göz hastalıkları hemşirelik bakım rehberi 2011

advertisement
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
GÖZ HASTALIKLARI HEMŞİRELİK
BAKIM REHBERİ
2011
Derleyenler:
Doç. Dr. Gamze MEN
Hem. Narin ÖZÇİFTÇİ
Düzenleyenler:
Doç. Dr. Önder KALENDERER
Hem. Dilek TURAN
Hem. Ayşen ÖZEL
1
ÖNSÖZ
Hemşirelik bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir. Ekonomik ve
sosyal değişimler, hemşireliğin profesyonelleşme süreci, yeniliklerin getirdiği
değişimler, bakımda kaliteyi artırma gereksinimi hemşirelerin bilgilerini
güncellemeleri zorunluluğunu getirmiştir.
Bu nedenlerle Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi hemşirelik hizmet içi
eğitimi kapsamında hemşirelik bakım hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve
meslektaşlarımızın çalıştığı birimlerdeki uygulamalarında kaynak olabilmesi
amaçlı bu rehber hazırlanmıştır.
Etkinliğini ve saygınlığını bilgi birikiminden alacağına inandığımız
meslektaşlarımıza bu rehberi hazırlarken, zor çalışma koşulları altında vakit
ayırıp derleme yapan değerli hemşirelerimize, bilimsel danışmanlığı ile
katkıda bulunan değerli hekimlerimize, hemşirelik mesleğine her konuda
destek olan, özellikle bu rehberlerin hazırlanması sırasında her türlü imkanı
sağlayan Başhekimimiz Prof. Dr. Orhan Gazi Yiğitbaşı ve çalışmalarımızda
her zaman yanımızda olan Başhemşiremiz Gülşen İpekoğlu’na
teşekkürlerimizi sunarız.
Hemşireler bakımın belirleyicisi ve biçimlendiricisidirler…
Ayşen Özel
Dilek Turan
Önder Kalenderer
1
İÇİNDEKİLER
GÖZ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ
4
STANDART GÖZ MUAYENESİ
9
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA GÖZ MUAYENESİ
11
GÖZ KAPAĞI BOZUKLUKLARI
13
ORBİTAL HASTALIKLAR
13
GÖZYAŞI BOŞALTIM SİSTEMİ HASTALIKLARI
14
ŞAŞILIK VE GÖZ TEMBELLİĞİ
15
GÖZ ENFEKSİYONLARI
16
KURU GÖZ
17
REFRAKSİYON (KIRMA) KUSURLARI
17
KORNEA BOZUKLUKLARI
18
KATARAKT
19
GLOKOM
20
ÜVEİT
22
ENDOFTALMİ
23
RETİNA HASTALIKLARI
23
2
FLORESEİN ANJİOGRAFİ (FA)
24
İNTRAVİTREAL ENJEKSİYON
25
DİYABETİK RETİNOPATİ (DR) ve LAZER FOTOKOAGÜLASYONU
26
YAŞA BAĞLI MAKULA DEJENERASYONU (YBMD)
27
RETİNAL ARTER TIKANIKLIKLARI
29
RETİNA YIRTIKLARI VE RETİNA DEKOLMANI
30
PREMATÜRE RETİNOPATİSİ (Retinopathy Of Prematurity, ROP)
30
YABANCI CİSİMLER
32
TRAVMA VE YARALANMALAR
34
KÜNT GÖZ TRAVMALARI
34
DELİCİ GÖZ YARALANMALARI
35
OPTİK SİNİR HASTALIKLARI
38
KAYNAKLAR
40
3
GÖZ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ
Göz küresi, gözyaşı bezi, göz dışı kaslar, bunları kontrol eden sinirler ve
damarsal yapıların bulunduğu orbita boşluğunda yer alır. Göz küresi
gözyaşının göz yüzeyine dağılması, koruyuculuk ve gözyaşı pompa
fonksiyonu işlevlerini yerine getiren göz kapakları ile büyük ölçüde örtülüdür.
Kornea ışınların göze girdiği saydam kısımdır. Kornea dışında kalan göz küresi
yüzeyi ve göz kapaklarının iç kısmı konjunktiva adı verilen ve göz kapağıgöz küresi arasında devamlılık gösteren ince bir tabaka ile kaplıdır. Kapak
konjunktivası ile göz küresini kaplayan konjunktivanın birleşim yerine forniks
adı verilir.
1.Vitreus boşluğu
1.Vitreus boúlu
2.RetinanÕn
2.Retinanın
ön sınırı: Ora serrata
3-4.Sili
3-4.Silier
kas ve zonuller
5. Göz
6. P
5.
Göz içi sıvısının direne olduğu
7.
schlemm
kanalı
8
6. Pupilla
7. Ön kamara
8. Kornea
1
1 9. İris
1
10.
Lens korteksi
ar
11. Lens nukleusu
mat
ven, 22
12.
Göz içi sıvısını salgılayan silier
25.Maku
rektus
kasÕ,
3
uzantılar
13. Konjunktiva
Şekil 1: Göz Anatomisi
14. Alt oblik kası
15. Alt rektus kası, 16. İç rektus kası, 17. Retinal
arter ve venler, 18. Optik disk, 19. Dura mater,20. Santral retinal arter, 21.
Santral retinal ven, 22. Optik sinir, 23. Vortex veni, 24. Tenon kılıfı, 25.Makula, 26. Fovea, 27.Sklera,28. Koroid, 29. Üst rektus kası, 30.Retina
Gözü oluşturan katmanlar dıştan içe doğru değerlendirilecek olursa;
Göz küresine sağlamlığını veren tabaka kornea çevresinde ve konjunktiva
altında yer alan sklera tabakasıdır. Sklera tabakasının içinde damarlardan
zengin olan besleyici koroid tabakası ve en içte görmeden sorumlu olan
retina tabakası yer alır.
4
Işığın göze girdikten sonra geçtiği katmanlar değerlendirilecek olursa;
Kornea arka kısmında ise sırasıyla gözün renkli kısmını oluşturan iris tabakası
ve gözün temel kırıcılığını sağlayan göz içi merceği (lens) bulunur. Kornea
arka yüzeyi ile iris ve lens ön yüzeyi arasında kalan boşluk göz içi sıvısı ile
doludur ve ön kamara olarak isimlendirilir. İris arka yüzeyi ve lens arasında
kalan boşluk yine göz içi sıvısıyla doludur ve arka kamara olarak isimlendirilir.
Lens arka yüzeyi ve retina tabakası arasında kalan boşluk ise vitreus adı
verilen jöle benzeri bir sıvı ile doludur ve vitreus boşluğu olarak isimlendirilir.
Vitreusun arkasında retina tabakası yer alır. Retina arkasında ise sırasıyla koroid
tabakası ve sklera bulunmaktadır.
Retina gözün ışığa duyarlı kısmıdır. Retina tabakası fotoğraf makinesindeki
filmin işlevini görür. Işınlar bu tabakanın üzerinde yoğunlaşır ve oluşan
görüntüler elektriksel sinyallere dönüştürülerek beyine iletilir. Retina ve beyin
arasındaki iletim optik sinir ile sağlanır.
Görme beyin tarafından gerçekleştirilir. Görme fonksiyonunun eksiksiz
gerçekleşmesi için her iki gözden beyine ulaşan görüntülerin net ve devamlı
olması gerekir. Beyine net görüntü ulaşamadığı durumlarda ilgili görme
merkezi gelişemez, gerekli hücresel bağlantılar kurulamaz.
GÖZ HASTALIKLARINDA GENEL HEMŞİRELİK BAKIMI
• Hemşirelik bakımı hastanın öyküsü, tanısı ve tetkik sonuçları göz önünde
bulundurularak planlanır.
• Hasta odasının düzeninin sağlanması ve temizliğinin denetlenmesi de
hemşirenin görevleri arasındadır.
• Hastalar mutlaka ek hastalıklar konusunda sorgulanmalıdır. Bu hastalıklara
göre hastanın diyeti ayarlanır, düzenli aldığı ilaçlar not edilerek sakınca
olmayanlara devam edilir.
• El yıkama tüm göz hastalıkları için önemlidir. Bütün hastalara el yıkamanın
nasıl yapılması gerektiği anlatılmalıdır.
• Görmesi bozuk olan hastalara ayağa kalkışlarında refakat edilmelidir.
• Görme fonksiyonunu yitirmiş, görmesi kısmen engellenmiş ya da gözünde
pansuman bulunan hastalar için uygun güvenlik önlemleri alınmalıdır.
Bu hastalarda oryantasyon bozukluğu ve psikolojik sorunların gelişmesi
önlenmeye çalışılmalıdır.
• Göz kapağı ve kirpik diplerine yapışmış olan sekresyonlar prezervan
içermeyen suni gözyaşı damlaları ile yumuşatılarak ve steril gazlı bez veya
pamuklu çubuklar kullanılarak dikkatli bir şekilde temizlenmelidir.
5
• Ameliyat olmuş ve travma geçirmiş olan hastaların gözlerine temizleme
işlemi sırasında bastırılmamalıdır. Gözler duyarlı yapılar olduğundan göze
ilişkin uygulamalarda hastalar başlarını geri çekip gözlerini kapayabilirler.
Bunu önlemek için hastaya ne yapılacağı ve hastanın nasıl yardımcı olacağı
açıklanmalı ve uygun pozisyon verilmelidir.
• Hastalar gözlerine dokunmamaları konusunda uyarılmalıdır.
• Göze damla ve pomad uygulamadan önce göz çevresindeki tüm
sekresyonların temizlendiğinden emin olunmalıdır.
• Damla uygulaması sırasında hastadan yukarı bakması istenir. Alt göz kapağı
hafifçe aşağı çekilerek alt göz kapağı ve göz küresi arasındaki boşluğa damla
damlatılır. İşlem sırasında damla şişesinin ucu kesinlikle göze veya kirpiklere
dokundurulmamalıdır.
• Göz bebeğini büyüten damlaların uzağa bakışta ışık parlamalarına neden
olacağı, yakına bakışta ise görme bozukluğuna yol açacağı hastalara
anlatılmalıdır.
• Göz bebeği büyütülmüş kişilerin araba kullanmalarının sakıncalı olduğu
anlatılmalıdır.
• Göz enfeksiyonu gözlenen hastalar izole edilmelidir; operasyon geçirmiş ya da
geçirecek olan hastalar ile aynı odaya alınmamalıdır.
