VatikanınGizli Yüzü AytunçAltındal http://ferid_hakki.sitemynet.comtarafından derlenmiş ve size e-kitap olarak sunulmuştur. Kaynak:http://www.aytuncaltindal.com 1. Basım: Haziran-2005 http://ferid_hakki.sitemynet.com Zamansız-Sonsuz Boyut’un kapısını açanÜCRETSİZe-Kitaplarımızı görmek için aşağıdaki yayın listemizi tıklayın. Yayın Listemiz -yorumsuz bildiri İnsanlığa gerçekleri anlattığına inandığımız düşünürlerin, yazarların, aydınlanmışların ilimsel üretimlerini sizlerle paylaşmaktan başka bir arzumuz yoktur. Biz bir başka insanı değişim-dönüşüme uğratamayız. Bizim yapabileceğimiz tek şey değişim-dönüşümün meydana gelebileceği, hoşgörü ve sevginin girebileceği bir alan, bir boşluk yaratmaktır. Dileğimiz size yararlı olabilmek... Evreni (algılayamadıklarımız dahil) yöneten ve farklı adlarla işaret edilen Yüce Gücün bu arzumuzu yerine getirmemiz için, önümüzü açık etmesini diliyoruz; “Eğer bu duanın gerçekleşmesi, bizler ve tüm yaşam adına en iyisi olacaksa...” http://ferid_hakki.sitemynet.com VatikanınGizli Yüzü İçindekiler [ Linkleri Tıklayın ] Hangisi gerçek; İsa mı,Apollonius mu ? İsa’nınLazarus’u öldükten sonra diriltmesi İlkin İncil’de yer alan şu on Meryem’i görelim İncil’deMecdelli Meryem’in adı pişman olmuş fahişe olarak geçer Vatikan’ın Gizli Yüzü Katolik Kilisesini ne bekliyor ? İsa çiçektir, gül ve haç’tadır. Masonikmisyonerlik Papa II. JeanPaul’ü tahta oturtan örgüt Son söz Yayın Listemiz http://ferid_hakki.sitemynet.com VatikanınGizli Yüzü Hangisi gerçek; İsa mı,Apollonius mu? Gerçekte İsa Mesih diye birisi hiçbir zaman varolmadı. Hıristiyanlığın gerçek kurucusu Yahudi asıllı İsa değil, Anadolulu paganTyanalıApollonius’tur . Bu iddia ilk kez İS 217-220 yılları arasında Doğu Roma İmparatoruDomitian’ın bilge eşi İmparatoriçeJuliaDomna’nın imparatorluk arşivindeki belgeleri vererekFlaviusPhilostratus adlı ünlü bir yazara hazırlattığı kitapta ortaya atılmıştır. Kitapta,TynalıApollonius’un yardımcısıNinovalıDamis’e emanet ettiği yazıları ve gezi notlarıyla mektupları belgeleriyle açıklanmıştı. Buna göre İsa ile aynı tarihte doğmuş olan bu kişi, çeşitli mucizeler yapmış, bir şifacı ve büyü üstadı olarak tanıtılmıştır. Kitapta,Apollonius’un yaşadığı dönemde veFlavius’un günlerinde ‘insan suretindeki tanrı’ adıyla tanındığı vurgulanmıştı. Nedir kiApollonius’unyaşamı ve eserleri , İS 325 yılında İmparatorKonstantin tarafından toplanan 1.EkümenikKonsil’de alınan gizli bir kararlaPlagiarisma (İntihal) yoluyla İsa Mesih’e atfedilmiş ve Anadolu Ermiş Kilise tarafından adı ve eserleri ortadan kaldırılarak tarihten silinmiştir. 16.Yüzyıl’da başlayan Reform Hareketi sırasındaApollonius’un yaşamı ve eserleri özellikle Arap bilim adamları tarafından yeniden gündeme gelmiştir.Apolonius’un Arapların arasında yaşadığı ve buradaBalinius adıyla tanındığı özellikle ünlü matematikçiRazi ve kimyanın kurucusu kabul edilenİbn-iHayyan tarafından yazılmış kitaplarda uzun uzadıya anlatılmıştır. Kilise bütün bu yayınlara karşıapollonius’un çok tehlikeli birOkültist , Gizli İlimler üstadı olduğunu ve İsa’dan üstün olmadığını söylemekle yetinmiştir. 20.Yüzyıl’a gelindiğinde yaklaşık 300 kadar kitap yayınlamış ve bunlarda daApollonius’un Hıristiyanlığın gerçek kurucusu olduğu belirtilmiştir. 1954’de ABD’de AliceWeston imzalı kitap bu tartışmayı daha da alevlendirmiş ve İncil araştırmalarında tartışılmaz gerçeklik olarak kabul edilen İncil metinlerinin aslında tamamen ilk dönem Kilise Babaları tarafından uydurulmuş yalanlar oldukları ve İsa’nın ‘sanal’ bir romanroman kahramanından daha fazla bir anlam ve önemi olamayacağı bilimsel ve arkeolojik bulgularla ilkin akademik çevrelerde sonra da basında tartışılmaya başlanmıştır. Tarihte çok az kitap, yüzyıllar boyu sürecek tartışmaların kaynağı olmuştur.FlaviusPhilostratus’un yazdığıya daDamis’in tuttuğu notlardan ve İmparatoriçeJuliaDomna’ya iletilen belgelerden derlediği ‘‘TyanalıApollonius’un Yaşamı ‘‘ böyle bir tartışmanın odağı olmuştur. Bu kitapta verilen bilgilere göre,TyanalıPaganApollonius’un yaşamı ile Yahudi asıllı İsa Mesih’in yaşamı nerdeyse birebir çakışmaktadır. Şöyle kiFlavius’un yazdığına göre,Apollonius günümüzün takvimiyle hesaplanınca, İ.Ö. 4. yılındaTyana kentinde doğmuştur.Tyana , birinci yüzyılda Kapadokya’daki en ünlü ve gelişmiş pagan yerleşim alanlarından biri, belki de birincisiydi. BatısındaGaletia (Konya ve çevresi), doğusundaArmenia , güneydeKilikya , kuzeydePontus ile komşuydu.Tyana, günümüzde Niğde’ninKemerhisar ilçesidir. Tyana,Kilikya Boğazı denilen bir geçitte Pozantı’ya (Podandus) ve oradan da Tarsus ve Adana’ya bağlıydı. Bu iki kentte o dönemde en azEdessa (Urfa) veCarrhae (Harran’ın 1.yy’dakiadı) kadar gelişmiş ve uygarlaşmış kentlerdi. Ama Kapadokyalılar, o yıllarda olduğu gibi,ilginçitir , 10.yy’dadagözükara , kaba,dikkafalı ,söz dinlemez cesur gibi sıfatlarla anılıyorlardı. Öyle ki, 10.yy’dasaray geleneğinde Kapadokyalı demek sert, hoyrat, kabadayı demek anlamına geliyordu. Apollonius’undoğum tarihi