T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI HEMŞİRELİK BAKIM REHBERİ 2011 Derleyenler: Doç. Dr. Gamze MEN Hem. Narin ÖZÇİFTÇİ Düzenleyenler: Doç. Dr. Önder KALENDERER Hem. Dilek TURAN Hem. Ayşen ÖZEL 1 ÖNSÖZ Hemşirelik bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir. Ekonomik ve sosyal değişimler, hemşireliğin profesyonelleşme süreci, yeniliklerin getirdiği değişimler, bakımda kaliteyi artırma gereksinimi hemşirelerin bilgilerini güncellemeleri zorunluluğunu getirmiştir. Bu nedenlerle Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi hemşirelik hizmet içi eğitimi kapsamında hemşirelik bakım hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve meslektaşlarımızın çalıştığı birimlerdeki uygulamalarında kaynak olabilmesi amaçlı bu rehber hazırlanmıştır. Etkinliğini ve saygınlığını bilgi birikiminden alacağına inandığımız meslektaşlarımıza bu rehberi hazırlarken, zor çalışma koşulları altında vakit ayırıp derleme yapan değerli hemşirelerimize, bilimsel danışmanlığı ile katkıda bulunan değerli hekimlerimize, hemşirelik mesleğine her konuda destek olan, özellikle bu rehberlerin hazırlanması sırasında her türlü imkanı sağlayan Başhekimimiz Prof. Dr. Orhan Gazi Yiğitbaşı ve çalışmalarımızda her zaman yanımızda olan Başhemşiremiz Gülşen İpekoğlu’na teşekkürlerimizi sunarız. Hemşireler bakımın belirleyicisi ve biçimlendiricisidirler… Ayşen Özel Dilek Turan Önder Kalenderer 1 İÇİNDEKİLER GÖZ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ 4 STANDART GÖZ MUAYENESİ 9 ÇOCUKLUK ÇAĞINDA GÖZ MUAYENESİ 11 GÖZ KAPAĞI BOZUKLUKLARI 13 ORBİTAL HASTALIKLAR 13 GÖZYAŞI BOŞALTIM SİSTEMİ HASTALIKLARI 14 ŞAŞILIK VE GÖZ TEMBELLİĞİ 15 GÖZ ENFEKSİYONLARI 16 KURU GÖZ 17 REFRAKSİYON (KIRMA) KUSURLARI 17 KORNEA BOZUKLUKLARI 18 KATARAKT 19 GLOKOM 20 ÜVEİT 22 ENDOFTALMİ 23 RETİNA HASTALIKLARI 23 2 FLORESEİN ANJİOGRAFİ (FA) 24 İNTRAVİTREAL ENJEKSİYON 25 DİYABETİK RETİNOPATİ (DR) ve LAZER FOTOKOAGÜLASYONU 26 YAŞA BAĞLI MAKULA DEJENERASYONU (YBMD) 27 RETİNAL ARTER TIKANIKLIKLARI 29 RETİNA YIRTIKLARI VE RETİNA DEKOLMANI 30 PREMATÜRE RETİNOPATİSİ (Retinopathy Of Prematurity, ROP) 30 YABANCI CİSİMLER 32 TRAVMA VE YARALANMALAR 34 KÜNT GÖZ TRAVMALARI 34 DELİCİ GÖZ YARALANMALARI 35 OPTİK SİNİR HASTALIKLARI 38 KAYNAKLAR 40 3 GÖZ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ Göz küresi, gözyaşı bezi, göz dışı kaslar, bunları kontrol eden sinirler ve damarsal yapıların bulunduğu orbita boşluğunda yer alır. Göz küresi gözyaşının göz yüzeyine dağılması, koruyuculuk ve gözyaşı pompa fonksiyonu işlevlerini yerine getiren göz kapakları ile büyük ölçüde örtülüdür. Kornea ışınların göze girdiği saydam kısımdır. Kornea dışında kalan göz küresi yüzeyi ve göz kapaklarının iç kısmı konjunktiva adı verilen ve göz kapağıgöz küresi arasında devamlılık gösteren ince bir tabaka ile kaplıdır. Kapak konjunktivası ile göz küresini kaplayan konjunktivanın birleşim yerine forniks adı verilir. 1.Vitreus boşluğu 1.Vitreus boúlu 2.RetinanÕn 2.Retinanın ön sınırı: Ora serrata 3-4.Sili 3-4.Silier kas ve zonuller 5. Göz 6. P 5. Göz içi sıvısının direne olduğu 7. schlemm kanalı 8 6. Pupilla 7. Ön kamara 8. Kornea 1 1 9. İris 1 10. Lens korteksi ar 11. Lens nukleusu mat ven, 22 12. Göz içi sıvısını salgılayan silier 25.Maku rektus kasÕ, 3 uzantılar 13. Konjunktiva Şekil 1: Göz Anatomisi 14. Alt oblik kası 15. Alt rektus kası, 16. İç rektus kası, 17. Retinal arter ve venler, 18. Optik disk, 19. Dura mater,20. Santral retinal arter, 21. Santral retinal ven, 22. Optik sinir, 23. Vortex veni, 24. Tenon kılıfı, 25.Makula, 26. Fovea, 27.Sklera,28. Koroid, 29. Üst rektus kası, 30.Retina Gözü oluşturan katmanlar dıştan içe doğru değerlendirilecek olursa; Göz küresine sağlamlığını veren tabaka kornea çevresinde ve konjunktiva altında yer alan sklera tabakasıdır. Sklera tabakasının içinde damarlardan zengin olan besleyici koroid tabakası ve en içte görmeden sorumlu olan retina tabakası yer alır. 4 Işığın göze girdikten sonra geçtiği katmanlar değerlendirilecek olursa; Kornea arka kısmında ise sırasıyla gözün renkli kısmını oluşturan iris tabakası ve gözün temel kırıcılığını sağlayan göz içi merceği (lens) bulunur. Kornea arka yüzeyi ile iris ve lens ön yüzeyi arasında kalan boşluk göz içi sıvısı ile doludur ve ön kamara olarak isimlendirilir. İris arka yüzeyi ve lens arasında kalan boşluk yine göz içi sıvısıyla doludur ve arka kamara olarak isimlendirilir. Lens arka yüzeyi ve retina tabakası arasında kalan boşluk ise vitreus adı verilen jöle benzeri bir sıvı ile doludur ve vitreus boşluğu olarak isimlendirilir. Vitreusun arkasında retina tabakası yer alır. Retina arkasında ise sırasıyla koroid tabakası ve sklera bulunmaktadır. Retina gözün ışığa duyarlı kısmıdır. Retina tabakası fotoğraf makinesindeki filmin işlevini görür. Işınlar bu tabakanın üzerinde yoğunlaşır ve oluşan görüntüler elektriksel sinyallere dönüştürülerek beyine iletilir. Retina ve beyin arasındaki iletim optik sinir ile sağlanır. Görme beyin tarafından gerçekleştirilir. Görme fonksiyonunun eksiksiz gerçekleşmesi için her iki gözden beyine ulaşan görüntülerin net ve devamlı olması gerekir. Beyine net görüntü ulaşamadığı durumlarda ilgili görme merkezi gelişemez, gerekli hücresel bağlantılar kurulamaz. GÖZ HASTALIKLARINDA GENEL HEMŞİRELİK BAKIMI • Hemşirelik bakımı hastanın öyküsü, tanısı ve tetkik sonuçları göz önünde bulundurularak planlanır. • Hasta odasının düzeninin sağlanması ve temizliğinin denetlenmesi de hemşirenin görevleri arasındadır. • Hastalar mutlaka ek hastalıklar konusunda sorgulanmalıdır. Bu hastalıklara göre hastanın diyeti ayarlanır, düzenli aldığı ilaçlar not edilerek sakınca olmayanlara devam edilir. • El yıkama tüm göz hastalıkları için önemlidir. Bütün hastalara el yıkamanın nasıl yapılması gerektiği anlatılmalıdır. • Görmesi bozuk olan hastalara ayağa kalkışlarında refakat edilmelidir. • Görme fonksiyonunu yitirmiş, görmesi kısmen engellenmiş ya da gözünde pansuman bulunan hastalar için uygun güvenlik önlemleri alınmalıdır. Bu hastalarda oryantasyon bozukluğu ve psikolojik sorunların gelişmesi önlenmeye çalışılmalıdır. • Göz kapağı ve kirpik diplerine yapışmış olan sekresyonlar prezervan içermeyen suni gözyaşı damlaları ile yumuşatılarak ve steril gazlı bez veya pamuklu çubuklar kullanılarak dikkatli bir şekilde temizlenmelidir. 5 • Ameliyat olmuş ve travma geçirmiş olan hastaların gözlerine temizleme işlemi sırasında bastırılmamalıdır. Gözler duyarlı yapılar olduğundan göze ilişkin uygulamalarda hastalar başlarını geri çekip gözlerini kapayabilirler. Bunu önlemek için hastaya ne yapılacağı ve hastanın nasıl yardımcı olacağı açıklanmalı ve uygun pozisyon verilmelidir. • Hastalar gözlerine dokunmamaları konusunda uyarılmalıdır. • Göze damla ve pomad uygulamadan önce göz çevresindeki tüm sekresyonların temizlendiğinden emin olunmalıdır. • Damla uygulaması sırasında hastadan yukarı bakması istenir. Alt göz kapağı hafifçe aşağı çekilerek alt göz kapağı ve göz küresi arasındaki boşluğa damla damlatılır. İşlem sırasında damla şişesinin ucu kesinlikle göze veya kirpiklere dokundurulmamalıdır. • Göz bebeğini büyüten damlaların uzağa bakışta ışık parlamalarına neden olacağı, yakına bakışta ise görme bozukluğuna yol açacağı hastalara anlatılmalıdır. • Göz bebeği büyütülmüş kişilerin araba kullanmalarının sakıncalı olduğu anlatılmalıdır. • Göz enfeksiyonu gözlenen hastalar izole edilmelidir; operasyon geçirmiş ya da geçirecek olan hastalar ile aynı odaya alınmamalıdır. • Korneası incelmiş ve göz delinmesi riski bulunan hastalara ve operasyon sonrasında hafif sızıntı devam eden bazı hastalara baskılı göz bandajı uygulaması yapılır. Baskılı bandaj çok katlı gazlı bez/rondel ve sıkı flaster kullanılarak uygulanabilir. • Saydam plastikten yapılan göz koruyucular (shield) tek gözlü hastalarda hem görmeyi sağlamak hem de gözü travmadan korumak için kullanılır. • Shield ayrıca çocuk hastaların uyku sırasında gözlerine zarar vermelerini önlemek için de kullanılır. • Bir gözde problem olmasa da iki gözün birlikte kapatılması göz hareketlerini azalttığı için korneayı çizen cisimlerden şüphe duyulan durumlarda faydalı olabilir. • Konjunktivite bağlı yoğun sekresyonu bulunan hastalara ve blefariti bulunan hastalara kirpik dibi temizliği öncesinde ılık su ile pansuman yapılmalı; bu yol ile sekresyonların yumuşaması sağlanmalıdır. • Blefariti bulunan hastalara günde iki kez ¼ bebek şampuanı içeren ılık su ve pamuklu çubuk ile nasıl kirpik dibi temizliği yapılacağı gösterilmelidir. • Göz damlaları ve pomadları açıldıktan sonra buzdolabında saklanmalıdır. Üretici firma tarafından önerilen kullanım süresi ilaçlar açıldıktan sonra yaklaşık 15 gündür. 