İNSANIN PSİKOLOJİK YAPISI VE ERGONOMİ Salih GÜNEY Yrd.Doç.Dr.öğ.Bnb. K Kara Harp Okulu Davranış Bilimleri Öğretim Üyesi. Ö ÖZET : Çalışma yaşamında insan, yaratıcılığı ve yapıcılığı sayesinde çeşitli fonksiyonları yapan ve kontrol eden bir eleman olarak yer alır. Ancak insanın görevlerini istenilen biçimde yerine getirebilmesi birçok faktöre bağlıdır. İşte ergonominin temel amacı, bu faktörleri inceleyerek insanın işine uyumunu sağlamak için gerekli olan bütün şartları belirlemektir. İnsanın işine uyumunu veya işin insana uyumunu sağlamak için, çalışma ortamının, makinaların, çalışma çevresinin, çalışma yöntem, kapsam ve süresinin analiz edilerek uygun bir biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu durum işgörenin hem moralini hem de verimliliğini yükseltir. G GİRİŞ: Teknoloji alanındaki hızlı ilerleme, ürünlerin sürekli geliştirilmesine, işletmelerdeki faaliyetlerin yeniden düzenlenmesine ve teknik sistemin sosyal sisteme uygun olarak dizayn edilmesine yol açmıştır. Bu sürekli yenileşme ve gelişme içerisinde insan unsurunun yetersiz kalmaması ve insan becerilerinden azami düzeyde yararlanmak için uzmanlar insanların bireysel özellikleri ve yetenekleri konusunda sürekli araştırmalar yapmıştır. Ergonomi, iş görenle işi arasında dengeli ve uyumlu bir ilişki kurmaya çalışarak, bir taraftan üretimde bir artışı hedeflemekte, diğer taraftan çalışan iş görenin bedensel ve ruhsal sağlığını korumayı hedeflemektedir. Bu konuda uzmanların yaptıkları bütün araştırmalarda, işe uygun personel alındığında, hem çalışanların veriminin yüksek olduğu, hem de onların bedensel ve ruhsal açıdan yıpranmadıkları görülmüştür. Amacımız; İNSAN - MAKİNA - ÇEVRE uyumu sağlanmaya çalışılırken en önemli elemanın insan olduğunu ve işyerlerinde ergonomik çalışmalar yapılırken insanın psikolojik yapısının ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulamaktır. I I- ERGONOMİ İnsanlar ve toplumlar varlıklarını devam ettirmek ve güçlü hale gelmek için sürekli birtakım faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bu faaliyetler << iş >> olarak tanımlanmaktadır. İnsanların başarılı olmaları için bu faaliyetlerin bilimsel olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle günümüzde uzmanlar, çalışma hayatının bilimsel olarak incelenmesini yasal bir zorunluluk haline getirilmesi çabası içindedirler. İNSAN - MAKİNA - ÇEVRE ilişkisine önem verilmesi insanların üretkenliğini olumlu yönde etkilediği yapılan araştırmalarla doğrulanmıştır.Bu nedenle insan makina - çevre ilişkisinin rasyonel olarak ele alınması yeni bir bilimin yani ERGONOMİ' nin doğmasına yol açmıştır. A A-ERGONOMİNİN BİR BİLİM OLARAK DOĞUŞU Ergonomi alanında ilk çalışmalar 18. nci yüzyılın ikinci yarısında geliştirdiği " İŞ DÜZENİ " anlayışı ile F.W. Taylor yapmıştır. Taylor, insanların daha verimli çalışmaları için birtakım teoriler geliştirmiştir. Daha sonra mühendis olan Gilbert ile psikolog olan eşinin geliştirdiği İŞ VE ZAMAN ETÜDÜ ile Douglas'ın geliştirdiği iş sırasında enerji tüketimini önlemeyi esas alan OKSİJEN TÜKETİMİ metodları ergonomi biliminin gelişmesinde önemli katkıları olan ilk çalışmalar olmuştur. Ergonominin bir bilim olarak doğmasında uygulamalı psikoloji uzmanlarının çalışmaları ve eserleri oldukça etkili olmuştur. Munsterberg'in 1913 yılında yayınladığı " Endüstriyel