T.C. ……………………. KAYMAKAMLIĞI Özel ………………………… Anaokulu Müdürlüğü Sayı : 999……….405.01/ Konu : 3. Aile Eğitimi Semineri (5. Konu) Tarih :21/03/2014 Sayın Velimiz, Anaokulumuzda 25/10/2013 tarihli duyurumuzla düzenlediğimiz, Aile Eğitimleri Seminerleri ile ilgili belirttiğimiz konuları içeren seminerlerimizin 3. sü 29/03/2014 tarihinde yapılacaktır. Bu Konular; 1- Okul Öncesi Dönem, Çocuğun Çevresini Araştırıp Tanımaya Çalışması, 2- Çevresiyle İletişim Kurması, 3- Yaşadığı Toplumun Değer Yargılarını ve Toplumun Kültürel Yapısına Uygun Davranış ve Alışkanlıklar Kazandırılması, konuları olup, bu semineri anaokulumuz Psikologu …………………………….. tarafından anlatılacaktır. Belirtilen gün ve saatte anaokulumuzda olmanız dileğiyle, gereğini bilgilerinize rica ederim …………………………… Okul Müdürü T.C. ……………………….. KAYMAKAMLIĞI Özel ……………………….. Anaokulu Müdürlüğü Sayı : 999……….405.01/ Konu : 3. Aile Eğitimi Semineri (5. Konu) Tarih :29/03/2014 Okul Müdürü …………………………….:” Sayın Velilerimiz 3. Aile Eğitim Seminerimize geldiğiniz için anaokulumuz adına hepinize çok teşekkür ediyoruz. Bu seminerimizde; 1- Okul Öncesi Dönem, Çocuğun Çevresini Araştırıp Tanımaya Çalışması, 2- Çevresiyle İletişim Kurması, 3- Yaşadığı Toplumun Değer Yargılarını ve Toplumun Kültürel Yapısına Uygun Davranış ve Alışkanlıklar Kazandırılması, konularını kapsamaktadır. Bu seminerimizi anaokulumuz Psikoloğu ……………………………. tarafından anlatılacaktır” dedi. 1- Okul Öncesi Dönemde Çocuğun Çevresini Araştırıp Tanımaya Çalışması; Psikolog …………………………………………: “Sayın velilerimiz, Okulöncesi dönem, çocuğun çevresini araştırıp tanımaya çalıştığı, çevresiyle iletişim kurmaya istekli, meraklı, hayal gücünün kuvvetli ve sorgulayıcı olduğu, yaşadığı toplumun değer yargılarını ve o toplumun kültürel yapısına uygun davranış ve alışkanlıkları kazanmaya başladığı, kişiliğin temellerinin atıldığı dönemdir. Milli Eğitim Bakanlığı okulöncesi eğitim programında, öğrenme ürünü değil, süreç önemlidir. Müfredatında bilgilerin nasıl öğretileceğine ait yöntemler önem kazanmaktadır. Bu müfredatta, çocukların öğrenme kalitesini artırmak, öğrenmelerini kolaylaştırmak, onları öğrenmeye karşı istekli kılmak, araştırma yapmaya teşvik etmek ve öğrenmelerini anlamlı hale getirmek okulöncesi dönemde kullanılan pek çok yeni yaklaşımın hedefleri arasındadır. Bu dönemde neden-sonuç ilişkilerini kurabilen, problemleri tanımlayıp çözümler üretebilen, yaratıcı bireyler yetiştirmek için çocukların yaşayarak, deneyerek, gözlem yaparak, kendisini keşfetmesine olanak sağlayan öğrenme ortamları hazırlamak son derece önemlidir. Okulöncesi eğitimde fen etkinlikleri çocukların bilimsel düşünceleri, tutumları ve becerileri edinmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Çocukları bilim ile tanıştırmada en iyi zaman onların çevrelerindeki dünyayı merak etmeye başlarlar. Okulöncesi dönemde çocuklar, meraklı, hayal güçleri kuvvetli, araştırmacı ve sorgulayıcı olduklarından bu dönemde çocuğun yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecinin esas alınması gerekmektedir. Sayfa-1 Bilimsel süreç becerilerini, temel ve bütünleyici olmak üzere iki tipe bölünmektedir Temel beceriler “Gözlem yapma, tahmin, ölçüm yapma, sınıflandırma, sunum yapma, sonuca varma”, Üst düzey beceriler “Değişkenlerin belirlenmesi, değişkenlerin kontrol edilmesi, hipotez kurma, deney yapma, verilere dayanarak sonuçların ifade