6 • Göz pansumanı sırasında daima steril malzeme (gazlı bez, tek kullanımlık suni gözyaşı damlaları, antibiyotik içeren damla ve pomadlar) kullanılmalıdır. Enfekte göz varsa çapraz bulaşmayı önlemek için, tedaviye önce enfekte olmayan gözden başlanmalı ve her göz için ayrı malzeme kullanılmalıdır. • Steril gazlı bez veya yuvarlak şekilde kesilmiş içinde pamuk bulunan gazlı bez (rondel) ve flasterden oluşan göz bandajı gün içinde sık olarak değiştirilmelidir. AMELİYAT ÖNCESİ DÖNEMDE HEMŞİRELİK BAKIMI • Ameliyat öncesinde yapılacak işlem konusunda hastaya bilgi verilmeli, hastalar rahatlatılmaya çalışılmalıdır. Gerekli durumlarda hekimin önerdiği sedatif ilaçlar hastalara verilmelidir. • Aspirin benzeri antiagregan ilaçlar ve heparin benzeri antikoagülan ilaçlar ameliyat sırasında kanamaya yol açabileceği için bu ilaçların kullanımı özellikle sorgulanmalıdır. • İlaç ve besin alerjileri sorgulanmalıdır. • Genel anestezi sırasında gerekirse kapiller dolaşımın belirlenebilmesi için renkli ojelerin silinmesi istenir. • Hastaların aç olup olmadığı kontrol edilir. • Vital bulgular ve açlık kan şekeri ölçümleri yapılır. • Hastaların düzenli kullandığı ilaçlar çok az su ile hastaya verilir. • Diyabetik hastalara gereken durumlarda insülin ile nötralize edilmiş dekstroz solüsyonları hazırlanır. • Katarakt ameliyatı gibi büyük göz bebeği gereken ameliyatlardan önce pupilla dilatasyonu elde etmek için hastalara damla damlatılır. Hastanın ameliyata iyi bir şekilde hazırlanmış olması için doktor istemindeki ilacın belirtilen zamanda uygulanması önemlidir. • Ameliyat öncesinde hastalar gereksinimleri için tuvalete gönderilir. • Ağız ve diş bakımı sağlanır. • Takma diş ve takılar çıkartılır. • Hastalara ameliyat gömleği ve ameliyat bonesi giydirilir. • Hastaların isim bantlarının doğruluğu ve ameliyat olacak gözün işaretli olup olmadığı kontrol edilir. • Görme fonksiyonunun yitirilme olasılığı korku yaratan bir durum olduğundan, göz ameliyatı olacak hastalar çok endişelidir. Endişelerin giderilmesi için hasta rahatlatılmalı, soru sormasına izin verilmelidir. 7 AMELİYAT SONRASI DÖNEMDE HEMŞİRELİK BAKIMI • Ayılma/derlenme odasından gelen hasta dikkatli bir şekilde yatağına alınır. • Lokal anestezi ile ameliyat olmuş hastalar da ameliyat sonrası erken dönemde yatak istirahatine alınmalıdır. • Hastanın yaşam bulguları ve bilinç durumu kontrol edilir. Ameliyat sonrası dönemde hastaların vital bulguları yakın olarak izlenmelidir. • Yaşam bulgularının normal sınırlarda seyrettiği ve değişmediği belirlenene kadar bulgular 15 dakika gibi sık aralıklarla kontrol edilmelidir. • Gerekli sıvıların akışının uygun olup olmadığı kontrol edilir. • Diyabetik hastalarda kan şekeri ölçümü yapılır. • Hastanın ameliyattan iki-üç saat sonra hafif yiyecekler ile beslenmesi sağlanmalıdır. • Ameliyat uygulanan göz kanama ve şişlik yönünden kontrol edilmelidir. • Oküloplastik cerrahi geçiren hastalarda ödemi azaltmak için yatak başı yükseltilmelidir. • Oküloplastik cerrahi geçiren hastalarda hematom gelişme olasılığı bulunduğu için sık yara yeri kontrolü yapılmalıdır. Hastalara ilk 24 saat içinde düzenli yatak istirahati yapması gerektiği anlatılmalıdır. • Oküloplastik cerrahi geçiren hastaların pansumanları sırasında odada sağlık personeli dışında kimsenin bulunmamasına özen gösterilmelidir. • Ameliyat sonrası ilk mobilizasyon için hasta önce yatak içinde oturtulur. Bir süre yatağında oturan hastanın bacakları sarkıtılıp beklenir. Bir süre de bu şekilde oturan hastaya destek olunur ve yürümesi istenir. • Hastanın idrar ve gaita çıkarıp çıkarmadığı kontrol edilmelidir. • Ameliyat sonrası dönemde yapılan sakıncalı bazı hareketler göz içi basıncını artmasına, yara yerinin veya göz içi lensinin pozisyonunun bozulmasına ve hemorajiye neden olabilir. Hastalar bu konuda uyarılmalıdır. Ameliyat sonrası erken dönemde sakıncalı olan hareketler şunlardır: 1. Göze basınç uygulamak 2. Ağır kaldırmak, ıkınmak, öğürmek • Ameliyat sonrasında yaklaşık on gün hasta çenesini kaldırarak başını yıkamalı ve gözüne su temas ettirmemelidir. • Her türlü travma, göz içi girişimi ve operasyonundan sonra hastalar ağrı, görme azalması, kızarıklık ve şişlik gibi endoftalmi ile ilgili olabilecek semptomlar açısından bilgilendirilmelidir. Bu yönde yakınma ortaya çıktığı takdirde hastalara acil olarak göz hastalıkları kliniğine başvurmaları gerektiği anlatılmalıdır. 8 STANDART GÖZ MUAYENESİ Görme keskinliği ışıklı bir panoda yer alan harfler okutularak belirlenir. Bu panolara görme eşeli adı verilir. Şekil 2: Snellen görme eşeli Gözün ön segmentinin muayenesi biyomikroskop (slit-lamp/yarık lamba) ile gerçekleştirilir. Resim 1: Biyomikroskop ve applanasyon tonometresinin görünümü Biyomikroskop; ince ışık demeti oluşturabilen düşük büyütmeye sahip bir mikroskoptur. Oküler ve ışığın ekseni biyomikroskobun parçaları oynatılarak değiştirilebilir. Bu muayene ile göz kapakları, sklera, konjunktiva, kornea, iris ve lens ayrıntılı olarak değerlendirilebilir. 9 Resim 2: Biyomikroskop ile normal ön segment görünümü Biyomikroskopik muayene için hasta bir tabureye oturtulur ve cihaz üzerinde bulunan özel bölüme hastanın çenesi yerleştirilir. Alın bölgesinin kafa ön kısmında bulunan şerite temas etmesi sağlanır.Biyomikroskopik muayene sırasında pamuk uçlu çubuk gibi künt ince bir alet ile üst göz kapağı çevrilerek göz kapağının iç kısmını kaplayan konjunktiva muayene edilebilir. Biyomikroskopik muayene sırasında floresein boyası emdirilmiş steril şeritler gözyaşı ve kornea tabakalarının değerlendirilmesi için kullanılabilir. Turuncu renkli bu boya gözyaşı yardımı ile gözden uzaklaşır. Göz içi basınç ölçümü biyomikroskopi sırasında applanasyon tonometre ucu veya hava üfleyen sistemler ile kornea düzleştirilerek gerçekleştirilir. Göz arka segmentinin detaylı muayenesi için göz bebeğinin (pupilla) büyütülmesi gereklidir. Pupilla dilatasyonu sağlayan damlalar damlatıldıktan yaklaşık yarım saat sonra ayrıntılı fundus muayenesi yapılabilecek göz bebeği genişliği elde edilir. Resim 3: Fundus kamera ile alınmış normal fundusa ait görüntü 10 Göz bebeği büyütülmesi hastalarda birkaç saat süren özellikle yakın mesafelerde belirginleşen bulanık görmeye ve ışık parlamalarına neden olabilir. Renk görme muayenesi renkli plakalarda gizlenmiş bulunan rakamların okutulmasıyla (ıshihara testi) veya ton benzerliklerine göre renkli tabletlerin sıralanmasıyla (D-15 testi) yapılabilir. Test sırasında uygun aydınlatma sağlanmalıdır. Resim 4: A, Ishihara renk görme testi, B, C. D-15 testleri ÇOCUKLUK ÇAĞINDA GÖZ MUAYENESİ Bebeklik ve erken çocukluk döneminde görme keskinliği ölçümü mümkün olmamakla birlikte bazı yöntemler ile görme düzeyi halkında fikir edinilebilir. Bebeğin cisimlere fiksasyon yapması, onları takip etmesi, cismin hareketi durduğunda takip işleminin de durması bebeğin görmesinin kötü olmadığını gösterir. Tek gözü kapatıldığında huzursuz olan bebekte ilgili gözün iyi gördüğü; diğer gözün ise iyi görmediği düşünülebilir. Ayrıca şekil ve çizgilerden oluşan testler de görme düzeyinin belirlenmesi için kullanılabilir. Görme fonksiyonunun belirlenmesi için görsel uyarılmış potansiyel (visually evoked potentials, VEP) ölçümleri yapılabilir. 