Etkinliklerde Psikoloji" adlı eseri ile Cambridge Üniversitesinin 1921 yılında yaptığı çalışmalar ergonomi biliminin doğmasında önemli rol oynamıştır ( ). Ergonomi görüşü, 1. nci Dünya Savaşı sırasında silah sistemlerini geliştirmek amacıyla yaptığı çalışmalar nedeniyle daha çok önem kazanmaya başladı. Savaş sonrası çok yoğun derecede üretim gerektiren, tarım, yönetim ve endüstri alanında ergonomik uygulmaların başlaması olağan üstü bir şeydi. Toplumsal ve ekonomik hayattaki ilerlemeler, mühendislik ve gelişme programlarının önemli bir görünüşü oldu ( ).İkinci dünya savaşından sonra bilim adamları savaş teknolojisinde büyük lerlemeler kaydettiler. Ancak ikinci dünya savaşının içinde yer alan ülkeler geliştirilen savaş silahlarını çok önemseyerek esas önemli olan İNSAN faktörünü ihmal etmişlerdir. Dolayısıyla silah kullanımında insan-makina sistemine önem verilmediğinden birçok insan ve malzeme boşu boşuna heba olmuştur. Sonuçta İNSAN - MAKİNA bütünlüğünün önemli olduğu düşüncesi önem kazandı. Ergonomi alanındaki çalışmalar ve bilgiler,ilk zamanlar bütünlük arzetmiyordu. Ancak psikolog K.F.H.Murrel' in büyük çabaları sonucu bu konudaki tüm çalışmalar bir bütünlük içinde değerlendirilmeye başlandı (1949). Hatta ERGONOMİ kavramı ilk defa Murrel tarafından önerilerek kullanılmaya başlanmıştır. 1949 yılından sonra ergonomi konusu daha geniş boyutlarda ele alınmaya başlanmıştır. Bunda Ergonomi Araştırmaları Konseyinin kurulmasının özellikle 1961 yılında Stockholme'de kurulan Uluslararası Ergonomi Cemiyetinin büyük katkısı olmuştur ( ). Ülkemizde ergonomi bilimi yeni yeni tanınmaya başlanmıştır. Bunda bazı kurum ve kuruluşların ( Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Dokuz Eylül Ünivesitesi, Çalışma Bakanlığı, Milli Prodüktivite Merkezi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği..) ortak çabaları ile bazı uzmanların ( Kadayıfçılar, Dinçer, C.Erkan, N.Erkan, A.F.Özok, G.İncir..) çalışmaları önemli rol oynamıştır. B B-ERGONOMİ KAVRAMI VE TANIMI Ergonomi kavramı Yunanca olan Ergon (iş) ve Nomos (kural yasa) kelimelerinin birleşmesiyle üretilmiştir. Bu kavram ile çalışanların görünüşü simgelenmeye çalışılmıştır ( ). Bu kavramla şu sonuca varılmak istenmektedir; çalışanı belli bir eğitimden geçirdikten sonra işe uygun hale getirmek veya çalışma ortamını ve işi, çalışanın ihtiyaç ve yeteneklerine göre uygun hale getirmek. Ergonomi, insan çalışmasının bilimidir. Yani, insanın kendine özgü kişisel özelliklerini ve yeteneklerini araştırarak işin insana uygun hale getirmesini sağlayan bir bilimdir ( ). Ergonominin endüstrideki tam anlamı " İŞ PRENSİPLERİ "dir ( ). Yani bireyin zihinsel ve fiziksel açıdan tam olarak rahat çalışabilmesi için gerekli tüm imkanları sağlayarak en iyi sonucu elde etmeye çalışmak endüstrideki ergonominin tam karşılığıdır. Bu tanımdan dolayı bazı bilim adamları ergonomi kavramı yerine " İnsan mühendisliği " ( HumanEngineerig ) kavramını kullanmayı tercih etmektedir. Ergonomi, insanın işine en iyi şekilde ayarlanmasını sağlamak için mühendislik bilimleri ile insanın biyolojik yapısını inceleyen bilimlerin birbirleriyle bağlantılı olarak uygulanmasıdır ( ). Bu tanıma göre insanın biyolojik ve fiziksel özellikleri dikkate alınarak işyerinin ve makinaların dizayn edilmesi gerekir. Ergonomi geniş olarak şöyle