7.SINIF SUNULARI Elementler ve Sembolleri SAF MADDE: Kendisinden baĢka madde bulundurmayan maddelere denir. ELEMENT: Ġçerisinde tek cins atom bulunduran maddelere denir. Yani elementlerin yapı yaĢı atom-lardır. BĠLEġĠK: En az iki farklı cins elementin belirli oranlarda bir araya gelerek, oluĢturdukları yeni özellikteki maddeye denir. Yani bileĢiklerin yapı taĢı moleküldür. MOLEKÜL: Ġki veya daha çok atomun bir araya gelerek oluĢturduğu atom gruplarıdır. Elementler : Aynı cins atomlardan oluĢan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere element denir. Bir elementi oluĢturan bütün atomların büyüklükleri ve atomların arasındaki uzaklık aynıdır. Fakat bir elementin atomları ile baĢka bir elementin atomlarının büyüklükleri ve atomların arasındaki uzaklıkları farklıdır. Aynı elementten yapılan farklı maddeler de aynı cins atomlardan oluĢurlar. Elementi oluĢturan atomların birbirine olan uzaklığı elementin katı, sıvı ve gaz haline göre değiĢebilir. Canlı ve cansız varlıkların tamamı elementlerden oluĢurlar. ELEMENTLERĠN ÖZELLĠKLERĠ 1- En küçük yapı birimleri atomlardır. 2- Aynı cins atomlardan oluĢurlar. 3- Kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamazlar. 4- Saf maddelerdir. 5- Sembollerle gösterilirler. Element ÇeĢitleri : Atomik Yapıdaki Elementler : Bazı elementleri oluĢturan aynı cins atomlar doğada tek baĢlarına bulunurlar. Böyle atomlara sahip elementlere atomik yapılı elementler denir. Atomik yapılı elementlerin en küçük taneciği atomlardır. Demir, bakır, alüminyum, çinko, kurĢun, altın gibi elementler atomik yapılıdır. Moleküler Yapıdaki Elementler : Bazı elementleri oluĢturan aynı cins atomlar doğada ikili (veya daha fazla sayıda atomdan oluĢan karmaĢık yapılı) gruplar halinde bulunurlar. Böyle atomlara sahip elementlere moleküler yapılı elementler denir. Moleküler yapılı elementlerin en küçük taneciği moleküllerdir. ELEMENTLER VE SEMBOLLERĠ: Günümüzde bilinen 118 element vardır. Bu elementlerin 92 tanesi doğada bulunurken geri kalanı da laboratuarlarda elde edilen yapay elementlerdir. Elementler sembollerle gösterilir ve her elementin kendine özgü sembolü vardır. Element sembolü yazılırken; • Sembol tek harfli ise büyük harfle yazılır. • Sembol iki veya üç harfli ise ilk harf daima büyük, diğer harfler küçük yazılır. (Sembollerin iki veya üç harften oluĢmasının nedeni, bazı elementlerin baĢ harflerinin aynı olmasıdır). Elementlerin sembollerle gösterilmesinin nedeni, bütün Dünya’da ortak bir bilim dili oluĢturmak, bilimsel iletiĢimi ve yazımlarını kolaylaĢtırmaktır. Elementlerin bütün Dünya’da kullanılan sembolleri aynı olmasına rağmen isimleri dillere göre farklıdır. (Türkçe, Rusça, Çince, Japonca da element isimleri farklı olmasına rağmen sembolleri aynıdır). Elementler ilk bulunduklarında bir kısmına elementlerin özelliklerini belirten bir isim (hidrojene Latincede su üreten anlamına gelen hydro–genes, oksijene Latincede asit yapan anlamına gelen oxygenium, fosfora Latincede ıĢık veren phosphorus), bir kısmına elementi bulan bilim adamının ismi (Albert Einstein–AynĢtaynyum–Es, Gregor Mendel– Mendelevyum–Md, Rutherford–Rutherfordiyum–Rf, Andre Marie Curi– Küriyum–Cm), bir kısmına gezegen ve yıldızların isimleri (Neptün–Neptünyum–Np, Plüton–Plütunyum–Pu, Uranüs–Uranyum–U), bir kısmına da çeĢitli kıta, Ģehir ve ülke isimleri (Avrupa–Europyum–Eu, Amerika–Amerikyum–Am, Kaliforniya–Kaliforniyum–Cf, Fransa– Fransiyum–Fr) verilmiĢtir. Elementlerin sembolleri belirlenirken, elementlerin Latince isimlerinin ilk veya ilk iki (üç) harfi kullanılmıĢtır. Elementlerin Kullanım Alanları ve Özellikleri : 1- Hidrojen (H) : • Ġlk olarak 1776 yılında Henry Cavendish tarafından keĢfedilmiĢtir. • Hidrojen ismi ise Antoine Lavoisier tarafından verilmiĢtir. • Bilinen renksiz en hafif gazdır. • Suyun, canlıların ve petrol gibi birçok maddenin yapısında bulunur. • Roket yakıtı olarak kullanılır. 2- Helyum (He) : • 1868 yılında Fransız Pierre Janssen ve Ġngiliz Norman Lockyer birbirinden bağımsız olarak helyumu keĢfetmiĢlerdir. • 1908 yılında Heike Kamerlingh Onnes ilk sıvı helyumu elde etmiĢtir. • Helyum atmosferde çok az miktarda bulunur. • GüneĢ’te ve diğer yıldızlarda bol miktarda bulunur. • Renksiz bir gazdır. • Zeplin ve balon gibi hava taĢıtlarının ĢiĢirilmesinde, roket yakıtlarının sıkıĢtırılmasında kullanılır. (Havadan daha hafif gaz olması nedeniyle). 3- Lityum (Li) : • Ġlk olarak 1817 yılında Johann Arvedson tarafından keĢfedilmiĢtir. • GümüĢümsü gri metalik renkte bulunan katı bir elementtir. • Ġlaçlarda, pil üretiminde, seramik ve cam yapımında kullanılır. 4- Berilyum (Be) : • 1828 yılında birbirlerinden bağımsız olarak Friedrich Wöhler ve Antony Bussy tarafından elde edilmiĢtir. • Gri renklidir katıdır. • Uçak ve uzay araçlarının yapımında elektrik ve ısı iletkeni olarak kullanılır. 5- Bor (B) : • 1808 yılında Humphry Davy, Gay–Lussac ve Thenard tarafından ilk defa elde edilmiĢtir. • Oda koĢullarında katı halde bulunur. • Isıya dayanıklı renkli cam imalatında, seramiklerde ve roket yakıtlarında kullanılır. 6- Karbon (C) : • Saf haldeyken karbon, elmas, grafit, is, kömür gibi (4 tane allotropu vardır) birçok çeĢitli maddelerde bulunur. • Grafitin yapısı siyah, elmasın yapısı ise renksiz bir katıdır. • Yeryüzünde kömür, petrol, doğal gaz gibi maddelerin ve canlıların yapısında bulunup canlılar açısından çok önemlidir. 7- Azot (N) : • Azot ilk olarak 1772 yılında Daniel Rutherford tarafından keĢfedildi. • Renksiz ve kokusuz bir gazdır. • Canlılar için gerekli temel elementlerden biridir. • Sıvı azot soğutma amacıyla kullanılır. • Bazı azot bileĢikleri tarımda gübre olarak kullanılır. 8- Oksijen (O) : • Oksijen ilk olarak 1774 yılında Joseph Priestley ve Carl Wilhelm Scheele tarafından keĢfedilmiĢtir. • 1781 yılında Lavosier, oksijenin havada bulunan ve yanmaya etki eden bir madde olduğunu keĢfetmiĢtir. • Renksiz bir gazdır. • Canlıların yaĢaması için gerekli temel elementtir. • Dalgıçların ve astronotların solunum yapmaları için kullandıkları oksijen tüplerinde bulunur. 9- Flor (F) : • Ġlk defa 1886 yılında Henri Moissan tarafından elde edilmiĢtir. • Açık sarı renkli bir gazdır. • DiĢ macunları ve deodorantların yapısında bulunur. • Buzdolabı ve klimaların soğutma sisteminin çalıĢmasında kullanılır. 10- Neon (Ne) : • Neon 1898 yılında William Ramsay ve Morris Travers tarafından keĢfedilmiĢtir. • Renksiz bir gazdır. • Renkli reklam panolarının aydınlatılmasında ve televizyon tüplerinde kullanılır. 