edilmesi, grafik çizme, yorum yapma, modelleme” şeklinde özetlenebilir. Temel süreç becerilerinin öğrenilmesi bütünleştirilmiş süreç becerilerinin geliştirilmesi için ön koşuldur. Okul öncesi dönemde Çocuklar temel süreç becerilerini geliştirmeden, bütünleştirilmiş süreç becerilerini ilkokul ve ilerisinde kazanamayacaklardır. Fen eğitimi sırasında çocuklar, gözlem yapma, inceleme, tahmin etme, sınıflama, deneme yapma gibi birçok bilimsel süreçleri gerçekleştirmektedirler. Okul öncesinde fen eğitimi de önemlidir. Tüm bu bilimsel süreçlerin çocuk tarafından kullanılabilmesine fırsat verilmelidir düşüncesindeyiz. Çocuklarda sağlam bilimsel temellerin oluşmasının öğretmenlerimizin kullandıkları öğretim teknikleri ile tutumlarına bağlı olduğunu ifade etmektedirler. Çünkü öğretmenlerimizin tutumları ve buna bağlı olarak hazırladıkları etkinlikler çocuklarda bilimsel süreçlerin kullanılmasını ve düşünce becerilerinin gelişimini etkilemektedir. Çocuklar fen öğrenme sürecinde dış faktörlerden etkilenmelerine rağmen, öğretmenlerin rolü en önemli faktörlerden biri olarak kabul edilebilmektedir. Okulöncesi dönemde çocuğa verilecek uygun eğitim onun bilimsel süreç becerilerini kullanma yeterliliklerini geliştirecek ileriki yıllarda bu becerileri aktif kullanmasına yardımcı olacaktır. Dolayısıyla okul öncesi öğretmenlerimiz çocukların bu becerilerini geliştirmeye yönelik etkinlikler planlamışlardır. Gerek son yıllarda yapılan araştırmalarda gerekse 6 yaş döneminin kritik dönem olduğu göz önün de bulundurularak çocukların ileriki yıllarda bilimsel süreç becerilerini etkili bir şekilde kullanabilmeleri için okul öncesi dönemde bu becerilerle tanışmaları gerektiği ortaya konmuştur. Bu becerilerin etkin bir şekilde kazandırılabilmesi için iyi bir öğrenme öğretme ortamı hazırlanmalı ve düzenlenen etkinliklerle bu ortamın desteklenmesi gerektiği bilinmektedir” dedi. Veli …………………………………………… : “Ben bu konuyla ilgili olarak, yaşları büyüdükçe etrafa olan ilgileri ve merakları daha fazla artmaktadır. Bunun için neler söyleyebilirsiniz” dedi. Psikolog …………………………………………: “Sorduğunuz soru aslında bütün çocuklar için geçerlidir. Okul öncesi çocukların yaşları büyüdükçe merakları da büyüyor. Dikkatinizden kaçmamıştır! Her yeri karıştırmaya, ardı arkası kesilmeyen sorular sormaya başlıyorlar. Ama siz siz olan çocuğunuzun merakını törpülemeyin. Bırakın meraklı olsun. Çünkü merak çocukların öğrenme motorudur. Gözünüzü üzerinden iki dakika ayırıp başka bir işle meşgul olduğunuzda ortadan hızlıca kaybolup tehlikeli bir hareket yapmak üzere olan meraklı bir minik mi var evinizde? Cevabınız evetse yazımız tam size göre! Fiziksel, zihinsel, sosyal, dil ve motor gelişimi bakımından bu yaşlar, önemli değişimlerin görüldüğü bir çocukluğa geçiş dönemidir. Çevrelerinde gördüklerini merak etme ve keşfetme çabası ilk aylarda bebeğin eline aldığı her şeyi ilk önce ağzına götürerek tanımaya çalışmaktadırlar. Sayfa-2 İleriki aylarda ise etrafındaki objeleri parmakla işaret ederek yakalama çabasıyla başlar. Bebeklikten çocukluğa adım atmaya başladığı ve en meraklı olduğu bu dönemdir. Veli …………………………………………… : “Çocuklarımızın bu dönemde yapmamız gereken sizce neler olabilir?” dedi. Psikolog …………………………………………: “Çocuklarda merak duygusu Çocuklar; büyüyüp konuşmaya başlayınca, merak ettikleri konuları daha fazla dile getirir; sorup öğrenmek isterler. Bu