Santral sinir sistemi farmakolojisinin temelleri Doç.Dr.M.Kemal Yıldırım Santral sinir sistemine (SSS’ne) etkili ilaçlar, esas olarak bu sistemdeki sinapsları etkilerler. Sinapslarda, impulsun aşırımında ve modülasyonunda (düzenlenmesinde) rol oynayan bir dizi olaydan birini veya birkaçını değiştirerek sinaptik etkinliği azaltırlar (inhibisyon) veya artırırlar (fasilitasyon). Nöronlar arasındaki iletişim araçları (nöromediyatörler) SSS’nin kendi hücreleri arasındaki veya SSS ile endokrin sistem arasındaki iletişimde ulak olarak belirli kimyasal maddeler kullanılır. Bu maddelere nöroregülatörler denir. Nöroregülatörler; nörotransmiterler, nöromodülatörler ve nörohormonlar diye üç gruba ayrılırlar. Nörotransmiterler ve nöromodülatörler bir sinaps içinde iletişim görevi yapmaları nedeniyle pek çok yönden birbirine benzerler ve nöromediyatörler diye ortak bir ad altında toplanabilirler. Nörotransmiterler, SSS’de iki nöron arasındaki iletişimden sorumlu olan temel öğelerdir. Sinapslarda, akson ucundan (presinaptik uç) salıverilirler ve diğer hücrenin membranını (postsinaptik membran) etkilerler. Böylece impulsun presinaptik uçtan postsinaptik membrana aşırımını sağlarlar ve orada yayılan aksiyon potansiyelini tetiklerler. Nörotransmiterler, nöron membranını nöromodülatörlere göre hızlı bir şekilde etkilerler ve etkileri kısa sürer. Nöromodülatörler, ana sinapsta impuls aşırımını sağlamazlar, fakat impuls aşırımını ayarlarlar. Bu maddeler presinaptik ucun veya postsinaptik membranın eksitabilitesini değiştirirler ve böylece presinaptik ucun veya postsinaptik membranın cevap verme olasılığını değiştirirler. Sinapslar ve ilaçların etkisi Sinapslar, impuls aşırımını yapan nöromediyatörün türüne göre adlandırılırlar. Örneğin, presinaptik uçtan nöromediyatör olarak noradrenalin’in salıverildiği sinapslar noradrenerjik (veya periferde adrenerjik) sinapslar ve asetilkolin’in salıverildiği sinapslar kolinerjik sinapslar diye adlandırılır. Bunun gibi SSS’de dopaminerjik, gaberjik, serotonerjik ve peptiderjik sinapslar da vardır. Sinaptik membranlar üzerinde bulunan ve nöromediyatör tarafından etkilenen reseptörler de sinapslar gibi, mediyatörün türüne göre adlandırılırlar (örneğin; dopaminerjik, noradrenerjik, kolinerjik reseptörler gibi). SSS’deki bir nöron, çok sayıda ve bazen farklı nöromediyatör salıveren sinir uçları ile sinaps yapabilir. Böylece, nöronlar aynı zamanda inhibitör ve eksitatör tipteki nöromediyatörlerin etkisi altındadırlar. Sinapslarda ilaçların etkiledikleri başlıca olaylar şunlardır: 1.Nöromediyatör biyosentezinin inhibisyonu. 2.Presinaptik uçta membran düzeyinde yerleşmiş bulunan ve sinaps aralığına salıverilen nöromediyatörün geri alınmasından (reuptake’ten) sorumlu aktif transport olayının inhibisyonu. 3.Presinaptik uçtan nöromediyatör salıverilmesinde artma. 4.Presinaptik uçtaki veziküllerin nöromediyatör depolama mekanizmasının bozulması. 5.İlacın presinaptik uçta nöromediyatör biyosentezi ile ilgili kademelerde substrat yerine geçmesi. 6.Nöromediyatörü inaktive eden enzimin inhibisyonu. 7.Postsinaptik membrandaki reseptörler üzerinde nöromediyatörünkine benzeyen etki oluşturma. 8.Postsinaptik membrandaki reseptörlerin bloke edilmesi. 