IŞIK Fotoğrafı etkileyen en temel öğe ışıktır. Işık, bir noktadan her yöne yayılan elektromanyetik radyasyon olarak tanımlanabilir. Atomun çok küçük parçacıklarının dalgalanarak yayılması da diyebiliriz. Bizim algımız ve görünür ışık fotoğrafçılığı yalnızca mor ile kırmızı arasında kalan elektromanyetik dalga boylarını içermektedir. Dalga boyu kısa olan zayıf, dalga boyu uzun olan ise güçlü ışıktır. Görebildiğimiz en uzun dalga boyu kırmızı, en kısası ise mavidir. Herhangi bir objenin görülebilmesi için ya kendisinin bir ışık kaynağı olması ya da herhangi bir ışığı yansıtması gerekir. Işık kaynağı olmayan cisimler özelliklerine göre kendi üzerlerine düşen ışınların bir kısmını az veya çok yansıtırlar. A) Fotoğraf söz konusu olduğunda, ışığın dört temel özelliği vardır ; 1. Parlaklık 2. Yön 3. Renk 4. Kontrast B) Işık ayrıca üç ana şekilde de incelenebilir. 1. Direkt ışık 2. Yansıyan ışık 3. Filtrelenmiş ışık Pratik sebeplerle ışık doğal ve yapay olmak üzere iki türe ayrılabilir. C) Işığın dört fonksiyonu vardır ; 1. Konuyu aydınlatır 2. Hacim ve derinliği sembolize eder 3. Fotoğrafın atmosferini oluşturur 4. Aydınlık ve karanlık yoluyla desenler oluşturur. A.1 Işığın Temel Özellikleri – PARLAKLIK Parlaklık, ışığın yoğunluğunun ölçüsüdür. Bir pozometre yardımı ile ölçülür. Pozu belirler, kameranın elde mi tutulacağına, sehpaya mı bağlanacağına karar vermekte yardımcı olur. Fotoğrafın rengini ve atmosferini belirler.parlaklık, kar ile kaplı alanlar ve buzullarda görülebilecek şiddetten, yıldızsız bir gecenin karanlığına kadar farklılıklar gösterir. Sadece pozu etkilemez, fotoğrafın renk yorumunu da belirler. Parlak ışık genellikle, sert, çıtır çıtır ama her zaman için gerçekçidir. Loş ışık ise daha gevşek, dinlendirici ve gizemlidir. Yüksek yoğunluklu aydınlatma, konuları daha yüksek kontrastlı ve renklerini daha parlakmış gibi gösterir. Loş ışık ise bunun tersi bir etki yapar. Böylelikle ışığın yoğunluğunu değiştirerek fotoğrafçı ürettiği görüntünün uyandırdığı duyguları ve atmosferi de kontrol eder. SERT IŞIK Işık bir lambadan, flaştan ya da güneşten geliyorsa genelde sert ve direct olabilir. Derin gölge ve yüksek contrast yaratan ışıklar elde edilebilir. Objeler üzerinde konturları belirginleştiren açığa çıkan gölgeler oluşur. Fotoğrafta, gerek aydınlık gerekse gölgede ki detayların çoğu kaybolur. Çünkü film her ikisinde de ayrıntıları kaydedemez. Fakat yine de renkler net ve doygun olur. YUMUŞAK IŞIK Yumuşak ışık geniş ve yaygın bir kaynaktan gelir; direkt olmadığı için objeyi birkaç yönden sarar. Bulutlu günlerdeki ışık buna örnektir. Kontrast yoktur çünkü güçlü ışık alan noktalar olmadığı gibi, koyu gölgeler de mevcut değildir. Gölgelerde yumuşaktır. Sis ve Pus Puslu veya sisli havalarda atmosferdeki partiküller bir filtre görevi görerek kontrastı azaltır ve renklerin pastel tonlar almasını sağlar. Bu durumda, özellikle de görüntülenen obje uzaktaysa görüntüye tam bir yumuşaklık hâkim olur. Düşük kontrast keskinliği azaltır ve ön plandakiler hariç, diğer renkler soluklaşır. A.2 Işığın Temel Özellikleri – YÖN Düşen ışığın yönü, gölgelerin pozisyonunu ve yoğunluğunu (miktarını) belirler. Bu durumda ışığın 5 türünden söz etmek mümkündür. 