Erotik Filmler Deep Throat Yönetmen: Gerard Damiano Senaryo: Gerard Damiano Oyuncular: Harry Reems (Dr. Young), Linda Lovelace (Kendisi), Dolly Sharp (Helen) 1972/ABD/İngilizce/61’ “and deep throat to you all…” Sigmund Freud’un Three Contributions to the Theory of Sex kitabından bahseden bir yazıyla başlıyor film. Freud’un uygunsuz seksin hastalıklı yönlerini anlattığını ve ona göre sonunda hayatın belli cinsel saplantılara indirgendiğini paylaşıyor izleyicisiyle. Bu girişten sonra izleyenle direkt olarak iletişime geçiyor: “Bu film geniş ve mizahi bir tutumla bir psikiyatrisin, kadın hastasını tedavi edişini, onun taktiğini, cinsel saplantıyı aşmada kadına yardımını ve sonunda da kadının bu yönde olgunlaşmasını anlatıyor.”. Bu cümleyle yönetmen, filminin derin psikolojik temelleri olduğunu düşündürüyor. Bu kısa yazı biterken de Alman yazar Wilhelm Jensen tarafından 1903’te yazılan ve sürrealistlerin de ilgi alanına giren Gradiva romanından bahsederek, “Kadının cinsel gelişiminde yapılan önerinin faydasıyla ilgili kısımlar Wilhelm Jensen’in ünlü ‘Gradiva’sından alınmıştır.” diyor; filmin, daha önce vurgulanan psikolojik boyutuna bir de edebi referans katıyor. Bu başlangıçtan sonra derin çözümlemeler içeren bir film beklerken, salt porno denebilecek bir filmle karşı karşıya kalıyorsunuz… Yer yer şaşırtıcı, sosyolojik alt metinlere sahip sahneler olsa da film genelinde seks sahnelerinin art arda diziliminden ibaret kalıyor. Estetik olarak da belli bir çıtayı aşamıyor; erotizmi etin çıplaklığı düzeyinde verirken sinematografik öğelerden yararlanma gereğini duymuyor. Sırtını “et”e dayayarak erotizmi bayağılaştırıyor. Gerard Damiano’nun (takma adıyla Jerry Gerard) filmini salt porno olarak değerlendirmezsek , -ki buna sebep, biraz da, filmin girişindeki o “derin” yazı-, çok fazla eleştiri yapabiliriz. Film başta sadece seks sahneleriyle dolu bir film olmayacağı beklentisini uyandırdıktan sonra pornografik çekimlerle sürüp gidiyor... Girişteki uzun sahnede, arabanın içinden şehri tanıtıyor yönetmen. 70’lerin erotik müzikleri filmin ilk sahnesinde başlıyor ve neredeyse tüm sahnelere bu müzikler hâkim. O yıllarda filmin müzikleri öyle etkili oluyor ki, bu müziklerden oluşan bir albüm piyasaya sürülüyor. Açılışta arabasında seyahat ettiğimiz kadın eve varınca karşılaştığımız sahne filmin “erkek egemen bakışı” sorgulayacağına dair ipuçları vermek ister gibi. Kadına oral seks yapan, ona hizmet eden ve önemsenmeyen erkek figürü filmin, cinsellik konusunda değişik bir şeyler söylemek istediği izlenimini yaratıyor. Kadın ve erkeğin cinsellikte kabullenilmiş rollerini yıkarak yeni bir algı yaratmaya çalıştığını düşündürüyor. Bu sahne erotik müziklerle uzayıp giderken kadının çıplaklığıyla, yüzündeki kışkırtıcı ifadeyle filmin basit erotizmi de başlıyor. Sonrasında genelev odasında yüzünü bile göremediğimiz, adsız, seks yapan farklı çiftler görüyoruz. Film ilerledikçe erkek çıplaklığı da göze çarpıyor… Uzun ve iki cinsin de çıplaklığının görüldüğü sahnelerden sonra havuz başında iki kadının evlilik, seks, zevkler üzerine yaptıkları, ya da yapmaya niyetlendikleri konuşma da izleyicide toplumsal/sosyolojik bir sorgulamanın başladığı beklentisini uyandırıyor. Ancak kısa ve yüzeysel birkaç laftan sonra, bu sahnenin de filmin “çıplak” tarafına kısa bir hazırlık amacıyla konulduğunu anlıyoruz. Kadın, “Seksten zevk alamıyorum.” dediğinde diğeri ona bir doktor tavsiye ediyor ve o doktor da artık filme dâhil oluyor. Karikatürize edilmiş bir tip olarak karşımıza çıkıyor psikiyatrist. Kadının vajinasını muayene ederken onun sorununu keşfediyor, kadının klitorisi yok. Sekste neresinden zevk aldığını sorunca da kadın “Boğazımdan.” diyor ve filmin adı kendi mantığı içinde