ile İsa’nın doğum tarihi, kuvvetle muhtemelen aynıdır. Katolik Kilisesi ile diğer kiliseler arasında bu konuda sorun vardır. Flavius’unkitabından öğrendiğimize göreApollonius , çok varlıklı ve kültürlü bir ailenin çocuğudur. AtalarıTyana’nın kurucularındandır. İyi bir eğitim ve öğrenim görmüştür. On altı yaşına geldiğinde ailesinin isteği üzerine o dönemde eğitim merkezi sayılan Tarsus’a gitmiş ve buradakiPisagorcu /Apollo’yabağlı kişilerle tanışmış ve onların öğrencisi olmuştur. Aynı yıllarda, daha genç olarak Aziz Paul da Tarsus’ta eğitim ve öğrenim görüyordu. Bir Yahudi Farisi mezhebinin öğretilerine göre, diğeri de Roma İmparatorluğu’nun asli dinsel sistematiği olan Paganizm’e göre eğitilmişlerdi. Aziz Paul da Tarsus’un yerlisi, zengin bir ailenin iyi eğitim görmüş bir çocuğuydu. Daha sonraki hayatında kendisini, tutucuFarisiler’in ‘en’ tutucuFarisisi olarak tanımlamıştır.Apollonius ile Paul’un Tarsus’ta tanışıp tartışmış olmaları muhtemeldir. Ancak kesinlikle “olmamıştır” denilebilecek bir gerçek vardır. İkisi de, tüm yaşamları boyunca İsa’yı hiç görmemiş ve tanımamıştır. Aziz Paul ileriki yaşlarında, başlangıçta çok karşı olduğu, İsa Mesih olayını yaymayı üslenmiş ve dörtEvangelist’inGospeller’ini vaaz etmeye başlamıştır. İlginç olan, şu ünlüLazarus olayıdır. DördüncüGospel’in yazarı John -ki bunu onun yazdığı belli değildir- İsa’nınLazarus adlı bir genci ‘öldükten sonra dirilttiğini’ yazmıştır. (Not: Neredeyse buLazarus ve diğer ‘sözde’ dirilenler, daha sonra tekrar ölmüşler ve bu kez yanlarında İsa olmadığı için, bir daha dirilmek şansını yakalayamamışlardır.) Bu masalda garip olan, John’un sonEvangelist olması veGospeli’ni İsa’nın ölümünden ( İS yaklaşık 27-29 yılları ) 60 yıl kadar sonra yazmış olmasıdır. OysaClaude -Carrierre’ninde belirttiği gibi, ilkGospel’in yazarıMatthew , İsa’nın hep yanında yer almıştı. Her zaman onunla beraber olmuşhe zaman ona yakınolumuştu ama kendiGospel’inde , böylesine inanılmaz bir olaydan tek satırla dahi söz etmemişti.İlginçtir ki, Katolik KilisesiApollonius’u karalamak için onun ‘cinlerle’ uğraşan, şifa getirmek amacıyla ‘cinleri’ kovan bir büyücü olduğunu yüzyıllardır yinelemektedir. İsa’nınLazarus’u öldükten sonra diriltmesi Katolik Kilisesi’ne göre PaganApollonius , ‘cinlerle’ konuştuğu ve onları yönlendirdiğini öne sürmüş bir ‘SahteŞifacı’dır .Nedirki , o dönemde ‘Cin’ ilmi (Demonology) ile sadece Paganlar uğraşıyorlardı. Yahudilerde böyle bir uygulama ve inanç yoktu, olamazdı. ‘Cin Kovma’ (Exorcism) Paganlara özgü bir ‘Şifa’yöntemiydi. Bugünkü tanımlarla söylersek bir tür ‘Ruhsal terapi’ ve psikolojik danışmanlık ve ‘ruhsal sağım’dı. Doğrudur, 1.yy’dabu dalda da en ünlü kişiApollonius idi. Şaşırtıcı olan tamamen Paganlara ait olan bu uygulamanın tıpkısı günümüzün Katolik Kilise’sinde ‘resmen’ vardır ve rastlantıya bakın ki, yüzyıllardır Kilise’ye bağlı sofu Katolik Papazlar, Kilise’nin gizli bölümlerinde ‘cin kovmakla’ meşguldüler. Katolik Kilisesi’nde resmen ‘Cin Kovma - Cin Çıkarma’ dairesi vardır. Ve adı da ‘AthenaeumPontificiumReginaApostolorum’dur. Burada deneyimli papazlar, tıpkı PaganApollonius’un yaptığı gibi, ruhsal bunalımlar geçirmekte olan hastalarını ‘zapt’ etmiş olan cinleri (Demos) çıkartmakta yada kovmaktadırlar. Şu farklı ki,Apollonius bunu Hindistan’da, Mısır’da veAskelipos’ta öğrendiği yöntemle ‘Doğa’ adına yapmıştı. Katolik Papazlar,Konstantin’in emriyle ‘Devlet Tanrısı’ yapılmış olan İsa Mesih ve O’nun olduğu söylenen Kutsal Kitap İncil adına yapmaktadırlar. Papazlar neyin adına yapsalar da sonuç bir Pagan pratiğinin, Katolik Kilisesi tarafından gasp edilerek kendisine mal edilmiş olduğu gerçeğini değiştiremez. 3.yy’dayaşamış filozoflardanApoleis ve ünlüLactantius’un hocasıAmobius ,Apollonius’un , Musa ve Zerdüşt gibi bir kişi olduğunu yazmışlardı. Gerçekten de, Yeni Ahit bölümünde anlatılanların nerede ise tamamınıApollonius da yapmıştır. Garip ama gerçektir ki,Apollonius’un doğumunda onun yeryüzüneApollo’nun oğlu olarak gönderildiği söylenmiş,Philostratus da bunu nakletmiştir. Yazar bunun o dönemin kahinlerinin yaptıklarını /söylediklerini ‘Oracle’lardan kaynaklandığını belirtmiştir..Apolonius ‘DA’ (DeusAbsconditus) rastlantı buya , tıpkı İsa Mesih gibimabedleri ve tapınakları dolaşmış ve buradaki ‘çarpık ve yoz’ dinsel öğretileri eleştirmiştir. Bir farkla ki İsa, Yahudi sinagoglarını,Apollonius ise Pagan tapınaklarını gezmiş ve eleştirmiştir.Apolonius ‘DA’ tıpkı İsa gibi, faizci ve rüşvetçi tefecilerle tartışmış onların insanlarainsanlara zulüm ve acı getirdiklerini söylemiş veonlaın kentlerde ve de özelliklemabedlerden çıkartılmalarını istemiştir. İncil’de İsa’nın sinagogun avlusundaki tefecilerin para masalarını nasıl devirdiği anlatılmaktadır.Apollonius her gittiği kentte bu kişilerle tartışmıştır. Tıpkı İsa Mesih gibi,Apollonius ‘DA’ (DeusAbsconditus) insanlara kötü huylarından vazgeçerlerse, kendilerine yeni bir yaşam verileceğini muştulamıştır. Bir farkla ki, İsa bu yeni ve ‘ölümsüz’ yaşamın kendisinden geleceğini söylemiş -yada Kilise babaları onun ağzından söylemişler-Apollonius ise bunun Pagan Tanrıları tarafından verileceğini öne sürmüştür. Tıpkı İsa Mesih gibi,Apollonius da ‘yeryüzünün’ tüm imkanlar için olduğunu hiçbir zalimin ve/veya tiranın yeryüzüne ‘El’ koyamayacağını ve insanları köleleştirmeyeceğini vaaz etmiş ve insanları zalimlere karşı çıkmaya çağırmıştır. Bir farkla ki, İsaApolloniusgibibu çağrısının arkasında durmamış ve gösterdiği cesaretsizlik nedeniyle Yahudilerin umutla bekledikleri ‘mesih’ olabilme şansını yitirmiştir.Apollonius ise zindanda bile çağrısını yinelemekten çekinmemiştir. Tıpkı İsa Mesih gibiApollonius ‘DA’ konuştuğu zaman Peygamber yada W.C:Frend’in deyimiyle bir ‘Yasa yapıcı’ (Lawgiver) gibi konuşmuş ve söylediklerinin uygulanmasını yanlışların düzeltilmesini, hatalardan dönülmesini, sağlamak istemiştir. Bir farkla ki,İsa’nın vaaz ettikleri, muhtemelen 10/15 kişi tarafından hayata geçirilmiş,Apollonius’un sözleri ise tüm Pagan dünyasında yankılanmış ve hayata geçirilmiş. Bunların hayata geçirilmesinde, krallar, imparatorlar,Apollonius’un işaret ettiği yanlışların ve hataların düzeltilmesinde ondan sözünü dinleyerek özel emirler ve fermanlar yayınlamışlardır. Örneğinbir Pagan geleneği olan ‘kurban’ edilmesinin yanlış olduğunu ilk kezApollonius tarafından dile getirilmiştir. Olayın özü şudur: İncil’in Yeni Ahit bölümünde İsa Mesih’e atfedilen birçok özellik, mucizeler de dahil ‘intihal’izlemini vermektedir. Bunların birçoğu, İsa’nın ağzından çıkmamış sözlerdir. Bunların birçoğu, İsa’nın ağzından çıkmamış sözlerdir. Bunların bir çoğu İsa Mesih tarafından yapılmış işler ve mucizeler değildir. İsa nasıl ki, babasız doğarak ‘Baba Tanrı’nın Oğlu’ yapılmışsa ‘Tanrı Oğlu’ yapmak fikri İncil’den en az 1000 yıl önce Hindistan’da ve Mısır’da uygulanan bir gelenekti. Ölü Deniz’debulunan’Oumran ’ belgelerinde İsa’nın da kuvvetle muhtemelen esinlenmiş ve etkilenmiş olduğuEsseneler , İÖ 200 yıllarından beri ‘Seherin/ Şafak’ın Oğlu/Oğulları’ (bene ha-shahar) ile ‘Işığın Oğulları’ ayrımını yapıyorlardı. Eldeki okunmuş belgelere göre,Esseneler’in Belletici Öğretmeni (maskil) henüz belirli olgunluğa gelerek / ulaşarak ‘Işığın Oğlu’ olmamış genç tilmizlere ‘Seher’in Oğulları, burada öğrendiklerimizi tam olarak uygularsanız, yeniden yaşam yoluna dönersiniz’ diyerek onları uyarırdı, gelenek böyleydi. (andreturnedtothepathof life). Gerçekte İncil’de kendini gizleyen, gözlere gözükmeden İncil’in sayfalarından dolaşan ‘DeusAbsconditus’ (invisibleGod ) gözümüze görünerek bu sayfalarda ‘Dolaştırılmış’ olan İsa Mesih değil, doğrudan doğruyaApolonlius’tur , denilse yanılgı olmaz kanısındayım. İncil’de adı geçen tam on Meryem vardır ve bunlardan İsa’nın annesi olarak gösterilen ‘Bakire Meryem’ dışındakilerin kimlikleri koyu bir sis perdesinin ardına saklanmıştır.Bu on Meryem’den hangisininMariaMagdelana olduğu da belli değildir.HattaMariaMagdelan’nın , İsa’yı yetiştirmiş olan bir süt anne olduğu bile iddia edilmiştir. İsa Mesih, annesini dışında tutarsak bu dokuz Meryem’den biriyle gerçekten de evlenmiş miydi. Acaba?Günümüzde çokbilinenve tartışılan bu konu Hıristiyanlığın 2000 yılına damgasını vurmuştur. Butasarınmsal evlilik konusunda daha ilk yüzyıldan başlayarak kitaplara konu olmuş sayısız tartışma yaşanmıştır. Şimdi kısaca bu tartışmalardan bazılarını görelim. İlkin İncil’de yer alan şu on Meryem’i görelim: Bunlar sırayla, İsa’nın annesi Kutsal Bakire Meryem, Havari James’in annesi Meryem,Evangelist = İncil’in dördüncü kitabının yazarıYuhanna’nın (John) annesi Meryem, kim olduğu bilinmeyen esrarengiz bir kadın olarak kalan ve sadece ‘Öteki’ (Other) diye tanıtılan Meryem, fahişe Meryem,MaryJacoby diye adı ve soyağacıyla belirtilmiş olanMeryem,MariaMagdalena (MecdelliMeryem), Mark’ın yazdığı ikinci kitapta adı geçenBethany’li Meryem ve son olarak da Mısırlı Meryem’dir. İlginçtir ki 16.yy’daiki Meryem daha eklenmiştir bu listeye. Şöyle ki, İsa’nın annesi Meryem’in annesiHannah (Anna) İncil’de anlatıldığına göre kısırdı. Bu aynı zamanda tüm Kutsal Kitap’taki beşinci kısır kadındır. Daha sonra, Tanrı’nınlütfuyla hamile kalıp Meryem’i doğurmuştur. 16.yy’dabu klasik anlatım bir hayli tartışılmış ve bazı din adamları bunun doğru olmadığını, üçüncü yüzyılda uydurulduğunu ve amacın da İsa’nın annesine kutsiyet atfedebilmek için Kutsal Kitap’taki Abraham (İbrahim Peygamber) ve eşiSarai’yi örnek alarakHannah’ı da kısır yaptıkları şeklindeki iddiaydı. Özellikle Protestanlığın ilk kuruluş yıllarında ortaya atılan bu iddiaya göreHannah kısır değil tam tersine üç evlilik yapmış ve her kocasından bir kız çocuk evlat edinmiş ve üçüne de Meryem adını vermişti. İsa’nın annesinin bu hesaba göre kendisinden yaşça çok genç neredeyse İsa ile yaşlı iki de ‘Bebek Teyzesi’ vardı. Protestanlar bu nedenle Bakire Meryem’e hiçbir kutsiyet atfetmezler ve onun sadece Tanrı’nın ‘Biricik’ Oğlu’nun yeryüzüne gönderilmesinde kullanılmış bir araç daha doğrusu bir tekne (=Vessel) olduğunu öne sürerler. Bu on iki Meryem’den Mısırlı veBethany’li Meryemler 17.yy’danitibarenMariaMagdelena il özdeşleştirilmişler ve bazı din adamlarına göre bu şekilde anılmışlardır. Nedir ki bu konuda tam bir anlaşma sağlanabilmiş değildir. Bunlara ek olarak yine buoniki içinde yer alan ve toplumsal statüsü itibarıyla Yahudi cemaatinde daha üst bir düzeyde olan HahamCleophas’ın eşi Meryem vardır .Bu Meryem de İncil araştırmacıları için bir sorundur. Çünkü bunun işte yukarda sözünü ettiğimHannah’ın iç kızından biri olma olasılığı vardır.. Bu durumda İsa’ya en çok karşı çıkan Haham’ın karısı İsa’nın küçük teyzelerinden biri olmaktadır. Özellikle de 20.yy’da yapılan bilimsel araştırmalara göre İsa’nın tabii eğer böyle birisi yaşadıysa evlenmiş olabileceği Meryem’in,MariaMagdelena olması gerektiği konusunda genel bir kabul vardır.Tinede bazı araştırmacılar evlilik adayı olarakBethany’li Meryem’i de göstermektedirler. Onlara göreMariaMagdalena ileBethany’li Meryem iki ayrı kadındırlar veikiside İsa il evlenmek istemişlerdir. Çok gerilere gitmeden çağımızdakiyartışmalara bakarsak İsa’nın ‘Evlilik’ yapıp yapmadığı sorunu ile doğrudan bağlantılı ilk bilimsel çalışmanın 1970 yılında Protestan ilahiyatçı William E.Phipps tarafından gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bu Protestan ilahiyatçı 20.yy’da İsa’nın evli olup olmadığını sorgulayan ve ‘Evli’ olduğunu öne süren ilk akademisyendir.. Prof.Phipps , kitabında ilk dönem KiliseBabaları’ın bu gerçeği örtbas ederek İsa’ya Tanrısal bir görev (Mesihlik) atfedebilmek için onu ‘Evlilik ve Kadın’ düşmanı gibi takdim ettiklerini iddia etmiştir.. Gerçekten de İncil ‘inHerüstik veHermeneutik ( iki ayrı bilimsel okuma yöntemi) okumalarında İsa, gerçekte olmadığı ve olamayacağı kadar evlilik aleyhtarı ve kadın düşmanı gibi sunulmuştur. Özellikle de AzizPavlus (Paul ) tarafından yazılan metinlerde kadınlardan uzak durulması istenmiş ve ilginçtir ki kadınların Kilise’ye geldiklerinde en arkada ve başları ve yüzleri örtülü olarak sessizce oturmaları istenmişti. Yine Aziz Paul’un koyduğu bir kurala göre kadınların kutsal metinlere el sürmeleri ve kutsal kabul edilen objelere yaklaşmaları yasaklanmıştır. Bu öylesine sert uygulanmıştı ki,Hıristiyan kadınlaryözyıllarca İncil’i okuyamamışlar ve ona el sürememişlerdi. Bu saçma yasağı kaldıran ilginçtir ki, eşlerini öldürmekle ünlenmiş olan İngiltere Kralı VIII. Henry olmuştu. VIII. Henry, Katolik Kilisesi ile bağlarını kopartarak bağımsız bir Kral olabilmek için mücadele etmişti. Ve ilk kez bu kral kızını karşısına oturtarak tüm saray mensuplarının önünde Papa’nın yasağını kaldırdığını ve kızının (Elizabeth) İncil’i tutarak okuyacağını açıklamıştır. Böylelikle İncil’in kadınlar tarafından okunabilmesi ilk kez 16.yy’daönce İngiltere’de sonra da yavaşyavaş Avrupa’da yaygınlaşmıştır. İncil’deMecdelli Meryem’in adı pişman olmuş fahişe olarak geçer. Buna göre, İsa bir gün havarileriyle dolaşırken mesleğini icra etmekte olan bu kadına rastlar ve ona hiçbir söz söylemeden bir süre bakar. Kadın (MM) birden silkinir ve fahişeliği bırakarak İsa’nın aradıkları arasına katılıverir. Bu İsa’nın mucizelerinden biri olarak gösterilmiştir. Oysa özellikle 1960 ‘dan sonraHarvard’lı ilahiyatçılar bu fahişelik meselesinin de tıpkı diğer bir çok uydurma gibi İncil’e sonradan ve özellikle de İmparatorKonstantin ‘in isteği ile kararlar almış olan İznikKonsil’yle birlikte eklendiğini saptamışlardır. Bu ilahiyatçılara göreMecdelli Meryem, bırakın fahişe olmayı, gizli bir ezoterik örgütün ‘Baş Rahibelerinden biriydi. Dahası İsa’nın bilmediği birçok sırrı bu Meryem İsa’ya aktarmış ve onu hem eğitmiş hem yönlendirmişti. Bu iddia özellikle İngiliz ve Amerikalı kadınlı erkekli çok geniş bir ilahiyatçılar topluluğu tarafından savunulmaktadır. Vatikan ise onların bu istekleri ve iddiaları karşısında şimdilik sessiz kalmayı her zamanki gibi seçmiş görünmektedir. Yine de İncil’in düzeltilmiş yeni basımının hazırlandığı şu dönemde hiç değilse İsa’nın annesi Meryem’in hamileliği ile ilgili bazı düzeltmelerin yapılacağı tahmin edilmektedir. MecdelliMeryem’in, fahişe değil, gizli bir -Mısır kökenli veİsis çıkışlı- örgüt üyesi olduğuna dair kanıları güçlendiren belgeler 1947’den sonra bulunan ve /veya ortaya çıkartılan bazı ilk dönem İncillerinden ve yine o yıllarda yazılmış olan bazıgnostik İncil’lerden kaynaklanmıştır. Bunların en önemlisi işte bu yeni bulunan ‘MecdelliMeryemİncili’dir . Klasik İncil’de fahişe olarak tanıtılan bu Meryem’inGnostiklerce yazılmış olan yaşamında bambaşka bir profil vardır. Bu incilerde Meryem ‘Dişil İlkeyi’ (Sofya=Hikmet) temsil eden bir tür Bilge Kadın ve Baş Rahibedir. Bu iddia İncil terminolojisi ve literatüründe için çok tehlikeli bir belgedir. Çünkü İznikKonsili’nde İsa, ‘ Logos’ adı verilerek ‘tanrı’nın Kelamı ve Hikmeti’ yapılmıştı. Dolayısıyla dişil ilke ‘Eril=Logos’ yapılarak İsa’ya mal edilmişti. BuGnostik İncil’den sonra 1990’larda bu kez bir de ‘Gerçek’Markus İncil’i