• Korneası incelmiş ve göz delinmesi riski bulunan hastalara ve operasyon
sonrasında hafif sızıntı devam eden bazı hastalara baskılı göz bandajı
uygulaması yapılır. Baskılı bandaj çok katlı gazlı bez/rondel ve sıkı flaster
kullanılarak uygulanabilir.
• Saydam plastikten yapılan göz koruyucular (shield) tek gözlü hastalarda hem
görmeyi sağlamak hem de gözü travmadan korumak için kullanılır.
• Shield ayrıca çocuk hastaların uyku sırasında gözlerine zarar vermelerini
önlemek için de kullanılır.
• Bir gözde problem olmasa da iki gözün birlikte kapatılması göz hareketlerini
azalttığı için korneayı çizen cisimlerden şüphe duyulan durumlarda faydalı
olabilir.
• Konjunktivite bağlı yoğun sekresyonu bulunan hastalara ve blefariti bulunan
hastalara kirpik dibi temizliği öncesinde ılık su ile pansuman yapılmalı; bu yol
ile sekresyonların yumuşaması sağlanmalıdır.
• Blefariti bulunan hastalara günde iki kez ¼ bebek şampuanı içeren ılık su ve
pamuklu çubuk ile nasıl kirpik dibi temizliği yapılacağı gösterilmelidir.
• Göz damlaları ve pomadları açıldıktan sonra buzdolabında saklanmalıdır.
Üretici firma tarafından önerilen kullanım süresi ilaçlar açıldıktan sonra yaklaşık
15 gündür.
6
• Göz pansumanı sırasında daima steril malzeme (gazlı bez, tek kullanımlık
suni gözyaşı damlaları, antibiyotik içeren damla ve pomadlar) kullanılmalıdır.
Enfekte göz varsa çapraz bulaşmayı önlemek için, tedaviye önce enfekte
olmayan gözden başlanmalı ve her göz için ayrı malzeme kullanılmalıdır.
• Steril gazlı bez veya yuvarlak şekilde kesilmiş içinde pamuk bulunan gazlı bez
(rondel) ve flasterden oluşan göz bandajı gün içinde sık olarak değiştirilmelidir.
AMELİYAT ÖNCESİ DÖNEMDE HEMŞİRELİK BAKIMI
• Ameliyat öncesinde yapılacak işlem konusunda hastaya bilgi verilmeli, hastalar
rahatlatılmaya çalışılmalıdır. Gerekli durumlarda hekimin önerdiği sedatif ilaçlar
hastalara verilmelidir.
• Aspirin benzeri antiagregan ilaçlar ve heparin benzeri antikoagülan ilaçlar
ameliyat sırasında kanamaya yol açabileceği için bu ilaçların kullanımı özellikle
sorgulanmalıdır.
• İlaç ve besin alerjileri sorgulanmalıdır.
• Genel anestezi sırasında gerekirse kapiller dolaşımın belirlenebilmesi için renkli
ojelerin silinmesi istenir.
• Hastaların aç olup olmadığı kontrol edilir.
• Vital bulgular ve açlık kan şekeri ölçümleri yapılır.
• Hastaların düzenli kullandığı ilaçlar çok az su ile hastaya verilir.
• Diyabetik hastalara gereken durumlarda insülin ile nötralize edilmiş dekstroz
solüsyonları hazırlanır.
• Katarakt ameliyatı gibi büyük göz bebeği gereken ameliyatlardan önce pupilla
dilatasyonu elde etmek için hastalara damla damlatılır. Hastanın ameliyata iyi
bir şekilde hazırlanmış olması için doktor istemindeki ilacın belirtilen zamanda
uygulanması önemlidir.
• Ameliyat öncesinde hastalar gereksinimleri için tuvalete gönderilir.
• Ağız ve diş bakımı sağlanır.
• Takma diş ve takılar çıkartılır.
• Hastalara ameliyat gömleği ve ameliyat bonesi giydirilir.
• Hastaların isim bantlarının doğruluğu ve ameliyat olacak gözün işaretli olup
olmadığı kontrol edilir.
• Görme fonksiyonunun yitirilme olasılığı korku yaratan bir durum olduğundan,
göz ameliyatı olacak hastalar çok endişelidir. Endişelerin giderilmesi için hasta
rahatlatılmalı, soru sormasına izin verilmelidir.
7
AMELİYAT SONRASI DÖNEMDE HEMŞİRELİK BAKIMI
• Ayılma/derlenme odasından gelen hasta dikkatli bir şekilde yatağına alınır.
• Lokal anestezi ile ameliyat olmuş hastalar da ameliyat sonrası erken dönemde
yatak istirahatine alınmalıdır.
• Hastanın yaşam bulguları ve bilinç durumu kontrol edilir. Ameliyat sonrası
dönemde hastaların vital bulguları yakın olarak izlenmelidir.
• Yaşam bulgularının normal sınırlarda seyrettiği ve değişmediği belirlenene
kadar bulgular 15 dakika gibi sık aralıklarla kontrol edilmelidir.
• Gerekli sıvıların akışının uygun olup olmadığı kontrol edilir.
• Diyabetik hastalarda kan şekeri ölçümü yapılır.
• Hastanın ameliyattan iki-üç saat sonra hafif yiyecekler ile beslenmesi
sağlanmalıdır.
• Ameliyat uygulanan göz kanama ve şişlik yönünden kontrol edilmelidir.
• Oküloplastik cerrahi geçiren hastalarda ödemi azaltmak için yatak başı
yükseltilmelidir.
• Oküloplastik cerrahi geçiren hastalarda hematom gelişme olasılığı bulunduğu
için sık yara yeri kontrolü yapılmalıdır. Hastalara ilk 24 saat içinde düzenli yatak
istirahati yapması gerektiği anlatılmalıdır.
• Oküloplastik cerrahi geçiren hastaların pansumanları sırasında odada sağlık
personeli dışında kimsenin bulunmamasına özen gösterilmelidir.
• Ameliyat sonrası ilk mobilizasyon için hasta önce yatak içinde oturtulur. Bir
süre yatağında oturan hastanın bacakları sarkıtılıp beklenir. Bir süre de bu
şekilde oturan hastaya destek olunur ve yürümesi istenir.
• Hastanın idrar ve gaita çıkarıp çıkarmadığı kontrol edilmelidir.
• Ameliyat sonrası dönemde yapılan sakıncalı bazı hareketler göz içi basıncını
artmasına, yara yerinin veya göz içi lensinin pozisyonunun bozulmasına ve
hemorajiye neden olabilir. Hastalar bu konuda uyarılmalıdır. Ameliyat sonrası
erken dönemde sakıncalı olan hareketler şunlardır:
1. Göze basınç uygulamak
2. Ağır kaldırmak, ıkınmak, öğürmek
• Ameliyat sonrasında yaklaşık on gün hasta çenesini kaldırarak başını yıkamalı
ve gözüne su temas ettirmemelidir.
• Her türlü travma, göz içi girişimi ve operasyonundan sonra hastalar ağrı,
görme azalması, kızarıklık ve şişlik gibi endoftalmi ile ilgili olabilecek
semptomlar açısından bilgilendirilmelidir. Bu yönde yakınma ortaya çıktığı
takdirde hastalara acil olarak göz hastalıkları kliniğine başvurmaları gerektiği
anlatılmalıdır.
8
STANDART GÖZ MUAYENESİ
Görme keskinliği ışıklı bir panoda yer alan harfler okutularak belirlenir. Bu
panolara görme eşeli adı verilir.
Şekil 2: Snellen görme eşeli
Gözün ön segmentinin muayenesi biyomikroskop (slit-lamp/yarık lamba) ile
gerçekleştirilir.
Resim 1: Biyomikroskop ve applanasyon tonometresinin görünümü
Biyomikroskop; ince ışık demeti oluşturabilen düşük büyütmeye sahip bir
mikroskoptur. Oküler ve ışığın ekseni biyomikroskobun parçaları oynatılarak
değiştirilebilir. Bu muayene ile göz kapakları, sklera, konjunktiva, kornea, iris ve
lens ayrıntılı olarak değerlendirilebilir.
9
Resim 2: Biyomikroskop ile normal ön segment görünümü
Biyomikroskopik muayene için hasta bir tabureye oturtulur ve cihaz üzerinde
bulunan özel bölüme hastanın çenesi yerleştirilir. Alın bölgesinin kafa ön
kısmında bulunan şerite temas etmesi sağlanır.Biyomikroskopik muayene
sırasında pamuk uçlu çubuk gibi künt ince bir alet ile üst göz kapağı
çevrilerek göz kapağının iç kısmını kaplayan konjunktiva muayene edilebilir.
Biyomikroskopik muayene sırasında floresein boyası emdirilmiş steril şeritler
gözyaşı ve kornea tabakalarının değerlendirilmesi için kullanılabilir. Turuncu
renkli bu boya gözyaşı yardımı ile gözden uzaklaşır. Göz içi basınç ölçümü
biyomikroskopi sırasında applanasyon tonometre ucu veya hava üfleyen
sistemler ile kornea düzleştirilerek gerçekleştirilir.
Göz arka segmentinin detaylı
muayenesi için göz bebeğinin
(pupilla) büyütülmesi gereklidir.
Pupilla dilatasyonu sağlayan damlalar
damlatıldıktan yaklaşık yarım saat
sonra ayrıntılı fundus muayenesi
yapılabilecek göz bebeği genişliği
elde edilir.
Resim 3: Fundus kamera ile alınmış normal fundusa ait görüntü
10
Göz bebeği büyütülmesi hastalarda birkaç saat süren özellikle yakın
mesafelerde belirginleşen bulanık görmeye ve ışık parlamalarına neden olabilir.
Renk görme muayenesi renkli plakalarda gizlenmiş bulunan rakamların
okutulmasıyla (ıshihara testi) veya ton benzerliklerine göre renkli tabletlerin
sıralanmasıyla (D-15 testi) yapılabilir. Test sırasında uygun aydınlatma
sağlanmalıdır.
Resim 4: A, Ishihara renk görme testi, B, C. D-15 testleri
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA GÖZ MUAYENESİ
Bebeklik ve erken çocukluk döneminde görme keskinliği ölçümü mümkün
olmamakla birlikte bazı yöntemler ile görme düzeyi halkında fikir edinilebilir.
