T.B.M.M. B-139 12.7.1995 0:3 1995 yılı bütçe açığı, hedeflenen 198 trilyona karşılık, ilk beş ayda 130 trilyon gerçekleşmiştir. Özelleştirme Kanununu çıkardık, trafik canavarlarının eline verdik; ama, Özelleştirme Kanununu yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. 1995 yılında 5 milyar dolar özelleştirme geliri elde etmesi bekle­ nen Hükümet, Haziran sonu itibariyle ancak 80 milyon dolarlık özelleştirme yapabildi. Değerli arkadaşlarım, faiz ve kur dengesizliğinden, döviz kurunu bilerek sabit tutmaktan dolayı, ilk altı ayda, 100-200 kişinin dolar bazında yüzde 30 haksız kazanç elde etmesine yol açtık. Değerli arkadaşlarım, 15 nisandan sonra memur sıfır zam alıyor, işçi sıfır zam alıyor; emekli ciddî sıkıntı içinde; köylünün gübresi, mazotu, traktörünün fiyatı üç dört misli arttı. İşte, buğdayda olanlar ortada, şekerde olanlar ortada; ekmeği, korkarım ki, üç dört ay sonra, 10 bin liranın üstünde yiyebiliriz... CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) - 30 bin... 30 bin... IŞIN ÇELEBİ (Devamla) - Etin fiyatı 400 bin lirayı geçti. Bütün bunlar, bu Planın, baz1 yılı olan 1995 yılının somut gerçekleri. Bizi, şu anda, Türkiye'de herkes evinde dinliyor; herkes şu anda akşam sofrasını kurdu, çocuğunu, eşini bekliyor; o sofradaki ekmeğin dilimlerinin nasıl tek tek eksildiğini görüyor. O insanların cebinde -ayın 12'si- bugün, maaşlarından zerre para kalmadı; ama, bu Hükümet, o işçiye de, o memura da, o sıfır zammı layık görürken, 100-200 dolar karaborsacısına; doları getirip boz­ durup hazine bonosu alan insanlara, altı ayda, dolar bazında, yüzde 30 faiz ödedi; dünyanın parasını ödedi. Böyle bir ekonomide, hazırladığımız "2000'e 5 Kala Projesinde" temel unsur, Türkiye'de güveni, istikrarı sağlamak ve bu güven ve istikrar içerisinde sürdürülebilir bir büyümeyi temin etmek ve enflasyonu aşağıya indirmeyi temel amaç olarak görüyoruz; bu yapıda plana ihtiyaç var. Çünkü, bu yapıda bir plan hazırlanmadığı sürece, kaynakların etkin ve rasyonel kullanımını ve enflasyonu güven ve istikrar içerisinde indirerek bir güven ve istikrar ortamını temin edemediğimiz sürece, sosyal dengelerin alt üstolması, bence, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planının en büyük ayıbı olacaktır. Özellikle, Gümrük Birliğini yaşarken, rekabet edeceğimiz Avrupa Birliğinin Maastricht Zirvesinde ve Antlaşma çerçevesinde ciddî hedeflerinin, planlarının olduğunu görüyoruz; Avrupa Birliği Komisyonunun ve Konseyinin yaptığı çalışmalardaki hedefleri, yeni sınırları, stratejileri görüyoruz... Türkiye'nin Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planını görüşürken, burada Bakanlar Kurulunun tümü oturmalı ve Türkiye'nin 2000 yılına giderken stratejisini, planını, hedeflerini tartışmamız gerekiyordu; ne yazık ki, Türkiye'nin sorunlarına dönük muhatap bulamıyoruz; ama, propaganda makineleri durmadan çalışıyor "kim daha iyi Türkiye'yi yönetir"in cevabı önceden hazır. Goebbels'in propaganda makinesi bile, Hitler'in ömrünü, hayatını uzatmaya yetmedi. (ANAP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarım, burada, bu Plan, piyasa ekonomisine geçince önemini yitirmiş gibi gözükebilir; ama, dünyada bilimsel ve teknolojik gelişmenin sonunda, bölgesel entegrasyonlar, özellikle stratejilerin ve stratejik planların ve hedeflerin önemini geçmişe göre çok daha fazla artırmıştır. Bu gözlükle ve bu çerçeveyle meseleye baktığımızda, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planını analiz ettiğimizde ve 2000'e 5 Kala Projesinde, Arı Grubundan arkadaşlarımızın da katkılarıyla ciddî çalıştığımızda, ortaya koyduğumuz projeler ve Türkiye'de derhal uygulamaya koyacağımız alternatif programlarımızın ışığında soruna baktığımızda, bu Planın, Türkiye'de istikran ve güveni sağlayamayacağını gördük. Enflasyonu kademeli olarak düşürmek gerekirken ve bu enflasyonun kademeli düşmesini temin edebilecek şekilde, ciddî, istikrarlı ve sürdürülebilir büyüme hızını tutturabilecek bir - 423 -