O. 'Senatosu B : 21 düstrileşmiş ülkelerde kır nüfusu c/c 8 - 10'a in­ miş bulunmaktadır. Bu vereceğimiz tablolar da' görülmektedir; zaten literatürde de vardır. Değerli arkadaşlarım; ihtiyacın şiddeti top­ lumları geleneklerinden bile koparır. Aç kalma, topraksız kalma, konutsuz kalma tehlikesi top­ lumlara beklenilmeyen hareketler yaptırabilir. Bu nedenledir ki; şehirleşme ve toprakların kul­ lanılması konusu hayatî bir önem taşımaktadır. 'Cağımızda üretim ilişkileri değişmiş, tarım ke­ simi feodal yöntemlerden sıyrılmıştır. Tarıma teknolojinin girmesi, toprakların ufalması, kı­ rın bitmesi, şehrin çekicilik kazanması köyler­ den şehirlere akımı hızlandırmıştır. Yabancı ülkelerde önceleri endüstrileşmiş büyük şehir­ ler etrafında bir asalaklar (Lumpenproletariat) teşekkül etmiştir. Bu. teknik tabirdir. Bu halin endüstri ile ilişkili olması halinde sakıncalar1 kısa zamanda giderilmiştir. Yabancı ülkeler İm­ ini giderebilmişlerdir. Bu asalaklık geçici ol­ muştur. Memleketimizde gecekondu buna mua­ dil oluyor. Çoğu kez aynı biçimde gelişmemiş­ tir. Bizdeki asalaklık, endüstrileşme ile ilgili olmadığı için. yani endüstri olmayan şehirler etrafında dahi gecekondulaşma kalıcılık vasfı kazanmıştır ve bu arada gecekonducuıuğu tica­ ret haline getirmiş olanların iradeleri geçerli­ lik kazanmıştır. Bu tip gecekondu tacirlerinin, az da olsa kendilerinin baskı grubu liderleri oldukları, ya da arkalarında büyük oy temsil ettikleri telkinini yapmış olmaları bâzı cezaî tedbirler almayı belki de zorlaştırmaktadır. Böylece hareket, yani dolaylı yoldan bir ölçüde icraatlar bu baskı grupları karşısında lâyıkı veçhile yürümemektedir. ^ayın senatörler-, şehirleşmenin ülkenin eko­ nomik ve toplumsal yapısından bağımsız kala­ cağı düşünülemez. Şehirleşme ile toplum yapısı ve ekonomisi arasında çok ilginç bir bağ var­ dır. Ekonomik ilişkiler, sermaye hareketleri, sermaye birikimi, üretimin verimliliği, gelir seviyesinin artması gibi türlü işlemler hep m>ekânda cereyan eder. Mekân ise yerleşme yerle­ ridir. Xüfus arttıkça, toplumlar uygarlaştıkça bu halin, şehirler ve yerleşime yerlerinin öne­ minin daha çok farkına varılır. İtiraf edeyim ki; biz de henüz toprakların kullanılması öne­ mini gereği gibi aydınlar dahi kavramamış bu­ lunmaktadırlar. Çünkü topraklarımız başka ül­ kelere nazaran daha geniş görünüyor. 30 . 1 . 1973 O : 3 Çağımızda gelişmiş ülkelerde pek önemli sorunlar başgöstermiştir. Bu sorunlar, atom dö­ nemi şehirleşmesi, başka bir deyimle sanayi son­ rası şehirleşmesi dönenidir. Bu, olağanüstü so­ runlar .yaratmaktadır. Bir Ankara'nın havası­ nın kirlenmesinin ne büyük dalgalanmalar yap­ tığını düşündüğümüz zaman, Türkiye'nin bu tür şehirleşmelerde başına neler gelebileceğini bugünden hesaba katmak pek kolaydır. Hava kirlenmeleri, kıyıların, suların fenalaş­ ması. toprakların yetmemesi büyük dertk r ya­ ratmıştı!'. Birçok ülkeler'de seçim mücadelele­ rinin konularını bunlar teşkil etmektedir. 1965 yılı Xe\v - York Belediye Başkanı seçimlerinde Xew - York havasını temizleme propagandası ile seçim yürütülmüş ve kazanılmıştır. İlimi adamları, insanların dünya topraklarına sığ­ maması. insanların ileride doymaması, içecek su bulamamaları sorunları ile dünya nüfusunun hızlı artışı karşısında ne denli mücadele edecek­ lerini düşünüp uykularını kaçırırken, bizim topraklarımızı fena kullanmamızı hoş görmek mümkün değildir. Türkiye Yi e daha çok adette büyük şehir ya­ ratma politikasına Atatürk zamanında başlan­ mıştır. Tek büyük şehrimiz olan istanbul'dan o tarihlerde kopulmuştur. 500 bin nüfusa yak­ laşan ve aşan 3 - 4 kentimiz vardır. 100 bin nü­ fusu asmış 20 şehrimiz vardır. Değerli senatörler, asıl plânın plansızlık ol­ duğunun savuuulabildiği bir dönemin hâtırası olarak gelişen disiplinsiz şehirleşme, cesaretsiz­ ken yakalanıp, irade içi bir gidişe alınamadığı gibi bugünü zorlaştıran fena alışkanlıklar ka­ zanılması da önlenememiştir. Olay küçükken tedbiri alınmamıştır. Bu nedenle bu konunun1 temelden gelen bir zorunluluğu vardır. Batı memleketlerinde «SlamJ» denilen gecekonduculuk bizde bambaşka bir biçimde, bir yanı ile de konut sorununu çözecek bieim'de gelişmektedir. En kötü çözüm yolu ile gecekondu peyk şehir­ ler büyük şehirlerimizin çevresinde gelişmekte­ dir. 1950 yılında park, bulvar, röfü.j, çocuk bah­ çesi, spor alanı, hipodrom, stadyum ve şehir sağlığı, şehir havasının temizliği ile yakından ilgili olan yeşil saha Türkiye'de kişi başına 5,1 metrekare iken, daha gelişmesi gerekiyorken. yılımızda % 100 azalarak yeşil saha alanı kişi başına 2 metrekareye düşmüş bulunmaktadır.