BÜYÜK YAPITLARIMIZ Konur Ertop Bir antolojide genç cumhuriyetin fliir birikimi “Baflard›klar›na her zaman güzel denemez; ama cesaretleri her zaman hayranl›k uyand›r›yor.” Orhan Burian “Yücel” dergisi cumhuriyetin uygarl›k yolundaki hedeflerini gözetiyor, cumhuriyetle gelen de¤erlere sahip ç›k›yordu. Bu derginin yazarlar›ndan Orhan Burian, Behçet Kemal Ça¤lar, Haluk fiehsuvaro¤lu’nun “Mütarekeden Sonrakiler” ad›n› tafl›yan fliir antolojisi yay›mland›¤›nda “Mütareke”nin üzerinden yaln›zca on y›l geçmiflti. Antoloji yeni Türkiye’nin geliflen fliir zenginli¤ini ortaya koyuyordu. Orhan Burian 1946’da bu yap›t› bu kez yaln›z bafl›na gelifltirdi. Yeni ozanlar, yeni fliirler, önemli de¤er yarg›lar›yla zenginlefltirdi. Böylece “Kurtulufltan Sonrakiler” fliir antolojisi ortaya ç›kt›. Orhan Burian Türk fliirinin çeyrek yüzy›ll›k serüveni sonunda ulaflt›¤› yeri, antolojisine haz›rxxx “Yücel” dergisinin birinci say›s›n›n kapa¤› l›k oldu¤u sezilen, –daha sonra da yap›t›n›n bafl›nda yer alan– yaz›s›nda flöyle de¤erlendiriyordu: 57 BD N‹SAN 2009 “Genç ozanlar sade al›flageldi¤imiz biçimleri k›rmakla kalm›yorlar, fliirde görünce yad›rgad›¤›m›z en ayk›r› duygu ve düflünceleri de eserlerinde araç olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. Baflard›klar›na her zaman güzel denemez; ama cesaretleri her zaman hayranl›k uyand›r›yor.” rhan Veli ve arkadafllar›n›n ilk ürünlerine bu de¤erlendirmeyle dikkati çeken Orhan Burian, befl y›ld›r cezaevinde bulunan, yap›tlar›n› art›k yay›mlayamayan Nâz›m Hikmet’i de hak etti¤i biçimde de¤erlendirerek anmaktan çekinmiyordu: “Son yirmi befl y›l›n ozanlar› içinde destan rüzgâr›yla flahlanmaya en yeterli ozan olarak kendini bize kabul ettiriyor. Gür bir ses, insan bir yürekle fliir yaz›yor. ‘Simavna Kad›s›o¤lu’ eserinde –kahraman yoklu¤una göz yumunca– destan›n bir yerde koca nehir gibi ak›fl›, harelenifli var; beldeleri, sahralar›yla bir ülke var; bir duyufl birli¤i var. Bu her ozan›n ulaflamad›¤› bir esin nimetinin eseridir.” Orhan Burian’›n “Kurtulufltan Sonrakiler” antolojisini do¤ru de¤erlendirmek için, genç yaflta ölen bu ‹ngiliz edebiyat› profesörünün elefltiri anlay›fl›n› da gözönünde bulundurmak yararl› olacakt›r. Üniversiteyi bitirdi¤i y›l yay›mlanm›fl “Edebi Yap›t ve Edebi Elefltiri Üzerine” yaz›s›nda, “Du- O 58 yular› s›radan insanlardan daha incelmifl bir insan... Yüksek bir seçme gücü olan insan... Kendine temelli bir yaflam felsefesi edinmifl adam... Kendine özgü üslubu olan insan” diye tan›mlar yazar›. Elefltirmen için ise öncelikle, “Okudu¤u yap›t›n niçin ve nas›l yaz›ld›¤›n› bulmaya ve ondan zevk almaya bakmal›d›r” der. Onun, “edebi görüflü genifl bir insan” olmas›n› gerekli sayar. Yap›t› okurken flu iki amac› gözetmesini bekler: “•Önceki flair ve yazarlar› okuyuflundan edindi¤i ‘yetkin örnek’le o yeni yap›t› ölçmek; kusurunu, güzelli¤ini ortaya ç›karmak... •Her yeni yap›tta buldu¤u iyi özellikleri ‘kusursuz örne¤ine’ ekleyerek elefltiri ölçüsünü daha yetkinlefltirmek...” Son olarak da elefltirinin “y›k›c› de¤il yap›c›” olmas›n› zorunlu sayar. “Kurtulufltan Sonrakiler”, Orhan Burian’›n tüm bu görüfllerinin tutarl› bir uygulama örne¤idir. ntoloji sahibinin ele ald›¤› ozanlarla ilgili art›larla eksileri çok iyi araflt›rd›¤› belli olur, k›l› k›rk yaran de¤erlendirmeleri dikkat çeker. Örne¤in Ahmet Hamdi Tanp›nar için, “Hem hayal zenginli¤i