9.Presinaptik uçta bulunan ve buradan nöromediyatör salıverilmesini etkileyen reseptörlerin aktivasyonu veya blokajı. 10.Reseptör desensitizasyonu veya sayısının azaltılması. 11.Reseptör afinitesinin veya sayısının artırılması. 12.Eksitasyon ve inhibisyondan sorumlu iyon kanallarının reseptör-dışı mekanizmalarla bloke edilmesi veya fasilitasyonu. SSS’deki nöromediyatörler SSS’deki nöromediyatörler kimyasal yapılarına göre: İ)Amin yapılı nöromediyatörler İİ)Amino asit nöromediyatörler İİİ)Peptit nöromediyatörler (nöropeptitler) olarak üç grupta toplanırlar. Ayrıca SSS’de nöromodülatör etkinlik gösteren adenozinerjik, nitrerjik ve nörosteroid sistemler de vardır. 1.Amin yapılı nöromediyatörler SSS’deki amin yapılı nöromediyatörler dopamin, noradrenalin ve adrenalin gibi katekolaminler, serotonin, asetilkolin ve histamin’dir. Bunlar daha ziyade nörotransmiter görevi yaparlar. Katekolaminler ve serotonin, monoaminler diye de adlandırılırlar. Dopamin SSS’de serotonin gibi yaygın olarak bulunan bir katekolamindir. Dopamin, dopaminerjik sinir uçlarında, noradrenerjik sinir uçlarındaki noradrenalin prekürsörü dopamin gibi sentez edilir. Dopaminerjik uçlarda, dopamin β-hidroksilaz enzimi bulunmaz ve sentez zinciri dopaminde sonlanır. Bütün dopaminerjik reseptör tipleri (D1,2,3,4,5), G proteini çeşitleri ile kenetlenen 7 transmembranal segmentli reseptörlerdir. Fizyolojik rolü Dopaminerjik nöronların afekt (duygulanım) ile ilgili olaylarda, lokomotor fonksiyonun başlatılmasında, eşgüdümünde ve optimizasyonunda ve ön hipofiz salgılama fonksiyonunun düzenlenmesinde önemli katkıları vardır. Dopaminerjik sistemin aşırı etkinlik kazanması psikoz nedeni olabilir. Şizofreninin gelişmesinde beyindeki dopaminerjik aşırı etkinliğin katkısının olabileceği ve bu hastalıktaki pozitif belirtilerden bu durumun sorumlu olduğu varsayım olarak ileri sürülmüştür. Dopaminerjik sistemin duygulanımın düzenlenmesi ile ilişkisini gösteren bir indirekt kanıt, bazı depresyonlu hastalarda serebrospinal sıvıda HVA düzeyinin azalmış olması ve bunlarda dopamin agonisti levodopa veya piribedil’le depresyonun düzeltilebilmesidir. Kokain ve amfetaminler gibi ilaçların pozitif pekiştirici (keyif verici) etkilerinde, n. accumbens’te mezolimbik dopaminerjik akson uçlarındaki sinapslarda dopaminerjik aşırımın bu ilaçlar tarafından güçlendirilmesi rol oynar. Tuberoinfundibuler dopaminerjik sistem tarafından hipotalamohipofizeal portal damarlar içine salıverilen dopamin, nörohormon görevi yapar ve ön hipofizden prolaktin, büyüme hormonu ve gonadotropin salgılanmasını inhibe eder. Noradrenalin SSS’de noradrenerjik nöronların büyük bir kısmının somaları locus coeruleus (LC)’ta toplanmıştır. Bu çekirdek, beyin ve omuriliğe uzanan noradrenerjik innervasyonun “santral”ını oluşturur. SSS’de noradrenalinin majör metaboliti, 3-metoksi-4-hidroksifeniletilenglikol (MHPG)’dür. MHPG çok liposolübl bir metabolittir ve beyin dokusundan kan dolaşımına kolayca geçer. İdrar içinde atılan MHPG miktarı SSS’de noradrenalin metabolizma hızının güvenilir bir ölçüsüdür. Halbuki, idrarla atılan vanililmandelik asit (VMA), normetanefrin ve noradrenalinin hemen hemen tümü periferden gelir ve periferik sempatik etkinliğin ölçüsü olarak değerlendilir. Fizyolojik önemi Bu sistemin aktivasyonu ile ortaya çıkan davranış kalıbı kısaca; dikkat