DOĞU TÜRKİSTAN “İşgal Altındaki Ata Yurdumuz” Doğu Türkistan gerçeği, dünyanın ve Türkiye’nin görmezden geldiği, görse de siyasi çıkarlar uğruna feda ettiği bir gerçek. Dini, milli ve kültürel köklerinden kopartılmak istenen ve gözlerini açtığı andan itibaren “Sincanlı” olduğuna inandırılmaya çalışılan bir tutsaklar ülkesi Doğu Türkistan. GENEL BİLGİLER Başkent Nüfus Yüzölçümü Komşuları Şehirleri Din Dil Etnik Durum İklim Ürümçi 45 milyon 1 828 418 km2 Moğolistan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan, Keşmir, Tibet ve Çin Kaşgar, Hoten, Kumul, Gulca, Aksu, Korla, Turfan İslamiyet, Lamaizm (Tibet Budizmi), Budizm, Taoizm, Hristiyanlık (Katolik ve Ortodoks) (%60 müslüman, %40 Çinli budistler ve diğerleri) Uygurca, Çince Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar Türkleri, Huiler (Çin Müslümanları), Han milletine mensup Çinliler, Moğol, Şibe milleti (Çinli), Tacik, Mançu, Rus, vs. (%50 Uygur Türkü, %37 Han Çinlileri - 1949 YILINDA BU ORAN SADECE %3’TÜve %7 Kazak Türkü) kara iklimi TARİHSEL SÜREÇ Bölgedeki Türk boylarının Halife Abdülmelik Mervan döneminde kendi rızaları ile İslam’ı kabul etmelerinden itibaren İslam aleminin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olan Doğu Türkistan , tarih boyunca çok değerli alimler yetiştirerek İslam Dünyasına , düşünsel olarak ta katkıda bulunmuş bir bölge olmuştur. 1863 yılında Yakup Bey önderliğinde kurulan Doğu Türkistan İslam Devleti 1877 yılındaki Mançur Devletinin (zamanın Çin imparatorluğu) işgaline kadar bölgede hakim olmuştur. 1911 yılında Çin’de komünist devrimi oluyor ve 1943 yılına kadar bölgede Çinli yöneticiler tarafından fakat Çin devletinden bağımsız bir devlet bulunuyor. Bu dönemde 1933 yılında Kaşgar’da Doğu Türkistan İslam Devleti kuruluyor. Bu devlet 1937 yılındaki Rus işgaline kadar hayatta kalıyor. 1944 yılında tekrar Çin devleti bölgeyi işgal ediyor. Aynı yıl bu sefer Gulca’da Doğu Türkistan İslam Devleti yeniden kuruluyor. Bu devlet 1949 yılındaki Çin işgaline kadar hayatta kalıyor. 1949 yılındaki işgalden bu yana Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz işgalci Çin devleti tarafından her geçen gün artan bir şiddette devam ettirilen asimilasyon ve zulüm uygulamalarına karşı koymakta ve özgürlük için mücadele etmektedirler. DOĞU TÜRKİSTAN’IN ÇİN İÇİN ÖNEMİ Doğu Türkistan içerdiği maden, mineral, petrol ve doğal gaz yataklarıyla Çin için muazzam bir hazine niteliğindedir. Çin’de çıkarılan mineral miktarının tamamının %78’i Doğu Türkistan topraklarından çıkartılmaktadır. Ayrıca Çin Halk Cumhuriyeti topraklarından çıkartılan 148 tür madenin 118’i yine Doğu Türkistan topraklarından elde edilmektedir. Doğu Türkistan sınırları dahilinde bugüne kadar tespit edilen yaklaşık 5.000 maden ocağı Çin’in toplam maden ocaklarının %85’ini teşkil etmektedir. Çıkartılan madenler arasında kömür, demir, uranyum, volfram, manganez, krom, kurşun, molibden, çinko, berilyum, lityum, niyobyum, tantal, sezyum, beyaz mika, asbest ve altın sayılabilir. Ülkenin 25 bölgesinde altın madeni, yedi bölgede bakır madeni, yedi yerde kurşun, on bölgede demir madeni, üç bölgede de uranyum