bulundu. Kısaca ‘Markus’unGizli İncil’ diye bilinen bu metinlerde deBethany’li Meryem’in İsa ile olan ilişkileri anlatılmıştı. Klasik İncil’de anlatılanlardan çok farklı olan bu anlatımda ayrıca ‘Öteki’ diye adlandırılan kişi olan esrarengiz Meryem’in İsa’ya yardım için uzak bir yerden gönderildiği şeklinde pasajlar vardır. Kısacası klasik anlatımda yer alan fahişelik olayı ‘kadın düşmanı’ Kilise Babaları’nın bir uydurmasıdır, diyebiliriz. Kaldı ki, kesin olanMecdelli Meryem’in ve / veyaBethany’li Meryem’in İsa’nın gömüldükten sonra mezarının ‘Boş’ olduğunu gören ilk kişi olduğudur..Gnostik yazarlara göre ise Üç Meryem bunu birlikte görmüşlerdir. Üçüncüsü Havari James’in annesi Meryem’dir.Bu sonucu Meryem’in ardında İncil’deki ‘En’ esrarengiz kişi sayılan zengin ve kültürlü bir Yahudi vardır.. Bu esrarengiz adam, JosephArimeteadır . Gerçekte İsa’nın gömülmesi için yapılan mezar bu adama aitti veMeryemler’in ‘Boş’ buldukları mezar buydu – çünkü JosephArimetea ölmemişti ve İsa’nı bedenini Çarmıh’tan indirme hakkını Romalı garnizon komutanı ona vermişti. JosephArimetea ‘yıilginç ve esrarengiz yapan husus adının Havariler arasındageçmemesine rağmen Dört İncil’de de (Gospellerde) Tartışmasızgeçmesi ve dördünde de hiçbir değişiklik yapılmadan aynı şekilde zikredilmesindedir. Adıyla ve sanıyla anlatılan bu adam kimdi? Romalı Komutan, İsa’nın Çarmıh’tan indirilme hakkını -bu o dönemde çok önemliydi- niçin İsa’nın annesine ve havarileredeğilde bu adama vermişti. Bu sorular çok önemlidir.Çünkü İsa’nın Çarmıh’tan erken ve henüz ÖLMEMİŞKEN indirilmiş olması olasılığı vardır. Bunu bilen tek kişi işte buArimetea idi. İlginç olanArimetea’nın İsa’yı idama gönderen Yahudi Yaşlı Yargıçlar KuruluSanhedrin’in ‘En Saygın’ Baş danışmanı olmasıdır.Gnostik İncil’lere göre ,Arimetea , İsa’yı henüz ölmeden Çarmıh’tan indirmiş ve İsa kendisineçok gizli bir sır vererek onun bu sırra uygun davranmasını istemiştir. Vatikan’ın Gizli Yüzü Gnostikİnciller’deanlatıldığına göreArimetea’yaakratılan sır,İsa’nın kanı yla ilgilidir.Arimetea bu nedenle bir kase alıp İsa’nın kanının bir kısmını toplamıştır. İsa’nın eşini ve çocuğunu alarak İngiltere’ye gidenArimetea soylular tarafından korunmuştur. KralArthur ve Şövalyeleri, Kutsal Kase’nin saklandığı şatodan yetişmiştir. Katolik Kilisesini ne bekliyor ? Bugün Vatikan kısa adıyla tanınan dini veseküler kurum gerçekte son 2000 yıldır sayısız entrika ve oyunlarla ayakta durmuştur. Gelip geçmiş olsun 264 Papa’dan en az otuz kadarının doğal ölümleriyle ölmedikleri bilinmektedir. Bu Kilise sadeceTyanalıApollonius değil, kendi katı ‘‘dogmalarına’’ karşı çıkan herkesi ortadan kaldırtmıştır. Buna karşılık kendi içinde her türlü büyü ve sihir ile uğraşmış papalar da vardır. Örneğin XXII. John bunlardan biriydi. Aynı şekilde Katolik Kilisesi tarafından lanetlenmiş olan Mason örgütlerine ve benzeri kuruluşlara üye olmuş sayısız Kardinal hatta papalar vardır. Örneğin Türk Papa diye yutturulan XXII. John gerçekte Gül ve Hac Örgütü’nün üyesi yapılmıştı ve hem de Türkiye’de görevli bulunduğu sırada! Vatikan ile ilgili en ilginç kehanet ise Nostradamus’tan değil doğrudan doğruya Kilise’nin içinden gelmiştir. Bir önceki papa I. John Paul ileride Vatikan’ın yer değiştireceğini ve muhtemelen yeniden eski ikametgahı olanLATERAN’a döneceğini ve kendi içinde doktrinler açısından büyük bir temizlik yapacağını öngörmüştü. Nostradamus’a gelince. Bu Yahudi asıllı ‘‘Kahin’’ tüm bilgisini baştaİbn -i Arabi olmak üzere Arap/Yahudi kaynaklarından almıştı. Bunların arasındaTyanalıApollonius’un NUCTEMERON diye bilinen ‘‘Şifreli’’ deyişleri de vardı. Nuctemeron’dayer alan 12 kehanet ve Nostradamus’unkiler karşılaştırılırsa aralarındaki farklar ve benzerlikler şaşırtıcı sonuçlar verir. Kaldı ki Nostradamus’u 1941’de dünya kamuoyuna tanıtanKarlHaushoffer olmuştu. Alman Gizli Servisinde görevli olan bu akademisyen Hitler veNaziler’in ‘‘Manevi’’ lideri durumundaydı.Haushoffer 1945’te intihar etti. Vatikan bir gayya kuyusudur. Üç günlük bir yazı dizisinde tamamını anlatabilmek olası değildir. Ancak bu kuruma karşı olan Hıristiyanlar günümüzde artık daha etkili çalışmalar yapmaktadırlar. Ve belki inanması güç gelecektir ama, tüm bu gruplar arşivlerindeTyanalıApollonius’un yazılarını ve eserlerini saklamakta ve üyelerinden bunları okumalarını istemektedirler. Nednedirbilinmez, İsa Mesih’i Çarmıh’tan indiren ve onu ‘‘beşeri’’ haliyle son gören ve ona dokunan kişi JosephArimetea olduğu halde kendisi Katolik Kilisesi tarafından ‘‘Aziz’’ ilan edilmiştir. Oysa İsa’yı görmüş ve konuşmuş olduğu varsayılan kişiler bile geçen yüzyıllar içinde Aziz yapılmışlardı. Katolik Kilisesi’ninIndex’inde 10,00’den fazla Aziz ve Azize vardır... Benzer şekilde Meryemlerden de sadece ikisi (Bakire veMecdelli ) azize ilan edilmişler, diğerleri görmezlikten gelinmiş. İsa ile aynı dönemde yaşamış olanGnastiklere göre İsa son nefesini vermedenArimetea’ya çok gizli bir sır aktarmıştır.Gnostikİnciller’de anlatıldığına göre