Bebeğin cisimlere fiksasyon yapması, onları takip etmesi, cismin hareketi
durduğunda takip işleminin de durması bebeğin görmesinin kötü olmadığını
gösterir. Tek gözü kapatıldığında huzursuz olan bebekte ilgili gözün iyi
gördüğü; diğer gözün ise iyi görmediği düşünülebilir. Ayrıca şekil ve çizgilerden
oluşan testler de görme düzeyinin belirlenmesi için kullanılabilir. Görme
fonksiyonunun belirlenmesi için görsel uyarılmış potansiyel (visually evoked
potentials, VEP) ölçümleri yapılabilir.
11
Bebek ve Çocuk Hastanın Muayenesi
Bir sedye üzerinde kafa kollar arasında
kalacak şekilde bebek kollarından
tutulur ve hem kafa hem de kolların
hareket etmesi önlenir. Daha
büyük çocuklarda kooperasyon
sağlanamıyorsa genel anestezi altında
muayene yapılabilir.
Resim 5: A. Bebeğin muayene için direkt tutuluşu, B. Bebeğin yeşil bez yardımı ile tutuluşu
Bebek ve çocuklarda sık görülen hastalıklar
• Nazolakrimal kanal tıkanıklığı
• Bakteriyel konjunktivit
• Alerjik konjunktivit
• Preseptal sellülit
• Şaşılık
Bebek ve Çocuklarda Nadir Görülen Ancak Erken Tanısı Önemli Olan Hastalıklar
• Konjenital glokom (büyük göz küresi ve korneada beyazlaşma, sulanma ve
ışıktan rahatsız olma görülebilir)
• Retinoblastoma (beyaz pupilla refleksine yol açan göz içi tümörü)
• Proptozis-gözün öne doğru yer değiştirmesi (orbita tümörleri veya
lenfoproliferatif hastalıklar bu duruma neden olabilir)
Resim 6: Konjenital glokoma bağlı göz küresinde büyüme (buftalmus) ve korneada opaklaşma.
12
GÖZ KAPAĞI BOZUKLUKLARI
Göz kapaklarının görevi gözleri korumaktır. Her göz kırpmada göz kapaklarının
hareketi ile göz yüzeyinin nemlenmesi sağlanır. Göz kırpma ayrıca göz
yüzeyinden toz, kir ve benzeri parçacıkların uzaklaştırılmasını da sağlar.
Gözümüze bir cisim yaklaştığında refleks olarak gözlerimizi kapatırız. Bu refleks
gözleri birçok durumda yaralanmadan korur.
Göz Kapak Bozuklukları
• Göz kapaklarının bakteriyel enfeksiyonu: İmpetigo
• Göz kapak kenarında enfeksiyon: Blefarit-kirpik dibi iltihabı/hordeolum-arpacık
• Göz kapaklarında lokalize inflamasyon: Şalazyon
• Göz kapağında içe dönme: Entropion
• Göz kapağında dışa dönme: Ektropion
• Göz kapağında düşüklük: Ptozis
• Göz kapağında anormal kasılmalar: Blefarospazm
ORBİTAL HASTALIKLAR
Preseptal Sellülit
Orbita septumu ön kısmında yer alan yumuşak dokuların enfeksiyonudur.
Genellikle böcek ısırması, cilt yaralanmaları, kapak, diş ve sinüs enfeksiyonları
sonrasında ortaya çıkabilir. Ekstraoküler kaslar ve optik sinir etkilenmediği için
göz hareketleri her yöne serbesttir; görme keskinliği azalmamıştır.
Göz kapaklarında şişme, kızarıklık ve duyarlılık artışı görülür. Konjunktiva hafif
ödemli olabilir. Tedavide sistemik (tercihen intravenöz) antibiyotik preparatları
kullanılır. Zamanında tedavi edilmeyen enfeksiyon, septumu aşarak orbital
sellülite dönüşebilir. Bu nedenle hastalığın vakit geçirmeden etkin tedavisi
önemlidir.
Orbital Sellülit
Enfeksiyon optik sinir de dahil olmak üzere orbitada bulunan bütün yapıları
etkileyebildiği için preseptal sellülite oranla daha ciddi bir durumdur. Acil olarak
sistemik antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Göz dışı kasların tutulması bakış
kısıtlılığı, orbitada abse oluşumu proptozis ile kendisini gösterebilir. Optik sinir
etkilenirse görme azlığı ortaya çıkabilir.
13
Propitozis - Tiroid Orbitopati
Gözün orbita boşluğunda normalden önde durması proptozis olarak
isimlendirilir. Yer kaplayan herhangi bir orbita lezyonu göz küresinde ileri itilmeye
neden olabilir. Tiroid hastalığına bağlı orbitopatide artmış göz dışı kas hacimleri
nedeniyle göz küresi ileri doğru itilir. Tanıda radyolojik görüntüleme yöntemleri
ve tiroid hormon düzeyleri kullanılır. Tedavi nedene yönelik olarak planlanır.
GÖZYAŞI BOŞALTIM SİSTEMİ HASTALIKLARI
Gözyaşı; orbitada yerleşen lakrimal bez tarafından salgılanır, göz yüzeyini ıslatıp
toz ve kirleri tamizledikten sonra göz kapağı iç kısımlarında bulunan punktum
adı verilen deliklerden süzülerek göz yaşı kesesine pompalanır. Her göz
kırpma hareketi gözyaşının pompalanmasını sağlar. Gözyaşı kesesi sonrasında
nazolakrimal kanal yolu ile gözyaşı burun boşluğuna ulaşır.
Resim 7: Lakrimal sistem anatomisi ve sık görülen darlık bölgesi
Sık Gözlenen Gözyaşı Boşaltım Sistemi Hastalıkları
• Çocuklarda görülen nazolakrimal kanal tıkanıklığı: sıklıkla ilk dokuz ayda
kendiliğinden düzelir. Tedavide masajın yanı sıra dirençli olgularda sondalama
işlemi uygulanabilir.
• Çocuklarda sıklıkla burun kenarında sert şişlik olarak kendisini gösterir.
Embriyolojik döneme ait farklı kökene ait hücrelerin çoğalması bu dokunun
gelişimine neden olur.
• İleri yaşta görülen nazolakrimal kanal tıkanıklığı: Sıklıkla kadınlarda görülür.
Tedavisinde eksternal veya endoskopik olarak gözyaşı boşaltım sistemi ile
burun arasında anastomoz oluşturulur.
• Dakriosistit: Gözyaşı kesesinin iltihabıdır. Tedavisinde sistemik antibiyotikler ve
abse oluşumu varsa abse drenajı uygulanır.
14
Göz Yaşı Boşaltım Sistemi Hastalıklarında Hemşirelik Bakımı
Bebeklerde gözyaşı kesesi masajının nasıl yapılacağı, ortaya çıkan sekresyonların
nasıl temizlenebileceği aileye anlatılmalıdır. Gözyaşı kesesi masajı: Kese
bölgesine bası uygulamasını takiben parmak burun kökünden alta ve dışa
doğru baskı yaparak hareket ettirilir.
ŞAŞILIK VE GÖZ TEMBELLİĞİ
Şaşılık gözlerin bakış pozisyonlarında paralelliğini kaybetmesidir. Şaşılık her
yaşta ortaya çıkabilir. Doğumsal değişiklikler, travma ve paralizi şaşılığa neden
olabilir .
Resim 8: Sol gözde iç şaşılık
Belirti ve bulgular
• Göz çevresinde ağrı
• Baş ağrısı
• Paralel olmayan gözler
• Eğik baş pozisyonu
• Bazı olgularda gözlerin ritmik titremesi
(nistagmus)
• Çift görme (diplopi) Eşlik eden hastalığa
ait ptozis, bakış kısıtlılığı, katarakt ve retina
skarı gibi bulgular.
Tanı yöntemleri
Açma kapama testleri kaymanın özelliği hakkında bilgi verir. Kayma derecesi
prizmalar yardımı ile ölçülebilir, üç boyutlu görme stereopsis testleri ile
değerlendirilebilir.
Tedavi
Çocukluk çağında görülen şaşılıkların önemli bir kısmı kırma kusurlarının gözlük
ile düzeltilmesiyle iyileşme gösterir. Doğumsal şaşılıklarda tedavi genellikle
cerrahidir. Paralitik şaşılıklarda botulinum toksini ile düzelme sağlanabilir.
Göz tembelliği
Şaşılık, kırma kusuru ve çocukluk çağında geçici olarak görmeyi engelleyen
hastalıklar görme ile ilgili beyinde bulunan merkezde uyaran eksikliğine ve ilgili
göz tarafından oluşturulan görüntünün ihmal edilmesine neden olur.
15
Şaşılık ve Göz Tembelliğinde Hemşirelik Bakımı
• Bazı şaşılık türlerinin yalnızca gözlük kullanımı ile düzeltilebileceği ve gözlük
kullanımının önemi aileye anlatılmalıdır.
• Göz tembelliğinin önlenmesi için uygulanması gereken kapama tedavisi,
tedavinin süresi ve önemi konusunda bilgi verilmelidir.
GÖZ ENFEKSİYONLARI
Gözde bakteri, mantar ve virüs gibi
birçok etken enfeksiyona neden
olabilir. Enfeksiyonlar gözün farklı
tabakalarını tutabilir; bir veya iki
gözde enfeksiyon ortaya çıkabilir.
Gözde en sık görülen enfeksiyonlar
konjunktivit ve arpacıktır. Kornea
enfeksiyonu (keratit) daha nadir
olarak gözlenir. Yoğun ve özellikli
hemşirelik bakımı gerektiren bir
hastalıktır.
Resim 9: Blefarit ve keratit görüntüsü
Belirti ve bulgular
• Kızarıklık: göz enfeksiyonlarının en önemli belirtisidir
• Yanma
• Batma hissi
• Sulanma
• Çapaklanma
• Göz kapağı veya konjunktiva ödemi
• Arpacık-şalazyonda göz kapağında lokalize şişlik
• Konjunktivit hastalarında kaşıntı
• Keratit hastalarında bulanık görme ve korneada beyazlaşma (kornea
infiltrasyonu)
GÖZ ENFEKSİYONLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Viral konjunktivit bulunan hastalar soğuk uygulama (soğuk kompres), arpacık
bulunan hastalar ise sıcak uygulamadan fayda görürler.
• Konjunktivitlerde sıcak uygulama yapılmamalı, gözler hiçbir zaman
kapatılmamalıdır.
16
• Keratit varlığında göz steril gazlı bez ile kapatılabilir. Bu kornea iyileşmesinin
kapak hareketi ile bozulmasını önler.
• Göz enfeksiyonları bulaşıcıdır. Hastaların izolasyonu sağlanmalıdır.