tanımlanmıştır; ,çalışanların biyolojik, psikolojik özelliklerini ve yeteneklerini dikkate alarak, İNSAN - MAKİNA- ÇEVRE uyumunun doğal ve teknolojik yasalarını belirleyen, birden fazla disiplini kapsayan bir bilim dalıdır ( ). Bu tanımda kısaca şu vurgulanmıştır; iş ve iş ortamının bireyin zihinsel ve bedensel kapasitesine göre ayarlanmasıdır. Ergonomi konusunda yapılan tanımları dikkate alarak şöyle bir tanım yapabiliriz.Ergonomi, insan-makina ve iş çevresindeki ilişkinin bilimsel olarak ele alınması ve verimliliğin artırılmasıdır. C C-ERGONOMİ BİLİMİNİN DAVRANIŞ BİLİMLERİ İLE OLAN İLİŞKİSİ Çalışanların iş ve iş ortamına uyumu demek,hem çalışanların örgütün hem de örgütün çalışanların ihtiyaçlarını karşılaması demektir. Bireylerin iş ortamına uyumunu sağlamak için onların yetenek, ihtiyaç ve bazı davranışsal özelliklerinin bilinmesi gerekir. Çünkü işgörenler çalışma ortamına farklı kültürlerden gelirler ve farklı kişilik özelliklerine de sahiptirler. Ayrıca işin gerektirdiği bazı yetenek ve maharetlere de işgörenlerin sahip olması istenir. E Ergonominin iki temel amacı vardır: -- Belli bir eğitimden geçen kişinin işine ve iş ortamına uyumunu sağlamak, --İşin ve iş ortamının teknik ve organizasyon olarak kişinin ihtiyaçlarına, yeteneklerine veya güçsüz ve çaresiz kaldığı yerlere uygunluğunu sağlamak. Egonominin bu iki temel amacı dikkate alındığında Davranış Bilimleri ile yakından ilişkili olduğu görülmektedir. Çünkü her iki bilimde de temel öğe İNSANDIR. Amaç insanın işinde tatmin olması ve veriminin yükseltilmesidir. Davranış bilimlerine göre bir birey ölçülebilir bazı özelliklere sahipse bu kişinin bazı davranışlarını önceden tahmin etmek mümkündür. Dolayısiyle bireylerin özelliklerinin bilinmesi onların hangi alanlarda ve işlerde başarılı olacaklarını ve hangi tür davranışları gösterebileceklerini tahmin etmek mümkündür. Davranış bilimlerinde bazı testlerden ( yetenek, mesleki ve kişilik testleri gibi) faydalanarak insanların davranışları önceden tahmin edilebilmektedir. Davranış bilimleri sayesinde işgörenlerin özellikleri belirlendiğine göre hangi çalışma ortamında olursa olsun bir grubun verimliliğini, yaratıcılığını ve moralini artıracak şartları belirlemek mümkündür. Ergonominin amacı da bireyin moralini ve yaratıcılığını artırarak en yüksek verimi elde etmek olduğuna göre her iki bilim arasında çok yakın ilişki vardır. Özellikle ergonomi, davranış bilimlerinden her alanda yararlanmak zorundadır. Çünkü ergonomi öncelikle bireyi çok iyi tanımak mecburiyetindedir. Bireyi tanıma konusunda en büyük destekleyicisi ise davranış bilimleridir. Bireyi tanıdıktan sonra çalışma ortamını ve makineleri ona göre dizayn etmek hem çalışanların moralini hem de iş verimini oldukça yükseltir. I II- İNSANIN PSİKOLOJİK YAPISI VE ERGONOMİ A-İnsanın Psikolojik Yapısına Etki Eden Örgüt İçi ve Örgüt Dışı Faktörler Ergonominin işgören ile iş ve iş ortamı arasındaki uyumu sağlamada sadece teknik düzenlemeye ağırlık vermesi yeterli değildir. Bu düzenlemenin yanında belki de bundan daha da önemli olan işgörenin psikolojik yapısının dikkate alınarak işe uyumunun sağlanması gerekmektedir. Çünkü bütün örgütler insan unsuruna önem verdikleri müddetce varlığını devam ettirebilirler.