bu sır İsa’nın kanıyla ilgilidir.Arimetea bu nedenle bir ‘‘Kase’’ (Graal) alıp İsa’nın böğründen akmakta olan kanın bir kısmını toplamıştır. Ancak yine aynı kaynaklara göre İsa,Arimetea’ya eşini (MecdelliMeryem) ve çocuğunu alarak uzak bir ülkeye götürmesini istemiştir. Bunu üzerineArimetea’ayanındakilele birlikte çok uzağa, İngiltere’ye gitmiş ve burada ilginçtir kiEvalach ve/veyaMordrains adlı soylular tarafından korunmuştur bu kişiler aynı zamanda kaseyi saklamak için bir manastırinşal ettirmişler ve Kasenin bekçisiolaraktaArimetea’nın kayın biraderiBrons’u ‘‘Baş Gardiyan/Koruyucu’’ olarak atamışlardır. Bu bekçilik görevi daha sonraBrons’un oğluAllain’e geçmiş ve bu kişi deCorberic de bir şatoya saklamıştır. Kutsal Kan Kasesini. İşte bu şatodan yetişen KralArthur ve Şövalyeleri Kaseye sahip oldukları için insan üstü işler yapmışlar ve ilk ‘‘Gizli’’ Kardeşlik örgütünü kurmuşlardır. Buraya kadar anlatılanlar Kutsal Kase Efendisi’nin Batıdaki versiyonudur. Oysa bu efsane ilginçtir ki, 12.yy’daİspanya’da/Toledo’daortaya çıkmıştı ilk kez. Ve şaşırtıcı gelebilir ama İran/Fars kaynaklı bir kitapta da yer almıştır. Efsaneyi batıya taşıyanlar ünlüTapınak Şövalyeleri olmuştur. Muhtemelen 11.yy.’ınsonlarındaToledo’ya getirilen bu Farsça efsane,Latinceye çevrilmiş ve ‘‘Flegitanis’’ adlı gerçekte var olmayan bir Katolik’emaledilmişti . Gül ve Hac kardeşliği gizli örgütünün imparator statüsündeki üstadı (1950’lerde)LewisHarveySpence’in yaptığı açıklamaya göre kitabın özgün adıfarsça olarak ‘‘Felekedane’’ idi. İsa çiçektir, gül ve haç’tadır. Gül ve Hac örgütünden daha önce söz etmiş ve 20.yy’dabu örgüte üye olmuş yada bağlantı kurmuş en az bir papa bulunduğunu söylemiştim. Bu papayı tanıtmadan önce Gül ve Hac sembolizminin Hıristiyanezoterizmindeki (Batınilik, gizli öğreti) yerine bakalım. İsa çarmıha gerildiği zaman hemen ölmemişti. Büyük birızdırap çekiyordu. Bunu gören bir asker dayanamayıp mızrağı ile İsa’nın böğrüne bir darbe vurmuştu. Askerin amacı İsa’nın daha fazla acı çekmeden bir an önce ölmesini sağlamaktı. İsa’nın böğründen akan kan, ayaklarından ve ellerinden çivilenmiş olduğu haçın dibine damlamış ve inanca göre İsa’nın kanının damladığı haçın dibinde birdenbire güller yeşermeye başlamıştı. İşte bu Gül ve Kan İsa’nın tensel canıydı. İsa bir çiçek olmuştu ve açmıştı. Bu olayda kuşkusuz haçta önemli bir anlama sahipti. Çünkü haç olmasaydı İsa’nın kanının Gül’e dönüştüğü de bilinemeyecekti. Ama bu anlatım Gül ve Hac konusundaki sayısız söylenceden sadece biri, belki de en çok kabul görmüş olanıdır. Başka değerlendirmelerde vardı. ÜnlüEzoteristArthur EdwardWaite’ın anlattığına göre Gül, İsa’nın kanı olmasının yanı sıra, haçın esrarengiz mesajını iletmek için kullandığı ışıktır. Yine aynı kaynağa göre Gül, gerçekte ‘‘Çiğ Damlası’’ demektir ve bu haliyle de İsa’nın HıristiyanGonostisizmindeki (Rafızilik) sembolüdür. Aynı zamanda Gül,Orataçağ’daki yazılışıyla RAS (Rose) kelam demektir ve sayısal değeri itibariyle de R=200; O=75, S=90, E=365’i vermektedir. Bu nedenle günümüzde kullanılan takvim sistemini kuran PapaGregor tarafından bir Yılın 365 gün olması uygun görülmüştür. Böylelikle İsa’nın yılın her gününe damgası vurması sağlanmıştır. Bu sistematikte İsa yine çiçek olarak değerlendirilmiştir. Çünkü NASIRA kentinden geldiği için kendisineNasıra’lı İsa denilen Tanrı’nın Oğlu, Nasıra, (Nazereth) çiçek anlamına geldiği için böyle anılmıştır. İşte Gül ve Hac örgütü, gülün ve haçın bu türden olağanüstü ve mucizevi yönlerinin bulunduğuna inanmış şövalyeler tarafından 2.yy’daKudüs’te kurulmuş ve günümüze kadar çeşitli dünya olaylarına karışarak gelmiştir. Masonikmisyonerlik Hıristiyanlıkta gizli örgütler İsa’nın çarmıha gerilişinden sonra, hatta bizzat onula birlikte vardırlar demek mümkündür. Örneğin Spekülatif Masonlar,İsa’nın ilk mason olduğunu düşünürler. Bunun geçmişi daha önce anlattığımTemplar Örgütü’ne dayanır. Ve temelinde Essene diye bilinen küçük bir Yahudi cemaati vardır. Ne olduğu ve kim oldukları tam bilinmeyen bu cemaat, iddialara göre, İsa’yı yetiştirmiş ve Yahudi Krallığı’na sahip olmak istemiştir. Ve yine inanışa göre, çok gizli ve esrarengiz bir Suriyeli cemaat, İsa’nın öldürülmesinden sonra bu sırları saklamış ve Haclı Seferleri sırasındaTemplar Şövalyeleri tarafından korunan bu küçük cemaat, Avrupa’ya kaçırılmıştır. Burada gözlerden uzak olsunlar diye İskoçya’ya yerleştirilmiş ve daha sonra da Avrupa’ya giderekTemplar’ın yardımıyla ‘‘MasonikMisyonerliği’’ başlatmışlardır. Böylelikle iki adım doğmuştur. Bunlardan biri Meryem’e dayandırılan ‘‘Dul Kadının Oğulları’’ Örgütü, değeri deSufi Masonluğudur.Hen neyse, konumuz bu olmadığı için bunugeçelim ve gelelim günümüzde en gizli ve en güçlü Katolik örgütüOPUSDEI’ye . Papa II. JeanPaul’ü tahta oturtan örgüt İsviçreliparlementer ve toplum bilimci JeanZeiegler’in dediğine göreOPUS DEI , kendisiyle komünizm kadar mücadele edilmesi gereken gizli çalışan aşırı sağcı bir harekettir. Ve işte Polonyalı kardinal, şair ve aktörKarolWojytla’yı Papa II.Jean Paul olarak Vatikan’daki tahta oturtan bu örgüttür. Karol, papa seçilince Cizvitlerin başıPeterPedroArrupe hemen muhalefete başladı. OPUS DEI, tarafından seçtirilen papayı tanımamakla tehdit etti. 1983’e kadar Cizvitler II.Jean Paul’a karşı muhalefet ettiler bu arada papayasuikastler düzenlendi.Porkekiz’de oturanArrupe’nin taraftarı bir papaz, papayı tahtında otururken bıçakla saldırarak öldürmek istedi. Papa ise OPUS DEI Vatikan’da tüm dizginleri eline alıncaya kadar bekledi. 