2. TÜRK DÜNYASI BELGESEL FILM FESTIVALI' ÖDÜLLERI Portal Adres : www.gundem.me İçeriği : Gündem : http://gundem.me/detail/?id=2779643 Tarih : 02.10.2017 2. Türk Dünyası Belgesel Film Festivali' Ödülleri Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu (TDGF) tarafından düzenlenen '2. Türk Dünyası Belgesel Film Festivali'nin ödülleri verildi. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesindeki Cemil Bilsel Konferans Salonunda düzenlenen gala ve ödül törenine katılan TDGF Genel Başkanı Menderes Demir, katılanlara teşekkür ederek, festivali düzenlemekteki amaçlarına işaret ederek, geniş bir coğrafyaya, zengin bir kültüre sahip Türk devletlerinin öz ve kök değerlerini belgesel vasıtasıyla Türkiye ve dünyaya yaymak maksadıyla festivali yaptıklarını anlattı. Demir, devlet kurumlarıyla özel kuruluşların destek verdiği festivalin bir nevi imece usulüyle yapıldığını kaydederek, '2. kez organize ettiğimiz bu festivale, Türk coğrafyasının 23 bölgesinden belgesel film geldi. Belgesellerin konusu, Türk kültürü ve Türk'ün dünyaya bakış açısıydı.' dedi. 'Profesyonel' kategorinin birincilik ödülünü, Türkmenistan'dan katılan Aina Meredova kazandı. Blank Sheet adlı filmiyle ödüle layık görülen Meredova geceye katılamadığı için ödülünü TRT İstanbul Müdürü Abdülhamit Avşar, İstanbul Üniversitesi Rektörü Mahmut Ak'tan teslim aldı. 'Word Remained From Forefathers' filmiyle Kırgızistan'dan katılan ve ikincilik ödülünü kazanan Moldoseyit Nambetakonuv'un ödülünü Tokat Milletvekili Coşkun Çakır takdim etti. Sıraç Türkmenlerinin hikayesini 'Sıraç' adlı belgeselde ele alan Gülşan Saru da üçüncülük ödülüne layık görüldü. Özel Ödüller Öğrenci kategorisinde yarışan Kırgızistanlı genç yönetmen Kasiet Kubanıçbek 'Oymok' ile birinci, Anıl Bayrak ve Fatema Khawari 'Kaset' filmiyle ikinci, Kırgızistanlı yönetmen Ayzada Aliyeva ise 'Derviş' filmiyle üçüncülüğe layık görüldü. Festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü, Türkmenistanlı yönetmen, senarist ve oyuncu Hocakulu Narlıyev'e verildi. Azerbaycanlı yönetmen, senaryo yazarı, oyuncu Tevfik İsmailov anısına verilen 'Tevfik İsmailov Özel Ödülü', '7 Kız Tiyatrosu' filmine imza atan Başkurdistanlı yönetmen Kristen Gainet'in oldu. Türk Dünyası Özel ödülü, 'Genç Pehlivanlar' filmiyle Mete Gümürhan'a, İpekyolu Özel Ödüllü 'Kaderine Terk Edilenler' filmiyle Kerküklü yönetmen Reşad Salihi'ye, Kültür Özel Ödülü ise 'Yörük Ali' filmiyle Özlem Balcı'ya takdim edildi. - Festival hakkında 'Profesyonel' ve 'Öğrenci Filmleri' olmak üzere iki kategoride gerçekleşen festivalin jüri başkanlığını Hocakulu Narlıyev üstlendi. Festivalin jürisi Dr. Zeynel Koç, Doç. Dr. Abdülhamit Avşar, Mehmet Güleryüz, Albina Nafigova Kazan, Ahmet Yeşiltepe, Artıkpay Süyündükov ve Bahtiyar Karaca'dan oluştu. Festivale, Türkiye'nin yanı sıra Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran, Kosova, Rusya, Tataristan, Yakutistan, Başkurdistan, Hakasya, Çuvaşistan, Kabardey Balkar, Gagavuzya ve Irak Kerkük'ten başvuru geldi. Etkinlik, Başbakanlık Tanıtma Fonu, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Türk Dünyası Belediyeler Birliği, TRT, İBB Kültür AŞ ve İstanbul Üniversitesinin katkılarıyla gerçekleştirildi. Bu haberin içeriği hakkındaki bütün sorumluluk sadece HABERLER.COM kurumuna aittir. YATARAK TEDAVI GÖREN HASTALARA 'SEYYAR KITAPLIK' Portal