11 Bebek ve Çocuk Hastanın Muayenesi Bir sedye üzerinde kafa kollar arasında kalacak şekilde bebek kollarından tutulur ve hem kafa hem de kolların hareket etmesi önlenir. Daha büyük çocuklarda kooperasyon sağlanamıyorsa genel anestezi altında muayene yapılabilir. Resim 5: A. Bebeğin muayene için direkt tutuluşu, B. Bebeğin yeşil bez yardımı ile tutuluşu Bebek ve çocuklarda sık görülen hastalıklar • Nazolakrimal kanal tıkanıklığı • Bakteriyel konjunktivit • Alerjik konjunktivit • Preseptal sellülit • Şaşılık Bebek ve Çocuklarda Nadir Görülen Ancak Erken Tanısı Önemli Olan Hastalıklar • Konjenital glokom (büyük göz küresi ve korneada beyazlaşma, sulanma ve ışıktan rahatsız olma görülebilir) • Retinoblastoma (beyaz pupilla refleksine yol açan göz içi tümörü) • Proptozis-gözün öne doğru yer değiştirmesi (orbita tümörleri veya lenfoproliferatif hastalıklar bu duruma neden olabilir) Resim 6: Konjenital glokoma bağlı göz küresinde büyüme (buftalmus) ve korneada opaklaşma. 12 GÖZ KAPAĞI BOZUKLUKLARI Göz kapaklarının görevi gözleri korumaktır. Her göz kırpmada göz kapaklarının hareketi ile göz yüzeyinin nemlenmesi sağlanır. Göz kırpma ayrıca göz yüzeyinden toz, kir ve benzeri parçacıkların uzaklaştırılmasını da sağlar. Gözümüze bir cisim yaklaştığında refleks olarak gözlerimizi kapatırız. Bu refleks gözleri birçok durumda yaralanmadan korur. Göz Kapak Bozuklukları • Göz kapaklarının bakteriyel enfeksiyonu: İmpetigo • Göz kapak kenarında enfeksiyon: Blefarit-kirpik dibi iltihabı/hordeolum-arpacık • Göz kapaklarında lokalize inflamasyon: Şalazyon • Göz kapağında içe dönme: Entropion • Göz kapağında dışa dönme: Ektropion • Göz kapağında düşüklük: Ptozis • Göz kapağında anormal kasılmalar: Blefarospazm ORBİTAL HASTALIKLAR Preseptal Sellülit Orbita septumu ön kısmında yer alan yumuşak dokuların enfeksiyonudur. Genellikle böcek ısırması, cilt yaralanmaları, kapak, diş ve sinüs enfeksiyonları sonrasında ortaya çıkabilir. Ekstraoküler kaslar ve optik sinir etkilenmediği için göz hareketleri her yöne serbesttir; görme keskinliği azalmamıştır. Göz kapaklarında şişme, kızarıklık ve duyarlılık artışı görülür. Konjunktiva hafif ödemli olabilir. Tedavide sistemik (tercihen intravenöz) antibiyotik preparatları kullanılır. Zamanında tedavi edilmeyen enfeksiyon, septumu aşarak orbital sellülite dönüşebilir. Bu nedenle hastalığın vakit geçirmeden etkin tedavisi önemlidir. Orbital Sellülit Enfeksiyon optik sinir de dahil olmak üzere orbitada bulunan bütün yapıları etkileyebildiği için preseptal sellülite oranla daha ciddi bir durumdur. Acil olarak sistemik antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Göz dışı kasların tutulması bakış kısıtlılığı, orbitada abse oluşumu proptozis ile kendisini gösterebilir. Optik sinir etkilenirse görme azlığı ortaya çıkabilir. 13 Propitozis - Tiroid Orbitopati Gözün orbita boşluğunda normalden önde durması proptozis olarak isimlendirilir. Yer kaplayan herhangi bir orbita lezyonu göz küresinde ileri itilmeye neden olabilir. Tiroid hastalığına bağlı orbitopatide artmış göz dışı kas hacimleri nedeniyle göz küresi ileri doğru itilir. Tanıda radyolojik görüntüleme yöntemleri ve tiroid hormon düzeyleri kullanılır. Tedavi nedene yönelik olarak planlanır. GÖZYAŞI BOŞALTIM SİSTEMİ HASTALIKLARI Gözyaşı; orbitada yerleşen lakrimal bez tarafından salgılanır, göz yüzeyini ıslatıp toz ve kirleri tamizledikten sonra göz kapağı iç kısımlarında bulunan punktum adı verilen deliklerden süzülerek göz yaşı kesesine pompalanır. Her göz kırpma hareketi gözyaşının pompalanmasını sağlar. Gözyaşı kesesi sonrasında nazolakrimal kanal yolu ile gözyaşı burun boşluğuna ulaşır. Resim 7: Lakrimal sistem anatomisi ve sık görülen darlık bölgesi Sık Gözlenen Gözyaşı Boşaltım Sistemi Hastalıkları • Çocuklarda görülen nazolakrimal kanal tıkanıklığı: sıklıkla ilk dokuz ayda kendiliğinden düzelir. Tedavide masajın yanı sıra dirençli olgularda sondalama işlemi uygulanabilir. • Çocuklarda sıklıkla burun kenarında sert şişlik olarak kendisini gösterir. Embriyolojik döneme ait farklı kökene ait hücrelerin çoğalması bu dokunun gelişimine neden olur. • İleri yaşta görülen nazolakrimal kanal tıkanıklığı: Sıklıkla kadınlarda görülür. Tedavisinde eksternal veya endoskopik olarak gözyaşı boşaltım sistemi ile burun arasında anastomoz oluşturulur. • Dakriosistit: Gözyaşı kesesinin iltihabıdır. Tedavisinde sistemik antibiyotikler ve abse oluşumu varsa abse drenajı uygulanır. 14 Göz Yaşı Boşaltım Sistemi Hastalıklarında Hemşirelik Bakımı Bebeklerde gözyaşı kesesi masajının nasıl yapılacağı, ortaya çıkan sekresyonların nasıl temizlenebileceği aileye anlatılmalıdır. Gözyaşı kesesi masajı: Kese bölgesine bası uygulamasını takiben parmak burun kökünden alta ve dışa doğru baskı yaparak hareket ettirilir. ŞAŞILIK VE GÖZ TEMBELLİĞİ Şaşılık gözlerin bakış pozisyonlarında paralelliğini kaybetmesidir. Şaşılık her yaşta ortaya çıkabilir. Doğumsal değişiklikler, travma ve paralizi şaşılığa neden olabilir . Resim 8: Sol gözde iç şaşılık Belirti ve bulgular • Göz çevresinde ağrı • Baş ağrısı • Paralel olmayan gözler • Eğik baş pozisyonu • Bazı olgularda gözlerin ritmik titremesi (nistagmus) • Çift görme (diplopi) Eşlik eden hastalığa ait ptozis, bakış kısıtlılığı, katarakt ve retina skarı gibi bulgular. Tanı yöntemleri Açma kapama testleri kaymanın özelliği hakkında bilgi verir. Kayma derecesi prizmalar yardımı ile ölçülebilir, üç boyutlu görme stereopsis testleri ile değerlendirilebilir. Tedavi Çocukluk çağında görülen şaşılıkların önemli bir kısmı kırma kusurlarının gözlük ile düzeltilmesiyle iyileşme gösterir. Doğumsal şaşılıklarda tedavi genellikle cerrahidir. Paralitik şaşılıklarda botulinum toksini ile düzelme sağlanabilir. Göz tembelliği Şaşılık, kırma kusuru ve çocukluk çağında geçici olarak görmeyi engelleyen hastalıklar görme ile ilgili beyinde bulunan merkezde uyaran eksikliğine ve ilgili göz tarafından oluşturulan görüntünün ihmal edilmesine neden olur. 15 Şaşılık ve Göz Tembelliğinde Hemşirelik Bakımı • Bazı şaşılık türlerinin yalnızca gözlük kullanımı ile düzeltilebileceği ve gözlük kullanımının önemi aileye anlatılmalıdır. • Göz tembelliğinin önlenmesi için uygulanması gereken kapama tedavisi, tedavinin süresi ve önemi konusunda bilgi verilmelidir. GÖZ ENFEKSİYONLARI Gözde bakteri, mantar ve virüs gibi birçok etken enfeksiyona neden olabilir. Enfeksiyonlar gözün farklı tabakalarını tutabilir; bir veya iki gözde enfeksiyon ortaya çıkabilir. Gözde en sık görülen enfeksiyonlar konjunktivit ve arpacıktır. Kornea enfeksiyonu (keratit) daha nadir olarak gözlenir. Yoğun ve özellikli hemşirelik bakımı gerektiren bir hastalıktır. Resim 9: Blefarit ve keratit görüntüsü Belirti ve bulgular • Kızarıklık: göz enfeksiyonlarının en önemli belirtisidir • Yanma • Batma hissi • Sulanma • Çapaklanma • Göz kapağı veya konjunktiva ödemi • Arpacık-şalazyonda göz kapağında lokalize şişlik • Konjunktivit hastalarında kaşıntı • Keratit hastalarında bulanık görme ve korneada beyazlaşma (kornea infiltrasyonu) GÖZ ENFEKSİYONLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Viral konjunktivit bulunan hastalar soğuk uygulama (soğuk kompres), arpacık bulunan hastalar ise sıcak uygulamadan fayda görürler. • Konjunktivitlerde sıcak uygulama yapılmamalı, gözler hiçbir zaman kapatılmamalıdır. 