte olsun resimde olsun her alanda var olan bir şey. Hemen hemen her sanatçı kendine bir çizgi belirler ya da bu çizgi onlar için belirlenir ve çizilmiş sınırların dışına çıktıkları anda toplum tarafından tuhaf karşılanırlar, çünkü onlar için belirlenmiş, çizilmiş yol budur. İşte bu yanlış. Özellikle müzik için son derece yanlış olan bu algıyı kırmayı başarabilmek de oldukça güç bir şey. Bahsettiğim gibi bir insanda birden çok duyguyu aynı anda oluşturmak zordur fakat başarıldığı zaman da oldukça saygı gören bir harekettir. Zaten günümüz toplumunun esas problemi de bu değil mi? Tabular. Bana göre tabunun tanımı; kimsenin yıkmaya cesaret edemediği, toplumun kendi içinde belirlediği ve uygulamaya koyduğu kurallardır. Her şeyin bir tabusu vardır. Müziğinkine örnek olarak da bahsettiğim bu klasik müziğe olan bakış açısını verebiliriz. Tüm bu anlattıklarımın dışında benim bu konserde en çok dikkatimi çeken şey bestecinin tüm salonu kendine iki buçuk saat boyunca bağlı tutabilmesiydi. Hani o klasik müzik sıkıcıdır diyen kesim var ya eminim onlarında bir kısmı hayranlık içinde 2 buçuk saat geçirdiler. Yani aslında bu özelliği de belirlenmiş ve yıkılmaya müsait tabulara bağlayabiliriz. Kısacası yanlış bilinen daha doğrusu ön yargıyla yaklaşılan bir eylemi toplumun en azından bir kısmına sevdirdiğin için sana teşekkür ederiz Ara Malikian. Zeynep Kantav 21502914 KAYNAKÇA: Konser / Ara Malikian / Ankara Dünya Müzikleri Festivali 9 Mart 2017-Ankara