İL: ORDU AY-YIL : EYLÜL-2016 TARİH:02/09/2016 (1.HAFTA) ِ يا أَُّيها َّال ِذين آمنوْا أ طِيَبا ِت َما َ َنفُقوْا ِمن َُ َ َ َ ِ َخ َر ْجَنا َل ُكم ِم َن األ َْر َض َول ْ َك َس ْبتُ ْم َو ِم َّما أ يث ِم ْن ُه تُ ِنفُقو َن َوَل ْستُم َ تََي َّم ُموْا اْل َخِب ِِ ِ َّ ِ ِ ِ َّ اعَل ُموْا أ َن ْ ضوْا فيه َو ُ ِبآخذيه ِإل أَن تُ ْغم للاَ َغِن ٌّي َح ِميد Bakara Suresi 2/267 َّ للاِ صلى هللا عَلي ِه يقول ُ وسلم َ َْ ُ َ َّ رسول ُ قال ٍ َْالم َعلى َخ ي ، اَّلل َّ َّ َش َه َادةي أَ ْن ال إيلهَ إيال: س ُ ِن ا يإل ْس َ ُب وإي ي، َُن ُُم َّمداً َعْب ُده ورسوله َّ َوإييتَ ياء، الصالةي َّ وأ ، الزَكاةي َّ قام ُ ُ و ي،ت وح يج الب ي ي » رمضان َ ص ْوم َْ َ ََ ÖŞÜR Muhterem Müslümanlar ! Yüce dinimiz İslam, sağlıklı bir toplum inşa ederken fertler arasında ekonomik düzey farklılığı sebebiyle oluşabilecek dengesizliği gidermek için bizi Allah yolunda infak etmeye, zekât ve sadaka vermeye teşvik etmektedir. Bu tür teşviklerden bir tanesi de topraktan elde edilen ürünlerden ihtiyaç sahiplerine vermemiz gereken öşür ibadetidir. Öşür, topraktan elde edilen ürünlerden hasat zamanında belirli oranlarda verilmesi gereken malî bir ibadet çeşididir. Öşürle ilgili olarak Rabbimiz: “Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit olan hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Her biri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.”1 buyurmaktadır. Peygamberimiz (s.a.v) de : “Yağmur ve nehir suları ile sulanan toprak mahsullerinde öşür onda bir(1/10), kova (el emeği ) ile sulananlarda nısıf öşür (yirmi de bir) (1/20) vardır.”2 buyurarak elde ettiğimiz toprak mahsullerinden hangi oranda zekât vereceğimizi bildirmektedir. Yine peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır. “İslâm dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak.”3 Değerli Mü’minler! Sizlere öşür ile ilgili olarak su hususları arz etmek istiyorum: Günümüzde gübre, mazot, ilaç gibi masraflar da üretimin maliyetinde önemli bir yekûn oluşturmaktadır. Bu nedenle, tarımsal ürünlerinden 1/20 oranında öşür verilmesi gerekir. Tarla veya bahçeyi kullanan kişi mal sahibi ise, öşrü kendisi öder. Arazi ekilmek üzere belli bir ücretle başkasına kiralanmışsa, o takdirde öşür kiracı tarafından ödenir. Eğer arazi, ortakçılık (müzâraa) usulü ile kiralanmışsa, mal sahibi ve mahsulü eken kişi, hisselerine düsen mahsulün zekâtlarını ayrı ayrı verirler. Muhterem Müslümanlar! Topraktan elde ettiğimiz buğday, arpa, mısır, zeytin, üzüm, elma, armut, kiraz ve benzeri tarım ürünleri nisap miktarına (yaklaşık 650 kg.) ulaşması hâlinde, bunları bize ihsan eden Rabbimize bir şükür ifadesi olarak ürünlerimizin zekâtını vermemiz icap eder. Bağlardan, bahçelerden, tarlalardan topladığımız ürünlerin hasat zamanında öşrünü hesaplayıp fakirlere, yoksullara, borçlulara ve zekâtın diğer sarf yerlerine başa kakmadan, gönül incitmeden vermeliyiz. Hutbemi basta okuduğum ayetin mealiyle bitirmek istiyorum: “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyisinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki Allah, her