Aristo`nun Kulakları Çınlasın!

advertisement
Işıl Özgentürk
Aristo’nun Kulakları Çınlasın!
Zaman herhalde ben yaşlandığım için pek çabuk geçiyor. İşte
gene bir Şubat ayı ve ben gene denizine, atmosferine vurgun
olduğum Assos’dayım. Assos geçen yıl Şubat ayında olduğu gibi
bu yılda kendi varlığını ve evrendeki yerini sorgulayan,hatta
evrenin kendisini sorgulayan genç yaşlı dostlarla dolu. Hep
birlikte iki gün sürecek 14.Felsefe Günleri’ndeyiz.Konu her
zamanki gibi çok kışkırtıcı: Din Ve Bilim Karşıtlığı.
Ülke televizyonlarının bilimi ve bilim insanlarını unuttuğu,
onlarca kanalda sürekli imamların ve din adamlarının saatlerce,
“Mutlak doğru bizim söylediklerimizdir" diyerek konuştuğu, bir
zamanda doğrusu Assos’daki buluşma bir gönül ferahlığı
yaratıyor.Sadece gönül ferahlığı değil, bir umut da.
Neler konuşuluyor, insanlar neleri merak ediyor? Bilim
karşısında sürekli mevzi yitiren din, nasıl oluyor da hala insana
dair pek çok algıyı yönetiyor? Bu soruların yanıtları ve daha pek
çok olguyu sizlere daha geniş, daha ayrıntılı bir biçimde
önümüzdeki günlerde
anlatacağım. Şimdilik
fragmanla
yetinmek durumundasınız. Çünkü henüz Felsefe Günleri
bitmedi…
Şimdi biraz, zamanında aykırı söz söyleyen,mevcut düzeni
sarsan ve tabii şaşılacak bir şey değil, düzenin
sürdürücüleri,yani iktidarı elinde tutanlar tarafından, yakılan,
öldürülen felsefecilerden söz edelim. Bu bilgiler için
“Özdeyişler “ ve “Ben İnsana İnanıyorum, “ adlı kitapların yazarı
Önder Limancuoğlu’na teşekkür etmek istiyorum. Kitaplarını
Assos’daki tüm katılımcılara tek tek armağan etti.
Bakın (M.Ö 570- 495 ) yıllarında yaşayan ve “seçimle doğru
insan yönetime getirilmiyor! Liyakata göre atama yapılmalıdır,”
diyen Pisagor’un sonu eğitim verdiği yandaşlarıyla birlikte
öldürülmek olmuş. Gene (M.Ö 494-434) yılları arasında yaşayan
ve “Madde oluşumu: Su, Hava, Ateş ve Topraktır.Kan insan
hayatının ana taşıyıcısıdır ve düşüncenin merkezidir,” diyen
Empedokles, “İnsan Tanrıdır,” diyerek kendini, İtalya, Etna
yanardağının kraterine atlamış.
varmıştır. O tarihlerde Güneş, Yunanlılar için bir tanrı ve onu taş
olarak nitelendirmek büyük saygısızlık. Anaksagorus “Yerleşik
İnanca
karşı gelmekle suçlanır “ ve İyonya’da bulunan
Lampsakos’a ( Şimdiki Çanakkale) gitmek zorunda kalır yani
sürgün edilir.
Ve tabii Diyojen. (M.Ö 412- 320 ) yıllarında erdemli insanı
aramak için elinde fener ile dolaşan Diyojen , şöyle demiş “
İnsanların doğaya karşı geliştirdiği toplumsallık gereksiz ve
yozlaştırıcıdır. Birey mutluluğu ancak erdemle ulaşabilir. Erdem
tekil ve doğal yaşamaktır.”
Açıkca söylemek gerekirse, ben bu Sinoplu Diyojen’i pek bir
severim,
O çağlarda kendisine mutlaka mahallenin delisi
muamelesi yapılmıştır. Varsın yapılsın, deliler bizim saf
halimizden başka nedir ki ?
Evet gelelim, Assos da sürgün hayatı yaşamış ve tıpkı bir başka
sürgün Halikarnas Balıkçısı gibi hem çevresini hem kendisini
geliştirmiş Aristo’ya. Şöyle demiş, “ Duyumlarımızla elde
ettiğimiz bilgiler de bilgidir. Ancak, ham bilgilerdir. İşte akıl
bunları işler ve sonuçlar çıkarır. “ “ Bir cismin düşme hızı o
cinsin ağırlığıyla orantılıdır. “ Sonuç Aristo Atina’da “dine
saygısızlıktan” yargılanır ve Assos’a sürgün edilir. Yıl (M.Ö 384322 )
Görüyorsunuz sevgili okurlarım, gerçeğe ulaşma, insanları
aydınlatma işini üstlenen kişilerle iktidarlar arasında hep bir
çatışma olmuş, ve iktidarlar “ din” ipine her daim sıkı sıkı
sarılmış. Milattan önceden buyana pek bir şey değişmemiş.
Ama bu çatışma iyi ki var. çünkü aksi taktirde biz hala dünyayı
öküzün boynunda sanacaktık.
“Yaratılmış nesne, tek varlık Tanrı’dır.Yaratan ve yaratılanın iki
ayrı varlık olduğunu söylerseniz,bu tanrısal öze aykırı düşer. “ ve
“ Ben Tanrıyım-El El Hak,” diyen Halla-ı Mansur, onu iktidarı için
tehlike gören Abbasi halifesi tarafından “küfürbaz “ diye
yargılatılmış ve Bağdat’ta sokaklarda deve üstünde gezdirilip
,sonra uzuvları teke tek kesilip, yakılmış. Yıl (858-922).
Devam edelim, (M.Ö 500- 428 ) yıllarında yaşayan Anaksagorus
“Hiçten hiçbir şey meydana gelmez ve Hiçbir şey hiçliğe
gitmez.Dolayısıyla, mutlak anlamda bir oluş ve yok oluş yoktur.
Madde atomdur. “ demiş ve M.Ö 468 yılında düşen bir gök taşını
incelemiş ve bunun kızgın bir taş kütlesi olduğu kanaatine
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Şubat 9, 2014 - Sayfa 1 / 1
Download