11- Sodyum (Na) : • Sodyum ilk olarak 1877 yılında Humphrey Davy tarafından elde edilmiĢtir. • YumuĢak, kaygan bir metal olup gümüĢümsü beyaz renkli bir katıdır. • Doğada en çok sofra tuzunun (sodyum klorürün) yapısında bulunur. • Kağıt, gıda, tekstil, kimya, sabun, cam ve metal gibi bir çok endüstriyel kullanılır. 12- Magnezyum (Mg) : • 1755 yılında Ġngiltereli Joseph Black tarafından ilk olarak keĢfedilmiĢtir. • GümüĢümsü beyaz renkli bir metaldir. • Oda koĢullarında katı halde bulunur. • Hafif bir metal olduğu için hava taĢıtlarının yapımında kullanılır. • KurutulmuĢ meyvelerde bulunur. 13- Alüminyum (Al) : • 1827 yılında Wohler tarafından bulunmuĢtur. • Alüminyum yumuĢak ve hafif bir metaldir. • Mat, gümüĢümsü renkli bir katıdır. • Mutfak araç gereçlerinin, elektrik kablolarının ve içecek kutularının yapımında kullanılır. 14- Silisyum (Si) : • Silisyumun ilk keĢfi 1824 yılında Berzelius tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. • Yeryüzünde en fazla bulunan elementlerden biridir. • Koyu gri renkli bir katıdır. • Kumda, kilde, cam yapımında ve yapı malzemelerinde bulunur. 15- Fosfor (P) : • Fosfor ilk olarak 1669 yılında Hennig Brand tarafından keĢfedildi. • Fosfor renksiz, beyaz, kırmızı ve siyah renklerinde bulunabilir. • Oda koĢullarında katı halde bulunur. • Canlıların sinir ve kemik dokularında görevlidir. • Suni gübre yapımında kullanılır. 16- Kükürt (S) : • Kükürt, antik çağda bilinen dokuz elementten biriydi. Kükürdün kimyasal bir element olduğunu 1777’de Lavoisier ortaya attı. 1810 yılında Gay Lussac ile Thenard tarafından deneysel olarak doğrulandı. • Sarı renkli tatsız, kokusuz bir maddedir. • Oda koĢullarında katı halde bulunur. • Isı ve elektriği iyi iletemez. • Barut ve sülfürik asit yapımı ile kuru meyvelerde mikrop öldürücü olarak kullanılır. 17- Klor (Cl) : • Klor ilk olarak 1774 yılında Carl Wilhelm Scheele tarafından keĢfedildi. 1810 yılında ise Humphry Davy tarafından bugünkü ismi verildi. • Sarı–yeĢil renkli zehirli bir gazdır. • Doğada en çok sofra tuzunun yapısında bulunur. • Ġçme sularında mikrop öldürücü olarak bulunur. 18- Argon (Ar) : • 1785 yılında havada argon olduğu ilk defa Henry Cavendish tarafından iddia edilmiĢ ve 1894 yılında Lord Rayleigh ve William Ramsay tarafından keĢfedilmiĢ. • Kokusuz ve renksiz bir gazdır. • Ampullerde ve flüoresan tüplerinde kullanılır. 19- Potasyum (K) : • Potasyum ilk olarak 1807 yılında Humphrey Davy tarafından elde edilmiĢtir. • GümüĢümsü beyaz renkli bir katıdır. • Sıvı deterjan, gübre, barut, cam ve lens yapımında kullanılır. 20- Kalsiyum (Ca) : • Ġlk olarak 1808 yılında Berzelius ve Pontin tarafından, daha sonra saf olarak ilk defa Humphry Davy tarafından elde edilmiĢtir. • GümüĢ gibi parlak ve beyaz renkli bir katıdır. • Çimento, alçı, kireç gibi maddeler ile diĢlerin ve kemiklerin yapısında bulunur. 21- GümüĢ (Ag) : • GümüĢ elementinin keĢfi tam olarak bilinmemekle birlikte altın ve bakır elementlerinden sonra keĢfedilmiĢtir. GümüĢün MÖ 2500 yıllarında Çinliler ve Persler tarafından kullanıldığı belirtilmiĢtir. • Parlak, beyaz renkli bir katıdır. • Süs eĢyası yapımında, diĢ dolgusu (amalgam) yapımında kullanılır. 