kesilme,korku veya alarm durumu diye özetlenebilir. Anksiyete,tremor ve periferde sempatik hiperaktivasyon belirtileri bu davranışın öğelerini oluştururlar. LC’den omuriliğin yan boynuzlarına inen noradrenerjik yolakların buradaki sempatik nöronları etkileyerek sempatik aktivasyon yapması muhtemeldir. Opiyat abstinensi (yoksunluk) sendromu esnasında ortaya çıkan ve klonidin ile kontrol altına alınabilen sempatik hiperaktivitenin oluşmasında, LC’nin aracılık edebileceği ileri sürülmüştür. LC’den omuriliğe inen noradrenerjik yolağın REM uykusu sırasında oluşan kas gevşemesinde rol oynadığı ileri sürülmüştür. Majör depresyonlu bazı olgularda depresyon nedeni, beyinde noradrenerjik etkinliğin azalması olabilir. Adrenalin Adrenerjik nöronlar SSS’de kısıtlı bir bölgede ve az sayıda bulunur. Bu sinir uçlarının noradrenerjik uçlardan farkı, feniletanolamin N-metil transferaz (PNMT) enzimi içermeleridir, bu enzim noradrenalini adrenaline dönüştürür. SSS’deki adrenerjik nöronların ruhsal durum ve davranışa olan katkıları tartışmalıdır. Serotonin Serotonin (5-hidroksitriptamin, 5-HT), beyindeki nörotransmiter ve nöromodülatör görevi etraflı bir şekilde incelenmiş bir monoamindir. Serotonin, MAO (özellikle MAO A) enzimi tarafından 5-hidroksiindolasetik asit’e (5HİAA) oksitlenerek inaktive edilir. Serotonin salıverilmesinin arttığı durumlarda bu asitin vücut sıvılarındaki ve idrardaki miktarı yükselir. Beyindeki serotonerjik nöronların büyük kısmı “raphe sistemi” içinde yerleşmiştir. Serotonin reseptörlerinin halen SSS’de ve periferde 7 tipinin varlığı gösterilmiştir (5-HT17). 5-HT3 reseptörler, reseptörle kenetli iyon (sodyum) kanalı niteliğinde, diğerlerinin hepsi G-proteini ile adenilat siklaza veya fosfoinozitidaz ya da potasyum kanallarına pozitif veya negatif şekilde kenetli membran reseptörleridir. Fizyolojik rolü Beyindeki serotonerjik sistemin, normal davranış kalıbının sürdürülmesine katkısı vardır. Majör depresyon olgularının bir alt grubunda, bu klinik durumun SSS’de serotonerjik sistemin hipoaktivitesine bağlı olduğu ileri sürülmüştür. Amfetamin ve kokain gibi hiperaktivite ve pozitif pekiştiri (keyif artması) yapan ilaçlar, n.accumbens ve striatumda serotonin salıverilmesini de artırırlar. Serotonin panik ve anksiyete bozukluklarında rol oynayabilir. Beyinde serotonin salıverilmesini artıran ve reuptake’ini azaltan fenfluramin, duyarlı kimselerde anksiyete reaksiyonu oluşturabilir. Serotonerjik sistemin “uyanıklık→NREM uyku→REM uyku” siklusunun düzenlenmesine de katkısı vardır, bu nedenle uyku fizyolojisinde rol oynar. Fenfluramin, onun aktif izomeri olan deksfenfluramin iştah kesici etki yapar. Serotonerjik etkinliğin artması, prolaktin ve ACTH salgılanmasını belirgin şekilde artırır. Asetilkolin SSS’de asetilkolin yaygın olarak bulunan bir nörotransmiterdir. Kolinerjik reseptörler; Periferde olduğu gibi SSS’de de kolinerjik reseptörlerin 2 tipi olan muskarinik ve nikotinik reseptörler bulunur. Muskarinik reseptörler daha fazla ve daha yaygındır. SSS’de muskarinik reseptörlerin 5 tipi vardır. Alzheimer hastalığında korteksin ve hipokampusun M2 reseptörlerinin, buralardaki kolinerjik sinir uçlarının kısmen yıkılması nedeniyle azaldığı gösterilmiştir. Nikotinik reseptörler, pentamerik bir protein