yaştaki çocuklar genellikle kendinden farklı olanı merak ederek ne olduğuna anlam vermeye çalışırlar. Merak etmek, çocuğun dış dünyayla olan ilişkisiyle de ilgilidir; ne kadar dışarıya karşı ilgili olduğunu gösterir. Çevresindeki hayvanların hareketleri, yemek yeme biçimleri, anne-babasının neler yaptığı, neden aynı yerde yattıkları, neden babasının işe gittiği, neden banyo yapması gerektiği ve neden tırnaklarının kesildiği gibi bir sürü konuda merakları vardır. Soru miktarının artma nedeninin bu anlama ihtiyacıyla olduğunu düşünebilirsiniz. Bu nedenle sürekli araştırarak, çevresine bakarak ve davranışlarıyla bu ilgiyi gösterirler. Ayrıca çocuklar kendileriyle ilgili geçmişte yaşanmış olayları dinlemeyi severler. Merak ederler; nasıl doğdu, o doğmadan önce neredeydi, nasıl bir bebekti, anne babası nasıl evlendi, hamileyken annesi nasıldı, annesinin karnının içinde nasıl duruyordu gibi... Dile getirmeseler de anne-babalarının onları sevip sevmediğini de sorgularlar ve merak ederler, duymak isterler. Bu başka duygular için de geçerlidir. Bazen yaşları ufak olduğu için anne-babalar anlamadıklarını düşünüp olaylar üzerinde açıklama yapmazlar, ancak çocukların açıklama yapılmasına ihtiyaçları vardır. Biraz daha büyüdükçe ve sosyalleştikçe, kendileri ve diğerleri arasındaki farkları keşfettikçe; kendilerinin de onlar gibi bir şeyler yapıp yapamayacaklarını merak ederler. Kızların neden oturarak, erkeklerinse ayakta çişlerini yaptığını, oyun kahramanları gibi değişik hareketler yapıp yapamayacaklarını, uçabilip uçamayacaklarını ya da anne-babası gibi davranıp davranamayacaklarını merak ederler. Örneğin; annesi gibi yemek yapabilecek mi, saçlarını onun gibi yapabilir mi gibi… Merak ne işe yarar? Diye aklımıza bir soru gelebilir! Merak, kişiyi hayata bağlar. Olumlu duyguları, enerjiyi, motivasyonunu arttırır ve sosyalleşmeye, dış dünyayı tanımaya yardımcı olur. Çocuk, merak ederek farklı alanlarda karşılaştığı sorunlarla baş etmeyi öğrenir. Annebabasıyla birlikte yaşayan çocuğun anne-babadan ayrı olduğu zamanlarda da kendi Sayfa-3 başına hareket edebilmesini, yeni yollar öğrenip uygulamaya dair alışkanlık ve pratiklik kazanmasını sağlamış olur. Bütün bunları yapan çocuğun kişiliği güçlenir. Eğitim sistemi içerisinde de gerekli olan araştırmaya dayalı çalışmalarda başarılı olmasında da etkilidir. Veli …………………………………………… : “Merak duygusu nasıl ve ne kadar desteklenmelidir? Psikolog …………………………………………: “Çocuğunuzun ne kadar meraklı olduğunu kontrol edemezsiniz, ancak bunu kendine, çevresine ve eşyalara zarar gelmemesi kuralıyla uygulamasına izin vermeniz gerekir. Çocuğunuz bu konuda size ihtiyaç duyacaktır. Ona model olun, siz de merak edin. Bunu denerken kendinizin en son neleri merak edip öğrenmek için harekete geçtiğinizi düşünün. Neleri merak ettiğinizi bilmeniz, çocuğunuzun bu ihtiyacını anlamanıza yardımcı olacaktır. Kendi ilgilerinizi keşfederken, çocuğunuzun da ilgi alanlarını keşfetmek ve onu desteklemek oldukça önemlidir. Bunun için onu izleyin. Böylece, onun nelere daha meraklı, ilgili olduğunu anlayabileceksiniz. Çocuğunuza bebekliğinden itibaren uyarıcı anlamında zengin bir çevre ve deneyim alanları sağlayın. Ancak bu durum çocuğun önüne materyalleri koyup, hepsiyle oynamasını beklemek olarak gerçekleşmemelidir. Ancak onu belli sınırlar çerçevesinde özgür bırakmak, ilgi alanlarını kendisinin keşfetmesi ve