anlam kazanıyor. O anda kadının zevk alacağı şeyin oral seks olduğunu anlıyorlar. Oral seks sahnelerinde ise boşalma anı çan 15 TEMMUZ Perşembe 19:00 37 Deep Throat sesleri, havai fişek patlamaları gibi esprili öğelerle veriliyor. Birkaç kere tekrarlanan bu kısımlarda da erkeğin özel anları alaya alınıyor sanki… “Hemşire fantezisi” ilerleyen bölümlerde filmde önemli yer tutuyor; sonraki yıllardapornografiye hakim olan bu fantezinin de köklerini anlıyorsunuz. Yönetmenin yakın plan çekimlerdeki oto sansürü de bambaşka bir alt metinle okunabilir. Yakın planda bedeni çekerken cinsel organları tamamen göstermiyor, kadrajın çok az kısmında yer veriyor ya da sadece oral seks yapan kadının yüzünü, ağzını görmeden, görüyoruz. Böylelikle, amaç ne olursa olsun, sonunda izleyicinin görmek istediğiyle ters düşüyor; onunla dalga geçiyor. Buna rağmen o sahnelerde cinsel dürtülere fazlasıyla sesleniyor. Sürüp giden erotik müzikler, kadının yüz ifadesi, çıkardığı sesler ve belli belirsiz gösterilen kasıklar, cinsel organlar izleyiciyi etkiliyor. Film literatürde “hardcore porno” olarak yer almasına rağmen, bu gizleyici çekim tarzı yenilikçi bir bakışla sonraları “soft porno”ya da ilham vermiş denebilir. Pornografik olarak bakılınca doğal olan “seks sahnelerinin art arda konulması” durumu, filmin kıt hikâyesine de bir o kadar doğal olarak zarar veriyor. Sinema tarihinde hikâyesi olan ilk pornolardan biri olsa da, Deep Throat seks sahnelerinin arasını dolduran mantıksız ve ilkel bir hikâyeye yataklık ediyor. Öyle ki, filmi sona götüren sahnede, “kadın klozette cinsel organına ağda yaparken eve giren eli silahlı hırsızın kadından etkilenmesini” izliyoruz ve kadını doyuma/filmi mutlu sona ulaştıran tip de o oluyor. Filme hakim olan mantıksız durum sonunda doruk noktasına ulaşarak, onu salt porno olmaktan kurtaramıyor… Başka bir açıdan, salt porno olarak bakılınca, Deep Throat, devrimsel özelliği yönünden takdir edilebilir. O zamana kadar pis, iğrenç olarak nitelendirilen oral seks, filme başlı başına konu oluyor ve büyük ekranda, “herkesin ortasında” yapılıyor. Dahası kadının da cinsel zevklerinin olduğuna vurgu yapılarak dönemin cinsel yaşantısında unutulan bir kavramın üzerinde duruyor: klitoris… Nitekim film yapımcısı mahkemede yargılanırken, “Kadınların da seksten zevk alması gerektiğini anlatan eğitim amaçlı bir porno” çektiğini söyleyerek yasanın açıklarını kullanmaya çalışsa da; yargıç, “Klitoral orgazmı yeterliymiş gibi gösteriyor.” diyerek filmi suçlu buluyor. Amerikan tarihinde ilk kez bir oyuncu, başroldeki erkek oyuncu –Herbert Streicher (takma adıyla Harry Reems)- , bir filmde oynadığı için hâkim karşısına çıkıyor, 5 yılla yargılanıyor. Her şeye rağmen Haziran 1972’de vizyona giren film; tiplemelerden öteye geçemese de karakter gelişimi; ilkel de olsa hikâyesi olan ilk porno filmlerden olarak tarihe geçiyor. Amerika’da 25 eyalette, dünyanın birçok ülkesinde kural koyucular tarafından “genel ahlaka aykırı” görülüp yasaklanmasına rağmen büyük ilgi görüyor. New York Times’da makalelere konu oluyor, birçok gazetede reklamı yapılıyor. Vizyona girdiği salonlarda 24 saat durmadan oynatılıyor. Filmi; o dönemin sosyologları, “Ahlaklı orta sınıf kadınlarını porno salonlarına götüren film” olarak nitelendiriyorlar. Dönemin erotik sinemacıları 38 Deep Throat ise “tıp filmi” diye dalga geçiyorlar. Deep Throat, hükümet tarafından “mahremiyet” komisyonları kurulmasına neden oluyor; porno o dönem siyaset malzemesi yapılarak muhafazakârlar tarafından, “ahlaksız insan”lara mal ediliyor. Kesilmesi Gereken Boğaz manşetli yazılarla gazeteler basılıyor. Feministler de muhafazakârlarla ortak paydada buluşup filmi lanetliyor... Tüm bu ideolojik/sosyal/ politik karşı çıkmalara rağmen, Deep Throat en azından ticari bir başarı olarak kalıyor. 