• Hastalara sık sık el yıkamaları ve enfeksiyon bölgesine dokunmamaları
gerektiği anlatılmalıdır.
• Havlu gibi kişisel eşyaların evdeki diğer bireyler ile paylaşılmaması gerektiği
anlatılmalıdır.
• Bir gözün enfekte olduğu olgularda enfekte göze kullanılan ilaçlar sağlam
göze kullanılmamalıdır.
• Hastalara belirtiler düzelse de antibiyotik içeren damla ve pomadların en az bir
hafta süreyle kullanılması gerektiği anlatılmalıdır.
KURU GÖZ
Gözyaşı yapısında bozulma, miktarında azalma veya gözyaşının fazla
buharlaşması sık görülen bir oküler yüzey hastalığı olan kuru göz hastalığına
neden olabilir. Göz yaşı miktarının azalmasına neden olan lakrimal bez
hastalıkları, göz yaşının yapısını bozan konjunktiva hastalıkları ve daha birçok
etken kuru göz hastalığına neden olabilir. Hastalar sıklıkla gözde yabancı
cisim ve kuruluk hissinden, kızarma ve yanmadan şikayet ederler. Tanıda
biyomikroskopi ve göz yaşı miktarını ölçen kağıt şeritler (shirmer testi) kullanılır.
Kornea ve konjunktiva epitelinde ufak defektler, filament adı verilen korneaya
yapışan ince fibriller bu hastalıkta görülebilir. Tedavide suni gözyaşı preparatları,
cerrahi yol ile gözyaşı direnajını sağlayan kanalların tıkanması, kapalı ve nemli
ortam yaratan özel gözlükler kullanılabilir. Oda havasının nemlendirilmesi de
tedavide faydalı olan yöntemlerdendir.
KURU GÖZ HASTALARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI
Kuru göz hastalığının kronik bir hastalık olduğu, tedavisinin kesintisiz
uygulanması gerektiği hastalara anlatılmalıdır.
REFRAKSİYON (KIRMA) KUSURLARI
Kornea göze gelen ışınları kontrol eden ve yoğunlaştıran bir pencere görevi
görür. Eğer kornea yüzeyi düzenli değilse ışığın bu tabaka tarafından kırılarak
görme tabakası üzerinde düzgün bir şekilde yoğunlaşması gerçekleşmez ve
görüntüler bulanık hale gelir. Çoğunlukla kornea tabakasından kaynaklanan bu
bulanık görme durumuna rafraksiyon kusuru adı verilir.
17
Miyopi: Yakını net uzağı bulanık görme durumudur.
Hipermetropi: Yakını bulanık, uzağı net görme durumudur.
Presbiyopi: Yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan yakını bulanık görme durumudur
Astigmatizma: Hem uzak hem de yakına bakarken ortaya çıkan netleşme
problemidir.
Refraksiyon kusurları gözlük ve kontakt lensler ile düzeltilebilir. Erişkin hastalarda
söz konusu olan diğer bir tedavi seçeneği de refraktif cerrahidir.
Düzeltilmemiş kırma kusurları net görme güçlüğünün yanı sıra şaşılık, gözlerde
ağrı ve baş ağrısı gibi yakınmalara neden olabilir. Gözlük ya da kontakt
lens kullanılması kırma kusurunun ilerlemesini durdurmaz. Yalnızca erken
dönemde düzeltilen kırma kusurları çocuklarda bu kusurlara bağlı olarak ortaya
çıkabilecek göz tembelliğini önlemesi açısından önemlidir.
KORNEA BOZUKLUKLARI
Kornea, görünen ön kısmında yer alan kubbe şeklinde saydam tabakasıdır.
Gözün zararlı maddelerden korunmasını ve ışınların uygun açıyla kırılarak
görme tabakası üzerinde yoğunlaşmasını sağlar.
Alerji, kuru göz, enfeksiyon ve travmalar kornea tabakasında yapısal ve
fonksiyonel değişikliklere/bozukluklara neden olabilir. Bunlardan en sık
gözlenen kornea ülserleri genellikle travma ve enfeksiyon sonucunda ortaya
çıkar. Kaynak yapanlarda sık görülen kornea probleminin nedeni ultraviyole
ışınlara bağlı olarak ortaya çıkan hafif yanıktır. Benzer durum yoğun güneş
ışınlarına maruz kalındığında da gözlenebilir. Kornea distrofilerinde ise sıklıkla
genetik bazı nedenler sonucunda kornea tabakasında madde birikimi ve
korneanın saydamlığını kaybetmesi söz konusudur. Kornea ödemi genelikle
ameliyat sonrasında ortaya çıkan kornea tabakasının su içeriğinin artması ve
saydamlığını kaybetmesidir.
Kornea hastalıklarında gözlenen belirti ve bulgular
• Bulanık görme
• Ağrı
• Işıktan rahatsız olma
• Kızarıklık
• Sulanma
• Gözde yabancı cisim hissi
• Korneanın saydamlığını kaybetmesi ve leke oluşumu (lökom)
18
Tedavi
Kornea hastalıklarında tedavi topikal ve sistemik ilaçlar, gözün bandaj ile
kapatılması terapötik kontakt lensler, gözün amnion zarı ile örtülmesi, terapötik
lazer uygulamaları ve keratoplasti ile sağlanır. Kornea problemi yüzeysel ise
genellikle bir iki gün içinde tam düzelme sağlanır. Kornea ödemi tedavisinde
suni göz yaşları, konsantre NaCl çözeltileri ve bazı özel durumlarda topikal
silikon yağı preparatları kullanılır.
KORNEA HASTALIKLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Hastalara göz makyajı yapmamaları gerektiği söylenmelidir.
• Kontakt lens kullanan hastalara kontakt lens kullanımına ara verilmesi gerektiği
anlatılmalıdır.
• Kaynak ile veya kimyasal maddeler ile çalışan kişilere koruyucu gözlük
kullanmaları gerektiği hatırlatılmalıdır.
• Işıktan rahatsız olan hastalara güneş gözlüğü kullanımı önerilebilir.
KATARAKT
Katarakt göz merceğinin saydamlığını
kaybederek bulanıklaşmasıdır.
İntrauterin enfeksiyon veya
genetik bazı nedenlerle katarakt
bebeklerde de ortaya çıkabilir.
Yaşamın ilk bir ayında ortaya çıkan
katarakt, konjenital katarakt olarak
adlandırılır. Göz kliniklerinde en sık
olarak görülen katarakt tipi erişkin
kataraktıdır. Katarakt yavaş ilerleyen
ağrısız görme kaybına neden olur.
Resim10: Kataraktın biyomikroskopik
görüntüsü
Katarakt bulanık, sisli görmeye, renk yoğunluğunun azalmasına ve tek gözde
çift görmeye neden olabilir.
Hastalar ayrıca gece görme zorluğundan, ışık etrafında halo görüntüsünden ve
ışık parlamalarından rahatsız olabilirler.
Tanı: Standart göz muayenesi ve biyomikroskopi tanı için genellikle yeterlidir.
Tedavi: Kataraktın tedavisi cerrahi yol ile saydamlığını kaybetmiş olan lensin
çıkarılmasıdır. Olguların hemen tümünde yapay bir lens kataraktın alınması ile
ortaya çıkan boşluğa yerleştirilir.
19
Hastalar genellikle operasyondan sonraki birinci günde kontrole çağırılır. İlk
kontrole kadar gözün steril gazlı bez/rondel ile kapatılması genellikle önerilir. İlk
kontrolden sonra hastalar eğer isterlerse dış ortamlarda güneş gözlüğü takarak
rahatsız edici ışıktan korunabilir. Ameliyat sonrasında hastanın durumuna göre
sıklığı değişen steroid ve antibiyotik damlaların kullanılması önerilir. Steroid
içeren damlalar genellikle ameliyat sonrasında 3-4 hafta süre ile kullanılır.
Hastalar taburcu edilirken daima ağrı, kızarıklık ve şişlik gibi enfeksiyon bulguları;
baş ağrısı bulantı, bulanık görme ve şiddetli göz ağrısı gibi göz içi basınç artışı
bulguları konusunda uyarılmalıdır. Yukarıda sayılan durumların ameliyat edilen
bir hastada ortaya çıkması aciliyet taşımaktadır. Hastalar bu gibi durumlarda
acilen ilgili kuruma başvurmaları konusunda bilgilendirilmelidir.
Fakoemulsifikasyon ile katarakt cerrahisi uygulanmış olan hastalara genellikle
sütürasyon yapılmadığı için yara yerinde sızdırma ve enfeksiyon riski vardır.
Enfeksiyon önlenmesi için hastalara kirli el ile göz çevresine dokunmamaları,
gözlerine bastırmamaları, tozlu ve kirli ortamlardan uzak durmaları gerektiği
söylenmelidir.
GLOKOM
Glokom yaşlılıkta sık gözlenen genellikle yüksek göz içi basıncı (GİB) ile
seyreden bir optik sinir hastalığıdır. Primer glokomun görülmesinde yüksek göz
içi basıncının yanı sıra aile öyküsü gibi genetik özellikler ve ırk özellikleri de rol
oynar. Sekonder glokom ise geçirilmiş cerrahi girişimlere, travmalara, katarakta
ve kullanılan göz içi tampon maddelere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Belirti ve bulgular
• Işık çevresinde halo görme
• Göz ağrısı
• Baş ağrısı
• Bulantı-kusma
• Tüp görme (periferik görme alanı kaybı)
• Görme bulanıklığı
Tanı yöntemleri
Biyomikroskopide kornea ödemi, glokom tipine göre ön kamara darlığı,
psödoeksfoliasyon, pigment birikimi, iris anomalileri görülebilir. Göz içi basıncı
20
yüksek olarak ölçülebilir. İridokorneal açı muayenesinde açıda darlık, yapışıklık
(sineşi), geriye yer değiştirme hemoraji ve partiküller görülebilir. Optik sinir
muayenesinde optik sinir başında çukurlaşma artışı ve solukluk görülebilir.
Optik koherens tomografi ile sinir lifi tabakasının kalınlığı ölçülebilir. Görme alanı
muayenesinde periferik görme alanında daralma gözlenebilir.
Resim 11: Glokoma bağlı sağ gözde daha fazla olmak üzere her iki gözde optik
disk çukurlaşma
Tedavi
Glokomun tipine bağlı olarak tedavide göz içi basıncını düzeltmek ve hedef
göz içi basıncına ulaşmak için antiglokomatöz damlalar, lazer iridotomi, lazer
trabeküloplasti, cerrahi iridektomi, non penetran ve penetran glokom cerrahi
yöntemleri kullanılabilir.