İnsan Psikolojik yönden tatmin edildiği müddetçe işletmelerin veya kurumların verimliliği artacaktır. İnsan psikolojik yönden tatmin edilmediği takdirde örgüt içinde sürekli problem yaratan bir unsur olarak varlığını devam ettirir. Bu durum ise örgütün verimliliğini olumsuz yönde etkiler. Kısaca iş ve işyerinin düzenlenmesinde bireyin psikolojik yapısıda dikkate alınırsa örgüt içi tüm ilişkiler ve işin yapılması istenilen düzeyde olur. Böylece ergonomik açıdan beklenen sonuç daha kolay ve kısa sürede elde edilmiş olur. 1 1. ÖRGÜT DIŞI FAKTÖRLER. Çalışma ortamında işgörenleri etkileyen faktörler sadece örgütten kaynaklanmaz. Aynı zamanda örgüt dışı faktörler de çalışanları olumsuz yönde etkiler. Çalışanları olumsuz yönde etkileyen örgüt dışı faktörlerden bazıları şunlardır: -- Çalışanların yakınlarının hastalanması veya ölümü nedeniyle oluşan ü üzüntüler, -- Aile içi sorunlar, -- Ekonomik zorluklar, -- Ulaşım problemleri, - -- Bireysel rahatsızlıklar. Yukarıda sıraladığımız faktörler işgörenlerde kızgınlık,öfke, üzüntü, isteksizlik ve ilgisizlik yaratarak onların verimli bir şekilde çalışmasını engeller. Eğer örgüt dışı faktörlerin etkileri giderilmezse çalışanlar psikolojik açıdan ruhsal bir çöküntü içine girer ve hem kendilerini hem çalışma arkadaşlarını hem de işgörenleri üzecek bir çok kazaya neden olabilirler. ( İşgörenleri olumsuz yönde etkileyen bu faktörlerin etkisini azaltmak veya ortadan kaldırmak için her işletmede mutlaka bir psikoloğun görev alması yasalarla zorunlu hale getirilmelidir). 2 2. ÖRGÜT İÇİ İNSAN İLİŞKİLERİ Her örgüt insan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulur ve yine insan çabasıyla amacına ulaşır. Bu nedenle çalışma hayatında öncelikle insan üzerinde durulmalı ve onun davranışlarını etkileyen faktörlerin hepsi bilinmeldir. Son yıllarda işletmelerde yapılan çalışmaların önemli bir bölümünü örgüt içi insan ilişkilerinin düzenlenmesi oluşturmaktadır. İşgörenler çalışma ortamında istedikleri gibi hareket edemezler. Onların davranışlarını sınırlayan bazı kurallar vardır. Ayrıca çalışma sırasında da işgörenlerin uyması gereken bazı ergonomik kurallar vardır. Konulan bu kurallar çalışanların güvenliği içindir. İşletmelerde konulan kurallarla,bireylerin kişisel özellikleri ile yetenekleri arasında yakın bir ilişki vardır. Bu nedenle örgüt içi bağlantıları düzenlemek isteyen her yönetici bu ilişkiyi dikkate almak zorundadır.Başka bir deyişle, her yönetici işgörenlerin sosyal, politik ve psikolojik yönlerini çok iyi değerlendirerek, örgüt içi insan ilişkilerini en verimli düzeye getirmelidir. Örgüt içi insan ilişkileri düzenlenirken bireylerin birbirlerini etkilemesi hususu da dikkate alınmalıdır. Çünkü örgüt içinde farklı statülerde ve farklı kültürel ortamlardan gelen insanların uyum içinde çalışmaları örgütün verimliliği için temel şarttır. Bu nedenle her örgüt kendine özgü bir kültür birliği projesi geliştirmelidir. Bu proje sayesinde hem bireysel amaçların gerçekleştirilmesi hem de örgüt amacının gerçekleştirilmesi için bir araya gelen işgörenler arasında bir kültür birliği sağlanmış olur. Örgüt kültürü, paylaşılan inançlar ve değerler olmakla beraber, işgörenlerin nasıl davranacaklarını belirlemede de önemli bir araçtır ( ). Yani örgüt kültürü, çalışanların ortak hareket etmelerini sağlayan ve bu yolla örgüt içi düzenliliği oluşturan etkili bir faktördür. Bu nedenle ergonomik çalışmalarda örgüt kültürü