22- Altın (Au) : • Tarihte bilinen kayıtlara göre Mısır hükümdarları zamanında MÖ 3200 yıllarında, altın darphanelerde eĢit boyda çubuklar halinde çekilerek para olarak kullanıldı. • YumuĢak, parlak sarı renkli bir katıdır. • Süs eĢyası yapımında kullanılır. 23- Cıva (Hg) : • Cıva çok uçucu bir element olduğu için oda sıcaklığında kolayca buharlaĢabilir. • GümüĢümsü gri renkli bir sıvıdır. • Zehirli bir elementtir. • Herhangi bir yüzeye cıva döküldüğü zaman üzerine toz kükürt dökülmelidir. • DiĢ dolgusu (amalgam) yapımında ve termometrelerde kullanılır. 24- Bakır (Cu) : • Tarihte ilk defa 10.000 yıl kadar önce Kıbrıs’ta rastlanmıĢtır. • Turuncu renkli yumuĢak bir katıdır. • Mutfak ve süs eĢyası yapımında kullanılır. 25- Nikel (Ni) : • Nikel elementi ilk olarak 1751 yılında Axel Fredric Cronstedt tarafından keĢfedilmiĢtir. • GümüĢümsü parlak renkli bir katıdır. • Arabaların kaplamalarında, musluklarda ve paslanmaz tencere yapımında nikel kullanılır. 26- Ġyot (I) : • Ġyot elementi ilk kez Bernard Courtois tarafından 1811 yılında keĢfedilmiĢtir. • Parlak, menekĢe–siyah renkli bir katıdır. • Deniz ürünlerinde ve iyotlu sofra tuzlarında bol miktarda bulunur. 27- Çinko (Zn) : • Çinko elementi 1746 yılında Andreas Maggart tarafından keĢfedilmiĢtir. • Mavimsi, açık gri renkte, kırılgan bir katıdır. • Mutfak eĢyalarının ve pilin yapımında kullanılır. 28- Demir (Fe) : • Demir metalinin keĢfi tam olarak bilinmemektedir. • Grimsi parlak renkli bir katıdır. • Element halindeki saf demir dövülebilir, ince tel ve levha haline getirilebilir. • ĠnĢaat malzemesi ile günlük hayatta kullanılan bazı eĢyaların yapımında kullanılır. • Marul ve pekmez gibi besinlerle kanın yapısında bulunur. 29- Kalay (Sn) : • MÖ 3000 yıllardan beri kullanılan bir elementtir. • GümüĢümsü parlak renkli bir katıdır. • Mutfak eĢyası yapımında ve metallerin kaplanmasında kullanılır. 30- KurĢun (Pb) : • KeĢfi tam olarak bilinmemektedir. • Mavimsi–beyaz renkte bulunan bir katıdır. • YumuĢak, ağır, zehirleyici, kolay dövülebilen bir maddedir. NOT : 1- Elementi oluĢturan taneciklerin renkleri, elementlerin renkleriyle aynı olmayabilir. Taneciklerin renkleri yoktur. Tanecikler bir araya gelerek elementleri oluĢturduklarında yani elementler görünür boyuta ulaĢtıklarında renkli görünürler. 2- Farklı maddeler de aynı elementlerden oluĢabilir yani farklı maddelerde aynı cins elemenler bulunabilir. Ispanak ve bezelyede bulunan demir atomlarıyla, demir parçasında bulunan demir atomları aynı atomlardır. 3- Doğada bilinen 118 element olmasına rağmen bu elementler farklı Ģekillerde bir araya gelerek milyonlarca yeni madde yani bileĢik elde edilir. Doğada Kullanılan Elementlerin Benzerliği : Doğadaki canlı ve cansız varlıkların tamamı elementlerden oluĢur. Canlı varlıkları oluĢturan elementlerden bir kısmı aynı zamanda yeryüzünün yapısını da oluĢturur. Aynı elementlerden oluĢtukları halde canlı vücudu, yeryüzü veya diğer maddelerin yapısı arasında farklılıkların bulunmasının nedeni, canlı vücudunu, yeryüzünü veya diğer maddeleri oluĢturan elementlerin farklı sayı, çeĢit ve Ģekillerde dizilmesidir. Canlı Vücudunu OluĢturan Element ÇeĢitleri ve Bunların Oranları : • Oksijen → % 65 • Karbon → % 18 • Hidrojen → % 10 • Azot → % 3 • Kalsiyum → % 2 • Fosfor → % 1,1 • Potasyum → % 0,35 • Kükürt → % 0,25 • Sodyum → % 0,15 Yeryüzünde Bulunan Elementlerin Oranları : • Oksijen → % 46,6 • Silisyum → % 27,7 • Alüminyum → % 8,1 • Demir → % 5,0 • Kalsiyum → % 3,6 • Sodyum → % 2,8 • Potasyum → % 2,6 • Magnezyum → % 2,1 kimyasal bağlar Kimyasal bağ, moleküllerde atomları bir arada tutan kuvvettir. Atomlar daha düĢük enerjili duruma eriĢmek için bir araya gelirler. Bir bağın oluĢabilmesi için atomlar tek baĢına bulundukları zamankinden daha kararlı olmalıdırlar. Genelleme yapmak gerekirse bağlar oluĢurken dıĢarıya enerji verirler. Atomlar bağ yaparken, elektron diziliĢlerini soy gazlara benzetmeye çalıĢırlar. Bir atomun yapabileceği bağ sayısı, sahip olduğu veya az enerji ile sahip olduğu veya az enerji ile sahip olabileceği yarı dolu orbital sayısına eĢittir. Soy gazların bileĢik oluĢturamamasının sebebi bütün orbitallerinin dolu olmasıdır. Elektron yapıları farklı olan atomlar değiĢik biçimlerde bir araya gelerek kimyasal bağ oluĢtururlar; Bir atomdan diğer bir atoma elektron aktarılmasıyla iki atomun ortak elektron kullanmasıyla Not: Elektron alıĢ veriĢi ya da elektron ortaklaĢmasının nedeni; atomların kararlı hale gelebilmek için elektron düzenlerini, soy gazlarınkine benzetme isteğidir. Soy gazların 8 değerlik elektronuna sahip oldukları için elektron sayısı 8e tamamlanır. Buna oktet kuralı denir. ĠYONĠK BAĞLAR Ġyonik bağlar, metaller ile ametaller arasında metallerin elektron vermesi ametallerin elektron almasıyla oluĢan bağlanmadır. Ġyonik katılar(+) belirli bir kristal yapı elektron alarak Metaller elektron vererek değerlik, ametaller (-) değerlikoluştururlar. alırlar. Bu Ģekilde oluĢan (+) ve (-) yükler birbirini büyük bir kuvvetle çekerler. Bu çekim iyonik bağın oluĢumuna Ġyonik bileşikler sıcaklığında katı sebep olur. Onun içinbağlı iyonik bağlı oda bileĢikleri ayrıĢtırmak zordur. halde bulunurlar. Elektron aktarımıyla oluĢan bileĢiklerde, kaybedilen ve kazanılan Ġyonik bileşikler katı halde elektriği iletmez. elektron sayıları eĢit olmalıdır. Sıvı halde ve çözeltileri elektriği iletirler. Ġyonik katılar belirli bir kristal yapı oluĢtururlar. Ġyonik bağlı bileĢikler oda sıcaklığında katı halde bulunurlar. Ġyonik bileĢikler katı halde elektriği iletmez. Sıvı halde ve çözeltileri elektriği iletirler. KOVALENT BAĞLAR Hidrojenin ametallerle ya da ametallerin kendi arlarında elektronlarını ortaklaĢa kullanarak oluĢturulan bağa kovalent bağ denir. Değerlik elektronları elementin simgesi çevresinde noktalarla gösterilerek elektron ortaklaĢması gösterilir. Bu tür formüllere elektron nokta formülleri denir. Periyodik cetvelin A gruplarında değerlik elektron sayısı grup numarasına eĢit olduğundan grup numarası, simge çevresine konulacak elektron sayısını gösterir. Ġki atom arasına konulan noktalar her iki atom için de sayılır ve kararlı moleküller de atomların simgeleri çevresinde toplam nokta sayısı 8 dir. Moleküllerin elektron nokta formülleri yazılırken; Molekülü oluĢturan atomların değerlik elektronları belirlenir. Yapacakları bağ sayıları saptanır, çok bağ yapanlar merkez atomu olarak alınır. Merkez atomu birden fazla ise merkez atomları birbirine bağlanacak Ģekilde yazılır. Değerlik elektronlar, atomların çevresine oktet kuralına uyacak Ģekilde dağıtılır. a.Apolar Kovalent Bağ: Kutupsuz bağ, yani (+), (-) kutbu yoktur. Ġki hidrojen atomu elektronları ortaklaĢa kullanarak bağ oluĢtururlar. Ġki atom arasındaki bağ H-H Ģeklinde gösterilir. Flor atomunun son yörüngesinde 7 elektronu vardır ve bir tane yarı dolu orbitali vardır. 