1983’te Cizvitlere karşı taarruza başladı. Kişisel yetkisini kullanarakCizvitler’e yeni bir önder seçilmesini sağladı. Bu, 54 yaşındaki Hollandalı CizvitHansKolvenbach’dı . Bu seçimde papanın adamı diye bilinenKolvenbach’ın seçilmesi Cizvitleri yeniden ateşledi. Bu kez doğrudan OPUSDEI’yı hedef alan saldırılara başladılar. Ve OPUSDEI’yı , aynen Katolik Kilisesindeki Mason Locaları olarak tanımladılar. Bunu karşılık papa da onları Latin Amerika’da Marksistlerle dayanışma halinde olmakla suçladı. Papa bir risale yayınlayarakMarksizmi kınadı. Cizvitler de buna karşı papanın Latin Amerika’daki kapitalist sömürüyü, adaletsizlikleri ve işkenceleri görmezden gelmekte olduğunu ve yoksulları insan yerine koymadığını vurguladılar. Konu daha sonra insan hakları tartışmasına geldi. Cizvitler ısrarla insan haklarını savundular. Papa da köşeye sıkışınca Vatikan’ın daima insan haklarından yana olduğunu yayınladığı bir risaleyle tekrarladı. Tartışma büyüdü. Bu arada papa, tarihte ilk kez olarak doğrudan OPUS DEI üyesi olduğu açıklanmış olan bir gazeteciyi, 48 yaşındaki ABC Gazetesinin Roma muhabiri İspanyol asıllıJoaquinNavorro -Valls’ıVatikan’ın basın sözcüsü yaptı. Böylelikle sadece Kardinallere ayrılmış olan böylesine önemli bir göreve tarihte ilk kez din adamı olmayan, laik bir kişi atanmış oldu. Papa, ayrıca, 1984’e kadar Cizvitler tarafından yönetilen Radyo Vatikan’ın başına da laik bir şahsı atamıştı. Gizli gelenek denildiğinde anlaşılması gereken nedir? İlkin şunu belirtmek gerekiyor: Gizli kavramı (Secret) bu gelenek içinde ‘‘Okült’’ anlamında kullanılmıştır. Katolik Kilisesi’nin vahşi saldırılarına mahsur kalmış olan alşimist,hermetist ,okültist veezoteristles ‘‘Gizli’’ sözcüğünü kullanmaktan çekinmişler ve bunun yerine sır anlamına gelen ‘‘Secret’’ sözcüğünü kullanmışlardı. Gelenek sözcüğü de benzer şekilde ‘‘Hafifletilmiş’’ Burada ‘‘Gelenek’’derken toplumda bilinen ve anlaşılan anlamıyla ‘‘Gelenek’’kast edilmiyordu; kast edilen ‘‘Kabala’’ idi. / NOT: Kabala, sözcük anlamıyla gelenek demektir). Öyleyse ‘‘Gizli Gelenek’’ denildiğinde insanlığın ilk dönemlerinden beri uğraştığı ‘‘Okült’’ uygulamaları ile daha sonraki yy.larda, özellikle de 11, ve 12, yy.lardan itibaren gelişen ve içinde YahudiKabalizmi’nin de yer aldığı tüm yasaklanmış ilim ve bilim kümeleri kast ediliyordu. Bu en geniş anlamıyla ‘‘Gelenek’’ (Tradition)okült örgütlerinin anladığı ve kullandığı bilimdi. Bunun için de Helen, Yahudi, Roma, Antik Mısır, Sümer,Babil , Hint ve Çin ‘‘Geleneklerinden’’fizyon yoluyla taşınmış öğeler vardır. Ancak en güçlü etki Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasından gelmişti. ÜnlüBaküs ,Ceres ,Cybele veEleusis ,Samothraki kültürlerindekiokültik ,hermetik , ezoterik, alşimist uygulamalar bir sentez halinde belirli bir tarikat/örgüt tarafından günümüze kadar intikal ettirilmişti. Bu gizli tarikat ‘‘Cabiriler’’ adıyla tanınmıştı. BaştaHerodot veÇecero olmak üzere bir çok yazarCabiri kültü hakkında uzun tanıtımlar yazmışlardır. Nedir ki ilk kez 1888 yılında bu kültün tapınağına ve tanrılarının izine ulaşılabilmişti.Thebes’te yapılan kazılardacabiri kültürün tanrılarından biri olan veHerodot tarafından ‘‘En Güçlü Büyücü’’ diye tanımlananCaberios’un heykeli bulunmuştur. İşte bucabiri geleneği, Ege ve Batı Anadolu’daki en eski ve etkiliokült sistematiğiydi. Haçlı seferleri sırasında ve sonrasındacabiri ‘‘Sırları’’ (Mysteries) batıya Tapınak Şövalyeleri aracılıyla taşındı. İlkin Gül ve Hac kardeşliği örgütü bu sırların çoğunluğuna sahipti, sonra bu örgütün üst üyeleri Masonluktaki ‘‘Spekülatif veOperatif ’’ Mason localarını kurdular. Ünlü din adamı veokült uzmanıRev . GeorgeOliver’in ‘‘HistoryofInitiation ’’ adlı kitabında yazdığına göre özellikle Fransız Masonluğu-Büyük Doğu Locası-tam anlamıylaCabiri geleneğine göre kurulmuş ve yönetilmişti.Cabiri geleneğinin sembolleri beyaz önlük, çekiç ve demir örstür ve bu asli semboller günümüzün Masonları tarafından da kullanılmaktadır. Gizli geleneğin, YahudiKabalizmi dahil her yönüyle uğraşan ve sadece soyluların, zenginlerin ve bilim adamlarının üye olabildikleri ilk ‘‘Açık’’Gnostik -Hıristiyan tarikat ve locaları 1767’den itibaren peş peşe açılmaya başlandı. Bunlar tamamenCabiri geleneğine uygun, en eski kültür ve kült uygulamalarının taşıyıcıları oldukları bilinen özel örgütlerdi. Krallar, başta II.Fredeick , prensler, baştaThurmundTaxis , soylular ve zenginler bu örgütlere üye olmuşlardı. Bu dört örgütşulardı : 1767’de Avusturya’daHabsburg Hanedanı’nın himayesinde kurulan, ‘‘TheAcademyoftheAncientsand oftheMysteries ’’, 1780’de kurulan ‘‘TheKnightsoftheTureLight ’’, aynı yıl Almanya’da Gül-Haç’ın üyeleri tarafından kurulan ‘‘TheOrderofJerusalem ’’ ve 1783’te Paris’te açılmış olan, ‘‘TheSocietyoftheUniversalAuora ’’. Bu tarikat ve localar, tüm Avrupa’da sadece ‘‘manevi’’ plandadeil , Kilise Karşıtı faaliyetlerde baş rolde yer almışlar veGnostik Hıristiyanlığın yerleştirilmesini temin etmişlerdir. ÜnlüMesmer , İsveç’teki en etkili Kilise’yi kuranSwedenborg , Fransız şifacı,St. Martin, ünlüPasqually ,Willermoz ve örneğin geçmiştekiLavator veEcekartshausen bibi mistiklerde dahil, adları 71,18,19.yy.larda ünlenmiş birçok entelektüel bugünkü Avrupa Birliği’nin, ‘‘Kültürel Mirasına’’ işte bu tip gizli örgütler aracılığıyla yön vermişlerdir.Bınlardan bazıları bu gizli örgütlere, 6 yaşındayken ‘‘İnisye’’ edilmişler ve çok gizli, çok özel bilgilerle donatılmışlardı. Son söz Yer altıokült örgütlerinde sır “Mystery” anlamında kullanılır, sadece saklanması gereken örgütle ilgili bir bilgi değildir. Bu örgütlerde ‘‘Mystery’’ kişilerle ilgili değil, ‘‘Uhrevi’’ bir güce atfen ‘‘Sır’’ olarak saklanmaktadır. Örneğin Büyü,Gözgörü , Sihir vb. gibiokültik uygulamaların sonsal kaynağı Tanrıya da onun yerine kaim edilmiş bir ‘‘Süper Güçtür’’. Gizlilik ise, işte bu anlamda anlaşılan ‘Mystery’nin(sırrın) kimseye fark ettirmeden, ‘‘Gizlilik’’ (Clandestine) içinde toplumlara uygulanması yada enjekte edilmesi faaliyetidir. Örneğinkomünizim döneminde S.S.C.B.’deokült ilimleri ile ilgili sırlar bilimsel araştırma konuları başlığı altında ‘‘Üst Tasarım’’ sahipleri tarafından hayata geçiriliyor. Daha doyurucu bir örneği İngiltere’den verebiliriz. İrlandalı ünlü yazar GeorgeRussel ve dünyaca ünlü şair WilliamButlerYeats , gizli bir örgütün üyesiydiler.Yeats 1886’da Gül ve Haçın sürgünlerinden olanTheosophicalSociety’ye üye olmuştu. (Russell’deaynı örgüte üyeydi.)Yeats daha sonra 1890’da ‘‘HermeticSocietyofthe GoldenDown ’’ adlıokültik -hermetikörgüte üye yapıldı.Araçtırmacı -yazarMichaelEdwardes’in yazdığına göre bu iki yazar 1916’da patlak veren Paskalya ayaklanmasına, yazdıkları ve söyledikleriokültik bilgilerle ‘‘Milli Ruh’’ katmışlardı.Edwardes’e göre bu ikili ‘‘Düşsel’’ bir İrlandalılık ruhu yaratmışlar ve 1922’de İrlanda devlerinin (kısmen) doğmasına yol açmışlardı. Burada açıkça görüleceği üzere, ‘‘Spekülatif’’ sonra ‘‘Operatif’’ (Silahlı Mücadele) olan yaşanmıştır. Toparlarsak, yer altıokült örgütlerinde sır belirli bir ‘‘Üst Tasarım’’ oluşturan ve Spekülatif olan bir ‘‘Mystery’’dir .Operatif olan ise, verili ‘‘Üst Tasarım’’ın ön gördüğü tarzda bu ‘‘Mystery’’ yi gizlilik içinde topluma aşılamaktır. Yayın Listemiz Ú Yayın Listemiz Aşağıdaki e-Kitap ve programlar sizin için hazırlanmıştır. http://ferid_hakki.sitemynet.comadresinden ücretsizindirebilirsiniz !. --------------------------------- http://ferid_hakki.sitemynet.com v İz Bırakanlar v Sonsuz Boyuta Açılmak - Zikir v Bilinmeyen Vatikan II v Cuma Notları I v Bilinmeyen Vatikan I v Tapınak Şövalyeleri - Gizli Dünya Devleti v Günün Yorumu v Allah’ı Bilmek v TsunamiAltındaki gerçekler - H.A.A.R.P v Sorgulayan Beyinlerin Kendine Soruları v Allah indinde DİN 2.Bölüm v Avrupa Birliği’nin Türkiye Politikaları v Allah indinde DİN 1.Bölüm v Mir’atülİrfan (İrfan Aynası) v G.O.Pya da HAÇLILAR MI? v AVRUPA BİRLİĞİ VE CHRISTENDOME KAVRAMI v MARDUKya da KAOS v [Astroloji-Program]Astro Yükselen v GİZ’liGülşen1 v Depresyon v PsikospritüelKriz v [Astroloji-Program] Yıldızlar Altında v Aynadaki Evren v Din’i Anlamada Reform v Tao’cuUygulamanın Temelleri (Kültür Serisi-1) v En Büyük Sır-İlluminati Şeytani Bilinci v MARDUK "Yakın Gelecek" mi? v Metafizik Mucizelerya da Yanılgılar v Kur’an-ı Kerim Meali (MicrosoftReader formatında) v Hz.İbrahim’in Mirası Hz.Musa’nın Asa’sı ve KUNDALİNİ v Dik Bahçene Solayım! v Uzaylılar v Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar II v Sonsuzluğu kucaklamış aşkın sembolüHallac -ıMansur v Din, Maneviyat, Psikoloji,Psikiatri v İbnArabi ile ilgili araştırma Serüvenim v Evrenin Sırları v Etkili Sözler III v Beynimizi Kim Kullanıyor ? v Yorumsuz Katalog (Güncellendi) v Zamansızlık (timelessness) v Hangi Evreni Algılamaktayız? v Gönül Uyandırma v Kıyametin Deşifresi v Yorumsuz Katalog v Çağdaş Bakışla Allah v Taş’taki Güç... Mutluluğunuz için... v Etkili Sözler II v Çağdaş Bakışla Cennet, Cehennem v Rüya Yorumu v Kader Gerçeği v Evrensel Sırlar v Rüyanın Dışındaki Rüya v [Astroloji-Program]Canopus v Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar v Holografik Beyin ve Evren v Mesajlar I v Uzaylıların İçyüzü v Tanrı yok Allah var v ReenkarnasyonAldatmacası v Astroloji-YeniMillennium’un Popüler Bilimi v [Astroloji-Program]Planetium v Modern BilimZİKİR’i Keşfetti v Etkili Sözler I v Yıldızların Altında v Çağdaş Bakışla Din v [Astroloji-Program]PopHR v [Kullanım kılavuzu]PopHR Rehber v.2 http://ferid_hakki.sitemynet.com