ihmal edilmemesi gereken önemli bir konudur. Örgüt içi insan ilişkilerinin önemli bir yönünü de AST ÜST ilişkisi oluşturmaktadır. İşgörenlerle doğrudan ilişki içinde bulunan amirlerin insan ilişkileri konusunda belli bir eğitimden geçirilmeleri gerekir. Yani, amirler insan ilşkileri konusunda gerekli olan bilgi ve beceriye sahip olmalıdırlar. Netice olarak işletmelerde ergonomik çalışmalar yapılırken örgüt içi insan ilişkilerinin bazı temel prensiplerle düzenlenmesi bireyin psikolojik yapısını olumlu yönde etkiler. 3 3- İŞYERİNDE İŞGÖRENLERİN ÇALIŞMA BİÇİMLERİ İşgörenlerin psikolojik yapısını etkileyen önemli faktörlerden birisi de onların işyerindeki çalışma biçimleridir. İşyerlerinde iki tür çalışma biçimi vardır. Birincisi; bireysel çalışma, ikincisi; ekip çalışmasıdır. Bireysel çalışma daha çok yapılan işin özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bu çalışma biçiminin hem olumlu hem de olumsuz yönleri vardır. Eğer iş bireysel çalışmayı zorunlu kılıyorsa veya birey yanlız çalışmaktan hoşlanıyorsa bireysel çalışma verimliliği olumlu yönde etkiler. Eğer birey tek başına çalışmaktan hoşlanmıyorsa ve siz onu yalnız başına çalışmaya yöneltirseniz kişi işinden zevk almaz ve dolayısıyla verimi de düşük olur. Aynı zamanda bu durum bireyin psikolojik yapısını da olumsuz yönde etkiler. Ekip çalışması hem işin belli bir düzen içinde yapılmasını hem de işgörenler arasındaki sosyal dayanışmayı sağlaması bakımından üzerinde önemle durulması gereken bir husustur. Bu nedenle işletmelerde görev alan ve ergonomik düzenlemeye inanan yöneticilerin temel görevlerinden biri de her işgöreni bilinen özellikleri doğrultusunda uygun bir sosyal yapı ve iş ortamına yerleştirmektir. Tabii bunun için de işgörenleri işe almadan önce onların kişilik özellikleri ile yeteneklerini tespit etmek için gerekli testleri uygulaması gerekir. Ekip çalışması işgörenleri hem maddi hem de manevi yönden doyuma ulaştırır. İşgörenler çalışma ortamında tek başına yapamadıkları işleri diğer işgörenlerin yardımıyla kolayca yaparlar. Ayrıca ekip çalışmasında her işgören aynı oranda üretime katkıda bulunur. Bunun yanında ekip içinde bilgi alış verişi yapılarak mesleki ve sosyal yönden bilinçlenmiş olurlar. İşgörenler ekip çalışması sırasında bazen sorun dinleyici bazen de sorun anlatıcı durumuna geçerek hem kendisinin hem de başkalarının psikolojik yönden rahatlamasını sağlarlar. Netice olarak ekip çalışması düzenli olduğu taktirde iş görenlerin işe uyumları daha kolay olur. 4 4- ÇALIŞMA ORTAMI VE ŞARTLARI İşgörenler kendilerini rahat hissetikleri çalışma ortamı ve koşullarında daha çok üretken olurlar. Çalışma ortamı ve şartlarının kötü olması işgörenleri psikolojik yönden etkileyerek verimli olmalarını engeller. Son zamanlardaki ergonomik çalışmalar daha çok işin insana uyumu noktasında yoğunlaşmıştır. Çünkü tüm ergonomik bilgiler başlangıçta işgörenlerin verimliliğini değil daha çok onların sağlıklı ve insanca çalışmasını hedeflemektedir. Yani işin psişik açıdan işgörenler için nasıl daha uygun hale getirilebilir noktası günümüzde daha çok önem kazanmıştır. Bu nedenle ergonomistler, iş genişletme, iş zenginleştirme, iş değiştirme ve özel çalışma grupları oluşturma gibi konular üzerinde durmaya başlamışlardır. İşletmelerde çalışanlar üzerinde önemli etkileri olan faktöreleri şu başlıklar