1.Cephe ışık (önden gelen), 2.Yanal Işık, 3.Ters Işık, 4.Tepe Işığı, 5.Alttan Gelen ışık A.2.1 Cephe Işığı (Önden Gelen Işık) Işık kaynağı az veya çok kameranın arkasındadır. Kontrastlık, başka aydınlatma şekillerine oranla daha düşüktür. Renkli fotoğraf için temel bir avantaj sayılabilir. Cephe ışığı aynı zamanda en düz ve en yassı etkiyi verir. Gölgeler tamamen veya kısmen objenin arkasındadır ve objektif tarafından görülmezler. Doğru renkler almak için cephe ışığı tavsiye edilse bile bu ışıkta hacim ve derinlik etkisinin en az seviyede olduğu bilinmelidir. Yüzde yüz cephe ışığı çok enderdir. Çünkü ister fotoğrafçının arkasındaki güneş, ister makinenin üzerine takılı flaş olsun, optik eksenden biraz kaçık olunca objenin bir yanında ince gölgeler belirmeye başlar. A.2.2 Yanal Işık Işık kaynağı konunun yan tarafındadır. Ön taraftan ziyade hafifçe arkaya kaymış durumdadır. Üç boyutluluk, yan ve önden aydınlatma izleniminin ve renk veriminin iyi olması için sıkça başvurulan bir aydınlatma şeklidir. Yan ışık, kullanılması kolay bir şekildir ve daima iyi sonuç verir. Işık sağdan yada soldan geldiğinde, dokuları ve konturları öne çıkaran kontrastlar meydana gelir. Terk edilmiş bir şehrin evlerini gösteren, düzensiz ve engebeli yüzeyler için ideal bir ışıktır. Portrelerde yer yer detay kaybına neden olsa da doğru kullanıldığında etkili ifadeleri güçlendirebilir. Uzun gölgeler yarattığı için manzaralarda derinlik hissini artırır. A.2.3 Ters Işık Işık kaynağı az veya çok konunun arkasındadır ve onu arkadan aydınlatır, gölgeler kameraya doğru uzar. Diğer aydınlatma şekillerine göre konu kontrastı daha yüksektir. Bu özelliği ters ışığın renkli fotoğraf için çok uygun olmadığını gösterir. Diğer taraftan bütün diğer aydınlatma şekillerine göre daha inandırıcı bir mekan ve derinlik hissi verir. Renkli çalışan fotoğrafçılar ters ışığı kullanımı zor fakat iyi kullanıldığı zaman insanı ödüllendiren bir şekil olarak düşünürler. Hemen hemen değişmez bir biçimde ters ışık kullanımı olağanüstü güzellikler ve ifadeler dünyasının kapısını aralar. En dramatik ışık formudur. İfade ve atmosfer kuvvetlendirmede sahipsizdir. A.2.4 Tepe Işığı Güneşli bir günün öğle vaktinde olduğu gibi ışık yukarıdan geliyorsa, üç boyut etkisi, belirgin bir derinliği ya da görsel çekiciliği olmayan düz bir görüntü ortaya çıkar. Gölgeler kısa ve son derece koyudur. Eğer görüntülenen obje grafik özellikler taşıyan bir zeminse çarpıcı görünebilir ama bu çoğu zaman doğal görünmez. İnsanları görüntülerken yukarıdan gelen ışığın göz çukurunda ve çenede yarattığı gölge hoş bir etki yaratmaz. A.2.4.5 Alttan Gelen Işık Az çok konuların alttan aydınlatıldığı şekildir. Doğada mevcut olmayan bir aydınlatmadır. Bu tip aydınlatma doğal olmayan teatral etkiler yapar. İyi kullanılması zordur. Çünkü garip, gerçek olmayan fantastik etkiler oluşturur ve bunlar zorlama bir ifade taşır. A.3) RENK Renk, ışığın değişik dalga boylarının