yapısının ortasında Na+ kanalını içerir, kanalla reseptör direkt olarak kenetlenmiştir ve muskarinik reseptörlerin aksine arada bir transdüksiyon mekanizması bulunmaz. Fizyolojik önemi Asetilkolin ekstrapiramidal sistemin dengeli çalışmasında rol oynar. Korteks ve hipokampusda kolinerjik nöronların öğrenme ve bellekle ilgili olaylara katkısı vardır. Duygudurumun dengeli bir şekilde sürdürülmesinde rol oynar. Bir hipoteze göre, kolinerjik/dopaminerjik dengenin kolinerjik etkinliğin lehine bozulması depresyona yol açar. Kolinerjik sistemin, uyanıklık halinin sürdürülmesine ve uykunun REM döneminin başlatılmasına katkıda bulunduğu ileri sürülmüştür. Hipotalamik kolinerjik nöronlar ile onların etkilediği nikotinik reseptörlü nöronlar ön ve arka hipofizin endokrin fonksiyonunun düzenlenmesinde rol oynarlar. Kolinerjik agonistlerin veya fizostigmin’in intraserebroventriküler veya intratekal verilmesi antinosiseptif (analjezik) etki oluşturur. Histamin Beyinde histamin kısmen mast hücreleri içinde ve kısmen de histaminerjik nöronlar içinde bulunur. Deney hayvanlarında intraserebroventriküler injeksiyonu şu etkilere neden olur: -Sempatik merkezlerin aktivasyonu -Vazopressin salgılanmasında artış -EEG’de delta aktivitesinde artış. 2.Amino asit nöromediyatörler SSS’ndeki sinapsların %60’dan fazlasında sinaptik aşırıma amino asid nöromediyatörlerin aracılık ettiği düşünülür. Tek nöron düzeyindeki etkilerinin niteliğine göre ikiye ayrılırlar: i)İnhibitör amino asitler: GABA (gamaaminobütirik asit), glisin, taurin ve prolin. İİ)Eksitatör amino asitler: Glutamat ve aspartat. GABA (gama-aminobütirik asit) GABA salıveren (gaberjik) nöronlar beyinin ve daha az olarak omuriliğin her tarafına yayılmışlardır. Çoğu kısa ara nöronlardır. Beyinin ana inhibitör nöromediyatörüdür. GABA, gaberjik sinir uçlarında glutamik asitin dekarboksillenmesiyle yapılır. Sitoplazmaya geçen GABA, GABA transaminaz (GABA-T) enzimi tarafından süksinik semialdehite yıkılır. GABAerjik reseptörlerin alt-tipleri: A)GABA-A reseptörleri veya reseptör kompleksleri klasik postsinaptik GABA reseptörleridir. Oligomerik bir protein kompleksi içinde klorür kanalı içermeleridir. Bu, inhibitör nöromediyatör olmasının esasını teşkil eder. Tipik bir GABA-A reseptör kompleksi üzerinde en az aşağıdaki bağlanma yerleri veya reseptörler bulunur: I)GABA-A reseptörü:GABA, musimol ve izoguvasin gibi agonistleri ve kompetitif antagonist olan bikukulin’i selektif olarak bağlar. II)Benzodiazepin reseptörü:Benzodiazepin türevi ilaçları, onların agonistlerini ve antagonistlerini selektif olarak bağlar. III)Barbitürat-pikrotoksinin reseptörü:Barbitüratları ve onların kompetitif antagonisti olan pikrotoksinin’i selektif olarakbağlar. IV)GABA-A reseptör kompleksi üzerinde etanol, ivermektin (bir antihelmintik ilaç), bazı steroidler ve pirazolopiridinler için de bağlanma yeri bulunur. B)GABA-B reseptörleri: 3-aminopropilfosfonik asid (3-APFA) tarafından selektif olarak aktive edilen ve iyon kanalı niteliğinde olmayan reseptörlerdir. Genellikle presinaptik uçlarda (glutamerjik ve somatostatinerjik uçlar gibi) heteroreseptör olarak veya GABAerjik uçlarda otoreseptör olarak bulunurlar ve adıgeçen nöromediyatörlerin salıverilmelerinin inhibisyonuna aracılık ederler. Sinaps