bulunmaktadır. Doğu Türkistan’da 500 noktadan petrol, 30 noktadan da doğal gaz çıkarılmaktadır. Keşfedilen petrol rezervleri, resmi Çin kaynaklarında 20–40 milyar ton olarak tespit edilmiş olup bu rezervlerden her yıl 10 milyon ton petrol Çin’e taşınmaktadır. Ayrıca sadece Taklamakan Çölü’ndeki petrol rezervinin 50 milyar ton civarında olduğu tahmin edilmektedir. Doğu Türkistan’da bulunan yaklaşık 2,2 trilyon ton miktarındaki kömür rezervi, Çin rezervinin yarısını teşkil etmektedir. Doğu Türkistan kömürünün kalitesi çok yüksektir, çünkü çok az sülfür içermektedir. Doğu Türkistan, daha önce belirtildiği gibi, 150.000 km2’lik bir tarım arazisine sahiptir. Buğday, mısır, süpürge darısı, yulaf, arpa, üzüm, kavun, armut, elma, incir, ceviz, nar gibi ılıman iklim ürünlerinin hemen hepsi Doğu Türkistan’da yetiştirilmektedir. Tanrı Dağları ile Altay Dağları’nı kaplayan 12.000 km2’lik ormanlık alan, Sibirya karaçamı ile beyaz ladin ağaçlarıyla yüksek kalitede kereste sağlayabilecek kapasitededir. ÇİN DEVLETİ TARAFINDAN UYGULANAN ASİMİLASYON VE ZULÜMLER (İNSAN HAKLARI İHLALLERİ) 1- İNSANLIK DIŞI NÜFUS KONTROLÜ ve ZORUNLU KÜRTAJ Doğu Türkistan topraklarında 1988’den bu yana nüfus yapısına ilişkin olarak zorunlu doğum kontrolü ve toplu kürtaj uygulanmaktadır. Yürütüleniskan politikası ile “azınlık millet” durumuna düşürülenUygur halkının şehirde bir, köydeyse ikiden fazla çocuk sahibi olmaları kesinlikle yasaklanmıştır. Bu yasağa uymayanlar çok ağır ekonomik ve idari cezalara çarptırılmaktadır. Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan köylü kadınlar, hiçbir sağlık veya hijyen tedbiri alınmaksızın zorunlu bir toplu kürtaj operasyonuna tabi tutulmaktadır. Eğer kürtaj yapılmamışsa, hamile kadınların çocukları zorla karınlarından çıkarılarak katledilmektedir. 1991 yılında Hoten vilayetine bağlı Karakaş ilçesinde zorunlu kürtaja tabi tutulan kadınların sayısı 18 bin 765’tir ki, bu sayı ilçedeki anne adaylarının %49’unu teşkil etmektedir. Sincan gazetesinin 12 Eylül 1992 tarihindeki sayısında verdiği bilgilere göre Doğumu Yasaklama Kanunu’nu tam olarak uygulamak için hükümet tarafından bu ilçeye 432 kişilik Çinli memur kadrosu tayin edilmiştir. Doğu Türkistan’da zorunlu kürtaj politikası o kadar dramatik bir noktaya varmıştır ki, kaldırım kenarlarında yasa dışı doğduğu için ölüme terk edilmiş yeni doğmuş bebekler görmek mümkün hale gelmiştir. 2- EĞİTİM ALANINDAKİ ENGELLEMELER Doğu Türkistan halkına eğitim de Çinlilerle aynı imkanlar verilmemektedir. Çinliler bilgisayar destekli oklullarda okurken, Uygur okullarının çoğunun donanımı oldukça zayıf durumdadır; öyle ki, bazı Uygur okullarında öğrencilerin çıplak zeminin üzerinde yazıp okudukları bildirilmektedir. Asimile olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış bir halkın uzun vadeli en iyi mücadele yöntemi, yeni nesillerin iyi bir eğitimden geçmesidir. Dolayısıyla bu durumun farkında olan Çin yönetimi, böylesi bir mücadeleyi en başından engellemek için Doğu Türkistan halkının kaliteli eğitim alma yollarını neredeyse tamamen kapamıştır. Bugün Doğu Türkistan’da okuma-yazma bilmeyenlerin oranı %60 civarındadır. Her 