SPOR HUKUKU ENSTİTÜSÜ DERNEĞİ spor hukukunda aydınlanma SPOR HUKUKU ENSTİTÜSÜ Dernek tüzel kişiliğe sahiptir Kamu yararına çalışmayı amaçlamaktadır Tüm özel ve kamusal spor, hukuk, eğitim kurul ve kuruluşlarından bağımsızdır Ana amacı Spor Hukuku alanında çalışmak ve bu hukuk disiplinini Türkiye’de yeni bir bilim alanı olarak yerleştirmek ve geliştirmektir Spor Hukuku ve ilgili konularda ulusal ve uluslararası etkinlikler düzenlemek ve bu tür etkinliklere katılmak, yayınlar yapmak, bunlar için tüm kamu ve özel kurum ve kuruluşları ile işbirliği yapmak başlıca çalışma şekilleridir 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 2 • • • • • • • • • • • 11 Mart 2008 tarihinde spor hukuku alanında pratik veya teorik çalışması olan hukukçu akademisyenler ve spor hukuku sertifikasına sahip avukatlar tarafından kurulmuş olup; Spor Hukuku alanında kamu yararına çalışmayı amaçlayan, tüm özel ve kamusal, spor, hukuk, eğitim kurul ve kuruluşlarından bağımsız bir tüzel kişiliktir. Derneğin kurucu başkanı, uzun yıllardan beri Spor Hukuku alanında çalışan, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK)’nin Üyesi ve Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS)’nin ilk Türk Hakemi Av. Kısmet Erkiner’dir. Derneğin ana amacı; Spor Hukuku alanında çalışmak ve bu hukuk disiplinini Türkiye’de yeni bir bilim alanı olarak yerleştirmek ve geliştirmektir. Spor Hukuku ve ilgili konularda ulusal ve uluslararası etkinlikler düzenlemek ve bu tür etkinliklere katılmak, yayınlar yapmak, bunlar için tüm kamu ve özel kurum ve kuruluşları ile işbirliği yapmak başlıca çalışma şekilleridir. Sporun, gerek ekonomik gerek sosyal olarak büyük önem taşır hale geldiği günümüzde, spor hukuku tüm gelişmiş ülkeler tarafından hukukun ayrı bir dalı olarak kabul edilmekte ve sporun vazgeçilmez bir parçası olarak görülmektedir. Sporun kendine özgü bir yapısı olduğu ve sportif ihtilafların da bu kendine özgü yapı çerçevesinde ve “spor hukuku” bilim alanı kapsamında çözülmesi gerektiği artık tüm dünyada kabul edilır hale gelmiştir. Spor hukuku ülkemizde henüz yeni yeni bir bilim dalı olarak dikkate alınmaya başlamıştır; ancak henüz hak ettiği ilgiyi gördüğünü söyleyemeyiz. Spor Hukuku Enstitüsü Derneği, spor hukukunu dünyanın ileri ülkelerinin kabul ettiği gibi ayrı bir hukuk alanı – bilim dalı olarak görmektedir. İçinde Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, Devletler Özel Hukuku, Ceza hukuku, İdare Hukuku, Vergi Hukuku gibi çok önemli hukuk dallarının ögelerini de barındıran bu yeni hukuk dalı, tüm bu hukuk dallarıyla sporun kendine özgü dinamiklerinin, özelliklerinin ve kurallarının birleşmesiyle meydana gelmiş ve Batıda öylesine iddia kazanmıştır ki, spor hukukunun bazı önde gelen uzmanları: “ Dünyada iki hukuk düzeni vardır, devletlerin hukuk düzeni ve sporun hukuk düzeni” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Bilindiği gibi, spor artık tüm dünyada ulusal bir olay olmaktan çıkmış, uluslararası bir boyut kazanmıştır. Bir spor dalında başarılı olabilmek için o spor dalının bütün uluslararası ve ulusal kurallarını, düzenlemelerini, yargısını da iyi bilmek gerekmektedir. Derneğimiz uluslararası spor yapılanmasının ve yargısının anlaşılması ve açıklanması için çalışmalar yapmaktadır ve yapmayı da sürdürecektir. Tüm özel ve kamusal spor, hukuk ve eğitim kuruluşlarından bağımsız olan Spor Hukuku Enstitüsü Derneği, ismindeki “enstitü” kelimesini hak edecek bilimsel çalışmalar yapmayı amaçlamakta olup ilerleyen zamanlarda bu çalışmaları daha da arttırarak