düzeyinde, GABA-mimetik etki aşağıdaki mekanizmalarla meydana getirilir: I)GABA reseptörleri üzerinde direkt agonist etki II)Endojen GABA’nın reseptöre bağlanmasının fasilitasyonu:Bu etki benzodiazepinler, barbitüratlar ve etanol tarafından oluşturulur. III)GABA-T enziminin inhibisyonu:Yeni bulunan vigabatrin, GABA-T’yi irreversibl olarak inhibe eder.Bu madde kan-beyin engelini aşar, sistemik olarak uygulandığında SSS’de GABA düzeyinde belirgin ve uzun süren yükselme yapar. IV)GABA salıverilmesinin ve postsinaptik bağlanma yerlerinin artırılması. Fizyolojik önemi GABA’nın en önemli fizyolojik özelliği, beyinin en yaygın inhibitör nöromediyatörü olmasıdır. SSS’de GABA düzeyinin azaltılması veya reseptörlerinin inhibisyonu hiperrefleksi, hipereksitasyon ve konvülsiyon oluşturur. Beyinde GABA düzeyini yükselten ilaçlar ise antikonvülsan etki yaparlar. Glisin Omurilik ve beyin sapında yer alan önemli bir inhibitör nöromediyatördür. Omurilik gri maddesindeki ara nöronların büyük bir kısmını glisinerjik nöronlar ve daha az bir kısmını gabarjik nöronlar oluşturur. GABA gibi inhibitör etkinlik gösterir. GABA’dan farkı, yaptığı inhibisyonun bikukulin ile değil, diğer bir konvülsan madde olan striknin tarafından inhibe edilmesidir. Glisin reseptörü, GABA reseptörü gibi, membranda klorür kanalları ile kenetlenme gösterir. Striknin, glisin’in etkisini reseptör düzeyinde değil, klorür kanalı düzeyinde antagonize eder. Tetanus toksini sinir uçlarından glisin salıverilmesini inhibe ederek konvülsiyon yapar. Glutamik asit Beyin ve omurilikte bulunan eksitatör bir nöromediyatördür. Halen en fazla incelenmiş olan glutamat reseptörleri, NMDA (N-metil-D-aspartat) reseptörleridir. Nöronlar üzerinde postsinaptik yerleşim gösterirler. Bu reseptörler bir kanal proteini (katyon veya Ca2+ /Na+ kanalı) ile kenetlenmişlerdir. Katyon kanalı; Mg2+ ve fensiklidin ve benzerleri tarafından voltaja-bağımlı bir şekilde bloke edilir. Glisin ise iyon kanallarının açılmasını fasilite eder; fizyolojik olarak glutamatın ko-agonisti diye nitelendirilir. Çinko iyonu, glisinin etkisini azaltır. Doğal poliaminler, glutamatın etkisini glisinin yaptığı gibi artırırlar. Bazı öğrenme ve bellek olaylarında rol oynadıkları sanılmaktadır. Serebral veya spinal iskemi sırasında iskemik bölgedeki sinir uçlarından aşırı miktarda glutamat ve aspartat salıverilmesi sonucu, NMDA reseptörlerinin aşırı aktivasyonu ile reseptörlere bağlı iyon kanallarından nöronların içine aşırı miktarda Ca++ girmesinin nöronlarda nekroza (eksitotoksisiteye) neden olduğu ileri sürülmüştür. Gerek kompetitif ve gerekse non-kompetitif NMDA reseptör antagonistlerinin antiepileptik, nöroprotektif ve anksiyolitik ilaç olarak tedavide kullanılma potansiyelleri vardır. 3.Peptit yapılı nöromediyatörler P maddesi (substance P) ve diğer taşikininler P maddesinin periferden gelen ve nosiseptif uyarıları SSS’ne taşıyan primer duyusal nöronların akson uçlarında glutamat ile birlikte bulunduğu gösterilmiştir. Ağrılı impulsların duyusal birinci nörondan duyusal ikinci nörona taşınmasını sağlar. İntradermal injekte edilen histaminin yaptığı Lewis’in üçlü cevabında olduğu gibi, akson refleksi ile cilt damarlarında oluşan vazodilatasyondan da sorumludur. Omurilikte nöromodülatör görevi de yapar; omurilik