altında sıralayabiliriz: --Çalışma ortamının uygunluğu ( işyerinin aydınlığı, sıcaklığı, genişliği, h havalandırma sistemi vs. ). -- İşyerindeki sosyal çevre ( işgörenlerin birbirleriyle ilişkide bulunmasını sağlayan çevre ). -- İş sistemi, işin kolay ve rahat yapılması için uygun bir yerleşme tarzı. -- Makina sistemi ve dizaynı, makinaların çalışmayı kolaylaştırıcı bir şekilde yerleştirilmesi ve makinaların çalışanların özelliklerine göre dizayn edilmesi. Koruyucu önlemlerin veya malzemelerin alınması. -- Çalışma ortamının işgörenleri psikolojik yönden rahatlatıcı olması,işyerinin dekorasyonu, temizliği, duvar ve makinalar için uygun renklerin seçimi, duvarlara asılacak tabloların seçimi vs. -- İşyerinde işgörenleri olumlu yönde etkileyecek bir müzik düzenin kurulması. -- İşyerinde işgörenleri her açıdan bilgilendirecek bir danışma merkezinin kurulması. -- İşgörenleri olumlu yönde etkileyecek dış çevre düzenlenmesinin yapılması. -- İşgörenlerin bedensel olarak dinç kalmaları için spor tesislerinin yapılması. -- Yapılan işin türüne göre çalışma yerinin genişliği. İşletmelerde yapılan araştırmalarda yukarıda sıraladığımız faktörlerin uygunsuzluğunun veya yetersizliğinin çalışanlar üzerinde büyük stresler yaratığı sonucu elde edilmiştir. Bu stres nedeniyle işgörenlerin beceriksiz, uyumsuz, isyankar, bunalımlı ve iş hevesini tümüyle kaybetmiş bir birey haline geldiği yani organik ve psikolojik dengesinin bozulduğu ve netice olarak kazalara neden olduğu araştırmalarla doğrulanmıştır ( ). İşte ergonomi, işletmelerde, işgörenlerin organik ve psikolojik dengesini bozacak tüm faktörleri kontrol altında tutarak onların hem sağlıklı bir şekilde çalışmalarını hem de verimliliklerini yükseltmeyi temel amaç olarak kabul eder. Çalışma ortamı ve koşulları, bir işletme psikoloğunun da görüşleri alınarak, işgörenin rahat edeceği ve çalışacağı bir hale getirilmelidir. Böyle bir ortam, monoton işlerde çalışanları canlandırır ve işinde tatmin olmalarını sağlar. 5 - Çalışma ve Üretim Faaliyetleri İşgörenlerin yetenekleri ve kapasiteleri dikkate alınarak çalışma ve üretim faaliyetlerinin düzenlenmesi, verimi artırmanın yanında çalışanların işinde tatmin olmalarını da sağlar. Eğer çalışma ve üretim faaliyetleri işgörenlerin yetenekleri ve kapasiteleri dikkate alınmadan düzenlenirse onların kısa sürede yorulmalarına dikkatlerinin dağılmasına ve işinde mutsuz olmalarına yol açar. İşinde mutsuz olan insanlar kısa sürede psikolojik bir çöküntü içine girerler. Psikolojik çöküntü içine giren işgörenler kendilerini tam olarak işine veremedikleri için tehlikeli sonuçlara yol açacak kazalara neden olurlar. İnsanın bedensel ve zihinsel gücünün belli bir sınırı vardır ve bir günde gerçekleştirebileceklerinin miktarı bellidir. Mevcut gücünün üstünde çalıştırılan işgören yorgun düşer ve solunum, dolaşım, kas-sinir sistemi, merkezi sinir sistemi ve enerji metabolizması gibi temel fonksiyonları zorlanır. Eğer bu durum uzun sürecek olursa işgörenlerde sağlık sorunlarıda ortaya çıkar. Sonuçta işgörenlerin verimi ve çalışma arzusu azalır ( ). Bazen günlük iş yükü çok yüksek olabilir. Bu durumda iş yükünü hafifletici bazı uygulamalara başvurulabilir. Eğer buna rağmen iş yükü yorucu olmaktan çıkarılamıyorsa o zaman uygun dinlenme molaları verilmelidir. Dinlenme molaları gerekli olduğu