sürdürecek ve Türk sporuna hukuki yönden ışık tutmaya çalışacaktır. Sporla ve spor hukuku ile ilgilenen ve bilgilenen kişilerin devamlı katılımı ve desteğiyle daha da büyüyecek ve güçlenecek olan Derneğimiz, Türk sporunun bugüne kadar hep eksik ve zayıf kalmış yönü olan hukuki tarafının güçlenmesine katkı sağlamaya çalışmaktadır. Türkiye’de alanında uzman hukukçular tarafından kurulmuş en önemli ve geniş katılımlı dernek olma özelliğini taşıdığına inanan derneğimiz, kendisini, bünyesindeki spor hukuku uzmanları ve spor hukuku konusundaki çalışma azmi ve isteğiyle, spor hukuku alanında ülkemizdeki büyük boşluğu dolduracak ve spor hukukunun ayrı bir ana bilim dalı haline gelmesine katkıda bulunacak nitelikte görmektedir. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 3 • Vizyonumuz; • Spor hukukunu ayrı bir hukuk alanı - bilim dalı olarak kabul eden, spor hukuku konusunda referans olarak gösterilecek ulusal ve uluslararası spor düzenlemelerini ve yargısını yakından takip eden, Türkiye’de spor hukukunun yerleşmesi ve gelişmesi için çalışan, evrensel ölçülerde mükemmel bir bilim, eğitim ve araştırma kurumu olmaktır. • Misyonumuz; • •Tüm ulusal spor kurum ve kuruluşlarının yapısını ve çalışmasını inceleyerek, bu kurumların daha etkili ve verimli çalışmasını sağlamak için bilimsel öneri ve katkıda bulunmak; •Tüm ulusal spor kulüplerinin, federasyonların ve sporcuların spor hukuku konusundaki uluslararası kurallardan, düzenlemelerden, yeniliklerden ve gelişmelerden haberdar olmasını ve bu gelişmeleri öğrenip anlamasını sağlamak; •Tüm uluslararası spor kurum ve kuruluşları ile yargı organlarının işleyişini, yapısını ve kurallarını inceleyerek bunların ülkemize etki ve yararlarını değerlendirmek; •Dopingle mücadelenin hukuki boyutunun anlaşılmasına ve açıklanmasına yardımcı olarak, Türk sporcularını, kulüplerini ve federasyonlarını bu mücadelenin hukuki boyutunda desteklemek, haklarını aramalarına ve savunmalarına yardımcı olmak; •Spordaki her türlü ırkçılık, ayrımcılık, şiddet ve sair taşkınlıkla hukuki düzeyde mücadele etmek, bu konudaki uluslararası kural ve düzenlemelerin ülkemizde etkili bir şekilde anlaşılması ve uygulanması için bilimsel çalışmalar yürütmek; •Spor hukukunun üniversite ve yüksek okullarda ayrı bir ders olarak okutulması için gerekli bilimsel ve akademik çalışmayı yapmak, desteği sağlamak; •Spor hukukunun yanında, bu bilim dalı ile ilişkide olan spor felsefesi, spor sosyolojisi, spor tarihi, spor psikolojisi, spor ekonomisi, spor yönetimi gibi alanların da ülkemizde yerleşmesi ve gelişmesi için bilimsel ve akademik çalışmalar yaparak ilgili kurumlara bu konularda destek olmak; •Uluslararası spor yargı organlarının spor hukuku ile ilgili ihtilaflarda vermiş oldukları kararları inceleyerek gereğinde Türkçe’ye tercüme etmek ve bu kararların ilgililer tarafından anlaşılmasını sağlamak için çalışmaktır. 28.12.2010 • TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 4 SPOR HUKUKU ENSTİTÜSÜ DERNEĞİ Kurulalı henüz 34 ay olan Enstitü’müzün halen, hepsi hukukçu, 125 Üyesi bulunmaktadır. Bunların 20’si üniversite öğretim üyesi olup, diğer 105 üyesinin tamamı avukattır. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 5 Enstitü Organizasyon Şeması Enstitü Organizasyon Şeması 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 6 Sunumumuzun ana hatları Sunumumuzun ana fikrini, bu konuda verilmiş olan ilk önergedeki şu cümle oluşturmuştur: “Türk Sporunun sorunlarını irdelemek ve Ülkemizin uluslararası karşılaşmalarda daha başarılı olması açısından tüm faktörlerin en ince noktasına kadar tartışılması gerekmektedir.” Bu saptamaya cevap oluşturabilmek için aşağıdaki hususların ele alınması gerektiği görüşündeyiz. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 7 • Spor ile ilgili sorunlarımızın baş nedeni “spor kültürü”müzün eksikliğidir; • Sporda şiddet ve taşkınlıkları önleyici mevzuat iyileştirilmelidir; • Spor Kulüpleri Yasası çıkartılmalıdır; • TADA Yasası ivedilikle çıkartılmalıdır; • Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile ortaya çıkan durum ve çözümler geniş katılımlı çalışmalarla ivedilikle ele alınmalıdır; • Spor Federasyonlarının özerklikleri sözde değil, özde mevcut hale getirilmelidir; • Sporda Sponsorluğun daha etkin hale getirilmesi için teşvik tedbirleri uygulanmalıdır; • Spor hukuku eğitimi bütün hukuk fakültelerine yaygınlaştırılmalı (ayrıca iktisat ve uluslararası ilişkiler öğrenimlerinde de sporun o disiplinlerle bağlantılı konuları ele alınmalıdır); • Uluslararası spor ilişkilerinde Dışişleri Bakanlığı ile koordineli olarak çalışmalar yürütülmeli ve bu Bakanlığın mensuplarına bu alanda eğitim verilmelidir; • Anayasa’nın 59. maddesine yeni bir içerik verilmelidir. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 8 Ülkemizde spor kültürünü oluşturmak gerekmektedir Zira, maalesef Türkiye’de henüz oluşmuş bir spor kültürü bulunmamaktadır; şayet olsaydı: • • • • • • • • • • Beden eğitimi ile sporun farklı kavramlar olduğu bilinir ve okullarda hâlâ beden eğitimi dersinde ısrar edilmezdi. Okullarda sadece yarışmacı yetiştirmek amaçlanmaz, okul takımları dışında kalan öğrencilere spor salonları kilitlenmezdi. Sporcu’dan sadece lisanslı, yarışmalara katılan sporcular anlaşılmaz, spor yapan kitlelerin istatistikleri tutulur, bu insanlara hizmet daha iyi götürülürdü. Bir ülkede sporun sadece madalyaya indeksli olmaması gerektiği bilinirdi. Amatör sporcu – profesyonel sporcu tanımlamasından vazgeçilirdi. Devletin rolünün sporu yönetmek değil, yönlendirmek olduğu bilinirdi. Spor federasyonlarımızın özerk oldukları savının doğru olmadığı bilinirdi. İstanbul, 2010 kültür Başkenti ilan edilirken, kültürün bir parçasının da spor olduğu bilinir ve 2010’da spor ile ilgili, yarışma niteliğinde olmayan etkinlikler organize edilirdi. Spor Şuralarının fikir fırtınası oluşturulan forumlar olduğu bilinir ve orada yapılan saptamalar ve alınan kararlar hakkında bütün katılan birey ve kurumlar çalışmalar yürütürlerdi. Anayasa’nın 59. maddesi hakkında bilimsel çalışma yapılır ve muhtemel yeni Anayasa’da yer alacak spor ile ilgili hüküm oluşturulurdu. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 9 Sporda şiddet ve taşkınlıkları önleyici mevzuat iyileştirilmelidir; • • • • • • 5149 sayılı Kanun’un esinlenmiş olduğu aynı konudaki Fransız Kanunu ilk kabul edilmiş olduğu 1984’den sonra ihtiyaca göre defalarca tadilat ve ilaveye uğramıştır. Önemli olan bu Kanun hükümlerinin tavizsiz uygulanmasıdır. Şiddet ve taşkınlıkların teşvikçisi, tahrikçisi, azmettircisi, sorumlusu durumunda olan çevrelere ve kişilere danışılmasını doğru çözümler üretebilmek için yararlı görmemekteyiz. Taraftar dernekleri çözüm üretiminde muhatap alınmalı, gerektiğinde diğer ilgili çevreler de dinlenmelidir. İl güvenlik kurullarında mutlaka birden çok hukukçuya yer verilmeli ve bunlardan en az birinin “spor hukuku” alanında ihtisas sahibi olmasına dikkat edilmelidir. Şiddet ve taşkınlıkların önlenmesinde cezai hükümler kadar, önleyici tedbirler ve disiplin cezası ve tedbirlerinin tavizsiz uygulanması da önemlidir. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 10 • • • • • • Bu bağlamda, hak mahrumiyeti veya men cezası almış olan kişilerin, cezayı almış oldukları sporun müsabakaları sırasında, Karakola giderek o süreyi mevcuden geçirmelerini, Kanunun uygulanmasında en etkin yöntem olarak görmekteyiz. Şiddet ve taşkınlıkların önlenmesinde, Kulüplerin objektif sorumluluklarından, kişilerin hukuki ve cezai sübjektif sorumluluklarına geçebilecek tedbirler alınmalıdır. Kişilerin, kitle içerisinde teşhisini önleyen ortamlar giderilmeli, stadyumlarda kamera sistemi mutlaka kurulmalı, biletlerde kişilerin adı kaydedilmeli, yer devrinde, yerini veren de sorumlu tutulmalıdır. Türkiye’nin de taraf olduğu ilgili Avrupa Sözleşmesi’nin hükümleri eksiksiz uygulanmalıdır. Bu Kanun’a şayet “şike –bahis” ve “doping” suçu dahil edilecekse, bu suçların tanımları çok iyi yapılmalıdır. Bu suçların ihdasında ülke sporuna faydaları kadar, tanım ve kapsamlarının yanlış belirlenmesi halinde, verebilecekleri zarar da iyi hesaplanmalıdır. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 11 SPOR Kulüpleri Yasası çıkartılmalıdır • • • • • • • Öncelikle ifade etmek isteriz ki, gençlik ve spor kulüplerine tüzel kişilik kazandırmak için özel bir Kanun ile düzenleme yapılması girişimini, prensip olarak faydalı ve gerekli bulmaktayız. Ancak, Tasarı Taslağı, birçok eksik ve yanlışı içermektedir. Örneğin, mevcut Tasarı Taslağı’nda sadece Dernek hukuki kişiliğindeki kulüpler öngörülmüş, şirketler öngörülmemiştir. Tanım, kapsam ve tüzel kişilik kazanma ile ilgili maddelerdeki bu eksiklik giderilmelidir. (m.1-4) Taslakta Kulüplerin “iktisadi işletme” kurmaları öngörülmüş, ancak “şirket” kurmaları maddede ifade edilmemiştir. (m.7/g) Taslakta, Kulüp Yönetim Kurulu üye sayısına “azami sayı” sınırı getirilmesinin sebebini anlamış değiliz. Taslağın maddelerinde unutulmuş veya yanlış ifade edilmiş hükümler bulunmaktadır. Örneğin: m.8/d’de “Tahkim Kurulu” unutulmuştur. m.8/f’de TCK’da terkedilmiş olan “yüz kızartıcı suç” ifadesi yer almaktadır. Dolayisi ile, Kanun girişimini doğru bulmakla birlikte Taslağın, Tasarı şeklini almasından önce, mutlaka içerik ve redaksiyon bakımından ele alınması gerekmektedir. Ve bunu, yaklaşımların objektif olabilmesi için, Taslağı hazırlayanlar dışında kişiler yapmalıdır. Taslağın bu hali ile kanunlaşması, faydadan ziyade karmaşa ve sakınca doğuracaktır. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 12 TADA (Türkiye Anti Doping Ajansı) Yasası ivedilikle çıkartılmalıdır • Türkiye Dopingle mücadeleyi önemsemektedir, hatta bu konuda fazlası ile iyi niyetlidir. Bütün dopingle mücadele kuruluşlarında gerek kamu, gerekse özel hukuk spor kuruluşlarıyla (GSGM – TMOK) yer almış, belgelerini onaylamıştır. Ancak henüz bir NADO’sunun (TADA) bulunmaması bu alandaki en büyük eksikliğidir. • Dopingle mücadelede gerekli yargılama kuruluş ve mevzuatına sahiptir. Ancak bu konuda gerekli bilgi ve bilinç eksiği vardır. Her ne kadar Dünyada akredite analiz laboratuvarına sahip az sayıda ülkelerden biri ise de, sporcularının maruz kaldıkları yerli veya yabancı test sonuçlarında savunma bilirkişiliği yapabilecek uzmanlardan büyük oranda yoksundur. • Doping alanında savunmaları üstlenebilecek uzman Avukatları hemen hiç yoktur. Hele bu alanda mukayeseli hukuk yapan, bir doping davasında ilgili sporun uluslararası mevzuatına bihakkın vakıf, o kuruluşun yargılama mekanizmalarını bilen, içtihatlarından emsal gösterebilecek, üst yargı organı Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) içtihatlarını