C. Senatosu B :, 76 3. . 10 . 1978 O 2 özel hukuk hükümleri gereğince veyahut bu hüküm­ j aykırılığı tartışılmaksızın tasarılarda yer atmamasıdır. Biz bir hukuk devletiyiz, bununla devamlı övünüyo­ lerin kamu hukukundaki genel prensipleri gereğince ruz, övünmekte haklıyız. Binaenaleyh, bu nevi sınırve borçlu borcunu kendi kusuru olmaksızın ifa ede­ meyecek duruma düştüğü için, borçlar karşılıklı ola­ | lamalarda fayda yoktur, getirilmemesi daiına yararlı olacaktır. rak sona ermiştir. Ermiştir; ama bir de bu işletme Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (Alkışlar) hakkı sahibinden bir sözleşme gereğince mal alma durumunda bulunan ve alacağı mallara göre kendi BAŞKAN — Teşekkür ederiz Sayın Reisoğlu. işletmesini yürütme durumunda olan üçüncü şahıslar Söz sırası, Sayın Nermim Abadan - Unat'ta efen­ vardır. Bu üçüncü şahısların durumu ne olacaktır? dim. Tasanda bu nokta istenerek veya istenmeyerek kar­ Buyurun Sayın Unat. şılıksız bırakılmıştır. Aktif ve pasifle otomatik bir ıNERMİN ABADAN UNAT (Cumfouıtasiaaı»devralma söz konusu olmadığı için, bu nokta huku­ ca S. Ü.) — Saiyın Başkan, Satyısn seaıaıiförler: kun genel prensipleri gereğince de bir çözüme bağ­ Genellikle Senato gibi Yüde blir kurula 'katılan lanmamıştır. bir genç üye, çolk kısa bir zaman sanırla söz alıp ko­ Bizim tavsiyemiz şu olacaktır : Kanuna bir hü­ nuşmama gelemeğindedıir. Ben bu geleneğe uymıanıışküm koymaktan ziyade, uygulamada bu işletmeleri sam, konuşmakta olduğumuz yasa tas'arıisiLiın önamilndevralacak İktisadi Devlet Teşekkülleri, bu işletme­ den dolayıdır, DoUayıısiyle bazı kusurlarım olacaksa lerin eski sahipleriyle üçüncü şahısların yaptıkları bunları hoş görmemiîzi rica adıenûm. sözleşmeleri imkân nispetinde dikkate alarak, onla­ Önümüze gelem Talsiarı, kamaaltlimce 1961 Anayasa­ rın zor bir duruma düşmemelerimi temine çalışmalı­ sının ruhuna hâkim olan düşünceyi .taaiıaunlayıan, dırlar. Zaten bu alıcıların büyük bir kısmı devlet ol­ oma güçUıemdüreuı bir tasan olduğu için, onun sevünçduğu için, problem geniş ölçüde belki de kendiliğin­ le karşılanması genelken bir yasama tasarrufudur. den halledilecektir. Şimdiye kaidair bu Taisaorı hakkımda daha çak madde­ Son bir noktaya değinerek müsaadenizi rica ede­ lerin özüne ilişkin birçoik eieşlliırliler ileri sürülmüştü yim. ve hulkuikli bir tahlil yapılmıştır. Oysa bu Talsarıyı bir de uluslararası ilişkiüer çerçevesi içine koyarak ve Tasarının 16 ncı maddesinde Danıştay in yürüt­ Tiirikjye'nila işgal etmıelkfce olduğu politik komuansımeyi durdurma kararı veremeyeceği öngörülmüştür. ı o n ışığı aJhnda da eü'e almak gerekir. Anayasanızın 114 ncü maddesine göre, idarenin bütün eylem ve işlemleri yargı denetimi altındadır. Böyle olunca, acaba yürütmeyi durdurma kararının verile­ memesi Anayasamızın bu hükmüyle ne ölçüde bağda­ şacaktır. Aslında Hükümet tasarısında bu hüküm bilinçli olarak yer almıştır. Nitekim, gerekçesinde, Anayasa Malıkemesinin kararlarıyla bu hükmün Anayasaya aykırı olmadığı sabit olmuştur denmektedir. Hakika­ ten Anayasa Mahkememiz Çiftçiyi Topraklandırma Kanunundaki benzer bir hüküm dolayısıyla 1964 tari­ hinde çoğunlukla yürütmeyi durdurma kararı verile­ meyeceğine ilişkin bir hükmün Anayasanın 114 RCÜ maddesine aykırı düşmeyeceğini ifade etmiştir. Et­ miştir; ama acaba bugün mesele tekrar Anayasa Mah­ kemesine intikal ettiğinde, Anayasa Mahkemesi aynı kararında ısrar etme durumunda olacak mıdır?.. Bu kanaatimce ciddi bir tereddüt konusu olarak kalmak­ tadır ve benim hükümetlerden, bütün kanun koyma, yasama durumunda olan Yüce Meclislerden ricam, yargı denetimini kısıtlamaya yönelik, sınırlamaya yö­ nelik bu tip hükümlerin Anayasaya uygunluğu veya TürikTıye, geüşntsdkte olan bir ülkedir ve tüm ge­ lişen ülkelerim karşılaştığı sorunlarla baş başadır. Önümüze gelen Tasarı, Anayasalınızın 130 nciı maddesinde açık seçik oîarak belirtildiği üzeri talbii servetler ve kaynakların devletin hülküm ve tasarrufu altında olduğunu belletmesi; aranması ve işleiUilınııesi halkkmıın devlete ait oMuğunu tekrar tefkrar beîirtmıelk suretiyle devlete bu işlıeitmie hakkının daha güçlü blir şekilde kullanma olanağının sağlanması için getiril­ miştir. Şu halde, burada, söz konusu olam sorun, dev­ letlin mutlak denetim hakkına ilişkin olan egemenlik kavramıyla ilgilidir ve talbii servet ve kaymakların üzerinde bu denetim hakkının kullanılıp kullanılama­ ması, aym zainnanda devletin ne ölçüde yeraltı ser­ vetleri üzlerinde bir kontrol telslls edebileceğimin de ölçüsüdür. Bugün yeraltı şeritlerime, ulus çıkarları doğrultusunda sahip çıkmak, bunların erkenden tü­ kenmesini önlemeyle çalışmak, çevrenin doğal güzlek ilik ve kaymaklarunn korunmasına giderek artan bir duyarhlığm eğlenmem oMuğunu görüyoruz. Bu bütün dünyadadır ve sadece Türkiye'de değlMm — 494 —