2 flor atomu arasında elektronlar ortaklaĢa kullanılarak bir bağ oluĢur. Oksijenin son yörüngesinde 6 elektronu vardır. 2 tane yarı dolu orbitali vardır. Buna göre 2 tane bağ oluĢtururlar. b.Polar Kovalent Bağlar: Farklı ametaller arasında oluĢan bağa polar kovalent bağ denir. Elektronlar iki atom arasında eĢit olarak paylaĢılmadığından kutuplaĢma oluĢur. Hidrojen ve Flor elektron ortaklığı ile bileĢik oluĢturmuĢ durumdadır. Florun elektron alması yani elektronu kendisine çekme gücü hidrojenden daha fazla olduğundan elektron kısmen de olsa Flor tarafındadır. Dolayısıyla Flor kısmen (-), Hidrojen ise kısmen (+) yüklenmiĢ olur. Bu olaya kutuplaĢma denir. Bu tür bağa polar kovalent bağ denir. Not: Bazı hallerde ortaklaĢılan her iki elektron da bir atom tarafından verilir. Böyle bağlara koordine kovalent bağ denir. BĠR ATOMUN YAPABĠLECEĞĠBAĞ SAYISI Bir atomu yapabileceği bağ sayısı; o atomun sahip olduğu veya çok az enerji ile sahip olabileceği yarı dolu orbital sayısı kadardır. Bir alt yörüngeden bir üst yörüngeye elektron uyarılarak yarı dolu orbital oluĢturma çok enerji istediğinden bağ yapmaya elveriĢli olamaz. BAĞ ENERJĠLERĠ Kimyasal bağ oluĢurken açığa çıkan enerji, bu bağları kırmak için moleküle verilmesi gereken enerjiye eĢittir. Bu enerjiye bağ enerjisi denir. Bağ enerjisi ne kadar büyükse oluĢan bileĢik o kadar sağlamdır. Moleküllerde iki atom arasındaki bağ sayısı arttıkça bağ uzunlukları azalır ve bağ enerjileri artar. Bağın iyon karakteri arttıkça, iyonlar arasındaki çekme kuvvetleri artacağından bağı koparmak daha çok enerji ister. Ġki atomlu moleküllerde 1 mol XYnin ayrıĢması için gereken enerjiye molar bağ enerjisi denir. Molekül Polarlığı, Molekül Geometrisi ve HibritleĢme Ġki atomlu bir molekülün polar olup olmadığını tahmin etmek kolaydır. Molekül aynı cins iki atomdan meydana gelmiĢse atomlar arasındaki bağ ve molekül apolardır. Ġki atomlu molekülde atomlar farklı ise molekül ve bağlar polardır. Ġkiden fazla atom ihtiva eden moleküllerinin polarlığını tahmin etmek oldukça zordur. Molekülün içindeki bağlar polar olmasına rağmen, molekülün kendisi polar olmayabilir HibritleĢme (melezleĢme): Bir atomun son periyodundaki dolu ve yarı dolu orbitallerin kaynaĢarak özdeĢ yeni orbitaller oluĢturması olayına hibritleĢme denir. yeni oluĢan orbitallere hibrit orbitalleri denir. Elektronlar merkez atoma en uzakta bulunacak Ģekilde yerleĢirler. Not: HibritleĢme yalnız yarı dolmuĢ orbitallerin değil, dolu ve yarı dolu bütün değerlik orbitalleri arasında olur. Ancak merkezi atomun yapabileceği bağ sayısı onun sahip olabileceği yarı dolu orbital sayısı kadardır. HibritleĢme, kimyasal bağ sırasında gerçekleĢir. Serbest haldeki atomlarda söz konusu değildir. Hibrit orbitalleri uzayda belirli Ģekilde yönlenirler ve bu durum molekülün geometrik biçimini belirler.