yaratıcılığının artması adına etkilidir. Çocuğunuz size soru sorduğunda sadece sorduğu şeyi açıklamakla yetinin. Basit ve sade ifadelerle, yaşına uygun içerikli cevaplar vermeye çalışın. Sizin çocuğunuzun sorduğu sorulara bir cevabınız yoksa bu soruları bilmediğinizi açık yüreklilikle ona söyleyebilirsiniz. Böylece onunla araştırma yollarını da konuşup, bilgiden çok ona ulaşmanın yollarını öğretme fırsatınız olacaktır. Bu, onun araştırmacı tarafını pekiştirmek açısından da fırsatları değerlendirme olarak yorumlanabilir. Veli …………………………………………… : “Evde oynadığı oyuncaklara, materyallere gün geçtikçe ilgisi azalıyor. Bu durumda yapmamız gereken davranışlar neler olabilir” dedi. Psikolog …………………………………………: “İlgili olduğu konudaki materyalleri sürekli olmasın ona verip, uğraş haline getirmesini sağlamak yerine; bunları yakınında tutun ve farklı farklı materyaller ortaya çıkarın. Yapılandırılmamış, yani belli kuralları ve belli oynama şekli olmayan oyunlar bireyselliği, yaratıcılığı daha fazla geliştirebilir. Merak ettiği şeylerde cesaretini kırmak yerine uygun araştırma, inceleme ve farklı öğrenme yollarını gösterin. Birlikte deneyimleyin, kendi başına denemeler yapabilmesi için fırsatlar yaratın. Sıklıkla evdeki artık malzemelerle çalışmasına olanak sağlayın. Bu gibi yönlendirici olmayan malzemelerle çocuk kendi yaratıcılığının sınırlarını genişletmek konusunda kendini geliştirebilir” dedi. 2- Çevresiyle İletişim Kurması, Psikolog …………………………………………: “Çocuklar hayatı, doğayı, çevreyi ve insanları oyunlar oynayarak tanır ve keşfeder. Psikolojik, fiziksel ve ruhsal olarak çocuklar üzerinde olumlu etkiler bırakan oyunlar birçok kanaldan çocukları etkiler. Birçok faydası bulunan oyunlar çocukluk dönemlerinin iyi ve sağlıklı bir şekilde geçmesi açısında oldukça önemlidir. Eğitim ve öğretim dışında arta kalan zamanları çocuklar oyun oynayarak değerlendirmeli. Bu dönemlerde belirli bir zamanın muhakkak oyunlara ayrılması gerekir. Çocuklar büyüdükçe okul, sınav, yaşam Sayfa-4 şartları nedeniyle bu imkâna bir daha sahip olmayacağı için en uygun dönem ola çocukluk dönemlerini oyun ile geçirmelidir. Oyunun bu kadar önemli olmasının nedeni ise birey ve dünya arasında bir iletişim kanalı olmasıdır. Çocuklar evde ya da dışarda oyunlar oynayarak çevreyle iletişim kurabileceği ortak bir konu yakalar. Zamanımızda oyunlar daha çok internet üzerinden oynandığı için online oyunlar ya da flaş player oyunlarıyla çocuklar birbirleri ile oynadıkları oyunlar üzerinden ortak bir konu yakalayarak sohbet ve muhabbet etmeye başlar bu sayede çevre ile daha iyi iletişim kurar. İnternet oyunları bu anlamda çevre iletişimi kurmada oldukça etkilidir. İnternet günümüzün en büyük iletişim ağına sahip olmakla birçok bilgiyi de içerisinde barındırması nedeniyle insanlarını sosyalleştikleri en büyük alan ve bu alan bulunan oyunlar daha çok tercih ediliyor” dedi. Veli …………………………………………… : “Çocukların öğrenmeleri oyun merkezlidir. Anaokulunuzda oyunlar oynuyorsunuzdur. Ancak evde sorduğu soruların ardı arkası kesilmiyor. Bu durumda ister istemez yapmamız gereken gerek ev işi ve gerekse çalıştığımız işle ilgili olarak yapmamız gerekenler olduğundan belki isteklerine karşılık veremiyoruz. Bu durumda yapılması gerekenler neler olabilir” dedi. Psikolog …………………………………………: “Evrensel değerlerin başında gelen özellikle çocukların kendini en özgür hissettikleri