25 bin dolara mal olan filmin gişe hâsılatı FBI’ın bile dikkatini çekiyor. FBI sinema salonlarından yüzde almaya başlıyor. Filmin yapımcısını sorguluyor, “Artık sayamıyoruz, ne kadar kazandığımı bilmiyorum.” cevabını alıyor. Kanunlu/kanunsuz uzun zaman gösterilen filmin 600 milyon dolar civarında hâsılat yaptığı tahmin ediliyor. Bu para, zamanın bilet fiyatlarının ortalama 5 dolar olduğunu düşününce yaklaşık 120 milyon “yasal” seyirciye karşılık geliyor. Filmin çekim süreci ise 6 gün. Bu rakamlar da filmin çekim amacını, dolayısıyla yönetmenin sinematografik kaygılarının çok da baskın olmamasını açıklıyor denebilir. Yine de film bugün hala “Bir porno için yüksek sinematografik ölçütlerde.” olarak nitelendiriliyor… Eski bir kadın kuaförü olan ve kadınlarla ilgili gözlemlerinden filmlerinde yararlandığını anlatan yönetmen Gerard Damiano ise bir röportajında “Bence iyi bir film değildi.” diyor ve pornoya yönelme nedenini: “O yıllarda az parayla çekilebilen filmler yapmak zorundaydık, başka seçeneğimiz yoktu ve bu filmler ucuza yapılabiliyordu.” Diyerek bir nevi “ahlaksızlık suçunu” üzerinden atıyor. Filmiyle birlikte Gerard Damiano “modern pornografinin kurucusu” ilan ediliyor ve sonra 50’ye yakın pornografik içerikli film çekiyor… 70’lerin başındaki bu ticari başarının ardından ise yapımcılar yüze yakın (sinema tarihinde yer edinenlerin yaklaşık sayısı) porno içerikli film çekiyorlar. Bunlarla birlikte 70’ler Pornonun Altın Çağı olarak anılıyor sinema tarihinde… Yaklaşık yarım asır önce pornografinin yükselmesinde başı çeken, “yeni özgürlüğün simgesi” olarak kutsanan filmin kadın başrol oyuncusu Linda Susan Boreman’a da (takma adıyla Linda Lovelace) değinmek gerekir. Porno sektöründe süregelen kadın sömürüsünü trajik olarak özetliyor Boreman’ın hayatı. 1948 doğumlu aktris, Deep Throat filmindeki rolüyle ünlenip porno yıldızı olarak oyunculuk hayatına devam ettikten sonra, pornografi karşıtı bir feminist olarak yaşamına devam etmiş. Pornolarda kendi rızası dışında zorla oynadığını söyleyip “Her filmde bana tecavüz edildiğini izliyorsunuz.”, “Porno yasallaştırılmış tecavüzdür.” cümlelerini sarf etmiş… Yıllar içinde özgeçmişini dört kere kitaplaştırıp ilk ikisinde özgür cinselliği kutsarken; son ikisinde de pornografinin kadınlara karşı saldırgan tutumunu ve pornografinin bu şekle dönüşmesinin insanlık için bir tehlike olduğunu vurguladı. Kendisine “sahip çıkan” adamın zoruyla fahişelik yaptığını ve Deep Throat’ta silah zoruyla para almadan oynadığını anlattı. Filmde kendisinin rolüne karşılık adamın 1250 dolar aldığını söyledi. Sonraları da onun çıplak bedeninden zenginleşen insanların tersine o zor bir hayat yaşadı. Evlendi; ama “evliliği de fuhuşa yakın bulduğunu” söyledi. Feminist örgütlenmelerde yer aldı, kadına bakış üzerine pek çok panelde konuşmacı oldu. Trafik kazası sonucu hazin bir şekilde öldü… Türün ilk örneğinden başlayan sömürü, hala çok boyutlu, dolaylı ya da Linda Boreman’ın hayatında olduğu gibi dolaysız, devam etmekte… Küçük bir not olarak eklenebilir ki, bu yıl Cannes Film Festivali’nde açıklandığına göre yönetmen Matthew Wilder’ın önümüzdeki aylarda vizyona girecek filmi, Inferno, Linda Boreman’ın hazin hayat öyküsünü konu edinecek ve aktristi Lindsay Lohan canlandıracak… Deep Throat, bugün dünyada büyük bir pazara sahip olan, sinemada ayrı bir alan olarak değerlendirilen pornografinin köklerini incelemek açısından, tüm eleştirilere ve eksiklerine rağmen, izlenmesi gereken bir film. Can Sever *Filmin yapım süreciyle/o dönem filme verilen tepkilerle ilgili bilgilerde Inside Deep Throat (2005, yön. Fenton Bailey ve Randy Barboto) belgeselinden yararlandım. 39