bakımdan zengindir, övülmeye layıktır.”44 HAZIRLAYANIN ADI: Abdulkadir ERKOÇ ÜNVANI: İmam-Hatip – ÇAMAŞ Bu hutbe Başkanlığımızca daha önce yayımlanmamıştır. Enam Süresi 6/141 Buhari Zekat 55, Müslim Zekat 1 3 Riyazussalihin H. No. 1209 4 Bakara Süresi 2/267 1 2 İL: ORDU TARİH: 09.09.2016 الرِحي ِم الر ْ ه َّ ْح ِن َّ ِاّلل ٰبِ ْس ِم ه وم َها َوََل ِد َم حاؤَها َولَ ِك ْن يَنَالحهح التَّ ْق َوى َ َلَ ْن يَن َّ ال اّللَ حُلح ح ِ اّللَ َعلَى َما َّ ك َس َّخَرَها لَ حك ْم لِتح َكِّٰبحوا َ ِمْن حك ْم َك َذل ِِ ِ ي َ َه َدي حك ْم َوبَ ٰش ِر الْ حم ْحسن ٣٧ : ورةح ا ُْلَ ِٰج َ حس َّللاِ صّلى هللا عَلي ِه ه يقول ُ وسلم َ َْ ُ َ رسول ه ُ قال صالَّنَا َ ُسعَةً فَلَ ْم ي َ ََم ْن َو َجد َ ح فَالَ يَ ْق َربَ َّن ُم ِّ ض KURBAN VE ÖNEMİ Aziz Müminler! İnsanlık tarihi boyunca hemen hemen bütün dinlerde kurban ibadeti mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunmaktadır. Kuran-ı Kerim, Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden şöyle bahseder: ‘’Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Ey Muhammed onlara, Âdemin iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kabul edilmeyen; And olsun seni mutlaka öldüreceğim demişti. Öteki ise; Allah ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” (1)dedi. Başka bir ayeti kerimede ise cenabı hak şöyle buyurmaktadır. “Her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvan üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık, işte sizin ilahınız tek bir ilahtır. Alçak gönüllüleri müjdele”(2) Muhterem Müminler! Her ibadette olduğu gibi kurban ibadetinde de iyi niyet ve ihlâs esastır. Nitekim Allah(c.c) şöyle buyurmaktadır. “Onların ne etleri, ne kanları Allah’a ulaşmaz, fakat O’na sizin takvanız ulaşır”(3) Görülüyor ki Allah Teâlâ yalnız takva sahiplerinin ibadetlerini kabul eder. Muhterem Müslümanlar! Kur’an-ı Kerim’de: “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.”(4) buyrulmaktadır Bu konuda sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)de şöyle buyurmaktadır: “Maddi imkânı olup da kurban kesmeyen sakın namazgâhımıza yaklaşmasın”(5) buyurarak kurban ibadetinin önemine dikkat çekmiştir. Değerli Müslümanlar! Kurban etlerini üç kısma ayırmak sünnettir. Birini fakirlere vermek birini eşe dosta ikram etmek bir diğerini ise kendi çoluk çocuğuna ayırmaktır. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “infak eden(veren) el alan elden hayırlıdır.”(6) Dolayısıyla fakirlere bayram günü yapılan bu yardım insana manevi bir haz ve huzur verir. İşte İslam’ın, zengin Müslümanlardan kesmesini istediği kurban, böyle ilahi bir hikmete dayanan dini bir vecibedir. Bu konuda bir ayeti kerime meali şöyledir. “Ey Muhammed de ki; şüphesiz benim namazım da diğer ibadetlerim de yaşamam da ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben Müslümanların ilkiyim.”(7) Muhterem Mü’minler! Arefe günü sabah namazından itibaren teşrik tekbirlerinin yirmi üç vakit okunması vaciptir. Bazılarına göre ise sünnettir. Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre farz namazları kılmakla yükümlü olanlara bu tekbirler vaciptir. Bu konuda tek başına kılanla imama uyan, yolcu ile mukim, erkekle kadın eşittir. Böyle teşrik tekbirleri cemaatle de, yalnız başına da eda edilir. Kaza da edilebilir. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlar ise gizlice getirir. Vitir namazı sonunda tekbir getirilmez. ----------------------------------Hazırlayan : Kerim Bayuk Göller Mah. Merkez C. Müezzin-Kayyımı Çatalpınar /ORDU 1- Hacc Suresi Ayet 34 2- Maide Suresi Ayet 27 3- Hacc Suresi Ayet 37 4- Kevser Suresi Ayet 2 5- (İbn Mace, Edahi, 2; Müsned, 2, 321), 6- Kütüb-i sitte c.17 s.163 7- Enam Suresi Ayet 163 İL: ORDU AY-YIL : EYLÜL-2016 TARİH:12/09/2016 (KURBAN BAYRAMI) ِ اؤ َها َوَل ِكن َيَناُل ُه َ ال ُ وم َها َوََل د َم َ َلن َيَن ُ ّللاَ ُل ُح ِ ِ ِ ّللا ُ التَْق َوى ِم َ نك ْم َك َذل َ َ ك َس َخ َرَها َل ُك ْم لتُ َكب ُروا ِِ ِ ُ عَلى ما هد ين ََ َ َ َ اك ْم َوَبش ِر اْل ُم ْحسن Hac Suresi 22/37 َ ّللاِ صلى هللا عَلي ِه يقول ُ وسلم َ َْ ُ َ َ رسول ُ قال صَلنَا َ ُسعَةً فَلَ ْم ي َ ََم ْن َو َجد َ ح فَ ََل يَ ْق َربَن ُم ِّ ض KURBAN VE İNFAK Muhterem Müslümanlar! Dini bayramlarımızdan ikincisi olan Mübarek Kurban Bayramına yaklaşmış bulunuyoruz. Kurban Bayramında ilk görevimiz Bayram Namazı kılmak ve hali vakti yerinde olanların Allah rızası için Kurban kesmesidir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurur: “(Resûlüm!) Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik. Sen de Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.”1 Kurban; ibadet niyeti ile belirli vakitte, belirli hayvanları kesmektir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis–i şeriflerinde: "Âdemoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin"2 buyurmuştur. Ayrıca Kurban bütün peygamberlerin insanlık âlemine tebliğ ettiği hak dinin ibadetleri arasında var olan mali bir ibadettir. Değerli Mü’minler! Bayramlar, sevinçlerin paylaşıldığı, gönüllerin coştuğu, kalplerin yumuşadığı, akraba ve komşuların ziyaret edildiği, öksüz ve yetimlerin sevindirildiği, misafirlerin tebessümle karşılandığı ve ikramların bolca yapıldığı müstesna zaman dilimleridir. Ayrıca Kurban bayramının diğer bir özelliği de, Allah rızası için kurbanların kesilmesidir. Kurban bayramında, Allah’a yakın olmak niyetiyle mukîm, hür ve zengin olan her Müslümanın, sırf Allah’ın rızasını gözeterek kurban kesmesi, üzerine bir vecibedir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de bir Hadis-i Şeriflerinde “Gücü yettiği halde kurban kesmeyen kimse, bizim mescidimize yaklaşmasın.”2 buyurarak, maddî durumu yerinde olanları uyarmıştır. Yüce Allah, kurban keserken hâlis bir niyetle kesmemizi istemiş ve bir Âyet-i Celîlesinde şöyle buyurmuştur; “Onların (kurbanların) ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na, sadece sizin takvanız ulaşır.” 3 Muhterem Müslümanlar! Unutmayalım ki gerçek bayram, bayram ettirdiği mahzun gönüllerden Hak katına yükselecek makbul bir dua ile bayram tebriğini Allah’tan alan diğerkâm, fedakâr, cömert ve gayret ehli müminlerindir. Canını, malını ve bütün varlığını Hakkʼa adayarak ahirette ebedî kurtuluş müjdesine erenlerindir. Allah hepinizi, hepimizi o bahtiyarlardan eylesin. Bayramınız mübarek olsun HAZIRLAYANIN ADI: Seyfullah YEŞİLTAŞZ ÜNVANI: İmam-Hatip – ÇAMAŞ Bu hutbe Başkanlığımızca daha önce yayımlanmamıştır. 