alan oyunlar en temel insani haklardan biri. Oyun kültürü ve çeşitliliği bu hakkın ne derece büyük ve kapsamlı olduğunu göstermeye yeter. Ülkemizde sokak aralarında, boş arazilerde oynanan oyunlar artık azalsa da oyun oynama oranı artmıştır. Çocuklar artık internet üzerinden istediği oyunu ya da oyun türlerini kolaylıkla bulup hemen oynayabiliyor. Oyuna ulaşma, oyunu bulma daha kolay olduğu için internet üzerinden oyun oynama oyunları da artırıyor. Çocukların kendilerini ifade etmelerine imkân sağlamanız gerekmektedir. Biz bu konuda velilerimize, Çocuğunuz konuşurken hemen onun sözünü kesmeyin ve siz konuşmaya başlamadan önce onun cümlesini tamamlayıp kendini ifade etmesine fırsat verin. Bu çocuğunuza özgüven verir ve içine kapanmasını önler. Bu tür bir yaklaşımı çocuk genellikle kendisine yönelik kişisel bir saldırı olarak algılar. Çocuğunuzun ifadeleri ve davranışları karşısında fazla eleştirel olmayın. Bu tür bir yaklaşımı çocuk genellikle kendisine yönelik kişisel bir saldırı olarak algılar ve size karşı olumsuz duygu beslemeye başlar. Eğer çocuğunuzda olumsuz bir davranış gözlemliyorsanız, onun doğrudan kişiliğini hedef almak yerine sadece olumsuz olan davranışını eleştirin” dedi. Veli …………………………………………… : “Çocuklarla sağlıklı iletişimin başka yolları neler olabilir” dedi. Psikolog ………………………………: “Sağlıklı iletişim için çocuklarınızla göz teması kurun Çocuğa adı ile hitap edin. Çocukla iletişimde emir kipi yerine farkı ifadeler kullanın. Çocuklarla iletişimde göz teması çok önemlidir. Herkesin kulağında kendi ismi bir müzik tınısı uyandırır. Sayfa-5 Bu çocuklar için de geçerlidir; dolayısıyla onlara önce kendi adları ile hitap ederek dikkatini çekin ve size odaklanmasını sağlayın. Daha sonra mesajınızı iletin. Çocuğunuzla konuşurken göz teması kurun, bunun için onunla konuşurken aynı yükseklik seviyesinde olmaya özen gösterin. Gerekirse sandalye ya da yere oturun. Çocuğunuzu ismi ile çağırdıktan sonra, mesajınızı iletmek için çocuğunuzun sizinle göz temasına geçmesini bekleyin. Çocuğunuza mesajınızı direkt emir kipiyle iletmek yerine, seçenekler sunun. Örneğin masayı boyayan çocuğunuza “Masayı boyama” demek yerine, masayı boyamanın yanlış olduğunu, beyaz kâğıda resim yapabileceğini anlatmak daha doğru olacaktır. Mesajınızı basit cümlelerle iletin. Özellikle küçük çocuklar birden fazla ve karmaşık mesajları, sağlıklı olarak algılayamazlar, bu da doğal olarak mesajınızı anlamsız kılar. Davranışlarınızla çocuklarınıza örnek olun. Çocuk çevresinde ne kadar çok iyi örnek görürse kendi davranışlarını da o ölçüde düzgün biçimlendirir. Bir bireyin ilk ve en kaliteli sosyal çevresi ailesidir. Ve bir bireyin kendi sosyalitesini en rahat sergileyebileceği yer de aile içidir. Bu itibarla bakıldığında eğer bir birey, aile içinde sergilediği tutum ve davranışlarla asosyal kişilik özellikleri sergiliyor ise, böylesi bir bireyin aile dışında iş yemeklerine gidiyor olması, çok sinema izliyor olması veya tiyatro kültürünün yüksek olması bu kişinin sosyal olduğu anlamını doğurmaz. Bireyin asosyalleşme süreci ailede başlar. Zira bireyin maskesiz olduğu en somut alan aile içindeki alanıdır. Birey burada gerçekleştireceği tutum ve davranışları ile gerçek kimliğini sergilemektedir. Asık bir surat, saatlerce yapılan telefon konuşmaları, evdeki bireylerin ihtiyaçlarını görememe, empatik iletişim kurmak için zaman yokluğu