100 kişiden 16’sı, ilkokul eğitimi dahi alamamaktadır. İlkokul mezunlarının %40’ı ortaokullara devam ederken, ortaokul mezunlarının da %10’u liselere girebilmektedir. Çin yönetimince Doğu Türkistan’da Çinli öğrencilerin üniversitelere kabul edilme oranı %60, Müslüman öğrencilerin de %40 olarak tespit edilmiştir. Dolayısıyla üniversitelerdeki Müslüman Türklerin oranı %30’u geçmemektedir. Resmi dilin Çince kabul edildiği bölgede son 30 yıl içerisinde üç defa alfabe değiştirilmiştir. Çin alfabesinde hiçbir değişiklik yapılmamasına karşın, Uygur alfabesi önce Kirilce’ye çevrilmiş, daha sonra Latin harflerine geçilmiştir. Önce Rusya, sonra Türkiye ile kurulacak ilişkilerden korkulduğu için en son Arap alfabesi zorunlu kılınmıştır. Günümüzde Doğu Türkistan’daki bütün yayınların sadece %16’sı Uygurca’dır. Uygur dilinde hazırlanmış bir ansiklopedi veya sözlük bulunmamasının yanı sıra, Uygur öğretmenlerin veya fikir adamlarının Uygur tarihi, kültürü, sanatı üzerine yazı yazmaları da yasaklanmıştır. Aksi takdirde, bölücülük suçlamasıyla cezalandırılmakta, tutuklanmakta ve ders verdikleri okul kapatılmaktadır. Eylül 2003’ten sonra bölgede Uygur Türk lehçesinde eğitim veren bütün anaokulu, ortaokul ve liseler kapatılmış; bu okullar Çince eğitim veren okullarla birleştirilmiş; Türk öğretmenlere Çince ders verme mecburiyeti getirilmiş; Çince bilmeyen öğretmenler işten atılmış ve bugüne kadar Doğu Türkistan’da Uygur Türk lehçesinde yayımlanan bütün kitaplar imha edilmiştir. Önceden Doğu Türkistan’daki yüksek okullarda Çince eğitim oranı %70 iken şu anda eğitim tamamen Çince olmuştur. 1990’lı yılların sonlarına doğru eğitim verme bahanesiyle, Doğu Türkistan'ın köy ve ilçelerinden ortaöğretim ve lise seviyesinden en iyi öğrenciler seçilerek, Çin’in iç bölgelerine götürülmeye başlanmıştır. Buradaki amaç eğitim üzerinden kültüre müdahaledir. 3- İNSAN SAĞLIĞININ BOZULMASI Genel olarak Doğu Türkistan hastanelerinde alt yapı problemleri vardır. Herhangi bir hastalığın tedavîsi için büyük şehirlere gitmek gerekmektedir. Buna imkanı olmayan çok sayıda hasta ölüme terk edilmiştir. Diğer yandan tedavî de ücretlidir. Ekonomik durumu iyi olmayan hastalar bu konuda büyük sıkıntılarla karşılaşmaktadırlar. Doğu Türkistan'da çalışan doktorların çoğunun Çinli olması başka bir problemdir. Çince konuşmayı bilemeyen hastalarla Çinli doktorlar arasında ciddi iletişim problemleri yaşanmaktadır. Doğu Türkistan'daki çocuk ölüm oranı 1000’de 200'dür. Tıbbi müdahale eksikliği nedeniyle hastalıkların neredeyse %70'i ölümle sonuçlanmaktadır. Çin Sağlık Bakanlığı İstatistik Bürosu'nun 2003 Mart ayında yayımladığı yıllık rapora göre, Doğu Türkistan'da yaşanan ölüm vakası oranı, Çin eyaletleri içindeki en yüksek orandır. Kan ihtiyacı olan hastalara AIDS’li kan verilerek bölgedeki AIDS hastalığı sunş olarak artırılmaya çalışılmaktadır. Yolsuzlukla zengin olmuş ailelerin çocukları başta olmak üzere gençler eroine alıştılmaya çalışılmaktadır. Sağlıksız şartlarda kürtaj olan ve ucuz malzemelerle kısırlaştırılan kadınların maruz kaldıkları hastalıklar. 