16 • Keratit varlığında göz steril gazlı bez ile kapatılabilir. Bu kornea iyileşmesinin kapak hareketi ile bozulmasını önler. • Göz enfeksiyonları bulaşıcıdır. Hastaların izolasyonu sağlanmalıdır. • Hastalara sık sık el yıkamaları ve enfeksiyon bölgesine dokunmamaları gerektiği anlatılmalıdır. • Havlu gibi kişisel eşyaların evdeki diğer bireyler ile paylaşılmaması gerektiği anlatılmalıdır. • Bir gözün enfekte olduğu olgularda enfekte göze kullanılan ilaçlar sağlam göze kullanılmamalıdır. • Hastalara belirtiler düzelse de antibiyotik içeren damla ve pomadların en az bir hafta süreyle kullanılması gerektiği anlatılmalıdır. KURU GÖZ Gözyaşı yapısında bozulma, miktarında azalma veya gözyaşının fazla buharlaşması sık görülen bir oküler yüzey hastalığı olan kuru göz hastalığına neden olabilir. Göz yaşı miktarının azalmasına neden olan lakrimal bez hastalıkları, göz yaşının yapısını bozan konjunktiva hastalıkları ve daha birçok etken kuru göz hastalığına neden olabilir. Hastalar sıklıkla gözde yabancı cisim ve kuruluk hissinden, kızarma ve yanmadan şikayet ederler. Tanıda biyomikroskopi ve göz yaşı miktarını ölçen kağıt şeritler (shirmer testi) kullanılır. Kornea ve konjunktiva epitelinde ufak defektler, filament adı verilen korneaya yapışan ince fibriller bu hastalıkta görülebilir. Tedavide suni gözyaşı preparatları, cerrahi yol ile gözyaşı direnajını sağlayan kanalların tıkanması, kapalı ve nemli ortam yaratan özel gözlükler kullanılabilir. Oda havasının nemlendirilmesi de tedavide faydalı olan yöntemlerdendir. KURU GÖZ HASTALARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI Kuru göz hastalığının kronik bir hastalık olduğu, tedavisinin kesintisiz uygulanması gerektiği hastalara anlatılmalıdır. REFRAKSİYON (KIRMA) KUSURLARI Kornea göze gelen ışınları kontrol eden ve yoğunlaştıran bir pencere görevi görür. Eğer kornea yüzeyi düzenli değilse ışığın bu tabaka tarafından kırılarak görme tabakası üzerinde düzgün bir şekilde yoğunlaşması gerçekleşmez ve görüntüler bulanık hale gelir. Çoğunlukla kornea tabakasından kaynaklanan bu bulanık görme durumuna rafraksiyon kusuru adı verilir. 17 Miyopi: Yakını net uzağı bulanık görme durumudur. Hipermetropi: Yakını bulanık, uzağı net görme durumudur. Presbiyopi: Yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan yakını bulanık görme durumudur Astigmatizma: Hem uzak hem de yakına bakarken ortaya çıkan netleşme problemidir. Refraksiyon kusurları gözlük ve kontakt lensler ile düzeltilebilir. Erişkin hastalarda söz konusu olan diğer bir tedavi seçeneği de refraktif cerrahidir. Düzeltilmemiş kırma kusurları net görme güçlüğünün yanı sıra şaşılık, gözlerde ağrı ve baş ağrısı gibi yakınmalara neden olabilir. Gözlük ya da kontakt lens kullanılması kırma kusurunun ilerlemesini durdurmaz. Yalnızca erken dönemde düzeltilen kırma kusurları çocuklarda bu kusurlara bağlı olarak ortaya çıkabilecek göz tembelliğini önlemesi açısından önemlidir. KORNEA BOZUKLUKLARI Kornea, görünen ön kısmında yer alan kubbe şeklinde saydam tabakasıdır. Gözün zararlı maddelerden korunmasını ve ışınların uygun açıyla kırılarak görme tabakası üzerinde yoğunlaşmasını sağlar. Alerji, kuru göz, enfeksiyon ve travmalar kornea tabakasında yapısal ve fonksiyonel değişikliklere/bozukluklara neden olabilir. Bunlardan en sık gözlenen kornea ülserleri genellikle travma ve enfeksiyon sonucunda ortaya çıkar. Kaynak yapanlarda sık görülen kornea probleminin nedeni ultraviyole ışınlara bağlı olarak ortaya çıkan hafif yanıktır. Benzer durum yoğun güneş ışınlarına maruz kalındığında da gözlenebilir. Kornea distrofilerinde ise sıklıkla genetik bazı nedenler sonucunda kornea tabakasında madde birikimi ve korneanın saydamlığını kaybetmesi söz konusudur. Kornea ödemi genelikle ameliyat sonrasında ortaya çıkan kornea tabakasının su içeriğinin artması ve saydamlığını kaybetmesidir. Kornea hastalıklarında gözlenen belirti ve bulgular • Bulanık görme • Ağrı • Işıktan rahatsız olma • Kızarıklık • Sulanma • Gözde yabancı cisim hissi • Korneanın saydamlığını kaybetmesi ve leke oluşumu (lökom) 18 Tedavi Kornea hastalıklarında tedavi topikal ve sistemik ilaçlar, gözün bandaj ile kapatılması terapötik kontakt lensler, gözün amnion zarı ile örtülmesi, terapötik lazer uygulamaları ve keratoplasti ile sağlanır. Kornea problemi yüzeysel ise genellikle bir iki gün içinde tam düzelme sağlanır. Kornea ödemi tedavisinde suni göz yaşları, konsantre NaCl çözeltileri ve bazı özel durumlarda topikal silikon yağı preparatları kullanılır. KORNEA HASTALIKLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Hastalara göz makyajı yapmamaları gerektiği söylenmelidir. • Kontakt lens kullanan hastalara kontakt lens kullanımına ara verilmesi gerektiği anlatılmalıdır. • Kaynak ile veya kimyasal maddeler ile çalışan kişilere koruyucu gözlük kullanmaları gerektiği hatırlatılmalıdır. • Işıktan rahatsız olan hastalara güneş gözlüğü kullanımı önerilebilir. KATARAKT Katarakt göz merceğinin saydamlığını kaybederek bulanıklaşmasıdır. İntrauterin enfeksiyon veya genetik bazı nedenlerle katarakt bebeklerde de ortaya çıkabilir. Yaşamın ilk bir ayında ortaya çıkan katarakt, konjenital katarakt olarak adlandırılır. Göz kliniklerinde en sık olarak görülen katarakt tipi erişkin kataraktıdır. Katarakt yavaş ilerleyen ağrısız görme kaybına neden olur. Resim10: Kataraktın biyomikroskopik görüntüsü Katarakt bulanık, sisli görmeye, renk yoğunluğunun azalmasına ve tek gözde çift görmeye neden olabilir. Hastalar ayrıca gece görme zorluğundan, ışık etrafında halo görüntüsünden ve ışık parlamalarından rahatsız olabilirler. Tanı: Standart göz muayenesi ve biyomikroskopi tanı için genellikle yeterlidir. Tedavi: Kataraktın tedavisi cerrahi yol ile saydamlığını kaybetmiş olan lensin çıkarılmasıdır. Olguların hemen tümünde yapay bir lens kataraktın alınması ile ortaya çıkan boşluğa yerleştirilir. 19 Hastalar genellikle operasyondan sonraki birinci günde kontrole çağırılır. İlk kontrole kadar gözün steril gazlı bez/rondel ile kapatılması genellikle önerilir. İlk kontrolden sonra hastalar eğer isterlerse dış ortamlarda güneş gözlüğü takarak rahatsız edici ışıktan korunabilir. Ameliyat sonrasında hastanın durumuna göre sıklığı değişen steroid ve antibiyotik damlaların kullanılması önerilir. Steroid içeren damlalar genellikle ameliyat sonrasında 3-4 hafta süre ile kullanılır. Hastalar taburcu edilirken daima ağrı, kızarıklık ve şişlik gibi enfeksiyon bulguları; baş ağrısı bulantı, bulanık görme ve şiddetli göz ağrısı gibi göz içi basınç artışı bulguları konusunda uyarılmalıdır. Yukarıda sayılan durumların ameliyat edilen bir hastada ortaya çıkması aciliyet taşımaktadır. Hastalar bu gibi durumlarda acilen ilgili kuruma başvurmaları konusunda bilgilendirilmelidir. Fakoemulsifikasyon ile katarakt cerrahisi uygulanmış olan hastalara genellikle sütürasyon yapılmadığı için yara yerinde sızdırma ve enfeksiyon riski vardır. Enfeksiyon önlenmesi için hastalara kirli el ile göz çevresine dokunmamaları, gözlerine bastırmamaları, tozlu ve kirli ortamlardan uzak durmaları gerektiği söylenmelidir. GLOKOM Glokom yaşlılıkta sık gözlenen genellikle yüksek göz içi basıncı (GİB) ile seyreden bir optik sinir hastalığıdır. Primer glokomun görülmesinde yüksek göz içi basıncının yanı sıra aile öyküsü gibi genetik özellikler ve ırk özellikleri de rol oynar. Sekonder glokom ise geçirilmiş cerrahi girişimlere, travmalara, katarakta ve kullanılan göz içi tampon maddelere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Belirti ve bulgular • Işık çevresinde halo görme • Göz ağrısı • Baş ağrısı • Bulantı-kusma • Tüp görme (periferik görme alanı kaybı) • Görme bulanıklığı Tanı yöntemleri Biyomikroskopide kornea ödemi, glokom tipine göre ön kamara darlığı, psödoeksfoliasyon, pigment birikimi, iris anomalileri görülebilir. Göz içi basıncı 20 yüksek olarak ölçülebilir. İridokorneal açı muayenesinde açıda darlık, yapışıklık (sineşi), geriye yer değiştirme hemoraji ve partiküller görülebilir. Optik sinir muayenesinde optik sinir başında çukurlaşma artışı ve solukluk görülebilir. Optik koherens tomografi ile sinir lifi tabakasının kalınlığı ölçülebilir. Görme alanı muayenesinde periferik görme alanında daralma gözlenebilir. Resim 11: Glokoma bağlı sağ gözde daha fazla olmak üzere her iki gözde optik disk çukurlaşma Tedavi Glokomun tipine bağlı olarak tedavide göz içi basıncını düzeltmek ve hedef göz içi basıncına ulaşmak için antiglokomatöz damlalar, lazer iridotomi, lazer trabeküloplasti, cerrahi iridektomi, non penetran ve penetran glokom cerrahi yöntemleri kullanılabilir. Akut glokom krizi tedavisinde altta yatan patolojiye bağlı olarak topikal antiglokomatöz ajanlar, miyotikler veya midriatik ve sikloplejikler, oral asetolozamid preparatları, intravenöz hiperosmolar ajanlar ve iridotomi veya iridektomi kullanılabilir. Görme Alanı Muayenesi Hastadan çene ve alnını cihaza yerleştirmesi ve belirli bir noktaya devamlı olarak bakması istenir. Soluk veya parlak her türlü geçici ışık parlaması gördüğünde elindeki uyarı düğmesine basması gerektiği anlatılır. Glokom hastalığının yanı sıra birçok nörolojik hastalık ve retina hastalığında görme alanı bozuklukları ortaya çıkabilir. 