T.B.M.M. B : 82 29 . 4 . 2004 O :1 bir gün haline getirilmeye çalışıldı. 1 Mayıs, ne bir kavga zemini ne de kırlarda eğlenerek piknik yapılacak bir gündür. 1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününün adıdır; 1 Mayıs, işçi bayramıdır. 1977 yılının 1 Mayısında yaşanan bir provokasyon sonucu bu uğurda yaşamını yitiren 37 emekçimizi rahmetle anarken, o dönemi hatırlamanızı rica ediyorum. O dönemde o provokasyonun kontrgerilla tarafından yapıldığı hepimizin bilgileri dahilinde. Zamanın Başbakanı ve Anamuhalefet Partisinin Genel Başkanları Sayın Demirel ve Sayın Ecevit'i -artık, aradan geçen neredeyse yirmiyedi yılda çok şey değişti, korkmalarına gerek yok- bu olayın faillerini buradan açıklamaya davet ediyorum. Buradan, AKP Hükümetine ve Grubuna da seslenmek istiyorum. Avrupa Birliği uyum yasalarını gerçekleştirerek demokratikleştiğimizi söyleyebilmemiz, sadece onunla yetinebilmemizin olanağı yok. Biz, geçmişimizle hesaplaşmadan gerçek bir demokratikleşmeyi sağ­ layamayız. O nedenle, 1977'nin hesabını sormanızı ve faillerini gün ışığına çıkarmanızı da sizler­ den bekliyoruz. Değerli milletvekilleri, 1 Mayısın tarihine kısaca bakacak olursak, hepimizin yakından bildiği gibi, 19 uncu Yüzyılda çalışma koşulları son derece ağır. İşçiler, günde -kadınlar ve çocuklar dahil15-16 saate varan çalışma sürelerine maruz kalıyorlar ve evlerine gitmek yerine, fabrikalarının bir köşesinde uyuyarak dinlenip, ertesi gün yine işlerine gidiyorlardı. Bıçak kemiğe dayandıktan son­ ra, 1886 yılının 1 Mayısında, 15-16 saatlik çalışma sürelerine dayanamayan 80 000 işçi sokağa döküldü; talepleri 8 saatlik işgünüydü. Tabiî, pek çok ülkede olduğu gibi, orada da, olaylar provokasyonla sonuçlandırıldı; 6 işçi öldü, daha sonra, bu olaylara bağlı olarak, 4 işçi önderi de idama mahkûm oldu ve idam edildi. Bunun üzerine, olaylar yaygınlaştı, gelişti ve 1889 yılında, İkinci Enternasyonal toplantısında, işçilerin 8 saatlik işgünü talebinin anısına, mücadelelerinin anısına, 1 Mayıs, Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kabul edildi. 1 Mayısın kısa öyküsü, dünyada bu. Bugün, bütün dünyada, 1 Mayıs, işçilerin ve diğer tüm emekçilerin demokratik hak ve özgür­ lüklerini gündeme getirdikleri, taleplerini gündeme getirdikleri özel bir gün haline geldi. 1 Mayısın tarihi, eğer iyi bakılacak olursa, emeğiyle geçinen, alınteriyle geçinen işçilerin mücadelelerinin tarihidir. Dünyanın pek çok ülkesinde, 1 Mayıslarda talep edilen hakların büyük bir bölümü yaşama geçerken, ne yazık ki, ülkemizde, durum istenilen noktaya gelebilmiş değildir. Dünyada, 1 Mayıs, işçi sınıfının ve emeğin bayramı olarak kutlanırken, ülkemizde, 1 Mayısa halen kuşkuyla yaklaşılıyor. Hatta, geçtiğimiz hafta, Kıbrıs'ta halkoyuna sunulan ve AKP Hükümeti tarafından da hararetle savunulan Annan Planında bile, Birleşik Kıbrıs'ın bayramları arasında 1 Mayıs yer alırken, kendi ülkemizde, bu konudaki girişimlere duyarsız kalmanızın anlaşılabilir bir mantığı ne yazık ki yoktur. 1 Mayısın işçi bayramı olmasına ilişkin olarak birinci yasama yılında vermiş olduğumuz kanun teklifi altkomisyonlarda, komisyonlarda bile görüşülmedi. Değerli arkadaşlarım, 1 Mayısın bayram ilan edilmesine kulaklar tıkandığı gibi. işçinin. memurun, köylünün, esnafın, kısaca emeğiyle geçinen tüm toplum kesimlerinin yükselen talepleri de görmezden gelinmektedir, kazanılmış hakları ellerinden alınmaktadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Çetin, tamamlayın lütfen. İZZET ÇETİN (Devamla) - Teşekkür ediyorum. 1 Mayısa tarihsel anlamını kazandıran 8 saatlik işgünü, işverenlerin talepleri doğrultusunda hazırlanarak yasalaştırılan 4857 sayılı Yasayla yeniden ortadan kaldırılmış, 45 saatlik işhaftası yerine, 69 saate varan çalışmanın yolu açılmıştır. Yine, bu hükümet, kısa dönemde önüne gelen her grevi "millî güvenlik" gerekçesine dayandırarak erteleme yolunu seçmiştir. İşçilerin örgütlü -15-