Adres : www.gundem.me İçeriği : Gündem : http://gundem.me/detail/?id=2778044 Tarih : 01.10.2017 Yatarak tedavi gören hastalara 'seyyar kitaplık' MALATYA -Orhan Yoldaş İnönü Üniversitesi (İÜ) Turgut Özal Tıp Merkezinde yatarak tedavi gören hastalar için seyyar kitaplık uygulaması hayata geçirildi. İÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Yakıncı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, seyyar kitaplık uygulamasının örneklerini Türkiye'de bazı hastanelerde gördüklerini söyledi. Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Hakan Parlakpınar'ın desteğiyle yaklaşık bir hafta önce, yatarak tedavi gören hastalar ve refakatçileri için uygulamayı hayata geçirdiklerini belirten Yakıncı, 'Seyyar kitaplık her hafta bir klinikte kalacak. Şu anda 250 kitabımız var. Zamanla sayısı artacak. Hastanemizin sosyal hizmet bölümü bu işi organize ediyor. Uygulamanın iyi sonuçlar vereceğini düşünüyorum.' dedi. Yakıncı, bunun, hastaların zamanlarını değerlendirmeleri açısından da güzel bir uygulama olacağına inandığını vurguladı. Kitaplıkta daha çok erişkinlere yönelik kitapların bulunduğunu bildiren Yakıncı, 'Düzenlediğimiz yarışmalardan kitaplaştırdığımız hastalık hikayeleri bol miktarda var. Bunların dışında genel kültür, koruyucu sağlıkla ilgili kitaplar var. Uygulama henüz yeni, ilerleyen günlerde hastalardan uygulamayla ilgili geri bildirim alacağız.' diye konuştu. Yakıncı, hastanelerinin çocuk servislerinde sabit kitaplıklar da bulunduğunu kaydetti. Bu haberin içeriği hakkındaki bütün sorumluluk sadece AA kurumuna aittir. 'INSANLARLA IYI ILETISIM KURMAK YASLILIGI ENGELLIYOR' Portal Adres : www.gundem.me İçeriği : Gündem : http://gundem.me/detail/?id=2777971 Tarih : 01.10.2017 'İnsanlarla iyi iletişim kurmak yaşlılığı engelliyor' İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı Prof. Dr. Turhan Atalay, 48 yıldır sürdürdüğü mesleğinde hala ilk günkü enerjiyle çalışabilmesini, hastalarıyla iletişim kurarken yüzünden gülümsemesini eksik etmemesine bağlıyor. Bir aile dostlarının yönlendirmesiyle İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'ni bitirdikten sonra askerlik görevini Erzurum'da yaparken Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde doktorasını tamamlayan Atalay, Diyarbakır'da da bir süre çalıştı. Yıllarca Marmara Üniversitesi'nde genç diş hekimlerinin yetişmesi için dersler veren Atalay, artık Dişhekimleri Odası Başkanı olarak zaman zaman konferanslar düzenleyerek meslektaşları arasında bilgi alışverişini sağlıyor. Prof. Dr. Atalay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir rastlantı sonucu diş hekimi olduğunu söyledi. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü'ne kayıt yaptırdıktan sonra bir aile dostlarının kendisini diş hekimliğine yönlendirdiğini anlatan Atalay, 'Ben fizikçi olmak istiyordum. 1965 yılında üniversite sınavına girdim. Aile dostumuz bir dilekçeyle diş hekimliğine başvurmamı söylüyordu. Ben 'hastalarla uğraşamam' dedim. Kıramadım, dilekçeyi verdim. Açıklanıncaya kadar sorduğum herkes beni diş hekimliğine yönlendirdi. İnsanların kaderi bazen bir raslantıyla değişebilir.' dedi. 