21 GLOKOMDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Akut glokom krizinde ağrının gecikmeden giderilebilmesi için damla ve intravenöz ajan tedavilerine vakit geçirmeden başlanmalıdır. • Kronik glokom hastalarına damla damlatma konusunda eğitim verilmelidir. Glokom tedavisi uzun sürelidir ve hasta uyumu olmadan başarı elde etmek mümkün değildir. • İlaçların yanma batma gibi lokal yan etkileri olabileceği gibi solunum güçlüğü gibi sistemik yan etkileri de gözlenebilir. İlaç etkileşimleri ve yan etki konularında dikkatli olunmalıdır. ÜVEİT Üveit; iris, silier cisim ve koroid tabakasından oluşan uvea dokusunun iltihabıdır. Bu göz içi iltihabı mikrobiyal ajanlar veya otoimmun hastalıklar sonucunda ortaya çıkabilir. Üveite neden olan sistemik hastalıklardan bazıları şunlardır: Behçet hastalığı, tüberküloz, sarkoidoz, sfiliz, toxoplazma-toxocara gibi paraziter enfeksiyonlar, herpes virus enfeksiyonları. Belirti ve bulgular • Işıktan rahatsız olma (fotofobi) • Ağrı • Kızarıklık • Bulanık görme • Ön kamarada seviye veren beyaz renkli inflamatuar hücre birikimleri (hipopiyon) Tanı yöntemleri Biyomikroskopide ön kamara ve vitreus içinde inflamatuar hücreler, kornea tabakasında birikintiler, kronik olgularda iris lens arasında sineşiler tanıda yardımcıdır. Üveite neden olan etkenin belirlenmesi amacıyla immunolojik ve serolojik testler kullanılır. Tüm çabalara rağmen üveitlerin önemli bir kısmında etken belirlenemez. Tedavi Ağrıyı azaltmada en etkin ilaçlar sikloplejiklerdir. İnflamasyonu baskı altına almak için topikal veya sistemik steroidler, enfeksiyonu tedavi etmek için antimikrobiyal ajanlar, üveite sekonder olarak ortaya çıkan glokomu düzeltmek için antiglokomatöz ilaçlar kullanılır. İmmun supresif ve immun modulatuar ilaçlar kronik dönemde inflamasyonu baskılamak için tedavide kullanılabilir. 22 ÜVEİT HASTALIKLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Sistemik steroid tedavisi alan hastalar tuzsuz yemeleri konusunda uyarılmalıdır. Steroid tedavisi kan basıncı ve kan şekeri düzeylerini olumsuz olarak etkileyebileceği için bu hastalarda yakın kan basıncı ve kan şekeri kontrolleri yapılmalıdır. • Üveit atağı sırasında hastanın rahatsızlığını azaltmak için oda loş hale getirilebilir. • Behçet hastalarında aftöz ülserasyonlar için yara yeri bakımı yapılmalıdır. ENDOFTALMİ Travma, göz içi cerrahisi ve göz içi enjeksiyonlarını takiben ortaya çıkabilen göz içi enfeksiyonudur. Ameliyat sonrası erken dönemde (sıklıkla ilk 48 saatte) ortaya çıkabileceği gibi ameliyat sonrası 15 güne kadar uzayan dönemde de görülebilir. En önemli belirtisi ağrıdır. Hastalarda ayrıca görme azlığı, kapak ödemi, kızarıklık ve kornea ödemi görülür. Endoftalmi acil tıbbi ve cerrahi müdahale gerektiren ciddi bir durumdur. Ön kamara ve vitreus örneklemesikültürü ile birlikte intravitreal antibiyotik uygulaması günümüze kadar önerilen tedavi yöntemidir. Ancak hastaların büyük bir çoğunluğu erken dönemde uygulanan vitrektomi sonrasında önemli düzelme gösterir. Bu nedenle hastalar acil olarak cerrahiye uygunluk açısından değerlendirilmelidir. Antibiyotikler ile birlikte steroid preparatları da sıklıkla hastalığın tedavisinde kullanılır. RETİNA HASTALIKLARI Görme azlığının en önemli nedenlerinden birisi retina hastalıklarıdır. Sık görülen retina hastalıkları şunlardır: — Diyabetik retinopati — Retinal ven kök ve dal tıkanıklıkları — Retina yırtıkları — Retina dekolmanı (retina tabakasının ayrılması) — Vitreus hemorajisi — Kalıtsal retina hastalıkları (fotoreseptör hücrelerinin hastalığıdır) — Yaşa bağlı makula dejenerasyonu (sarı leke hastalığı) — Makula ödemi — Retinit ve retinal vaskülit 23 Retina hastalıklarında gözlenen belirti ve bulgular • Bulanık görme • Dalgalı görme (metamorfopsi) • Uçuşan cisimcikler • Karanlıkta ışık parlamaları • Renk görme bozukluğu Retina hastalıklarında tanı yöntemleri Fundus muayenesi, floresein ve indosyanin yeşili anjiografi, optik koherens tomografi tanıda yardımcı testlerdir. Retina hastalıklarında tedavi Lazer fotokoagülasyonu İntravitreal enjeksiyonlar Retina dekolmanı cerrahisi Vitreoretinal cerrahi RETİNA HASTALIKLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Retina hastaları genellikle görme düzeyi düşük olan kişilerdir. Hastalara ayağa kalkışlarında refakat edilmelidir. • Dekolman ameliyatı ve vitreoretinal cerrahi sonrasında sıklıkla hastaların belirli bir kafa pozisyonunu koruması gereklidir. Hastalar bu konuda bilgilendirilmeli ve ek yastık, çarşaf gibi gereçler kendilerine sağlanmalıdır. • Uygun baş pozisyonunun yapılıp yapılmadığı sık aralıklarla denetlenmelidir. FLORESEİN ANJİOGRAFİ (FA) Test uygulanmadan önce pupilla dilatasyonu sağlanmalıdır. FA intravenöz yol ile sodyum floresein (5 ml, % 10, bolus tarzda) enjeksiyonunu takiben boyanın retina damarları içindeki floresansını gösterecek şekilde fundus fotoğrafları çekilmesidir Enjeksiyonu takiben ilk 10 saniyede floresein retina dolaşımına ulaşır. Yaklaşık 10 dakika süre ile değişen aralıklarla anjiografi fotoğrafları elde edilir. Resim 12: Fundus kamera Resim 13: Normal anjiografik görüntü 24 FLORESEİN ANJİOGRAFİ SIRASINDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Hastaların alerjileri (özellikle iyot alerjisi) olup olmadığı sorgulanmalıdır. • Böbrek hastalıkları ve diyaliz öyküsü mutlaka sorulmalıdır. • Kullanılan etken maddenin iki gün süreyle ciltte ve tüm vücut sıvılarında turuncu renk değişimine neden olabileceği işlem öncesinde hastalara anlatılmalıdır. • Tetkik günü araç kullanmamaları konusunda hastalar uyarılmalıdır. • İntravenöz antihistaminik ajanlar, steroidler, adrenalin ve serum fizyolojik gerekirse alerjik reaksiyonların tedavisinde kullanılmak üzere hazır bekletilmelidir. • Hastalar işlem sonrasında allerji ve anaflaksi ile ilgili olabilecek ürtiker, solunum güçlüğü ve hipotansiyon açısından dikkatle izlenmelidir. Damar yolu bu tür acil durumlar ortaya çıkarsa hızla müdahale edilebilmesi için yaklaşık 45 dakika açık tutulmalıdır. • Bolus enjeksiyonu takiben bulantı gelişen hastalara alkol emdirilmiş pamuk koklatılmalı ve hastalar rahatlatmaya çalışılmalıdır. • Anaflaksi semptom ve bulguları açısından hastalar yakından takip edilmelidir. • Gözünü açmakta güçlük çeken hastaların gözlerini açmaya yardımcı olmalıdır. • Floresein enjeksiyonu için açılan damar yoluna kelebek iğne yerine intraket takılması ortaya çıkabilecek komplikasyonların önlenmesinde rol oynayabilir. İNTRAVİTREAL ENJEKSİYON Günümüzde giderek daha fazla sayıda hastalıkta intravitreal enjeksiyon uygulanmaktadır. Sıklıkla kullanılan ajanlar antineovasküler ajanlar ve steroidlerdir. İnravitreal enjeksiyonlar ile istenilen etki tam istenilen yerde elde edilebilir. Bu avantajının yanı sıra intravitreal enjeksiyonların lens hasarı ve enfeksiyon gibi ciddi komplikasyonları da ortaya çıkabilir. Enfeksiyonların önlenmesi amacıyla göze antiseptik çözelti uygulandıktan ve steril örtüler ve drape yardımıyla kirpikler enjeksiyon bölgesinden uzaklaştırıldıktan sonra enjeksiyon uygulanır. İNTRAVİTREAL ENJEKSİYONLARDA HEMŞİRELİK BAKIMI Hastalara işlemin kısa süreceği ancak işlem sırasında gözlerini sıkmasının ve hareket ettirmesinin sakıncalı olduğu anlatılmalıdır. 