Akut glokom krizi tedavisinde altta yatan patolojiye bağlı olarak topikal
antiglokomatöz ajanlar, miyotikler veya midriatik ve sikloplejikler, oral
asetolozamid preparatları, intravenöz hiperosmolar ajanlar ve iridotomi veya
iridektomi kullanılabilir.
Görme Alanı Muayenesi
Hastadan çene ve alnını cihaza yerleştirmesi ve belirli bir noktaya devamlı olarak
bakması istenir. Soluk veya parlak her türlü geçici ışık parlaması gördüğünde
elindeki uyarı düğmesine basması gerektiği anlatılır.
Glokom hastalığının yanı sıra birçok nörolojik hastalık ve retina hastalığında
görme alanı bozuklukları ortaya çıkabilir.
21
GLOKOMDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Akut glokom krizinde ağrının gecikmeden giderilebilmesi için damla ve
intravenöz ajan tedavilerine vakit geçirmeden başlanmalıdır.
• Kronik glokom hastalarına damla damlatma konusunda eğitim verilmelidir.
Glokom tedavisi uzun sürelidir ve hasta uyumu olmadan başarı elde etmek
mümkün değildir.
• İlaçların yanma batma gibi lokal yan etkileri olabileceği gibi solunum
güçlüğü gibi sistemik yan etkileri de gözlenebilir. İlaç etkileşimleri ve yan etki
konularında dikkatli olunmalıdır.
ÜVEİT
Üveit; iris, silier cisim ve koroid tabakasından oluşan uvea dokusunun iltihabıdır.
Bu göz içi iltihabı mikrobiyal ajanlar veya otoimmun hastalıklar sonucunda
ortaya çıkabilir. Üveite neden olan sistemik hastalıklardan bazıları şunlardır:
Behçet hastalığı, tüberküloz, sarkoidoz, sfiliz, toxoplazma-toxocara gibi paraziter
enfeksiyonlar, herpes virus enfeksiyonları.
Belirti ve bulgular
• Işıktan rahatsız olma (fotofobi)
• Ağrı
• Kızarıklık
• Bulanık görme
• Ön kamarada seviye veren beyaz renkli inflamatuar hücre birikimleri (hipopiyon)
Tanı yöntemleri
Biyomikroskopide ön kamara ve vitreus içinde inflamatuar hücreler, kornea
tabakasında birikintiler, kronik olgularda iris lens arasında sineşiler tanıda
yardımcıdır. Üveite neden olan etkenin belirlenmesi amacıyla immunolojik ve
serolojik testler kullanılır. Tüm çabalara rağmen üveitlerin önemli bir kısmında
etken belirlenemez.
Tedavi
Ağrıyı azaltmada en etkin ilaçlar sikloplejiklerdir. İnflamasyonu baskı altına
almak için topikal veya sistemik steroidler, enfeksiyonu tedavi etmek için
antimikrobiyal ajanlar, üveite sekonder olarak ortaya çıkan glokomu düzeltmek
için antiglokomatöz ilaçlar kullanılır. İmmun supresif ve immun modulatuar
ilaçlar kronik dönemde inflamasyonu baskılamak için tedavide kullanılabilir.
22
ÜVEİT HASTALIKLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Sistemik steroid tedavisi alan hastalar tuzsuz yemeleri konusunda uyarılmalıdır.
Steroid tedavisi kan basıncı ve kan şekeri düzeylerini olumsuz olarak
etkileyebileceği için bu hastalarda yakın kan basıncı ve kan şekeri kontrolleri
yapılmalıdır.
• Üveit atağı sırasında hastanın rahatsızlığını azaltmak için oda loş hale
getirilebilir.
• Behçet hastalarında aftöz ülserasyonlar için yara yeri bakımı yapılmalıdır.
ENDOFTALMİ
Travma, göz içi cerrahisi ve göz içi enjeksiyonlarını takiben ortaya çıkabilen
göz içi enfeksiyonudur. Ameliyat sonrası erken dönemde (sıklıkla ilk 48 saatte)
ortaya çıkabileceği gibi ameliyat sonrası 15 güne kadar uzayan dönemde de
görülebilir. En önemli belirtisi ağrıdır. Hastalarda ayrıca görme azlığı, kapak
ödemi, kızarıklık ve kornea ödemi görülür. Endoftalmi acil tıbbi ve cerrahi
müdahale gerektiren ciddi bir durumdur. Ön kamara ve vitreus örneklemesikültürü ile birlikte intravitreal antibiyotik uygulaması günümüze kadar önerilen
tedavi yöntemidir. Ancak hastaların büyük bir çoğunluğu erken dönemde
uygulanan vitrektomi sonrasında önemli düzelme gösterir. Bu nedenle hastalar
acil olarak cerrahiye uygunluk açısından değerlendirilmelidir. Antibiyotikler ile
birlikte steroid preparatları da sıklıkla hastalığın tedavisinde kullanılır.
RETİNA HASTALIKLARI
Görme azlığının en önemli nedenlerinden birisi retina hastalıklarıdır. Sık görülen
retina hastalıkları şunlardır:
— Diyabetik retinopati
— Retinal ven kök ve dal tıkanıklıkları
— Retina yırtıkları
— Retina dekolmanı (retina tabakasının ayrılması)
— Vitreus hemorajisi
— Kalıtsal retina hastalıkları (fotoreseptör hücrelerinin hastalığıdır)
— Yaşa bağlı makula dejenerasyonu (sarı leke hastalığı)
— Makula ödemi
— Retinit ve retinal vaskülit
23
Retina hastalıklarında gözlenen belirti ve bulgular
• Bulanık görme
• Dalgalı görme (metamorfopsi)
• Uçuşan cisimcikler
• Karanlıkta ışık parlamaları
• Renk görme bozukluğu
Retina hastalıklarında tanı yöntemleri
Fundus muayenesi, floresein ve indosyanin yeşili anjiografi, optik koherens
tomografi tanıda yardımcı testlerdir.
Retina hastalıklarında tedavi
Lazer fotokoagülasyonu
İntravitreal enjeksiyonlar
Retina dekolmanı cerrahisi
Vitreoretinal cerrahi
RETİNA HASTALIKLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Retina hastaları genellikle görme düzeyi düşük olan kişilerdir. Hastalara ayağa
kalkışlarında refakat edilmelidir.
• Dekolman ameliyatı ve vitreoretinal cerrahi sonrasında sıklıkla hastaların belirli
bir kafa pozisyonunu koruması gereklidir. Hastalar bu konuda bilgilendirilmeli
ve ek yastık, çarşaf gibi gereçler kendilerine sağlanmalıdır.
• Uygun baş pozisyonunun yapılıp yapılmadığı sık aralıklarla denetlenmelidir.
FLORESEİN ANJİOGRAFİ (FA)
Test uygulanmadan önce pupilla dilatasyonu sağlanmalıdır. FA intravenöz yol ile
sodyum floresein (5 ml, % 10, bolus tarzda) enjeksiyonunu takiben boyanın retina
damarları içindeki floresansını gösterecek şekilde fundus fotoğrafları çekilmesidir
Enjeksiyonu takiben ilk 10 saniyede floresein retina dolaşımına ulaşır. Yaklaşık 10
dakika süre ile değişen aralıklarla anjiografi fotoğrafları elde edilir.
Resim 12: Fundus kamera
Resim 13: Normal anjiografik görüntü
24
FLORESEİN ANJİOGRAFİ SIRASINDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Hastaların alerjileri (özellikle iyot alerjisi) olup olmadığı sorgulanmalıdır.
• Böbrek hastalıkları ve diyaliz öyküsü mutlaka sorulmalıdır.
• Kullanılan etken maddenin iki gün süreyle ciltte ve tüm vücut sıvılarında
turuncu renk değişimine neden olabileceği işlem öncesinde hastalara
anlatılmalıdır.
• Tetkik günü araç kullanmamaları konusunda hastalar uyarılmalıdır.
• İntravenöz antihistaminik ajanlar, steroidler, adrenalin ve serum fizyolojik
gerekirse alerjik reaksiyonların tedavisinde kullanılmak üzere hazır
bekletilmelidir.
• Hastalar işlem sonrasında allerji ve anaflaksi ile ilgili olabilecek ürtiker, solunum
güçlüğü ve hipotansiyon açısından dikkatle izlenmelidir. Damar yolu bu tür
acil durumlar ortaya çıkarsa hızla müdahale edilebilmesi için yaklaşık 45 dakika
açık tutulmalıdır.
• Bolus enjeksiyonu takiben bulantı gelişen hastalara alkol emdirilmiş pamuk
koklatılmalı ve hastalar rahatlatmaya çalışılmalıdır.
• Anaflaksi semptom ve bulguları açısından hastalar yakından takip edilmelidir.
• Gözünü açmakta güçlük çeken hastaların gözlerini açmaya yardımcı olmalıdır.
• Floresein enjeksiyonu için açılan damar yoluna kelebek iğne yerine intraket
takılması ortaya çıkabilecek komplikasyonların önlenmesinde rol oynayabilir.
İNTRAVİTREAL ENJEKSİYON
Günümüzde giderek daha fazla sayıda hastalıkta intravitreal enjeksiyon
uygulanmaktadır. Sıklıkla kullanılan ajanlar antineovasküler ajanlar ve
steroidlerdir. İnravitreal enjeksiyonlar ile istenilen etki tam istenilen yerde
elde edilebilir. Bu avantajının yanı sıra intravitreal enjeksiyonların lens hasarı
ve enfeksiyon gibi ciddi komplikasyonları da ortaya çıkabilir. Enfeksiyonların
önlenmesi amacıyla göze antiseptik çözelti uygulandıktan ve steril örtüler
ve drape yardımıyla kirpikler enjeksiyon bölgesinden uzaklaştırıldıktan sonra
enjeksiyon uygulanır.
İNTRAVİTREAL ENJEKSİYONLARDA HEMŞİRELİK BAKIMI
Hastalara işlemin kısa süreceği ancak işlem sırasında gözlerini sıkmasının ve
hareket ettirmesinin sakıncalı olduğu anlatılmalıdır.
25
DİYABETİK RETİNOPATİ (DR) ve LAZER FOTOKOAGÜLASYONU
Diyabetik retinopati retinayı besleyen damarların hastalığıdır. Diyabetik
retinopatinin iki evresi vardır. Hemoraji ve sızıntıların görüldüğü nonproliferatif
DR ve neovaskülarizasyonların bu değişikliklere eklendiği proliferatif DR.