'İnsan vücudunda olan tüm hastalıkların tedavileriyle ilgili bilgileri biliyorum' Atalay, 1969'da mezun olduktan sonra yedek subaylık için kura çektiğini anlatarak, Erzurum'da askerliğini yaptığı dönemde Atatürk Üniversitesi'nde Diş Hekimliği Fakültesi'nin açıldığını söyledi. Üniversiteden sınıf arkadaşı olan eşinin o dönem muayenehanesi olduğunu dile getiren Atalay, 'Erzurum'a gittikten 3 ay sonra evlendim. Eşimi de götürdüm. Orada muayenehane açtı. 21 ay askerlikten sonra Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'ne asistan olarak girdim. 7 sene orada kaldım, doktoramı yaptım. Ben hem diş hekimiyim hem de patoloğum. Patoloji diş hekimliğini de içine alan bir branş. Patolog olmam nedeniyle insan vücudunda olan tüm hastalıkları, bu hastalıkların tedavileriyle ilgili bilgileri biliyorum.' diye konuştu. Atalay, 1979'da girdiği Marmara Üniversitesi'nde 2005 yılına kadar öğretim görevlisi olarak çalıştığını belirterek, eczacılık fakültesinde de patoloji hocalığı yaptığını söyledi. Profesörlük unvanını 1990'da alan Atalay, 1995'ten itibaren de serbest muayenehanesi olduğunu kaydetti. Meslekte 48 yılı geride bırakan Atalay, 'Meslek hayatımın büyük bir bölümü öğretim üyesi olarak geçti. Öğrencilerimle çok güzel diyaloğum oldu. Onlara hep layık oldukları sevgiyi, ilgiyi gösterdim. 1990 yılında rotasyonla Dicle Üniversitesi'nde bir ay görev yaptım. Erzurum ve Diyarbakır'da da hocalık yaptım. 1,5 yıldır da İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanıyım. 1990'dan beri İstanbul Dişhekimleri Odası'nda çeşitli görevler yapıyorum.' ifadelerini kullandı. 'İnsanın yaşlılığı pek çok faktöre bağlı' Atalay, 72 yaşında olmasına rağmen mesleğini aktif olarak sürdürdüğünü vurgulayarak, şöyle devam etti: 'İnsanın yaşlılığı pek çok faktöre bağlı. Birincisi genetik faktör. İkincisi insanın yaşantısı. Yani meslek, eğitim, evlilik hayatı, yaşadığı bölge ve hayat standardı. Bunlar insanın yaşlanmasında çok önemli rol oynayan faktörler. Ben 1945 doğumluyum. 1950'li yıllarda ortalama insan ömrü 49 yılmış. Şimdi ortalama yaşam süresi 75 yıl. Bu tıptaki gelişmelerle ilgili. 65 yaşı yaşlılık olarak kabul ederdik ama 80-90 yaşlılık, 90 yaş sonrası ileri yaşlılık ama ondan önceki döneme olgunluk deniyor. Ben henüz olgunluk dönemindeyim.' Atalay, diş hekimliğinin, küçük bir alanda küçük işler yapılan bir meslek olduğu için dünyanın en zor mesleği seçildiğini ifade ederek, diş hekimlerinin çok bilgili olmasının önemine işaret etti. Diş hekimlerinin alanlarıyla ilgili kongrelere katılarak mesleki bilgilerini yenilemeleri gerektiğini dile getiren Atalay, 'Diş hekimliğinde bilgilerin düzenli yenilenmesi gerekir. Bu zihni açık tutuyor. Yaşam süresinin uzaması tıptaki yeniliklerle ilgli. Diş hekimliği de tıpın bir dalı olduğu için sürekli dinamik. Ben mesleki bilgilerimi hep canlı tutmaya çalıştım. Bu yaşımda hala kongrelere, konferanslara katılıyorum. Hep pozitif ilişkiler kurmaya özen gösterdim. Gençliğimi de hep iyi düşünmeye, herkese iyilik yapmaya çalışmaya borçluyum. İnsanlarla iyi iletişim kurmak yaşlılığı engelliyor. İnsanlarla iyi ilişkiler kurmak önemli.' Zehra Melek Çat Bu haberin içeriği hakkındaki bütün sorumluluk sadece Memurlar kurumuna aittir. KANSERDEN TEHLIKELI KALP HASTALIGI: AF Portal Adres : www.marmaragazetesi.com İçeriği : Gündem Tarih : 01.10.2017 : http://www.marmaragazetesi.com/kanserden-tehlikeli-kalp-hastaligi-af-196766h.htm Kanserden tehlikeli kalp hastalığı: AF Kalp ritim bozukluğu, bazı kanserlerden daha ölümcül olabiliyor. Her yaşta görülebilen kalp