var, hem fikri fliirin hizmetinde kullanabiliyor. Zamana, has güzellikten haber soruyor. Bununla beraber söyleyeceklerinin, çok defa, m›s- A ralara s›¤may›p naz›mla cenkleflti¤i seziliyor” der. Necip Faz›l K›sakürek’i “Kurtulufltan sonraki Türk fliirine iki z›t halinde ben meselesiyle ruh meselesini getiren flairdir. Cans›z eflyay› insanla ilifli¤i bak›m›ndan canland›rmak kadar insan› da ölüm ve ötesi bak›m›ndan ebedilefltirmek, baflar›l› fliirlerinin özellikleridir” diye de¤erlendirir. fiiirimizin ustalar›yla ilgili flu yarg›lar da onundur: “Bir fleye inanamaman›n flaflk›nl›¤› içinde. Dinde, tarihte, aflkta, tende, ruhta ümit ar›yor. Hepsini efsane harabesi halinde buluyor. Tutunacak bir yeri yok.” (Asaf Halet Çelebi) “Bazen kendini fazla tekrarlad›¤› oluyor. Son dört befl senedir fliirlerinde geceden ve ölümden duydu¤u ürküntünün yerini hayata ve insano¤luna duydu¤u sevgi alm›flt›r.” (Cahit S›tk› Taranc›) Orhan Burian için Faz›l Hüsnü Da¤larca’n›n apayr› bir yeri vard›r. Ondan söz ederken, “Atatürk Devrimi’nden beri yetiflen ozanlar›n en büyü¤ü” diyecektir. Antolojisindeki de¤erlendirmesi de flöyledir: “Türk fliiri üzerinde dil, fikir ve ahenk bak›m›ndan en ihtilalci bir sanat anlay›fl› ile çal›flm›fl olan sanatkârd›r. Dünyan›n güzelliklerine vurgun; fakat bir kâbus gibi ölmek yahut öldürmek düflüncesi üstüne çullan›yor. Ancak çocu¤un ve Allah’›n sahip oldu¤u o nimetler nimeti dinginli¤e özlemi Orhan Burian var. Son fliirlerine bak›l›rsa ona varman›n yolunu hayvanlar gibi, bitkiler gibi düflünceden s›yr›larak bütün do¤all›¤›yla büyük kütlenin yaflad›¤› gibi yaflamakta ar›yor. fiiirinde pürüzlü olan dili de düzgünleflecek ve yad›rganmayan bir uyum kazanacak gibi...” arip ak›m›n› de¤erlendirdi¤i s›rada, bu hareket henüz ilk y›llar›ndad›r. Orhan Veli’nin fliirini “hayal gücünün de¤il zekân›n mal›” sayar. fiöyle yarg›lar: “Çok kere b›y›k alt›ndan gülerek yaz›l›vermifl gözüken fliirinin nefis bir yapayl›¤› var. El dokunsa hemen k›r›lacak, yahut sönüverecek gibi duruyor. Ama dayan›yor. Yaln›z ne kadar dayanaca¤›n› kestirmek çok zor.” Garip’çilerden Oktay Rifat ile Melih Cevdet’e ay›rd›¤› sayfalarda ilki için, “perakende gibi gözüken G 59 BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009 hayal ve düflüncelerle fliir kuruyor. (...) fiiiri, hayallerden duygulara götürmek sihrini bulmufl” der. ‹kincisini ise, “fiimdilik arkadafllar›na ba¤l›l›¤› sanat›na ba¤l›l›¤›ndan daha a¤›r basar görünüyor” diye de¤erlendirdi¤i görülür. 947’de Ankara Üniversite’sinde ba¤naz ulusalc› ö¤rencilerin taflk›nl›klar›yla geliflen olaylar karfl›s›nda kayg›lar›n› cumhurbaflkan›na gönderdi¤i mektupta dile getirecektir. Burada onun baflta laiklik gelmek üzere cumhuriyetin de¤erlerine yürekten ba¤l›l›¤› görülür. O, “ancak düflünce özgürlü¤ü içinde memlekete ve insanl›¤a yararl› ifller görebilecek olan üniversitenin”, ba¤›ms›zl›¤›n› yürekten savunur. “Y›k›c› zihniyet”in örne¤in köy enstitüleri karfl›s›ndaki tutumunu var gücüyle elefltirmifltir. Bununla birlikte, ‹kinci Dünya Savafl› boyunca ve sonras›nda dünyay› kargaflaya sürükleyen sert siyasal ö¤retilere uzak durmufltur. Bunlar›n sanat üzerindeki bask›s›n› da pek hofl görmez. Örne¤in antolojisine, cezaevindeki Nâz›m Hikmet’ten örnekler almaktan kaç›nmaz. Ancak flu de¤erlendirmeye de yer verir: “Edebiyat›m›z›n imanla hayk›ran flairlerinden biri; ne çare ki iman› bu topraktan de¤il, köksüzdür.” 