Resim 14: İleri proliferatif diyabetik retinopatiye bağlı neovaskülarizasyon,
hemoraji ve makula ödemi
Belirti ve bulgular
• Bulanık görme
• İleri olgularda ani ağrısız görme kaybı veya gözde şiddetli ağrı
• Retinal damarlarda ufak genişlemeler (mikroanevrizma)
• Nokta ve leke tarzında retinal hemoraji
• Makulada sıvı sızıntısı ve lipid birikimi (diyabetik makula ödemi)
• Retina önü ve vitreus hemorajileri
• Traksiyonel retina dekolmanı
• Neovaküler glokom
Tanı yöntemleri
Fundus muayenesi, floresein anjiografi, optik koherens tomografi ile tanı
konabilir, tedaviye yanıt değerlendirilebilir.
Tedavi
DR temel tedavisi göz içine enjekte edilen steroid ve antineovasküler ajanlar ve
lazer fotokoagülasyonudur.
Lazer fotokoagülasyonu diyabetik makula ödeminde ve proliferatif DR’de
uygulanır. Vitreus hemorajisi ve traksiyonel retina dekolmanı gibi ileri DR
bulguları gözlenen hastalardaki tedavi seçeneği vitreoretinal cerrahidir.
26
DR HASTALARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Diabetik retinopatinin tamamen semptomsuz olarak ilerleyebileceği bu
nedenle düzenli göz dibi muayenelerinin erken tanıda çok önemli olduğu
hastalara anlatılmalıdır.
• Hastalara hastalığın şiddetinin kan şeker ve lipid düzeyleri ve hipertansiyon
varlığı ile direkt olarak ilişkili olduğu anlatılmalıdır.
• Hastalar diyetlerini düzgün bir şekilde uygulamak ve fiziksel aktivite yapmak
konusunda teşvik edilmelidir.
• Kesinlikle sigara içilmemesi gerektiği, sigara kullanımının zaten yapısal olarak
bozuk olan retina damarları üzerinde çok olumsuz etkilerinin olduğu hastalara
anlatılmalıdır.
• Kan şekeri ölçümünün nasıl yapılacağı hastalara gösterilmelidir.
• Lazer fotokoagülasyonu öncesinde göz bebeği büyütülmelidir. Hastalara belirli
durumlarda lazer tedavisi ile görme artışı sağlama olasılığının düşük olduğu,
tedavinin temel amacının bulguların ilerlemesini ve ortaya çıkabilecek körlüğü
önlemek olduğu anlatılmalıdır.
• Lazer tedavisinin gözde hafif ağrıya yol açabileceği, işlem sonrasında
parasetamol türü analjezik-anti inflamatuar ilaçların alınabileceği hastaya
anlatılmalıdır.
• Tek gözlü hastalara işlem sonrasında ayağa kalkış ve yürüme sırasında refakat
edilmelidir.
YAŞA BAĞLI MAKULA DEJENERASYONU (YBMD)
YBMD görme merkezini, bir diğer adıyla sarı leke-makulayı etkileyen ve ince
detayların görülmesine engel olan bir hastalıktır. Makula keskin ve detaylı
görmeden sorumludur. Hücre dışı materyal birikimi ve atrofi ile karakterize kuru
tip makula dejenerasyonu ve retina altı neovaskülarizasyon ile karakterize yaş tip
makula dejenerasyonu, hastalığın başlıca iki tipidir. YBMD gelişiminde yaş, ırk, aile
öyküsü, sigara kullanımı ve diyet gibi genetik ve çevresel faktörler rol oynar.
Resim15: Glokoma bağlı optik diskte çukurlaşma artışı ve kuru tip yaşa bağlı
makula dejenerasyonuna ait druzen görüntüsü
27
Resim 16: Yaş tip yaşa bağlı makula dejenerasyonuna ait hemoraji görüntüsü
Resim 17: Yaş tip yaşa bağlı makula dejenerasyonuna ait lipid eksüdopati görüntüsü
Belirti ve bulgular
• Kırık görme
• Dalgalı görme
• Geç dönemde merkezi skotom
• Renk görmede bozukluk
• Subretinal birikimler (druzen)
• Retina ödemi, hemorajisi
• Lipid birikimi
Tanı yöntemleri
YBMD tanısı kareli kağıt testi (Amsler grid), fundus muayenesi, floresein
anjiografi (FA), OKT, fundus otofloresansı, multifokal ERG gibi yöntemler yardımı
ile konabilir.
Kareli kağıt testinde dalgalı ve kırık görme ortaya çıkabilir.
28
Tedavi
Kuru tip YBMD tedavisinde yeşil yapraklı sebze, turunçgiller, balık, fındık-fıstık
içeren diyetin yanı sıra vitamin preparatlarının da kullanımı önerilmektedir.
Yaş tip YBMD tedavisinde güncel yaklaşım göz içine (vitreus boşluğuna)
antineovasküler ajanların enjeksiyonudur. Bu tedavi ilk üç ay aylık olarak
uygulanır. Daha sonraki dönemlerde tedavi hastanın gereksinimlerine göre
şekillendirilir. Yakın geçmişte kullanılmış olan tedavi yöntemleri argon lazer
fotokoagülasyon ve fotodinamik tedavidir.
YBMD HASTALARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Görme kaybının yalnızca merkezi içereceği, tam görme kaybının ortaya
çıkmayacağı konusunda hastalara bilgi verilmelidir. Hastalığın ve tedavisinin
uzun süreli olduğu hastaya anlatılmalıdır.
• Kareli kağıt testinin nasıl uygulanacağı hastalara gösterilmelidir.
• Tanı aşamasında ve izlemde önemli olan OKT ve FA gibi tetkiklerin hangi
sıklıkta ve ne şekilde uygulanacağı hastalara anlatılmalıdır.
RETİNAL ARTER TIKANIKLIKLARI
Retina (görme tabakası) beslenmesini sağlayan santral retinal arter veya
dallarının tıkanıklığı büyük arter (karotis) veya kalp kaynaklı emboliler
sonucunda ortaya çıkar.
Belirti ve bulgular
Ani ağrısız görme kaybı
Resim 18: Hemisferik retinal arter
tıkanıklığı ve arter ayrım noktasında
damar içinde emboli (ok)
Tanı yöntemleri
Fundus muayenesinde erken dönemde
arka kutup (makula ve çevresi) ödemi ve
arter ağacında daralma, segmentasyon
görülür. Geç dönemde bu bulgular
genellikle kaybolur; optik atrofi ve retinada
incelme ortaya çıkar.
Tedavi
Kesin ve etkin bir tedavi yöntemi olmamakla birlikte ilk sekiz saat içinde
başvuran olgulara oksijen tedavisi, göz içi basıncının düşürülmesi, göz arkasına
vazodilatatör enjeksiyonu, göz masajı ve ön kamaradan sıvı alınması (embolinin
yer değiştirmesini sağlamak için) uygulanabilir.
29
RETİNA YIRTIKLARI VE RETİNA DEKOLMANI
Travma veya periferik retina tabakasındaki incelmeler nedeniyle ortaya çıkar.
Tedavi edilmeyen retina yırtıklarında genellikle bir süre sonra sıvı vitreusun yırtık
yoluyla retina altına geçmesi sonucunda retina dekolmanı ortaya çıkar.
Belirti ve bulgular
• Karanlıkta daha belirgin olan ışık parıldamaları
• Kurum dökülmesine benzer şekilde koyu renkli, dolaşan ufak cisimlerin
görülmesi
• Görme alanında gri veya siyah renkli perdelenme
• Merkezi görme kaybı
Tanı yöntemleri
Fundus muayenesi ile retina yırtıkları, retina dekolmanı ve eşlik edebilecek
vitreus hemorajisi gibi ek faktörler belirlenebilir. Vitreus hemorajisi nedeniyle
fundus görülemiyorsa ultrasonografi ile retina dekolmanı saptanabilir.
Tedavi
Retina yırtıklarının çevresine lazer uygulaması ilgili bölgelerde retina ve koroid
tabakası arasında sıkı yapışıklığa neden olarak retina dekolmanı gelişimini önler.
Yırtık çevresinde küçük bir alanda sınırlı retina dekolmanı varsa yine lazer
çevreleme ile tedavi edilebilir.
Geniş alanda retina dekolmanı söz konusu ise uygun olgularda göz içine gaz
enjeksiyonunu takiben lazer uygulanabilir. Daha ileri olgular sklera çökertmesi,
subretinal sıvı boşaltılması, lazer veya kriyo (dondurma işlemi) uygulaması veya
vitrektomi operasyonları ile tedavi edilir.
PREMATÜRE RETİNOPATİSİ (Retinopathy Of Prematurity, ROP)
Normal gebelik süresi olan 40 hafta boyunca anne karnındaki bebeğin göz
gelişimi devam eder. Kan damarları 16. gebelik haftasından başlayarak retina
tabakasına oksijen ve besin maddelerini taşır. Kan damarlarının gelişimi görme
sinirinin ve görme merkezinin (makula) bulunduğu retina merkezinden başlar.
Zamanla retinanın görme sinirinden uzak olan kenar kısımlarına ulaşır. 2830 hafta arasında retina damarları en büyük gelişimi gösterir, ancak damar
gelişiminin tamamlanması normal doğum haftası olan 40 haftaya kadar devam
eder.
30
Erken doğan bebeklerde beyin gelişimi için son derece önemli olan oksijen,
gelişimi tamamlanmamış retina tabakasındaki damarlarda büzüşmeye,
dolayısıyla retina tabakasının kansız kalmasına yol açabilir. Kalıcı hasar
oluşturabilecek bu durumun esas nedeni uygulanan oksijen tedavisi değil,
gözün yeterli gelişimi tamamlanmadan doğumun gerçekleşmiş olmasıdır.
Oluşacak hasarın derecesi prematüre retinopatisinin evresiyle ve görme
siniri-görme merkezine olan uzaklığıyla ilgilidir.
Prematüre bebeklerin takip edilmesindeki temel amaç gözlerin prematüre
retinopatisinin erken evrelerindeyken tespiti ve gereken olgularda gecikmeden
lazer tedavisinin uygulanmasıdır. Bebeğin göz sağlığı açısından son derece
önemli olan doğum sonrası birinci aydaki göz muayenesi ve düzenli kontroller
ile erken teşhis ve erken tedavi yapılabilir. Bu durumda gecikmeden ve
ihmalden kaynaklanan körlükler büyük ölçüde önlenebilir. Ancak, bazı gözlerde
zamanında ve etkin şekilde uygulanan tedaviye rağmen kalıcı görme kaybının
ortaya çıktığı da unutulmamalıdır.
