M. Meclisi B : 47 yen irili ufaklı tarımsal işletmeler topluluğudur. Türkiye'de köy ve köy sorunları genellikle in­ san gücü, toprak ve sermaye faktörleri arasın­ daki denge ile ilgilidir. Yurdumuzda tarım ara­ zisi her yerde olduğu gibi sınırlıdır ve üstelik de marjinal sınıra dayanmış bulunmaktadır. Yu­ varlak hesapla 22 milyon insanımızın barındığı kültür arazimizin miktarı Türkiye'de yaklaşık olarak 26 milyon heîktarı bulmaktadır. Toprak­ larımız büyük ölçüde erozyon, kısmen çoraklaş­ ma şeklinde hastalıklıdır, problemleri ihtiva et­ mektedir. Sulama potansiyelimizin henüz % 70 i kullanılamamaktadır, sulanabilen sahalarda da randıman olması lâzımgelenden çok daha düşük­ tür. Çiftçi ailesi başına isabet eden toprak par­ çalıdır, teknoloji ve tabiat şartları itibariyle her yıl 8 milyon hektar kadar toprağı nadasa bırak­ mak mecburiyeti vardır. insangücü durumu şöyledir : Türkiye'de aktif insan gücünün % 74 oranındaki kısmı köyde tarımsal alanda yaşamaktadır. Bu, diğer memleketlere, göre çok yüksek bir orandır. İşle­ nen arazinin % 89 unda hububat üretimi yapıl­ dığı için ve bundan dolayı işler muayyen bir za­ mana sıkışmakta, genellikle köylü muayyen mevsimlerde boş kalmaktadır. Bu da Türkiye'­ de mevsimlik gizli işsizliğe sebebiyet vermekte­ dir. Köylü alanında ortalama her ailenin sahibolduğu iş gücü kapasitesi asgari 191 dönüm arazinin işletilmesine elverdiği halde, Türki­ ye'de çiftçi ailesi başına ortalama 48 dönüm arazi düşmektedir. Tarımsal işgücünün mevcut toprağa ve sermayeye nazaran fazla oluşu, yur­ dumuzda en önemli problem olan mevsimlik gizli işsizliğin yanında, ayrıca işsizliğe sebebi­ yet vermektedir. Mevsimlik ve devamlı gizli işsizlik tarımsal sahadaki sınırlı çalışabilme sebebiyle, bir taraftan işgücünde israfı, diğer bir taraftan büyük kütlenin üretime katılma­ dan tüketici olarak kalması sonucu gibi bir neticeyi doğurmaktadır. Türkiye'de tarımsal sahada hayvan gücü de geniş ölçüde atalet içindedir. Milletlerarası bilimlere göre bir .çift hayvanın 250 dönüm araziyi işlemesi gerekirken, bizde halen bir çift hayvan başına 71 dönüm arazi düşmekte­ dir. Türkiye'de sermaye durumu da parlak de­ ğil. Dönüm başına, ortalama 99 lira, bu di­ 21 . 2 . 1968 0:3 ğer gelişmiş memleketlere nazaran 50 - 220 li­ ra arasında daha düşük bulunmaktadır. Köylerimizin toprak, insangücü ve serma­ ye bakımından bu durumunun yanında tarım­ sal üretimin artırılmasını kısıtlıyan başlıca faktörler şöylece sıralanabilir : Teknoloji, tek­ nolojideki gerilik, üretim araçları noksanlığı, organizasyon noksanlığı. Tesbit ettiğimiz bu hususlar sonucu olarak köy ve köylünün kalkınmasında bizi toprağın problemlerini halletmeye, toprağın sulamasını geliştirmeye, toprakla toplulaştırmayı temin etmeye götürmektedir. Aynı zamanda tarım sektörü dışında bulunan sermaye ve diğer hiz­ met sektörlerini kalkınma plânları hızla geliş­ tirmeye ve bu, süratle köydeki nüfusu emecek şekilde fazla istihdam imkânını meydana ge­ tirmeye mecbur bırakmaktadır. işte bizim iktidar olarak, Hükümet olarak tarım reform gerekçemiz bu sonuçtan doğmak­ ta ve ikinci Dönem Beş Yıllık Kalkınma Plânı­ nın sanayii, endüstriyi sürükliyen sektör ola­ rak kabul etmesi esası bu temele istinadetmektedir. Bir taraftan, köy alanında sınırlı ve yetersiz sahada yaşıyan insanların ekonomik faaliyette bulundukları toprakla, toprağın problemlerini halletmek suretiyle denge kur­ mak; diğer taraftan endüstiri ile insan ilişkisi üzerinde dengeli bir istikamete girmek, çalış­ malarımızın ağırlık noktasını teşkil etmekte­ dir. Değerli milletvekilleri; köy, ekonomik ol­ duğu kadar, sosyal tarafı da güçlü ve daima hareketli ve canlı bir ünitedir. Köyün maddi yanında bir de mânevi cephesi vardır. Köylü­ müz sağlam inanca, köklü törelere, âdetlere, ananelere, halk edebiyatı, türküleri, masalla­ rı, atasözleri, fıkraları, mizahı ve efsaneleriyle şehirlerimizden farklı, daha canlı, daha sıh­ hatli müşterek bir kültüre sahiptir. Bütün bunlara rağmen köylümüz yüzyılların ihmaline ve sahipsizliğine uğramıştır. Daha uzak sayılmıyacak bir mazide, Devletle olan münasebet­ lerinde, sadece bir şeyler vermesi lâzımgelen ve hesap dışı bırakılan bir kütle olarak telâkki edilmiştir. Memleket idaresinde, ya bir iç, ya bir dış tehlikeden bahsedilerek yaratılan dehşet hava­ sı içinde kolay idare yoluna sapıldığı devreler­ de, köylüye hiçbir hak tanınmamış, korkusuz - - 602 —