40 kufla¤›n›n toplumcu ozan› R›fat Ilgaz’› de¤erlendirirken söyledikleri de flunlard›r: 1 60 “fiimdi günün e¤ilimine kap›larak en alelade konularla insanl›k flairi olmaya çal›fl›yor. Ama o sanat›n ustal›¤›na henüz eriflmifl de¤il.” Ozanlar›n yap›tlar›nda gördü¤ü olumsuz özellikleri, hat›r gönül gözetmeden s›ralar: Faruk Nafiz Çaml›bel için, “fiiirleri sürekli duygular›n de¤il, geçici tutkular›n ifadesine gitti¤i zaman kuvvetleniyor” der. Halide Nusret Zorlutuna’y› “Yazd›klar› kad›n kalbinden ziyade erkek kafas›ndan ç›km›fl gibi” diye elefltirir. Ahmet Kutsi Tecer için, “On sene kadar sevgiyi, ince duyufllar› anlatmak için sesi ve sözü dokumakta epey bir ustal›k gösterdikten sonra, ilham›n› memleketin topra¤›nda, havas›nda, geleneklerinde aramaya bafllad›. ‹kinci kaynak elbet birincisinden daha gürdür; ama ondan beslenen ›rmak henüz evvelkinin vard›¤› yere varmad›” der Ahmet Muhip D›ranas için yarg›s› ise flöyledir: “Y avafl yavafl çorak topraklardaki çilesi büyük, ümidi k›t insanlar›n duygusuyla fliir yazar oldu. (...) Ama kal›plar›na her zaman iyi yerleflmemifl gözüküyorlar.” Elefltirmen “b›ça¤›n keskin yüzü”ne hiç uzak de¤ildir. Yine de sözünü esirgemez. Tek parti döneminde Milli E¤itim Bakan› Hasan Âli Yücel’in fliiri için, onun bakanl›¤›na ba¤l› üniversitede ö¤retim üyesi Burian’›n de¤erlendirmesi flöyledir: “Hayat›n çarp›nt›s› de¤il, felsefenin heyecan› hâkim geldi¤i zaman güzellefliyor.” Kitab›n›n ilk biçimini birlikte haz›rlad›klar› Behçet Kemal Ça¤lar için de, “Sanat›, dava savunmas›na araç olarak kullanmak istedi¤i vakit, fliiri tehlikeye düflüyor” der. Antolojinin ilginç bir yan›, henüz geliflip gerçek kimli¤ine kavuflmam›fl ozanlara ay›rd›¤› “Nebula” bölümüdür. Burada bi- rer ikifler fliirlerine yer verilen “Sabahattin Kudret Aksal, Mehmet Baflaran, ‹lhan Berk, Necati Cumal›, Cahit Külebi, Behçet Necatigil” gibi adlar, fliirimizin 1950’den sonraki gelifliminde en öne ç›kacak olanlard›r. Bu bölümde dikkat çeken bir ad ise o s›rada ancak 20 yafl›nda olan Bülent Ecevit’tir. Burian’›n antolojisi cumhuriyetin ilk 25 y›l›n›n fliirini nesnel tutumla büyüteç alt›na alan, de¤erini günümüzde de yitirmemifl olan bir kaynakt›r.• Genç adam, cuma akflam› arabas›yla evine gidiyordu. Eflini evden al›p birlikte müzikli bir yere, akflam yeme¤i yemeye gideceklerdi. Bunu düflünürken yol kenar›nda otostop yapan güzel bir k›z gördü. Çok düflünmeden arabay› durdurdu ve k›z› arabaya davet etti. Adam, güzel k›zla yol boyunca sohbet etti. Güzel k›z gidece¤i yere yak›n bir yere geldi¤inde teflekkür ederek arabadan indi. Bir süre sonra genç adam evine geldi, eflini ald› ve tekrar yola ç›kt›lar. O s›rada adam›n gözüne hemen yan›nda duran topuklu bir ayakkab› iliflti. Hemen akl›na biraz önce arabadan indirdi¤i güzel k›z geldi. Herhalde ayakkab›y› çantas›ndan düflürmüfltü. Bunu efline aç›klayamazd›, anlatsa da belki efli inanmazd›. Hemen bir plan yapt› ve eflinin dikkatini ters tarafa yöneltti¤inde ayakkab›y› ald› ve kendi oturdu¤u taraftaki camdan d›flar› att›. Genç adam flimdi kendini rahatlam›fl duyumsuyordu. Bir süre sonra yemek yiyecekleri restorana gelmifllerdi; ama genç adam›n efli kuflkuyla araban›n içini araflt›r›yordu. Genç adam sinirli bir biçimde efline sorununun ne oldu¤unu sordu. Efli, flaflk›n bir biçimde yan›tlad›: “Ayakkab›m›n tekini bulam›yorum.”• 61