gözün retinasına ulaşması ile ortaya çıkan bir algılamadır. Bu algılama, ışığın maddeler üzerine çarpması ve kısmen soğurulup kısmen yansıması nedeniyle çeşitlilik gösterir ki bunlar renk tonu veya renk olarak adlandırılır. Tüm dalga boyları birden aynı anda gözümüze ulaşırsa bunu beyaz, hiç ışık ulaşmazsa siyah olarak algılarız. İnsan gözü 380nm ile 780nm arasındaki dalgaboylarını algılayabilir, bu sebepten elektromanyetik spektrumun bu bölümüne görünen ışık denir. Göz gördüğü akor halindeki beyaz ışığın içindeki dalga boylarını teker teker ayırt edemez. Fakat söz konusu renkli fotoğraf olduğunda, göze beyaz görülmesine rağmen gerçekte beyaz olmayan ve renkli film tarafından da gerçek halleri ile kaydedilen bir çok ışık türü vardır (tungsten, flüoresans, kızıl ötesi vs). Renkli film, ışığın spektrum yapısı içindeki farklılıklara göze göre çok daha duyarlılık gösterir. Bu farklılıkları günün farklı saatlerinde çekilmiş, ışığın ve geliş yönünün etkisini de katarak fotoğraflar üzerinde görebiliriz. Günün saatlerine göre ışığın rengi ; Gün ağarırken (ya da alacakaranlıkta) güneş ışınları dünyaya eğik gelir ve kalın bir atmosfer tabakasından geçer. Bu nedenle mavi dalga boyları süzülür ve kırmızı renk daha hâkim olar. Öğle vaktinde güneş ışınları daha dik gelir ve daha yoğundur, yani süzülme minimumdadır. Sabahın ilk ışıkları; Gün ışığının birkaç saati boyunca, güneş ışınları dünyaya eğimli gelir ve bu yüzden ışınlar bulunduğumuz yere ulaşıncaya kadar kalın bir atmosfer tabakasından geçmek zorunda kalır. Bu yolculuk esnasında atmosferin süzücü etkisi dolayısıyla en kolay dağılan renk, dalga boyu kısa olan mavi renktir. Bu yüzden fotoğraflar daha pembemsi-kızıl tonlara sahip olur. Sabahları sık sık görülen pus da, bildik şeyleri düşsel hale sokar. Öğle ışığı; Doğuşunu izleyen birkaç saat içinde güneş yükselmiş, ışınları tepeden ve doğrudan gelmeye başlamıştır. Sonuçta, mavi dalga boyunu dağıtan atmosfer kalınlığı azaldığından baskın renk mavi olmuştur. Şimdi kontrastlar daha sert ve keskindir. Gölgelerin boyu çok kısalmış, tonları yoğunlaşmıştır. Akşam üstü ışığı; Akşamüstü gün batımından az öncesinde güneş br kez daha pembemsin ışık verir. Burada dikkat unsuru, batan güneşin zayıflayan ışınları bile gözünüze zararlı olabilecek yeterli güce sahiptir. Teleobjektiflerde bu tehlike daha da artar. Ayrıca alacakaranlıkta, daha kaybolmamış gün ışığıyla birlikte sokak lambaları veya ev ışıklarının bir sentezini de yakalayabilirisiniz. Özellikle gün ışığı filmleri kullanıyorsanız, gerçekçi olmamakla birlikte istenilen bir etki yaratabilir. Gece Işığı; Serüvenci bir fotoğrafçı için büyük kentlerde her zaman yeterli ışık vardır. Sokak lambaları, dükkân vitrinleri, flüoresan tabelalar, aydınlatılmış reklam panoları ve otomobil farları olağan dışı fotoğraflar için iyi ışık kaynaklarıdır. Artık bu durumda, renklerin doğru kaydedilmesinden öte, sıra dışılık ön plana çıkacaktır. Sabah Kuşluk Gün Ortası Gün ortası geç vakit Öğleden Sonra Erken Saatler Öğleden Sonra Geç Saatler Gün batımından önce Günbatımı Kelvin Skalası