ritim bozukluğu, yaş ilerledikçe artıyor. Sık görülen atriyal fibrilasyon (AF) ritim bozukluğu, kalbin kulakçıklarından kaynaklanıyor ve kulakçıkların her noktasında çok hızlı ve düzensiz bir elektrik aktivitesi ortaya çıkıyor. Bu da kalpte düzensiz ve hızlı kalp atımlarına neden oluyor. Normalde kalp bir dakikada 60-100 arasında atım yaparken, AF'de kalp hızı dakikada 120 ila 150'ye kadar çıkabiliyor. Her yaşta görülebilen kalp ritim bozukluğu, yaşla birlikte artıyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kılıçaslan, hastaların en sık çarpıntı ve nefes darlığı yakınmaları ile hekime başvurduğunu belirterek, 'Ayrıca hastalarda yorgunluk, rahatsızlık hissi, göğüs ağrısı, bayılacak gibi olma ve baş dönmesi de görülebilir. Bazı hastalarda AF sırasında hiçbir şikayet olmayabilir. Bu hastalarda tanı tesadüfen ya da AF'ye bağlı risklerin ortaya çıkması sonucunda yapılan testlerle konur' diye konuştu. Ritim bozukluğu felç geçirmeye sebep olabilir Prof. Dr. Kılıçaslan, AF'de en önemli riskin pıhtılaşma olduğunu ifade ederek, 'Kalpte oluşan pıhtı yerinden kopup beyin damarlarını tıkarsa inme meydana gelir. İnme AF'nin en önemli ve ölümcül riskidir. AF'li hastalarda inme riski 5 kat artmaktadır. Kalpten kaynaklanan felçlerin en sık nedeni AF'dir. İleri yaşlarda görülen felçlerin yaklaşık yüzde 25'i AF'ye bağlıdır. AF nedenli oluşan inmeler diğer inme nedenlerine göre daha ağır ve daha ölümcül seyretmektedir. Ayrıca kalp büyümesi ve kalp yetmezliği oluşturabilen bir hastalıktır. AF nedeniyle kalp hızı uzun süre yüksek kalan hastalarda kalpte büyüme ve kalp yetmezliği ortaya çıkmaktadır'' diye konuştu. Tansiyon ve şeker hastaları dikkat! Prof. Dr. Kılıçaslan, kalp ritim bozukluklarının özellikle belli hastalıklarda daha sık görüldüğünü vurgulayarak, 'Özellikle yüksek tansiyon, koroner arter hastalığı, kalp kapak hastalıkları, kalp yetmezliği gibi kalp hastalıkları yanında şeker hastalığı, tiroid hastalığı ve kronik akciğer hastalıklarında daha sıklıkla görülmektedir. Bazı hastalarda hiçbir neden olmadan da AF görülebilmektedir'' dedi. 65 yaş üstü şikayeti olmasa da EKG çektirmeli İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, şikayet olmasa da 65 yaş üzeri herkese EKG çekilmesi gerektiğini belirterek, 'Çarpıntı ve kalpte düzensiz atım hissi en sık şikayetler olmakla birlikte nefes darlığı, çabuk yorulma, göğüs ağrısı ve bayılma gibi yakınmalar da neden olabilir. Buna karşılık hiçbir şikayet olmadan da atriyal fibrilasyon görülebilir. Tanı EKG, uzun süreli ritim kaydedicileri ile konulur. 65 yaşın üzerindeki bireylerde hiçbir şikayet olmasa bile rutin kontrolün bir parçası olarak EKG çekilmesi önerilmektedir'' dedi. AF'de kansere benzeyen özellikler var Prof. Dr. Kılıçaslan, atriyal fibrilasyonun bazı bilim adamları tarafından ritim hastalıklarının kanseri olarak değerlendirildiğini belirterek, 'Bunu söylerken AF'nin bir kanser olduğunu söylemek istemiyorum. AF bir ritim bozukluğudur ancak çok inatçı olması, önemli risklerinin bulunması ve tedavisinin zor ve uzun süreli olması nedeniyle klinikte gördüğümüz en zor ritim hastalığıdır. Ayrıca AF bazen kanser gibi sinsi ve sessiz seyredebilmektedir. Bu özellikleriyle AF hastalarda erken teşhis edilen bazı kanser türlerinden daha fazla sorun oluşturabilen ve daha ölümcül olabilen bir hastalıktır'' diye konuştu.