TBMM B:35 18.12.2005 0:2 Her türlü siyasî görüş, düşünce ve faaliyetin dışında kalarak, tarafsız bir din hizmetini sunmak. Dindar halk kitlelerini rencide etmeden, kurumun saygınlığını zedelemeden, din konusunda yanlış bilgi ve inanışlarla, taassup ve bilgisizlikle, bidat ve hurafelerle mücadele etmek. Değerli arkadaşlar, din konusunda, mezhep, anlayış ve uygulama ayırımı yapmadan, vatandaş­ lık esasına göre eşit mesafede duran Diyanet İşleri Başkanlığı tüm Müslümanları temsil eden bir kuruluştur. İslam Dini, evrensel bir dindir. Evrensel bir din olduğu için, etnik yapıya bakmadan, bütün Müslümanları temsil ettiği gibi, mezhep, meşrep, tarikat farklılığına bakmadan, Alevîsiyle, Sunnîsiyle kendini Müslüman olarak hisseden, İslam Dinine inanan her insan için bir şemsiye görevi yapması temel amaçları içerisindedir. Demin CHP sözcüsü arkadaşımızın, burada Alevîlerin temsil edilmediğini, cemevlerinin cami, ibadethane olarak görülmediğini söylediler. Değerli arkadaşlar, Alevî kardeşlerimizi, ben şahsen, bu konunun uzmanı olarak, onları bütün yönleriyle bildiğim için Müslüman bir kardeşim olarak görmekteyim. Biz Hazreti Ali'yi de başımızın tacı olarak kabul ettiğimiz için, sonsuz derecede, Hazreti Ali ve onun evlatlarına, eh­ libeytine bağlı olan insanlar olarak, bizim, Hazreti Ali'nin yolunda olan her insanın da, o yolun yolcularına tabi olanların da, o yolda olanların da Müslüman olduklarından en ufak bir şüphemiz yoktur. Değerli arkadaşlar, gerçekten bugün Türkiyemizde Diyanet İşleri Başkanlığı Müslümanları temsil ettiği için, bütün camilerimiz, ne Hanefî Mezhebi ne Şafiî Mezhebi ne Hanbelî ne Malikî veya herhangi bir mezhep saliklerinin ibadethanesi değildir. Orası tamamen Müslümanların ortak ibadethanesidir. Türkiye'de milyonlarca kardeşimizin... Özellikle İstanbul'da ve Türkiye'nin çeşitli yerlerinde Caferî kardeşlerimiz vardır. Onlann da camilerine gidip kendilerine tabi olarak namaz kılarız ve bundan bir şüphemiz olmaz. Değerli arkadaşlar, Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşuyla beraber, 1924 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan bütçe görüşmeleri sırasında ilk defa yayın konusu ele alınmıştır. Kur'an-ı Kerim meali ve tefsiri ile sahih bir hadis kitabının terceme ve şerhinin devlet imkânlarıy­ la yapılması Meclis tarafından kararlaştırılmıştır. 1925 yılında Diyanet bütçesine 20 000 TL konul­ muş ve bu ödenekle ilk olarak 1925'te de şu elimizdeki, "Askere Din Kitabı" olarak bastırılmıştır. Genelkurmay Başkanlığının talebi üzerine bu kitap basılmış, yıllarca askeriyede okutulmuştur. Ayrıca, gerçekten, cumhuriyet tarihinde ve son asırlardaki en önemli olan tefsir kaynakların­ dan biri de, "Hak Dini Kur'an Dili" adı altında hazırlanan kitaptır. Ve yine Atatürk'ün talimatıyla, içerisinde sahih hadisleri de bulunduran "Sahihi Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercemesi" adın­ daki kitap 13 cilt halinde ve "Hak Dini Kur'an Dili" tefsiri de 9 cilt halinde basılmıştır. 1928 yılın­ da Tecridi Sarih Tercemesinin 1 inci ve 2 nci ciltleri eski harflerle basılmıştır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Sayın Anik, tamamlayabilir misiniz. Buyurun. ABDURRAHMAN ANİK (Devamla)- Harf inkılabından önce basıldığı için eski harflerle yazılmıştır. Kütüphanelerimizde mevcuttur. Ayrıca, Hak Dini Kur'an Dili, 1935 ve 1939 yılları arasında 9 cilt halinde ve 10 000 takım basılmış ve bedava, her tarafa gönderilmiştir, dağıtılmıştır. -526-