bilen hukukçuları henüz yeterince yoktur. • Belirtmek zorunda olduğumuz bir husus da, Türkiye’de dopingle mücadele konusunda bir meslekler çatışması bulunduğudur. Tıp doktorlarının dopingle ilgilenenleri, bu alanı kendi mesleki tekellerinde görmektedirler. Oysa, bize göre doping hukuki bir meseledir, bir dava türüdür. Ceza hukukunda Adli Tıp Kurumu hangi fonksiyon ve role sahip ise, dopingle mücadelede de tıp doktorları, farmakolog ve biyokimyacılar da aynı işleve sahiptirler; görevleri bununla sınırlıdır. • Bu bakımdan hukukçularımızın, ister akademisyen, ister yargıç - savcı ya da avukat olsunlar doping olgusu ile daha yakından ilgilenmeleri ve bu alanda uzmanlaşmaları hem ülkemiz, hem sporumuz hem de sporcularımız açısından yararlı, hatta kanımızca elzemdir. İşte bu eksikleri programlı bir şekilde giderebilecek, doping konusundsa bütün ilgili çevre ve kuruluşlara eğitim verebilecek kuruluş bütün emsal ülklerde olduğu gibi Ulusal Anti Doping Ajansı, yani Türkiye için TADA’dır. Bu Ajansın kuruluş kanunu daha fazla bekletilmeden çıkartılmalıdır 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 13 Anayasa Mahkemesi’nin “Çerçeve Statü yapılmasını” ve “Tahkim Kurulu kararlarının kesinliğini” iptal etmesi ile ortaya çıkan duruma çözümler geniş katılımlı çalışmalarla ve ivedilikle oluşturulmalıdır; • Bağımsız Spor Federasyonları Kanunu çıkartılmalıdır. • Federasyonlar bağımsız, özel hukuka tabi tüzel kişilikler olmalıdır. • Federasyonların disiplin organları iki dereceli olmalıdır. • Spor Yargısı üst organı bir Spor Temyiz Kurulu şeklinde olmalı, İhtisas Daireleri’ne bölünmüş ve Genel Kurul şeklinde, kanunla oluşturulmalıdır. • Spor Temyiz Kurulu kararlarına karşı, sadece kanunla belirlenecek usul nedenleri ile Yargıtaya başvurulabilmelidir. • Yapılacak düzenlemeler uluslararası spor düzenine ve normlarına uygun olmalıdır. Bu görüşlerimizi açıkladığımızda Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girmesine 10 ay vardı. Şimdi (19 Kasım 2010) tam 4 ay kaldı. Hâlâ, kamuoyuna, spor camiasına açıklanmış bir çözüm, yeni bir yapılanma planı yoktur. Dileriz ki, sonrasında çok baş ağrıtacak, bazılarının hazırlamış olduğu bir kanun tasarısı taslağı, emrivaki ile, “Ne yapalım, daha iyisini yapacak zaman kalmamıştı” savı ile TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na empoze edilmez. 28.12.2010 14 24.12.2010 tarihli sunum • Spor Federasyonlarının özerklikleri sözde değil, özde mevcut hale getirilmelidir; • • • 2008 yılı Spor Şura Kararlarının ilgili bölümünde şu ifadeler bulunmaktadır: “Özerk federasyonların hukuki statüsünün uygulamada tereddüte yer vermeyecek (vergi mükellefiyeti, personel istihdamı ve diğer konularda) şekilde belirlenmesi; Federasyonların özerkliği söz konusu olduğunda, bununla kastedilenin ne olduğunun ortaya konulması, özerkliğin kazanılma sürecinden başlayarak; – Federasyonların kendi kararlarını alabilmesini, – Kararlarını kendilerinin, zedeleyici denetim olmaksızın, uygulayabilmelerini, – Çıkacak uyuşmazlıkları kendisinin çözümleyebilmesini sağlayacak şekilde düzenleme yapılması. • • • Özerk federasyonlarca da özerklikle birlikte gelen hak ve yetkiler ile görev ve sorumluluklar hususunda bilgi eksikliği bulunduğundan, özerklikle ilgili tüm çevrelere bilgi vermeye yönelik “Özerklik Konferansı” düzenlenmesinin yararlı olacağı; görüşü kabul edilmiştir.” Spor Hukuku Enstitüsü, İstanbul Barosu ile birlikte 16-17 Mayıs 2009 tarihinde bir Sempozyum gerçekleştirmiş ve sunulan 20 bilimsel tebliğ ile tartışmaları kitap olarak yayınlamıştır. Sonuç: Spor Federasyonları’nın halen mevcut özerkliği “şeklen” vardır (sözdedir). Hukuken var olabilmesi için (özde de mevcut olması için), Anayasa değişikliği gerekmektedir. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 15 Sporda Sponsorluğun daha etkin hale getirilmesi için teşvik tedbirleri uygulanmalıdır; • • • • • • • Sporda sponsorluğun, mali mevzuatta, kanunen kabul edilmeyen giderlerden çıkartılarak, gider kaydedilebilir hale getirilmiş olması bir gelişmedir, faydalı oluştur. Ancak, yeterli büyüme elde edilememiştir. Zira reklama nazaran formaliteleri vardır. Türkiye’de reklam piyasası yıllık 5 milyar TL üzerinde olarak ifade edilirken, sporda sponsorluk ancak reklam piyasasının % 2’si kadar bir hacme ulaşabilmiştir. Oysa, sporda sponsorluğa birçok ülkede olduğu gibi “teşvik” uygulanması halinde kolaylıkla reklam piyasasından % 25 pay alınabilir. En etkin teşvik de mali teşviktir. Sporda sponsorluğun KDV’sini reklam KDV’sinden farklılaştırmak gerekir. Örneğin, reklam KDV’si % 18 iken , sponsorluğun KDV’sini % 8‘e indirirseniz. Reklam sektöründen % 25’lik bir hacim sporda sponsorluğa kayabilecektir. Bu durumda 1. milyar 250 milyonluk bir sponsorlukta % 10 (125 milyon) KDV kaybı olurken. Spor sektörü şimdikine nazaran 1 milyar daha fazla sponsorluk alacağından artık GSGM (yani Devlet bütçesinden) sübvansiyon almasına (500 milyon kadar) ihtiyaç duymayacaktır. Global bütçede Maliye kazançlı çıkacaktır. 2008 Spor Şurası’nda Sponsorluk konusunda : “Sponsorluk pazarını genişletmek üzere sponsorluğu teşvik edici düzenlemeler yapılması, reklama nazaran sponsorluğu teşvik edecek mali önlemler alınması ve bu kapsamda reklamla sponsorluğun K.D.V.oranlarının sponsorluk lehine farklılaştırılması; gerektiği görüşü kabul edilmiştir.” 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 16 Spor hukuku eğitimi bütün hukuk fakültelerine yaygınlaştırılmalı (ayrıca iktisat ve uluslararası ilişkiler öğrenimlerinde de sporun o disiplinlerle ilgili konuları ele alınmalıdır); • • • 2008 Spor Şurası’nın kararları arasında şu Karar bulunmaktadır: “Spor Hukuku halen bir kısım hukuk fakültelerinde seçmeli ders olarak okutulmakta olup, ana bilim dalı ve ayrıca sporcu sağlığı, spor hukuku, spor iktisadı gibi sporla ilgili alanları içine alan "Spor Bilimleri Enstitüsü" kurulması için YÖK'e teklif götürülmesi; Spor Hukuku konularının yüksek lisans ve tez konusu olarak kabul edilmesi ve stajyerlerce hazırlanacak ödev konusu olarak Barolara da kabul ettirilmesi;…” T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI Devlet Denetleme Kurulu’nun “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü faaliyetlerinin denetimi ile Özerk federasyon uygulamalarının değerlendirilmes”i başlıklı (02/04/2009 - 2009/3 ) Raporunun internet özetinde: “Spor Hukuku alanında ihtiyaç duyulan, bilimsel araştırmaların yapılabilmesini ve uzman hukukçuların yetiştirilebilmesini teminen "spor hukuku" derslerinin kapsamının geliştirilmesi ve yaygınlığının sağlanması,” ifadesi mevcuttur. TBMM Başkanlığı’na verilmiş olan önergelerde şu ifade yer almıştır : “Spor hukuku alanında da henüz emekleme döneminde olduğumuz ve mevzuatın da son derece yetersiz olduğu açıktır. Öncelikle bütün hukuk fakültelerinde spor hukukunun zorunlu ders olarak okutulması, spor basınının, emniyet mensuplarının ve bu alandaki bütün idarecilerinin de bu konu kapsamında acilen bilgilendirilmesi gerekmektedir.” 