çekme, televizyon karşısında geçirilen saatler, internet arkasında harcanan zaman kişinin asosyalliğinin en somut göstergeleri olduğu unutulmamalıdır” dedi. 3- Yaşadığı Toplumun Değer Yargılarını ve Toplumun Kültürel Yapısına Uygun Davranış ve Alışkanlıklar Kazandırılması, Psikolog ………………………………: “Toplumsallaşma, bir diğer kullanılan adı ile sosyalizasyon, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir. Bu süreç bireylerin varlığı kadar toplumların da varlığı açısından oldukça önemlidir. Toplumun sağlıklı bir şekilde büyümesi ve hayatını devam ettirebilmesi toplumsallaşma sisteminin sağlıklı bir şekilde sürmesi ile mümkündür. Bir başka şekli ile toplumsallaşma yeni nesile toplumun sahip olduğu kültürel mirasın aktarılması da denilebilir. Bu açıdan bakılacak olursa ulusal ve evrensel kültür mirası toplumsallaşma süreci sayesinde yeni nesillere aktarılmaktadır. Veli …………………………………………… : “Anlattıklarınıza ek olarak bireylerin toplumda etik davranışlarında bulunması gerektiğini de söyleyebilirim. Kişinin toplumun değer yargılarına ve kültürel yapısına saygı duyan alışkanlıklarında kazanabilmektedirler” dedi. Sayfa-6 Psikolog ………………………………: “Sayın velimiz söylediklerinize katılmamamız mümkün değil. Etik davranışlar ve ahlak önce aileden öğrenilir. Aile toplumun temelidir. Aile içerisinde davranış biçimleri ile teorik ahlak öğretisinin uyumlu olması gerekmektedir. Aksi takdirde bireyin ahlaki gelişimi olumsuz yönde etkilenir. Toplumu oluşturan bireyler olduğuna göre tek, tek bireylerin ahlaki gelişimlerinin ortalaması toplum ahlakını oluşturur. Buna göre bazı toplumlarda ahlaki olarak iyi sayılabilecek davranış biçimleri başka toplumlarda kötü olarak nitelenebilir. Toplumsal yaşam içinde herkesin üzerinde anlaştığı, gittikçe genişleyen ortak bir değerler sistemine ihtiyaç vardır. Toplumsal yaşama temel oluşturan bu etik değerler, toplumda çekişen ve çatışan tarafların hiçbir ortak yanı kalmadığında bile ortak tutamak durumundadır. Kimse onlara karşı çıkamaz. Örneğin dürüstlüğü değil de yalancılığı ya da sahtekârlığı kimse öneremez. Sadakat yerine ihaneti, adalet yerine haksızlığı kimse değerli göremez. Fakat gerçek adaletin, sadakatin, dürüstlüğün ne olduğu sürekli bir tartışma konusudur. İnsanlar en uygunsuz davranışlarını bile ahlaki sınırlar içinde göstermeye çalışırlar. Bir davranış değerlendirilirken onun ahlaki değerlerle çelişip çelişmediği önemlidir. Sonuçta bir insandan beklenen öncelikle onun etik kurallara uymasıdır. Bir toplumun üyesi olmanın ilk koşulu, var olan ahlaki çerçeveyi kabul etmektir. Toplumsal yaşamın diğer kuralları, örneğin; yasalar uyulması zorunlu kurallardır. Toplum gerçekte sosyal kurumlar ve sosyal ilişkilerden meydana gelen bir ağ olarak düşünülebilir. Dolayısı ile toplumu oluşturan, toplumda insan ilişkilerini düzenleyen ana unsurlar; norm, kültür, değer, hukuk, ahlak, etik ve din olarak belirtilebilir” dedi. Okul Müdürü …………………………….:” Sayın Velilerimiz zamanımızı biraz aştık. Tekrar 3. Aile Eğitim Seminerimize geldiğiniz için anaokulumuz adına hepinize çok teşekkür ediyoruz. Bireysel görüşmek isterseniz, bizleri daha önceden arayarak kararlaştırılan saatler arasında görüşebiliriz” dedi. Veliler teşekkür ettiler ve seminer sona erdi. SEMİNERİ HAZIRLAYANLAR …………………………….. ……….……………………. …………………………….. ……………………………. 29/03/2014 …………………………………. Okul Müdürü Sayfa 7 ………………………… …………………………