nöronlarında glutamatın eksitatör etkisini artırır. P maddesi, nöron düzeyinde genellikle eksitatör etki yapar. Endojen opioid peptitler SSS’deki üç opioid peptid grubu (sistemi) şunlardır: I)POMK sistemi:Bu grupta β-endorfin adlı opioid peptid bulunur. Β-endorfin mü reseptörlere yüksek afinite gösterir. II)Pro-enkefalin A sistemi:Bu grupta bulunan başlıca endojen opioid peptidler met-enkefalin ve löenkefalin’dir. III)Pro-enkefalin B (prodinorfin) sistemi:Bu prekürsörden oluşan başlıca opioid peptidler; dinorfin A(1-17), dinorfin A(1-8), dinorfin A(1-19), dinorfin B(1-13),rimorfin, α-neo-endorfin ve β-neoendorfin’dir. Opiyat reseptörlerinin kappa türüne yüksek afinite gösterirler. Opiyat (opioid) reseptörleri 1.µ (mü), yeni adıyla OP3 reseptörler: βendorfin’in ve morfin’in yüksek afiniteli şekilde bağlandığı reseptörlerdir. Morfinin supraspinal analjezik etkisine aracılık ederler. 2.δ (delta), yeni adıyla OP1 reseptörler: Enkefalinlere selektif olan reseptörlerdir. Heyecan ve duygulanım ile ilgili ruhsal olayların ve kognitif fonksiyonların oluşmasında ve düzenlenmesinde rol oynayan limbik sistemdeki nöronlar bu tür reseptörlerden zengindir. 3.K (kappa), yeni adıyla OP2 reseptörler: Serebral kortekste bulunan kappa reseptörler, morfin ve benzeri opioidlerin yaptığı sedasyonda ve omuriliktekiler spinal analjezide ve bu arada morfin ve morfin-benzeri ilaçların intratekal veya epidural verilmesi ile meydana gelen analjezide rol oynarlar. Yukarıda belirtilen üç opioid reseptör türünün nalokson’a afinitesi farklıdır, bu reseptörler nalokson tarafından aşağıdaki duyarlılık sırasına göre bloke edilirler: µ>δ>K Adenozinerjik nöromodülatör sistem Adenozin çeşitli nörotransmiterlerin sinir uçlarından salıverilmesini inhibe eder. Ayrıca postsinaptik membranın eksitatör nöromediyatörlere duyarlılığını azaltır. Adenozin hipokampus, serebral korteks ve serebellar korteksteki sinapslarda önemli bir inhibitör nöromediyatör olması muhtemeldir. Nitrerjik sistem Nöral NO periferik ve santral sinir sistemindeki sinapslarda aşırımın modülasyonunda rol oynar. Hipokampusta, glutamatın NMDA reseptörlerini aktive etmesi sonucu nöronlardan salıverilen NO, NMDA reseptörleri tarafından tetiklenen uzun süreli potansiyalizasyonu (LTP) güçlendirir. NMDA reseptörlerinin aktivasyonu sonucu NO salıverilmesinin artması fizyolojik düzeyde bellek ve öğrenme performansını artırır. NO’nun omurilik arka boynuzunda ağrılı impulsların aşırımını modüle ettiği (potansiyalize ettiği) bulunmuştur. Bu bölgede NO birikmesi hiperaljeziye neden olur. NO’nun diğer bir santral etkisi, beyin kan akımının lokal düzenlenmesidir; NO çevredeki damarları genişletir. Nörosteroid sistem Esas olarak oligodendrosit türü glia hücreleri tarafından ve ufak ölçüde olmak üzere nöronlar tarafından kolesterolden sentez edilip salıverildikleri bulunmuştur. Bunlara nörosteroidler denir. İlk bulunan nörosteroidler pregnenolon ve dehidroepiandrosteron ve bunların sülfat konjügatlarıdır. GABA A reseptörü-klorür kanalı kompleksi ve glisin reseptörü-klorür kanalı kompleksi üzerindeki steroid bağlanma yerlerinin belirli bazı nörosteroidler tarafından aktivasyonu, GABAerjik ve glisinerjik inhibitör etkinliği artırarak sedasyon, antiepileptik ve anksiyolitik etkinlik meydana getirir.