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 17 • • • • Bütün bu ifadelere tamamen katılmaktayız; ancak maalesef, 2004 yılında bir Vakıf Üniversitesi’nde ülkemizin ilk “Spor Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin YÖK onayı ile kurmamız sonrasında, bir Devlet Üniversitesi’nin aynı yönde ki başvurusu, YÖK tarafından bu kez reddedilmiştir. Bu durum diğer Üniversitelerin girişimlerini de durdurmuştur. Yetkili otoritelerin gerekli girişimlerde bulunarak YÖK’ün spor hukuku alanında Merkezler, Enstitüler, Anabilim veya Bilim Dalları kurulmasını, bütün hukuk fakültelerinde spor hukuku’nun en azından seçmelik ders olarak okutulmasını, spor hukuku disiplininde bağımsız olarak yüksek lisans ve doktora yapılmasının alt yapısının kurulması için gerekli izinlerin verilmesini dilemekte, çağrıda bulunmaktayız. Ancak bunu dahi yeterli bulmadığımızı ifade etmek isteriz. Kanımızca İktisat ve İşletme Fakültelerinde “Spor Ekonomisi”, “Spor İşletmeciliği”, “Spor Yönetimi”; Siysal Bilgiler Fakülteleri’nde ve Uluslararası İlişkiler’de bunlara ilaveten Uluslararası spor ilişkileri” ve hepsinde “spor hukuku” ile “spor sosyolojisi” ders olarak okutulmalıdır. Ancak o zaman sahada kazandıklarımızı, masa başlarında kaybetmeyiz. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 18 Uluslararası spor ilişkilerinde Dışişleri Bakanlığı ile koordineli çalışmalar yürütülmeli ve bu Bakanlığın mensuplarına bu alanda eğitim verilmelidir; • Türkiye, uluslararası spor kuruluşlarında vatandaşlarının ülkemizin nüfusu ile orantılı olarak istihdamını henüz sağlayamamıştır. • Birçok uluslararası konferans ve benzerlerine katılmamakta; katıldığında ise genelde iz bırakıcı etkinliği bulunmamaktadır. • Dış temsilciliklerimiz personeli, sporun yarışmalar dışı faaliyetleri hakkında yeterli bilgi ve talimat alamadıklarından, eğitimleri olmadığından, yeterli değerlendirme ve girişimlerde bulunamamaktadırlar. • Bu eksikliğin giderilmesi için Dışişleri Bakanlığı’mızda spor ile ilgili bir birimin kurulmasını ve bu konuda meslek memurlarına eğitim verilmesini faydalı, hatta gerekli görmekteyiz. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 19 Anayasa’nın 59. maddesine yeni bir içerik verilmelidir. • • • • Halen Anayasa’mızın doğrudan spor ile ilgili maddesi şu şekildedir: “Sporun geliştirilmesi MADDE 59- Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur.” Görüldüğü üzere bu madde yukarıdan beri belirtmiş olduğumuz konuların, sorunların hiç birisine ışık tutmamakta, ilkeler düzeyinde çözüm getirmemektedir. 59. maddeye yeni bir içerik vermek elzem olmuştur. Devlet Denetleme Kurulu da raporunda bu konuya müteaddit defalar değinmiştir: “...özerk spor federasyonlarının kendine özgü bir şekilde yapılandırılması ancak Anayasa’da buna ilişkin değişiklik yapılmasıyla mümkün olacaktır....” “ .... Başka bir deyişle, özerk federasyonların kamu hukuku tüzel kişileri olmaları ile birlikte kamu hukuku tüzel kişiliğinin mevcut sınırlarını aşacak şekilde veya özel hukuk tüzel kişileri olmaları ile birlikte kamu tüzel kişiliğinin sağladığı bazı ayrıcalıklara sahip olacak şekilde esnek bir yapıya kavuşturulmalarının, mutlaka Anayasada değişiklik yapılması ile mümkün olacağı değerlendirilmektedir....” Anayasa’nın 59. maddesine yeni bir içerik kazandıracak çalışmaların yapılmasını elzem görmekteyiz ve bu konuda gerekli bütün çabayı harcamaya Spor Hukuku Enstitüsü Derneği olarak hazırız. 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 20 Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz 28.12.2010 TBMM Spor Araştırma Komisyonu'na 24.12.2010 tarihli sunum 21