C. Senatosu B : 67 Anayasa tatbikatının sonucuna «hasbelkader» dersek, bu hukuk devletine saygısızlık olur. Sayın İsmail Yıldırım'ın beyanlarına temas ediyor. Arkadaşlar, tekrar zamanlarınızı almamak için faz­ la söylemeyeceğim; fakat sözlerin dayandığı mesne­ din ne olduğu açıklıkla meydana çıktığı için tekrar bu hususlara temas etmeyeceğim. Arkadaşım büyük kaygı gösteriyor, şuna emin ol­ sun; bugün Hükümet kanunlara saygılı emin ellerde­ dir. Gecelerini, gündüzlerini bu vatanın tealisi için, bu vatana hizmet için sarf etmektedirler. Kendileri emin olabilir, kanunlara, saygılı emin ellerdedir Hü­ kümet. Şimdi bir şey daha var, «Demirel vaktiyle Ada­ let Partisi ayrı bir partidir, Demokratik Parti ayrı bir partidir» dedi. Bu sefer ikisini birleştiriyor gibi bir beyanda bulundular. Arkadaşlar, bunu kavramak için kâhin olmaya lüzum yok. Adalet Partisi hakikaten müstakil bir partidir, ayrı hükmî şahsiyeti haizdir. Ama, bu parti felsefe ve prensipler olarak Demokra­ tik Partinin felsefe ve prensiplerini kabul etmiştir. Fakat, Adalet Partisi müstakil bir partidir, müstakil1 bir kuruluşu vardır. Bunun tenakuz neresinde? Muhterem arkadaşlar; Sayın Atalay bu şekilde fikirlerini izah ettikten sonra yürütmeyi durdurma kararı üzerine, «Cem gi­ der yerine oturur, buna kim mani olursa hizmet yap­ mak isteyen bir memura mani olmuş sayılır. Lütfi Duran'da böyle diyor, falan profesör de böyle diyor, bu itibarla karar karardır, gider oraya oturur.»1 Sa­ yın Atalay'ın beyanları böyle, yürütmeyi durdurma kararı hakkında. Arkadaşlar; Sözlerimin başında da ifade ettim, bizim Anaya­ samız kuvvetler ayrılığı prensibini kabul etmiştir. Kuvvetler ayrılığı prensibinde Anayasa Mahkemesi, kanunun Anayasaya uygun olup olmadığını tetkik eder. Danıştay da tasarrufun, dediğim gibi esas ve şekil yönün!den kanunlara uygun olup olmadığını araştırır. Haksız görürse iptal kararı verir. Kuvvet­ ler ayrılığının tabiî neticesi olarak tekrar bu organ­ lara gider Kanunun boşluğunu Meclis, kararın boş­ luğunu hükümet doldurur arkadaşlar. Bu kuvvetler ayrılığı prensibinin müteârifesidir. Anayasa doktrini böyle olmakla beraber, mevzularda bir aksini de diyen vardır. Lütfi gfbi «Gidip başlayacaktı, başlatmadılar» gibi da bulunuyor. Doktrin ihtilâfını Danıştayım iz ile halletmiştir. nazarî Duran beyan­ içtihadı 19 . 6 . 1975 O : 1 Danıştayımızın 1966 tarihli kararını okuyacağım. «Danıştayın verdiği yürütmenin durdurulması veya esas hakkındaki kararlar otomatik olarak yerine ge­ lemeyeceği, bunların uygulanması için idarenin kara­ rın icaplarına uygun işlem tesis etmesi lâzımdır.» Sa­ yın Atalay, «Cem gitsin, TRT'riin basma otursun» diyor. Danıştay diyor ki, hayır, karar verirse gider oturur demektedir. Bu da bizim Danıştayımızın hadi­ se ile ilgili olarak, Sayın Sırrı Atalay'ın fikrini cerh eden mütalaası dır. Sayın Atalay 114 ncü maddedeki değişikliği be­ ğenmiyor. Gerekçesini arz ettim. 114 ncü maddedeki değişiklikler, maalesef kavranmamış, maalesef içine nüfuz edilmemiş, bir defa daha bu ikinci fıkrayı izah etmek istiyorum. 114 ncü maddeye getirilen yenilik, idareye kanunların verdiği haklar hududu dahilinde hareket etme serbestisini temin etmek içindir. Bura­ da yargı yetkisi, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine geti­ rilmesini sınırlayacak tarzda kullanılamaz. 114 ncü maddeye bir şey gelmedi denemez. 114 ncü maddeye çok şey geldi. Bundan başka idarî ey­ lem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceği hükme bağlandı. Sayın Atalay ilim adamlarından örnekler veriyor. Sayın Lütfi Duran, «Efendim, hiç bir kayda tabi ol­ maz, gider yerine oturur» demiş. Sonra Ragıp Sarı­ ca, «Kendiliğinden gider yerine oturur» demiş. Muhterem arkadaşım böyle mademki, doktrini tet­ kik ettin, onun karşısında fikir dermeyan eden müellif­ lerin beyanından niye bahsetmezsiniz? Hakikaten arka­ daşlar, bu hususta ikiye ayrılmış fikirler var, iki grupa ayrılmış fikirler var. Bu şekilde Ragıp Sarıca gibi, Lütfi Duran gibi, «Gidip yerine oturur» diye içtihat eden kimseler olduğu gibi bunun aksini söyleyen kim­ seler de var. Sıddık Sami Hocanın teyideden fikri ol­ du mu göklere çıkarılıyor. Aksine ise yerin dibine batırılıyor. E, Sıddık Sami Hoca bu mevzuda «Yürüt­ menin durdurulması kararı nihaî bir karar değildir. Henüz karar iptal edilmediğine göre ortada idari bir tasarruf vardır. Yürütmenin durdurulması kararı, o anı tespit eder. O andan geriye gidişi temin etmez. Eğer bir mevzuda yürütmenin durdurulması kararı verilmişse, o mevzudaki tasarruflar, o haliyle durdu­ rulacaktır. Yeni tayin edilen gitsin eski memur vazi­ fesine başlasın, bunlar olmaz.» diyor. İdare Hukuku­ nun Umumî Esasları sayfa 111. Şimdi, Sayın Karayalçın'ın, Sayın İsmet Giritli' ııin, Sayın Özyörük'ün bu husustaki beyanlarından da bahsetmeye lüzum görmüyorum. Yani, doktrinde 477 -