T.B.M.M. B:79 14.5.2003 0 : 4 Görüşülmekte olan bu kanun tasarısı

advertisement
T.B.M.M.
B:79
14.5.2003
0:4
Görüşülmekte olan bu kanun tasarısı, işçilerin haklarını koruyamamakta, hatta, âdeta gasp et­
mektedir. Bu tasarının, her işçiyi, her işvereni ve her işyerini kapsayan bir tasarı olmaması, otuz iş­
çiden fazla işçi çalıştıran, sanayi niteliği taşıyan işyerlerini kapsamına alması dolayısıyla, yüzde
80'i, yüzde 90'ı küçük ve orta ölçekli bir işletme şeklinde kurulmuş olan, bu şekilde üretim yapmaya
çalışan, çoğunlukla otuz kişinin altında işçi çalıştıran birçok işyerine, buna mukabil, birçok işçiye
uygulanmasının mümkün olmadığını göstermektedir.
Görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla getirilmek istenen bir başka düzenleme de, İş Kanununun
çizdiği haklardan faydalanma kriteri olarak işçinin çalışma süresinin değil, işin devam etme
süresinin kabul ediliyor olmasıdır. Bu durumda, işçi, süresi belirlenmiş bir akitle çalışıyorsa
tasarıdan sınırlı oranda faydalanabilecektir. İşverenin süresi belirlenmiş hizmet akti yapma
konusundaki keyfiyeti de dikkate alındığında, kanundan yararlanabilecek işçi sayısının bu düzen­
lemelerle ne denli sınırlanacağı açıkça görülecektir.
Bu tasarının, işe yeni girmiş olup deneme süresi içinde işten çıkarılan işçilerin, geçici ve mev­
simlik işçilerin haklarının korunabilmesi anlamında uygulama alanına sahip olmadığı, konuyla il­
gili bir düzenlemeye de gidilmediği görülmektedir.
Ayrıca, bu kanun tasarısı, esnek istihdam biçimi çalışma şekillerine, bu bağlamda da kayıtdışı
ekonomiye meşruiyet kazandırmaktadır.
Bu kanun tasarısı, işçi örgütlenmesine, sendikacılık faaliyetlerinin gelişme ve ilerlemesine en­
gel olabilecek düzenlemeler getirmektedir.
Yine, bu tasarıda, toplu işten çıkarmalara engel olabilecek herhangi bir düzenlemeye ve yasal
yaptırıma yer verilmemiştir. Bunun yerine, işten çıkarma belli koşullara bağlanmıştır. Açıkça
görülüyor ki, bu yasa tasarısının tamamında işçi hakları gözardı edilmiş, her konu, her madde, âdeta
işçilerimizin aleyhine düzenlenmiştir.
Örneğin, şu anda görüşülmekte olan 83 üncü madde, 80 inci maddede belirtilen iş sağlığı ve iş
güvenliği kurullarının görev ve uygulama biçimine bir açıklama getirmeye çalışmaktadır. Öncelik­
le dikkat çekilmesi gereken nokta, yürürlükteki kanuna göre, iş sağlığı ve güvenliği kurulları, Çalış­
ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından uygun görülen işyerlerinde, yetki, sorumluluk, görev
ve yükümlülükleri tüzükle tespit edilmek koşuluyla Bakanlık tarafından kurulurdu. Görüşülmekte
olan kanun tasarısında ise, iş sağlığı ve güvenliği kurullarının oluşturulması hakkını, sanayi
kuruluşu olma niteliğine sahip, en az otuz işçi çalıştıran ve altı aydan fazla süreli işlerin yapıldığı
işyerlerine tanımış ve bu kurulları oluşturma görevi de işverene bırakılmıştır. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına, bu kurulların çalışma yöntemlerini, ödev, yetki ve sorumluluklarını yönet­
meliklerle tespit etme hakkı tanınmıştır. İş sağlığı ve güvenliği kurullarının çalışma usul, yetki ve
görevlerinin tüzükle düzenlenmesi, hukuksal ve yargısal bakımdan bir üstünlük sağlarken, böy­
lesine önemli bir konunun yönetmelikle düzenlenmesi, Danıştay gibi son derece demokratik üst yar­
gısal kurumun incelemesinden kaçırılmaya çalışıldığının açıkça göstergesidir.
83 üncü maddeye göre, işyerinde, iş sağlığı ve güvenliği açısından işçinin sağlığını bozacak
veya vücut bütünlüğünü tehlikeye sokacak yakın, acil ve hayatî bir tehlikeyle karşı karşıya kalan iş­
çimize, iş sağlığı ve güvenliği kurullarına başvurma, durumunun tespit edilmesini isteme, gerekli
tedbirlerin alınmaması halinde hizmet aktini feshetme hakkı tanınmıştır.
Tasarının bu maddesi de işçi lehine bir düzenleme gibi gözükse de, tamamen işçinin aleyhine
düzenlemeler içermektedir. İşçiye hizmet aktini feshetme hakkının tanınmış olması, işçiyi
korumaya yönelik bir hak değildir.
Ayrıca, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili sorumluluklarını yerine getirmeyen işverene karşı her­
hangi bir cezaî yaptırım uygulanmamakta, zarara uğrayan işçi güçsüz bırakılmaktadır.
Türkiye şartlarında düşünecek olursak, iş ve işsizliğin temel sorun olarak var olduğu ülkemiz­
de, yüzde 80, yüzde 90 oranında küçük ve orta ölçekli işletmeler şeklinde üretim yapan ve 30 iş-410-
Download