1 Kevser Suresi 108/1.2.3 Tirmizi ,Edahi 1 3 Hac Suresi 22/37 2 TARİHİ : 16.09.2016 ْس لَ َك ِب ِه ِع ْل ٌم ُ َوالَ تَ ْق َ ف َما لَي َّ ِإ َّن ال َص َر َو ْالفُ َؤاد َ َس ْم َع َو ْالب ُك ُّل أُولئِ َك َكانَ َع ْنهُ َم ْسؤُوالا من يضمن لي ما بين لحييه وما بين رجليه أضمن له الجنة DİLİMİZE SAHİP CIKMAK Aziz Müminler! Okuduğum ayeti kerimede Rabbimiz: Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur(5) buyuruyor Dil insanoğluna verilmiş en önemli nimetlerden birisidir. İnsan kendisine verilen dil nimeti sayesinde, hem dünyasını hem de ahiretini imar edecek veya harap edecek sözler sarf edebilir. Kişi dili ile kelime-i şehadet getirir, zikreder, dua eder, kuran okur, güzel söz söyler… Aynı dilden, dedikodu, gıybet, yalan, iftira, sövgü gibi bizi insanlığımızdan uzaklaştıran sözlerde çıkabilir. eğriliği, dilin doğru ve eğriliğine bağlıdır. Bunun için Resulüllah (s.a.v): “Kulun îmânı doğru olmaz, Kalbi doğru olmadıkça, kalbi de doğru olmaz dili doğru olmadıkça "1 buyurmuştur. Kıymetli Cemaat! Peygamber Efendimiz (sav): “Siz bana dilinizi ve iffetinizi koruyacağınıza garanti verirseniz, ben de size cenneti garanti ederim”2 buyurarak, dilimize sahip çıkmamızın önemine dikkat çekmiştir. Vücuttaki tüm azalar dilin faaliyetinden etkilenir. Bu hakikati Peygamber Efendimiz (sav ) şöyle ifade buyurmuştur: “Âdemoğlu sabaha erdi mi, bütün azaları dile şöyle yalvarırlar: Bizim hakkımızda Allah’tan kork! Çünkü biz sana tâbiyiz. Sen istikamette olursan, biz de istikamet üzere oluruz. Sen yoldan çıkarsan, biz de çıkarız’’3 buyurmuştur Aziz Müminler! O halde, dilimize sahip çıkalım. Onu Allah’ın emrettiği şekilde kullanalım. Dilimizi, günahtan, yalandan, dedikodudan, gıybetten, iftiradan, çekişmeden, faydası olmayan boş ve çirkin sözlerden koruyalım. Dilimizle kimseyi rahatsız etmeyelim. Özellikle kişiyi küfre düşürecek sözleri öğrenip onlardan kaçınalım. Hutbemi Peygamber Efendimiz ’in bir hadisi ile bitiriyorum; “Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır konuşsun ya da sussun.”4 Aziz Müminler! Dil yarası yaraların en derinidir. Hatta “Kılıçların açtığı yaralar iyileşir amma dilin açtığı yara iyileşmez.’’ denilerek bu hususa işaret edilmiştir. Kötü sözler kalbi katılaştırır ve karartır. Ruhun dengesini bozar, daima endişeye sebep olur. O halde kalbin doğruluğu ve LOKMAN BEY KARAHAMZA MH TİKENOĞLU CAMİİ İMAM HATİBİ / ÇATALPINAR ibn-i hanbel, ııı, 198 buhari, rikak, 23 3 tirmizi, zühd 61 1 2 43 Buhari, Hıfzul-lisan, 6475 5 isrâ suresi 36 İLİ: ORDU 23.09.2016 Kuran-ı Kerimde bazı ayetlerinde şöyle temas eder: ‘’Allah içinizden iman edenlerle ilme nail olanların derecelerini yükseltir.’’3 سانَ ِم ْن َ اْلن ِ ْ َ﴾ َخ َلق١﴿ َا ْق َرأْ ِباس ِْم َر ِب َك الَّذِي َخلَق ﴾٣﴿ ﴾ ا ْق َرأْ َو َرب َُّك ْاْل َ ْك َرم٢﴿ علَق َ َ سدَ اِالَّ في ِ اثْنَتَي ِْن َرجل آتَاه الل َماال فَس ِل علَى َ ط َ ال َح ضى ْ ق َو َرجل آتَاه الل ا ِ لح ْك َمةَ فَه َو يَ ْق ِ َهلَ َكتِ ِه في ِ ْال َح .