zamanlarda ve yeterli sürede verilirse işgörenlere faydası olur. Dinlenme molaları işgörenleri psikolojik açıdan rahatlatır. Başka bir deyişle, çalışanı kısa da olsa iş stresinden kurtarır ve işgörenin tekrar kendini bulmasına yardımcı olur. Psikolojik açıdan rahatlayan işgören işini daha iyi yapar ve böylece verimliliği de artmış olur. Dinlenme molaları gelişi güzel verilmemelidir. Dinlenme molaları,çalışma saatleri ve iş yüküne göre ayarlanmalıdır. Aksi takdirde verilen molaların işgörene pek fazla bir yararı olmaz. Ayrıca dinlenme molaları verilirken çalışma koşulları dikkate alınmalıdır. Çalışma ortamının çok sıcak, soğuk, gürültülü, tozlu veya dumanlı olması durumunda dinlenme molaları bu şartlara uygun olarak verilmelidir. Üretim faaliyetleri planlanırken, makinalar çalışanların fiziksel kapasitelerine göre ayarlanmalıdır. Ancak, makinaya veya çalışma sistemine uyması için insan zorlanmamalıdır. Üretim programları, işgörenlerin gereğinden fazla fiziksel ve zihinsel çaba sarfetmelerini önleyecek düzeyde planlanmalıdır. Eğer çalışanlar üretim sırasında yanlış yerleştirilmişlerse ( kısa boylu birinin yapacağı işi uzun boyluya veya uzun boylu birinin yapacağı işi kısa boylu birisine vermek gibi ), bu kişiler zamanından önce yorulurlar. Yorulan bu kişilerin kaza yapma ihtimali de yüksek olur. Bu durum hem kendilerini hem de diğer işgörenleri olumsuz yönde etkiler. Üretim faaliyetlerinin planlanması ve uygulanmasında şu noktalara dikkat edilmelidir: -- İş ritmi yüksek ve zorlayıcı olmamalı, -- Dinlenme molaları uygun bir şekilde düzenlenmeli, -- Çalışandan kapasitesinin üstünde iş istenmemeli, -- Üretim sırasında oluşan gürültü, toz ve dumanlar için tedbirler alınmalı, -- Araç-gereç ve makinalar çalışanların fiziksel özelliklerine göre dizayn edilmeli, -- Başarılı üretim neticesinde çalışanlar ödüllendirilmeli, -- Makinaların haftalık ve aylık bakımları yapılmalıdır. Kısaca, çalışanı olumsuz yönde etkilemeyen çalışma ve üretim faaliyetleri planlanıp uygulandığında işgörenler daha huzurlu ve verimli çalışırlar. B - İnsan Psikolojisi Açısından Ergonominin Önemi Günümüzde işgörenlerin biyolojik, fizyolojik ve psikolojik yapılarının bilinmesinin işe uyum sağlamada son derece önemli olduğu görüşü artık oldukça taraftar toplamıştır. Çalışanların iş verimini koruma veya istenilen seviyeye getirebilme, yeni yöntem ve tedbirlerin bulunmasını zorunlu kılmıştır. Bunun için de psikosyolojik temellere inerek çeşitli insanların iş başındaki davranışlarını değerlendirmenin yanında işgörenlerin bütün davranışları, işinde yaşadıkları sosyolojik ortam ve genel psikolojik streslerin de etkilerini incelemek önemli olmaktadır ( ). Makina ile çalışan işgörenlerin sağlık, güvenlik ve verimliliğine, insanın psikolojik özelliklerinin etkileri oldukça fazladır. Makina ile işgören arasındaki en önemli fark bu psikolojik özelliklerdir. Çünkü işgören makinadan farklı olarak zaman zaman heyecanlanır ve duygulanır dolayısıyla yaptığı işin miktarında farklılıklar ortaya çıkar ( ). Bu nedenle ergonomistler, işletmelerde ergonomik çalışmalar yaparken öncelikle işgörenlerin psikolojik özelliklerini birinci planda tutmalıdırlar. Çünkü insan organizmasının yapı, fonksiyon ve davranışlarının temel özellikleri dikkate alınarak, çalışanların teknolojik çevre ile uyumunun sağlanması ergonomi olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla ergonomi, çalışma süresince iş ile ilgili bilginin çok çabuk, açık ve anlaşılır biçimde alınarak gereğinin yapılmasına, işin işgöreni zorlamadan yapılmasına, işgörenin sağlık ve güvenliğinin sağlanarak moralinin yükselmesine ve sonuçta veriminin artmasına imkan sağlamaktadır ( ). Çalışma ortamı ve koşullarının uygun olmaması işgörenlerin psikolojik dengesini bozarak işe karşı motivasyonlarının azalmasına yol açar. Ergonominin temel amaçlarından biride çalışma ortamı ve koşullarının insanların rahat ve huzurlu bir şekilde çalışmasına imkan tanıyacak bir hale getirmedir. Kısaca belirtecek olursak, insanların psikolojik özelliklerini dikkate alarak insan makina - çevre bütünlüğünü sağlamaya çalışan ergonominin insan psikolojisi açısından önemi oldukça fazladır. S SONUÇ: İşyerlerinin ergonomik açıdan düzenlenmesi herkesin sorumluluğundadır. Çünkü ergonomi bir ülkenin sosyo - ekonomik gelişmesinde insan kaynaklarının en iyi şekilde kullanımı ile yakından ilgilidir. Ergonomik faaliyetlerin çeşidi ve seviyesi her bireyin rolüne,eğitimine ve hepsinden önemlisi motivasyonuna bağlıdır.Gelişmiş ülkelerde ergonomik uygulamalar, psikologlar, fizikçiler, psikyatristler-psikoterapistler, mühendisler ve desinatörler tarafından yapılmalıdır. Temel amaç, her ülkenin ergonomik uygulamaları profesyoneller tarafından yaptırmasıdır. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, makinalar ne kadar karmaşıklaşırsa karmaşıklaşsın makinaların düğmesine basarak onları üretime hazır hale getirecek olan temel eleman insandır. Bu nedenle ondan en yüksek verimi almak istiyorsak, onun psikolojik yapısını olumsuz yönde etkileyecek tüm faktörleri ortadan kaldırmak gerekir. Ergonomi, insan - makina - çevre uyumunu sağlamaya çalışırken temelde insana önem vermektedir. Yani insanın kişilik özellikleri ile işin ve iş ortamının uyumunu sağlamak ergonominin esas amacı olmaktadır. Bu nedenle ergonominin insan psikolojisi açısından değeri oldukça fazladır. KAYNAKÇA: Necmettin ERKAN, Ergonomi, Ankara, 1988,ss.17-18 M. SEBASTIAN," Ergonomics In Industry ", Ergonomics In Developing Countries: An International Symposium, 1987, s. 192. Necmettin ERKAN, a.g.e., s. 19. Sutarman, " The Role of Ergonomics In Development ", Ergonomics In Developing Countries: An International Symposium, 1987, s. 16. Gülten İNCİR, Ergonomi, MPM Yayınları No: 240, Ankara, 1980,s. 8. M. SEBASTIAN, a.g.e., s. 192. Qian HENG, " Ergonomics In Labour Protection ", Ergonomics In Developing Countries: An International Symposium, 1987, s. 364. Gülten İNCİR, a.g.e., s. 8. Lynn MEEK, " Organizational Culture and Weakness ", Organizational Studies, 1988, s. 457. Necmettin ERKAN, " çalışma Hayatında Fizyolojik Stresler ve Ergonomi ", 2. Ulusal Ergonomi Kongresi, MPM Yayını, Ankara, 1984, ss. 30-31. Semra ATEŞ, " Çalışma Sürelerinin Belirlenmesinde Ergonomik Yaklaşım ", 2. Ulusal Ergonomi Kongresi, MPM Yayını , Ankara, 1984, s. 104. f Necmetin ERKAN, Ergonomi, a.g.e., s. 252. Alaettin SABANCI, " Ergonomi ve Tarihsel Gelişimi ", 2. Ulusal Ergonomi Kongresi, MPM Yayını, Ankara, 1984, s. 25. Nihat KALDIRIMCI ve Asuman KARAHAN, " Ergonomik Çalışmalarda Örgütsel Davranış Bilgisinin Rolü ve Önemi ", 1. Ulusal Ergonomi Kongresi, MPM Yayını, Ankara, 1988, ss. 2622 263. 1 11