4- DİNİ BASKILAR 1949 yılındaki komünist işgalle birlikte Çin devletin Doğu Türkistanlılara yönelik başlattığı ilk sistemli zulmü dini alanda başlatmış ve halen de devam ettirmektedir. Din adamları öldürülmekte veya hapse atılmaktadır Devlet Memurlarının Dini Faaliyet ve Törenlere Katılması Yasaklanmıştır. Komünist Parti Üyelerinin Dine İnanmaları Yasaktır Öğrencilerin Dine İnanmaları Yasaktır Camileri Yıkma veya Kapatma Kadınlara ve 18 Yaşından Küçüklere Cami Yasağı Camilere ve İmamlara Getirilen Keyfi Kısıtlamalar Dini Eğitime Karşı Yapılan Baskılar ; Medreselerin yıkılması veya kapatılması, dini kitaplar yasaklanması ve dini eğitimin yasaklanması 5- İŞ VE EKONOMİ ALANINDAKİ BASKILAR Çinin eğitim ve iş verme dergisinin (2006 Mayıs sayısı) verdiği bilgilere göre 2003 yılında Doğu Türkistan’daki azınlıkların iş bulma oranı %70 iken, 2005'te bu oran %32,8’e düşmüştür. Hatta oran 2009 itibariyle bazı yerlerde %1 olmaktadır. Örneğin her yıl Aksu ilinde yüksek okul bitirenlerin sayısı 5000 civarında olmasına rağmen, bu sayının ancak 1% i iş bulabilmektedir. Doğal kaynaklar ve 50 milyon dönümden fazla tarıma elverişli arazideki tarımsal işlerle ilgili işletmelerde ki işgücü ihtiyacı Doğu Türkistanlılhalktan karşılanmıyor, fakat Çin’den getirilen ve Doğu Türkistan’a yerleştirilen Çinliler bu işlerde istihdam ediliyor. Bununla birlikte 2003 yılından itibaren özellikle genç kızlar ve erkekler Çin’in iç eyaletlerine zorla ucuz işçi olarak götürülmektedir. İşadamları hem psikolojik hem de fiili baskı ve engellemelere maruz kalmaktadır. 6- BASIN YAYIN VE KÜLTÜREL ALANDAKİ BASKILAR Çin’in Doğu Türkistan’ı istilasından günümüze, basılı ve görsel yayın, tamamıyla devlet tarafından yapılmaktadır. Televizyon, radyo, kitap, dergi, gazete ve saire bütün basınyayın kurumları devlete aittir. Yayınların içeriği komünist düzeni destekleyici mahiyette olmaktadır. Kaşgar Gazetesi"nin 21 Ağustos 2002 tarihindeki Çin'ce baskısında yayınlanan bir habere göre, toplam 42,320 adet Uygur dilinde basılmış kitap, dergi, gazete ve her türlü kasetler imha edilmiştir. Kendilerinin kurdukları tarih yazma komisyonu tarafından, Doğu Türkistan’ın tarihini yeniden yazılmaktadır. Neden olarak daha önce yazılanların gerçek tarihi yansıtmadığını ileri sürmektedirler. Çin tecavüzü ve baskısının doğru olduğunu halka kabul ettirmeye çalışmaktadırlar. Yurt dışından yayın yapan İnternet sitelerinden birçoğu yasaklanmıştır. Yurt dışında basılan kitap, dergi ve görsel yayının girişi yasaktır. Taşıyıcılar ve onları evlerinde bulunduranlar yayının ciddiyetine göre para ve hapis cezası gibi uygulamalara tabi tutulmaktadır. Son olarak Doğu Türkistan’daki uygur kimliğinin ve medeniyetinin yok edilmesi amacıyla tarihi ipek yolu uzerindeki Kaşgar’daki tarihi yapılar yıkılmaya başlanmıştır. 