Adını İngiliz fizikçi W.T. Kelvin’den alır. Işığı renk ısısı türünden ölçer. Sadece akkor ışık kaynaklarında uygulanır. "K" ile birimlendirilir. Bu noktada renklerden bahsederken sanatçıların tanımlamalarıyla fizikçilerin tanımlamaları arasındaki tersliğe dikkat çekilmelidir. Sanat çevrelerinde kırmızı ve komşusu olan renkler sıcak, mavi ve komşusu olan renkler soğuk diye tanımlandıkları halde, fizikçiler Kelvin Skalasında da görüleceği gibi, kırmızı grubu soğuk, mavi grubu ise sıcak diye tanımlarlar. Sıcak Işık Günbatımında bir porte çektiğinizde, modelinizin üzerinde belki de gereğinden fazla sıcak, turuncu tonlar oluşacaktır. Sıcak tonların manzara ve mimari çekimleri için ideal olduğu düşünülür. Bununla ilgili net bir kural yoktur. Sıcak ışık seviyorsanız kullanabilirsiniz. Güneş gökyüzünde alçaldığında ışığın rengi genelde sıcaktır. Bunun nedeni ise, yatay gelen ışınların atmosferden daha fazla su ve gaz tabakası geçmek zorunda kalması ve bu tabakaların soğuk ve mavimsi ışığı emerek kırmızı tonlarını serbest bırakmasıdır. Soğuk Işık Günün bazı saatlerinde ışık, renkli fotoğraflarda baskın bir şekilde mavi olarak çıkar. Gündoğumundan önce, çok bulutlu günlerde ya da görüntülenen obje bir binanın gölgesinde kaldığında rastlanan durum budur. Yüksek irtifalarda ultraviyole ışın oranı yüksek olduğundan güneş varken bile ışık soğuktur. Bu ışık tipi, örneğin karlı bir günde bulutlu havanın ne kadar soğuk olduğunu anlatmak için etkili olabilir ama birçok durumda sıcak renklerin baskın olması tercih edilmektedir. IŞIK FORMLARI a) Direkt Işık: Işığın kaynağından çıkmasından sonra hiçbir engelle karşılaşmadan objeye gelmesidir. (Kontrast ışık) b)Yansıyan Işık: Işığın kaynağından çıkmasından sonra doğal yada suni yollarla yansıtılarak obje üzerine gelmesidir. (Yumuşak ışık) c) Filtrelenmiş Işık: Işığın belli bir süzgeçten geçirilerek objenin üzerine yansıtılmasıdır. IŞIK KAYNAKLARI Doğal ışık: Günışığı, gökyüzü Yapay ışık: Tungsten, flüoresan , flaş Renklerin psikolojik olarak insanlar üzerinde etkileri Kırmızı: Titreşimi en kuvvetli, en dinamik renk kırmızıdır. Hareketlendirme, tahrik etme gibi özelliği vardır. Yeşil : Dinlendirici renklerin başında gelir.Titreşimi zayıftır.Yeşilde, mistik bir anlam da vardır. Bolluk duygusu da verir. Mavi: Huzur, mutluluk verir, rahatlamayı sağlar.Sonsuzluğun simgesidir. Turuncu: Sıcak renkler sınıfında olup kırmızı kadar dinamik değildir, titreşimi ondan zayıftır. Rahatlığı, parlaklığı hatırlatır. Sanatçıların temel renkleri Kırmızı, sarı, mavi, beyaz, siyah. Bu ana renkler ve karışım pigment ve boyalara uygulanır fakat gerçek anlamda ana renkler değillerdir. Kırmızının magenta ’ya, mavinin de cyan’a dönüştürülmediği sürece bir araya gelerek diğer renkleri oluşturmazlar. Diğer bir deyimle, sanatçıların ana renkleri, yeşil dışında, psikolojik ana renklerin aynısıdırlar. Sanatçılar, yeşili saf renk olarak kabul etmezler. Çünkü sarı ile maviyi karıştırarak yeşili elde edebilirler. Sanatçıların temel renklerinin temel renk adını almasının nedeni, görünüşte dahi olsa, diğer renklerle