M. Meclisi B : 112 na göre, arttık bunların toptan affının gerektiği­ nin nedenlerini uzun 'boylu izah etmiş ve bunun topluma 'hiçbir zarar getirmiyeceğini 'anlatmıştık, Muhterem arkadaşlar; tasarının yeni metni, önümüze getirilen yeni metin ileri (bir hamledir. Komisyon gerçi usulü dairesinde toplanmadan, ben de Komisyon üyesiyim, burada birçok Ko­ misyon üyeleri var, onların haberi olmadan kendi arasında toplanmış ve yeni 'bir metin (tedvin et­ miş, huzurunuza getirmiştir. Ancak Komisyon tam olarak toplanıp yeni bir metin tedvin eder­ ken bü'tıün üyelere haber vererek bu üyelerin de fikirlerini alarak bir madde metni hazırlamay­ dı daha uygun olurdu ve o zaman bu metne ko­ misyon metni demek daha (kuvvetle, daha ra­ hatlıkla mümkün olurdu. Ama bu gerçekten yapılmamıştır. Burada birçok komisyon üye­ leri vardır, beni çağırmadılar, diğer üyeleri de çağırmamışlar, bana gelip söylediler. Bi­ naenaleyh bu metne komisyon metni olarak bak­ mak biraz müşküldür. Ve bugüne kadar tatbik edilen İçtüzüğe ve teamüllere de aykırı olduğu kanısındayım. Arkadaşlar, yeni metne göre 20 - 21 Mayıs sanıklarının cezaları 8 sene-ola­ rak affa tabi tutulmakta, müebbet hapisler de 20 senelik mahkûmiyetlerine devam edeceği derpiş edilmiş bulunmaktadır. Bu vaziyette bu Af k'Mmif" tasarısı eşitlik prensiplerine açıkça ayfarfcfe. B u m «belirtmek gerekir. Ama Sa­ yın Adalet Bakam dhfiraA^ .buyurdular; bun­ lar gençtir, ©eza evlerinde yatacaklardır, fa­ kat bir zaman sonra bir Af Kanunu gelip bun­ ları bulmıyacağı ne malûm dediler. Doğrudur, Türkiye'de af çok kullanılmakta, hattâ suiis­ timal edilmekte, bir yetki halinde mütemadi­ yen israf edilmektedir. Bir gün bunların da yeni bir af kanunu ile içerden dışarıya çıkarıl­ ması mümkündür. Ama affın aleyhinde bulu­ nan birçok mükellef, af sık sik çıkarıldığı za­ man cezanın muhik olam intibaı ortadan kal­ kar ve suç işlemeye mütemayil olanlar da suç işleme arzusu artar, suçlu sayısı artar, ceza evleri yeniden dolar, dıerler. Gerçekten Sayın Adalet Bakanı bu beyanı ile bize şimdiden bu affın da tatminkâr olamıyacağını itiraf etmiş bulunmakta, bu aftan sonra da yeni bir affın getirilmesinin mümkün olacağını söylemiş bu­ lunmaktadır. Demek ki, bir af da yaralan sarmaya kâfi değildir, Btırapları dindirmeye kâfi değildir. Kaldı ki, arkadaşlar, Yassıada 15 . 7 . 1966 O : 1 hükümlüleri dışarda oldukları halde, bunla­ rın ıstırabını dindirmek gerekçesiyle bunların hepsi affa tabi tutulmaktadır. Ama 21 Mayıs sanılklarının hepisi içeridedir ve bunlar hak­ kında yani hapisanede olan, çocukları dışarda perişan olan insanlar hakkında da atıfet ve müsamaha, bağışlama hisleri daha kıt, zorlukla istenmiyerek dar bir ölçü içinde gösterilmekte­ dir. Bu balkımdan biz bu Af kanunu tasarısı­ nın eşitlik ülkesine uygun olduğu kanısında de­ ğiliz ve zaten uygun olduğunu da kimse iddia edemez. Bu gerçeklerle biz yeni metnin de tatminkâr olmadığını bir bağışlama, bir atı­ fet ve müsamaha hissinin mahsulü olmaktan zi­ yade bir zorlama sonucu olarak ve birazcık fedakârlık yapmak maksaJdiyle bu şekle ge­ tirilmiş olduğunu, aslında eşitsizliğin yine or­ tada kaldığını ve hiçbir surette haksızlığın ve eşitliğin telâfisini temin etmediğini söylemekle sözlerime son vereceğim. Saygılarımı sunarım. (T. İ P. sıralarından alkışlar) ALİ KARAHAN (Hakkâri) — Y. T. P. adı­ na söz istiyorum. BAŞKAN — Y. T. P. Grupu adına Sayın Süleyman Arif Emre istemişti. ıSiz de mi ayrıca söz istiyorsunuz? ALİ KARAHAN (Hakkâri) — Evet efendim. BAŞKAN — Peki. Komisyon söz istiyor mu? ADALET KOMİSYONU BAŞKANI İSMA­ İL HAKKI TEKİNEL (İstanbul) — Diğer ko­ nuşacak arkadaşlarımız varsa onlardan sonra konuşacağım. BAŞKAN — Bir kifayet önergesi vardır efendim. İHSAN KABADAYI (Konya) — Kifayet önergesi varsa aleyhinde ben konuşmak istiyo­ rum. ADALET KOMİSYONU BAŞKANI İSMA­ İL HAKKI TEKİNEL (İstanbul) — Söz istiyo­ rum. BAŞKAN — Komisyon söz istiyor. Buyuru­ nuz efendim. Sonra size söz vereyim Sayın Arif Emre. ADALET KOMİSYONU BAŞKANI İSMA­ İL HAKKI TEKİNEL (İstanbul) — Muhterem arkadaşlarım; hatırlanacağı veçhile, bu madde­ ye taallûk eden müzakereler bittikten sonra ko­ misyonumuz hazırladığı takriri sunmuş ve ahi- — 25 —