7- SEYAHAT HAKLARININ KISITLANMASI Köylere giderken köy karakollarına bilgi vermek Çin’in iç bölgelerinde otellere kabul edilmeme Yurtdışına Çıkış Yasağı 8- AYRIMCILIĞA MARUZ BIRAKMA Çin’in içeri eyaletlerinde Çin vatandaşlarının Uygurlara yönelik tavrı da devlet bazında yürütülen ayrımcılık siyasetinin açık bir yansımasıdır. Çinli halk, bir Uygur gördüğünde ona kin ve nefretle bakmakta, polisler Uygurları keyfi olarak arayabilmekte ve sorguya çekebilmektedirler. Bir dükkâna Uygur girecek olsa bütün Çinliler ona tıpkı bir hırsıza bakar gibi şüphe ile bakmaktadırlar. Hatta dükkân görevlileri mikrofondan “Dükkânımıza Sincanlı girdi ceplerinize dikkat edin.” diyerek açıktan açığa anons yapabilmektedir. Taksiciler ve Otobüs şoförleri Uygur yolcuları almayı reddeder hale gelmiştir. Bu örnekler, ırki ayrımcılığın tipik ifadeleridir. Çin hükümetinin Uygurları “terörist, katil, hırsız, bölücü, radikal İslamcı” olarak yaftalama çabası, “Devletimize en büyük tehlike Doğu Türkistan teröristlerinden gelir.”, “Uygurlar ihtiyatlı olunması gereken, gözetlenmesi gereken düşman millettir.” anlayışını yaygınlaştırması ırki ayrımcılığı tırmandırmaktadır. ÇÖZÜME YÖNELİK FAALİYET ÖNERİLERİ Türkiye kamuoyunu bu konu hakkında hassas hale getirecek çalışmalar yapmak. Basın yayın medya alanında sorunu duyuracak organizeyi yapmak. Mazlum-der gibi kuruluşların bölgeye gidip tespit yapması sağlamak. Doğu Türkistan halkına medya ve değişik yayınlarla gerçekleri öğretmek. Bölgeye yönelik bir radyo, tv, internet sitesi vs kurmak. Doğu Türkistan’dan lisan ve lisansüstü seviyede eğitim görecek öğrenciler getirmek ve dışarıda okuyan mevcut öğrencileri desteklemek suretiyle onların dinî ve millî kimliğinin korunmasına yardımcı olmak. Bölgede donanımlı hastaneler açmak. Devlet ilişkileri kullanılarak yapılabilir. Çin yönetiminin bunu engelleme ya da savsaklama ihtimaline karşı Türkiye devleti ile Çin arasında diplomatik ilişki kullanılmalıdır. Gizli dinî eğitim yapan din adamlarına destek vermek, dini kitap ve diğer eğitim gereçlerini temin etmek ve dinî faaliyetlerde bulundukları için hapse atılanların aile mensuplarına maddî yardımda bulunmak. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından öğrenci getirip eğitilmesini sağlamak. İHL, İlahiyat ve Haseki eğitimini alacak öğrenciler getirmek. Haseki Eğitim Merkezi benzeri bir okulu Kazakistan, Kırgızistan veya buna benzer bir bölge ülkesinde açmak ve buraya Türkistan’dan öğrenci getirmek. Çin’in iç bölgelerinde dini eğitim verecek okul ve medreseler oluşturmak. Buraya Türkistan’dan öğrenci getirmek. Temel dinî eserlerin günümüz Uygurcasına çevrilerek genel halk kitlesinin faydalanmasına imkan sağlamak. Kitap basımları Çin’in iç bölgelerinde rahatça yapılabilmektedir. Türkiye’den veya başka bölgelerden Türkistan’a yatırımcıları yönlendirilmek. Bölge ile ticareti artırmak. Türkiye Cumhuriyeti’nin Urumçi’de en azından bir ticari ataşeliğinin açılmasını sağlamak. Bunu Dış İşleri Bakanlığı’na gerekli dökümanlar sunarak kabul ettirip harekete geçmesini sağlamak. Türkiyeli sanayi ve ticaret çevrelerinin Çin ile yaptığı işlerde Türkistan’lıları tercih etmeleri sağlamak. Bu yönde bilgi üretilerek, fuar organizasyonları ile yönlendirme yapmak. Türkiye’deki radyo ve televizyon kanallarında Doğu Türkistan’ı bütün yönleri ile gündeme getirmek. Türkiye’ye gelenlerin bazı işlemler için Çin’e geri gönderilmelerini engellemek. Türkiye devleti Doğu Türkistanlıları herhangi bir işlem için Çin’e geri göndermemelidir. Türkiye’deki İkamet işlerini kolaylaştırmak.