25 DİYABETİK RETİNOPATİ (DR) ve LAZER FOTOKOAGÜLASYONU Diyabetik retinopati retinayı besleyen damarların hastalığıdır. Diyabetik retinopatinin iki evresi vardır. Hemoraji ve sızıntıların görüldüğü nonproliferatif DR ve neovaskülarizasyonların bu değişikliklere eklendiği proliferatif DR. Resim 14: İleri proliferatif diyabetik retinopatiye bağlı neovaskülarizasyon, hemoraji ve makula ödemi Belirti ve bulgular • Bulanık görme • İleri olgularda ani ağrısız görme kaybı veya gözde şiddetli ağrı • Retinal damarlarda ufak genişlemeler (mikroanevrizma) • Nokta ve leke tarzında retinal hemoraji • Makulada sıvı sızıntısı ve lipid birikimi (diyabetik makula ödemi) • Retina önü ve vitreus hemorajileri • Traksiyonel retina dekolmanı • Neovaküler glokom Tanı yöntemleri Fundus muayenesi, floresein anjiografi, optik koherens tomografi ile tanı konabilir, tedaviye yanıt değerlendirilebilir. Tedavi DR temel tedavisi göz içine enjekte edilen steroid ve antineovasküler ajanlar ve lazer fotokoagülasyonudur. Lazer fotokoagülasyonu diyabetik makula ödeminde ve proliferatif DR’de uygulanır. Vitreus hemorajisi ve traksiyonel retina dekolmanı gibi ileri DR bulguları gözlenen hastalardaki tedavi seçeneği vitreoretinal cerrahidir. 26 DR HASTALARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Diabetik retinopatinin tamamen semptomsuz olarak ilerleyebileceği bu nedenle düzenli göz dibi muayenelerinin erken tanıda çok önemli olduğu hastalara anlatılmalıdır. • Hastalara hastalığın şiddetinin kan şeker ve lipid düzeyleri ve hipertansiyon varlığı ile direkt olarak ilişkili olduğu anlatılmalıdır. • Hastalar diyetlerini düzgün bir şekilde uygulamak ve fiziksel aktivite yapmak konusunda teşvik edilmelidir. • Kesinlikle sigara içilmemesi gerektiği, sigara kullanımının zaten yapısal olarak bozuk olan retina damarları üzerinde çok olumsuz etkilerinin olduğu hastalara anlatılmalıdır. • Kan şekeri ölçümünün nasıl yapılacağı hastalara gösterilmelidir. • Lazer fotokoagülasyonu öncesinde göz bebeği büyütülmelidir. Hastalara belirli durumlarda lazer tedavisi ile görme artışı sağlama olasılığının düşük olduğu, tedavinin temel amacının bulguların ilerlemesini ve ortaya çıkabilecek körlüğü önlemek olduğu anlatılmalıdır. • Lazer tedavisinin gözde hafif ağrıya yol açabileceği, işlem sonrasında parasetamol türü analjezik-anti inflamatuar ilaçların alınabileceği hastaya anlatılmalıdır. • Tek gözlü hastalara işlem sonrasında ayağa kalkış ve yürüme sırasında refakat edilmelidir. YAŞA BAĞLI MAKULA DEJENERASYONU (YBMD) YBMD görme merkezini, bir diğer adıyla sarı leke-makulayı etkileyen ve ince detayların görülmesine engel olan bir hastalıktır. Makula keskin ve detaylı görmeden sorumludur. Hücre dışı materyal birikimi ve atrofi ile karakterize kuru tip makula dejenerasyonu ve retina altı neovaskülarizasyon ile karakterize yaş tip makula dejenerasyonu, hastalığın başlıca iki tipidir. YBMD gelişiminde yaş, ırk, aile öyküsü, sigara kullanımı ve diyet gibi genetik ve çevresel faktörler rol oynar. Resim15: Glokoma bağlı optik diskte çukurlaşma artışı ve kuru tip yaşa bağlı makula dejenerasyonuna ait druzen görüntüsü 27 Resim 16: Yaş tip yaşa bağlı makula dejenerasyonuna ait hemoraji görüntüsü Resim 17: Yaş tip yaşa bağlı makula dejenerasyonuna ait lipid eksüdopati görüntüsü Belirti ve bulgular • Kırık görme • Dalgalı görme • Geç dönemde merkezi skotom • Renk görmede bozukluk • Subretinal birikimler (druzen) • Retina ödemi, hemorajisi • Lipid birikimi Tanı yöntemleri YBMD tanısı kareli kağıt testi (Amsler grid), fundus muayenesi, floresein anjiografi (FA), OKT, fundus otofloresansı, multifokal ERG gibi yöntemler yardımı ile konabilir. Kareli kağıt testinde dalgalı ve kırık görme ortaya çıkabilir. 28 Tedavi Kuru tip YBMD tedavisinde yeşil yapraklı sebze, turunçgiller, balık, fındık-fıstık içeren diyetin yanı sıra vitamin preparatlarının da kullanımı önerilmektedir. Yaş tip YBMD tedavisinde güncel yaklaşım göz içine (vitreus boşluğuna) antineovasküler ajanların enjeksiyonudur. Bu tedavi ilk üç ay aylık olarak uygulanır. Daha sonraki dönemlerde tedavi hastanın gereksinimlerine göre şekillendirilir. Yakın geçmişte kullanılmış olan tedavi yöntemleri argon lazer fotokoagülasyon ve fotodinamik tedavidir. YBMD HASTALARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Görme kaybının yalnızca merkezi içereceği, tam görme kaybının ortaya çıkmayacağı konusunda hastalara bilgi verilmelidir. Hastalığın ve tedavisinin uzun süreli olduğu hastaya anlatılmalıdır. • Kareli kağıt testinin nasıl uygulanacağı hastalara gösterilmelidir. • Tanı aşamasında ve izlemde önemli olan OKT ve FA gibi tetkiklerin hangi sıklıkta ve ne şekilde uygulanacağı hastalara anlatılmalıdır. RETİNAL ARTER TIKANIKLIKLARI Retina (görme tabakası) beslenmesini sağlayan santral retinal arter veya dallarının tıkanıklığı büyük arter (karotis) veya kalp kaynaklı emboliler sonucunda ortaya çıkar. Belirti ve bulgular Ani ağrısız görme kaybı Resim 18: Hemisferik retinal arter tıkanıklığı ve arter ayrım noktasında damar içinde emboli (ok) Tanı yöntemleri Fundus muayenesinde erken dönemde arka kutup (makula ve çevresi) ödemi ve arter ağacında daralma, segmentasyon görülür. Geç dönemde bu bulgular genellikle kaybolur; optik atrofi ve retinada incelme ortaya çıkar. Tedavi Kesin ve etkin bir tedavi yöntemi olmamakla birlikte ilk sekiz saat içinde başvuran olgulara oksijen tedavisi, göz içi basıncının düşürülmesi, göz arkasına vazodilatatör enjeksiyonu, göz masajı ve ön kamaradan sıvı alınması (embolinin yer değiştirmesini sağlamak için) uygulanabilir. 29 RETİNA YIRTIKLARI VE RETİNA DEKOLMANI Travma veya periferik retina tabakasındaki incelmeler nedeniyle ortaya çıkar. Tedavi edilmeyen retina yırtıklarında genellikle bir süre sonra sıvı vitreusun yırtık yoluyla retina altına geçmesi sonucunda retina dekolmanı ortaya çıkar. Belirti ve bulgular • Karanlıkta daha belirgin olan ışık parıldamaları • Kurum dökülmesine benzer şekilde koyu renkli, dolaşan ufak cisimlerin görülmesi • Görme alanında gri veya siyah renkli perdelenme • Merkezi görme kaybı Tanı yöntemleri Fundus muayenesi ile retina yırtıkları, retina dekolmanı ve eşlik edebilecek vitreus hemorajisi gibi ek faktörler belirlenebilir. Vitreus hemorajisi nedeniyle fundus görülemiyorsa ultrasonografi ile retina dekolmanı saptanabilir. Tedavi Retina yırtıklarının çevresine lazer uygulaması ilgili bölgelerde retina ve koroid tabakası arasında sıkı yapışıklığa neden olarak retina dekolmanı gelişimini önler. Yırtık çevresinde küçük bir alanda sınırlı retina dekolmanı varsa yine lazer çevreleme ile tedavi edilebilir. Geniş alanda retina dekolmanı söz konusu ise uygun olgularda göz içine gaz enjeksiyonunu takiben lazer uygulanabilir. Daha ileri olgular sklera çökertmesi, subretinal sıvı boşaltılması, lazer veya kriyo (dondurma işlemi) uygulaması veya vitrektomi operasyonları ile tedavi edilir. PREMATÜRE RETİNOPATİSİ (Retinopathy Of Prematurity, ROP) Normal gebelik süresi olan 40 hafta boyunca anne karnındaki bebeğin göz gelişimi devam eder. Kan damarları 16. gebelik haftasından başlayarak retina tabakasına oksijen ve besin maddelerini taşır. Kan damarlarının gelişimi görme sinirinin ve görme merkezinin (makula) bulunduğu retina merkezinden başlar. Zamanla retinanın görme sinirinden uzak olan kenar kısımlarına ulaşır. 2830 hafta arasında retina damarları en büyük gelişimi gösterir, ancak damar gelişiminin tamamlanması normal doğum haftası olan 40 haftaya kadar devam eder. 30 Erken doğan bebeklerde beyin gelişimi için son derece önemli olan oksijen, gelişimi tamamlanmamış retina tabakasındaki damarlarda büzüşmeye, dolayısıyla retina tabakasının kansız kalmasına yol açabilir. Kalıcı hasar oluşturabilecek bu durumun esas nedeni uygulanan oksijen tedavisi değil, gözün yeterli gelişimi tamamlanmadan doğumun gerçekleşmiş olmasıdır. Oluşacak hasarın derecesi prematüre retinopatisinin evresiyle ve görme siniri-görme merkezine olan uzaklığıyla ilgilidir. Prematüre bebeklerin takip edilmesindeki temel amaç gözlerin prematüre retinopatisinin erken evrelerindeyken tespiti ve gereken olgularda gecikmeden lazer tedavisinin uygulanmasıdır. Bebeğin göz sağlığı açısından son derece önemli olan doğum sonrası birinci aydaki göz muayenesi ve düzenli kontroller ile erken teşhis ve erken tedavi yapılabilir. Bu durumda gecikmeden ve ihmalden kaynaklanan körlükler büyük ölçüde önlenebilir. Ancak, bazı gözlerde zamanında ve etkin şekilde uygulanan tedaviye rağmen kalıcı görme kaybının ortaya çıktığı da unutulmamalıdır. Retina tabakasında ortaya çıkan hipoksi yeni damar oluşumunu uyarır. Göz içinde yeni damarlanma (neovaskülarizasyon) göz içinde kanamaya ve retina dekolmanına neden olabileceği için çok tehlikelidir. İzlem sırasında retinopati evresinin ilerlediği ve görme merkezini tehdit ettiği görülürse bebeğe lazer tedavisi planlanır. Genel anestezi ile uygulanan bu işlemde damarsız retina bölgesinin lazer ışınları ile yakılması söz konusudur. Bazı gözlerde lazer tedavisine rağmen retinopati ilerleyerek evre 4 veya evre 5’e ulaşır. Retinopatinin ilerlemediği, görme merkezini tehdit etmediği olgularda bulgularda tam gerileme ortaya çıkıncaya kadar, başka bir deyişle, retina tabakasının damarlanması tamamlanıncaya kadar belirli aralıklar ile bebekler izlenir. ROP taraması bebekler uyutulmadan, anestezik damla ile göz bölgesi uyuşturularak yapılır. Muayeneden yaklaşık bir saat önce göz bebeğinin büyütülmesi için ilk göz damlaları damlatılır. Muayene sırasında göz kapaklarının kapanmasını önlemek için kapak ayıracı, retina tabakasının uç noktalarını görebilmek için ise sklera çökerticisi kullanılmaktadır. 