ِب َها َوي َع ِلم َها ‘’Allah’dan kulları içinde ancak alim olanlar korkar.’’4 Allah Resulü (s.a.v.) hadisi şeriflerinde şöyle buyururlar: ‘’ İlim tahsili için sefere çıkan kimse evine dönünceye kadar Allah yolundadır.’’ Bir insan öldüğünde amelinin sevabı kesilir, amel defteri kapanır. Ancak; HAYAT BOYU ÖĞRENME Sadaka-ı cariyesi (yani cami, okul, köprü, çeşme, hastane gibi yaptığı hayırları..) İstifade edilen ilmi bir eseri Kendisine dua eden hayırlı bir evladı olan kimsenin amel defteri kapanmaz. KARDEŞLERİM! İslam, insanları kâinat ve içindekilerle ilgili okumaya, araştırmaya ve düşünmeye teşvik etmektedir. Kur’anı Kerimde birçok ayette ‘’ …düşünmüyor musunuz ?’’, ‘’…akletmiyor musunuz ?’’ buyrulmaktadır. Peygamberimize ilk inen ayetler de okumak ve öğrenmekle ilgilidir. Yüce Allah ilk inen ayette ‘’ Yaratan Rabbinin adıyla oku.!’’1 Buyrularak insanı okumaya; âlemi okumaya yönlendirmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “İki kişiden başkasına gıpta edilmez; Allah tarafından kendisine mal verilip de hak yolunda o malı harcayan kimse ile Allah tarafından kendisine hikmet (ilim) verilip de onunla (yerli yerince) hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse.’’2 İslam insana aklını kullanmasını ve araştırmasını emretmektedir. Çünkü insanlara faydalı olmak, onların hayatlarını kolaylaştırmak dinimizin önemli gördüğü bir prensiptir. Hz Peygamber (s.a.v) de “ Sizin En hayırlınız insanlara en faydalı olanınızdır.” buyurmaktadır. MUHTEREM MÜSLÜMANLAR! Hayatla ölüm arasında en sağlam köprü ilimle kurulur. Hak, hakikat, ahlak, fazilet ve iman ilimle bulunur. Allah korkusu ve sevgisine, Kuran ve Peygamber yoluna ilimle erilir. İslam’ın ulvi semasına ilimle çıkılır. Bu gerçeklere, Yüce Allah DEĞERLİ KARDEŞLERİM! İnsanoğlu için gerçek hayat, ilim ve irfanla kâim olacağından, öğrenmeyi ve öğretmeyi ihmâl edenler, hayatta dahi olsalar ölü sayılırlar. Öğrendiği bilgi, kendisini hakikate ulaştırmayan kimse, o bilginin ancak hamalıdır. İnsanın hayatını düzenlemeyen, insanın üzerinde eseri görülmeyen ve insanı Allah ve Rasûlünün yoluna götürmeyen ilimde hayır yoktur. Hutbemi, Allah Resulü (s.a.v.) in şu muhterem duasıyla bitiriyorum. ‘’Allah’ım faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayan duadan sana sığınırım.’’5 Adem AYBARLIK Kayatepe Mh. Yukarı Camii İmam-Hatibi Çatalpınar 1 Alak suresi,1. Buharî, İlim, 15. 3 Mücadele suresi,11. 4 Fatır suresi,28. 5 Müslim,Tac,c,5s,124. 2 İLİ : ORDU TARİH : 30.09.2016 الرِحي ِم ِّٰ ِبِ ْس ِم ٰ ْ الر َّ ِْح ِن َّ ِِالل ََص ُروا ََ للاَِ َو َّالِذ َّ َيل َِ اهُدواََ ِفيَ َسِب ََ َو َّالِذ َ اج ُرواَ َو َج َ آمُنواََ َو َه َ ينَ َآوواََ َّوَن َ َين 1 ََنَ َحّقاَََّل ُهمَ َّمغ ِف َرةََ َوِرزقََ َك ِريم ََ كَ ُهَُم ال ُمؤ ِمُنو ََ أُوَل ِـئ ِ ع ْبد ه ي ه َ اَّللُ َع ْن ُه َما ِ ع ْمرو َر َ ِ ِاَّلل بْن َ عن َ ِ ع ْن النهبِي َ ض َس ِل َم ْال ُم ْس ِل ُمون صلهى ه َ ُاَّلل َ سله َم َقا َل ْال ُم ْس ِل ُم َم ْن َ علَ ْي ِه َو َ ُاَّللُ َع ْنه اج ُر َم ْن َه َج َر َما َن َهى ه ِ سانِ ِه َويَ ِد ِه َو ْال ُم َه َ ِم ْن ِل ."