Retina tabakasında ortaya çıkan hipoksi yeni damar oluşumunu uyarır. Göz
içinde yeni damarlanma (neovaskülarizasyon) göz içinde kanamaya ve retina
dekolmanına neden olabileceği için çok tehlikelidir. İzlem sırasında retinopati
evresinin ilerlediği ve görme merkezini tehdit ettiği görülürse bebeğe lazer
tedavisi planlanır. Genel anestezi ile uygulanan bu işlemde damarsız retina
bölgesinin lazer ışınları ile yakılması söz konusudur. Bazı gözlerde lazer
tedavisine rağmen retinopati ilerleyerek evre 4 veya evre 5’e ulaşır.
Retinopatinin ilerlemediği, görme merkezini tehdit etmediği olgularda
bulgularda tam gerileme ortaya çıkıncaya kadar, başka bir deyişle, retina
tabakasının damarlanması tamamlanıncaya kadar belirli aralıklar ile bebekler
izlenir.
ROP taraması bebekler uyutulmadan, anestezik damla ile göz bölgesi
uyuşturularak yapılır. Muayeneden yaklaşık bir saat önce göz bebeğinin
büyütülmesi için ilk göz damlaları damlatılır. Muayene sırasında göz kapaklarının
kapanmasını önlemek için kapak ayıracı, retina tabakasının uç noktalarını
görebilmek için ise sklera çökerticisi kullanılmaktadır.
31
Bebeğin muayenesi yaklaşık iki-üç dakika sürer, muayeneden yaklaşık yarım saat
sonra bebek beslenebilir. Muayene sonrasında göz kapaklarında şişlik, kapak
ayıracına ait izler ve gözün beyaz kısmında noktasal kanamalar görülebilir. Bu
değişiklikler kısa sürede kendiliğinden kaybolur.
A
B
Resim 19: A. ROP tarama muayenesi, B. ROP taramasında kullanılan aletler
Lazer tedavisi sonrasında görülebilecek komplikasyonlar
1. Katarakt
2. İris dokusunda hasar
3. Ön segment iskemisine bağlı kalıcı görme kaybı ve göz küçülmesi
4. Göz içine kanama
5. Göz tansiyonu yüksekliği
6. Görme merkezine veya görme sinirine yakın lazer skarlarında büyüme ve
bunun sonucunda merkezi görmede kayıp
7. Gözde kalıcı fonksiyon kaybı ve şekil bozukluğu olarak sıralanabilir.
YABANCI CİSİMLER
Toz, kum ve benzeri maddeler kolaylıkla göz içine kaçabilir. Bunlar genellikle
gözyaşı tarafından göz yüzeyinden temizlenerek dışarı atılır. Göz kapaklarının iç
yüzeyine kum, ufak bitki ve böcek parçaları yapışabilir. Göz kapağının hareketi
ile bu yabancı cisimler kornea ve konjunktiva tabakalarında çizilmelere neden
olabilir.
Göze çarpan nesneler hızlarına bağlı olarak kornea ve konjunktiva tabakalarına
gömülebilir. Genellikle metalik yapıda olan bu maddeler iş makinalarından veya
delici aletlerden sıçrayabilir veya metal bir parçanın metal ile dövülmesinden
kaynaklanabilir.
32
A
B
Resim 20: A. Üst göz kapağı altında yabancı cisim, B.Korneada yabancı cisim
Göze çok hızlı çarpan yabancı cisimler kornea ve lensi delerek veya konjunktiva
ve sklerayı geçerek gözün arka kısmına ulaşabilir.
Belirti ve Bulgular
• Batma hissi
• Kızarıklık
• Işıktan rahatsız olma
• Görme azlığı
Tanı yöntemleri
Işık kaynağı veya biyomikroskop ile kornea, konjunktiva ve göz kapağı iç
kısımlarının (dışa çevirilerek) muayenesi ile tanı konabilir.
Tedavi
Yüzeysel yabancı cisimler yıkama ile, steril pamuk uçlu aplikatör veya oftalmik
üçgen sponge yardımıyla, gömülü olanlar ise mikroskop altında insulin iğne
ucu ile çıkarılabilir.
Korneanın derin katmanlarında yerleşmiş yabancı cisimlerin çıkarılması için
ameliyathane koşulları (uygun göz çevresi temizliği, ameliyat mikroskobu, steril
gömlek ve aletler) gereklidir. Ön kamara, lens veya gözün daha arka kısımlarına
penetre olmuş yabancı cisimlerin çıkarılması için geniş kapsamlı cerrahi
müdahalelere gerek vardır.
33
TRAVMA VE YARALANMALAR
A. KÜNT GÖZ TRAVMALARI
• Keskin olmayan nesnelerin göze çarpması sonucunda oluşur.
• Göz çevresinde ekimoz
• Orbita kemik kırığı
• Göz kapağı kesi si
• Kornea çizilmesi
• Ön kamarada hemoraji (hifema)
• Lensin göz hareketleri ile sallanması (fakodonezis), yerinden kısmi olarak
ayrılması (subluksasyon) veya tümüyle arkaya doğru yer değiştirmesi
(luksasyon) görülebilir.
• Lensin saydamlığını yitirerek kesifleşmesi (katarakt)
• Gözün arka kısmında (vitreus, retina-ağ tabaka-görme tabakası) kanama
• Retina yırtığı, retina tabakasının yerinden ayrılması (retina dekolmanı)
• Görme noktasında (sarı leke-makula) ödem
• Retina altındaki besleyici tabakada (koroid tabakası) ayrılma ve kanama künt
göz travması nedeniyle ortaya çıkabilir.
Resim 21: Hifema
Belirti ve Bulgular
• Göz çevresinde morluk
• Göz kapaklarında şişlik
• Göz çevresinde kanama
• Gözün öne doğru yer değiştirmesi
• Göz hareketlerinde kısıtlanma (şaşılık)
• Görme azlığı
• Ağrı
34
Tanı yöntemleri
Görüntüleme yöntemleri ile kemik ve diğer orbital yapılardaki hasarlar
gösterilebilir. Biyomikroskopik muayene ile kornea, konjunktiva ve lensde
yaralanma olup olmadığı belirlenir. Fundus muayenesi ve ultrasonografi
yardımıyla vitreus, retina hemorajileri, retina yırtıkları, makula ödemi ve koroid
tabakasında ayrılmalar görülebilir.
Tedavi
Göz yüzeyindeki hafif sıyrık ve çizilmeler genellikle kendiliğinden bir-iki gün
içinde iyileşir. Çizilme kornea tabakasında yer almış ise antibiyotikli damla ve
merhemlere ek olarak gözün mikrop kapmasını önlemek; göz kapağı hareketini
kısıtlayarak epitel iyileşmesini hızlandırmak için göz kapaması uygulanır.
Ön kamarada hemoraji (hifema) varlığında kan elemanları göz içi sıvısının
drenaj kanallarını tıkayıp göz içi basıncını yükseltebilir. Ön kamarada hemoraji
az miktarda ise göz içi basıncı sık olarak kontrol edilir; yükselme ortaya çıkarsa
ilaçlar ile göz içi basıncı düşürülür. Yapışıklıkları önlemek için göz bebeği
büyütülür ve hasta başı yüksekte olacak şekilde dik istirahat önerilir. Ön
kamarada yoğun hemoraji varsa; üç-beş gün içinde hemoraji kendiliğinden
emilmiyorsa ve göz içi basıncı sürekli olarak yüksek seyrediyorsa hasta
operasyona alınmalı ve ön kamaradaki hemoraji temizlenmelidir. Genellikle
yıkama yöntemi hemorajinin temizlenmesi için yeterli olur. Bu sayede göz
içi basıncı yüksekliği nedeniyle ortaya çıkabilecek optik sinir hasarı ve kornea
tabakasının kan yıkım ürünleri ile kalıcı olarak boyanması (disk hematik) önlenir.
B. DELİCİ GÖZ YARALANMALARI
Keskin nesnelerin göze çarpması sonucunda oluşur.
• Göz kapağı kesisi
• Kapak, konjunktiva ve korneada ödem
• Kornea, konjunktiva ve sklera kesileri
• Konjunktiva hemorajisi
• Ön kamarada hemoraji
• Katarakt
• Ön kamarada beyaz renkte, pamuksu görünümde lens parçaları
• Gözün arka kısmında kanama
• Retina yırtığı, retina dekolmanı
• Koroid tabakasında ayrılma ve kanama delici göz travması nedeniyle ortaya
çıkabilir.
35
Belirti ve Bulgular
• Göz çevresinde morluk, şişlik ve kanama
• Göz kapağı veya göz küresini içeren kesiler
• Gözün öne doğru yer değiştirmesi
• Göz içeriğinin dışarı çıkması
• Görme azlığı
• Ağrı
Tanı yöntemleri
Görüntüleme yöntemleri ile kemik ve diğer orbita yapılarındaki hasar
gösterilebilir. Travma olgularında, özellikle yabancı cisim varlığında, manyetik
rezonans görüntüleme (MRG) yabancı cismin yer değiştirmesine neden
olabileceği için uygun değildir; görüntülemede bilgisayarlı tomografi (BT)
kullanılır.
Biyomikroskopik muayene ile kornea, konjunktiva ve lensde yaralanma olup
olmadığı belirlenir.
Fundus muayenesi ve ultrasonografi yardımıyla vitreus, retina hemorajileri,
retina yırtıkları, makula ödemi ve koroid tabakasında ayrılmalar görülebilir.
Tedavi
Göz kapağının delici yaralanmaları primer sütürasyon ile tedavi edilir. Kornea
kesisi çok küçükse ve ön kamara sıvısının dışarı sızmasına neden olmuyorsa
topikal ve sistemik antibiyotik kullanılarak izlenebilir. Sızıntıya ve göz içi
dokuların dışarı çıkmasına neden olacak büyüklükteki kesiler acil olarak sütüre
edilmelidir.
Eğer kornea ile birlikte lens hasarı da ortaya çıkmışsa ve ön kamarada serbest
lens parçaları yoğun olarak izleniyorsa bu materyal operasyon sırasında
temizlenir. Lensin ağır hasar görmediği olgularda lens cerrahisi için uygun
koşullar sağlanana kadar beklenir.