31 Bebeğin muayenesi yaklaşık iki-üç dakika sürer, muayeneden yaklaşık yarım saat sonra bebek beslenebilir. Muayene sonrasında göz kapaklarında şişlik, kapak ayıracına ait izler ve gözün beyaz kısmında noktasal kanamalar görülebilir. Bu değişiklikler kısa sürede kendiliğinden kaybolur. A B Resim 19: A. ROP tarama muayenesi, B. ROP taramasında kullanılan aletler Lazer tedavisi sonrasında görülebilecek komplikasyonlar 1. Katarakt 2. İris dokusunda hasar 3. Ön segment iskemisine bağlı kalıcı görme kaybı ve göz küçülmesi 4. Göz içine kanama 5. Göz tansiyonu yüksekliği 6. Görme merkezine veya görme sinirine yakın lazer skarlarında büyüme ve bunun sonucunda merkezi görmede kayıp 7. Gözde kalıcı fonksiyon kaybı ve şekil bozukluğu olarak sıralanabilir. YABANCI CİSİMLER Toz, kum ve benzeri maddeler kolaylıkla göz içine kaçabilir. Bunlar genellikle gözyaşı tarafından göz yüzeyinden temizlenerek dışarı atılır. Göz kapaklarının iç yüzeyine kum, ufak bitki ve böcek parçaları yapışabilir. Göz kapağının hareketi ile bu yabancı cisimler kornea ve konjunktiva tabakalarında çizilmelere neden olabilir. Göze çarpan nesneler hızlarına bağlı olarak kornea ve konjunktiva tabakalarına gömülebilir. Genellikle metalik yapıda olan bu maddeler iş makinalarından veya delici aletlerden sıçrayabilir veya metal bir parçanın metal ile dövülmesinden kaynaklanabilir. 32 A B Resim 20: A. Üst göz kapağı altında yabancı cisim, B.Korneada yabancı cisim Göze çok hızlı çarpan yabancı cisimler kornea ve lensi delerek veya konjunktiva ve sklerayı geçerek gözün arka kısmına ulaşabilir. Belirti ve Bulgular • Batma hissi • Kızarıklık • Işıktan rahatsız olma • Görme azlığı Tanı yöntemleri Işık kaynağı veya biyomikroskop ile kornea, konjunktiva ve göz kapağı iç kısımlarının (dışa çevirilerek) muayenesi ile tanı konabilir. Tedavi Yüzeysel yabancı cisimler yıkama ile, steril pamuk uçlu aplikatör veya oftalmik üçgen sponge yardımıyla, gömülü olanlar ise mikroskop altında insulin iğne ucu ile çıkarılabilir. Korneanın derin katmanlarında yerleşmiş yabancı cisimlerin çıkarılması için ameliyathane koşulları (uygun göz çevresi temizliği, ameliyat mikroskobu, steril gömlek ve aletler) gereklidir. Ön kamara, lens veya gözün daha arka kısımlarına penetre olmuş yabancı cisimlerin çıkarılması için geniş kapsamlı cerrahi müdahalelere gerek vardır. 33 TRAVMA VE YARALANMALAR A. KÜNT GÖZ TRAVMALARI • Keskin olmayan nesnelerin göze çarpması sonucunda oluşur. • Göz çevresinde ekimoz • Orbita kemik kırığı • Göz kapağı kesi si • Kornea çizilmesi • Ön kamarada hemoraji (hifema) • Lensin göz hareketleri ile sallanması (fakodonezis), yerinden kısmi olarak ayrılması (subluksasyon) veya tümüyle arkaya doğru yer değiştirmesi (luksasyon) görülebilir. • Lensin saydamlığını yitirerek kesifleşmesi (katarakt) • Gözün arka kısmında (vitreus, retina-ağ tabaka-görme tabakası) kanama • Retina yırtığı, retina tabakasının yerinden ayrılması (retina dekolmanı) • Görme noktasında (sarı leke-makula) ödem • Retina altındaki besleyici tabakada (koroid tabakası) ayrılma ve kanama künt göz travması nedeniyle ortaya çıkabilir. Resim 21: Hifema Belirti ve Bulgular • Göz çevresinde morluk • Göz kapaklarında şişlik • Göz çevresinde kanama • Gözün öne doğru yer değiştirmesi • Göz hareketlerinde kısıtlanma (şaşılık) • Görme azlığı • Ağrı 34 Tanı yöntemleri Görüntüleme yöntemleri ile kemik ve diğer orbital yapılardaki hasarlar gösterilebilir. Biyomikroskopik muayene ile kornea, konjunktiva ve lensde yaralanma olup olmadığı belirlenir. Fundus muayenesi ve ultrasonografi yardımıyla vitreus, retina hemorajileri, retina yırtıkları, makula ödemi ve koroid tabakasında ayrılmalar görülebilir. Tedavi Göz yüzeyindeki hafif sıyrık ve çizilmeler genellikle kendiliğinden bir-iki gün içinde iyileşir. Çizilme kornea tabakasında yer almış ise antibiyotikli damla ve merhemlere ek olarak gözün mikrop kapmasını önlemek; göz kapağı hareketini kısıtlayarak epitel iyileşmesini hızlandırmak için göz kapaması uygulanır. Ön kamarada hemoraji (hifema) varlığında kan elemanları göz içi sıvısının drenaj kanallarını tıkayıp göz içi basıncını yükseltebilir. Ön kamarada hemoraji az miktarda ise göz içi basıncı sık olarak kontrol edilir; yükselme ortaya çıkarsa ilaçlar ile göz içi basıncı düşürülür. Yapışıklıkları önlemek için göz bebeği büyütülür ve hasta başı yüksekte olacak şekilde dik istirahat önerilir. Ön kamarada yoğun hemoraji varsa; üç-beş gün içinde hemoraji kendiliğinden emilmiyorsa ve göz içi basıncı sürekli olarak yüksek seyrediyorsa hasta operasyona alınmalı ve ön kamaradaki hemoraji temizlenmelidir. Genellikle yıkama yöntemi hemorajinin temizlenmesi için yeterli olur. Bu sayede göz içi basıncı yüksekliği nedeniyle ortaya çıkabilecek optik sinir hasarı ve kornea tabakasının kan yıkım ürünleri ile kalıcı olarak boyanması (disk hematik) önlenir. B. DELİCİ GÖZ YARALANMALARI Keskin nesnelerin göze çarpması sonucunda oluşur. • Göz kapağı kesisi • Kapak, konjunktiva ve korneada ödem • Kornea, konjunktiva ve sklera kesileri • Konjunktiva hemorajisi • Ön kamarada hemoraji • Katarakt • Ön kamarada beyaz renkte, pamuksu görünümde lens parçaları • Gözün arka kısmında kanama • Retina yırtığı, retina dekolmanı • Koroid tabakasında ayrılma ve kanama delici göz travması nedeniyle ortaya çıkabilir. 35 Belirti ve Bulgular • Göz çevresinde morluk, şişlik ve kanama • Göz kapağı veya göz küresini içeren kesiler • Gözün öne doğru yer değiştirmesi • Göz içeriğinin dışarı çıkması • Görme azlığı • Ağrı Tanı yöntemleri Görüntüleme yöntemleri ile kemik ve diğer orbita yapılarındaki hasar gösterilebilir. Travma olgularında, özellikle yabancı cisim varlığında, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) yabancı cismin yer değiştirmesine neden olabileceği için uygun değildir; görüntülemede bilgisayarlı tomografi (BT) kullanılır. Biyomikroskopik muayene ile kornea, konjunktiva ve lensde yaralanma olup olmadığı belirlenir. Fundus muayenesi ve ultrasonografi yardımıyla vitreus, retina hemorajileri, retina yırtıkları, makula ödemi ve koroid tabakasında ayrılmalar görülebilir. Tedavi Göz kapağının delici yaralanmaları primer sütürasyon ile tedavi edilir. Kornea kesisi çok küçükse ve ön kamara sıvısının dışarı sızmasına neden olmuyorsa topikal ve sistemik antibiyotik kullanılarak izlenebilir. Sızıntıya ve göz içi dokuların dışarı çıkmasına neden olacak büyüklükteki kesiler acil olarak sütüre edilmelidir. Eğer kornea ile birlikte lens hasarı da ortaya çıkmışsa ve ön kamarada serbest lens parçaları yoğun olarak izleniyorsa bu materyal operasyon sırasında temizlenir. Lensin ağır hasar görmediği olgularda lens cerrahisi için uygun koşullar sağlanana kadar beklenir. Ön segment ile birlikte arka segmentin etkilendiği delici göz yaralanmalarında öncelikle primer sütürasyon ile yara yeri kapatılır. Birlikte bulunabilecek enfeksiyon, retina dekolmanı, vitreus hemorajisi, göz içi yabancı cismi varlığı ve türüne göre ek operasyon zamanlaması ve kapsamı belirlenir. 