(Buhari, Sahih, İman, 4(10) c.1 s. 8-9) HiCRi YILBAŞI Muhterem Müslümanlar! 2 Ekim Pazar günü Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinin 1438. Yılını ve Muharrem ayının ilk gününü idrak etmiş olacağız. Hicret, Miladi 639 yılında Hz. Ömer’in halifeliği döneminde hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. İslam tarihinde ve Allah Resulünün hayatında bu olay çok önemli bir dönüm noktasıdır. Hicret, baskı ve zulüm altındaki ümmetin kurtuluşu, yeniden dirilişidir. Hicret, güçlü bir medeniyetin ortaya çıkmasına sebep olan muhteşem bir hadisedir. Aziz ve Muhterem Müslümanlar! Hicret edene muhacir denir. Peygamber Efendimiz (SAV), gerçek muhaciri şöyle tarif etmiştir: “Hakiki muhacir Allah’ın yasakladığı şeylerden kaçan ve onları terk eden kimsedir.”2 Hicret, küfür yurdundan iman yurduna intikalle, gayri Müslimlerin amellerinden Müslümanların amellerine geçmekle, Allah’ın emrettiklerini yapmak, yasakladıklarını terk etmekle olur. Hicret, ilk Müslümanların inançları uğruna yaptıkları en büyük fedakârlık ve tevhit inancının kalplerde yerleşmesinin en büyük sembollerindendir. Hicretten gaye, küfürden zulümden uzaklaşıp İslam’ı bütünüyle yaşamaktır. Şartlar gerektiğinde hicret her zaman yapılır. Yüce Allah Muhacirleri Kur’anı Kerimde şöyle anlatıyor: “Onlar, ayakta iken, otururken ve yan yatarken Allah'ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. (Ve derler ki:) 'Rabbimiz, sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru… Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki:) Ben, erkek olsun kadın olsun, içinizden gayret eden hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, benim yolumda eziyete uğrayanlar, çarpışan ve öldürülenlerin günahlarını örteceğim. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu ödül, Allah tarafındandır. Nitekim mükafatın en güzeli Allah katındadır.”3 Aziz Müminler! En büyük idealimiz, bir Müslüman olarak gönlümüzü yaratanımıza teslim etmektir. Esasen mümin olmak kadar, Müslümanca yaşamak da çok önemlidir. İnandık dediğimiz yüce dinimizin esaslarını gereğince yaşıyor muyuz? Bu hususta kendimizi hiç hesaba çektik mi? Günlük hayatımızda İslam adına neler yapabiliyoruz? Ailece İslam’a, Müslümana, bir yardımımız dokunuyor mu? Kötülüklerden uzaklaşabiliyor muyuz? Bu soruları düşünelim. Gelin, hayata Müslümanca talip olalım, Müslümanca yaşayalım ve günahlardan hicret edelim, onları terk edelim. Böylece Allah’ın rızasını kazanan ve cennete girenlerden olalım. Hutbemin sonunda, yeni Hicri yılınızı tebrik ederken, 1438. Hicri senenin İslam alemi için hayırlarla dolu olmasını diliyor ve sözlerimi bir ayet meali ile bitiriyorum: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenlerle, muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.”4 HAZIRLAYAN: Ahmet İRGİ Madenköy Mah.Camii İmam-Hatibi ÇATALPINAR/ORDU 1 Enfal, 74. Buhari, İman 4. 3 Ali İmran, 191, 195 4 Enfal 74 2