Ön segment ile birlikte arka segmentin etkilendiği delici göz yaralanmalarında
öncelikle primer sütürasyon ile yara yeri kapatılır. Birlikte bulunabilecek
enfeksiyon, retina dekolmanı, vitreus hemorajisi, göz içi yabancı cismi varlığı ve
türüne göre ek operasyon zamanlaması ve kapsamı belirlenir.
36
TRAVMALARDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Delici göz yaralanmaları tamiri genellikle genel anestezi altında yapıldığı için
hastalara aç kalmaları gerektiği anlatılmalıdır.
• Göz çevresinde bulunan hemoraji artıkları, toz ve kir temizlenmelidir.
• Göz kapakları steril gazlı bez ve steril suni göz yaşı preparatları kullanılarak
temizlenmeli, gözün iç kısmı yine tek kullanımlık suni göz yaşı preparatları ile
yıkanmalıdır.
• Temizlik sırasında kesinlikle göze baskı yapılmamalıdır. Bası yapılması göz
içeriğinin yara yerinden daha fazla dışarı çıkmasına neden olabilir.
• Son yıllarda tetanoz aşısı yapılıp yapılmadığı öğrenilmelidir.
İş yeri ve evlerde bulunan temizleme solüsyonları, çözücü ajanlar, bahçede
kullanılan kimyasal maddeler gözde kimyasal yaralanmaya neden olabilir.
Ayrıca duman ve aerosollere maruz kalan hastalarda benzeri durum ortaya
çıkabilir. Asit yaralanmaları daha yüzeyde kaldığı için iyileşme şansı daha derine
penetrasyon gösteren alkali ajanlardan kaynaklanan yaralanmalara göre daha
yüksektir.
KİMYASAL YARALANMALARDA TEDAVİ VE HEMŞİRELİK BAKIMI
• Kimyasal madde gözden uzaklaştırılmadığı sürece oluşan hasar devam eder.
Bu nedenle acil müdahale ve ajanın gözden uzaklaştırılması son derece önemlidir.
• Göz tercihen distile su veya serum fizyolojik ile uzun süre (30 dakika)
yıkanmalıdır.
• Gözün açılmasında zorluk yaşanıldığı durumlarda topikal anestezikler
kullanılabilir.
• Yıkama işlemi sırasında gerekirse göz kapakları çevrilerek kapak altlarına
bakılmalı forniksler dikkatle temizlenmelidir.
• Uzun süreli yıkama işlemi ortamın pH değerini normale yaklaştırdığı için
hasarın devam etmesini önler. Kornea ve konjunktivada kalıcı hasarı önlemek
ve yapışıklık oluşumunu engellemek için yoğun lubrikasyon uygulanır.
• Ağrıyı azaltmak için sikloplejik ajanlar, sekonder enfeksiyonları önlemek için
antibiyotik içeren damlalar kullanılabilir.
• C vitamini gibi vitamin preparatları iyileşmeyi hızlandırmak için kullanılabilir.
37
OPTİK SİNİR HASTALIKLARI
Travma, iskemi, demiyelinizasyon, göz, orbita veya kafa içi basınç artışı, vitamin
eksiklikleri, toksinler, sistemik veya kalıtsal hastalıklara bağlı olarak optik
sinirde şekil ve fonksiyon bozukluğu ortaya çıkabilir. Kafa içi basınç artışına
bağlı olarak ortaya çıkan optik disk ödemi (papilödem) göz hastalıklarının acil
durumlarından biridir. Hastalarda acil nörolojik değerlendirme ve santral sinir
sistemi görüntülemesi gereklidir.
Resim 22: Papilödem
Belirti ve bulgular
• Görme azlığı (merkezi görme bozukluğu)
• Renk görme bozukluğu
Tanı yöntemleri
Pupilla ışık reaksiyonu optik sinir hastalığı bulunan gözde azalır veya tamamen
kaybolur. Işık reaksitonunu sağlam göz ile karşılaştırmak için sallanan fener
testi uygulanır. Fundus muayenesinde optik sinir ödemi, optik sinirde solukluk
(optik atrofi) ve hemoraji görülebilir. Bazı optik sinir hastalıklarında fundus
muayene bulguları normal olabilir. Görme alanı muayenesinde merkezde
duyarlılık azalması görülür; renk görme testinde bozukluk ortaya çıkar. Optik
sinir fonksiyonunun belirlenmesi için görsel uyarılmış potansiyel (visually
evoked potentials, VEP) ölçümleri yapılabilir.
Tedavi
Nedene yönelik tedavinin yanı sıra bazı optik nöropati hastalarında yüksek doz
intravenöz veya oral steroid tedavisi faydalı olabilir.
38
OPTİK SİNİR HASTALIKLARINDA HEMŞİRELİK BAKIMI
• Multipl skleroz ve buna bağlı optik nevrit tanısı almış hastalara görme azlığının
çok büyük olasılıkla geçici olduğu anlatılmalı, hastalar rahatlatılmalıdır.
Nörolojik diğer semptom ve fonksiyon bozuklukları konusunda da destek
sağlanmalıdır.
• Papilödem hastalarında göz bebeğini büyüten ve küçülten ilaçlardan
mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Pupilla genişliğinin ilaçla değiştirilmesi
herniasyonun erken belirtisi olan midriazisin (pupillada genişleme) zamanında
belirlenmesine engel olur.
39
KAYNAKLAR
1. American Diabetes Association. Standards of medical care in diabetes--2010.
Diabetes Care. 2010 Jan;33 Suppl 1:S11-61.
2. American Academy of Ophthalmology Preferred Practice Pattern: Cataract in
the Adult Eye.
3. American Academy of Ophthalmology Preferred Practice Pattern in Macular
Degeneration.
4. Brunette DD. Ophthalmology. In: Marx JA. Rosen’s Emergency Medicine:
Concepts and Clinical Practice. 6th ed. Philadelphia, Pa: Mosby; 2006:chap 70.
5. Ciardella AP, Kaufman SR, Yannuzzi LA. The use of fluorescein angiography
in acquired macular diseases. In: Tasman W, Jaeger EA, eds. Foundations of
Clinical Ophthalmology. 15th ed. Philadelphia, Pa: Lippincott Williams & Wilkins;
2009:chap 113F.
6. Diabetic Retinopathy Clinical Research Network (DRCR.net), Beck RW, Edwards
AR, Aiello LP, Bressler NM, Ferris F, Glassman AR, et al. Three-year follow-up of
a randomized trial comparing focal/grid photocoagulation and intravitreal
triamcinolone for diabetic macular edema. Arch Ophthalmol. 2009;127:245-251.
7. Donahue SP. Presbyopia and loss of accommodation. In: Yanoff M, Duker JS,
eds. Ophthalmology. 3rd ed. St. Louis, Mo: Mosby Elsevier;2008:chap 9.2.
8. Erdil F. Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği. İçinde: (Ed). Erdil. F, Özhan Elbaş N. 4.
Baskı, Tasarım Ofset, Ankara 2008; 696-705.
9. Fay A. Diseases of the visual system. In: Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil
Medicine. 23rd ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2007:chap 449.
10. Gohel PS, Mandava N, Olson JL, Durairaj VD. Age-related macular
degeneration: an update on treatment. Am J Med. 2008;121(4):279-281.
11. Goldman L, Ausiello D. Cecil Textbook of Medicine, 22nd ed. Philadelphia, Pa:
WB Saunders; 2004:2410.
12. Kaymakçı Ş. Göz ve Görme Problemi Olan Hastanın Yönetimi. Ed: Eti Aslan F.
Karadakovan A. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. Nobel Kitapevi 2010; 11091128.
13. Maguire JI, Federman JL. Intravenous fluorescein angiography. In: Tasman
W, Jaeger EA, eds. Duane’s Ophthalmology. 15th ed. Philadelphia, Pa: Lippincott
Williams & Wilkins; 2009:chap 44.
14. Martidis A, Tennant MTS. Age-related macular degeneration. In: Yanoff M,
40
Duker JS, Augsburger JJ, et al., eds. Ophthalmology. 2nd ed. Philadelphia, Pa:
Mosby Elsevier; 2004:chap 125.
15. O’Doherty M, Dooley I, Hickey-Dwyer M. Interventions for diabetic macular
oedema: a systematic review of the literature. Br J Opthalmol. 2008;92:1581-1590.
16. Olitsky SE, Coats DK. Amblyopia and its management. In: Tasman W, Jaeger
EA, eds. Duane’s Ophthalmology. 15th ed. Philadelphia, Pa: Lippincott Williams &
Wilkins. 2009:chap 10.
17. Olitsky SE, Hug D, Smith LP. Abnormalities of refraction and accommodation.
In: Kliegman RM, Behrman RE, Jenson HB, Stanton BF, eds. Nelson Textbook of
Pediatrics. 18th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier;2007:chap 619.
18. Olitsky SE, Hug D, Smith LP. Disorders of vision. In: Kliegman RM, Behrman RE,
Jenson HB, Stanton BF, eds. Nelson Textbook of Pediatrics. 18th ed. Philadelphia,
Pa: Saunders Elsevier; 2007:chap 620.
19. Olitsky SE, Hug D, Smith LP. Abnormalities of the Lens. In: Kliegman RM,
Behrman RE, Jenson HB, Stanton BF, eds. Nelson Textbook of Pediatrics. 18th ed.
Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2007:chap. 627.
20. Yanoff M, Duker JS, Augsburger JJ, et al. Ophthalmology. 2nd ed. St. Louis, Mo:
Mosby; 2004:34.
21. White PF, Scott CA. Contact lenses. In: Yanoff M, Duker JS, eds.
Ophthalmology. 3rd ed. St. Louis, Mo:Mosby Elsevier;2008:chap 2.9.
22. http://www.nlm.nih.gov/medlineplus/ency/article/001001.htm-1212htm
23. http://www.mayoclinic.com/health/first-aid-eye-emergency
24. http://www.preventblindness.org/safety/firstaid.html(Prevent Blindness
America)
25. http://www.skinsight.com/firstaid/firstAidForeignObjectinEyeorSkin.htm
26. http://www.cdc.gov/niosh/topics/eye/eyesafe.html
BU HEMŞİRELİK REHBERİNİN EĞİTİM PLANLAMA
KOORDİNASYON KURULUNDAN ONAYI ALINMIŞTIR
BUTEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ HEMŞİRELİK HİZMET İÇİ
EĞİTİM DÖKÜMANIDIR. PARA İLE SATILMAZ, ÇOĞALTILAMAZ.
41
Download