36 TRAVMALARDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Delici göz yaralanmaları tamiri genellikle genel anestezi altında yapıldığı için hastalara aç kalmaları gerektiği anlatılmalıdır. • Göz çevresinde bulunan hemoraji artıkları, toz ve kir temizlenmelidir. • Göz kapakları steril gazlı bez ve steril suni göz yaşı preparatları kullanılarak temizlenmeli, gözün iç kısmı yine tek kullanımlık suni göz yaşı preparatları ile yıkanmalıdır. • Temizlik sırasında kesinlikle göze baskı yapılmamalıdır. Bası yapılması göz içeriğinin yara yerinden daha fazla dışarı çıkmasına neden olabilir. • Son yıllarda tetanoz aşısı yapılıp yapılmadığı öğrenilmelidir. İş yeri ve evlerde bulunan temizleme solüsyonları, çözücü ajanlar, bahçede kullanılan kimyasal maddeler gözde kimyasal yaralanmaya neden olabilir. Ayrıca duman ve aerosollere maruz kalan hastalarda benzeri durum ortaya çıkabilir. Asit yaralanmaları daha yüzeyde kaldığı için iyileşme şansı daha derine penetrasyon gösteren alkali ajanlardan kaynaklanan yaralanmalara göre daha yüksektir. KİMYASAL YARALANMALARDA TEDAVİ VE HEMŞİRELİK BAKIMI • Kimyasal madde gözden uzaklaştırılmadığı sürece oluşan hasar devam eder. Bu nedenle acil müdahale ve ajanın gözden uzaklaştırılması son derece önemlidir. • Göz tercihen distile su veya serum fizyolojik ile uzun süre (30 dakika) yıkanmalıdır. • Gözün açılmasında zorluk yaşanıldığı durumlarda topikal anestezikler kullanılabilir. • Yıkama işlemi sırasında gerekirse göz kapakları çevrilerek kapak altlarına bakılmalı forniksler dikkatle temizlenmelidir. • Uzun süreli yıkama işlemi ortamın pH değerini normale yaklaştırdığı için hasarın devam etmesini önler. Kornea ve konjunktivada kalıcı hasarı önlemek ve yapışıklık oluşumunu engellemek için yoğun lubrikasyon uygulanır. • Ağrıyı azaltmak için sikloplejik ajanlar, sekonder enfeksiyonları önlemek için antibiyotik içeren damlalar kullanılabilir. • C vitamini gibi vitamin preparatları iyileşmeyi hızlandırmak için kullanılabilir. 37 OPTİK SİNİR HASTALIKLARI Travma, iskemi, demiyelinizasyon, göz, orbita veya kafa içi basınç artışı, vitamin eksiklikleri, toksinler, sistemik veya kalıtsal hastalıklara bağlı olarak optik sinirde şekil ve fonksiyon bozukluğu ortaya çıkabilir. Kafa içi basınç artışına bağlı olarak ortaya çıkan optik disk ödemi (papilödem) göz hastalıklarının acil durumlarından biridir. Hastalarda acil nörolojik değerlendirme ve santral sinir sistemi görüntülemesi gereklidir. Resim 22: Papilödem Belirti ve bulgular • Görme azlığı (merkezi görme bozukluğu) • Renk görme bozukluğu Tanı yöntemleri Pupilla ışık reaksiyonu optik sinir hastalığı bulunan gözde azalır veya tamamen kaybolur. Işık reaksitonunu sağlam göz ile karşılaştırmak için sallanan fener testi uygulanır. Fundus muayenesinde optik sinir ödemi, optik sinirde solukluk (optik atrofi) ve hemoraji görülebilir. Bazı optik sinir hastalıklarında fundus muayene bulguları normal olabilir. Görme alanı muayenesinde merkezde duyarlılık azalması görülür; renk görme testinde bozukluk ortaya çıkar. Optik sinir fonksiyonunun belirlenmesi için görsel uyarılmış potansiyel (visually evoked potentials, VEP) ölçümleri yapılabilir. Tedavi Nedene yönelik tedavinin yanı sıra bazı optik nöropati hastalarında yüksek doz intravenöz veya oral steroid tedavisi faydalı olabilir. 38 OPTİK SİNİR HASTALIKLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI • Multipl skleroz ve buna bağlı optik nevrit tanısı almış hastalara görme azlığının çok büyük olasılıkla geçici olduğu anlatılmalı, hastalar rahatlatılmalıdır. Nörolojik diğer semptom ve fonksiyon bozuklukları konusunda da destek sağlanmalıdır. • Papilödem hastalarında göz bebeğini büyüten ve küçülten ilaçlardan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Pupilla genişliğinin ilaçla değiştirilmesi herniasyonun erken belirtisi olan midriazisin (pupillada genişleme) zamanında belirlenmesine engel olur. 39 KAYNAKLAR 1. American Diabetes Association. Standards of medical care in diabetes--2010. Diabetes Care. 2010 Jan;33 Suppl 1:S11-61. 2. American Academy of Ophthalmology Preferred Practice Pattern: Cataract in the Adult Eye. 3. American Academy of Ophthalmology Preferred Practice Pattern in Macular Degeneration. 4. Brunette DD. Ophthalmology. In: Marx JA. Rosen’s Emergency Medicine: Concepts and Clinical Practice. 6th ed. Philadelphia, Pa: Mosby; 2006:chap 70. 5. Ciardella AP, Kaufman SR, Yannuzzi LA. The use of fluorescein angiography in acquired macular diseases. In: Tasman W, Jaeger EA, eds. Foundations of Clinical Ophthalmology. 15th ed. Philadelphia, Pa: Lippincott Williams & Wilkins; 2009:chap 113F. 6. Diabetic Retinopathy Clinical Research Network (DRCR.net), Beck RW, Edwards AR, Aiello LP, Bressler NM, Ferris F, Glassman AR, et al. Three-year follow-up of a randomized trial comparing focal/grid photocoagulation and intravitreal triamcinolone for diabetic macular edema. Arch Ophthalmol. 2009;127:245-251. 7. Donahue SP. Presbyopia and loss of accommodation. In: Yanoff M, Duker JS, eds. Ophthalmology. 3rd ed. St. Louis, Mo: Mosby Elsevier;2008:chap 9.2. 8. Erdil F. Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği. İçinde: (Ed). Erdil. F, Özhan Elbaş N. 4. Baskı, Tasarım Ofset, Ankara 2008; 696-705. 9. Fay A. Diseases of the visual system. In: Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Medicine. 23rd ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2007:chap 449. 10. Gohel PS, Mandava N, Olson JL, Durairaj VD. Age-related macular degeneration: an update on treatment. Am J Med. 2008;121(4):279-281. 11. Goldman L, Ausiello D. Cecil Textbook of Medicine, 22nd ed. Philadelphia, Pa: WB Saunders; 2004:2410. 12. Kaymakçı Ş. Göz ve Görme Problemi Olan Hastanın Yönetimi. Ed: Eti Aslan F. Karadakovan A. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. Nobel Kitapevi 2010; 11091128. 13. Maguire JI, Federman JL. Intravenous fluorescein angiography. In: Tasman W, Jaeger EA, eds. Duane’s Ophthalmology. 15th ed. Philadelphia, Pa: Lippincott Williams & Wilkins; 2009:chap 44. 14. Martidis A, Tennant MTS. Age-related macular degeneration. In: Yanoff M, 40 Duker JS, Augsburger JJ, et al., eds. Ophthalmology. 2nd ed. Philadelphia, Pa: Mosby Elsevier; 2004:chap 125. 15. O’Doherty M, Dooley I, Hickey-Dwyer M. Interventions for diabetic macular oedema: a systematic review of the literature. Br J Opthalmol. 2008;92:1581-1590. 16. Olitsky SE, Coats DK. Amblyopia and its management. In: Tasman W, Jaeger EA, eds. Duane’s Ophthalmology. 15th ed. Philadelphia, Pa: Lippincott Williams & Wilkins. 2009:chap 10. 17. Olitsky SE, Hug D, Smith LP. Abnormalities of refraction and accommodation. In: Kliegman RM, Behrman RE, Jenson HB, Stanton BF, eds. Nelson Textbook of Pediatrics. 18th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier;2007:chap 619. 18. Olitsky SE, Hug D, Smith LP. Disorders of vision. In: Kliegman RM, Behrman RE, Jenson HB, Stanton BF, eds. Nelson Textbook of Pediatrics. 18th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2007:chap 620. 19. Olitsky SE, Hug D, Smith LP. Abnormalities of the Lens. In: Kliegman RM, Behrman RE, Jenson HB, Stanton BF, eds. Nelson Textbook of Pediatrics. 18th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2007:chap. 627. 20. Yanoff M, Duker JS, Augsburger JJ, et al. Ophthalmology. 2nd ed. St. Louis, Mo: Mosby; 2004:34. 21. White PF, Scott CA. Contact lenses. In: Yanoff M, Duker JS, eds. Ophthalmology. 3rd ed. St. Louis, Mo:Mosby Elsevier;2008:chap 2.9. 22. http://www.nlm.nih.gov/medlineplus/ency/article/001001.htm-1212htm 23. http://www.mayoclinic.com/health/first-aid-eye-emergency 24. http://www.preventblindness.org/safety/firstaid.html(Prevent Blindness America) 25. http://www.skinsight.com/firstaid/firstAidForeignObjectinEyeorSkin.htm 26. http://www.cdc.gov/niosh/topics/eye/eyesafe.html BU HEMŞİRELİK REHBERİNİN EĞİTİM PLANLAMA KOORDİNASYON KURULUNDAN ONAYI ALINMIŞTIR BUTEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ HEMŞİRELİK HİZMET İÇİ EĞİTİM DÖKÜMANIDIR. PARA İLE SATILMAZ, ÇOĞALTILAMAZ. 41