kirlenmemiş saf denebilecek renklerden oluşmasıdır FLAŞLAR Elektronik flaş; elektrik devresiyle çalışan, depolama kapasitesi olan, depoladığı enerjiyi boşaltabilen, cam içindeki gaz ya da quartz tüpten ışık veren yapay aydınlatma kaynağıdır. Verdiği ışığın, renk ısısı karşılığı 5400 K dir. 1) Manuel Flaşlar Bu tür flaşlar genel anlamda otomatık bir ayarın olmadığı, tüm ayarlamaların fotoğrafçı tarafından yapıldığı flaşlardır. Bu tür flaşları efektif kullanabilmek için, fotoğrafçının o flaşın Guide Number ını (Flaşın kısaca gücünü ifade eden referans parametresini) bilmesi gerekir. Peki nedir Guide Number? Guide Number = diyafram x nesnenin flaşa olan uzaklığı. Buradan; Nesneye olan uzaklığımız = Guide Number / diyafram Her bir GN , belirli bir ASA için verilir. Farklı ASA da bir film takarsak, Flaşın GN ı da değişecektir.. ASA değeri her bir stop yükseldiğinde, GN ı 0,7 ile çarpmamız gerekecektir. GELİŞMİŞ FLAŞLAR 2)Otomatik Flaşlar Manuel flaşların yanında, bir takım hesaplamaları bizim üzerimizden alan, kendi ölçüm sistemleri olan otomatik flaşlar da mevcuttur. Bu tür flaşlar ya diyafram değerini otomatik olarak makinadan okur, ya da biz elle gireriz. Flaşın üzerinde bir algılayıcı vardır. 3) TTL (Through The Lens) Flaşlar Flaşın algılayıcı sensörü, flaşın üzerinde “harici” olarak durmak yerine, makınanın içine alınmıştır. Bu sayede artık konudan geri dönen flaş yansıması objektiften geçerek sensöre ulaşacağı için, bu ölçüm sistemi objektiflerimizin çapına bağlı bir karar verebilmektedir. 4) ATTL (Advanced Through The Lens) Flaşlar Bu sistemde “preflaş” devreye girdi. Yani artık deklanşöre bastığımızda tüm flaşın patlaması yerine, bir “önflaş” çakılıyor, bu ön flaş ışığı konuya çarpıp geri dönüyor. 5) ETTL (Evaluative Through The Lens) Flaşlar Preflaş (Ön flaş) yarım deklanşörde değil de, tam deklanşörde , yani biz artık fotoğrafı çekecekken çakar. ŞEMSİYELER REFLEKTÖRLER Sol üst açıdan verilen sert ışık kafanın gölgesini fona düşürmüş. Gövdenin sol yanından fakat neredeyse arkadan güçlü bir ışık verilmiş. Gövdenin üzerinden hatta hemen hemen tam tepeden güçlü bir ışık kaynağı uygulanmış. Sol alt açıdan kepenk veya gobo ile kontrol edilen huzme şeklinde lokal bir ışık 45º açı ile yüze doğru verilmiş. Burada soldan kafanın arkasından tepeden dik bir açıyla tek bir güçlü ışık uygulanmış. Gövdenin 90º sol tarafından ve 45º yukarı açıdan güçlü bir ışık kaynağı tüm çıkıntıların gölgelerini sağ tarafa düşürmüş. Gövdenin sol yanından fakat neredeyse arkadan yumuşak bir ışık verilmiş. Kamera üzerinden çok sert bir ışık kaynağı manto ve yüzdeki detayları yok edecek kadar fazla gelmiş. Kamera üzerinden dik bir açıyla yumuşak bir ışık kaynağı uygulanmış. Gövdenin sol arkasından oldukça yumuşak bir ışık kaynağı etkileri gözleniyor. Gövdenin sol yanından fakat neredeyse arkadan yumuşak bir ışık verilmiş. Kamera sağından yumuşak bir ışık kaynağı yüzü aydınlatırken sol taraftan verilmeyen bir ışık nedeniyle gölgeli bir görüntü oluşmuş. Şimdi biraz fotoğraf tartışalım. . . . . . . . . SON HAZIRLAYAN: OZAN & RAZAN